24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 ARALIK 2003 SALI 14 UJtl. kultur@cumhuriyet.com.tr TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GÜRÜN 'GayriResmiHurrem'İstanbul Şehir Tiyatrosu yapımı olan 'Gayri Resmi Hurrem' ge- rek konusu, gerek sağlam dıyalog örgüsü, akıcı dili ve 'oyun içinde oymT kavTamı üzennde yoğunla- şan kurgusuyla sezonun dikkat çe- ken çalışmaları arasında ön sıra- lardakı yenni alıyor. Özen Yula, 2002 Cevdet Kudret Tiyatro Ödü- lü'ne layık görülen bu oyununda, kadının penceresınden bakarak ele aldığı iktidar teması üzerine odak- lanıyor ve bu bağlamda iktıdar- şıddet ilişkısi üzerinde duruyor. Oyunda, şiddetin şiirsellik çizgı- sinde sorgulanması ve 'öteki' ol- manın getirdıği sıkışmışlığın tar- tışmaya açılması duyarh bır kale- min ve dinamik bir sahne dilinin buluşması sonucu seyırciyı oldu- ğu kadar okuyucuyu da ıçıne çe- ken bir durum. Tarlhle hesaplasmak Hurrem, "...Her anlatılan yeni yanlan bir hikâyeye dönüşür. An- laüian Idşilerin, olaylann olduğu gi- bi anJancının kendi hikâyesidir" derken hem kendi kışisel tarihiy- le, hem de hüküm sürdüğü top- raklann tanhiyle hesaplaşır. Bu iki yönlü hesaplaşmanın merkezin- de tek başına durur. Hıçbır destek yoktur çevresınde. Korku ve yal- nızlık onun gücünün, tırmanışı- nın kaynağıdır, çünkü "tarihin kendisi ihtiras üzerine kurulmuş- tur." Bu koşullarda, onca kadın arasından aklıyla, gözlemleriyle, yeteneğiyle sivTİlebilenlerden bı- ridır. Ya ötekiler? Onlar sılık su- retler olarak kalmaya mahkûm- dur, çünkü sıstem böyle işlemek- tedir. Özen Yula, satır aralannda yaptığı göndermelerle sistem eleş- tirilerini günümüze taşımayı amaç- hyor. Kadmın durduğu yen, 'sa- nat' kapsammda, bugünden dü- ne ve dünden bugüne bakarak sor- guluyor. Özen Yula'nın 'Gayri Resmi Hurrem'i, metnındekı hassas nok- talann üzennde titizlikJe duran bir yorumla sahneye aktarılmış bir oyun. Yönetmen AyşenilŞamİıoğ- lu, ikilikler, hayal oyunlan ve ha- yal oyunlan içinde gehşen ıç he- saplaşmalar üzerine kurgulanmış olan yapıtı son derece sakin, se- yirciyı yormayan bır akışkanhk içinde sahneye taşımış. Ikı kadın kimi zaman kendileri olarak (ki 'kendileri oluşlan da aslında bir ikilemdir), kınu zaman kimlık de- ğiştırerek ve farkJı kjşıhkiere bü- rünerek hayat ıle ölüm, varlık ile yokluk, savaş ıle banş, kadm ile erkek üzerine konuşurlar. 'Güç' ve 'iktidar' yolunda zamanı ve mekânı durdurarak ya da zamamn ve mekânın ötesine geçerek bu kimlikler içinde buluşurlar/ayn- lırlar. Sanki Topkapı Sarayı'nm dış dünya ile hıçbir bağlantısı ol- mayan bu gizli odasında Özgür- dürler. ama nar bülbülünün her ötüşünde içleri burkulan bu ka- KULTUH • SiLHAT önetmen; ikilikler, hayal oyunlan ve hayal oyunlan içinde gelişen iç hesaplaşmalar üzerine kurulmuş olan yapıtı seyirciyi yormayan bir akışkanhk içinde sahneye taşıyor. Bu ölçülüyaklaşım, olayları, düşleri, düşünceleri algılamayı daha da kolaylaştırıyor. Hurrem ve Cariye kimi zaman kendileri olarak, kimi zaman kimlik değiştirerek vefarklı kişiliklere bürünerek güç' ve 'iktidar'yolunda çelişkileri tartışmaya açıyorlar. dınlar ıçin özgürlük ne anlama ge- lır? Cariye. bu noktada sadece bir 'öteki'dir. Hurrem ıse güç ve ikti- dar için gerekli bedeh ödemıştır. Onun özgürlüğü, içinde bulundu- ğu 'kısıtü özgüriüktür.' Yönetmen, bu temel noktalann altını çizmek için oyundaki rol de- ğişimlenni, zaman içinde gidip gelişlerı, hayali mekânlar arasın- dakı dolaşımları Özen Yula'nın da metninde yer verdığı kukla ve gölge oyunu gıbı öğelerle destek- liyor. Bu unsurlaroyuna üçüncü bır boyut katıyor ve iki kadın arasın- daki dıyaloglan bir başka platfor- ma taşıyarak yapıya hareketlılık ka- zandınyor. FeyzaZeybek'in, 'Gay- ri Resmi Hurrem'in belkı biraz içe dönük, kınlgan, ama her şeye karşın asla karanlık olmayan renk- leriyle örtüşen dekor ve kostüm ta- sanmı ise bütüne katkıda bulunu- yor. Sanki söz konusu ikilemleri, çelişkileri yalın renkJer ve çızgı- lerle yansıtıyor. Sabahattin Gün- doğdu'nun ışık tasanmı Zeybek'in çızimlerini tamamlıyor. Ödünç yasamlar Tarıhın, toplumun ve bireyin farklı düzlemlerde sorgulandığı bir oyun 'Gayri Resmi Hurrem'. Yazann da belirttıği gibı, kendıle- rine ait olmayan hayatlan ödünç alan uısanlann sorgulamalan, sor- gulanmalan... Ikı güçlü oyuncu; RozetHubeş (Hurrem) ve Şebnem Köstem (Cariye) sanki bir tahte- revallının iki ucunda oturmuşlar bu sorgulama/sorgulanma sürecini başlatıyor ve tempoyu bir an olsun düşürmeden bitiriyorlar. Tahtere- valh süreklı kalkıyor, iniyor, hız alı- yor, yıne yükseliyor... Birbırlennı sözleriyle, sesleriy- le, hareketlenyle, dokunuşlanyla tamamlayan ıkı oyuncu Rozet Hu- beç ve Şebnem Köstem. Onlan iz- lenıek, eşit dengeleri gözlemle- me <. keyifli bır deneyim... Bu ara- da, Handan Ergiydiren Özer'in hareket tasanmı böyle bir yapım- da hareketin bütüne neler katabi- leceğının göstergesi. Anlatım di- lının bedensel uzantısı o kadar önemli ki... Oyunda dikkat çeken bir husus Hurrem ıle Cariye arasında yaşa- nan rol değişimlerinde ve farklı kimliklere bürünüş sürecınde Ca- riye belleğini yitirmiştir. Zamanı geriden ızler. Hurrem ıse günü ya- şar. Geçmiş onun iç hesaplaşma- lannın bır parçasıdır. Geriye dö- nüşler beraberinde şiddeti, ölüm- len, aşkı, acıyı, özlemlen getirir. İki kadın arasındaki bu bilinçli za- man kopukluğu Cariye'nin 'ken- di tarihsizliğf ıle bağlantılıdır. Ne var ki, sistem zaman ıçınde Kösem'i de yetiştirecektir. NE KADAR AZ PERDE AÇILIRSA O KADAR İYİ DÎYENLER... Bir sezon daha mı kaybettik?RAHMİ DİLlİGtL Tiyatro sezonu 2004 "e gıtmekte. Kerem/Kerim agabeyler el ele uzakta durmaktadırlar. f Ne çaba göstenldiyse, ne yapıldıysa tiyatro yapabilmek içm kutlanmalıdır bu dönem için. Pek de bir şey yapıldığı görülmese de îstanbul Beledıyesi Şehir Tiyatrosu yönetımıni pazarlama \e ışletmecilık ayn rutmalıyız. Oyunlarda radıkal deneyişler neredeyse görülmedi, çevırı oyunlar açısından pek görülmeden aktanlması da kayıp değil bence... Yerlı oyunlan ıle ortaya çıkan çok önemli bır yazara da rastlanılmadı, demek ki yeterince yerli oyun da oynanmadı. Ne kadar az perde açılırsa o kadar iyi olur demekte olan iktidar ve kültür yöneticilen de menınun bu ölü toprağından kı, paralannı verdiler herkese artırarak. Şimdilerde alan memnun/ gizlerler amma/ satan memnun. DT/ Ne kaldı geriye? Protest tek bır örnek bile yok işkolunda... Ne mutlu size; Özel tıyatrolar turne bile yapamamaktaymış, olsun; bir iki tane fihn oynuyor ya oralardaî.. Ödeneklı tıyatrolar tamamen ya sahlacak ya da venlecekmış yerel yönetimlere, olsun; işçı olarak-bahçe sulayarak da maaş aynen veriliyorya!.. Oyun yazan kimse kalmamış, olsun.. köşe ve dizi yazılıyorya!.. Dernekler/ vakıflar sendikalar hiçbir şey yapmıyorlar, olsun; onlann birçoğunun yöneticilen işlerinı ayarlamışlar, size ne!.. Oyuncular/tiyatro emekçilen'teknik görevliler işsizler. olsun; başka iş yapsınlar, bize ne!.. Iştebu!.. (0112) 2t3 t* 7t /LAŞMA YÖNETMEN OMER KAVUR 26 ARALIK'TA SINEMALARDA Emre Kongar BABAM, OĞLUM, TORUNUM REMZI KITABEVI Amıpa Kıskacında Kıbrıs kitabı, Kıbrıs AVRUPA KtSKAONOA KIBRIS uyuşmazlığının ıçıne suruklendığı çıkmazı, bugurte kadar yazılamayan ve ozellıkle de gızlenmeye çalışılan yonlerı ıle elealarak Kıbnsve Turkıye-Batı ılışkılerı konusuna yenı bır soluk getırıyor DEMN 011 a « E ı ı 51SC 52 T 01K. İSTANBIT BAROSL KLLTÜR\E SANATKOMİSVONU ETKİNLİĞ1 ŞIIR AKŞAMI Şiir Üstüne Söyleşi SAMİ KARAÖREN MEHMET BAŞARAN YER Pera Palas Oteli - Tepebaşı GÜN 23.12.2003 SAAT 17.00 "Anılar Demeti Yanşması" Sonuçları ve Ödül Töreni Seçici Kurul VEDAT GUNYOL - SAMİ KARAÖREN - MEHMET BAŞARAN Av. CELÂL ULGEN - Av. HÜLYA ÖZKAN Cuma - Cumartesi CasmirTrio Yılbaşı Gala Gecesinde Çaü Passage Kalitesinde Smıısız Eğlence ve Yanek Rezerve için geç kalmayınl Istıklal Caddesı No 348/10 Surıye Pasajı Beyoglu 34430 Îstanbul Tel. (0 212) 251 00 00 Faks (0 212) 252 75 80 www catirestaurant.com • ınfo@catırestaurant com RESTAURANT A i. CAFE SAR . YAZIODASI SELİM tLERİ Tttne Fiicur'un Oedikodulan (2) Jşte, Taksim Paviyonu'ndan içeriye giren Müzey- yen Senar, Paris'ten birkaç gün önce dönmüştür. Fitne Fücur bu kez de onu gözetliyor. Moda başkentinden dönen Müzeyyen Senar, bu akşam ingiliz Vogue'un kapağından fırfamış gibidir. Ta bileklerıne kadar uzun siyah bir elbise giymiş. Omuzlar son moda: Dar ve vatkasız. Müzeyyen Hanım bütün gece başında mor tüy- lü bir şapkayla oturacak, kendi grubu içinde çok eg- lenecek, birbirinden şakrak kahkahalaratacaktır... Madam Tamara da -Acaba kimdi?- şapkalı ba- yanlardan. O da bütün gece geniş kenarlı, kartal yu- vasını andınr şapkasını başından çıkarmadı. Bir ara kapıda Hamiyet Yüceses belirir. Müzey- yen Hanım'ı görünce yüzü şöyle bir bulutlanır. Ha- miyet Hanım "pötigri" kürklüdür. Onun şapkası pa- yetlerle bezenmiştir. Yanında Selahattin Pınar vardır. Yer bulamadık- lan için dönerler. Taksim Paviyonu'ndaki Ispanyol dansözün gös- terisi pek öyle iç açıcı değil. Bir defa tekdüze figür- lerle yetiniyor. Hareketleri, dansı oynak ve ateşli de- ğil. Sonuçta, alkışyerinegülücüklerleyetinmekzo- runda kalıyor. Oysa Park Oteli Paviyonu'nda müzik bır harika. Üstelik, caz modasına uymamakta diretmiş. Davul yok, madeni sesler çıkaran borular yok. Küçük bir Amerikan piyanosu ve çalgıdan daha cüsseli piya- nist Eddi, mekâna tatlı ahenkler katıyorlar. Eddi eski Viyana havalanna sadık kalmıştır. Dans meraklılan da çok geçmeden bu havalara ayak uy- duruveriyorlar. Şimdi bir ayraç açıp, Istanbul'un sosyetik lokal- leıini ayağı yanık kedi gibi her gece dolaşmak zo- rundaki muhabirimiz Fitne Fücur'un kım olduğunu söyleyeyim: O, Adalet Cimcoz'un ta kendisidir. Dedikodu yazarlığı tarihçemizde üslup sahibi tek imzadır üs- telik. Şu iğneleyici anlatımı kaç kişi kaleme getıre- bilir: "Burada Çingene kahvelerinin samimi atmosfe- ri teneffüs ediliyor. Tabıi bu hali laubali bulup du- dak bükenler de yok değil. Bilfarz Bn. M. yeşil ve- lur şifon döpiyesini süsleyen erminlerie kendini bu paviyondan zıyade kral salonlanna yakıştırdığın- dan olacak, bu hep birağızdan coşmayı (Eddi'nin şarkılanna eşlik edilmekte) çok hafiflık saydı." Bayan M. bu kadaria yetinmıyor; yakası beyaz ka- ranfılli kavalyesine dönüp, "Burası ne kadar vulger!" diyor. Rtne Fücur'un yaman tstthzası gecikmeyecek: "Ne- den bilmem, böyle yerlere gidilince illaki kurulmuş bebek gibi oturmayı kibaıiık sayarlar, sonra da eğ- lendiklerine kanidirler." Fitne Fücur'un yazılarında ız sürdükçe, Istan- bul'da eğlence ortamının bir gösterişten, yapma- cıklı davranışlardan ibaret kaldığını öğreninz. özel- likle hanımlar, giyim kuşamlannı birbırlerine göster- mek için yanşırlar. Beyler, nerelerden kazandıklan meçhul paraları bu hanımlara giysileri için, incik boncuklan için su gibi akıtırlar... Şu fotoğraftaki şenlikli yılbaşı gecesi, eski Holly- wood filmlerini çağnştınyor ama, yılbaşı gecelerini siz bir de Fitne Fücur'dan dinleyin: "Kadın/anmız yeni seneye yan çıplak girdiler. Bu yeni moda bizim tombul, mülahham bayanlanmı- zın hepsine yakışmamış. Bir tramvay kalabalığı arz eden lokallerde dans ederkenaçıksırtlara değen eliniz nemlenıyor. Ban- dit, Je Revienne ve bunlara mümasil ağır kokular sabaha doğru yerini nev'ı şahsına münhasır' fem- me' kokulanna bırakıyordu. Yılbaşı gecesinden aklımda kalan sadece koku ve et oldu." istanbul'da belli birzümrenin yaşayışını, geçmiş günlerdeki dünyasını algılamak isteyenler ıçin Fit- ne Fücur'un yazılan enikonu zengin bir kaynak. Ben çok yararlandım. Öneriler: Kitap / ömer Hayyam ve Rubaileri, Asaf Halet Çelebi, Hece Yayınlan. YAYINLARI . - Özûrgeiene kadar yaymianıayaGgım Mttjdat Ge7eıı GALİBA BEN SANATCIYIM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle