01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5AYFA CUMHURİYET 11 KASIM 2003 SALI 14 J v U l j l . U i \ kulturfacumhuriyet.com.tr TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GÜRUIN MtalardanyaşayanefsaneteDoç. Dr. Zühre İndirkaş ın yazdığı ve Can Cöknü'ın gravürlerıyle eşlık ettiği 'Türk Mi- toslan ve Anadolu Efsaneleri'nin a Sürümleri' adh kitap henüz Türkiye'de basılamadı ama Zürih'te Spur Verlag tarafindan yayımlandı. ('Dk Alttürkischen Mythen in Mitteİasien und Ihr Weherieben in AnatoHen") Kitabı Alman- caya çeviren Turgut Vogt bu yayınevini Avru- p>a çapında kültür mırasımızı tanıtmak ve ko- rumak amacıyla 1989'da kurmuş. Türk mitoslannın az büinmesinın etkenler- den biri olarak Orta Asya'nın yazılı olmayan göçer tarihine ilişkin bilgilerin dağınık, kay- naklann çeşitli olmasını gösteren ddirkaş ve Göknil bu çahşmayla ilgili olarak şöyle diyor- lar: "Kültürel mirasımızı dahaiyi tanıyabOrnek için yapöğımız araştırmalann sonuçlannı biri- mizsözcüklerle anlaurken diğerimiz de çizgikr- k görselleştirerek buçataşmayıhaarladık... İçin- de bulunduklan tarih ve kültür ortanu eşbgin- de Türk ve Anadolu mitoslannm izini sürdük. Amacımız görselleşmemiş olmalan nedeniyle akdlarda pek yer etmemiş, Türklerin Orta As- ya'dan Anadolu'ya ve günümüze dek kurgula- dıklan mitoslar ve efsaneieri bir araya getirmek ve okuyucuyla paylaşmak." Tiyatro bağlamın- da da zengın kaynaklar ıçerdiği kuşkusuz bu kıtabın. Ana Tanrıçalar ve Kybele Zühre tndirkaş, 'Ana Tannçalar. Kybele ve ÇağdaşTürkResmindekitzdüşümleri' adh kı- tabında da yıne Anadolu uygarhklannda Ana Tannça ve bu bağlamda öne çıkan Kybele inan- cının tarih öncesi dönemlerden başlayarak sa- natsal boyuta geçışindekı süreci ele ahyor. Ana Tannça'nın, taş çağından başlayarak hem im- gesel hem de ka\Tamsal boyutuyla irdelenme- si yine tiyatro araştırmalan için bir ateşleyici sanki. Kitabın ikınci bölümünde ise günümüz Türk ressamlannın örnekleri sunuluyor. îndir- kaş "bu çahşmanın asü amacı sanatçdann ya- pıtianm resim diBaçısından değeriendirmekten öte, Anadolu" da yaşamış çeşitli kültürlerin çağ- daşreamsanaânûzdakivansımalannıorta^akoy- makür" diyor. PeterHaB'ın 'ExposedBytheMasks' CMask- lariaAçıklanan') adh kıtabında santık Yunan sah- nesine ilişkin olarak, düşüncedeki sınırsız öz- gürlüğe biçimle, çizgiyle ulaşıldığını vurgula- yan sözleri geliyor aklıma... Sanatın her alanın- da olduğu gibi, tiyatroda da arayışlar, yorum- lar, sorgulayışlar ve tabii ki yarahşlar için zen- gin bir kaynak ülkelerin kültürel miraslan. Semlha Berksoy serglsl Semiha Berksoy'un sınır tanımayan duygu ve düşünce dünyası onun güçlü sesinde, sözün- de, fırçasında, kaleminde daha da özgürleşı- yor. tş Sanat Kibele Galerisi'nde açılan Semi- ha Berksoy Retrospektif Sergisi, sanatçının du- yarlı, sağlam, mücadelecı ve pişmanlıklara hıç yer vermeyen dünyasım yansıtıyor. Zenginlik- lerle, sevgiyle. tutkuyla, acıyla. aşkla, inatla arklı tarihsel dönemlerle kurulacak ilişkiler, kültürel mirasa sahip çıkmanın önemini vurgularken düşünceyi, demokrasi bilincini ve yaratıcıhğı zorlayacaktır. olu dolu bir hayat... O kadarşey var kisesiyle, sözüyle, çizgisiyle, renkleriyle anlattığı ve anlatacağı... Biryaşayan tarih Semiha Berksov. dolu ve de her an volkan gibi patlamaya hazır bir dünya bu. Çok yönlü sanatçı kimliğıyle cumhuriyet dönemi çağdaş Türk kadınının ön- de gelen temsilcilerinden biri. Yaşam tutkusu. yaratıcı kimlığiyle bir 'ateşkuşu' Semiha Berk- soy. "Opera müzikti dramdır ve oynanması la- zandû"" dıyen Semiha Berksoy, sergısınden kı- sa bir süre önce küratör Harald Szeemann'ın da- veti üzerine Viyana'ya gitti ve orada bu sözle- rini doğrulayanbirperformans sundu; Riehard Straussun 'Salome' operasından bir bölüm. Bu performansta (Kibele Sanat Galerisi'nde ızlenebılir) sesı, oyunculuğu ve kendi çizımle- riyle oluşturduğu çarşaf dekoruyla yine dıkkat- len üzerine topladı. Bonn Müzesı küratörü Prof. Dieter Rontemn sergi kataloğunda belirttiği gibi Berksoy, hangi alanda olursa olsun, "son derece kişiseL son derece kendisi ve özneL orta- ya manüklı bir gözün kavrayamayacağı gfiçler ve enerjiler'" yayan bİT sanatçı. Sahneye çıktv- ğı ya da resımlenyle var olduğu yerde "...Se- yircininve eleştirtnenin oturduğu koituktan sah- neyi algüayışı artık elle tutulabilir dummlar de- ğO, hele düşünmeye ahshğı düzen sistemleri hiç değü. çünkü arük Semiha Berksoy'un patlama gücti her şeyi değiştirmekte." Bu yazıyı okurken Haldun Tanerın sözleri gelıyor aklıma "Semiha Berksoy sahneye çıkü- ğı anda deprem olur." Semiha Berksoy'un retrospektif sergisini ya- nı sıra, evinin en mukaddes köşesini oluşturan ve Robert VMlson'dan Dieter Ronte'ye, Harald Szeeman'a, Rosa Martinez'e her görenin bü- yülendiği özel odası da Lüksemburg'da Mille- nıum Sergısi'nde yer aldıktan, Bonn Müzesi ve Viyana'da Kunst Müzesi'nde sergilendikten sonra Türkiye'ye döndü ve tabiı ki bürokrasi ve adam sende'cilik engehne takıldı. Kültür Ba- kanlığı Yıldız Sarayı'ndakı Tiyatro Müzesi'nde bir yer temin edemedi. Oda, iki yıl kadar bir de- poda bekledi! Ama, ne kadar güzel ki, 2003 yı- İında rektörün girişünleriyle Mimar Sinan Üni- versitesi Resim ve Heykel Müzesi'nin daimi ko- leksiyonuna dahil edildi "'Semiha Berksoy'un Odasf ve ziyarete açıldı. §u günlerde, Semiha Berksoy yaşam ener- jisini, yaratma gücünü yıtirmemış dinamik bir sanatçı olarak sergilerine uğruyor, ziyaretçiler- le buluşuyor. yeni projeleri üzerine konuşuyor % e "sanat her zaman doğruyu gosterir" diyor. Cumhuriyetin 80. yılında oyunyazarlığımız (1) DoğaçlamadanyazaraTUNCER CÜCENOĞLU Bir ülkede gerçek anlamda ve yeterli sayıda oyun yazan yoksa, o ülkenin ulusal tiyatrosunun var- lığından söz edilemez. Çünkü her ülkenin ulusal tiyatrosu, o ülkenin kültürünün bir ürünü olarak orta- ya çıkan oyun yazarlannca oluş- turulur. Bu Rusya'da da böyle ol- muştur. İngıltere, Fransa ve Al- manya'da da... Eğer Gogol, Ost- rovski,Çehov'olmasaydı ulusal bir Rus Tiyatrosu. Shakespeare,Pin- ter,\Veskerolmasaydı ulusalbir în- giliz Tiyatrosu ya da Lorca olma- saydı ulusal bir tspanyol Tiyatro- su"ndan söz etmek olası mıydı? Temel öğe güldürü Türklerin Anadolu'ya gelip yer- leşmeleri, hepinizin bildiği gibi 1071 yılında gerçeklesmiştir. Ana- dolutopraklanna gelen atalanmı- zı tiyatro bağlamında; hem kendi atalan, hem Anadolu uygarlığıru oluşturan çeşitli halklar ve hem de Islam dünyası etkilemıştir. Işte bugünlerde var olan ve ge- lişimini sürdürmekte olan tiyat- romuz, hem Doğu, hem de Batı et- kilerıni içeren ve bunun sentezini de sağlam örneklerle vermeyi ba- şarabilen bir tıyatrodur. Türklerin atalannın Şaman törenlerinden se- yırlik köy oyunlanna, köy kukla- sından taziyeye, kentsel kesimde ise bir çeşit halk tiyatrosu diyebi- leceğimiz ortaoyunu, meddah. kukla ve Karagöz"e uzanan bir çizgi izlenmektedir tıyaromuzun gelişiminde. Geleneksel Türk Ti- 1860'da Gedikpaşa Tıyatmsııaçılmış, 1868'de Güllü Agop 'un önderliğinde buyapıda kurulan Osmanh Tıyatmsıı Türkyazarlanmn oyunlanm sergilemeye başlamıştır. Yazılan ilk Türkoyunu olan Şinasi 'nin Şair Evlenmesi ise Türk oyunyazariığının baslangıa kabul edüir. yatrosu'nun temel özelliklerinK yazıh bir metne değıl, doğaçla- maya dayanması. sahne gerektir- memesı, şarkı, dans. söz ve taklit unsurlanmn vazgeçilmez öğeler olarak belirmesi, Batüı u kapah biçim" yerine "açık biçim"i seç- mesı. u güldürü'"nün esas alınma- sı, kişilenn "karakter1 " düzeyin- de değil "'tip" düzeyınde ışlenme- si, sergüemelerin sürekli değil, bayram. düğün, sünnet gıbı top- lumsal olaylarda gerçekleştınlme- si olarak belirleyebiliriz. Yukarda sıralamaya çahştığımu temel özelliklenn tam tersıni uy- gulamakta olan Batı Tiyatrosu, Tanzımat'ın ilanıyia bırlikte ülke- mızde geçerlı olmaya başlamıştır. Bize göre en önemh katkı yazıh metne geçilmekle olmuş, yabancı yazarlann çe\iri ve uyarlamalan- nın etkısiyleTürkyazarlan da oyun yazmaya başlamışîardır. Böylece dünya tiyatrosu açısından çok geç de olsa. dram geleneği ülkemizde de başlatılmıştır. İlk TürK oyunları 1923 yılında Cumhuriyet ilan edilinceye kadar bu bağlamda önemli adımlar atılmıştır. Şöyle ki, îstanbul'da 1860yılında Gedik- paşa Tiyatrosu binası kunılmuş, 1868 yılındaGüDüAgop'un önder- liğinde Osmanh Tiyatrosu bu ya- pıda etkınliklerıne başlamış ve Türk yazarlanmn oyunlanmn Türkçe olarak sergılenmesine baş- lanmıştır. Yazılan ilk Türk oyunu olan Şinasinin Şair E\1enmesi ise Türk oyaın yazariığının başlangı- cı kabul edilır... Ozellıkle Namık Kemal ve uyarlamalanyla Ahmet VefıkPaşa yazar olarak öne fırla- mayı başarmışlardır bu dönemde. Topluluğu oluşturan Ermeni oyun- cular yanında Müslüman Türk oyunculannın yetişmesi de gene bu aşamada gerçeklesmiştir. 1923 yılında Cumhuriyet'in ila- nından sonra ilk beş yılda Türk Tiyatrosu:"Baühyazarlann oyun- lanndan yaprian uyariamalann. tiyatro tekniğinin uzağında ve al- tmdatelif oyunlann,bilinçlese- çiunemiş çevirilerin işgaüne uğra- mış bir tiyatro yapma çabası..." olarak özetlenebilır. SÜRİCİK Dört yeni oyunun yer akhğı kitapta. oyunlann temasım Anadolu tarihi, mitolojisi ve arkeolojisi oluşturuyor. Savaş Aykılıç'ın toplu oyunları yayımlandı Kültür Servisi - Devlet Tiyatrosu sanatçısı, Tiyatro Yazarlan Derneği Genel Sekreteri ve oyun yazan Savaş Aykılıç'rn Toplu 6>nnlan 2 kitabı Mitos Boyut Yayınevi tarafindan basıldı. Dört yeni oyunun yer aldığı kitapta, oyunlann temasını Anadolu tarihi. mitolojisi ve arkeolojisi oluşturuyor. Aykılıç'ın kıtabında yer alan 'Kral Karun' adh oyun da zenginlik ve mutluluk arasındaki ilişkiyi işlıyor. Bu tarihsel oyunda Solon, Salome, Orakly ve Gyges gibi mitolojik figürler yer alıyor. Kitapta yer alan bir diğer oyun ise'Troya Geçilmez'; geçen sezon kısa bir süre Muammer Karacada da sahnelenen oyun Homeros'un 'tlyada'sı ile günümüz olaylan arasında paralellik kuran bir yapıt. Hiciv ustası şair Nefi, W. Muradve Kösem Sultan arasındaki iktidar, dostluk. aşk üçgenıni konu alan 4 BirKalem,B»rKıhç, Bir de Kalp' adlı oyun aynı zamanda sanatçı - iktidar çatışmasının trajik boyutlannı da ırdeliyor. Kitabı oluşturan 'Ksantos Trajedisi' Lıkya başkentinin tarihinde iki defa yaşadığı bir trajediyi konu alıyor. Anadolu insanının bağımsızlık tutkusunun kökenlennı araştıran bu kısa oyun. antik oyun kalıbında yazılmış. YAZI ODASI SELtM tLERİ 0 Mor Salkımlar (3) Ayasofya'da, Fatih Valide Camii'nde, Sinekli Bakkal Mescidi'nde okuyan Rabia, Sinekli Bak- kal romanının hafız kızı, o ses, o duyumsayış, Pe- regrini'ye büyüleyici gelecektir. Peregrini adına konuşan, bir bakıma Halide Edibdir. Müslüman îstanbul'da doğupbüyümüş, Mevlevi büyükannesinin huzur derslerini sezmiş, Üsküdar Amerikan Kız Koleji'nde okumuş, Do- ğu'yla Batı arasında yorucu bir iç geziye çıkmış in- sanın konuşması... Katı, kuralcı din yerine, dınin esnek, güzelduyu- sal, geniş perspektifli, hoşgörülü yanını dile getir- mek çabası. Romancının hatıriadığı Istanbul, di- nin esinlendirmesiyle sanat şaheserleri yaratabil- miştir. Halide Edib bir başka noktaya dikkat çeker: Bu şaheserler, Batı'daki gibi, anlı sanlı, büyük sanat- çılann elinden çıkma değildir. Tersine, basit bir ma- nalle dekorunda, sanat sanki kendiliğinden belir- mektedir. Uzakta hep o ince beyaz mınare. Yalnız o kadar mı? Çardağından morsalkım sarkıtan mahalle sa- kinleri, hayatı adeta sanat eseri kılmayaçalışmak- tadır. Gelgelelim, Istanbul'daki başkalaşımı izlemek ve dile getirmek de Halide Edib'in sayifalanna yan- sır. Romancı, kentin yeni ve tuhaf bir çehre edin- diğınin bilincindedir. Mor Salkımlı Ev'le Sinekli Bakkal'da şiddet de- recesine varan yurtsama, Istanbul'un çarpık bir mi- mariye sürüklenişiyle, yerini acıya bırakır. Mev'ut Hüküm (1918) Fatih'i anlatır. Fatih, Sü- leymaniye, Aksaray romancının îstanbul'da göz- de semtleridir. Ama yazar 1939 tarihli Tatarcık'ta sanki Istanbul'dan biraz kopmak istercesine, Bo- ğaz'ın uzak bir köyüne, Poyrazköy'e açılmtştır. Sinekli Bakkal'dan yaklaşık otuz yıl sonra kale- me getirilmış Akıle Hanım Sokağı, geçmiş güzel Istanbul'u boşyere arayıştır. Halide Edib, hâlâ, Si- nekli Bakkal'dakı gibi konuşmak ıster. Laleli ve çevresini uzun uzadıya tasvir etmekte, dünkü Is- tanbul'u arayıp durmaktadır. Fakat Laleli ve çevresi sönüp gitmiştir. Bu ilginç romanın Istanbul'u, çoktan beri, Amerikan moda- lannın, Amerikanlaşmanın tutsağı olup çıkmıştır. Romancı, ileri yaştayken yazdığı Hayat Parça- lan'ndaTopağacı'ndan söz açar. Hayat Parçalan dağınık bir romandır. Bununla birlikte yazann, o gün- lerin gözde semti Topağacı'na hayretle bakakalı- şı yabana atılamaz. Boyuna, kibrit kutusunu andınr apartmanlar ya- pılmakta, yeni zenginler sözüm ona modern gö- rünümlü bu semte üşüşmekte, kentin mimarisin- de yeni bir dönem başlamaktadır. Halide Edib yeni mimari anlayışı ürkütücü bulur. Dev kibrit kutusu kılıklı apartman Istanbul'a özgü dünyayı yok ettiğinden, şehrin insanı da değişmek- te, ne idüğü belirsiz bir ortam yaratmaktadır. Dahası, Istanbul, ıç göçlerie baş edememekte, hızla taşralaşmaktadır. Akıle Hanım Sokağı'ndaki "Cıbıl Gız", taşra kökenli insanın îstanbul'da na- sıl yoldan çıktığına atıfta bulunur. Romancıyagelince, hayli yaşlanmıştır. Belleği bu- lanıktır. Handan'ın kalp ağnsını bir daha yazmadı- ğı gibi. Sinekli Bakkal'daki Istanbul masalına da bir daha geri dönmez. Azap Kapısı isimli son bir roman yazmak istedi- ği biliniyor. Kımbilir rüyalannda belki hâlâ Mevlevi büyükanneyi. onun kırmızı yastığını, gaz sandık- lanndaki yemyeşilfeslegenleri, toprak saksılarda- ki keskin kokulu karanfilleri, hiç unutamadığı mor salkımlan görüyordu. Kim bilir belki hâlâ Rabia'yı Ayasofya'da dinle- mek isteyen Peregrini'yi, Doğu-Batı sentezini dü- şünüyor, düşlüyordu. Belki Azap Kapısı bütün bun- lann romanıydı... Öneriler: Tiyatro/Tarlakuşuydu, Juliette; Ephraim Kic- hon; Tiyatro Kedi Kitap/Zaman Satan Dükkân; Fıstık Ahmet Tannverdi; Literatür Yayıncılık. BUGÜN • OPERET SAHNESİ'nde De>1et Opera \* Balesi Genel Müdüıiüğü'nün 13.00te k Okul MatinesT adlı dans gösterisi ve 20.00"de İlhan Özsoy'u anma konseri. (0 312 324 22 11) • BABYLON'da 21 30da Muvaffak 'Maffy' Falay'ın konseri. (0 212 292 73 68) • AKBANK KtîLTÜR MERKEZİ'nde 17.00'de 'Jack Shepherd ile Shakespeare v« O\Tinculuk' konulu atölye çalışması. 18.30'da Firdevs Savilan' ın '!Semrut Dağı Tanrüan' konulu saydam göstensi. (0 212 252 35 00) • YAPIKREDİ KÜLTÜR MERKEZİ'nde 18.30'da Gül Pulhanın yöneteceği. Murat Cano, CMuş Ank'rn konuşmacı olarak katılacaklan 'Geçmiş ile Bugün Arasında: Hasankeyf ve Diğerleri" 1 konulu Salı Toplanüsı. 10 212 252 47 00) •TAREK Z,\FER TLTNAYA'da 19.00'da Korhan Gümüş'ün düzenlediği. Ahmet Madenin 'TarUıte Istanbul Avnıpa tBşkBeri- Tarihte Galata' konulu söyleşisi. (0 212 293 12 70) • NÂZBlKÜLTÜREVt'nde 19.00 da 'Ülkeve Özgürlük' filminin gösterimı. (0 212 245 04 81) • MtGROS SANATOLİA SAHNESt'nde 'H. Ankara Tiyatro Festivali' kapsamında 20.00'de BGST-Trv^fro Boğaziçi' nin k Pilav dan Dönenin KaşığıKıirüsın' adh oyunu. (0 312 541 66 66) • ALMANKtLTÜRMERKEZİ nde 'GençHk Fllmleri' kapsamında 19.00'da 'Okul' filminin gösterimi. (0 212 249 20 09) • BİLGİ ÜNt\TRSrTESİ DOLAPDERE KAMPUSU'nda 'ts\eç Sinemasından/Sinemamtan Başyapıüarmdan' kapsamında 14.00'te 'Yol', 16.30 ve 21.30'da 'BirEvliBktenManzaralar', 19.00'da 'Gflüap' fıhnlerinin gösterimı. (0 212 293 50 10) • ANKARA SANAT TÎYATROSU'nda '8. Ankara Tiyatro Festivali' kapsamında 20.00'de Pernik Dram Tiyatrosu'nun 'Rita'nın EğhimF adh oyunu. (0 3~12 417 76 7 6) • ÇANKAYA BELEDtYESİ ÇAĞDAŞ SANATLAR MERKEZtnde '8. Ankara Tîyatro Festivali' kapsamında 20.00'de Güzerjiırt Belediyesi Şehir Tıyatrosunun 'Dedemin Paracddan' adlı oyunu. (0 312 468 21 05)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle