27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 ARALIK 2003 CUMARTESİ HABERLER DUNYADABUGUIV JLLİ SİRMEN Aman Dikkat! Hoşgörü rchlikeli Kavramdır Doğu felsefesinde, Batı'ya oranla soyut kavram- lar daha azdır. Belki feodal kültürün ürünü olduğu için somutlamalarla düşünülür. Darb-ı meseller, atasözleri gibi, Nasrettin Hoca bilgeliğinin öyküleri de bu olgunun örnekleridir. Belki dekavramlar üzerinde tartışmaya başJama- dan önce, onun tanımını doğru yapma alışkanlığı- mız olmaması da buradan kaynaklanmaktadır. Son yıllann pek sözü edilen moda kavramlann- dan biri de 'hoşgörü'. özeilikle belirii çevreler, de- mokrasimizi salt hoşgörü temeline oturtmak için ol- madık hünerler gösteriyorlar. önceki günkü Vatan'ın beşinci sayfasındaki "Fet- tulâh Hoca'nm önsözü Toktamış Hoca'dan" baş- lıklı haberde de hoşgörü kavramı başköşeyi işgal ediyordu. Burada Toktamış Ateş - Fethullah Gülen iliş- kisini tartışmayacağım. Toktamış Ateş'in iki cihanda birden aziz olmak için bu yolu tuttuğu kanısında da değilim. Toktamış Ateş, bu gibi ilişkılerden kaçınmayı şi- ar edinmiş olan ben ve benim gibiler gibi davran- mak zorunda değildir. Bunu da saygıyla karşılanm. Diyeceğim, amacım Toktamış Ateş'i ne eleştir- mek ne de savunmak. Üzerinde durmak istediğim, hınzırca kullanıldığın- da çok tehlikeli olan 'hoşgörü' kavramı. • • • Resmi Türk Dil Kurumu'nun 1988 tarihli Söz- lük'üne bakıyorum, 'hoşgörü' şöyle tanımlanmış: Her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiği kadar hoş görme durumu, müsamaha, tolerans. Doğrusu pek doyurucu olmayan ve hoşgörüyü, hoş görme durumu olarak açıklayan satırlar, bizi ya- bancı kökenli 'tolerans' sözcüğüne yönlendirdiği- ne göre, bir de ona bakalım dedim. Societe Du Nouveau Littre'nin Paul Robert ta- rafından hazırianan 1968 basımlı Petit Robert'inin 1790. sayfasında bu sözcüğün Latince 'tolerabi- lis'ten geldiği belirtildikten sonra, ilk anlamı olarak şu karşılık veriliyor "Aksine davranmak mümkün olduğu halde hoş görrnek, müsamaha ile yaklaşmak, yasaklamakve herhangi bir talepte bulunmamak ile bundan do- ğan özgüriük." Ardından da örnek olarak ekleniyor: "Bu birhak değil, toleranstır." Sanınm bu küçücük göz atış bile konuyu aydın- latmaya yetiyor. Açıkça görülüyor ki tolerans ya da hoşgörü, sa- hibinin vazgeçebileceği, geri alabileceği birdavra- nış biçimidir. Kısacası, demokrasi öncesi bir er- demdir ki demokrasi kişisel ilişkilerde hoşgörüyü pekiştirmiştir. Başka bir deyişle hoşgörü, günümüzde de kişi- sel ilişkilerde geçerlidir, ama kamu alanında yer al- maz. Demokrasilerde, devlet - vatandaş veya kurum- lar arası ilişkiler, hoşgörünün ötesinde, özüne kim- senin dokunamayacağı hak ve özgüriük kavram- \anna dayanır. ••• Temeline dokunulamayacak özgüriükler derken bir yanlış anlamaya yol açmak istemem. Bu özgürlüklerin özüne, yalnız devlet değil, ku- ruluşlar ve kişiler de dokunamazlar. Bu sonucun el- de edilebilmesi ve özgürlüklerin korunabilmesi için kaçınılmaz olarak kimi yasaklar ve yaptınmlar da getirilmiştir. Bu yaptınmlar, hem yerel yönetimleri, hem idareyi, hem de pariamentoyu, başka bir de- yişle hem devleti hem de milli iradenin kendisini kap- sar. Hatta, çağdaş dünyada devletleri yaptınm güç- leri olmasa bile yine de zorlayan uluslararası kuru- luşlar da söz konusudur. Ama son zamanlarda, demokratik düzenin bu ya- pısının üzerinde durmak yerine, daha çok demok- rasi öncesinin erdemi olan hoşgörü öne çıkanl- makta. Üstelik bunu öne çıkaranlann takıyyeci geçmiş- leri ve bunu kanıtlayan eylemleri, insanı uzun uzun düşünmeye sevk etmektedir. Doğrusu ya bu gibi çevreler karşısında ben ken- di tavnmı netleştirdim. - Alın hoşgörünüzü başınıza çalın, ben demok- ratik haklanmı isterim, diyorum. Vatan gazetesinde yayımlanan yazıda da Tokta- mış Ateş'in açıklamalannda da hoşgörü sözcüğü- nün fazlaca geçtiğini gördüm. Toktamış Ateş bir bilim adamıdır. Sanmam ki bu hoşgörü çağnlan, kimi çevrelerin hoşgöfü - hak ça- tışması yaratabilecek, hoşgörü yutturmacasının bir parçası olsun. Ama yine de eskilerin deyimiyle "Bu mübayenet kimizihinleri teşviş etmektedir". "Hoca 'nın bu ko- nuya biraçıklama getirmesi belki deyerinde olur" derim. Siz ne dersiniz? YÖK Başkanlığı'na veda etti Kemal Gürüz'den siyasete yeşil ışık ANKARA (Gumhuri- yet Bürosu) - YÖK Baş- kanlığı görevini 1995 yı- hndan bu yana sürdüren Prof. Dr. Kemal Gü- rüz'ün görev süresi dün sona erdi. Gürüz," Türk miDetine hiznıetin en yü- ceyolu siyasettir* diyerek siyasete atılacağı sinya- li verdi. YÖK'teki makamına dün son kez gelen Gü- rüz, burada uzun süre üyelerle görüşmesinin ar- dından kurumdan aynl- dı. Gürüz, akşam saatle- rinde ise bir televizyon kanalında açıklamalarda buhındu. "Hicbirpişman- bğnn yok. Çok gururiu- yum" diyen Gürüz, ken- di başkanlığı yıllannda yükseköğretimin çokpar- lak olduğunu bugün için yükseköğretim sistemin- de mutlaka değişiklikle- re gidilmesi gerektiğini kaydetti. Gürüz Türkiye'yehiz- met etmeyi sürdüreceği- ni söyledi. Gürüz, "Ben siyasetçilere büyük saygı duyuyorum, yetenekle- rim el verir mi bttmiyo- rum ama, Türk milletine, devietine hizmetedevam edeceğim. Türk milleti- ne hizmedn en yüce yohı siyasettir" diye konuştu. Yerel seçimler sonrası genel başkanlığı bırakacak olan Bülent Ecevit'in yerine 5 kişinin ismi geçiyor DSP'debaşkanlıkyanşıMUSTAFAÇAHR ANKARA-DSP Genel Başkanı Bü- lent Ecevit'in yerel seçimlerin ardın- dan gerçekleştirilecek kurultayda aday olmayacağını açıklamasının ardından partide adaylık kulisleri de başladı. Genel başkanlık için adaylığı ko- nuşulan 5 isim gelişmeleri gazetemi- ze değerlendirdi. Olası genel başkan adaylannın liderliğe ilişkin düşünce- leri şöyle: Şükrü Sina Gürel: Partide bir şekil- de genel başkanhk boş kal- maz. Biz aramızda işbirli- ği yapanz. Ben de üstüme düşen herhangi bir görev varsa yapanm. Ecevit'in yeri elbette dolduruJamaz. Yahıız partide değil Türk siyasetinde Ş Sina CÜrel: Üzerime düşeni vapanm. Yllmaz BÜyÜkerşen: Teklif geliyor. Henüz değerlendirmedim. Tayfllli İÇİİ: Ben yerimi ve görevimi bilirim. Zekerİya TemİZel: Çok aday, zenginliği gösterir. MaSUIH TÜrker: Hedefim îstanbul. ErdOgan Toprak: Önemli olan seçim. doldurulamaz. Ama DSP'de genel baş- kanJık boş kalacak değildir. DSP ol- gunJuğunu ve Türk siyasetinde kalı- cılığını kanıtlamış birparti olarak kad- rolannın arasından kendi yonetimini belirleyecektir. Biz de üzerimize dü- şen bir şey varsa yapanz. Yılmaz Büyükerşen: Bu söylentiler anladığım kadanyla parti teşkilatlannda, çeşitli yer- lerde, o konudaki arzula- nn basına yansıması. Bana da bu konuda istekJer ge- liyor, konuşuluyor. Tayfiın Içü: Benim görevim