28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 KASIM 2003 PAZARTESİ CUMHURfYET SAYFA ROPORTAJ AHLÂKARANIYOR TURHAN SELÇUK % ! 'DÜRÜS? TAEÎAÎLT tsTANBUL EFZKDISİ ABDÜ1CAKBAZ 1 ÛNUN l£İN HAJ-İ İstiklal Caddesi üzerindeki tek camiyi 1594yüında Galata Sarayı Ağasıyaptırdı; 1934'teAtatürk onarttı Halk arasında Ağa Camısı olarak bilinen Hüseyin Ağa Camisi, yûzyıDar içinde yanıp yıkıldığı için günümüze sadece adı kahnış_ (Fotoğraflar: SERKAN YILDIZ) Adı kalcüyadigârahı şahanı zaman Hazreti Sultan Mahmut/Tahtı dev- letle müebbet ola durdukça cihaa'Evvel etmış idi bu ca- ^ mı ol şed tecdıt/Bikazaen olup ihrakta sonra suzan'Yine ınşa- asını emreyledı ol zıllı ilah'Yapu cen- net gibi bu mabedi valayı heman/Söy- ledım ben de mücevherle refika ta- nlıYapıiıp oldu Aga Cami manendı cehan Kitabeyi yazan, tanh atmayı unut- muş ama tarihçiler H. Mahmut'un saltanatından yola çıkarak 1834 yılı- nı bulmuş... Bu tarih, bır yangın üze- nne camının yenıden yapıldığı tarih... 6 padlsah gördü tstiklal Caddesi üzerindeki tek ve galiba hem ılk hem de tek cami; kı- saca Ağa Camisi olarak anılan Hüse- yin Ağa Camısı'dir... Tarihçılere gö- re 1594 yılında, kapısındaki tabela- ya göre 1597 yılında Galata Sarayı AğasıHüseyin tarafindan yaptınlmış- nr.. Hüseyin Ağa, camiyi eğer 1594 'te yaptırmışsa Sultan ih. Murat'ın; 1597'deyaphrmışsa Sultan ID.Meb- met'in Galata Sarayı Ağası olmalıdır. 1646 yılında ölen Hüseyın Ağa'nuı, yaşamında gördüğü öteki sultanlardan Sultan L Ahmet'ın. Sultan I. Musta- fa'nın, Sultan IV. Murat'ın ve Sultan DeB îbrahimın necisi olduğu ise bi- linmemektedir... Acemt Oğlanlar Kışlası Galata Sarayı, bugünkü Galatasa- ray Lisesi'nin bulunduğu alanda IL Bejaattarafindan, Topkapı Sarayı'na alınacak oğlanlann eğitimi içın Ace- mi Oğlan Kışlası olarak yaptmlmış- tır.. Aslında Galata Sarayı, sultanın otunıp ımparatorluğu yönettiği bır "saray" değıldır... Ama Galata Sara- yı'nı yöneten kişı Topkapı Sarayı'ndan gönderilen bir kethüdadır... Farsça'dan gelen kethüdanın Türkçe'deki anlamı kâhya olmaktadu". Hüseyin ıse sonradan hem "ağa" ol- muştur hem de şeyhülharem. Osmanlı'da ağa, sarayda görevh me- murlar için kullanılan bir sıfattır; ay- nen askerlikle ilgisi olmayan *paşa" gibidir... Şeyhülharem ise hac kafile- sinın ve sürre alayının Hicaz'a salimen varmalanyla görevli olduklan için Şam'dakı valılere verilen birunvandır... 1594 ya da 1597'de camisinı yap- tıran Hüseyin, 1646'da öldüğüne gö- re Topkapı Sarayı kâhyalığından Ga- lata Sarayı ağalığına ve oradan da Şam'da valiliğe kadar yükselmiş ol- malıdır... Ağa Camisi, yanında minaresi ol- masa, dıştan görüldüğü kadanyla iki katlı, çatüı herhangi bir binadır... Hüseyin Ağa'nın yaphrdığı cami ise bugünkü cami değildir... Bugünkü caminin saçaklanndaki süslemeler binanın 16. yüzyıldan kal- ma olmadığuun ilk ipucunu vermek- tedir... tkınci ipucu ise avlunun duvar- lanndan binne sonradan yerleştinlmiş kitabede yazıh bulunmaktadır... Yangınla suzan Kitabeden "Şahı şahanızaman Haa- reti Sultan Mahmut"un camiyi 1834 yılında yeniden yaptırdığı bılinmek- tedir... Ancak II. Mahmut, bu cami- yi daha önce tamır ettirmiş ve bır yan- gın üzerine yeniden yaptu-mıştır. Kitabedeki "Bikazaen olup ihrak- ta sonra suzan" kımılennın aklına Suzan adında bir kadını getirse de su- zan yanandır... îhrak da yangın oldu- A,Camisi'nin bir köşesinde duran kitabel834 yıhndaki yangmı anlatıyor... Avludaki şadırvan Kasımpaşa'daki bir camiden getirilmiş ve Mimar Sinan'm eseri... ğuna göre... Camınm yangında yan- dığı ve yanguun bir kazadan çıktığı beUıdır... Ama II. Mahmut'un yangından son- ra yaptırdığı o cami de bugünkü ca- mi değildir. Bugünkü Ağa Camisi 'ni cumhuri- yetin kurucusu Kemal Atatürk yap- tırmıştır. 1934 yılında bir gün Atatürk, İstik- lal Caddesi'nden geçerken Ağa Ca- misi harabe halindedir... Atatürk, tstanbul'un en gözde cad- desindeki bu çirkuı görüntünün kal- dınlmasını ister... Çevresindekiler "Peld" derler... Atatürk. harabenin neyın nesi olduğunu sorar... Cami ol- duğunu söylerler ve tstanbul îngiliz- lenn, Fransızlann işgali altındayken. kuvayı miJliyecilerin bu camıde top- landıklannı, gizli planlann burada yapıldığını anlahrlar... Atatürk, Ağa Camisi"nin derhal onanlmasını em- reder... Vakıflar da onanr... Mezar glttl şadırvan geldi Kapısında. avlusunda. duvannda ya da herhangi bir yerinde camiyi Ata- türk'ün onartarak Müslümanlann hiz- metine sunduğu yazmamaktadır. O onanm sırasında caminin bahçe- sındeki mezarlar, Hüseyin Ağa'nın mezanyla birlikte Tophane'deki Kı- lıç Ali Paşa Camisi'nin hazıresine ta- şınır... Bugün, tstiklal Caddesi'nden duvarla aynlan küçük bahçedeki iki mezar taşı, semboliktir... Taşlann al- tmda kimse yatmamaktadrr. Mezarlar taşınmıştır ama caminin avlusuna da şadırvan ile hs\'\xz ve fıs- kiye taşınmıştır... Şadırvan Kasımpaşa'dakı Sınan Paşa Camisi'nden, havuz ve fiskıye Eyüp'teki Oluklu Bayu- Tekkesi'nden getirilmıştir... Sinan Paşa Camisi, Mi- mar Sinan'ın eseridir ve şadırvanda Mimar Sinan'ın usta parmaklanrun izi vardrr. Mimar Sınan, dolayh ola- rak IstikJal Caddesi'ne de bır eser bı- rakmıştrr... Içbükey çeşme aynalan... Sivri kemerli sütunlar... Biblo ybi bır şadrrvan... Ağa Camisi'nin orasında burasın- da. Mimar Sinan'ın da adı yazma- maktadır... Taksim'den, dünyanın en kısa met- rosuna gitmek üzere Tünel'e hareket eden dünyanın en kısa hatlı tramva- yının ilk durağı Ağa Camisi 'dir... Sa- kızağacı Sokağı'nın tstiklal Caddesi ile kesiştiği yerde ve tam da caminin köşesindeki tabelada "Tramvayihti- yari durak: Ağa Camn" yazmaktadır. Tramvayın Ihtlyarlığıl Kimi gençlerin, tramvayın "ihti- yarbğı'' ile bağlantı kurabileceği "ib- ti\ ı ari" sözcügünün anlamı vatmana bırakıhnış bir karar yetkisidu"; durak- ta, isterse durur istemezse durmaz... Tabii ki, keyfine göre değil... Tram- vaylar, tstanbul'da yolcu trafiğinin yükünü taşırken, eğertıklım üklım dol- muşsa vatman. durakta durmaz yolu- na devam ederdi... Durakta durması zorunlu değil ihtiyariydi... Ama tstik- lal Caddesi 'nde nostalji seferine çık- tığından beri, dolu da olsa boş da ol- sa; ineni bineni ohnasa da tramvay her durakta durur oldu. Ağa camlsl'nin yenllerl ; Tramvaym, vatman kabinini yolcu bölümünden ayıran carnlar renkliydi... Ağa Camisi'nin, iki kat pencerele- nnden üsttekilenn camlan da renkli. Kütahya çmilen renkli ve yeni... Ta- \andaki renkli kalem ışleri yeni... Çi- çekmotifleri yeni... Hahlaryeni... En eskısi 1934'ten kalma ohnalı... Biri araştırsa, birkaç parça halı belki de Atatürk'ün armağanı çıkacaktır... Caminin sağı solu, önü arkası yük- sek binalarla çevrilı... Mınarenin bo- yu, binalan geçemiyor... Müezzin ho- parlörü açmca ezan, damlann üzeri- ne çıkamadan camdan cama vuru- yor... Yan binada, Türkiye Komünıst Partisi'ninbürosu... tstiklal Caddesi'nde insan seli, bir o yana bır bu yana akıp gidıyor... Hüse>an Ağa, tstiklal Caddesi'nin bır köşesinde adını bırakmış gerisi- ne kanşmıyor! GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHANERtVÇ Teröre Alışmamalıyız... Atalanmızın kulaklara küpe olması gereken doğ- ru saptamalanndan biri de şudur: "Su uyur düşman uyumaz." Bu sözü, tehlikelere karşı bir zaman uyanık dav- ranılması gerektiğini belirtmek için kullanmışlardır. Ama pek çok konuda olduğu gibı bu doğru sö- zü de kulak arkası ettiğimiz ve uyuduğumuz anla- şılıyor. Oyle olmasaydı, çok sıkı güvenlik önlemlerinin alındığı bilinen iki uzak sinagogun yakın çevresin- de yaşanan terör saldınsı gerçekleşebilir miydi? • • • Acaba "Tûrk gibi başla, Alman gibi sürdür, In- gilizgibi bitir" cümlesiyle dile getirilen tanımlama bir kez daha mı kanıtlandı. Çünkü her olaydan sonra, gerekli sayılabilecek tüm önlemleri alıyoruz. Ama ne yazık ki sürekli kı- lamıyoruz. Hele süre, başlangıcı anımsanamaya- cak kadar uzamışsa önce dikkatimizi dağrtıyor, sonra da tavsatıyoruz. Aceleciliğimiz olaydan sonraki haberve yorum- larda da kendisini ortaya koyuverdi. Daha elde ham bilgiler ve veriler bile yokken te- rör örgütünü belirlemek için boşu boşuna kafa yormaya koyulduk. Oysaki sıcağı sıcağına yapılan bu tür değerien- dirmeler, uzmanlann ısrarla belirttikleri gibi bir an- lamda saldınyı düzenleyen örgütün daha da ka- ranlıkta kalmasına yol açabiliyor. Yerli ve uluslararası bütün terör örgütlerini alt al- ta yazsak, saldınyı anında ya da sonrasında izle- yenlerin anlattıkları ile örgütlerin gelenekleri ara- sında bağ kurulabilecek çok sayıda aynntı belirle- yebiliriz. Ama bu sonuç, ne bizi intihar saldınsı olduğu ko- nusunda ağırlıklı kanıtlar bulunan terör olayının ar- kasındaki örgüte götürebilir ne de teröristleri be- lirleyip adalete teslim etmemize yarar. • • • Terörist saldınnın, gerçekleştirildiği yerler açı- sından, Musevilere yöneltilmiş olduğu yadsına- maz. Ama sonuçlanna bakınca hem saldında ölen- ler hem de yaralananlar açısından büyük çoğun- luğu, Musevi olmayan yurttaşlanmızın oluşturdu- ğu görülüyor. Uygulamanın gerçekleştirildiği sokak- lar açısından da gerek işyerlerinde çalışanlann, gerek konutlarda oturanlann sayılan da bir kez da- ha terörün dini imanı olmadığını gözler önüne se- riyor. Türkiye zaten stratejik konumu ve yöneticileri- nin pek de yeterli olmayan deneyimleri yüzünden belalaria karşı karşıya kalmaya mahkûm bir ülke olmaktan kurtulamıyor. Kurtulduğumuzu sandığımız süreçlerde de ken- di yanlışlanmızı, başkalannın katkılan ile düzelte- bildiğimiz ortaya çıkıyor. Son somut örnek, Irak'a asker gönderme tezkeresinin, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD), Türkiye karşıtlannın baskısıy- la ağırdan alması nedeniyle yok sayılması sonu- cuna vanlması olmadı mı? Eğer ABD "buyurun gelin" demiş olsaydı, be- lalanmızayeni belalareklenmiş olmayacak mıydı? • • • Yaşadığımız terör saldınsı, gerçekleştirilme yer- leri ne olursa olsun, doğrudan Türkiye'ye yönelik bir girişimdir. Bir tek yurttaşımızı bile teröre kurban vermek he- pimizi yürekten vuran bir üzüntü kaynağıdır. Ancak, yıllarca daha kapsamlı terör saldınlannın acısını yaşamış, ama üstesinden gelmiş bir ülke- nin insanlan olarak karamsarlık dönemini de aş- manın yöntemlerini öğrendik. Bu saldınnın düzenleyicilerini de bulacak ve et- kisizleştirecek deneyime sahip olduğumuzu söy- lemek yanlış olmaz. Ama unutmamamız gereken şey, devamlı tetik- te bulunulması zorunluluğudur. Çünkü üzüntülerin açıklanması ne terörü engel- leyebiliyor ne de can kayıplanmızı geriye getiriyor. [email protected]. HABERiNTEKADRESi KUŞATMANEREDENVENASH YARUR AKPDEN tSRAIUE CÜLGİBİ K0LAYUKLA8 • Dtf«f>*ŞÇILER DENETİM! ELE AUYOR. BAĞOATTA BAAS AĞIRUĞf Aydınlık HER PAZAR BArjLERDE KADIKOY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ (AHKÂMIŞAHStYE) Dos>'a No: 2003337 Vası Tay. Mahkememizce veri- len 08.07.2003 tanh ve 2003'337 Esas, 2003'470 Karar sayılı ilamı ile, Kadir ve Ayşe kızı, 1929 doğumlu davalı mahçure Nermin Doğancı 4721 s. TMK'nun 405. mad- desı gereğınce vesayet altına alınarak kendisine kızı Neylan Doğancı Dınçadam vasi tayın edılmiştır. Keyfı- yet'ılan olunur. 17.07.2003. Basın: 55461
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle