Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALIK 2003 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALt StRMEN
Kimse Hayal Kurmasın!
2003 yılının sonuna beş kala Irak'ta ilginç ge-
lişmeler oluyor.
Iki hafta önce Saddam'ın Tikrit'te yakandığı
haberi üzerine, yabancı meslektaşlarımızın, bu
gelişmenin Türkiye üzerindeki etkilerinin ne ola-
cağı, sorusuyla karşılaştık sıkça.
Kendilerine, Irak'ın krtte imha silahlannın bir ma-
sal olduğunun ortaya çıktığını, Saddam 'ın hiç de-
ğilse Türkiye açısından, Bush'un ileri sürdüğü
kadar önemli bir tehdit oluşturmadığını, buna kar-
şılık Irak'ta hüküm sürmekte olan istikrarsızlığın,
yalnız bizim için değil, ama tüm bölge bağlamın-
da daha büyük bir istikrarsızlık oluşturduğunu
anlatmaya çalıştık ve kimi hayallerin boşluğuna
dikkat çektik.
Gerçekten de Irak politikası yüzünden köşe-
ye sıkışmış olan Tony Blair'in 14 Aralık günkü
açıklamalan deneyimli bir politikacıya yakışma-
yacak ham hayal izleriyle doluydu.
Blair'in Saddam'ın yakalanmasının Irak'taki
olayları durduracağı konusundaki görüşlerinin
doğru olmadığı aradan geçen zamanda ortaya
çıktı.
Hele hele, diktatörün gidişinin demokrasiye ge-
çişi kolaylaştıracağı yönündeki görüş ya de-
mokrasinin ne olduğunu bilmemek ya da Irak re-
alrtesini hiç tanımamak anlamına geliyordu.
Irak'taki siyasal ve sosyal yapı Saddam'ın ürü-
nü değil, tam tersine Saddam birincilerin ürü-
nüydü.
•••
Azınlıktaki Sünnilerin Baas çerçevesi içinde
Saddam'ın kişiliğinde somutlaşan diktasına da-
yanan uygulamanın bu ülkede bir daha yaşan-
mayacağı ve de yaşanmaması gerektiğini söy-
leyebiliriz.
Sorun artık üç parçalı Irak'ın, belki uzun süre-
de bir demokrasiye ya da demokrasi benzerine
ulaşabilecek olan, istikrarı nasıl sağlayacağıdır.
Kimse hayale kapılmasın!
Böyle bir çözüm tam üniter bir yapı içinde bu-
lunamaz, bulunması da Körfez'in iki yakasında
Şii devletlerin egemen olması demektir ki, bu da
ABD'nin asla kabul edemeyeceği bir çözüm-
dür.
Federal bir yapı kaçınılmaz.
Türkiye'nin bu konudaki itirazları ve kırmızı
çizgileri de fazla bir anlam rfade etmemiştir, bun-
dan böyle de etmeyecektir.
AKP iktidarı ABD-Türkiye ilişkileri konusunda
biraz fazla hayale kapılmıştı.
ABD'nin Irak'taki en büyük dayanağı Kürtler-
dir.
1917 yılında VVilson Prensipleri açıklandığın-
dan, yani ABD, 1823 Monroe Doktrini'ni terk
edip artık Okyanus ötesine aktif olarak ilgi gös-
terdiğinden beri Kürt kartı VVashington politika-
sının kozlanndan biridir.
•••
Demek ki, kabul edilmesi pek olası olmayan
kırmızı çizgiler çizmek yerine bu olguya gerçek-
çi gözle bakmak gerekmektedir.
Bütün sorun, bu federasyonun, yeni bir par-
çalanmanın ön adımı olmak yerine, gerçekten
bir arada yaşamayı sağlayacak, ülke gerçekle-
rinin tümüne yanıt getirecek karşılıklı uzlaşıların
sonucu olarak ortaya çıkmasıdır.
Irak'tan gelen haberler Kürt liderlerinin bu ger-
çekçilik ve uzlaşının çok uzağındaki bir hayal de-
nizini kulaçlamayı bırakamadıklannı gösteriyor.