Anka- ra Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı. Genel başkan ve partili arkadaş- lar, beni Ankara'da seçimi kazanmam için görevlen- dirdiler. Onun için aklım- dan genel başkanlık gibi bir şey geç- mediği gibi, ben uzun yıllar Ecevit'in yanında çalışan biriyim. Ben her zaman yerimi, görevimi bil- miş biriyim. Benim bütün çabam An- kara Belediye Başkanlığı'nıkazanmak ve partinin eskisi gibi güçlü yere gel- mesidir. Zekeriya Temizel: Partililerin gön- lünde birçok insan vardır. Bu partinin kadrolan da vardır. Partililer, şimdiye kadar yaratmış olduklan demokratik sol ideolojiyi sürdürebilecek, yeniden toplumda onu talep edilebilir bir hale getirebilecek insanlann olduğunu söy- lüyorlardır. Bu sırada da ne kadar çok aday çı- karsa, ne kadar çok isim çıkarsa bu, partinin zenginliğini gösterir. Masum Türker: Şu an- da gündemimde Îstanbul Büyükşehir Belediye Baş- kan Adaylığı var. Şu aşama- da parti olarak, yerel se- çimlere odaklanmalıyız. Şimdi genel başkanlık için yola çıkmak doğru olmaz. Adımızı arkadaşlanmız, partililer söylüyorlar. Halktan isteyen- ler de var. Şu anda tstanbul Büyükşe- hir Belediye Başkanlığı'na hazırlanma- yı daha önemli görüyorum. Erdoğan Toprak: Önemli olan par- tinin önündeki yerel seçimlerdir. DSP'nin birinci önceliği, yerel seçimlerden başan ile çıkmaktır. Bunun için el birliği edilmeli ve bu, se- çimlerde beklenen başan ile sağlanmalıdır. CHP SEÇlM STRATEJÎStNÎ BELÎRLEDÎ 'İktidar tarikat dayanışmasıyla yükseliyor' BAHAR TANRISEVER ANKARA - CHP, yerel seçimler için yürüteceği seçim kampanyasında, AKP'yi kamu yönetimine ilişkin yasal değişiklik çalışması ile vurmaya hazırlanıyor. Kamu yönetimine ilişkin projenin AKP'nin gizli gündeminin bir parçası olduğunu belirtecek olan CHP, "Cemaat/tarikat dayamşması üzerinde >1ikseien bugünkü iktidar, sözde kamu yönetimi reformunu miIH görüşcü kadrolaşmanın firsan olarak görmektedir" görüşünü savunacak. CHP, 2004 Mart ayında gerçekleştirilecek yerel seçimler için stratejilerini taslak halinde belirledi. Söz konusu metin bugün Yenimahalle Dört Mevsim Tiyatro Salonu'nda CHP'li 395 belediye başkanı ile 81 il başkaru, parti yönetimi ve milletvekillerinin katılacağı toplantıda değerlendirilecek. Toplantıda, Antakya Bağımsız Belediye Başkanı Iris Şentürk de törenle CHP rozetini takacak. CHP'nin u Yerel Seçimler İçin Temei tlkeler ve Çözüm Önerüeri" başlıklı metninde şunlara yer verildi: ^ Türkiye'nin yapısal reformlan, dış telkinler ve dayatmalarla değil, kendi koşullanmızın gerektirdiği biçimlerde yapılmalı. Türkiye'de kamu yonetimini altüst edecek ve bir kaosa götürecek olan yaklaşım reform olarak sunulamaz. —^—~— m —^— • İl özel idarelerine böylesine görev ve yetki aktaran bir sistemin doğal siyasal uzantısı, bir vade sonra seçilmiş valiler ve bölge valileri sistemine geçiş olacaktır. • Kamu hizmetleri piyasa merkezli anlayışlara terk edilmek istenmektedir. Bu, hak sahibi yurttaş kavramından hizmet pazarlanan müşteriye geçiştir. • Tehlikeli olan Türkiye'nin bugünkü siyasal konjonktüründe, içerde fethedemediği cumhuriyet kalelerini almak için dış dünyayla teslimiyetçi bir ilişki geliştirmeyi hiç duraksamadan kabullenen bir iktidar olmasıdır. i/ Gene tehlikeli olan yerelleşme anlayışının cemaat/tarikat dayamşması üzerinde yükselen bugünkü iktidarm hâkim ideolojisiyle bugün için örtüşüyor ohnasıdır. • Laik cumhuriyet değerlerine karşıt bir ortamda uzun süre ümmet ideolojisinden beslenen milli görüş anlayışı, henüz tamamlanmamış Kemalist uluslaşma sürecinin kınbnasından yanadır. • Seçim kamparryasında kamu yönetimine ilişkin projenin AKP'nin gizli gündeminin bir parçası olduğunu belirtecek olan CHP, "iktidar, sözde kamu yönetimi reformunu Milli Görüşçü kadrolaşmanın firsatı olarak görmektedir" görüşünü savunacak. Iliescu'dan Şisli'ye tiyaret" 300.doğumgünükut- lanan Romam-alı devlet adamı Dimitri Cantemir anısına yapönlan anıOn açıb- şuıı yapmak üzeregeldiği tstanbul'da, CHP'li Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sa- ngül'ü zn aret etti. Başkan SarıgüL, Cumhurbaşkanı Iliescu'ya ilçenin anahtan- nı armağan etti. Daha sonra Maçjka Parkı'na geçen konuk Cumhurbaşkanı ve beraberindeki heyet, Romanyah devletadanu, tarihçi, biiün adamı, fflozof ve mü- zisyen Romanya prensi Dimitri Cantemir anısına >iapılan anran açıhşını yaptılar. Birlesme icin ilk adım 3parti ortak hareket edecek Seçmeveseçilmehakknın verilişinin 69. yıldönümü Kadmlarhaklannasahipçıkmalı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Mümtaz Sojsal'ın liderliğindeki Bağımsız Cumhuriyet Partisi (BCP), Yekta Güngör Ozden'in genel başkan olduğu Cumhuri- yetçi Demokrasi Partisi (CDP) ve Sadettin Tan- tan'ın liderliğindeki Yurt Partisi (YP) ortak hare- ket etme karan aldılar. Partilerin bu karan u Bir- leşme için ilk adım aüMT biçımınde yorumlandı. CDP lideri Yekta Gün- gör Özden, parti olarak BCP, YP ve LiuçGürkan grubu ile bir araya gelme- yi uygun bulduklarını söyledi. YP ve BCP ile bu kapsamda görüşmele- rinin devam ettiğini an- latan Yekta Güngör Öz- den, birleşmeyi ilke ola- rak uygun bulduklannı ancak hangi partinin ça- tısı altında bir araya ge- lineceği konusunun he- nüz netleşmediğini be- lirtti. Özden, başkalanna da açık olduklannı vurgu- larken "4 grubun bir ara- ya geimesi birşeyikurtar- maz. Bu iktidar belasm- dan kurtulmak istiyor- sak yerel seçimlerde, DYP'si,ANAP'ı dahU bir araya gehp,hangi il ve ü- çede kim kuvvetüyse onun adaymı desteldeme- Kyiz" dedi. "BCP,CDPVeYP,işbir- Iiğin ilk somut adımını da dün Kıbns konusunda yapnklan açıklamayla at- tılar. 3 lider, AB Komisyo- nu'nun genişlemeden so- rumlu üyesi Günter Ver- heugene, ortak imzayla yaptıkları açıklamayla tepki gösterdiler. ANKARA (CumhuriyetBürosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet NecdetSezer, seçme ve seçilme hakkının verilişi- nin 69. yıldönümünde kadınlardan sa- hip olduklan haklann "•bflincinde" olmalannı istedı. Cumhurbaşkanı Sezer, Türkkadı- nına seçme ve seçilme hakkının ve- rilişinin 69. yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Sezer, çağdaş uy- garlığın, hiçbir aynm gözetilmeksi- zin, tüm insanlann yaşamın her ala- nında eşit haklara sahip olduğu an- layışına dayandığma işaret ederek insanlığın uzun tarihsel deneyimler sonucu ulaştığı demokrasinin olmaz- sa olmaz koşulunun, eşitlik ilkesi ol- duğunu vurguladi Atatürk önderliğinde kurulan Tür- kiye Cumhuriyeti'ninhedefınin, çağ- daş uygarlık düzeyine ulaşmak, ka- dın- erkek tüm yurttaşlannı hak et- tiği yaşam düzeyine kavuşturmak olduğunu kaydeden Sezer, "Demok- rasi kültürünün yerleşmesi ve çağ- daşeğitim Uketerinin benimsenmesiy- le kadndannuz, kendflerine güvenen, üreten ve tophımsal yaşamı yönlen- diren bireyler durumuna geîmişler- dh-" dedi. Sezer, kadınlann sahip ol- duklan hak ve özgürlüklerine ve so- runlanna sahip çıkmalan, yaratıcı güçlerini ortayakoymalan ve toplum- sal yaşamda etkin rol üstlenmeleri- nin ülkenin eğitim düzeyiyle yakın- dan ilgili olduğunu vurguladı. Se- zer, kadınlann ekonomik ve sosyal yaşama katılımda, karar verme sü- reçlerinde daha etkin rol oynaması, siyasal alanda daha yüksek oranlar- da temsil edilmesi gerektiğini kay- detti. TBMM Başkanı BülentAnnç me- saj ında. dünya parlamentolannda görev alan kadın parlamenterlerin sayılan dikkate alındığında TBMM'deki kadm parlamenter sa- yısının düşük olduğunu ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan mesaj mda, bir toplumun medeniyet yolunda gösterdiği gelişmenin, ka- dına ayırdığı yer, saygı, verilen hak ve sorumluluklarla paralellik gös- terdiğini kaydetti. CHP'de tiirban tartısması Baykal: Talihsiz ve zamansız açıklama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP hderi De- nizBaykaL partili milletve- killeri Kemal Derviş ve Zülfii UvaneB'nin türban ile ilgili açıklamalanna tep- ki göstererek bunlann *te- Bhsizvçzamansız' olduğu- nu söyledi.Livaneli ise "Başörtüsü üniversitede serbest olmak. bunun adı- mını da CHP atmah" ifa- desinin kendisine ait ol- madığını açıkladı. Yerel seçimlerde izlene- cek stratejiyi belirlemek üzere 81 ılden gelen tem- silciler dün CHP Genel Merkezi'nde toplandı. Baykal, basına kapalı ger- çekleştirilen toplantının açılışında yaptığı konuş- mada, îstanbul milleU'e- killeri Livaneli ve Derviş'in türbanın üniversitelerde serbest olmasını savunan açıklamalanna tepki gös- terdi. Baykal, "Taühsizve zamansızbiraçıklama. Bu ortamda bu tür açüdama- lan hoş karşüamıyorum" diye konuştu. Livaneli ise dün yaptığı açıklamada, birkaç gün- dür gazetelerde türbanın üniversitelerde serbest bı- rakılması gerektiği konu- sunda kendi ağzından ha- berier yazıldığını ammsa- tarak şunlan kaydetti: "Haberlere kaynakhk eden ve bir gazetenin sür- manşetinde yayımlanan 'Başörtüsü üniversitede serbest olmalı, bunun adı- mını da CHP atmalı' sö- zü bana ait değiL Zaten ga- zetedeyayımlanansöyleşi- de de bö\1e bir ciimle yer alnrnor." NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyetcom.tr Kıbns'ta ilk gecemizi Girne'de Dom Otel'de geçirdik. Deniz kenanndaki otel odasında, gece boyu vahşi dal- galann sesini dinledim. Gecenin ses- sizliğinde kr/ıya vuran dalgalar insan- da hüzünlü ve ürpertici bir yalnızlık duygusu yaratıyordu. Kıbns sorunu, Türkiye'yi yalnızlığa doğru götüren bir yolculuk olarak sürecek miydi? Dom Otel, 1974 harekâtı sırasında bir Ruma aitmiş. Otelin sahibi 1974'ten sonra uzun süre otelini terk etme- mek üzere direnmiş. Başaramaya- cağını anlayınca Lefkoşa'nın Rum kesimine yeni bir Dom Otel inşa et- miş. Otelin personeli, 1939 yılında yapıldığı söylenen ve nice tarihi top- lantıya ev sahipliği yapan otelin lokan- tasında kullanılan sandalyelerin bile o dönemden kaldığını söylediler. Otel sahibi artık hayatta değil dediler. Ge- çenlerde torunları oteli ziyarete gel- mişlerdi. Kıbns'ta seçime katılacak partile- ri dolaşıyoruz. Partiler seçim kam- panyalannı yürütürken Türkiye'den Kıbns'tayız Ama Türkiye'de Gibi... gelen seslere de kulak kabartıyorlar. Kıbns iseTürkiyeli heyetlerin akınına uğramış durumda. Kamplaşma Av- rupa Birliği noktasında düğümleni- yor. Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, tüm yönetim kurulu- nutoplayarakKıbns'agelmiş. "AB'ci- ler oyununa gelmeyin" diye çağrılar yaparak Denktaş a destek veriyor. Hürriyet gazetesinin, AKP'nin de Denktaş yanlılarının yanına geçtiği havası yaratan haberleri, burada se- çimleri etkilemeye yönelik bir çaba ola- rak değertendiriliyor. Kıbnslılar bu se- çimi; Annan Planı'nın oylanmasının ve Türkiye'nin Avrupa Birliği'yle müza- kere tarihi almasının kilidi olarak gör- düklerini söylüyorlar. Seçimlere çok kısa bir süre kala AKP Hükümeti, Kıbns konusunda ta- vır mı değiştiriyor? Tayyip Erdo- ğan'ın, yaptığı seçim çıkarmasının ardından Denktaş'a destek veren bir tutum içine gırmesi; ardından yaptı- ğı açıklamalar ve son olarak üç AKP'li bakanın Kıbns'a gelerek Denktaş yö- netimine destek veren bir tutum içi- ne girmeleri, çeşitli sorulan berabe- rinde getiriyor. Kıbns üzerinde AKP Hükümeti'nin hesaplannın ne olduğu sorusuna şöy- le bircevap veriliyor AKP, statüko ile hesaplaşmayı göze alamadı. Iktida- nnı sürdürebilmek için Kıbns'ta orta yolcu çözümlere razı oldu. Bu orta yol- cu çözüm, Kıbns'ta seçimlerden son- ra hükümeti muhalefetle iktidarm or- taklaşa oluşturması. Bu amaçla ön- de giden muhalefetteki Cumhuriyet- çi Türk Partisi'ne karşı Eroğlu hükü- metini destekleyerek bir denge yarat- mak. Sonra bu dengeli hükümetle yeni çözüm yollan bulmak. Peki Kıbns'ta orta yolcu bir çözüm mümkün mü? Muhalefet liderierinin hemen hepsinin ortak görüşü şöyle: Kıbns'ta iki türiü çözüm var. Birisı An- nan Planı temelinde Kıbns'ta yeni bir sayfa açıp hem Kıbns Türklerinin AB yurttaşı olmasını sağlamak hem de Türkiye'nin AB'de önünü açmak. Ikin- cisi, Kıbrıs'ta statükoyu aynen koru- mak. Onlara göre; bunun ikisi dışın- da bir üçüncü çözüm yolu yok. Bu ne- denle AKP sonuç olarak ya statüko- ya boyun eğecek ya da çözüm yan- lısı formülleri destekleyecek. Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 20. yılı vesilesiyle KKTC Enformasyon Dairesi'nin çıkardığı "Kıbns" başlıklı broşürü inceliyorum. Broşürün arka kapağında ses sanat- çısı Ercan Saatçi'nin söz, müzik ve düzenlemesini yaptığı bir şarkının sözleri yer alıyor. Türkiye'den bura- ya yönelik bir eğilimi ifade eden bu şarkı sözlerinden iki dörtlüğü buraya alıyorum. Şöyle diyorSaatçi: "Bizim için savaşanlar, çokçalışanlar/Bizden zafer bekiiyoharl Bayrak bizde, sıra bizde arkadaşlar/Hepimizin bu top- raklar... Duman tüter köyün bacaların- dan/Kudret yağar şehre/lzindeyiz Atam sen merak etme/Kuzey Kıbns el ele" ••• Bu yazıyı Milliyetçi Barış Partisi zi- yaretinin ardından geldiğimiz, Mus- tafa Akıncı'nın lideıiiğini yaptığı Ba- nş ve Demokrasi Hareketi'nin mer- kezinden yazıyorum. Gün boyu diğer partilerin merkezlerine ziyaretimiz sü- recek. Kıbns'ta seçimler yaklaştıkça Türkiye ile Batı arasındaki gerilim tır- manıyor. Şu küçük adanın Türkiye açısından minnacık nüfusunun ya- pacağı tercihler sanki bir milli mese- ie haline gelmiş durumda. Kıbns'ta ılık ve yumuşak bir rüzgâr esiyor. Havagüneşli. Kıbnslılar yumu- şak karakterli, ılımlı insanlar. Seçim ise vahşi bir yanşa dönüştürülmek iste- niyor. Bakalım önümüzdeki günler nelergösterecek?..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle