Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 ARALIK 2003 SALI CUMKURİYFL' SAYFA
17
İ
S
«0
a
Gamiyet, Sergai
Beşğctsş'n geotdrine
Ser-genem!
i Bektronik posta: denizsom©cumhuriyetcom.tr www.derizsom.com Tel: 0.212,512 05 05 Falıs: 0.212.512 44 97
- ANAP'a göre AKP'nin
duruşu ümmetçiymiş...
"Dört eoiliminden n'aberf
HababamTürkiye Büyük Millet
Meclisi Genel
Kurulu'nda Türkiye
Cumhuriyeti'nin
bütçesi görüşülürken
iktidardaki AKP'nin
Adana Milletvekili
Zeynep Tekin, cep
telefonu ile milletvekili
arkadaşlannın
fotoğrafını çekiyor.
Aynen, dersi dinlemek
yerine tırnaklarına oje
süren öğrenci gibi.
Ama daha da vahimi,
Zeynep Tekin, bütçe
görüşmeleri sırasında
uyuyan ve uyuklayan
AKP milletvekillerinin
fotoğrafını çekiyor.
Sonra arkadaşlannı
uyandırıp fotoğraflannı
gösteriyor ve hep
birlikte eğleniyoriar.
Yükseklikçe
Ayşegül Tokatlı'nın
anımsattığı "Bir yerde
küçük insanlann büyük
gölgeleri oluşuyorsa
orada güneş batıyor
demektir" Çin
atasözüne Kaya Çetin
yine bir Çin atasözü ile
katkıda
bulunuyor:
"Küçük adamın
yükselmesi
maymunun ağaca
çıkmasına benzer.
Yükseldikçe poposu
daha çok açılır."
nkara'dan emekli öğretmen Hamza Say-
kan'ın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a
gönderdiği mektup: "Bugün ülkemiz, için-
de bulunduğu koşullar nedeniyle bir sol,
sosyal demokrat partiyi tek başına iktidara taşıyabı-
lecek niteliklere sahip.
Yüzde 40'lara çıkabilmiş bir sol oy potansiyeli, şim-
di kimlere oy veriyor? Umutsuzluk içindeki halk
AKP'yi destekliyor.
Sol neden oy alamıyor artık? Sol oylar dağınıklığın
ve umutsuzluğun sancısını yaşıyor inanın. Paramızı
alın, canımızı alın hatta. Ama ne olur umudumuzu eli-
mızden almayın. Bir umut CHP. Bu umudumuzu da
yok etmeyin.
Solda işbiıiiği yapabileceğiniz birçok insan şımdi
yanınızda değil. Bir sorun kendinize, niye bu insan-
lar CHP'de değil de, başka arayışlar içinde?
28 yıllık çalışma yaşamından sonra emekli oldum.
Uzun yıllar, 'emekli olduktan sonra CHP'ye girer, ça-
Baykal'a!••
lışınm' diyordum. Umutsuzluk öylesine sardı ki her
yanımızı... Açıkçası başaracağınıza inanmıyorum.
Başan birliktelikten geçer. Ne olur reddetmeyin bu-
nu. Dahası birlıktelığin önünü açın, önderi olun. Bir
sel gibi geliriz arkanızdan.
Hangi bilgi birikimiyle, hangi proje ve beceriyle hal-
kın karşısına çıkarsanız çıkın, başan şansınız yok.
Çünkü dağınıklık sizin de, halkın da belini bükmeye
devam edecek. Iktidann yaptıklan karşısında siz de
çaresiz kalmıyor musunuz?
Geçirdikleri birkaç yasanın Anayasa Mahkeme-
si'nde iptalini sağlamak yeterti bir başarı mıdır? Ya
icraatları! Onu nasıl önleyeceksıniz?
Şimdılik sağlam, tam güven veren bir Cumhurbaş-
kanımızvar. Amaşimdilik... Üç yıl sonra o da yok. Üç
yıl sonrasını görebiliyor musunuz? Recep Tayyip Er-
doğan cumhurbaşkanı, Abdullah Gül başbakan.
Kanım donuyor inanın. Siz rahat mısınız? Anayasa
Mahkemesi'nin üyelerini de bir bir değiştirecekler,
YÖK üyelerini de...
Bütün kuruluşlann yöneticilerini de... Askerleri ken-
di çizgilerine çekmenin, etkisizleştırmenin planlannı
da göremiyor musunuz?
Sizin bunları önlemek için bir planınız var mı? Ye-
rel seçimlerde iktidan halkın uyarması için nasıl ça-
lışma yapıyorsunuz? Bir halka bu kadar kötülüğü re-
va görmeyin ne olur! Geceleri yatağınıza girince ra-
hat uyuyabiliyor musunuz?
Üç beş yıl sonrasını düşündükçe benim uykulanm
kaçıyor. Benimki bir çığlık. Duyun bu çığlığı. Benım
gibi düşünen çevremde o kadar çok insan var ki.
Uzerimizdeki ölü toprağını kaldırmanın yolu herkese
kucak açmak. Kırgınlıklan, küskünlükleri bir yana bı-
rakmak. Duyun bizi. Lütfen..."
SESSIZ SEDASIZ (!)
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku a yahoo.com
Türkiye, Kıtle Imha Sılahlannı Önleme Grubu'nda..
Bız KlT'len ımha konusunda daha deneyımhyiz aslmda!
Hamamdaki cinler, okuldaki filmler
Antalya'da ÇağJayan Lisesi'nin sü-
per lıse bölümünde din dersi öğretme-
nı Salih Kaya'nın, öğrencilen kütüpha-
nede toplayıp lıderleri "Harun Yahya"
takma adını kullanan bir dinci grubun
hazırlattığı fılmleri izlettiğini ve filmde
çıplak yıkanmanın meleklerle cinler
insanları gördüğü için günah oldu-
ğunun anlatıldığını yazmıştık.
Din küttürü ve ahlak bilgisi dersi
öğretmeni Salih Kaya'nın avukatı Ib-
rahim Aydın'dan açıklama geldi.
Avukatı, Kaya'nın "dinimizde akla
yatmayan bir şey varsa, orada bir yan-
lış veya hurafe vardır" görüşünü sa-
vunduğunu ve derste "elbiseyle yıka-
nın melekler sizi görür" demediğini
açıkladı.
Zaten biz de söz konusu yazımızda
böyle bir ifadeye yer vermemiştik.
Bu ve benzeri ifadelerin öğrencilere
gösterilen filmde kullanıldığını belirt-
mıştik.
Din dersi öğretmeninin avukatı Ay-
dın, kütüphanede gösterilen filmin ise
ders konusu "evrenin yaratılışı" oldu-
u için "bing-bang teorisi" ile ilgili ol-
uğunu ve bunun da "zümre öğret-
menler kurulu"nun karanna dayan-
dığını ve filmde cinler ve melekler ne-
deniyle örtülü yıkanılması gerektiğin-
den söz edilmediğini açıkladı.
Demek ki konuyu bize yansıtan öğ-
renciler, filmı okulda değil sinemada
görmüşler! Bu konuya en doğru açık-
lamayı "zümre öğretmenler kurulu" ka-
ranna bakarak Antalya Milli Eğitim Mü-
düriüğü getirebilir.
Yerinden Yönetim
SÖNMEZTARGAN
Yerel yönetim seçimleri 28
Mart 2004 tarihınde yapılacak.
Şurada topu topu üç ay gibi
kısa bir zaman kaldı.
AKP'nin yerel seçimlerie ilgi-
li çalışmalara çok önceden
başladığına ilişkin duyumlar
alınıyor. lllerde, ilçelerde, bel-
delerde gösterecekleri beledi-
ye başkanı adaylannı eğittik-
lerini, seminerler verdiklerini
gazete haberierinden öğreni-
yoruz.
Anlaşılan o ki AKP yerel yö-
netim seçimlerine yönelik cid-
di bir hazırlık içinde. Merkezi
yönetimde, siyasal erkin ba-
şında olmanın da avantajlannı
kullanarak genel seçimlerde
elde ettiği başarıyı yerel yöne-
timlerde elde edeceği başan-
larla taçlandırmak istemekte-
dirier.
Kabul etmek gerekirse siya-
sal erklerin rahat olabilmeleri-
nin, her alanda güç göstere-
bilmelerinin olmazsa olmaz
koşullanndan biri de yerel yö-
netimlerde de egemen olmala-
nndan geçer. Gerek merkezi,
gerekse yerel yönetimlerde üs-
tünlüğü elde tutamayan erkler
zamanla erimeye mahkûm-
durlar. Anımsanırsa 80'li yıllar-
da siyasal erkte üstünlüğü
uzun yıllar elinde tutan
ANAP'ın yükselme eğrisinin
tersine dönmesi, 1989 seçim-
lerinde yerel yönetimlerdeki
üstünlüğü ülke ölçeğinde
SHP'ye kaptırmasıyla başla-
mıştı.
Bunun tersi de olasıdır.
örneğin 1989 yerel seçimle-
rinde üstünlüğü elinde tutan
SHP'nin bu başanyı merkezi
yönetime, siyasal erkte taşıya-
mamasının temelinde, yerel
yönetimlerdeki başansızlığı
yatar. O tarihlerde SHP'nin
elinde tuttuğu yerel yönetim-
lerde iyi bir yönetim modeli
sergileyememiş olmasına bir
de yolsuzluklar ve skandallar
eklenince genel seçimlerde
yenilgi kaçınılmaz olmuştu.
Gerçekten de yerel yönetim-
lerde gösterilen başan ya da
başansızlıklar siyasal partilerin
barometreleri gibidir. Çünkü
insanlann birebir ve günlük
hizmet aldıklan en temel yö-
netsel birimler yaşadıklan köy,
kasaba, ilçe ve illerde beledi-
yelerdir.
Yerel yönetimler halkla yö-
neticilerin sürekli yüz yüze ge-
lebildikleri, toplumsal örgütler-
le kent yönetiminin iç içe ola-
bildikleri yönetsel örgütlenme-
ler olduklan için bunlara "ye-
rinden yönetim" de denilmesi
uygun düşer. öte yandan be-
lediye meclisine seçilen üyele-
rin her an kent halkı ile birlikte
ve onlann içinde yaşıyor olma-
sı nedeniyle merkezi parla-
menter dizgeden işlevsel ola-
rak ciddi farklılıklar içerir. Ger-
çi belediye meclisleri yasama
organlan değillerdir, amakent-
sel kararlann üretilmesinde ve
uygulamasında daha etkin or-
ganlardır.
Yerel yönetimler bir ülkede
demokrasinin kökleşmesinin
de en önemli ayaklanndan bi-
ridir. Bizdekı bugünkü duru-
muyla birçok eksiklikleri, yasal
boşluklan olsa bile toplumsal
yaşamın gerek ekonomik, ge-
rek politik ve hatta ekinsel
alanda en güçlü altyapısı yerel
yönetimlerde oluşmaktadır.
Böylesi bir yönetsel örgütlen-
meyi muhtarlık dizgesi ve il
idare meclisleriyle birlikte dü-
şündüğümüzde yerel yöne-
timler konusunun ne denli
önemli ve dirimsel bir alan ol-
duğu gerçeği daha iyı ortaya
çıkar.
Yerel yönetimler ekonomik
açıdan da büyük kaynakların
devindiği çekim merkezleridir.
Bir ülkede yapılan toplam ya-
tınm ve tasarruflann yanya ya-
kın bölümü, yerel yönetimler
eliyle yapılmaktadır. önümüz-
deki 25 yılın tüm gezegenimiz-
de kentleşme yılı olacağı, baş-
ka biranlatımla kırsal kesimde
yaşayan nüfusun yüzde
80'inin bu yıllarda kentlerde
yoğunlaşacağı varsayımından
yola çıkılırsa buraların büyük
yatınmcılar için bulunmaz bir
pazar olacağı açıktır. Bu ne-
denledir ki uluslararası tekeller
ve parasal oligarşi, gözünü
dünye kentlerine dikmiş, bu-
ralara yapılacak dev yatırımla-
nn (metro - altyapı - enerji - ge-
nel ulaşım - beslenme - sağlık
- eğitim - kent yenilenmesi)
ihaleleri için planlar yapmak-
tadır.
Bunlar içinde çok önemli ve
sinsi butduğum bir planın bil-
gisini okuıiarla paylaşmak is-
terim. Adına Yeni Dünya Dü-
zeni ya da küreselleşme dedi-
ğimiz emperyalist politikanın
yeni sömürü alanlan içinde ilk
sırayı artık kent yatınmlan al-
maktadır. Başka bir anlatımla
yatınm ve harcamalann boyu-
tu ulusal ölçekten bölgesel ya
da kentsel ölçeğe doğru kay-
maktadır. Bu nedenle emper-
yalist strateji uzmanlan tarafın-
dan yetkilerin merkezi yöne-
timden yerel yönetimlere kay-
dınlması için politikalar üretil-
mekte, senaryolaryazılmakta-
dır. Çünkü yetkilerle donatılmış
bir yerel yönetimle pazariığa
otuımak ve anlaşmak devlet
politikalarıyla uğraşmaktan
hem kolay ve hem de daha
pratik bulunmaktadır. Yine
uluslararası finans odakları,
dünyanın birçok kentine bü-
yük krediler sağlayarak bunla-
n da kentsel ölçekte borç sar-
malına sokarak kendine ba-
ğımlı kılmaktadır. Bu sarmala
Türkiye'de Istanbul da dahil
birçok büyük kentimiz girmiş
durumdadır.
Yazımızda özetle söylemek
istediğimiz şu: Bundan böyle
Türkiye'de siyasal erkin başı-
na gelmek yerel yönetimlerde-
ki başanyla doğru orantılı ola-
rak gelişecektir. Bu gerçeği
göremeyen siyasaların, siya-
sal erkin başına gelmeleri de
artık pek olası görünmüyor.
Ama ne acıdır ki AKP dışın-
da ve özellikle solda, bu ger-
çeğin görüldüğüne ilişkin bir
belirtiyi de henüz görmüş
değiliz.
ÇÎZGÎLÎK KÂMtL MASARACI kamilmasaracicı mynet.com
H A R B İ SEMtH POROY semihporoy(d yahoo.com
HAYAT EPİK TÎYATROSU MISTAFA BÎLGÎIS
SİSARA LOBİSÎNİN
KARŞI K/AMPANYALARI
SONUCU ST.ĞARAYA
•BAŞLAMAYASI
PAZAR PAYINI 6ENİSLETME ÇALIŞMAMIZ İÇİN
HAZIRIANAN AFIŞ CALIŞAAAMIZI ONAYINIZA
SUNUYORUM SEV&ÎIİ DOSTLARIM ...EMZIK'TE
DEVRIM s
ONBIR (11VE
OTOBLSTEKİLER KEMAL IRGESÇ kjjrgenc(q yahoo.com
AIİZ A0/A/ il
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 23 Arahk unctc.nuantaz-arikan.com
JAPON MİUTARİZMİMN LİDERİ İDAM EDİLİYORl
JAPONV4
raro t/'be/a' 4s/L*e#K
ÇiKl'i İŞ&ALl SHe/>S/A/a4 ÖHSMLl SÖ-
£ TOTO, 1339'LEepE GEAIEL
, SOUSA D/4 S/IVAŞ BAK4H/ OlMt/Ş
TU. y*pr>£/
A/ZDIMDAN, Ûİ-KES/ TESL/M Ot-UtJCA,
, OfJCJ ÖLIİM C£-
Türkiye Gazetecıler Cemıyetfnın yaynladığı günlük
Bizim Gazete
Ülke sorunlanna ılışkın raporlanyla, araştırmalarıyla,
koşe yazılarıyla, tarafsız haberlerıyle sıvıl toplumların gazetesi.
Düzenlı okumak ıçın abone olun. Tel: 0.212.511 08 75
GERİ KALMIŞLIĞINPANZEHİRİKÜLTÜR, KÜLTÜRÜN
ZEHİRİKORSAN KİTAPTIR'
Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği
(BESAM)
GÖRÜŞ
TURKKAYA ATAOV
Mahkeme Neden
Bağdarta?Amerika geçici, bölgesel, savcısıyla yargıçlannı
kendinin bir çeşit atadığı, kendine bağımlı ve ka-
rannı önceden bildiği "mahkemelerden" yanadır,
eğer böyle kuruluşlara mahkeme denebilirse, Ni-
karagua'nın ABD'yi şikâyetini ele alan Uluslarara-
sı Adalet Divanı VVashington'ı suçlu bulunca
(1984), ABD yönetimi bu mahkeme karannı tanı-
madığını ve kendini onunla bağlı saymayacağını
hemen açıkladı. Oysa, bu divanın (Amerika tara-
fından da imzalanmış olan) statüsü BM antlaşma-
sının aynlmaz parçasıdır. ABD Yugoslavya ve Ru-
anda için Güvenlik Konseyi eliyle kendi dilediği bi-
çimde geçici ıki mahkeme kurdurdu. Irak için de
ya bu yoldan ya da işgali altındaki bir toprakta
kendinin getirip iktidara oturttuklan marifetiyle bir
mahkeme peşinde. Bağdat'ta mekân olarak bir
müze salonu bile seçilmiş. Bush, daha mahkeme
kurulmadan "en ağır ceza" sözü ediyor. Zaten,
Bush'un daha önce valı olduğu Texas idam ceza-
larında "dünya şampiyonu"dur. Akli dengesi bo-
zuk olanlan ve buluğa ermemiş çocuklan da idam
eder.
Saddam için Güvenlik Konseyi karanyla geçici
bir mahkeme kurulmasını, ABD Dışişleri Bakanlı-
ğı daha 1999'da gündeme getirmişti. Amerika'da
yaşayan ve VVashington'ın yılda 90 milyon dolar ve
çeşıtli desteklenyle beslenen Baas muhalifleri gru-
bunun, 29 Ekim 1999 tarıhli New York toplantısın-
da konuşan (ve bu işe bakmakla görevli) Büyükel-
çi D. J. Scheffer böyle bir mahkemeyi aynntılı ola-
rak önerdi. 11 Eylül 2001 terörist saldınlanna da-
ha iki yıl vardı ve Beyaz Saray'da Clinton oturu-
yor, Haiti'ye askeri müdahalede bulunuyor ve eşi
Hillary ile Monica tartışmalannı yapıyordu.
1999'daki Clinton çizgisi Amerika ile Israil'in raha-
tını kaçıran Saddam'ı ve çevresini Güvenlik Kon-
seyi şemsiyesi çerçevesinde cezalandırmaktı.
11 Eylül'den sonra, 27 Şubat 2003'te Pennsyl-
vania'dan C. Weldon'un başını çektiği bir grup
ABD Kongre üyesi, gene Saddam'ı ve Baas ileri
gelenlerinı muhakeme etmek için bu kez "ulusla-
rarası" nitelikte bir BM mahkemesi önerdi. Oysa,
sürekli bir Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) 1
Temmuz 2002'de resmen kurulmuş. Amerika yö-
netimi de buna şiddetle cephe almıştı. Bu tavrın
hemen ardından başka bir genel mahkemeye
onay vermesi olanaksızdı. öneri daha başında öl-
dürüldü. Madde 5'te yer alan yetki kapsamı için-
deki "saldırı suçu "ndan ötürü ABD'yi de teorik
olarak sıygaya çekebilecek olan, isterse herhangi
bir davaya (M. 17 çerçevesinde) el koyabilen ve za-
ten kurulmuş olan UCM'yi sabote ederken, bir
başkasını önermek, olacak şey değildi. Yürütme
ile yasama arasındaki gerçek "kuvvetler ayrı-
m/"nda olur ama Amerikan anayasal sisteminde
lafta kalan bu ilke aslında işlemiyor ki! İç ve dış hu-
kukta "denetleme ve denge" kavramını ayaklar
altına alan Amerika'dır.
Amerika kendinin (hele işgali altındaki toprakta)
kurduracağı, yöresel ve geçici mahkemelerie sınır-
lı kaldı. Yargı konusunu da tam egemen olduğu
"kendi bahçesinde" tutmak istiyor. Orada her aşa-
masında ne isterse o olacak. Başka ülkelerin uy-
masını istediği ilkeleri tanımaktan kendini muaf sa-
yıyor. Bunun önemli bir sonucu Uluslararası Ada-
let Divanı'nı da, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni
de zayıflatmak, hatta anlamsız noktaya itmektir. O-
nun için daha iyi. VVashington taraf olduğu konu-
larda hem savcı, hem yargıç olmak istiyor.
VVashington'ın bu tek yanlı, yani yalnız muhalif-
lerinin kendine en uygun yerde ve gene kendinin
seçtiği savcı ve yargıçlarca muhakeme edilmele-
rinı ve peşinen ilan ettiği cezayı garanti eden res-
mi tavırtannı görmezden gelemeyiz. 1945-46 Nürn-
berg Savaş Suçlan Mahkemesi'nde Amerikan sav-
cısı görevinde bulunmuş olan B. B. Ferenez'in
ABD Kongre üyelerine açık bir mektubu var. Bu tek
yanlılığı eleştirerek diyor ki: "Amerika savaş suç-
lulannı muhakeme etme ilkesine sırt çeviriyorf!)"
Amerika, dönüşü yokmuş gibi görünen yolda iler-
ledikçe kendini ve hepimizi içinden çıkması çok zor
bir deliğe sürüklüyor. Bu, Saddam'ın içinde yaka-
landığından daha pis bir delik.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4
SOLDANSAĞA:
1/ Osmanlı
ordusunda se-
fer sırasında-
ki olaylann
günü gününe
yazılıp belge-
lendığı defter. 5
2/Yapayreçi- 6
ne verniği ve -,
tutkalı üreti-
mınde kulla- 8
nılan billursu 9
toz... Gerçek-
te yeri olmayıp zi-
hinde tasarlanan. 3/ 1
Tahıl kuyusu... Eski
Mısır'da güneş tann-
3
sı. 4/ Koyunlarda ve
danalarda görülen 5
tehlikeli bir hastalık.
5/ Nâzım Hıkmet'in
bir oyunu... "Vur- 8
gun" anlamında ar- 9
go sözcük. 6/ Saplı tencere. 7/ Sığınn altı aylık-
tan bir yaşına kadar olan yavrusu... tskambilde
koz. 8/Genellikleüstükapalı pazar yeri... Birbil-
giyi gösteren simgeler sistemi. 9/Akıl... Istavrit
balığının küçüğü.
YUKARTOAN AŞAĞIY4:
1/Köy evi ya da köy görüntüsü veren... Derviş se-
lamı. 2/ Sınır nişanı... Tarlayı sürerek dınlenme-
ye bırakma. 3/Köklerinden safranı andıran boya-
h bir madde çıkanlan, yapraklan sivri uçlu, çicek-
leri san renkte bir bitki. 4/ Anayurdu Amerika
olup son yıllarda yurdumuzda da yetiştirilen bir
cins ceviz ağacı. 5/Bir şeyin temelini oluşturan...
"Örneğin —- içiyoruz, içimize bir karanfil düşü-
yor gibi" (Edip Cansever). 6/Kuzey Amerika Kı-
zılderililerinin inandıklan doğaüstü güç... Müs-
tahkem yer. II Genişlik... Büyük piliç. 8/ Mek-
ke'nin doğusunda, hacılann arife günü toplan-
dıklan tepe. 9/iyi terbıye edilmemiş vahşi binek
hayvarn... Kuyruksokumu kemıği^