02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ZKASIM 2003PA2AR CUMhJR'YEl SAYFA 17 Etefctronik posta: denizsom#cunıhuriyetcom.tr www.derrizsonLCom Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 441 - Turgut Özal başbakanken kızı, bir bakanla flört etmiş... "Aileden sorumlu olanıvta mı?" Kedi-Fare )oğan Gün&r. Kedinin ortalığı lağrtarak, etrafı unpdökerek ~ - toşmasını nnazur jösterecek tek neden are kovaladığını iddia îtmesidir. El Kaide ve Jsame bin Ladin de XBD'nin ve împeryalizmin faresidir. 4em de laboratuvar aresi. Bu fare dün tfganistan'daydı, <enya'daydı, Endonezya'daydı... 3eçenlerde Istanbul'da Jrtaya çıkt... Bu fare, M3D ve emperyalizmin dünyada dağıtmak stediği yerierin tümünü Jolaşmadan /akalanmayacaktr. Sew York'taki kovalama se ABD'nin tek söz sahibi olması içindi." ültür Bakanlığı ya da yenı adıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı, özel tiyatrolara ödenek verdi... Tiyatrolara ödeneklerin nasıl dağıtıl- dığını bir tiyatrocu anlatıyor: "Güzel Sanat- lar Genel Müdürlüğü'nde Mali işler ve Bütçe Daire Başkanlığı sorumluluğunda bir kurul toplandı. Kendisi hiç tiyatro izlemeyen ve özellikle Anado- lu'daki tiyatrolardan hiç haberi olmayan bir yetkili, ku- rul üyelerine özel tiyatrolar konusunda bilgi sundu... Kurul üyeleri arasında geçen yıl Deniz Feneri'ni oyna- yan Hadi Çaman, yazar, oyuncu ve illüzyonist Kubi- lay Tuncer, Kültür Bakanlığı'ndan Müsteşar, Müste- şar Yardımcısı, Güzel Sanatlar Genel Müdürü, Devlet tiyatrolan Genel Müdür Yardımcısı vardı. Kurul top- lantısına geçen yıllarda olduğu gibi Tiyatro Oyuncula- n Derneği'nden, Yazarlar Derneği'nden, tiyatro eleş- tirmenlerinden hiç kimse gözlemci olarak çağnlma- mıştı. Kurul üyelerinden Hadi Çaman datoplantının or- tasında oyunu olduğunu bildirerek istanbul'a döndü. liyatrolar Toplantının sonunda, tiyatroculartiyatrolannı kapa- tırken Tiyatro Oyun Atölyesi'ni açma cesareti göste- ren, birbinnden güzel oyunlar sergileyen Haluk Bil- giner ve Zuhal Olcay'a 30 milyar lira ödenek veril- di. Buna karşılık Nokta Tiyatrosu ya da Abdullah Şa- hin, bir tiyatro salonu yaşatmadığı halde 34 milyar li- ra ödenek aldı. 41 yıllık Ankara Sanat Tiyatrosu, bir salon ve kad- ro yaşatmasına karşın, salonu olmayan Enis Fosfo- roglu'nun tiyatrosu ile aynı ödeneğe, 34 milyar lira- ya değer bulundu. Salonlannı yaşatmaya çalışan Ankara Ekin Tiyatro- su'na, muhalefetini sahnede sürdürdüğü için en alt di- limden, göstermelik olarak 20 milyar ödenek uygun görülürken bir çocuk tiyatrosuna 23 milyar lira verildi. Sekiz yıllık bir tiyatro. yılda 120 turne yapan Tiyat- ro Birikim'in ödeneği geçen yıl olduğu gibi bu yıl da gerekçesiz olarak kesildi... Altı yıldır perde açan Samsun Düşevi Oyuncula- n'nın ödeneği de gerekçesiz olarak kaldırıldı. Sıra demeç vermeye geldiği zaman, 'Geçen yıl 550 milyar lira olan ödeneğimiz bu yıl 1.5 trilyon li- raya çıkanldığından pasta büyümüş ve doğum gü- nüne her çocuğun çağrılmamasına karar verilmiş- tir' denildi. Bu kurulun hangi değer ölçülerine göre karar ve- receği yönetmelikle belirtenmiştir. En önemli ölçüler, tiyatro yaşatmak, tiyatroya katkıda bulunmak, turne yapmak, kadro yaşatmak, sanatçılann özlük hakla- nna saygılı olmak, sezonda birçok repertuvar yap- mak, çok sayıda perde açmaktır. Ama bu ölçüleri ne kadarçok yerine getinrseniz getirin, aynı ölçüde öde- nek alamazsınız. Hele Anadolu'da tiyatro yapıyorsa- nız..." Latta Akif Kökçe: "Lafa geldi -ni; aile kutsaldır... Türk toplumunun temeli ailedir... Çocuklar geleceğimizin teminatıdır... Anamızın, atalanmızın başımızın üstünde yeri vardır... Bütün bunlan yaşama geçirmek için sıra paraya gelince... Ayiık asgari ücret 225 milyon liradır. Bozdur, bozdur harca!" SESSÎZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı erdincutkuı' yahoo.com haYATımız. YATmakla geçiyor! (laçta reklam; ilaçlar markette! Büyükada'dan eczacı Avni Kurtul- du: "Batı emperyalizmi, Avrupa Birliği bahanesiyle vantuzlarını ülkemize sal- maya devam ediyor. Batı, dün savaş- ta yapamadığını, bugün Avrupa Birliği uyum yasalarıyla yaparak Türkıye'yi emperyalizmin kıskacına alıyor. Avru- pa Birliği, beşeri tıbbi ürünlerle ilgili mevzuata uyum adı altında ilaçta 20 artı 5 yıllık 'patent koruma' ve üzerine 10 artı 1 yıllık 'veri koruma' yasalannı getirmek istemektedir. Bu durum ülke- mizde jenerik ilaç üretimini bitireceğin- den yerli ilaç sanayiinin sonunu getı- recektir. Yine aynı mevzuata uyum sağlan- ması amacıyla 1 Aralık 2003'ten itiba- ren ülkemizde reçetesiz satılan ilaçla- ra reklam serbestisi getirilmek- tedir. Buna paralel olarak şu anda AB'ci hükümetimiz, ülkemizde reçete- siz satılacak ilaçlann listesini hazıria- maktadır. Yakın bir gelecekte eczane- lerin raflanndabulunan ilaçlann birço- ğu marketlerde, bakkallarda ve işpor- tacı tezgâhında hastaların (müşterile- rın) kullanımına sunulacaktır. Reklamın ruhunda tüketimi arttırmak yattığından ilaçta reklamın getireceği sonuç, ek maliyet ve gereksiz ilaç tü- ketimi olacaktır. Hastayı müşteri gibi gören zihniyet, halkımızı ilaçta marka bağımlısı haline getirip, ülkemizi bilinç- siz ilaç tüketiminin merkezi durumuna sokacak; uluslararası ilaç tekellerinin ve yerli işbirlikçilerinin sömürü çarkla- n çahşacaktır." ÇED KÖŞESI OKTAV EKİNCİ OcakKöyü'nde 'Aydınlandık'... Bir köyün Arapgir ile Eğin (temaliye) arasında olması ne dmektir?.. Osmanh'nın ünlü "Belde-i hunse-i mutahanTsından (en taniz 5 bdde) ıkısinin bu ilçe- k olduğunu bılenler (diğerle- nGürün, Divriği, Darende), s&- nnun yanıtını çoktan vermiş- lerdir: "Tertemiz'' olması de- ırektir... Peki, bir köyün "KemabV jt'ye bağh" olması ne demek- tır n Fmıtvadisindeki bu "berdö- nem çağdaş" kalmasını bilen \eçevresine deher dönem "uy- a r h ö " vavan tarihi ilçemizi tanıyanlar da bu sorunun yanı- tmı hemen verebilirler: "Çağ- daş ve uygar" jemektir... Hele o köy. Anadohı bilgeli- ğuıin efsanevı "\bdaT kışıle- nnden birini üt bağnna bas- mşsa, acaba nasıl bir "köy kül- türüne" sahiptr?.. Pir Sultan Abdal'lann, Ab- dal Musa'lara büyüklüğünü tirdiği bu müzede sergılenı- yor... Müzeye komşu konumda; "canü" ve "cemevi". . Hemen yanı başlannda; "konuk evi"" ve hatta "okuma odalarT 1 ... Bütün bunlarla bütünleşen ve köye böylesi bir kimligı tanh içinde kazandıran "Hıdır Ab- daTın türbesı de 700 yaşında- ki "karadufla birlikte aynı külliyenin baş tacı... Anıt ağacı buraya diktiğine inanılan Hıdır Abdal. Alevili- ğin yüce kişilerinden Karaca Ahmetin oğlu ve 13. yüzyıhn "Anadohı ayduılanmasına" iş- te bu köyden katılıyor... Her yıl temmuz ayında dü- zenlenen "Hıdır Abdal Sultan Kültür EtküınklerTnın 1994'teki başlangıcında açılan müzenin müdürü Hüseyin Ata- ibiş. tabeladaki Kültür Bakan- hğı" yazısı için şu bilgıyi ven- yor: "Bakanhkça onaylı>ız ve denetimindejTZ.-* 1 Ne var ki tüm ücretler ve hat- bdenler de bu şonınun yanıtını hemen: "erenkrin kültürü" di- yc verebilir vertık merak ede- blirler: "Hanş^bdal'mköyü, htngi ermiş insalann köyüdür ba?_" 'Cadde'deımıüze'ye... Yolunuz dûsiğünde, Kema- lıye'den Arapgre doğru gider- len 30. km'deüğınıza bakın... Dağın yamacırca sizi "gözler" gibi duran "Oak" köyüne uğ- nmak için de adece 3-4 km iceri girecekscz... Önce bir "6^ geldiniz" ta- h... Sonra, he50 m'de bir tu- rjncu "çöp kmlanmıı" sıra- luıdığı, bakırJ. düzgün ve adeta yeni yıbamışçasına te- niz sokaklar ld yanında da jynı özen ve iizellikteki eski \z yeni köy e1 ni... Derken bir •adde"den fark- az ana yoldarıöy meydanına vardığınızda. 5te karşınızda; "Ocak Köyfi-\I Gürer Müze- p"... Bu köye ydan "Osmanta (ermanlanıııiî'isıllarından nı- nın, "Çanakble'' şehidi köy jençlerinin aurı ve aynı sa- '-aşta kullama "kağnı"lara cadar; geçmıs •onur kaynağT •apan sayısızxlge ve yaşama iltürünün eagrafik ürünle- Ocaklı ışacnı Mustafa Gü- 'in(1926- ;ı )9)sevgilioğ- rt Gürerasına gerçekleş- ta telefon, elektrik paralan da- hil, her türlü gideri hâlâ Gürer ailesi ile köylüler karşıhyor- lar... Bu anlamlı imeceye yılda sadece 100 milyon lira ile katı- lan kişi ve kurumlar için de müze duvannda bir "teşekkür panosu" var... Atatürk ve 'Aydınlan- mız'... O gün (18.10.2003) dosru- muz Beldr Sönmez'le kövıi zi- yaret ettiğimizde, yme aynı meydandaki, Kemaliyeli Ce- mal Boztepe'nin armağanı olan; "Kültür Merkezi"nı gez- meye zamanımız kalmadı... Recep Yazıcıoğlu'nun Erzincan Valiliği sırasında, 3. Ordu Kom. Org. Teoman Koman'la birlikte köye kazandırdıklan "hefikopterpistmi" de göreme- dim... Neyse ki yine müze girişin- deki Atatürk büstünün etrafin- da ona "sevgjyle" sanlır biçun- de sıralanmış Mevlana. Hacı BektaşiVeK, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Karaca Ahmet, Hıdır Abdal, Abdal Musa, Kul Hinımet Vunus Emre, Pir Sul- tan ve Âşık Veysel' ın kabartma resimleri önünde, "güneşe ba- karak" resim çektirebildik... Böylece umutlanmızı yenı- den aydınlatan bir ruhla Ocak köyünden aynlmış olduk. Oek\nc\Cn cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behhakfâ turk.net ÇtZGtLtK KÂMtL MASARACl kamilmasaraciı mynet.com HARBl SEMİH POROY semihporoy/ı yahoo.com BULUT BEBEK NURAYÇİFTÇİ bulutbebek <ı hotmail.com âü'şunüyorvm, TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 30 Kasun tcwtc.mumtas-arikan.coin GEZİCİ BANKA.. 1329'M BueÜfJ/ AME&KA BİGLeŞitC OeVLJE71£- Rl'NDE KU/eilLAN BıK. GEZlCi 8ANKANIN Ç4UÇM4yA 8AÇLADIĞ/ H4BERI BASfNDA YE/£ ALMIŞTI. KÜÇÛK MEVDUAT HESAPLARINA >ÛNEUK f'f YAPAN "CABOAieO NAT1ONAL 8ANK ", UENÜZ L.OS ANGELES YWCINLAfZ/fi(- OAKl BANKA gULUA/MArAN yE&CEfİM Bt&MLE&ME ULAÇMA ÇABAS//V&AYPI. KA- PAU, ZtftUU KAMYONLARA Ye&LEŞTİ&li-£M KÜÇÜK BANKA ÇUBELEGİ (!) HEH GÜN SELİHLİ YEÜLBtSOE, BSlieU SAArLESOE DURVYOR VE MüfrEKtLeRiNE H&M£r VE- RıyOISOU- VBZAJE VE fiAYtr iŞLEJİİNDEtJ SO- R İKJ MEMue OfŞlMDA, ARAÇTT* S//S- TANE DE KORUYUCU BA&nYCH PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Bayram Esintileri Kurban bayramlannda olduğu gibi Şeker bay- ramlannda da bayram tatilini izleyen ilk günler dostlanmdan, arkadaşlanmdan gelen sitemleri yanıtlamakla, daha doğrusu sitemlerine inandı- rıcı yanrtlar bulmakla geçer. Yıllardır işleyen şaş- maz bir kuraldır bu. Bayramlan izleyen günler- de hertıangi bir nedenle beni arayan dostlanm, arkadaşlanm, "Bayramda senden de bir telefon gelir diye bekledik, ama aramadın..." yollu ser- zenişlerdebulunurtar.Çoğunlukla, "Olmadı, kent dışındaydım, aslında hep aklımdaydınız..." gi- bisinden beyaz yalancıklarla karşılanm onların serzenişlerini. Nedense, onlan, "£>/7e/TeA-"aramadığımıakılla- nna getirmezler. Bunun her bayramda "böyle" olduğunu, dolayısıyla benden tersi bir davranış beklemenin pek anlamlı olmayacağını düşün- mek istemezler. Oysa her bayramda iki elim kan- da da olsa ne yapıp yapıp aradığım, bayramla- nnı kutladığım dostlanm, yakınlanm vardır. Ra- mazanda oruç tutmasalar da, Kurban bayram- lannda kurban kesmeseler de, beş vakit namaz kılmasalardadinlerineyürekten bağlı, inançlı in- sanlardır onlar. Dinsel bayramlann onlar gibile- re, o dinin inananlanna ait olduğuna inanınm. Dine inanmayanlann, ama yılda bir iki kez ken- dilerini inanırmış gibi gösterenlerin "bayram coş- kuları"n\ yapay bulurum. özellikle o özel günler- de elimden geldiğince uzak durmaya çalışınm onlardan. Yeri gelmişken söyleyeyim, Hıristiyan olmayıp da Noel bayramının ilk akşamında Ka- tolik kiliselerine ayin izlemeye gidenleri de yadır- ganm. Dinsel tapınmalarda, sa/t izlemek ama- cıyla da olsa, o dinden olmayanlann yer alma- lannın doğru bir şey olmadığını düşünürüm. • • * Sanınm ilk kez Turgut Özal döneminde bir moda akımı olarak ortaya çıktı. Ramazan ayı bo- yuncazengin işadamlan, holding patronlan lüks otellerin balo salonlannda görkemli iftar sofra- lan düzenliyorlar. Konuklar cicili bicili çağrı kart- lanyla çağnlıyorlar bu iftar sofralanna. Işin ilginç yanıysa gelenlerin büyük çoğunluğunun oruç tutmamalanna karşın koşarak gelmeleri bu oruç bozma şölenlerine! Gelenler birbirlerinin oruç tutmadıklannı biliyorlar, fakat bunu bilmezden geliyortar. "Allah kabul etsin!" diyerek alıyorlar ilk lokmalannı. Şölen sahibi ise mutlu. Belki gerçekten de o görkemli sofrayı düzenlemekle bir "sevap" işle- diğine inanıyor. inancın "gösteri"ye dönüştürül- düğü ortamlarda neyin "günah", neyin "sevap" olduğunu bilmek, bilebilmek kolay değil. Aynı otelin "kral dairesi"nöe iki hafta önce metresi- ne şampanya patlatmış şölen sahibi de konuk- lanndan bir bölümü de o iftar sofrasında yedik- lerinin iki saat sonra içecekleri akşam içkilerine "altlık" olduğunu biliyorlar. Beyoğlu'nun dürümcülerinde, kafeteryalann- da genç kızlar, delikanlılar oruç bozuyorlar. Yılm otuz gününe sığdırılmış bir müminlik onlannki. Kuşlar kadar özgür yaşanan 335 günü 30 gün oruç rutarak dengeleyeceklerini düşünüyorlar. Inanmayanlar için anlaması gerçekten çok güç olan bir günah-sevap dengesi bu. Bir oturuşta bir küçük "YeniRakı"ya bana mı- sın, demeyen yıllann akşamcısı, ramazan ayını "kunı" geçiriyor. "Hayrola " diye sorduğunuzda, "Midemi dinlendiriyorum..." diyor. Onunki de kendince bir "ya varsa" hesabı. • • • Tanık olduğum zorlamalar, zorianmalar bunal- tıyarbeni, Nişantaşı'ndaki "korsan CD'ciler"\k\ milyona Noel diskleri satıyortar Müslümanlara, evlerinde "Çam ağacı, ne kadar yeşilsin sen", "Isa'nın kuzulan", "Kutsal çan sesleri" şarkıla- nnı dinlesinler, diye. Beni doğrudan ilgilendir- mese de "Kaç Hıristiyan evinde Müslüman ila- hileri dinliyor?" diye sormadan edemiyorum kendime. llle de "kanıma dokunacak" bir şeyler aradığımdan mıdır, nedir? (e-Posta: dkavukcuoglu <; superonline.com) (Faks:0 212-234 68 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 SOLDANSAĞA: 1/Yurdumuz- da yetişen ve şarap yapı- mında kulla- nılan bir üzüm cinsi. 2/ Edremit Kör- fezi kıyısında 6 turistik bir yöre... "Sa- kağı"dadeni- 8 len ölümcül 9 bir hayvan hastahğı. 3/ "Billur bir avize Bursa'da - 1 -" (A.H. Tanpmar)... 2 Ülkemiz sulannda 3 yaşayan ve "biz" de 4 denilen mersinbahğı 5 türü. 4/ Cemaate na- 6 mazkıldıran kimse... 7 Bir nota. 5/ Kon- 8 ya'nın bir ilçesi... 9 "Eserler" anlamında eski sözcük. 6/ Ilkel bir si- lah... Çeşitli dans ve oyunlardan oluşmuş sahne gösterisi. 7/Doğu Anadolu'da bir ırmak... Bir şe- yi öğrenmek için duyulan istek. 8/Minare, kubbe gibi şeylerin tepesine konulan ay, yıldız ya da la- le biçimindeki süs... Menteşe. 9/ Şarap üretimin- de kullanılan yerli bir üzüm cinsi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Küçük kor parçası... Içine antlaşma ya da pa- dişah mektuplannın konulduğu metal kap. 2/Fa- sıla... Bilgiçlik taslayan kimse. 3/Kum falı... Po- ker, konken gibi kimi kâğıt oyunlannda aynı cins iki karta verilen ad. 4/Mersin'in bir ilçesi... Eski dilde su. 5/OlumsuzIuk belirten bir önek... ilaç. 6/Utanç duyma... Görülen âlemin ötesi. 7/Keres- telik bir ağaç cinsi... Satmak için pazara götürü- len hayvan sürüsü. S/ Nijerya'nın para birimi... Ağzımızdaki dişlerin bir bölümüne verilen ad. 9/ Elektrik akımında yeğinlik birimi.ft Defa, kere.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle