Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EKİM 2003 SALI CUMHURİYET SAYFA
DUNYA ÇOCUKLAR GUNU
Onlenebilir hastalıklara günde 3 bin 500 kurban verilirken, savaşlann en büyük mağduru da onlar
Yann değil,bugün çocukEYLEMÜÇOK
Bugünün sevimlı varlıklan, yannın
dünyaya yön verecek bireylen, toplum-
lann geleceği, dünyanın unutulmuş yü-
züçocuklar...
"6 Ekim Dünva Çocuklar Gii-
k nü"nde hatırlanmayı beldeyen, 2
l5 milyar 850 milyon çocuktan 600
T milyonu yoksulluk sının altında ya-
şıyor, 5 yaşın altındaki 200 milyon
çocuk ise mutlak yoksulluk düze-
yinde mücadele veriyor. Kapitaliz-
min çocuk yüzü ıse gelişmekte
olan ülkelerde çalışan çocuklarla çı-
kıyor karşımıza... Yaşlan 5 ile 14
arasında olan 252 milyon çocuk işçi
yanında, yaşlan 5 ile 11 arasında 50-
60 milyon çocuk da tehlikeli koşullar-
da çalışıyor. Yüzde 61 'le Asya, çalışan
• "Dünya Çocuklar Günü"nde hatırlanmayı bekleyen
2 milyar 850 milyon çocuktan 600 milyonu yoksulluk smın
altında yaşıyor; 5 yaşm altındaki 200 milyon çocuk ise mutlak
yoksulluk düzeyinde mücadele veriyor.
çocuk nüfusu açısından ilk sırada yer
alırken yüzde 32 ile Afrika 2., yüzde
7'yle Latin Amerika ve Karayibler son
sırayı alıyor. Yılda 2 milyon çocuk ise
seks pazanna sürülüyor.
130 milyon çocuk okula gitmhor
Çocuk Vakfi tarafindan hazırlanan ve
50'den fazla kaynağın kullanıldığı "Hak-
lan AhnmışÇocuk" raporuna göre, 130
milyon çocuk okuma yazma bilmeden ye-
ni bin yıla adımını atarken okula gitme-
yen çocuk nüfusunun yüzde 60'ını kız
çocuklan oluşturuyor. Uluslararası Ça-
lışma Örgütü'nün (ILO) tahmınlerine
göre, çalışan 252 milyon çocuk eğitim-
den sınırlı olarak yararlamyor.
Her gün 30 bin 500 çocuk ise önlene-
bilirhastalıklarnedeniyleölüyor. Rapo-
ra göre, 20. yüzyıhn en güçlü olgulann-
dan biri olan küreselleşme sonucu yok-
sulluk daha yaygın hale gelirken
HTV<AIDS salgınının durdurulması içın
gereken kampanyalann yapılmaması ne-
deniyle her ay 250 bin çocuk ve genç bu
ölümcül virüsü kapıyor.
Dünyada yoksulluk içınde yaşayan ço-
cuk sayısının 10 yıl öncesine göre daha
fazla olduğu belirlenirken, savaşlardan
da en çok etkilenen kesim çocuklar olu-
yor. Son 10 yılda savaşlarda ölen çocuk
sayısı 2 milyon 325 bini bulurken 7-14
yaşlan arasında 300 bin çocuk aktif ola-
rak savaş ve silahJı çatışmalara katılıyor.
Kolay hedef
Çocuk Vakfi Başkanı MustafaRuhiŞi-
rin, tarihin hiçbir dönemınde çocuk so-
rununun bu kadarkuşatıcı boyutlara ulaş-
madığını belirterek bugün dünyada ço-
cuk merkezli bir krizin yaşandığını, an-
cak buna uygun bir politika üretileme-
diğini ifade etti. Şirin, "YoksuDuğun,eği-
timsizliğin, açüğın. şidderin. savaşlann,
her türiü ihmalin ve isn'smann tükettiği
çocukkarşjsmda biitün insanhkçocuk öde-
vine yönelmedikçe çocuğu kolay hedef
olmaktan kurtaramavız" dedi.
Kaçınlan kurbanlar
Seks
lıızaklanııa
cükkat!
• Çocuk ticaretinden
sağlanan kazanç, silah ve
uyuşturucu kaçakçılığıyla
yanşırken, kaçınlan
çocuklann önemli bir bölümü
'seks pazan'na sürülüyor.
tstanbul Haber Servisi - Çocuk
ticaretinın sağladığı kazanç, sılah
ve uyuşturucu kaçakçılığı ile
yanşıyor. Yılda 2.5 mılyona
yakın insan kaçınhyor. Erkek
çocuklannın kaçınldığı da
bilinmekle birlikte kaçınlanlann
yaklaşık yansının kız çocuklan
olduğu tahmin ediliyor.
Çocuk Vakfı'nca hazırlanan
rapora göre, kesin rakamlar
bilinmemekle birlikte yaklaşık 2
milyon çocuk seks pazanna
sürülüyor. Çocuklann bir mal
gibi alınıp satıldığı gerçeği bir
yana, çocuk ticaretinin, sağladığı
kazanç açısından silah ve
uyuşturucu kaçakçılığı ile
yanştığı ifade ediliyor. Çocuk
kaçırma büyük ve organize
gruplar tarafindan
gerçekleştirilirken çocuk
kaçıranlar arasında polislerin de
yer aldığı gruplar bulunuyor.
Kaçınlan çocuklar uyuşturucu
dağıtıcısı, ev hizmetçisL'kölesi,
ucuz işçi ya da seks kölesi olarak
çalıştınlıyor. Bu çocuklara
yardım etmek isteyenler ise
tehditlerle karşılaşıyor.
Kaçınlan çocuklann çoğu seks
için pazarlanırken bazılan aileleri
tarafindan zorlanıyor. Çocuk seks
pazanndaki sayının artmasındaki
en önemli sebep fflV AIDS
korkusu. Kendisine AIDS
bulaşmasından korkan pek çok
insan "bakire'lerle ilişkiye
girerek korunulacağına inanıyor.
Yaşlan 8-15 arası değişen çocuklar "Büyükler çocuklann haklannı ezmesûı
r
dedi (Fotoğraf: ESRA AÇIKGÖZ)
Çocuk Haklan Buluşması'nda taleplerini dile getirdiler
Haklarııııı istiyoıiuıı
Eğitim Servisi - "Çocuklara kötü davranjlmasın",
"Büyüklerçocuklannhaklannıezmesin", "Bütünço-
cuklaryemekyiyip,okulagftsm", "Çocuklaröhnesm"...
Yaşlan 8-15 arasındaki 40 çocuk, Çocuk Vakfi'nın dü-
zenlediği "İstanbuJ'da Çocuk Haklan Buluşması"
toplantısında isteklerini belirttiler. _ _ ^ _ ^ _ _
Toplantıda konuşan Vakıf Başkanı
Mustafa Ruhi Şirin, anayasada çocuk-
larla ilgili sadece üç madde bulundu-
ğuna dıkkat çekerek "Biz,anayasamız
da çocuklarla sözieşmeyapsm istiyoruz.
Bu nedenle38akademisyen,bir yıl bo-
yunca, 9-18 yaş grubundaki 180 çocu-
ğun görüşlerini dikkatealarak 'anaya-
sa için çocuk maddesi taslak önerisi'
hazırladık. Bu taslağı. bugünden itibaren Cumhıır-
başkanı, TBMM Başkanı. Başbakan, Anayasa Ko-
misyonu Başkanı'na yollamaya başladık" dedi.
Şirin, anayasada yer almasını istedikleri maddeyi ise
şöyle açıkladı: "Çocuk, önce çocuk olma hakkına sa-
hip, toplumun üyesi, güvencesi ve geleceğidir. Devlet
çocuklann hayata iyi bir başlangıç yapabibneleri için
haklannı bilen ve kuDanan kuşaklan yeşitirmekle yü-
kümlüdür. Doğan her çocuğun yaşaması, isrismardan
korunmasL, Idşiliğini gelişürmesi, esenliği için aileyi
_ ^ ^ _ _ ^ ^ ^ _ _ güçlendirici maddi ve nıanevi ge-
Bşim imkânı ve ortanu devlet ta-
rafindan sağlamr. Çocuğun me-
deni, sosyaL kültürel ve ekono-
mik biitün çağdaş imkânlardan
eşitve hiçbiraynmcıhk gözetme-
den yararlanması için bütün en-
gelkrin kaldınlması devlerin gö-
revidir. Devlet,yapacağıdüzenle-
melerde çocuğun görüşünün ahn-
ması ile çocuğun yüksek yararuıın hayata geçirilme-
sini gözetir ve güvence altına ahr. Devlet, çocuklan ü-
gilendiren her tüıiü yasa ve mevzuat değişiklikkrini
yaparve bu değişikliklerden olabilecekboşluklan, ço-
cuğun lehine olacak şekilde yonımlar ve uygular."
• Çocuk Vakfi Başkanı Şirin,
anayasada çocuklarla ilgili
sadece üç madde olduğuna
dikkat çekerek hazırladıkları
çocuk maddesi taslağım
vetkililere yolladıklarını söyledi.
Lise öğrencileri
Ecstasy
kııllanııııı
yaygmlaşıyor
• Dokuz kentte yaklaşık
12 bin lise ikinci sınıf
öğrencisi arasında yapılan
araştırma Ecstasy
deneme yaşınm 13
olduğunu ortaya koydu.
İSTANBUL(ANKA)-
Ecstasy'nin gençler arasındaki
kullanımı gıderek yaygmlaşıyor.
Yapılan bir araşhrmada, orta-
öğretimde okuyan öğrencılerin
yüzde 2.5'inin yaşam boyu en az
bir kez Ecstasy kullandığını
ortaya koydu. Araştırmada,
Ecstasy kullanımının yüzde 9.1
ile en sık özel okullardaki
öğrenciler arasında olduğu
belirlendi. Aralannda Bakırköy
Ruh ve Sinir Hastalıklan
Hastanesi'nden Doç. Dr.
Kultegin Ögel, Kocaeli
Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden
Doç. Dr. Ayşegül Çorapçıoğlu,
Mersin Üniversitesi Tıp
Fakültesi'nden Yard. Doç. Şenel
Tot, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp
Fakültesi'nden Prof. Dr. Orhan
Doğan'ın bulunduğu bir grup
doktor, Türkiye'de orta -öğretim
gençliği arasında Ecstasy kul-
lanımı yaygınlığını ortaya
çıkaran bir araştırma
gerçekleştirdi. Araştırma
kapsamında Adana, Diyarbakır,
Eskişehir, Mersin, Istanbul,
Izmir, Kocaeli, Sıvas, Trabzon
illerinde 11 bin 911 lise 2. sınıf
öğrencisine anket uygulandı.
Ankete yanıt verenlerin yüzde
2.5'i, yaşam boyu en az bir kez
Ecstasy kullandığını belirtti.
Erkeklerin yüzde 4.1 'i,
yaşamlannda en az bir kez
Ecstasy kullandığını bildirirken
bu oran kızlarda yüzde 0.8 olarak
görüldü. Ankette Ecstasy
deneme yaşı ortalamasının ise
13.4 olduğu ortaya çıktı.
ENTERNET /MEHMET SUCU [email protected]
Türk medyası yabancı uz-
manlann ekonomi hakkında-
ki görüşlerini kullanmayı çok
sever. Bunlardan birisi de Ge-
orge Soros. Bu zatı muhteremin özel-
likle para piyasaları hakkında söyledi-
ği hemen her şey Türk medyası tara-
findan kutsal sözlermiş gibi değerien-
dirilir ve manşetlere çekilir. Kendileri-
ne yatırımcı adını veren ve para piya-
salannda yaşamlarını sürdürenler de
Soros'un konuşmalannda verdiği işa-
retlerle çok fazla gayret sarfetmeden
para kazanmaya çalışır.
Türkiye'ye gelen Soros, Açık Toplum
başlıklı bir söyleşıye de katılmıştı. Pa-
ra sihirbazı olarak da anılan Soros,
ABD dış politikası, uluslararası finans
piyasaları ve küreselleşme hakkında
dinleyicilerin sorularını yanıtlamıştı.
Vurguncu
1930 yılında Macaristan'da doğan So-
ros, 1956 yılında ABD'ye taşındı ve
kurduğu uluslararası yatınm fonundan
büyük bir servet kazandı.
Gazetelerimiz ve televizyonlarımız
George Soros'tan bahsederken adının
başına ünlü spekülatör tanımını yer-
leştirir. Böylece onlann gözünde So-
ros bir kez daha saygınlık kazanır. Ama
anlaşılan o, kimse merak edip bu Fran-
sızca sözcüğün karşılığını tam olarak
araştırmamış. Çünkü araştırılmış olsa
para piyasalarının peygamberi sayı-
lan Soros'un adının başındaki spekü-
latör tanımının hiç de sanıldığı gibi ma-
tah bir şey olmadığı görülecektir. Türk
Dil Kurumu'nun internet-
teki sitesinde yer alan söz-
lükte spekülatör yazdığı-
nız zaman bu kelimenin
karşılığı olan vurguncu sözcüğü ile
karşılaşıyorsunuz.. spekülasyon diye
yazdığınız zaman ise karşınızaşu açık-
lamalar geliyor.
1. Kurgu,
2. lleridemeydanagelebilecekfiyat
dalgalanmalarından yararlanarak ka-
zanç sağlama,
3. (ticaret, ekonomi) Vurgun, vur-
gunculuk, ihtikâr.
Amacımız kimseyi suçlamak değil.
Fakat bu karşılıklan gördükten sonra
da şu soru akla geliyor: Bugüne dek
paranın peygamberi Soros'un kartvi-
zitine ünlü spekülatör yazan medya-
mız şimdi Soros'a ne diyecek?
Bu köşede zaman lllfOlll otîlffltloiii söylemenize
zaman Ujlll I GtlHCllöl I neden olabilir.
yayımladığımız internette e-posta olarak 3. Çok iyi şarkı söylediğinizi
dolaşan şakalara bir örnek de bu hafta
posta kutumuza düştü:
Rivayet bu ya..
Giderek artan "ürûn sorumluluğu" bilinci
ve üretici firmalara karşı açılan davalar
nedeniyle Türk Tekel'i de rakı şişesinin
üzerine uyarıcı etiketler yapıştırmayı
kabul etmiş...
Düşünülen etiketler ise şunlarmış:
1. Insanların sizinle birlikteyken çok
eğlendiğini düşünmenize yol açabilir.
2. Arkadaşlarınıza "onları çok
sevdiğinizi" defalarca (ve defalarca)
düşünmenize yol açabilir.
4. Sizi herkesten daha güçlü, daha akıllı
olduğunuz hayaliyle buluşturur, ertesi
sabah hayal ktrıklığı yaratabilir.
5. Görünmez adam olabileceğinize
inanmanızı sağlayabilir.
6. Eski sevgililerinizin sizden gelecek
telefonun hayaliyle yanıp tutuştuğunu,
sabahın saat dördünde ve dört gözle
telefon başında nöbet tuttuklarını
düşünmenize yol açabilir.
7. Içtikçe daha yakışıklı ve daha güzel
olduğunuzu düşünmenize yol açabilir.
Salata isimleri
Milletvekillerimiz karar vermiş ve Rus salata-
sının adını Amerikan salatası olarak değiştirmiş.
Bu çok eski anlaşmazlığın nereden kaynaklan-
dığını 15.07.2001 tarihinde Hasan Puluraçıkla-
mıştı. Anımsamakta yarar var:
"Zaman zaman, yaşadığımız bir dönemi an-
latırken "Bin yılın Rus salatasına, Amerikan sa-
latası" denildiği günler deriz.
Bu, o dönemin simgesidir.
"Rus demek, komünist demektir, komünist
demek Rus demektir" korkusu, Pasaj'daki gar-
son Yorgo'yu "Çek bir Amerikan!" diye bağırt-
mıştır. Elbette "Bundan böyle Rus salatasına
Amerikan salatası denilecektir" diye yazılı bir
buyruk yoktur ama, estirilen baskı havası bunu
yapmıştır."
Anlaşılan o ki bugünlerde Meclis'teki ABD hay-
ranlığı Demokrat Parti'nin baskı dönemlerinde-
kini aratmayacak boyutta.
İngîlizlep korkuyor
Ingiltere'de yapılan araştırma,
halkın hâlâ e-posta, internet,
bilgisayar kullanımından
çekindiğini, halkın yansından
fazlasının teknolojinin bu son
nimetlerini kullanırken ürkek
olduğunu ortaya çıkardı.
BBC'nin haberine göre Ulusal
Bilgisayar Günü'nde
yayımlanan araştırmada, Ingiliz
hükümetinin 2005'e kadar
"herkesi online yapma"
projesine rağmen, çok kişi
halen bilgisayarlar hakkında
bilgi sahibi olmanın önemli
olmadığı görüşünü taşıyor.
Yaklaşık 2 bin yetişkin üzerinde
yapılan ankette, halkın yüzde
42'sinin bilgisayar kullanımı
konusunda yeterli olmadığı,
kullananlann yüzde 80'ininse
bu yeni teknolojinin tüm
potansiyelini
değerlendirmediği ve daha
fazlasını öğrenmek istemediği
saptandı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin
yayınladığı günlük
Bizim
GazeteÜlke sorunlanna ilişkin
raporianyla, araştrmalanyla,
köşe yazılanyla, tarafsız haber-
lenyle sıvıl toplumlann gazetesi.
Düzenlı okumak ıçın abone olun.
Tel: 0.212.511 08 75
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
Empiniz OIUP!..
Yüksek Seçim Kurulu'nun, DEHAP'lı yönetici-
lerin 3 Kasım seçimlerine fesat karıştırmış olma-
lan ile ilgili ret kararından sonra "Cumhuriyet" dı-
şındaki hemen tüm gazetelerin birbirine yakın
başlıklarının ana fikri, "tartışma bitmiştir" man-
şetinde özetleniyordu!
YSK, biryargı organı ise ve üstelik bu idari yar-
gı organının kararlarının temyiz edileceği birbaş-
ka mahkeme de yoksa, tartışma niçin bitsin?
Tam aksine, yıllar sonra bile üzerinde konuşula-
cak, kiminin hararetle savunduğu, kiminin eleş-
tirdiği bir hüküm olarak, cumartesi günü 1 'e kar-
şı 6 oy ile alınmış olan bu karar, elbette tartışıl-
malıdır.
Hukuk fakülte(eri kürsülerinde, bilimsel seminer-
lerde ve gazete sütunlarında, daha kurul toplan-
madan kimi kulağı delik gazetecilerin, 2'ye karşı
5 gibi sonuca çok yaklaşan tahminlerini nasıl tut-
turduklarından yola çıkarak Tufan Algan ve ar-
kadaşlannın verdikleri ret karan için kendi görüş
ve düşüncelerini hiç değilse gelecek kuşaklara bı-
rakacak bir hareket için düğmeye basılmalıdır.
Alınan karardan öyîesine mutlu olan çevrelerin
"tartışma bitmiştir" çağrısına "emriniz olur" di-
yeceklerin çoğunlukta olmadığı anlatılmalıdır.
23 Nisan 1920'de toplanmış olan TBMM'nin,
o günden bu yana yaptığı kimi sonucu daha san-
dıklar kurulmadan belli, kimisi ikinci seçmenli,
kimi ise açık oy, gizli tasnifli seçimlerle bezenmiş
bir zincirin son halkası için siyasetin hukuka ter-
cih edilip edilmeyişi araştırılmalıdır.
Dikkat ederseniz, tartışma çağnsının içine, 3 Ka-
sım 2002 tarihinin asli öğesi olması gereken si-
yasal partilerin adını bile yazmıyorum.
Çünkü, şayet Yüksek Seçim Kurulu, cumarte-
si günkü karannda seçimler için, tam kanunsuz-
luk içinde olduğu anlaşılmıştır, türünden bir gö-
rüş üstünde fikir birliği yaparak TBMM'yi gere-
ken işlemleri başlatmaya davet etmiş olsaydı; bu
erken bir genel seçim demekti.
Erken genel seçim ise bundan önce de yazdı-
ğım gibi, mangalda kül bırakmayan AKP için de
GHP için de, bir korku filmi sonrasının kâbusu an-
lamına geliyordu. Ya da yine YSK, sorunu esas-
tan ele almaya karar verseydi ve DEHAP'ın yüz-
de 10'luk ülke barajını aşamadığı için, seçim böl-
gelerinde kazandığı ama TBMM'ye göndereme-
diği 64 kişinin yerini alan 42'si AKP'Iİ, 22'si CHP'li
milletvekillerinin mazbatalarını geçersiz saysay-
dı?
Ankara kulislerinde konuşulanlar
Bu olasılığın bile, iktidar ve anamuhalefet par-
tilerimizin yöneticilerinin YSK üyelerine nasıl bir
çember uyguladığı, Ankara kulislerinde konuşul-
muyor mu? O kulislerin birbirini izleyen nabız
yoklamalan ile bir yargı organının vereceği karar,
daha kurul halinde toplanmadan o kulislerden,
medya köşelerine bir eksik, iki fazla gibi bir loto
sonucu ile aktarılmadı mı?
Hem Sayın Erdoğan ve arkadaşlan, hem de
Sayın Baykal ve öteki CHP'lilerin hiçbir heyecan
duymadan tam birsoğukkanlılık ile, sonucu bek-
lemelerindeki giz, elbette sadece kendilerine bes-
ledikleri güven duygularında saklı değil. İki par-
timiz de 3 Kasım'dan bu yana sürdürdükleri mut-
lu kader yolculuğunun gelecek genel seçimlere
kadar sürmesinden fazlasıyla memnun olmalıdır.
Peki ama ya DYP? DYP kendisi ile bire bir iliş-
kili olan bir sonuç beklentisini, böylesine sessiz
ya da sıradan birkaç demeç ile mi yanıtlamalıy-
dı?
Sayın Ağar'ın , YSK'nin vereceği karar önce-
si izlediği politika, elbette bir yüksek yargı orga-
nını, dingin bir sonuca ulaşması açısından rahat
bırakmak olarak değerlendirilebilir. Ancak, parti-
nin Yüksek Seçim Kurulu'na yaptığı başvurunun
bile kamuoyuna bir belge-metin olarak açıklan-
mayışından başlayarak daha sonraki sessiz tep-
ki -Sayın Mehmet AN Bayar'ın adet yerini bul-
suncu demeci dışında- doğrusu bu partinin ge-
leneğine ters düşmektedir.
Bayar'ın babası rahmetli Nuri Bayar'ın Beşik-
taş llçe Başkanlığı'nı, Büyükbabası Kemal Ay-
gün'ün Istanbul ll Başkanlığı'nı yaptığı Demok-
rat Parti öyle bir ret karan ile karşılaşsaydı aca-
ba ne yapardı? Bence, DYP'nin Genel Başkan
Yardımcısı bunu bilenlerden sormalıdır.
Ya öteki partilerimiz? Anavatan Partisi'nin ge-
nel başkanı, kazara DYP'liler parlamentoya hem
de önemli bir grup kurmakla kalmayacak, nitelik
açısından da ağır toplar sokacak düşüncesiyle,
niçin daha baştan olumsuz bir tutum sergiledi?
Ve şayet, Yüksek Seçim Kurulu'nun açıkladı-
ğı sonuç üstünde tam anlamı ile konuşmak, da-
hası düğmeye basabilmek için gerekçeli kararın
açıklanması beklenilmiyorsa, DSP'si, YTP'si,
SHP'si, DCP'si ve ÖDP'si ile öteki sol partiler ne-
den görüşlerini söylemiyorlar ve niçin sokağa in-
mek için bu olayı bir fırsat olarak görmüyorlar?
Faks: 0212- 677 07 62 obirgit(ae-kolay.net
Bu yaz da tatil burnunuzdan geldi;
En iyisi abone olun...
c yann