Kerkük petrollerinin denetimi, Irak içinde nü-
fusun ancak yüzde 15-20'sini oluşturan Kürtle-
rin yarıyı temsil edermişçesine anayasal yetki-
leıie donatılma istekleri, Irak'ın iç istikrarını ol-
duğu kadar, bölge dengelerini tehdit eden niyet-
lerdir.
Bu isteklerin yaşama geçmesi, Irak Kürtleri-
nin banş ve huzur içinde yaşayabilmelerini sağ-
lamak şöyle dursun, bölgelerini hem iç hem de
dışgerginliklerin, husumetin odağı halinesoka-
caktır.
Ne var ki, aşiret düzeni ve düzeyinden kurtu-
lamamış kafalardan böyle olgun bir çözümü
üretmeye yönelik düşünceler çıkmasını bekle-
mek o kadar da gerçekçi olmayacaktır.
Sanınm, Türkiye'nin bundan böyle, politika-
lannı bu gerçeklerin üzerine bina etmesi ve ne
kadar süreceği, nereye kadar gidebileceği meç-
hul olan Talabani-Barzani ikilisine realist çözüm-
lerin gösterilmesi için, ABD başta olmak üzere
bütün ilgili tarafları uyarma çabalarını yoğunlaş-
tırması gerekmektedir.
Ancak, bu girişimlerin olumlu sonuç verme-
mesi halinde, bölgedeki ilgili devletlerle yeni teh-
dide karşı işbirliğini geliştirecek ittifakların ön
adımlarının atılmaya başlanması da zorunludur.
Ramazan Er acıkladı
Menemen baskmına
soruşturma açıldı
ANKARA (Cumhu-
riyetBürosu) - Emniyet
Genel Müdür Yardım-
cısı ve Sözcü Ramazan
Er, Menemen CHP il-
çe örgütünü basarak
"KubflayOlayıveLaik-
Ik" kitapçığına el koyan
polis hakkında soruş-
turmabaşlatıldığını bil-
dirdi. Er, görüştüğü tz-
mir Emniyet Müdürü
HaBl Tataş'ın konuyla
ilgili tahkikatın sürdü-
ğünü bildirdiğini söyle-
di. Menemen llçe Em-
niyet Müdürlüğü'nde
görevli sivil polis me-
muru, çarşamba günü,
gericilikle savaşımın
simgesi Kubilay'ı an-
tna etkinliğinde dağıtı-
JanveCHPilçeteşki-
latına da bırakılan kitap-
çığa el koydu. Sivil po-
lisin mahkeme karan
olmadan ilçe örgütün-
de arama yapması tar-
tışmalara yol açtı.
Aramadan sonra par-
tiden aynlan sivil po-
lis, aramayı Menemen
Kaymakamı Mustafa
Ergün'ün istemi üzeri-
ne yaptığını söyledi.
"KııbflayOlayiYeLaik-
lik" adlı kitapçıkta,
AKP hükümetinin ba-
kanlannın baglı olduk-
lan tarikatlar ve Baş-
bakan Recep Tayyip Er-
doğan'ın şeriatçı Gül-
beddin Hikmeryar ve
çeşitli tarikat liderleriy-
le çekilen fotoğraflan
yer alıyor. •*
YÖK BaşkanıTeziç, hükümetin akademisyenlerden gelen sese kulak vermek zorunda olduğunu söyledi
'Herkes her istediğini yapamaz'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan
Teziç, YÖK Yasası'nın hazırlanma-
sı için bir sürece ihriyaç olduğunu be-
lirterek "Benim siyasi tercihim bu-
dur diyerek onun üzerinde direnme
sözkonusu ohnamahdır. Bu,siyasi ik-
tidann işjneyaramaz. Bizide zor du-
rumda bıraİar" dedi.
Erdoğan Teziç, Üniversitelerara-
sı Kurul tarafindan hazırlanan taslak
için ögrencilerle de görüşmeler ya-
pacağını söyledi. Üniversitelerarası
Kurul toplantısından ise hazırlanan
taslağın yeniden değerlendirilmesi
için yeni bir komisyon kurulması
karan çıktı.
Rektörler Komitesi ve Üniversite-
lerarası Kurul toplanrılan dün YÖK
binasında gerçekleşririldi. YÖK Baş-
kanı Teziç, Rektörler Komitesi top-
lantısı öncesinde yaptığı açıklama-
da, ÜAK tarafuıdan hazırlanan tas-
lağın sadece bir erüt metin olduğu-
nu belirterek "kamuoyunda tarüşrna-
SEZER tADE ETTl
Varoşplanı
KöşkHen
döndü
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
AKP'nin yerel seçimlerde önemli rol
oynayacağı belirtilen "varoş pianı"
Çankaya Köşkü'nden döndü.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer,
büyükşehir sınırlannı genişleten
yasanın 2. ve geçicı 2. maddelerini
veto ettı. Düzenlemeyi "seçim yasası"
kapsamında değerlendiren Sezer,
Anayasa'nın 67. maddesi uyannca
"Seçim YasasTnda yapüacak
değişildiklerin yürürtüğe girdiği
tarihten ıtibaren 1 yd içinde yapüacak
seçimde uvgulanamayaeağınr
bildirdi. Sezer bu nedenle de yasanın
28 Mart yerel seçımlennde
uygulanacağını öngören geçici
maddesini de veto etti.
Yasa ne getiriyordu?
Yasa, Istanbul Büyükşehir Belediyesi
ile tzmit Büyükşehir Belediyesi'nin
sının coğrafi sınırla eşitleniyordu.
Nüfusu 2 milyon ile 5 milyon
arasındaki kentlerde valilik binası
merkez alınarak 50 kilometre yançap
içinde, nüfusu 2 milyon ile 1 milyon
arasındaki kentlerde 30 kilometre
yançap içinde, nüfusu 1 milyondan
az olan kentlerde de 25 kilometre
yançap içinde kalan bölgelerin
büyükşehre dahil olmasının yolu
açılıyordu. AKP Grup
Başkanvekili FarukÇetik.
Meclis'in açılacağı 6 Ocak
tarihine kadar değerlendirme
yapacaklannı, bu arada YSK'nin
seçim takvimini açıkladığı 16
Aralık tarihli karannı gözden
geçireceklerini belirtri.
Cumhurbaşkanı Sezer, benzer
nitelikteki 2 yasayı daha veto
edeceğinin işaretini verdi. Bu
çerçevede Sezer'in, il sınırlan
içindeki bazı belde ve ilçelerin
Denizli Belediyesi'ne
bağlanmasını öngören
düzenleme ile 340 beldenin
belediyeliklerinin iptal edilerek
köye dönüştürülmesini öngören
yasalan da veto edebileceğine
dikkat çekiliyor. Her iki yasanın
hükümlerinin 28 Mart yerel
seçimlerinde uygulanacağı
hükme bağlanıyor.
• YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, Üniversitelerarası Kurul'un hazırladığı taslağın
sadece bir etüt metin olduğunu belirterek taslakla ilgili olarak öğretim üyeleri
derneklerinin yanı sıra öğrenci konseylerinden de görüş alınacağını söyledi.
ya açılmasının henüz isabetli olma-
dığuu" söyledi.
Erdoğan Teziç, taslakla ilgili ola-
rak öğretim üyeleri derneklerinin
yanı sıra öğrenci konseylerinden de
görüş alınacağını söyledi. Bir yasa
metninin hiçbir zaman mükemmel
olamayacağını vurgulayan Teziç, si-
yasi ve toplumsal yaşamda da böy-
le olduğunu dile getirdi. Teziç, "Bu
bir dengeler sistemidir. Biri, öteki ol-
madan tek başına mesafe alamaz.
Parlamentodaki çoğunluknasıldile-
diği düzenlemeyi getiremezse bizler
de dilediğimiz düzenleme>i getire-
miyoruz, getiremeyiz, Çünkü, bizisı-
nniayan, anayasaıun temel ilkeleri
olduğu gibi anayasanın 130 ve 131.
maddeleridir" diye konuştu.
Hükümetin süreci uzatmamak için
akademisyenlerin sesine kulak ver-
mesi gerektiğini vurgulayan Teziç,
"Benim siyasi tercihkrim budur di-
yerekonun üzerinde direnme söz ko-
nusu olmamalıdır. Bu. siyasi iktida-
nn da işine yaramaz. BizJeri de zor
durumda bırakabiUr" dedi.
YÖK Başkanı Teziç, sürtüşme ala-
m içerisinde sorunlann çözülemeye-
ceğini kaydettı.
'Her istenen yapılamaz'
Teziç, yasa taslağı çalışmalannı
yürürürken dikkat etmeleri gereken
en önemli noktanın anayasa oldu-
ğunu belirtirken bunun parlamento-
daki çoğunluğun istekleri için de sı-
nırlayıcı olacağını ifade etti. Erdoğan
Teziç, "TBMM'deki çoğunluk nasıl
dilediği düzenleme)i getiremezse biz-
ler de istediğimiz düzenlemeyi geti-
remeyiz" dedi.
Erdoğan Teziç, tarafsız bir kurul
olduklannı ve bu tarafsızlığa sadık
kalacaklannı, anayasanın çizdiği çer-
çeve içinde mesafe alacaklanru vur-
guladı.
YÖK Başkanı Teziç, Başbakan'la
önceki gün yaptığı görüşmede de
üniversitelerin kadro sorunlannın
bir an önce çözülmesini istedikleri-
ni, kadrolann YÖK'ten geçmeden
üniversitelere doğrudan Başbakan-
lık'tan dağıtılmasının üniversitelerin
özerkliğini zedeleyeceğini dile ge-
tirdiklerini aktardı.
Burslann dağıtımı konusunun da
gündeme geldiğini söyleyen Erdoğan
Teziç, burslann YÖK kanalıyla üni-
versitelere yönlendirilmesinde fay-
da olacağını, aksi halde üniversite öğ-
rencileri ile siyasi iktidann doğrudan
muhatap olmasmm değişik yorum-
lara yol açacağını, Başbakan Recep
Tayjip Erdoğan'a bilgi olarak sun-
duğunu kaydetti.
ÜAK, taslağı tekrar ele alacak
Öte yandan ÜAK toplantısında da
YÖK Taslağı'yla ilgili son kararlar
verildi. Taslakla ilgili olarak hukuk-
çulardan kurulu bir komisyon ku-
rulması karan alındı.
Toplantıda bazı kurul üyelerinin ise
mevcut yasanın birkaç maddesinde
değişiklik yapılmasım, bazı üyele-
rin de yeni taslak yazılmasını teklif
ettiği, ancak bunlann Teziç tarafuı-
dan reddedildiği ifade edildi.
Rektörlerin hiçbiri anayasa deği-
şikliğine sıcak bakmazken kurulan
komisyonun başına ÜAK tarafuıdan
YÖK üyeliğine atanan Prof. Dr. Nec-
mi Yüzbaşıoğhı'nun getirildiği bil-
dirildi.
TÜBtTAK BtLtM KURULU ÜYESt
Cebeci, YÖK'ün
tanımadığı okulda
9yılgörevyaptı
• TÜBÎTAK'a atanan Ömer Ziya
Cebeci'nin Kral Abdülaziz Üniversitesi'nde
1980-1989 yıllan arasında öğretim üyeliği
yaptığı ortaya çıktı. El Kaide lideri Ladin,
bu üniversiteden mezun olmuştu.
AKP'nin hazuiadığı yasaya isyan eden başkaniar Ankara'ya alon etti. (SERDAR ÖZSOY)
Köy statüsüne dönecek 340 belde belediye başkanı tepkili:
yarısı sKîl darbe
9
MUSTAFA ÇAMR
ANKARA-AKP'nin hazır-
ladığı yasayla köy statüsüne
dönecek olan 340 belde bele-
diye başkam hükümete tepki-
lerini iletmek için başkente
akın etti. Denizli'nin Çivril il-
çesi Işıklı beldesi Belediye
Başkanı Istnail Çorbacıoğhı,
AKP'nin kentin 30 yılhk ka-
zanımını yok edeceğini belir-
terek "Hangihak-
faı 30 }ilhk biriki-
mimizi yok eder-
ler? Bu yasayı ak-
lun almryor" dedi.
Beldesine bağlı
3 mahalle muhta-
nyla Ankara'ya ge- ^ ^ ^ ~ ~
lenÇorbacıoğlu, "1972'yege-
ri döneceğiz. Gece v^nsı shil
darbeyle \asa çıkardılar. Hü-
kümetbeWebelediyelerini yûk
olarakgörüvTjrsab^e İlerBan-
kası'ndan pa> göndermesin,
biz kendi vağunızla kavruhı-
ruz" diye konuştu.
Işıklı"ya bağlı 13 köy oldu-
ğunu belirten Çorbacıoğlu,
1994yerel seçimlerinde bele-
diye başkanı seçildiğini, iki
dönemdir Işıklı'nın belediye
başkanlığı görevini yürüttü-
ğünü belirttı. Beldenin ana ge-
çım kaynağının tanm olduğu-
nu belirten Çorbacıoğlu şöy-
le konuştu. "Son sayıma göre
nüfusumuz 1705. Nüfus sayı-
mı sırasmda beldedeki yakla-
şık 400 kişi pancar toplamak
için d^er ülereghti. Tanm iş-
çflerinin buhınduklan yerler-
• Denizli'nin Çivril ilçesi Işıklı beldesi
Belediye Başkanı îsmail Çorbacıoğlu,
"Iller Bankası'ndan aldığımız pay zaten
çok düşük. Yeniden köy statüsüne
dönmeyi aklımız almıyor" dedi.
Betediyede 4 kadrohı memur
ve 20 geçici işçiikhizmet veri-
yoruz. Belediye, çahşanlann
aflekriyle birtikte 100 kişinin
ekmekkapıSL tldhizmetbina-
smdan büisiyapunasamasm-
da. lOhektarnkağaçlandmna
sahası oluşrurduk. Yeni iş ma-
kineieri akük. Vasanın yürûr-
lüğe girmeshie yaürunlar bo-
şagjdecek."
Belediyeyi 3 miryar üraya
^_____ devraldığını ve
şimdi ise bütçeleri-
nin 3 trilyon bra-
nın üzerinde oldu-
ğunu anlatan Çor-
bacıoğlu sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Beldemiz avnca
de yazıunalan nedeniyte nü-
fusumuz da düşük çıku.n
Belde belediyesinin 1972'de
kurulduğunu anımsatan başka-
nı şu görüşleri dile getirdi:
"Şimdi halkın 30 yıMbiri-
kûni yasayla yok edilhor. Hü-
kümet beİde\i 30 yıl geriye gö-
türüyor. Bunu benim akhm al-
nnyor.Hükümetnehakb30yı
rf-
hk kayanımımm yok ediyor?
turistikbiryer. Hafta sonlanfl-
çemizin nüfusu ikrve kadam-
yor. İDer Bankası'ndan aldı-
ğımız pay zaten çok düşük.
Otanaklan hallda birfikte ya-
rattık. Yeniden köy statüsüne
dönmeyi aklımız almryor."
Çorbacıoğlu, yasa hazırla-
nırken 340 beldenin hiçbirisi-
nin görüşünün alınmadığuu
savundu.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan ta-
rafından TUBÎTAK Bi-
lim Kurulu'na atanan 6
üyeden birisi olan Prof.
Dr. ÖmerZiyaCebeci'nin
Suudi Arabıstan'uı Cidde
kentindeki Kral Abdülaziz
Üniversitesi'nde 9 yıl öğ-
retim üyeliği yaptığı or-
taya çıktı. Kral Abdülaziz
Üniversitesi'ne YÖKtara-
findan denkük verilmiyor.
Erdoğan tarafindan TÜ-
BtTAK Bılim Kurulu'na
atanan yeni üyelerin aka-
demik yaşantılan netleş-
meye başladı. Bilim Ku-
rulu'na atanan Marmara
Üniversitesi Mühendislik
Fakültesi öğretim üyesi
Prof. Dr. Cebeci'nin 1978-
1980yıllanndaODTÜ'de
göre\ yaptıktan sonra Su-
udi Arabistan'a gittiği be-
lirlendi. Cebeci, Suudi
Arabistan'ın Cidde ken-
tindeki Kral Abdülaziz
Üniversitesi'nde 1980-
1989 yıllan arasında öğ-
retim üyeliği yaptı. Cebe-
ci aynca 1984 yılında bu
üniversiteden "üstün hiz-
met ödülü" de kazandı.
Cebeci, 1989 yılında Tür-
ldye'ye dönerek Marma-
ra Üniversitesi'ne girdi.
YÖk'tendenklikyok
Cebeci'nin 9 yıl boyun-
ca görev yaptığı Kral Ab-
dülaziz Üniversitesi'nde
kızlar erkeklerden ayn bir
yerleşkede öğrenim görü-
yorlar. YÖK'ten alınan bil-
giye göre ise Kral Abdü-
laziz Üıüversitesi'nin hiç-
bir bölümüne Türkiye ta-
rafindan denklik verihni-
yor. Üniversitenin mezun-
lan arasında yer alan isim-
lerden birisi ise Afganis-
tan'ta olduğu sanılan Usa-
me bin Ladin. Suudi Ara-
bistan'ın en zengin müte-
ahhitlerinden birinin 52
çocuğunun 17'ncisi olan
Ladin, 1979 yılında Cid-
de'deki Kral Abdülaziz
Üniversitesi'nden inşaat
mühendisi olarak mezun
olmuştu. Ladin'in gele-
cekte yapacaklannm dü-
şünsel altyapısının bu üni-
versitede oluştuğu bilini-
yor.
'Yargrya başvunın'
Bu arada avukat Rahmi
Kumaş, Bilim Kurulu'na
seçilen ancak atamalan
Başbakan tarafindan yapıl-
mayan üyelerin yargıya
başvurabileceklerini dile
getirdi. Kumaş, Erdo-
ğan'ın Anayasa Mahke-
mesi karannı beklemesi
gerektiğine işaret ederken
"Biüm Kurulu üyenğine
adayseçfleniertoplııca yar-
gıya başvurup hem ken-
dilerimnatanmamaa,hem
de kendiyerlerine atanan-
lann işlemlerinin yürüt-
melerinin durdurulması
ve iptallerini dava konusu
eüneidirler.Aynca, bu da-
va dilekçelerindeAnayasa
Mahkemesi karariarmm
geriyiirümeznği kuratamn
kötüye kuDamldığ] duru-
mundan yola çıkarak hu-
kukun körü niyeti koru-
madığı görüşüne de yer
verflmeBdir."
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhurryet.com.tr
Milletvekillerinin dokunulmazlıkla-
nnın kaldınlması tartışmalan sırasın-
da, "yargıya güven" konusu yeniden
gündeme geldi. Benim görüşüm, mil-
letvekillerine siyasi düşünceleri ve
kürsüdeyaptıklan konuşmalan nede-
niyle dokunulmamalı, bunun dışın-
daki alanlarda ise yargılanma yolu
açık olmalıdır.
Hükümette bulunan birsiyasi par-
tinin yargıya güvenmemesi, açıklan-
ması zor bir durum. Belli ki onlar yar-
gının vereceği karariardan korkuyor-
lar. Bunun geçmişe dayalı pratik de-
neylerden kaynaklandığı söylenebi-
lir. AKP lideri ve Başbakan Tayyip
Erdoğan daha önce bildiğimiz ünlü
Siirt konuşması nedeniyle mahkûm
oldu ve cezaevine girdi. Aynı şekilde
yine yargı onun o dönemde çıkan er-
teleme yasasından yararlanmaması
karannı aldı. Bu nedenle adaylığı ip-
tal edildi.
Şu anda hükümette bulunan
AKP'nin bazı milletvekilleri ve yöne-
ticileri için de benzer tecrübelerden
söz edilebilir. Sanınm bu nedenlerle
Türkiye'de Yargıya Güvenmek
AKP'lileryargıyagüvenemiyorlar, yar-
gının siyasileştiğini ve kendileri aley-
hinde karar veımeye yatkın olduğu-
nu düşünüyoriar.
Böyle düşünmeleri üzüntü verici. Bir
ülkede anayasayı değiştirecek sayı-
da milletvekili ile pariamentoda ezi-
ci bir çoğunluğa sahip olan bir parti,
yargının kendi aleyhinde bir eğilim
içinde olduğu inancındaysa, ortada
bir bozukluk olduğunu söyleyebili-
riz.
Nedir bu bozukluk ihtimalleri? Şöy-
le düşünebilir miyiz: AKP'liler yasa-
dışı eğilimleri güçlü olan, suç işleme-
ye yatkın birtopluluktur. Bunarağmen
halkın büyük çoğunluğunun desteği-
ni almışlardır. Buisecansıkıcıbirdu-
rumdur. Yahut, Türk yargı sistemi si-
yasallaşmış ve güven verme niteliği-
ni yitirmiştir.
Bu tablo içinde acı olan şey, çoğun-
luk sahibi hükümetin milletvekilleri-
nin ve yöneticilerîn güvensizlik hali-
dir. O zaman onlar; kendilerine, yö-
nettikleri ülkenin yargısına güvenemi-
yorlar. O zaman yapılması gereken
yargının güvenilir hale gelmesi için il-
gili yasal değişikliklerin yapılması de-
ğil midir?
• • •
Bu noktada bir başka noktaya dik-
kat çekmek istiyorum: Türkiye'de yar-
gının ne yazık ki, uzun yıllara daya-
nan süreç içinde kötü bir karnesi ol-
duğu inancındayım. Çünkü bu ülke-
de uzun yıllardır sağlıklı bir siyasi yö-
netim oluşmadı. Türkiye, uzun yıllar-
dır demokrasi, özgürlükler karşıtı bir
anlayışla yönetildi. Yargıçlar, siyasi
iktidariarın baskıları nedeniyle ba-
ğımsız davranamadılar. Adil karar ve-
ren yargıçlann birçoğu sürgünlere,
baskılara uğradılar. Baskı yanlısı yar-
gı mensuplannın birçoğu ise siyasi ik-
tidarlann bu yöndeki tercihleri nede-
niyle terfi ettiler, yükseldiler.
Bunun örneklerine defalarca tanık
olmuş bir insan olarak, ben gerçek-
ten Türkiye'deki yargı sistemine kar-
şı ciddi bir güvensizlik duyuyorum.
Bizzat kendi yaşadığım o kadar çok
örnek varki...
Burada sıralamaya kalksam yaşa-
dıklanm bir roman olur. örneğin bir
davada beni mahkûm eden bir aske-
ri yargıç bana, "Aslında senin böyle
mahkûm edilmemen gerekiyordu.
Ancak bu nasıl olsa Yargıtay'dan dö-
nerdiye inanıyonjm" demişti. Fakat
gelişme onun düşündüğü gibi olma-
dı ve Yargıtay hiç ilgim olmayan bir
partinin yöneticiliğinden aldığım ce-
zayı onayladı.
• • •
Ben AKP yönetiminin gerekçeleri-
ni samimi bulmuyorum. Yapmaları
gereken şey, yargı üzerindeki siyasi
baskılan kaldıracak yasal düzenle-
medir. Yargıçlar ve Savcılar Yüksek
Kurulu üzerindeki iktidaregemenliği-
ne son vermek ve yargıyı özerkleş-
tirmektir. Tabii ki, böyle birdeğişim bir
gün içinde netice vermez. 50 yıldır bu
ülkenin yargısı siyasi iktidarlann bas-
kısı altında, özgürlükçü olmayan, de-
mokratik olmayan bir anlayışın esiri
oldu. Böyte biranlayıştan sıynlmak için
uzun yıllara gereksinim var.
Aynca, iş kendi dokunulmazlıkla-
nna gelince yargının siyasileştiği ger-
çeğini görmek değildir. Sorun, yargı-
yı köklü bir şekilde demokratlaştıra-
cak projeleri geliştirmektir. AKP'nin bu
yönde ciddi bir adım attığını söyle-
yebilir miyiz?
Ben de yargı kararianndan ciddi
olarak endişe duyan birisiyim. An-
cak benim endişelerimle AKP yöne-
timinin endişeleri arasında köklü fark-
lar bulunuyor. Ben, bağımsız karar
almagücü olan, yasaları demokratik
bir hukuk devleti yönünde yorumla-
yacak bir anlayışa sahip olan hukuk
sisteminden yanayım. Ancak böyte bir
sistemin topluma güven vereceğine
inanıyorum. Aynı şeye AKP'liler ina-
nıyorlar mı?
O zaman uygulamayı görelim...