Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6KASIM2003 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
EVET/HAY1R
OKTAY AKBAL
Canh Bomba Olmak!
Sen, kalkdataokyanusun ötesinden yüzbinler-
ce askerinle, topunla, uçağınla, tankınlagel Irak çöl-
lerine!.. Üstelik sen, gerçekten seçilmiş bir başkan
da değilsin, ancak mahkeme karandır seni bu gö-
reve atayan!.. Ama hırsın, amacın büyük, dünyayı
elegeçirmek, tüm ailenle, dostlannla birlikte orta-
ğı otduğun kapitalist çevrelere yeni zenginlikler kat-
mak.
Koskoca bir ülke, Irak! Bağımsız bir halkyaşıyor
orda... Kendi iç sorunlan var. Başında bir dikta yö-
netimi, birpolitikacı.. Seveni var, sevmeyeni var. De-
ğişik ırklar, mezhepler, soytar.. Sünnisi, Şiisi, Arap'ı,
Kürt'ü, Türkmeni... Tam dört yüzyıl Osmanlı ege-
menliğindeyaşamış.. YüzbinlerceTürk'ün kanı dö-
külmüş bu topraklara.. Sonuçta Ingiliz emperya-
lizmi gelmiş oturmuş bu zengin çöllerin üstüne.
Lozan'daki petrol kavgasını yitirmişiz. Yanm yüz-
yıl sonra gelmiş, en güçlü silahlarla bu topraklan
ele geçirmiş. Bush Amerikası...
Savaş bitti, her şey tamam demişler, ama hiçbir
şey brtmemiş! Her gün birkaç Amerikan, bu arada
yardakçı Ingiliz askeri öldürülüyor. Oteller, karakol-
lar, Birleşmiş Milletler, Kızılhaç binası, heryerbom-
balanıyor.. Canlı bombalar kerıdini feda ediyor..
Hiç düşündünüz mü, canlı bombanın ne demek ol-
duğunu? Okuyup geçiyoruz, falanca yerde bir can-
lı bomba, bilmem kaç kişiye kıydı haberlerini... Ama
kimdi o, nasıl biriydi? Kadın, erkek, çocuk muydu?
Neden bile bile ölüme gitti, kendisiyle birlikte kaç
kişiyi de ölüme götürdü?
llk kez ikinci Dünya Savaşı'nda ortaya çıktı bu
intihar komandoları, kamikazeler... Japon gençle-
rini, aldılar, eğittiler, yurtlarını savunmak için ölme-
leri gerektiğine inandırdılar. Sonra uçaklara bindi-
rip düşman gemilerine saldırttılar. Bir kısmı daha
havada yok edildi, pek çoğu da Amerikan gemile-
rinin üstüne düştü.
Oysa eskiden de vardı canlı bombalar. Hasan
Sabbah ın, afyonla, kadınla, türlü dünya zevkleriy-
le uyurgezer hale getirdiği fedaileri de, canlı birer
bombaydı. Çekiyoriardı hançeri, ölümü göze ala-
rak, öldürdüğü adamla birlikte ölerek, kendilerine
verilen buyruğu yerine getiriyorlardı. Alamut Kale-
si'ydi Hasan Sabbah'ın fesat yuvası...
Şimdi Irak'ta, Filistin'de, yüzlerce yurtsever ken-
dini bile bile, isteye isteye ölüme atıyor! Kadınsa,
erkekse, saklıyor vücuduna sardığı bombayı, gidi-
yor en kalabalık bir pazara, otobüse, düğün evine,
sinemaya, çekiyor pimi, bir anda yer gök birbirine
giriyor...
ölümü göze almış kişiyi kimse durduramaz. öl-
meyi, kendini yurdu uğruna, bağımsızlık uğruna, onur,
şeref uğruna, can vermeyi göze alan bir ulusu ise,
ne Amerika ne de başka bir dev güç, önleyemez...
Bunu niye anlamazlıktan gelir bazı kafalar? Nice de-
neyim yaşanmadı mı? Atatürk, "Güneşin doğdu-
ğunu nasıl görüyorsam esir ulusların kurtuluş sa-
vaşına girişeceklerini de öyle görûyorum" deme-
miş miydi? Artık 21. yüzyılda kimse esir ulus olmak
istemiyor. Ne Asyalısı, ne Afrikalısı ne de Güney Ame-
rikalısı...
Umutsuzluğun en koyusuna kendini kaptırmak-
tır canlı bombaolmak... Tek çtkış yolunun ülkesi için,
halkı için ölmek olduğunu düşünmek!.. işte Irak'ta,
Filistin'de kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla,
tankatopa, uçağa, zehirli gazlara, daha ne felaket-
lere karşı direnen halkın seçtiği yol bu: Kendini öl-
dürerek düşmanını yok etmek!..
Vietnam, Filistin, Irak birer unutulmazörnek... en
baştadabizimlstiklalsavaşımız!.. Esir olmak iste-
meyen halklann ölümü göze alarak nasıl özgürlük
savaşı verdiklerine... Yirmibirinci yüzyılın başında,
sözde uygar ABD'nin, Irak'ta yurtsever halktan sü-
rekli dayak yemesine!..
Kendilerini dünyanın efendisi sayanlann kanlı
masallannı artık kimse dinlemiyor!..
Endüstriyel Ilişkilerde Dönüşüm...
Gerek işçi ve gerekse işveren temsilcilerinin artık bilmesi gereken bir gerçek
var: Sırufsal kavga dönemi sona ermiştir ve geçmişte sürdürülen sınıfsal kav-
ganın kimseye yaran olmamıştır. Artık ortak çıkarlann ve çelişen çıkarların
çözümlenebilmesi için ortak çabalann harcanması zorunludur.
Dr. Engin UNSAL Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi
T
ürk Metal Sanayicileri Sen-
dikası (MESS) 20-23 Ekım
tarihleri arasında Antalya'da
kuruluşunun 45. yıldönümü
nedeni ile düzenlediği semi-
nerin adını Dönüşüm 03 olarak belirlemiş
ve konu olarak iş hukukunun iş yaratma
işlevini seçmişti. Metal işkolunda kuru-
lu işveren ve işçi temsilcilerinin yanı sı-
ra konu ile ilgili bilim adamlanndan olu-
şan katılımcılar, Türk endüstriyel ilişki-
lerinde bir değişim ve dönüşümün gerek-
li olup olmadığını tartıştılar.
Işçi-işveren ilişkilerimiz konunun ya-
sal boyutlar kazandmldığı îş Yasası'mn
ilk kabul edildiği 1936 ve sendika kurma
ve toplu iş sözleşmesi yapma haklannın
kabul edildiği 1963 yılından bu yana he-
nüz rayına oturmamış görüntüsü sergile-
mektedir. Taraflar aradan bunca yıl geç-
mesıne ve bunca deneyim yaşanmasına
karşın birbirine karşı kuşkulu yaklaşmak-
tadur. Türk endüstriyel ilişkiler düzeneğin-
de öncelikle taraflann bir davranış soru-
nu vardır. Sonrasında teknolojinin ve üre-
tim biçiınlerinin değişmesi hem ekono-
mik yapunızda ve hem de işçi-işveren
ilişkilerinde çok ciddi darboğazlar yarat-
mıştır.
Günümüzde işverenlerin ve işçi sendi-
kalannın önünde dağ gibi sorunlar vardır.
Küreselleşme olgusu hem işverenleri hem
de işçileri ciddi olarak zorlamaktadır. Iş-
verenler kürselleşen dünyada ayakta du-
rabilmek için amansız bir yarışın sarma-
lınayakalanmışlardır. Ucuz ve nitelikli mal
üretecekler ki dış pazarlardan pay alabil-
sinler. Bunu başarabilmek için çok düşük
girdi ederleri ile çahşmak zorundadırlar.
Enerjinin, emeğin, sermayenin toplam
üretim giderleri içinde az yer tutması ge-
rekir ki dış pazar fiyatlan ile yanşabilsin.
Yeni üretim teknikleri uygulanması ve
emeğin ucuza sağlanması kaygılan, ülke-
mizin çahşabilir ve çahşmakta olan nü-
fusu açısından birçok sakıncayı da birlik-
te getirmektedir. Işverenler en kolay yön-
tem olarak emek girdisini ucuzlatmanm
yollarını aramakta bu da yaygın işçi çı-
karmalara, alışılmış çalışma biçimleri ya-
nında yeni çalışma biçimlerini gündeme
getirmeye (örneğin ödünç işçi verme, ev-
de çalışma, tele çahşma vs.) ve işçileri sen-
dikasızlaştırmaya doğru yönlendirmekte-
dir. Tüm bu çabalar kayıt dışı işyerlerin-
de çalışanlarm sayısını, işsizler havuzun-
da birikenleri ve bir sendikanın güvence-
sinden yoksun olarak çalışmak zorunda
kalanlan inanılmaz biçimde çoğaltmak-
ta ve toplumsal banş ciddi olarak zorlan-
makta, toplumsal sorunlar giderek art-
makta ve çözülemez kerteye doğru tır-
manmaktadır.
Dönüşüm sürecinde...
Bu sorunlara bir çözüm aramak için
10.06.2003 tarihinde Resmi Gazete'de
yayımlanarakyürürlüğe konulan4857 sa-
yılı İş Yasası ile endüstriyel ilişkiler dü-
zenimizde bir dönüşüm başlatılmak ve
bu yasa ile bir yandan işverenlerin ulus-
lararası pazarlarda yanşma olanağı yara-
tılması, dığer yandan iş hukukunun yeni
iş olanaklan yaratma sürecinin başlatıl-
ması ve son olarak da çalışanlann bu dö-
nüşüm sürecinde işlerini saklı tutabılme-
leri için iş sözleşmelerinin sona erdirilme-
sinde işçiye yargı yolunu açarak iş güven-
cesi sağlanması gündeme gelmiştir. Sa-
nayi ve hizmetlerdeki çıkar çelişkilerine
ortak bir çözüm arayışını simgeleyen 4857
sayılı yeni İş Yasası'mn ne kadar başan-
lı olacağım zaman içinde gözleyeceğiz.
Bu yasanın başanlı olması, endüstriyel
ilişkilerimizde gerçekten bir dönüşüm ve
değişim yaşanabilmesi için her şeyden
önce endüstriyel ilişkiler düzeninin sos-
yal taraflannın birbirlerine bakış açıla-
nnda köklü bir değişim yaşamalan gerek-
tir. Düzenin sosyal taraflan olan işçi ve
En 1yi Danışman...
Insanoğlu danışır. konuşur. tartışır, yo-
rum yapar, yonım dinler, bunları kendi iç
dünyasında analiz eder, sentezlere vanr.
Bu arada kendi öz birikimlerinin, o gü-
ne kadarki kazanımlannın etkisi, katkısı
doğaldır ki büyüktür.
Yine, danışma kaynağını iyi seçmek, iyi
sorgulamak ayn bir yetenek ve birikim işi-
dir.
Bu kaynak yazıh da olabilir sözel de ola-
bilir. Bence asıl önemli olan bu kaynakla-
n iyi seçmek, iyi irdelemek, iyi algılamak,
özümsemek, hatta şüpheyle yaklaşmak ve
en sonunda insaıun kendi karannı kendi-
sinin vermesi, en doğru yoldur.
Bu karar doğrultusunda, kendi değerle-
rine güvenerek, inanarak ilerlemesi. kara-
nnın sabırla, inatla, güvenle arkasında dur-
ması, ona başanyı getirecektir.
Danışalım, konuşalım, tarhşahm, fikir-
lere, görüşlere saygılı ve hoşgörülü ola-
lım. Ufkumuzu genişletelim, bilgi hazine-
mizi geliştirelim, zenginleştirelim. Ama
kimsenin etkisinde kalmayalım, kimsenin
düşüncelerini, kararlannı bir dogma olarak
kabullenmeyelim. Hiçbir bilgiyi ve kay-
nağını irdelemeden kendi akd ve düşünce
süzgecimizden geçirmeden bir tabu gibi gör-
meyelim.
En son kendi aklımıza ve kendi değerle-
rimize güvenelim. Aydın ve çağdaş insan
olmanın, gereği de bu değil mi?
SAtVICAISATAN
Işletme Ekonomisti
işverenin karşı tarafı sosyal bir veri ola-
rak kabul etmesi, işyerinin ve toplumun
sorunlanna ortak çözüm arama sorumlu-
luğu ve zorunluluğunu içlerine sindirme-
leri gerekir. Böyle yapılmayıp karşı taraf
sınıfsal düşman, ezihîıesi ve yok edilme-
si gereken bir oluşum olarak görülürse bu-
nun kimseye bir yarannın olamayacağı-
nınanlaşılması gerekir. MESS"in45. ku-
ruluş yıldönümü kutlaması için övgüye de-
ğer, başanlı toplantısı için son derece bü-
yük bir isabetle seçtiği konunun tartışıl-
ması sırasında, üzülerek belirtelim, ola-
yın bu yönü hiç ele alınmamış ve ne iş-
verenlerimiz ve ne de işçi sendikalan-
mız, böylesine önemli bir dönemde ve
böylesine önemli bir dönüşüme hazır ol-
madıklannı sergilemişlerdir. Böylesine
önemli ve zamanlaması mükemmel bir
toplantıda gereken iletilerin yapılamadı-
ğı ve atılması gerekli adımlann atılmadı-
ğı kanısındayız.
Gerek işçi ve gerekse işveren temsilci-
lerininartıkbilmesi gereken bir gerçek var:
Sınıfsal kavga dönemi sona ermiştir ve geç-
mişte sürdürülen sınıfsal kavganın kim-
seye yaran olmamıştır. Artık ortak çıkar-
lann ve çelişen çıkarlann çözümlenebil-
mesi için ortak çabalann harcanması zo-
runludur. Karşısındakini ezerek hiçbir so-
runun çözülemeyeceğınin bilincine taraf-
lar varmalıdır. Işçiler işverenlerin ve ış-
yerlerinin varlığını ve ayakta kalmasını is-
temek zorundadır, çünkü o ışyerinde ön-
ce kendileri, sonra çocuklan çalışarak ge-
çimlerini sağlayacaktır. tşverenlerimiz
olanaklannı işçileri ve onlann sendikala-
n ile paylaşmak zorunda olduklannı öğ-
renmek zorundadır. Artık işçiyi kapısın-
da kul. işçi sendikasını kafası ezilecek
yılan gibi görme yanlışlığı kesinlikle terk
edilmelidir.
Dilerdik ki bu toplantıdan işsizliğin na-
sıl önlenebileceği, verimin nasıl arttıra-
labileceği, üretimin niteliğinin nasıl yük-
seltilebıleceğınin işaretlen ortaya çıksın.
Bu yapılamadı ve MESS'm bir araya ge-
tirdiği seçkin topluluk, somut bir sonuç
ortaya koyamadan sadece dönüşüm umu-
dunu bir beklenti olarak özlem ağacının
dallanna takılı bırakarak dağıldı.
Endüstriyel ilişkiler düzeneğinin kesin-
likle değişmesine ve bir dönüşümün ya-
şanmasına yürekten inanıyoruz. Bunun
için 4857 sayılı yeni İş Yasası'mn yeter-
siz olacağı kanısındayız. Toplumda çalış-
ma banşını kurmak, işvereni yanşabilir
bir düzeyde tutabilme ve işçinin işyerin-
deki kimliğini kabullenmek için yeni bir
avadanlığa gerek olduğunu sanıyoruz. Bu
avadanlığın adı işyeri işçi konseyleridir.
Bu yöntem ile işçinin işyerindeki kimli-
ği tanınacak ve işçinin üretim sürecine, ka-
rar veren taraf olarak da katılması sağla-
nacaktır. Endüstriyel demokrasinin işyer-
lerinde uygulanmasına geçilmeden, çalış-
ma yaşammın sorunlannı salt işverenle-
rin kararlan ile aşmak olanaksız olacak-
tır. MESS'in toplantısı için simge olarak
kelebek seçilmiş ve tırtılın kelebek olma-
sı anlatılmak istenmişti. Türk endüstriyel
ilişkiler düzeneği de henüz tırtıl ohna aşa-
masmdadır. Tırtılın güzel bir kelebeğe
dönüşmesi ise sosyal taraflann elinde ve
sorumluluğundadır.
ACI LARARAŞTI
PAZAKLAMAVLKAMU^U ARİŞTIRMArn.ARl DF.RNEĞ1
VII. Araştırma Zirvesi 2003
'Değişen Dünya'da Türkiye'yi Anlamak
12-13 Kasım 2003 îstanbul Hilton Otel
12 KASIM 2003 - ÇARŞAMBA
09:00 Kayıt
09:15 Sunus, Büknt Gündoğmuş
09:30 Açhş, TedVfenk
UlusUrarası Pazaı Araşünrusuıda Yeni Ufnklar
l.Oturum : YURT VE DÜNYADA KR1Z
Araştrmaalar Demeğı Baskaru
Esomar Genel Direktoru
Ba$kan: GükvDörter
10O0 Dünyadakı Krizin Botfutian ve Türkiye
10 30 Yıcbm Lıra Ver, Üçumtiz Paylaşınz
1100 Çay Kahve.Vaa
1115 2000-2Û03 Dönemituk Hane Tüketmrindeki kaymmaı Analizi
11:45 Tirkiye'de Mflcro ve Küçük UktmeUr. Bir Saha Arttşttrmasmm OgrettikUri
12.15 Soru'Cevap
12:30 YemekAraa
1 Oturum: SttASET MARKA VE KR1Z
ProtDt Çağlar Keydcr (BOCiiZIÇl C.)
Tlnıç Tayanç (ESDÂ)
DoçDr Gflntaç Ozler (HTP)
DO<;.DT. Semsa Ozar (BOGAZtÇt O.)
14:00 Türkiye'de Son Onyıllarda Siyaset Manmda
Araşitrmalar: Değişen Sorunsallar ve Yontemter
14.30 Türkiye'de Çok Partili Dönemm Seçim Sıstemleri ve Demokratikkfememenin
Yeniden Üretimme Karşı Bir Seçim Sisteminin Tarhşmaya Açûmast Gereği Ûzerine
15:00 Çay KahveAraa
15.15 EkonomikKrizJtMarkm/aYatmm Yapanlarpe
Sağkman fteur Başanstnda Araşttrmanm Rolü
15 45 Globa! Mariaüanıt Yerel Adaptasyotm'Global-Yerel Marka tkilemi
16:15 Türkiye deki EkonomikKrizin RekUon, lçerik Analizi Yohıyla Değerlendmlmesi
16-45 Soru' Cevap
13 KASIM 2003 - PERŞEMBE
09:00 Kayıt
3. Oturum: ARASTIRMACILIKTA YÖNTEM SORUNLARI
Başkan: Pr. CttnevtEvirgen (SABANO C.)
DtNecatEıder(ODTO)
Dt Sezgiıı Tüzün (VERİ)
Doç.Dı Nûkhet %ıdar (EL1ZT)
DoçDt Pfervin Olgun (BAREM) -
Ntnsel Çok)-a$ar (BAREM)
Doç.Dı Muazzez Babacan (9 EYLÜL D.)
Başkan: Dr. Ali Eşref Turan (YONEUM)
10:00 Sosyal Bılimlerde Disiplinleraraşı Araşürma Olanaklan
10:30 Sosyal Bihmlerde Yöntem ve tdeoloji Sorunlan
11:00 Cay KahveAraa
11:15 Heaefi Amyan Amştırma ya da Betrim Kabem tnsandır
11:45 Sözlü Tarih Yönteminin Aruşttrmalardaki Kullanmu,
Önemi ve Dikkat Edünusi Gereken Yönleri
12.15 Soni' Cepap
12:30 YemekAraa
4. Oturum: TABAKALAR. DEĞERLER VE YASAM BİÇİMLERİ
ProiDt Koıkut Boratav
Frof.Dr. Bozkurt Gûvenç
Akm Alyanak (D.\P)
Yrd.DoçDı Helga Tılk R. (ODT0)
Baskan: Petek C Dalvan ıBOYUTl
Doç-Dı. Sibel Kalaycıoğlu (ODTO)
y.
14:00 Araşttrmalarda Tabakalar ve Tophonsal Stntflarm Belirienmesinde
Ekonomik, Toplumsal, Styast ve Kültûrel Kriterler veBir Endeks Denanesi
14:30 KimselKmfünSanalKentlilerLTûrideriKTelevizyonKûllürü
15KX) Cay KahveAraa
15:15 BİTeyselBankaaltkSektörümınTüketiciYapısı
15:45 Yaşam Biçimleri ve Türktye yi Anlamak
16:15 Türkiye'de "Kentierimizde Yaşayan Kadmlar":
Sosyoekonomik Tabakalar Aıtmmnda Farklılaşan Yaşam Biçmkri
16:45 Soru ! Cecap
Krtdnn Caeti "fck Hyi* 35O.O0O.0O0.-TL'diı Katdnn ücretine 2 gün ögje yemeği, çay-kahve ikramı ve yapriacak
. .. koraışmalaımbasılimetmleridahÜdirGaanliBankasıGakrtasaiByŞb. 6M0109-*
YrADoç.Dt Hûlya U. Tânnöver (GSO)
Akın Şahin (NFO)
Sinan Kıınnnş (HTP)
HandeDiker(\-ERl)
kitop kulübu
okuyarak ve sanat, kültûr etkinliklerryle daha iyi
degeriendirmek için kafeterya olanaklanyla bırlikte siztere yeniden
düzenlenmiş bir mekan sunuyoruz.
CumkuriyetçUer, Cumhuriyet okurlan, geleceğimizin ayttmhk ıtnmdu
gençler Cumhuriyet Kitap Kutübü LokaHnde butuşahm.
Kokteyfe 08 Ka«m 2003 Cumartesl gûnü
Saal:16j00
AdrMt l«tHdal Cad. Zambak Sofc. MOÎ4 D:1-2
B^o^lu^STANBUL T«fe(0212) 2S2 38 81-82
Düzenteme: KOOP-C
IZMİR10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 2002647
Davacı TEİAŞ vekili tarafından davah GÜRDAL ÇAKIROĞLU akyhine açılan
17. mad. aöre tescıl da\usında,
Irmak Mah. 89. Sokak No: 15 K: 3 D: 8 GAZİEMİRİZNÖR adresınde bulunan
davalı GÜNDAL ÇAKJROĞLU'na tebligat yapılamadığmdan ılanen teblıgat yapıl-
masına karar verilmiş olmakla.
Yukanda adı ve adresi yazıb da%r
alının lzmir 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde ya-
pılacak olan 22.12.2003 günü saat 10 55'tekı duruşmasında hazır bulunması veya
kendısuıı bir vekıl ile temsil ettirmesı aksi halde duruşmalann yokluğunda devam
edıleceği hususu tebligat yerine geçmek üzere ilan olunur. 27.10.2003. Basın: 18946
istiklal Cd. imam Adnan Sk. Peva Han N.l/3 Beyoğtu / ÎSTANBUL
Td: (0212) 249 23 19 / 251 39 29 / 251 00 53 Faks: (0212) 251 39 29 / 249 99 56 e-mail: arastjfmaqlar@arastirmacilaf.ofg
ANKARA 9. ASIİYE HUKTK MAHKEMESİ'NDEN
2003'359
Davacı Hüseyin Türkan vekili tarafından davalı Kadir Bakır aleyhine açılan ipote-
ğin kaldınlması davası nedeni ile. Davalı Kadır Bakır'ın adresi tespit edilip, dava di-
lekçesi ve duruşma günü tebliğ edılemediğınden, teblıgatın ılanen yapılmasına. du-
ruşmanın 11.12.2003 günü saat 10.05'e bırakılmasına karar venldiğinden, davalı Ka-
dir Bakır'a dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğı yenne geçerh olmak üzere ılanen
duyurulur. 30.10.2003. Basın: 53632
PENCERE
Soru İşaretinin
Çengeliı?
Rivayete göre eski başbakanlarclan Refik Saydam
diyesiymiş ki:
"- Bu memlekette A'dan Z'ye kadar her şey bo-
zuk..."
özdeyiş mi bu?..
Mizah mı?..
Lâfı güzâf mı?..
Refik Saydam'ın kafası kızmış, bir öfkeli anında
lafı patlatmış, köşeyazartan -ben dahil- bozukçal-
dık mı bu sözü kullanmaktan hoşlanırlar...
Sıradan bir başbakan değildı Saydam, Türki-
ye'de her şeyin, A'dan Z'ye, bozuk olmadığını bi-
lirdi; ama, bizde Eşref, Neyzen Tevfık, Sakallı
Celâl gibi anasının ipini satmış ünlülerde vurgu-
lanan bir hiciv göreneği vardır; Batı-Doğu çelişki-
sinin gergefinde sinirieri kasılan bu ülkede taşı ge-
diğine oturtmanın eşref saati çaldı mı kimse dilini
tutmaz...
Dünyada hiçbir ülkede A'dan Z'ye her şey bo-
zuk olamaz, iyi işleyen şeyler de vardır...
Doğa yasası bu...
•
Peki, AKP'nin de A'dan Z'ye kötü olduğu söyle-
nebilir mi?..
Yok canım..
Kurulduğundan bir yıl sonra iktidara geçen
AKP'nin iktidarda biryılı doldu..
Ve enflasyon düştü..
Gerçi bu düşüşün daha önceki Üçlü Koalisyon
döneminde alınan önlemler sayesinde gerçekleş-
tiği biliniyor; ama, olsun!.. Takıyyeci iktidar, IMF'nin
programını hiç aksatmadan tıpış tıpış uyguluyor...
Halkın büyük çoğunluğu yoksul, bitik, bezgin, ça-
resiz, işsiz...
Kime ne!..
AKP'nin derdi gücü üniversite, imam hatip okul-
lan, öğretim-egitimde dincilik, bilim kurumlannda
egemenlik, kamu yönetiminde olmadık işlere giriş-
mek...
Peki, AKP ne yapmak istiyor?..
Soru boşlukta sallanıyor.
•
Bu ülkede A'dan Z'ye her şey bozuk değil, iyi şey-
ler de var...
Ancak herkesin bildiği gibi çoğu alanda 'reform 'a
da gerek olduğu açık seçik...
Üniversitede..
öğretimde..
Kamuda..
vb. konularda..
Tartışmasız bir reform gereksinmesinin içinde
yaşıyoruz...
Ama, sorun reform değil ki..
Sorun AKP!..
AKP takıyyeci mi?..
Değil mi?..
Yapmak istediklerine bakarsanız niyeti bozuk..
•
Geçen gün en çetrefilli bir saatte evin kapısı çal-
dı, açtım baktım, iki genç, ellerinde dergiler, kitap-
lar, baştan savmak için dedim ki:
- Bunlarbana geliyor, gazeteye yolluyortar...
Genç kız susuyor, delikanlı damdan düşer gibi
sordu:
- Geçen günkü yürüyüşte 'Ordu göreve' pankar-
tını nasıl buldunuz?
Boş bulundum:
- Aptalca bir şey!..
Çocuk:
- Bizyaptık, demez mi?..
"İyi halt ettiniz" anlamında bir şeyler söyledim;
ama, genç diretti:
- Bunlar, haksız yere iktidarda oturuyorlar, seç-
menin yüzde 25 oyuyla Meclis'i kapatmışlar, ül-
keyi dinci devlete sürüklüyoriar, ordu göreviniyap-
sın!..
Tartıştık, kapıyı kapattım...
Kız suskundu, oğlan laf anlayacak gibi değildi.
•
Çocuğun söyledikleri, gençlik heyecanına veril-
meli; ama, ülkede bir kuşku, bir gerilim, bir güven-
sizlik, bir tedirginlik yaşandığı daaşikâr...
Her türlü reforma evet...
Ancak AKP tüm yasal değişiklikleri ve yeni dü-
zenlemeleri en azından Meclis'teki muhalefetle an-
laşarak ve paylaşarak gerçekleştirmeli...
Bu tutum ülkeyi rahatlatır...
Ordu'nun bile kuşkuyla baktığı birtakıyye parti-
si kimliğinden kurtulmadıkça, ne AKP'yerahatyü-
zü vardır ne de Türkiye'ye...
18. mifiDA'
RUHİSU
SANATGECESt
• Ruki ŞU'nuıı Sesindeo "MtrİMk
* AÇJIIJ Konı^raası: tihaıı SELÇUK
• Rsbi SU Belgesel;
* İsuakul D«vl«t Opera ve Balesi.
{Müzik Adapusyonunu ve Yönetmenlığını
Senbr Yalçuı'ın Yapoğı "FOLKLORAMA"
Tork Büyusü- cserinin bir bölümüyle)
1 r Kasım 2003 Pazartesı
Saat. 20.30
A.K.M. Bü\1ik Salon
2. Bölttm
* Rtthi SU DOSTLAK KOROSU
* Erda! ERZİNCAN Tolga S.AĞ
• Yönetmen - Sunucu: Tllbe SAHAN
lOakz M*ı St mıir >( Saut v,y,*<ia
A.f.M. Ostlmnic stntnthaiır
I ( Ki II t\'*t
Turkıye Gazetecıler Cemıyetı'nın yayınladığı gunluk
Bizim Cazete
Ülke sorunlanna ılışkın raporianyla. araştırmalanyla.
köşe yazılanyla. taraisız haberterıyle sıvıl toplumlann gazetesı
Duzenlı okumak ıçın abone olun. Tel: 0.212.511 08 75