29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 KASIM 2003 CUMARTESİ 8 HABERLERÎN DEVAMI TURKIYE Istanbul Edirne Kocaeli Çanakkale Iznir Manisa Aydın Denizti Y PB Y PB PB PB PB PB 13 11 14 12 19 18 19 17 Sinop Y 14 Adana Y 26 Samsun Trabzon Giresun Ankara Eskişehir Konya Sıvas Y Y Y PB PB PB PB 12 14 13 16 12 13 10 Zonguldak Y 11 Antalya PB 26 Kars Mersın Diyarbakır Şanlıurfa Mardin Siirt Hakkân Van Y Y Y Y Y Y Y 24 17 22 20 19 13 10 11 Yurdun kuzey ve do§u ke- sımlen parçal. çok bulutlu, Marmara'nın doğusu, Ba- tı ve Orta Karadenız kıy- USİO DIS MERKEZLER PB 2 Berlin PB 10 Moskova ian Doğu Karaden.z Do- Helsmkı PB 5 Stockholm PB 4 Budapeşte PB 11 Aşkabat Madrid geten yağmur ve yer yer Londra PB 10 Viyana _ Amsterdam PB 11 Belgrad Hava sicaiöıg! kîizey'ke- BrÜkSel P B 11 Spfya sımlerde hıssedılır dere- PariS cede olmak uzere kuzey. p ıç ve doğu bolgetenmızde p o n n azalacak. Münih Y 18 Astana PB 10 Taşkent PB 10 Bakû PB 8 Roma PB 8 Bişkek Y 19 Tiflıs PB 9 Atina PB 18 Kahire PB 12 Zünh PB 12 Şam Taşkent 'Tahran Parçal' buıuthj i S sn ^ Çok buluttu ı Yagmuriu »AAa.JJ Karlı SUu kar i Gok günjttuİL G U N C E L CÜNEYT ARCAYtREK • Baştarafı 1. Sayfada şapka çıkarmaktan sabıkalı ama AKP iktidanna uygun görüldükleri için holding medyasının her ekranda, gazetede baş köşeye oturttuğu bir iki yazar çizerden ne idüğü belirsiz derin devletin marifetlerini dinledik. Hele saçını başını siyaset- te ağartmış kamuoyu araştırmacısının "ver kur- tul" ifadesini "demagoji" diye tarif etmesine ne demeli? Fakat ne de olsa AB ve AB'yi temsilen Verhe- ugen denilen ikiyüzlü komisyon memurunun le- himize görünen, aleyhimize çalışan çıkışlanna karşı yorumlar, hatta bu adamın cibilliyetini orta- ya koyacak irdelemeler insanı rahatlatıyor. Verheugen'in Türkiye'nin "katılım beklentileri ile Kıbns arasında bağlantı kurduklannı, bunun sryasal bir tercih olduğunu" söylemesi, örneğin "tipik birdünjstlükten nas/p almamış Avrupalı tav- n" diye yoaımlanıyor. Telefon görüşmelerinde "ifadeyiyumuşatacak- lannı" söyleyen, tabii bu sözünü yerine getirme- yen genişlemeden sorumlu üyenin tutumunu Dı- şişleri Bakanı Gül'ün; "Verheugen'le bu iş olmu- yor" diye nitelediğini duyuran haber, artık Anka- ra'nın da adamın ne ma) olduğunu anladığına ışa- ret sayılabilir. Yunanistan Hükümet Sözcüsü Protopapas ın "AB yolunun Kıbns'tan geçtiğini" söylemesini, RTE'nin "bu yaklaşım doğru değil, üslup çirkin" diyeterslemesi, "Kıbns sorunu Kopenhag kriter- lerinde yok. Olmayan bir şeyi Türkiye'nin önüne getirmeye kimsenin hakkı yoktur" diye sert kar- şılaması son günlerin fazta dikkat çekmeyen ge- lişmesi. Bu tutum hükümetin, -aman nazar değmesin- AB dayatmasına ilk kez sesini yükselttiğini, eğer türlü nedenler icat ederek geri adtm atmazsa Kıb- ns sorunu ile AB'yi birbirinden ayrı tutan, Kopen- hag ölçütleri dışında ödün vermeyen bir politika izleyeceğini mi gösteriyor? Görmek için bekle- mek gerek! • • • Kuşkusuz, Kıbns'ı AB koşuluna dönüştüren ge- lişmelerin gerçek failleri dünkü ve bugünkü yö- neticilerimiz. örneğin dün Çiller'in AB ile Gümrük Birliği An- laşması imzalayabilmek için "Güney Kıbns'ın AB üyesi yapılmasına göz yumacağız" anlamına ge- len dokundurmaları bugünkü sonucun başlangı- cı değil mi? Ingiltere'nin de imzası bulunan, dev- let olarak tanınmasına, BM'de temsil edilmesine olanak sağlayan Londra ve Zürih uluslararası an- laşmalarmdaki "AB'ye Türkiye ûye alınmadıkça Kıbns devletinin bu biriiğe giremeyeceğini" sap- tayan hüküm nerede? Savunana rastladınız mı? • • • Gelelim bugünlere: Seçimlerden önce RTE ile Gül, çözümsüzlük çözüm değildir sloganı ile bir yıl öncesine kadar Türk'ıye'nin yürüttüğü Kıbrıs politikalarını bir kenara attılar. AB'den tarih alabilmek için Kıbns'ta çözüm ko- şulunu kabul ettiklerini içe ve dışa duyurdular. Denktaş'a karşı başlatılan kampanyayı destek- lediler. Çözüm önünde ABD'nin, AB'nin engel gördü- ğü Denktaş'ı "bertaraf edeceklerini" içeren me- sajlar verdiler. O kadar ki, 14 Aralık'ta KKTC se- çimleri sonrası -yeni iktidarla- Kıbns sorununu AB'nin istediği doğrultuda çözeceklerini duyum- sattılar. Çözüm nasıl olacak? RTE'nin seçimden önce ve sonra sık sık bire bir görüştüğü, kendi görüş- mezse Cüneyd Zapsu gibi adamlarıyla temas kurduğu, elbette bir şeyler vaat ettiği koltuk aş- kıyla yanıp tutuşan Mehmet Ali Talat aportta bekliyor. Ona Annan Planı'nı imza ettirecekler... ve sonra, Kıbns görüşmeleri sürerken, AB ile üye- lik müzakerelerine oturacaklar! Ne hayal gücü a- ma! Sami Kohen son analizde: "Bizce Türk tarafı- nın yeni bir diplomatik girişimde bulunması ve çözüm sürecini başlatması işini KKTC'deki se- çimlere endekslemesi doğru değil. Denktaş'sız bir çözüm düşünülemeyeceğine (veya mümkün olamayacağına) göre, muhalefetin kazanması da- hi, fiilen fazla birşey değiştirmeyecektir. Do/ayısı ile Ankara 'nın çözüm yönünde ne yapacaksa şim- diden yapması iyi olur" diye yazıyor. RTE'nin -nedir ne değildir belli olmayan- "Ka- lıcı ve adil bir çözümü sonuna kadar sürdüre- ceğiz" içerikli son demeçleri de yeterli değil. Çözümün boyunu bosunu görmemiz lazım! 22 kişi gözaltında Jandarmadan Köprü-1 operasyonu NEVŞEHÎR / SAMSUN (Cumhu- riyet) - Jandarmanın Samsun, îstanbul, An- kara ve Nevşehir'de düzenlendiği operas- yonlarda çıkar amaçlı suç örgütü içinde fa- aliyet gösterdikleri id- dia edilen 22 kişi gö- zaltına alındı. thbar üzerine çahş- ma başlatan Samsun 11 Jandarma Komutanlı- ğı ekipleri, bazı kişile- rin Samsun'un Vezir- köprü ilçesi başta ol- mak üzere değişik il- lerde çıkar amaçh suç örgütü kapsanunda fa- aliyet gösterdiğini be- lirledi. Bunun üzerine "Köprül"adıverilen operasyon başlatan gü- venlik güçleri; Sam- sun, Istanbul, Ankara ve Nevşehir'de gerçek- leştiren çalışmalar so- nucu "tehdit ve baskı ile suç işledikleri ve tefecilik yaptıkları" iddiasıyla 22 kişiyi gö- zaltına aldı. Zanlılarla birlikte 2 tabanca ve 26 mermi ile çeşitli kişiler aduıa düzenlenmiş 178 tapu senedi, 117 çek, 6895 senet, 124 banka cüz- danı, 5 alacak defteri ele geçirilirken yakla- şık 20 milyar lira tuta- nndaki döviz ve Türk Lirası'na da el konul- du. Olayla ilgili soruş- turma sürüyor. Hükümet dış politikada, birliğin Kıbns koşulunu kabul eden bir çizgi izliyor AB'ye güvercin evde salıiıı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Hükümet, AB'nin üyelik için öne sürdüğü Kıbns koşulu- n a . ^ nezdinde ciddi itırazlarda bulunmazken, iç politikaya dö- nük sert mesajlar veriyor. AB çevTeleri, strateji belgesine ekle- nen "Kıbns'ta çözümsüzlük, Türkiye'nin AB beklentilerine ciddi engel olabilir" ifadesinin, hükümetin Kıbns'ta çözüm için işinı kolaylaştıracağını belirtir- ken hükümetin takındığı pasif tu- tum da Brüksel ile "sessiz bir anlaşma" olduğu yorumlanna neden oluyor. AB'li diplomatla- ra göre Türkiye'nin üyeliğinin Kıbns'la ilişkilendirilmesi, Kıb- ns'ta çözüm istemeyen bazı tu- tucu çevrelere karşı, hükümetin elini güçlendireeek. Hükümet, AB' nin ilerleme ra- poru ile birlikte açıkladığı stra- teji belgesinde Türkiye'nin üye- liği için Kıbns koşulunun getiril- diğinin ortaya çıkmasının ardın- dan "Bakanlar Kurulu" açıkla- masıyla tepki göstermek yerine yumuşak ifadeler kullanmayı tercih etti. Açıklamada raporun genel olarak olumlu bulunduğu belirtilirken "Belgedeki Kıbns ile ilgili ifadelere gelince. Tür- kiye'nin sorunun çözümüne ilişkin görüşleri bütün taraf- larca bilinmektedir. Kıbns so- rununuo çözümü, Kopenhag siyasi kriterleri bağlamında bir yiikümlülük teşkil etme- nıektedir. Bununla birlikte, Türkiye, Kıbns'ta adil ve kalı- cı bir çözümü arzu etmekte- dir" denildi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu gelişmele- rin yaşandığı günlerde Ankara'da bulunmamayı ve sorulara muha- tap olmamayı tercih etti. AB'li diplomatlar strateji bel- gesinin açıklandığı dakikalarda gazetecilere, hükümet üyelerin- den buna "çelişkili açıklama ve tepkiler gelmemesini arzu et- tiklerini" dile getiriyorlardı. AB'nin bu beklentisi yapılan "Bakanlar Kunılu" açıklama- sı ile karşılandı. Hem AB'li dip- lomatlar hem de hükümet çevre- lerinin Türkiye'nin üyeliğinin Kıbns'la ilişkilendirilmesi hak- kında yorum yaparken "bu ha- yatın gerçeği,yeni bir şey değil ama şimdi belgeye yansıdı, sürpriz değil" gibi benzer ifade- leri kullanmalan da dikkat çek- ti. AB kaynaklan ve hükümet çevreleri. çözüm için KKTC'de aralık ayında yapılacak seçim so- nuçlannın bekleneceğine de işa- ret ederek, Rauf Denktaş üze- rinde baskı oluşturmaya çalıştı- lar. Hükümet, dış politikada AB'nin Kıbns koşulunu kabul e- den bir çizgi izlerken, iç politika- ya dönük sert mesajlar vermeyi ihmal etmedi. Başbakan Erdo- ğan'ın dış temaslan hakkında hükümet çevrelerince basına sız- dınlan bilgilerde, özellikle de Yunanistan'tan gelen mesajlara karşı sert tepkiler verdiği kayde- dildi. Ancak Başbakan Erdoğan, bu açıklamalan kamuoyu önün- de yapmaktan kaçındı. 80. YIUNWV TÜRK NÜfUS MÜBADELESİ SEMPOZYUMU Mübadillerin yaşadığı sosyal ve kültürel sılanülar sempozvnmda ele alındı. (EVRİM KAYA) Belleklerden sitinmeyeceksüreç Turkiye-Avrupa vakfı 'İlerleme Raporu talihsiz bir girişim' tstanbul Haber Servisi - Türkiye-Avnı- pa Vakfi, Avnıpa Komısyonu'nun îlerle- me Raporu'nda Kıbns ile ilgili yaklaşı- mın Türkiye-AB ilişkilerinm bu aşama- suıda "talihsiz" bir gınşım olarak gö- rüldüğünü behrtti. Vakfın açıklamasında "Ancak Türkiye-AB ilişkilerinden ba- ğımsu olarak da Kıbns sorununun çözülmesinin artık ertelenemez oldu- ğu bir gerçektir" denildi. Vakıf açıkla- masında, 2004'ün Türkiye'nin AB ilişki- lerinde bir atılun yıh obnası gerektiğini ifade edilerek 2004'ü "Avnıpa Yıü" olarak kabul ettikleri bildirildi. Turkiye- Avrupa Vakfi, Avnıpa Komisyonu tarâ- findan açıklanan îlerleme Raporu'nda yasal düzenlemelerin yapılmasından memnuniyet duyulduğunu, ancak bunla- nn uygulamaya geçirilmesi ile ilgili en- dişelerin henüz giderihnediğinin ifade edildiğine dikkat çekti. Vakfin açıklama- sında, bu yönleri ile tlerleme Rapo- nı'nun objektif saptamalan ve olumlu değerlendınneleri içerdiği belirtildi. Türkiye'nin AB kriterlerini her alanda uygulamaya devam etmesi gerektiği ifa- de edilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: "Hükümetin 2004 yılının uy- gulama ve eksiklikleri tamamlama yılı olacağını açıklamış olması, Uişkilerde- Id bu tür engellerin zaman içinde so- run olmaktan çıkacağı inancını pekiş- tirmektedir." Kıbns sorununun çözül- mesi için taraflann üzerlerine düşen tüm sonımluluklan yerine getirmesi gerekti- ği ifade edilen açıklamada, Kıbns soru- nunun kahcı ve adil bir çerçevede çözü- münde daha geniş bir perspektif ile ha- reket edilmesi gerektiğınin unutulmama- sı gerektiği vurgulandı. Fin Bakan Tuomioja, AB Komisyonu'nun Türkiye'yi cesaretlendirdiğini söyledi 6 Kıbrıs bağı kriter değil gerçek9 tstanbul Haber Servisi - "80. Yılında Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi Sempoz- yumu"nda, büyük süontılar içinde ve kayıp- lar vererek ülkelerine dönen mübadillerin yaşadığı ekonomik, sosyal ve kültürel sıkın- tılar ele alındı. Lozan MübadilleriVakfı Baş- kanı Ümit tşler, mübadele ile 2 miryon in- sanın doğduğu toprağı terk etmek zorunda kaldığını belirterek "Bu süreçte yaşanan- lar belleklerden silinmeyecek" dedı Lozan Mübadilleri Vakfi tarafından Tak- sim'deki Nippon Otel'de gerçekleştirilen sempozyumun açıhş konuşmasını yapan îş- ler, "Vakfın amacı mübadeleyi bilimsel olarak araştırmak, önyargısız ve objektif olarak değerlendirmek" dedı. OxfordÜni- versitesi Oğretim Üyesi Prof. Dr. Renee Hirschon da mübadillerden öğrenilecek 3 önemli unsurun bulunduğunu belirterek şunlan söyledi:"Bunlar, gelişmiş bir koz- mopolit anlayış, farklı geleneklere saygı ve derin bir hümanizmdir. Bu temel değer- ler, çağdaş dünyada işimize en çok yara- yan değerler olmalıdır." 'Yunanlaştıramadık' Sempozyumun "Siyasi ve Sosyoekono- mik Açıdan Nüfus Mübadelesi" konulu orurumunda konuşan Makedonya Üniversi- tesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nikos Marant- zidis deYunanistan'daTürkçe konuşan mü- badillerin entegrasyon sorununu anlattı. Mübadillere yerli Yunanlılar tarafından düş- manca davranıldığım ve bu tutumun ırkçüı- ğa kadar dayandığım anlatan Marantzidis, devlet tarafından gerçekleştirilen tüm çaba- ya rağmen mübadillerin 1950'li yıllann so- nuna kadar "Yunanlaştınlamadıklannı" ifade etti. Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cevat Çapan da "Edebiyatta Nüfus Mübadelesi" ile ilgili yaptıgı değerlendir- mede, Türiaye'deki mübadillerin yeterince eğitim olanağı bulamadıklanm, bu nedenle tanm ve ticaretle uğraştıklanm kaydetti. Edebiyaün bilinç ve duyarhlık istediğıni be- lirten Çapan, bilinç düzeyi arttınlamayan mübadillerin edebiyatla ilgilenmediklerini söyledi. Sempozyuma dinleyici olarak katı- lan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserligi (BMMYK) Dış flişkilcr Sorum- lusu Metin Çorabatır da yapnğı açıklama- dasempozyumun, zorunlu göçün yarattığı acılann dile getirilmesi açısuıdan önemli bir etkisi olduğunu söyledi. Yazar Yaşar Ke- mal' in de dinleyici olarak katıldığı sempoz- yum, bugün düzenlenecek oturumlann ar- dından sona erecek. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Finlandiya Dışişleri Ba- kanı Erkki Tuomioja, Kıbns'ın Türkiye'nin AB üyeliği için "kriter" olmadıgını, ancak artık çözümün gerekliliğinin de "ger- çek" olduğunu söyledi. AB'nin, "Strateji Belgesi"nde Türki- ye'nin üyeliğini Kıbns ile ilişki- lendirmesinin, çözüm için Türk tarafını cesaretlendireceğini, çö- zümün herkesin çıkanna olaca- ğuıı savunan Tuomioja, "Eminiz ki Türkiye Avnıpa ülkeleri ai- lesine katılacaktır" dedı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise AB'nin çözüm için yal- nızca Türkiye'ye çağnda bulun- masını eleştirdi. Dışişleri Bakam Abdullah Gül ile Türkiye'yi res- men ziyaret eden ilk Finlandiya Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja, görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenleyerekha- bercilerin sorulan yanıtladılar. tki bakamn, Türkiye'nin AB sü- reci ve Kıbns'ta çözüm konula- nnda çelişen mesajlar vermesi dikkat çekti. 'İfadeler olumlu' Finlandiya Dışişleri Bakanı, 1999 Helsinki zirvesi sırasmda, Finlandiya Başbakanı Paavo Lipponen'in AB Dönem Başka- nı olarakyazdığı mektupta "Kıb- ns'ın çözümünün bir kriter ol- madığına" işaret ettiğinin anım- satılarak "Strateji Belgesi"nde "Türkiye'nin üyeliğiyle Kıb- ns'ın Uişkilendinlmesinin" çe- lişki oluşturup oluşturmadığının sorulması üzerine, tutarlı bir ya- nıt vermekte zorlandı. Bakan Tu- omioja, "Strateji BelgesF'nde Kıbns'a ilişkin yer alan ifadele- rin olumsuz değil, "çözüm için fırsat penceresi açması bakı- mından" olumlu değerlendiril- mesi gerektiğini savunurken AB Komisyonu'nun bu ifadeyle so- runun çözümü konusundaTürki- Öcalanlar'dan oturma eylemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - îmralı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan'ın kardeşleri Meh- met Öcalan ile Fatma Öca- lan. Adalet Bakanlığı'nın randevu vermemesi üzerine oturma eylemi yaptı. Öcalan'ın kardeşleri Meh- met ve Fatma Öcalan ile Ba- nşAnneleri înisiyatifi üyesi 4 kadın ve avukat Baran Do- ğan dün sabahAdalet Bakan- lığı binası önüne geldiler. Po- lis, sadece avukat Doğan ile Mehmet Öcalan'ın Adalet Bakanlığı'na girmesine izin verdi. Bir süre Adalet Bakan- lığı'nda kalan Mehmet Öca- lan ile avukat Doğan, Adalet Bakam Çiçek'in randevu ta- leplerine yanıt vermediğini, Müsteşar Fahri Kasırga'nm da kendileriyle görüşmediği- ni bildirdi. Açıklamanın ardından, ba- kankğın önünde oturma ey- lemi yapacağmı bildiren Mehmet Ocalan'a polis mü- dahale ederek, önce diğer ki- şilerin beklediği dolmuş du- rağma götürdü. Daha sonra gruptan Güvenpark'a geçme- leri, aksi takdirde işlem yapı- lacağı bildirildi. Mehmet Öcalan ise, "Buradan ayrd- mayacağız" diyerek, bulun- duklan yerde bekleyecekleri- ni söyledi. Grup akşam saat- lerinde eylemini bitirdi. ye'yi cesaretlendirdiğini, çözü- mün herkesin çıkanna olacağını söyledi. "Uzlaşma Avrupa'nın bir parçasıdır, uzlaşüacaksa her i- ki tarafm bir araya gelip uzlaş- ması gerekir" dıyen Gül sözle- rini şöyle sürdürdü: "Sadece Türk tarafından fedakârhk beklemek doğru olmaz. Rum tarafuun da nasıl olsaAB'ye gi- riyonım diye rahat hareket et- memesi gerekir. Dolavısıyla sa- dece Türk tarafına değil, Rum tarafına da aynı çağnlann ya- pılması gerekir. Ümit ediyoruz ki Mayıs 2004'ten önce otunı- lur, konuşulur ve karşılıklı tat- min edici bir neticeye ulaşdır. Türkiye, bunu her zaman arzu etmektedir." Finlandiyah Bakan Tuomioja ise habercilerin sorulan üzerine, PKKTCADEK konusunda yapı- lan görüşmelere karşın AB ülke- leri arasında göriiş birliği sağla- namadığını bildirdi. "Şiddet,ci- nayet ve terorizm tabii ki kabul edilebilir şeyler değil" diye ko- nuşan Tuomioja, bunun yanında ülkesinin de PKK/KADEK'in te- rör örgütü olaraktanınması konu- sunda nihai bir karan henüz ala- madığım kaydetti. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Amerikalı, "Tamamen yıkılan yerieri çokuluslu şirketlere bedava verir, az hasariı yerleri onarma- lannı isterim" demiş. Fransız, "Tamamen yıkılan yerleri aslına uygun olarak yeniden inşa ederim. Hasariı yerleri de res- tore ederim. Kentiaynen korurum" demiş. Alman, "Tamamen yıkılmış yerleri temizler, göz- den çıkannm; yeni binaiar inşa ederim. Hasariı yerleri restore ederim" demiş. Sıra Türk'e gelmiş. Kararlı bir ifadeyle şu yanı- tı vermiş: "Sağlam çürük diye uğraşmam... Kenti tama- men dümdüz eder, yeniden inşa ederim..." Pek çok işimiz buna benziyor. Kamu Yönetimi Temel YasaTasarısı, adı üstün- de kamu yönetimindeki sorunlann giderilmesi ge- rektiği görüşünden hareketle hazırtanmış bir ça- lışma. Ancak, bunu yaparken öylesine toptancı bir yola girilmiş ki, gerek hafta başında kamuoyuna duyurulan taslak gerekse bunun eki olarak gele- cek yeni yasa çalışmalan bir araya getirilince şu tanımı yapmak abartma sayılmaz: Korsan anayasa! Devlet yönetimini tümüyle değiştirmeyi amaç- layan taslak, sorunlardan yola çıkıyor ama, deva- mı öyle gelmiyor. Arkadaşımız Işık Kansu. uz- manlann görüşlerini de alarak bütün aynntılan gün ışığına çıkardı. Bu değişiklere kamu yönetimi re- formu denmez, dense dense kamu yönetimi de- formu denir... Hükümetin memuru! Siyasetimizin temel hastalığı, kadrolaşma. ik- tidara gelen illa ki, kendi vücut dilinden anlayan, kendi takımından insanlan üst kadrolara taşıya- cak. Eskiden bu kadrolaşma kurum içindeki in- sanlan yükselterek, sürerek olurdu. AKP döne- minde kurum içi-dışı dinlenmiyor, neresi boşaltı- labilirse, öncelik eski Istanbul Belediyesi kadro- su olmak üzere, takımdan biri atanıyor. Getirilen taslak, bu işi tamamen kolaytaştırıp kurumlaştırmayı amaçlıyor. Üst görev alacak olan- lann hükümetlerle birlikte gelip gitmesi hedefle- niyor. Üst göreve gelen kişi, altını da kendine gö- re dolduracağınagöre, artık "devletmemuru"' kav- ramının yerine şu gelecek demektir: Hükümet memuru! Mevcut sistemin eksikliklerini kabul ediyoruz a- ma, devlet memurunun yerini hükümet memuru- nun alması daha mı iyi? Yeni bir moda var: Her şey yerelleşecek! Daha dün açıklandı, gelirdağılımındaki uçurum devam ediyor, bir ölçüde azaltılmış, o kadar. Böl- gesel farklılıklann hâlâ sürdüğü bir coğrafyadaye- rellik çözüm mü, yoksa sorunlann düğümlenme- si mi? Yaşadıklanmız, ikinci şıkkın öne çıktığını gös- termiyor mu? Yerelleşme reformu yapan ülkeler, bunu usul usul denemişler. Hataları yolda düzeltip yer yer geri adımlar atmışlar. En somut örnek Fransa... Bir ilçeyi il yapmanın maliyeti bile 4-5 trilyonu buluyor. Tüm Türkiye'yi altüst etmenin maliyeti hesaplandı mı? Denetim mekanizmalarının tümüyle kaldınlma- sı evlere şenlik bir deform. Dünyada kamu yöne- timinde yenilik yapanlar önce denetimi sağlam- laştırmışlar. Zira, yepyeni bir uygulama ve kimin neyi ne kadar yaptığı, nasıl yaptığı çok önemli. AKP'nin öngördüğü denetim mekanizmasının ta- rifı şu: "Benim denetimimde bir denetim!" Ahmet Taner Kışlalı'nın sık yaptığı bir tanım- lama vardı: "Ulus devletlerin ruhu şudur; aynlıklan mı, or- tak yanlan mı öne çıkaracaksınız? Aynlıklan çıka- nrsanız Yugoslavya 'yı yaşarsınız. Ortakyönleri öne çıkanrsanız Türkiye'yi..." Bu hükümet ya Türkiye'den vazgeçti ya da "u- lus" sözcüğünü tersinden okuyup her şeyi sulan- dırıyor, bizimle dalga geçiyor! ankcum(a ktv.ttnetnettr Boru hattında yangm • KERKÜK (AA) - Irak'ın kuzeyindeki Kerkük kentı yakınlannda bir petrol boru hattında meydana gelen patlamanın ardından önemli bir yangın çıktığı bildirildi. North Oil Company'den (NÖC) yapılan açıklamada. patlayıcı maddenın yol açtığı yangının El Debs petrol yataklanru bağlayan bonı hattında hasara yol açtığı belirtildi. Türkçehartistemi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hollan- da'daki resmi bir sendika, Hollanda hükümetine gönderdiği mektupta, Türkçe harflerin Hollanda al- fabesine alınmasıru istedi. Hollanda Göçmen Yaşlı- lar Sendikası'ndan yapılan açıklamada, Başbakan Jan Peter Balkenende'ye gönderilen mektupta. 'Ç, Ğ, 1, Ö, Ş" ve 'Ü' harflerinin Hollanda alfabesüıe resmen alınmasının talep edildiği belirtildi. Açıkla- mada, bu harflerin Hollanda alfabesinde yer alma- ması nedeniyle çok sayıda Türkçe ismin yanlış ve eksik yazıldığı ve eksik telaffuz edildiği belirtildi. Meddah hikâyelerine koruma • PARİS (AA) - BM'nin Kültür Eğitim ve Bilim Örgütü (UNESCO), somut olmayan mirasın ko- runması amacıyla yürüttüğü çalışmalar çerçeve- sinde Türkiye'deki meddah hikâyelerini koruma altına aldı. UNESCO Genel Sekreteri Koichiro Matsuura, Türkiye'nin UNESCO'daki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Bozkurt Aran'a, koruma dıplomasını verdi. Bakrköy'de innâz gösteri • Istanbul Haber Servisi - Bakırköy Özgürlük Meydanı'nda toplanarak terör örgütü lehine slogan atan 28 kadın gözaltına alındı. Yeraltı Çarşısı önün- de toplanan eylemciler. caddeyi yaya trafiğine kapa- tarak PKK/ KADEK ile örgüt elebaşısı lehine pan- kart açtı. Gruba müdahale eden polis, 28 kadım gö- zaltına alarak güvenlik şube müdürlüğüne götürdü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle