Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 2 KASIM 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYEr SAYFA
17
- Türkrye'de 10 kişiden
biri sabıkalıymış...
'Önemli değil...
Önemli olan sabıkalılann
vönetimdeki oranı!"
Kırşehir'de
Cumhuriyetin 80. yı-
lı kutlamalan çerçe-
vesinde Türkiye ge-
nelindeki kamu kuru-
lu^annda, Mustafa Ke-
mal Atatürk hakkında
küçük seminerier düzen-
leniyor... Kırşehir'deki
seminerden öğreniyoruz
ki, Mustafa Kemal Paşa
asbnda Sultan Vahdet-
tin'in çok samimi bir ar-
kadaşıymış... Vatanın
kurtanlmasında Vahdet-
tin'in çok büyük fedakâr-
lıklar yaptığını bizzat
Mustafa Kemal Paşa
söylemiş... Mustafa Ke-
mal Paşa'nın en büyük
destekçisi Vahdet-
tin'miş... Kurtuluş Sava-
şı'nın ardından Vahdet-
tin, "Bu ülkeyi terk etmek
bana düşer" demiş...
Amasya Tamimi'nin halk-
tan gizlenen üç maddesi
varmış... Bu maddeler
açıklandığında gerçekler
anlaşılacakmış.
Pasif •
Akrf Kökçe: "Pastf içici
gibi pasff yiyici bir kesim
de oluştu ülkemizde.
Bunlar, kendileri doğru-
dan yemiyoriar. Polrtika-
cı, bürokrat, mafya, iş
adamı, gazeteci, bilim
adamı gibi kimlikleriyle,
hortumcunun yanında
yer alıp hortumla besle-
niyorlar."
ükümet, yerel seçimler öncesi belediyelere
ait prim borçlannın yeniden yapılandınlma-
sı yani ertelenmesi için karar alıyor... Uygu-
laması bir süre önce sona eren 4958 sayılı
yasanın sadece kamu için bir kez daha uygulamaya
sokulduğu belirtiliyor. Bunun üzerine de SSK Yöne-
tim Kurulu 24 Eylül'de yaptığı bir toplantıda özellikle
belediye borçlannın yeniden yapılandınlması için bir
çaiışma yapılmasına karar veriyor.
SSK Yönetim Kurulu'nda bu karara itiraz eden üç
üyenin gerekçesi; karann özel sektör ile kamu sek-
törü arasında aynma yol açması oluyor.
SSK Yönetim Kurulu karannın gerekçesinde ise;
resmi kurum işyerleri arasında özellikle belediyelerin
çok yüksek miktarlara ulaşan prim borçlannın yeni-
den yapılandınlmasının gerekli olması gösteriliyor...
Bu gelişmeleri Tıp Kurumu Genel Sekreteri Dr. Ali
Rıza Uçer şöyle yorumluyor:
"SSK'nin prim geliri 2002'de, 9.6 katrityon lira,
Hlas
emekli ödemesi ise 9.8 katrilyon liradır. Prim gelirie-
ri emekli aylıklannın yüzde 98'ini karşılamaktadır. Büt-
çe tahminlerine göre, 2003'de, SSK'nin geliri 15.6
katrilyon lira, gideri 20.2 katrilyon lira, bütçeden kar-
şılanacak açığı da 4.6 katrilyon lira olacaktır. SSK'nin
2003 Haziran verilerine göre prim alacağı 4.2 katril-
yon liradır ve yüzde 69'u özel sektöre, yüzde 22'si ye-
rel yönetimlere ve yüzde 5'i kamu kuruluşları ve
KİTIere ait olan bu alacak tahsil edilebilse, kurum
2003 'de de açık vermeyecektir. Yerel yönetimlere ta-
nınan bu ayncalıkla kurumun alacaklannın tahsil edil-
mesi yerine ötelenmesi yani SSK'nin aktüereyal den-
gesinin daha da bozulması söz konusudur. Yerel yö-
netimlerin kaynaklannı etkili ve verimli kullanması ye-
rine palyatif bir yaklaşımla sorun dennleştirilmekte,
içinden çıkılamaz hale getirilmektedir.
TBMM'nin gündemindeki Kamu Yönetimi Temel
Kanunu ile merkezi devlet küçültülmekte, yerel yö-
netimler ve özel sektöre oluşturulan boşluğu doldur-
ma işlevi yüklenmektedir. Oysa ki yukanda da görül-
düğü gibi ülke nüfusunun yansını kapsayan SSK'de
asıl sorun özel sektör ve yerel yönetimlerin prim borç-
lannı ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemeleridir,
zira prim alacaklannın yüzde 90'ından fazlası özel
sektör ve yerel yönetimlere arttir. Kamu kuruluşlan ve
KlT'ler büyük ölçüde bu yükümlülüğü yerine getir-
mekte ve SSK'yi ayakta tutmaktadır. Kamu yönetimi
reformu ile sağlam olan bu kamusal ayak kınlmakta
ve soruna neden olan yerel yönetimler ve özel sek-
tör çözümmüş gibi ön plana çıkanlmaktadır. Böyle-
ce toplumun yansını kapsayan bir sosyal güvenlik
sistemi de iflasa sürüklenmektedir.
Ancak bu küresel denklemle yalnızca SSK değil,
Türkiye de iflasa sürüklenmektedir."
Yüksek Yerilim Hatt
erdincutku a yahoo.com
Çağ atladılar. Görücü usulle değil, "ben evleniyorum
evi"nde, TV'de görücü usulle evleniyorlarî
Şark Meselesi'ndeki Ermeni Meselesi
Kara Kuvvetleri Dergisi'nde yayım-
lanan araştırmacı yazar Ahmet Kadri
Ergin'in "Ermeni meselesinde dış
etkenlere genel bir bakış" başlıklı ya-
zısından:
"Siyasi tarih terminolojisinde Os-
manlı Imparatoriuğu'nun parçalan-
masının kod adı olarak ortaya çıkan
'Şark Meselesi'nde Ermeniler, em-
peryalist devletlerin kendi siyasi çı-
karian için kullanılarak 'Büyük Erme-
nistan' hayali ile Türk devleti ve mille-
ti aleyhine nesilden nesile geçen kin,
nefret ve intikam duygulanyla doldu-
rulmuş, Türk milletinin canına kasta
hazır robotlar haline getirilmişlerdir...
Esas haliyle 'Ermeni Meselesi' 1877-
1878 Türk-Rus Harbi'nin sonuçlan 3
Mart 1878'de Ayastefanos'ta imzala-
nan sulh anlaşmasında Ermenilerin le-
hinde maddeler konularak Ruslann hi-
mayelerini sağlamalanyla ortaya çık-
mıştır. Bu tarihten hemen sonra 4 Ha-
ziran 1878'de imzalanan Türk-lngiliz
anlaşmasına Doğu Anadolu'da Hıris-
tiyanlann bulunduğu yerierde ıslahat
yapılması yolunda bir madde koydu-
rularak Ingiltere'nin de himayesini
sağlama yoluna gidilmiş ve bunda ba-
şanlıdaolmuşlardır...
Osmanh'nın devlet hizmetinde en
yüksek mevkilere çıkmış Ermenilerin,
1. Dünya Savaşı'nda Batı'nın ve Rus-
lann desteğini alarakTürkOrdusu'nun
ikmal yollannı kesmek, sivil silahsız in-
sanlara saldırmak gibi yaptıklan yan-
lışlıklar Osmanlı idaresinin karşı ted-
birieri almasına sebep olmuştur."
ÇED KOŞESI
OKTAY EKÎNCÎ
Can Baba'nın sokağında,
'demlenerek okumak'...
Başka dıllerde karşüığı nedır
bilmıyorum ama içkı kûltürü-
müzdekı "demfenmek" sözü ka-
dar rakıya ve şaraba yakışan bir
başka tanım bulunamaz...
Öylebirdenbire "yuvariama"
şeklinde değil, konuşa konuşa,
söyleşe söyleşe, Azerilerin dedi-
ği gibi yavaş yavaş "keyifleni-
len" bir yudumlama, başka na-
sıl tanımlarıabilirdi?...
Çay nasıl kı ancak "ımıkateş-
te" tavşan kanı demleniyorsa;
içkınin de "kafada" demini ala-
bilmesi için, yalnızken "düşleri-
ninn", dostlar varsa "mahabbe-
tmizm'" aynı sıcaklıkta derinleş-
mesi gerekiyor...
Bir şairin 'evinde'™
Geçenlerde Izmir'deyken, ta-
nhçi dostum Fikret Yıtanaz tut-
tu beni Alsancak'taki 1452. So-
kak'taMîko'yagötürdü... Masa-
mızın dayandığı duvarda, Can
Yücei'in el yazısı; "Evime
gefr gibi gelece-
bir yer
şuyazıü: "MevsimlikEgekültü-
rûdergisL'"
Bu ilk sayısı, "sonbahar"a ve
"Can Baba"ya adanmış.. Say-
falarını çevırince, tanıdık, tanı-
madık ısımlerden Ege'nin ya-
şanmışlığını izliyorsunuz...
Okuma tûrlerinizin arasına
"demlenerek okuma"yı da ka-
zandıran bir dergı. Yanıruzda ar-
kadaşınız olmasa bile, Mi-
ko'nun masalannda Miko'yla
birlikte saatlerce demlenmeniz
mümkûn.. Üstelik, hem öğrene-
rek, hem yine öğrenerek...
Okni gibi meyhane
Bu çok özel kent ve kültür
hizmetini yapanlar; yani Mi-
ko'nun sahıbı Cenap Tfirksa-
vaş, yazıişlen sorumluluğunu
üstlenen Av. Orhan Çetinbüek,
Genel Yayın Yönetmeni Dr.
Erkan Serçe ve görsel yönet-
men A. TansdOzalp, eminim ki
"eğföm tarihimize" de
geçecekler...
"Mevha-
Izmir'de incir hasaduu da Miko'da oknyabilirsiniz»
tw_" demiş ve emeği geçenleri
cudamış...
Adresi unutmamak için "so-
kat numaraa ne\ di" dıye sor-
iuiumda: "Ezbertemene gerek
voİ, Can Yûcel Sokağı otdu-."
lenesinlermi?...
öözümün önüne, Eski Dat-
ça'laki evine giden ve adının ve-
rildği tarihi sokak geldi... Şim-
± ie Izmir'de bir sokağı daha
va: Üstelik "evimgibL" dediği,
bata şimdi de bir köşesinde
Efan Arman'm armağaru "hey-
brinin" bulunduğu Miko'nun
soiağı...
üunet Piriştina'nın ve Bû-
v&şehir Bekdne Mecfiâ'nın bu
vealı kararına da kadeh kaldır-
iltan sonra. Fikret'e sordum:
- Burada neyapıyorsunuz?.."
-leyhanede ne yapılır?.. A-
nii sanki içmenin ötesinde bir
cnmı var Miko'nun:
•- Okuyoruz...'' dedi ve ekle-
cji "Hem okuyor, hem içiyo-
•n»"
ya, yine abar-
tıyr sandun... "Ne oknyorsu-
•K" dememe kalmadan, masa-
3îbir "dergi" konuldu. Adı;
•*TBkon
... Adının üzerinde ise
neyi okul yapanlar" olarak...
Dergide imzalan olan, tz-
mir'in en çalışkan kadmlann-
dan Dflara Sürgü Ersözlü ile en
zarif aydrnlanndan ÜnalErsöz-
lü,efsanevi HaMkarnas Bahkçı-
a'nın bence en değerli mirası
olan Şadan Gökovan, antik
dünyanın "şarap uygarhğuıa"
sevdalanan arkeolog Ersin Do-
ğer, zeybekleri "sosyal eşkrya"
yönleriyle tamtan Sabri Yetkin
ve diğer tûm yazarlar da aynı
okulun "hocabuı" olma yolun-
dalar...
Bu "derster" arasmda, yine
FOjret Yümaz'ın ille de «Izmir
Limam'ndaki Eski Meyhane-
ler"i anlattığını görünce, artık
şaşırmadım... Alsancak'ta 5 yı-
lını geride bırakan Miko için
Yaşar Aksoy'un duygulannı
okuyunca da bu yazıyı, tzmir'i
bu en yûrekten sevenin sözle-
riyle noktalamaya karar ver-
dim:
"Kr şehri, bir semti şairlerle,
şiirierk yaşamakistejenkr için
Miko, davetkâr bir dergâhtir,
çünküCanBaba'nmrürbesigH
bidir aynı zamanda_."
Oekinciın cumhuriyetcdm.tr
KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
ÇtZGİLlK KÂMtL MASARACI kamilmasaraciı mynet.com
J
^
HARBÎ SEMİHPOROY semihporoy(ayahoo.com
HAYAT EPtK TtYATROSU MJSTAFA BtwtN
BUCA CEZAEVINDE
ÇOCVK MAHKUMLARA
BU SISTEMIN
BONUS'U
EFENOİM I..
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAIS 12 Kasun ıctrıc.mumtaz-arikan.com
TIRPTTZ'fN SONU!
1944'TE BUGÜAl *KUZ£YİN
Si* APIYLA OAANtUİN AUMAN SA-
VAŞGEMlSİ Tfizprrz, /A/eiU'Z HAVA
tJi BABPIMAAH
SONUCU eA f33
INPİK.İLMİŞ OLAfJ SS 8İN TONUiK 6£Mİ, CİNLÛ
%ISMABCK' SAU4Ç S£MİSİN/M KASIDEŞİYPI. MÜ77
6£MİL£RlNİU /OJZerD&J yM>TJKLAief D6Nİ2. O
e A/OGVEÇ 'M ZUZeYİMOe
Ş TrKPrrZ, G&JEL. OLARAIC BÜYÜ/C Ç Ç
8ULUMMAMlfTt. AMCAK, OG4O4 DÜŞMAMLARf rçttj
ZORKUUJ &£. DUŞ OLMAYI SÜBÜÛGÜYOePU. F/YOBDLAB-
SAKLANIP KOHU/VMASIfJA tZARŞlUK, Ç£Ç(TLİ HAV/I
SALOtRU-AerNA UgGAYAM GEMİ, Sof/UMD* İHGİLİZ LAAJGA&&
BOMŞARDIMAN UÇAKLAfZI 77U&&HPAAI SATretLMffn
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
ülü Üzerine
Pazartesi akşamı Taksim'de, büyük bir otelin gi-
riş katındaki pastanede kahve içerek bir arkada-
şımı bekliyorum. Karşı masada iki kadınla bir er-
kek oturuyor. Üçü de genç, şık, bakımlı insanlar.
Erkek gazete okuyor, kadınlar da aralarında konu-
şuyoriar. Herhalde o anda yapacak başka bir şe-
yim olmadığından gözlerim, dikkat çekici, özel, il-
ginç hiçbiryanı olmayan bu masaya takılmış, izli-
yorum. Erkek bir ara okuduğu yazıdan başını kal-
dırarak kadınlara bir şeyler söylüyor. Kadınlar ko-
nuşmalannı kesip arkadaşlanna bakıyoriar.
Erkeğin ne söylediğini duyamıyorum, fakat ka-
dınlann yüzlerini buruşturmalanndan duyduklan-
nın "hoş olmayan bir şey" olduğunu anlıyorum.
Kadınlann yüzlerinde "Anlatma! Söyleme!" gibi-
sinden mimikler beliriyor. Fakat adam oralı değil,
susmuyor, tam tersine söylediklerini bu kez daha
yüksek sesle yineliyor. "Sidik", "işkence"g\b\söz-
cükler çalınıyor kulağıma. Genç erkek sanki ma-
sa arkadaşlannın canını sıkmaya karar vermiş,
elindeki gazeteden tümceler okuyor. Okudukça
da kadınlann yüzü allak bullak oluyor.
Bir süre sonra hep birlikte kalkıp gidiyoriar.
• • •
Onlar gittikten sonra masanın üzerinde bıraktık-
lan gazeteyi alıyorum. Gazetenin baş sayfasında
"Birzamanlar bir cezaevinde..." başlıklı bir haber
var. 1981-1984 yıllan arasında 34 tutuklunun öl-
düğü, yüzlerce insanın sakat kaldığı dehşet olay-
lan anlatılıyor. Haberin devamı 5. sayfada.. açıp
okuyorum...
Son yirmi yılda belki yüzlerce kez karşılaştığımız
işkence tanıklıklan. Okurken_yüreği burkuluyor in-
sanın. Bir tanık anlatıyor: "Üzerinde 40 çivi olan
birsopa vardı, onunla vuruyoriardı... Bizherza-
man copu tercih ediyorduk..." Bir başkası anlatı-
yor: "Onu kann içine yatırmışlardı ve bana dedi-
lerki 'Ağzına işeyeceksin'. 'Yapmıyorum' deme-
dim. 'Gelmiyor komutanım' dedim. Benidövme-
ye başladı." Bir diğer tanık: "Bir gün gardiyan ça-
ğınp beni dövdükten sonra ağzıma cop sokup
'Dişle!' dedi. Copu dişlediğimde hızla çekti ve ön-
den iki dişim kınldı. Kınlan dişlerimin kökleri kal-
dı. Bir hafta sonra yüzüm, gözüm balon gibi şiş-
ti. Aynı gardiyan 'Niye yüzün şiş?' diye soruyor-
du. 'Ranzadan düşerken dişlerim kınldı komuta-
nım...' diyordum." Bir başkası: "Dövüyohar, mu-
hakkak dövdüğü kişinin bir tarafını da kınyohar-
dı. 'Ne oldu sana?' diyoriar, 'Ranzadan düştük
komutanım...' diyorduk. Herkese avuç avuç bok
yediriyoriardı, bu çok sıradandı. 23'üncü koğus-
ta Y. A. adında birarkadaşımız vardı. Herkesin gö-
zü önünde ona cop soktular. Cop sokma, bokye-
dirme âdettendi."
• • •
Bu olaylann üzerinden yirmi yıl geçmiş... Insan-
lara bok yedirenler, sidik içirenler, cop sokanlan in-
sanların dişlerini kıranlar, kemiklerini parçaJayan-
lar yaptıklanyla kalmışlar. Hiçbir ceza verilmemiş
bunlara. Yargı önüne çıkanlmalanna bile gerek du-
yulmamış. Yirmi yıldır aramızda yaşıyor bu soysuz-
lar.
Insan kendini bir an için o ağır işkencelerden ge-
çenlerin yerine koyunca öfkeden çıldıracak gibi
oluyor. Düşünebiliyor musunuz? Birileri sizi yere
yatınp bir arkadaşınızı ağzınıza işemeye zoriuyor,
dişlerinizi kınyoriar, makatınıza cop sokuyoriar, si-
zi çivili sopalaria dövüp kemiklerinizi kınyoriar...
Hiçbir yere başvuramıyorsunuz, şikâyet edemi-
yorsunuz, hakkınızı arayamıyorsunuz. Size en ağır
işkenceleriyapan o soysuzlara, "Komutanım!" di-
ye seslenmek zorundasınız üstelik.
Sonra bir gün, "Artık özgürsün!" diyoriar size.
Ağzına işenmiş, bokyedirilmiş, çivili sopalaria ke-
mikleri kınlmış bir insan, hayatlann hiçbir şey ol-
mamış gibi, "eskisi gibi" yaşandığı bir dünyada
"özgür" olabilir mi? O insanlar "özgür" değilken
biz özgür olabilir miyiz? Salt öyle sanmakla "öz-
gür" olabilir mi insan?
(e-posta: dkavukcuoglu(a superonline.com)
(Faks:0212 234 68 73)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6
SOLDANSAĞA:
1/Orkestrave
askeri bando-
larda kullanı-
lan en tiz ses-
li nefesii çal-
gı...Satrançta
birtaş. 2/Kaz
Dağı'nın an-
tik dönemler-
deki adı...
Ünsüzle bi-
ten bir sözcü-
ğün ünlüyle
başlayan sözcüğe
bağlanarak okunma-
sı. 3/Mekik oyasına
benzerbirtürdantel.
4/ Tuzlanmış ve deri
tuluma bastınlmış
peynir... Çemberin
çe\Tesinin çapına
oranını gösteren sa- 8
yı. 5/ Olumsuzluk 9
belirten bir örnek... "Kaknn" da denilen kürk
hayvanı. 6/Bayağı, sıradan... Aynı ahır adına ko-
şan yanş atlanna verilen ad. 7/Mersin ilinin eski
adı... Gemileri, farklı iki su düzeyinin birinden
öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz. 8/Muş-
mulayabenzerbiryemiş... tslamda geçici evlilik.
9/ Suudi Arabistan'ın plaka işareti... Islam inan-
cına göre kıyamet günü bütün ölülerin dirilerek
toplanacağı yerin adı.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Küçük taneli bir fAndık cinsi... Aritmetikte bir
kuvvetin derecesini veren sayı. 2/ Çok sevilen
kimse ya da şey... Yeteneği ve saygınhğıyla ünlü
kadın şarkıcılar için kullanılan sözcük. 3/Padişah
ve yüksek dereceli devlet görevlilerinin giydiği
kolsuz, devrik ve geniş yakalı kürk. 4/Gözleri gör-
meyen... Sıkıntı verme, üzme. 5/Karara'' da de-
nilen beyaz ttalyan mermeri... Yabancı. 6/ tm-
kân... Eski dilde su. 7/Bir renk... Arap abecesiy-
le yazılan bir yazı türü. 8/ Sularda yaşayan tek
nücreli bir canlı... Bir gemi ya da uçağuı izlediğL.
yol. 9/Uzaklık işareti... Toplanma/birleşim.