27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 ARALIK 2003 PAZAR OLAYLAR VE GORUSLER EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Okur Dosüarla... Bayramda neredeydiniz? Hepiniz biryerlerdeydiniz. Kiminiz evde, kiminiz uzakyakın yollarda, kiminiz otellerde, dinlenceyer- lerinde, pek çoğunuz yine ekmek derdinde... Dokuz gün geçirdik. Korkunç olaylarla dolu sa- bafılarakşamlar! Kendi içimizden, bağnmızdan ye- tıştirdiğimiz ölü m öncülerinin yaşamın gündemini oluşturması; bunu şaşkınlıkla izleyen, işine gelme- diği için sorunu başka taraflara çevirmeye kalkışan- lar!.. Ben, dostlar arasındaydım. 'Cumhuriyet' okur- lanydı bu dostlar... Kimi kırk yıllık, kimi otuz, yirmi yıllık okurianmız. Sanki, her biri çocukluk, gençlik arkadaşım... Bir yazar başka ne ister? Sizi, her ya- nınızla bilen, tanıyan, seven, benimseyen insanlar- la dolu bir çevre, bir düş dünyası!.. Arife günüydü. Dört otobüsle yola çıktık Cağa- loğlu'ndan, Cumhuriyet gazetesinin bahçesinden... İki yüze yakın 'Cumhuriyet' okuru, Genci yaşlısı, değişik meslekten olanlar, emekliler, ama hepsi gazetemizin en güvenilirdostlan... Sonra Gökova'nın Akyaka'sına geldik. Yücelen Otel'in önüne... Aydınlık bir gün, güneş yaz etkin- liğinde; Birdenbire bambaşka bir iklim, bir hava! Gazetemizde koca koca resimlerde görmüşsü- nüzdür Akyaka'nın güzelliğini... Cumhuriyet C. nasıl Istanbul'a yakın bir köyde "Cumhuriyet dost- luk köyü" kurduysa; şimdi de okurlarını bir deniz kıyıanda, vazgeçilmez güzellikteki bir yörede bir ara- yagetırmenin yolunu buldu. Yücelen Otel'de, bel- ki daha sonra başka yörelerde tüm dostlan deği- şik mevsımlerde bir araya getirmek... 'Yazmakyaşamak' demiştım. Ama arada birdu- rup kendini dinlemek, çevreye bakmak, dostlarla buluşmak, dertleşmek de olmalı. Biraz korkuyorum, ne zaman yazılara azıcık ara versem bir kuşku! Ne oldu, yaşlı yazar hasta mı, soruları!.. Yaş ilerledik- çe doğrusu benim de kuşkum artıyor! Ama ne zaman makinenin başına oturup yıllar yı- lı benim adıma konuşan harflerle ıçli dışlı olsam, ken- dimi unutuyorum. Yorgunluğu, hastalığı, ölümü... Yazmak bir güzel serüvendir. Hele dost okurlann, benim seslenişlerimde zaman zaman kendilerini, düşüncelerini, özlemlerini bulduğu duygusuna da kendimi kaptırmışsam!.. Bıkmaz mı kişi, tam elli yıldır haftanın üç beş gü- nü bir gazete köşesini doldurursa, bir usanma gel- mez mi, 'artık yeter' sesini ta derinden duymaz mı? Ne diyordu geçen gün Başbakan: 'Çekilmiş- lerfildişıkulelerine.. onlara aristokratlar diyorum." Eleştıriye dayanmak için özgüven sahibi olmalı po- litikacı, hele devlet adamı olmak heveslileri!.. Ge- çen gün sevgili llhan ne söylüyordu: "Neyazık ki her yazdığımız zamanla doğru çıktı." Bunca yıldır bu gazetenin yazarian çizerlerinin herkesten önce yazdıklan gerçekler, açıkladıklan bir bir karşımız- da, önümüzde değil mi? Bir güzel bayram geçti. Eşsiz güzellikte dostluk günleri, geceleri. Kolay unutulmayacak söyleşiler- le... Yeniden buluşmaya ne dersiniz? MülkünTemeli... Hasail Basrİ AKGİRAY Hukukçu, Eski Parlamenter A dalet mülkiin temelidir' sözü, ulus- ça benimsediğımiz özlü ve köklü bir deyıştir. Buradaki "mülk" sözcü- ğünün ülkeanlamında oiduğu bilin- mektedir. Yasama,yürütmeve yargı'nın, dev- lerin temel kurumlan oiduğu anayasal bir ku- raldır. Ama, yargının yenne getırdiğı adalet, aynca miilkün temelidir de... Böyle olunca, adalet terazısinı dengede tut- makla görevli yargıçlann çok duyarlı, bilgili, bilinçli, yetenekli ve özellilde siyasal erkin et- kisinden uzak, yansız ve bağımsız olmalan zorunludur. Bu koşullar nedeniyle olacak ki, ilk çağ toplumlanndan günümüze kadarher dö- nemde yargıçlann ötekı kamu görevlılennden ayn nitelikler taşıması gerekli görülmüştür. "Yargıç kadar Tann'ya yakın bir yarabk yoktur" ya da "Yargıçpeygamberpostunda otu- ran kişidir*', gıbı halk deyışlen, yargıçlann toplumsal konumunu en ıyı vurgulayan söz- lerdır. Bu konuda o denlı duyarlı davranılmış- tır kı, Adalet Bakanlığımız, anımsadığım ka- danyla, otuzlu yıllarda çıkardığı bir genelge ile yargıçlann, lokantalarda yemek yerken bı- le halkın gözünden uzak bir paravan arkasın- da oturmalannı, giyim kuşamlanna ve davra- nışlanna özen göstermelerini buyurmuştur. Bu denli baskıcı bir tutumu onaylamasak da anılan genelge yargıca verilen önemi göster- mesı açısından anlamaya değer bir belgedir. Aslında, yargıca ve yargıya gösterilen bu duyarlılık sadece bize özgü de değıldır. Batı- lı ülkelerde de öteki kamu görevlılerine oran- la yargıçlann daha özel bir konumda oiduğu kabul edilmiştır. Örneğin, îkinci Dünya Sava- şı'nın sona erdığı günlerde bir Ingıliz gemısı Izmir'i ziyaret etmıştı. Kentın beiediye başka- nı, gemi komutanı onuruna bir gece düzenle- mişti; geceye, üst düzey bürokratlar ve kımı işadamlan çağnlıydı. Beiediye başkanı, ami- ral olan gemi komutanını konuklara tamştınr- ken sıra Ağırceza Mahkemesi Başkanı'na gel- diğinde, Amiral, saygılı bir davranışla, başka- nın elini sıküktan sonra "Ben biryargıan onur- landırdığıtoplantry-akaülacakdüzeydedeğüim, bağışlaym" bıçiminde özür bildirmiştır. Ne var ki, yargıçlanmızın, yasama organı- rurı yaptığı hukuka ters düşen çoğu yasalan uy- gulamak zorunda kalmalan bir yana, siyaset- çilerin yargıya el atmalan (müdahale), kimi yar- gıçlann yöneticılere hoş görünme duygusu ve bilgi ve birikim noksanJıJdan nedeniyle ven- len kararlar hakça olarak kabul görmemekte ve sonuçta yargıya duyulan güven ve saygın- lık yara almaktadır. Orneğın Sayın Prof. Ulkü Arzak "„. Anaya- sa Mahkemesi, hukuld durumun tespitini içe- ren izhari (açüdayıcı) kararlann, durumun or- taya çıköğı tarihe kadar geriye yürümesi genel dava teorisinin esaslı kuraOanndandır. Bu ku- ral uygulandığı takdirde 3 Kasım 2002 tari- hindeyapılmışolangenel seçiminT Erdoğan'ın adayoiduğu il seçim çevresibakunından geçer- siz sayılnıası gerekecektir. Türkiye'de hiçbir hukuk çe\Tesinde bu olasıtak üzerinde durul- duğuna tanık olunmamaktadır. Oysa Yüksek Seçim Kunılu'nun 9 Mart'ta yapılacak Siirt tl Seçim Çevresi Seçimi'nin, 3 Kasım seçimleri- nin devamı oiduğu volundaki karan bu sonu- cu kendiliginden yaratmaktadır. Kısacaa,Ana- vasa Mahkemesi'nin htda yürütülmesi gerek- li ve olanaklı bir süreci bir yüı aşan bir zaman dSinune yaymasmm doğurduğu bu sonuçtan Hu- kuk Devteti ilkesi ağır biçimde yara aimışdr" sözleriyle en yüksek yargı orgam olan Anaya- sa Mahkemesi "m ve 9 Mart'ta yapılan Siırt Kadınlann vatandaşlık hakkı (5 Arahk 1934-5 Arahk 2003:69. yıL_) • Ülkemizde 69 yıldır, kadınlar da se- çimlerde aday olup, seçilebiliyor; • Ne yazık ki kadınlanmız bu hakkı ge- reği gibi kullanmakta hâlâ büyük zorluk ve engellerle karşılaşmakta... • Siyasal partilerin bu konuya inançlı bi- çimde el atmalan ve "olumlu aynma- hk", "kota" gibi yöntemlen kullanmalan gereğme inanıyor; bunu bir "olmazsa obnaz" koşul olarak görüyoruz. • Kadm-Erkek eşitliğinin en önemli hal- kalanndan bıri olan kadınlann seçme ve seçilme hakkını 69 yıldır kullanan biz kadınlar, bu anlamlı günde laik Türldye Cumhuriyeti'nin vıırttaşı ofanaktan onur duyduğumuzu dıle getınyor; bugünün değerinin gittikçe daha da önem kazan- dığmı bir kez daha vurguluyor; Baüh birçok ülkenin kadınlanndan daha önce seçme-seçilme hakkını kazanan Türk ka- dınlan, kendilerine bu eşitfigi sağlayan Atatürk'e şükran borçlannı hiç unutmamandniar, diyoruz. KADEV ARAŞTIRMALARI DERNEĞt seçimleri konusunda da "». Seçim yargısı işle- vini yerine getiren bu yüksek kurulun hukuki gerçeğe bu denli a\ kın bir seçim düzenlemesi- ni shasi etki alünda yapmış ounadığmı Türk halkma açıklaması güçtür"(l) sözleriyle de Yüksek Seçim Kurulu'nu ağır, ama haklı ola- rak eleştirmiştir. Yargıtay Başkanı sayın Eraslan Özkaya'nın da yargıçlar konusunda "Radikal önlemler ahnmasmuı arbk zamanı geldi; belü bir stan- dardı tutturup egitim kadrosu kuruncaya ka- dar bu fakültelerin (Hukuk) eğıtimine ara ve- rilmehdir", sözlenyle var olan yargı örgütün- den yakındığı anlaşılmaktadır. Ve hele eğer, bir ülkenin Başsa\ cısı"_ Ben bu iktidardönemin- de bir milietvekilinin mahkûmrv etine kararve- recek bir hâkim ve böyle bir karan temyiz ede- bilecekbir savcı olmadığı kanısındayım" diye- biliyorsa, o ülkede yargıya bağımsızlık ve yar- gıca güvence tanımak için düşünmek gerekır. Görüldüğü gibi, kuramcısı da (teonsyeni de) uygulayıcısı da, var olan yargı örgütünden yakırımaktadır. Kimi yargı kararlannın kamu duyuncunda (vicdan) hakça karşılanmadığı da düşünülürse, yargı örgütünden yakınmalann toplumsal bir boyuta vardığı görülecektir. Kanımca, kimilerinüı önerdiği gibi, sadece yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesinin sağ- lanması ile sorun çözülemez Bugünkü yargıç yetıştirme sıstemi var oldukça tek başına yar- gı bağımsızlığı ve yargıç güvencesinin sağlan- ması daha sakıncalı toplumsal sonuçlar doğu- rabilir. (3) Gerçekten, siyasal buyruklan, büyük çıkar önerilerini elinin tersi ile itıp hakça kararlar ve- ren ve her biri bir adalet anıtı sayılacak değer- li yargıçlanmız aynk tutulursa, bugün var olan kadroya yargı bağımsızlığı ve yargıç güven- cesi sağlanması beklenen sonucu sağlaya- maz.(4) Bu nedenle, kımı Batı ülkelennde olduğu gi- bi, yargıç yetiştırme sistemimizi, teorik ve pra- tik bılgi birikımı olan, yetenekli hukuk adam- lanyla donatılmış hukuk fakültelerinde ele al- mamız zorunludur. Yaklaşık yüzyıl önce "Ber- Bn'de yargıçlar var" sözlenyle Alman Impa- ratoru'na başkaldıran ihtiyar değırmenci ka- dar halkımız da, hukuksuz yöneticilere karşı başını kaldınp "Ankara'da yargıçlar \«r" di- yebilmelidir. Bir kez daha yınelıyorum: Ada- let mülkün temelidir, bu temel, üzerinde ya- şadığımız topraktır, onu süreklı sağlam tut- mak zorunda olduğumuz unutulmamalıdır. PENCERE (1) 07/03/2003 Cumhuriyet (2) 19/10/2003 Cumhuriyet (3) Bu konuda ayrıntth ve örnek- li bilgi için "Gereği Düşünüldü" H. BasriAk- giray, Kaynak Yayınlan, îstanbul: 2003 (4) Sa- yın VuralSavaş 'ın 27/10/2003 günlü Star TV konuşması Alayın Kuranı Kerım'L. 'Kutsal Kitap'a göre Tann evreni altı günde ya- rattı, 'Tekvin'de bu süreç şiir gibi anlatılır: "Ve Allah yaptığı işi yedi günde bitirdi; ve yap- tığı bütün işten yedinci günde istirahat etti. VeAllah yedincı günü mübarek ktldı ve onu tak- dis etti; çünkü Allah yaratıp yaptığı bütün işten o günde istirahat etti," Görülüyor ki haftada bir gün tatili Tann'ya med- yunuz; ne var ki Museviler cumartesiyi, Hıristiyan- lar pazan, Müslümanlarcumayı yeğlediler. Ben de bu hafta mübarek cumayı cumartesiye bağlayan geceyi bir kitap okuyarak geçirdim. Son yıllarda gündüz değil de geceleyin okuma- yı yeğliyoaım, çünkü başka biçimde okumak ola- naksız, yaşam çok yüklü... Peki, hangi kitabı okudum?.. • Osman Pamukoğlu'nun "Unutulanlar Dışında YeniBirŞey Yok" adlı (Harmoni Yayınlan) yapıtı be- ni çarptı; yeryerağlamaklı oldum, gözyaşı dökmek- ten utansam da yüreğim ka/ktı, içim acıdı... Bu kitap hem bir ders kitabı olabilir, hem ebedi- yat türlerinden romana posta koyabilir, hem dün- ya çapında stratejınin bir anahtan, hem güzel Türk- çe'ninsergilendığı bir anı kitabı; insanı anyorsanız, bu kitapta dolu dolu anlatılıyor.. ki bu insanlann çoğu şehit... "Sessiz yürü, Oyakında, Kariann altında; Usulca konuş, O duyabilir, Açan papatyalaria..." • Kitabı yazan kim?.. Osman Pamukoğlu.. 1947'de Gerze'de doğmuş, Selimiye Askeri Or- taokulu'na ginmiş, 11 yaşından başlayarak 43 yıl üniforma giymiş, 2002'de tümgenerallikten emek- li olmuş... Kitabın ikinci adı; "Hakkâri ve Kuzey Irak Dağlanndaki Askerier" Kitaptan bir başka yazımda söz açmak kaydıy- la bugün bir küçük alıntı yapmak istiyorum; Albay Pamukoğlu 'Dağ ve Komando Tugayı ve Hakkâri Güvenlik Komutanlığı'r\aatanü\ğ\ için 42'nci Piya- de Alay Komutanlığı'ndan aynlışını anlatıyor "29 Mayıs 1992 günü öğleden sonra 42'nci Pi- yade Alayı'nı sancağı açılmış, madalyalan ve Ku- ranı Kerim'i gönderin atlas kumaşına takılmış hal- de Ergene düzlüğünde içtima düzenine aldırdım. Bu son beraberiiğimizdi." Evet, Alayın Kuranı Kerim'i sancağın gönderin- de... • Peki, nasıl oluyor da kendilerine Islamcı denen politikacılar laik Türkiye Cumhuriyeti'nin askeriyle didişip duruyorlar?.. Askerini düşman gibi gören bir hükümet olur mu?.. Sancağında Kuranı Kerim'i hıfzeden asker, irti- caya karşı çıktı mı, karşısında AKP'yi buluyor... Böyle bir Hükümetin anlamı ne?.. Bellona'dan açıkçek!Koltuk ve salon takımlarında 120 milyon; yemek odaları, yatak odaları ve oturma gruplarında 1OO milyon, genç odalarında 60 milyon değerinde hediye çekleri... İster anında indirim yapnı \\\, ısıerseniz sonra kuüanın Artemis Salon Takımı / Orestes Kiremit Sunlight Genç Odası / Kızıl Kayın*Orange Butampanya,1SO92003 29.12^003 lanhiefi arastnda geçertdr. BOYTAŞ A^. OiSS. İ C a NoJ 38070 Kaysen. Bdona, Boytaf A ^ t * t n d ü markas*; INDIRIM 'HlûMZ UYGULAMAS! Doşcme'ı ürûn gruplan ve Panel Mobı(ya gruplan i«*nmAiedıve kapsamında OILP, kampaıya dahııındek ururle'i satın alan îüketscıtere karşılı^ında belırt'len h-edıye tutarı kadaf ûrun ucretstz verıtecetotır Hedıye almak ısîemeyen töketfcilenTiı^ soz honusu urünun Indtrım/Hedıye bedeiını almrş otdu^u ürunün ftyatından duşebdecehtır Indınm/Hedıye Çek'erı sara yennc geçmez. Kampanya ve Indınm/Hedıye uygulama.sı ile ılgıiı aynntıh bilgi içeren broşörteriınızi tıayılerımızdetı temm edebılırsınız. O Boydak Ûrün Adı SOFA LINE KANEPELER SOFA LINE OTURMA GRUPLARI SOFA LINE KOLTUK TAKIMLARI SOFA LINE SALON TAKIMLARI MASTER CLASS COOLLINE TV KOLTUKLARI DERİ DÖSEMELI ÜRÜNLER YATAK ODASI TAKIMLARI YEMEK ODASI TAKIMLARI VtTRlN TAKIMLARI CENÇ ODASI TAKIMLARI Indırım/Hedıve Tutarı 20-40 milyon 50-100 milyon 120 milyon 120 milyon 40-120 milyon 4O-'2O milyon 20 milyon '20 milyon 100 milyon 100 milyon 50 milyon 60 milyon BELLONA bonuscard üYESiDiR J^J D öOD 3 b l fllflb www.beliona.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle