23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-EKM 20O3SALI CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kulturfö cumhuriyet.com.tr 15 Ahnnet Mithat Efendi'nin 'Çengi'si yazıldığı tarihten 126 yıl sonra Naşit Özcan tarafindan sahneleniyor Büyü, cinvebugün... İlkçağ ınsanlannın mağara duvarla- ına çızdlkleri bizon resimleriyle baş- Lyan 3iiyü MÖ 3000 yılında Mısır ve lâldede altın çağını yaşadı. Mezo- ptarriva'da geliştı, Eski Yunan ve Ro- na'daageçti, kuşaklan ve çağlan aşa- nk dünyanın dört bir yanına dağıldı. Gihûrnüzdeyse 'cahil' ya da 'ça- nsiz »e foilinçsiz' insanlar ıçın hâlâ 'ıan sioıidi' olma özelliği taşıyor 'Eşintbiiyü yaptırmak isteyen bir k»dıru hoca tecavüz etti' \eya 'ço- cığu cin çarpfı' türünden haberlere h:r güngazetelerde sık sık rastlıyoruz m yaztkki. Geleneksel Türk Tıyatrosu'nun ün- li. Naşıî ailesinin üçüncü kuşak tem- sıcisi Naşit Özcan Istanbul Büyük- •şdıir Belediyesi Şehır Tiyatrolan'nın ytni sezonunda yönetmen olarak ti- yarose\erlerin karşısına çıkjyor. Öz- <raı, Ahmet Mithat Efendi'nin, Ter- cûnan-ı Hakikat gazetesınde 1877 yundatefrika edilen Çengi romanını tijatroya aktardı. Romanın ılk bölü- mindekı olaylar, 1884'te, yazan tara- firdan miizıkli bır sahne yapıtı halıne getinlerek 'Çengi Yahut Daniş Çele- b i - Üç Perdelik Milii Oyun' adıyla ya/ımlanmış ve o dönemde gördüğü ilg nedeniyle yasaklanmıştı. Hayal perdesinden tasvirler Tanzımat dönemınin başlıca tem- silcılen arasında yer alan Ahmet Mit- hat Efendi'nin 'Çengi' (Selis Kitap- lan - Şubat 2003) adlı romanı bu kez Mustafa Miyasoğlu tarafindan, özü- ne bağlı kalınarak aynı adla ıkı perde- lik bır müzikli oyuna dönüştürüldü. 19. yüzyıl İstanbulu'nun eğlence yaşamı. ışret âlemlen, mırasyedıler, fettan kadmlar, büyücüler. romanın baş kahramanJan: Ahmet Mithat Efendı de bilgiç tavnyla bir öğretmen, bir anlatıcı konumunda. Karagöz, meddah ve ortaoyunu tek- niklennı modernleştırerek günümüze aktaran Ozcan, ızleyıcıyi dünün Is- tanbul'u ıçinde aslında bugünün Is- tanbulu'na götürüyor. Romanda anla- tıcı rolünde olan Ahmet Mithat Efen- di bu kez sıyahlara bürünmüş bır ka- dın anlatıcı olarak çıkıyor karşımıza. Naşıt Özcan "Hayal perdeleri kurdum" dıyor ve başlıyor bu uzun sürelı oyunu bir çırpıda anlatmaya: "Uzun süre üstünde çalıştığım bir oyun. Naşit Bey'in torunu olarak böyie bir şey yapmayı görev bil- dim. Bu oyunu da Naşitler'c adı- yorum. Genelde ortaoyununun belli kahplan vardır. Ben bu kalıp- lara kendimce yenilikler getirdim. Ahmet Mithat Efendi o döneme göre çok aydın ve yerelliği se\en bir kişilikti. Özellikle öngörüleri çok güçlüydü. Ahmet Mithat Efendi'yi Moliere'e benzetiyorum; ikisini de amacı sarayda kalıp kra- lına gereken dersi vermek olan ki- şiler olarak tanımlıvorum." 19 oğlu Daniş Çelebi de bu ortamda bü- yü, cin, peri ve şeytan sözcükleriyle büyümüş. 'Müzikal bir kültürdûr' Beşikte duymaya başladığı cin ve peri öyküleri Daniş Çelebi'yi adeta cinnet derecesinde çıldırtmış. Çele- bi'nin deliliğiningünden güne artma- sından korkan Saliha Molla oğluna i- laç vermek yenne, Yenı Camı a\ lusu- na gidip otuz paralık küçük bir bakır lek Hanım'ın yaşadığı mutlu hayat. Boş inançlar ve yanlış eğitimle büyü- müş ınsanların kötü sonJannı vurgu- larken günümüzün Türkiyesi'ne de göndermeler yapıyor Özcan. Örneğın, büyücü Saliha Molla edindiği mal mülkle 'şimdiki Mer- cedesli medyumlara nasıl da ben- ziyor' değıl mı? Naşit Özcan, "Bu oyunda kendime dışardan bak- nıaya çabştım ve 'ışte bak bu' de- \ yüzyıl İstanbulu'nun eğlence yaşamı, işret âlemleri, mirasyediler, fettan kadınlar, büyücüler.. romanın baş kahramanlan; Ahmet Mithat Efendi de bilgiç tavnyla bir öğretmen, bir anlatıcı konumunda. Karagöz, meddah ve ortaoyunu tekniklerini modernleştirerek günümüze aktaran Ozcan, izleyiciyi dünün Istanbul'u içinde aslında bugünün Istanbulu'na götürüyor. Oyunu izledığınızde hayal perde- sinden tasvın oyunlar görüyorsunuz. Önde bir meddah ve ortaoyunu. Oyuncular kendı tasvırlerini Karagöz mısalı oynuyorlar arkada. Kısaca yıllarca bizle bütünleşen or- taoyunu ve Karagöz modern bır bı- çemle günümüz tıyatroseverine sunu- luyor. Anadolu kökenli Saliha Mol- la büyü, efsun, tılsımlarla dargınlan banştıran, kimi zaman da yuvaya ın- cir diken bir kadın. Saliha Molla'nın mühür üzenne bir Mühr-ü Süleyman kazdırır... Sonra olaylar daha da sarpa sarar; öyle kı en sevdığı dadısını cınayete kurban edecek kadar gözlen karanr Çelebi'nın. Sözde 'peri' Çengi Süm- bül'le Daniş Çelebi'nin yaşadığı ev- lilik. Canberd Bey'in kızı Melek'e besledığı sevgı, kaçınlışı, çalınan ziy- net eşyalan ve yıllar sonra Çengi Sümbül'ün aldığı değerli takılan ge- ri vermesi, oğlu Cemal ıle gelıni Me- dirtecek türden konuların altını kalın bir pastelle çizmek yerine daha esnek çalışmayı tercih et- tim" diyor Müzikal formu aılesinden dolayı çok yakından bildiğini belirten Öz- can, müzikalin bır kültür olduğunu ve seyircinin potansiyeliyle paralel gitti- ğıni, bu nedenle ülkemizde gelişme- diğını söylüyor. Açık hava konserle- nne gider gibi tiyatroya gidildiği tak- dırde bu türün de gelışebileceğini söy- leyen Özcan, bu işin mahyetli olduğu- nu da ekliyor. Ayşegül Devrim, Murat Taşkent. Mevlüt Demiralay, Dinçer Çekmez, Zafer Kırşan, Senan Kara, Cem Uras, Oya Palay, Ergun Üğlü, Er- nığrul PÖstoğlu, Çiğdem Gürel, Öz- gür Kaymak, Ece Onur, Nur Saç- büker, Kutay Kırşehirlioğlu, Elçin Alnndağ ve Neslihan Öztürk'ten oluşan oyuncu kadrosu bır müzikale oranla çok geniş değil. Otantik öğeler Özcan kımi zaman kızlan erkek, ki- mı zaman da bunun tam tersini yapı- yor. Kısaca herkes bırbınnin yerine geçerek görsel açıdan bır mınik beyaz aldatma oyunu yapmış oluyor. Çengi denince insamn aklına dansözler ge- liyor diyen Naşit Özcan, bu oyunda özellikle otantik öğelere yer verdiği- nın altını çızıyor. Her şeyı özgün bir biçımde yapma- ya çabaladım dıyen Özcan'ın sahne arkasındakı yardımcılannı da saya- lım: Barış Dinçel (dekor), Ayşen Ak- tengiz (kostüm tasanmı), Turgay No- yan (müzık), Sibel Sönmez (koreog- rafı) ve Özcan Çelik (ışık tasanmı). (Oyun 12 Ekim de Gaziosmanpaşa Sahnesi 'nde, 22-26 Ekim arasmday- sa Kadıköv Haldun Dormen Sahne- si 'nde izlenebilir. 0 212 240 77 20.) En önemli yanlanndan biri Nâzım'ın şiirlerini en iyi yorumlayan aktör oluşuydu Kerim Afşar'm ardmdanESİN AFŞAR ARAL Türk tiyatrosu dev bir ısmı- ni kaybetti. Kerim Afşar. O, Muhsin Ertuğrul döneminde yetişmiş, sanatından asla ödün vermeyen, tiyatroya sonsuz saygısı olan gerçek bir aktör, saygın bir ınsandı. Çok disip- lüîliydi. Nişanlı olduğumuz dönem- de aynı oyunda oynuyorduk. Edmond Morris'in "Aşk Acısı" isimlı oyununda. Bur- sa Devlet Tıyatrosu'nda turne- deydik. Ben sahnedeydim. Ke- rim 'se o sırada makyaj odasın- da imiş. O sırada, nasıl olduy- sa dılim sürçtü, bır garip söz- cük çıktı ağzımdan, kendimı tutamayıp gülmeye başladım. Odada bulunan dinleme aygı- tından benım güldüğümü du- yunca, fırtına gibi kulise gel- miş. Öyle bir bakış baktı ki, hemen toparlandım. Bir başka oyun sırasında ate- şim 39 dereceye çıktığı için annem benı yollamak istemi- yordu tiyatroya.. o akşam Ke- rim geldi ve annemi ikna etti. Ne olursa olsun perde kapan- mazdı! Usta Nâzım yorumcusu Muhsin Ertuğrul, Kenm'in oyunculuğuna çok değer verir- dı. (O dönem DT Genel Mü- dürüydü.) Ve bu yüzden de 35 yaşından önce evlenmesine izin vermeyen bir sözleşme yapmış onunla. Bense piyanist olarak atan- mıştım DT'ye Muhsin Bey döneminde. Fakat Muhsin Ho- ca tiyatrocu olmamı ıstıyordu. Kendi yöntemiyle yaptığı sı- nav sonucu beni DT'ye oyun- cu olarak almıştı. Ve de söz ko- nusu ben olunca Kerim Af- şar'ın 30 yaşında evlenmesine • Kerim Afşar, Muhsin Ertuğrul döneminde yetişmiş, sanatmdan asla ödün vermeyen, tiyatroya sonsuz saygısı olan gerçek bir aktör, saygın bir insandı. Çok disiplinliydi. "Eğer dünyaya ikinci kez gelecek olursam, pilot ya da orkestra şefi olarak gelmek isterim" derdi, tiyatro tutkusuna karşın. Kim bilir belki de bu isteği olur! Hem canım. zaten gerçek sanatçılar ölmez ki!.. izin verdiği gibi, nikâh tanığı- mız da olmuştu. Kerim Afşar oyunculuğu- nun yanı sıra şıır yorumlany- la da gönüllerde taht kurmuş- tu. En önemli yanlanndan bi- ri de Nâzım şiirlerini en iyi yo- rumlayan aktör oluşu idi. Mustafa Kerim Atatfirk Bir dönemde; Ankara'da TRT radyolannda Atatürk'ün nutkunu, bir yıla yakın bir sü- re okumasıyla da ünlenmiş, ar- kadaşlan arasında "Mustafa Kerim Atatürk" diye anılır olmuştu. Şimdiki eşim Şener Aral'ı benden önce, askerlik döne- minden arkadaş olduklan ve de aynı evı paylaştıklan rah- metli Ali Özoğuz'un aracılı- ğıyla tanımış ve de onunla evlendiğimi duyunca "Ney- se içim rahat etti, billur gi- bi bir adamla evlenmiş" de- miş dostlanna. Uzun süredir karaciğe- rinden rahatsız olan Kerim 'ın sağlık ha- berlerıni eşi Ley- la'dan ve hastane- den, Prof. Habe- ral'danöğreniyor- dum. Bır ıkı kez de Ankara'da evleri- ne ziyarete gitmiş- tim. Bu arada bu ka- dar özverıyle eşine baktığı ıçm Ley- la'yı kutlama- mak olası de- ğil. Kızım Pınar anlatmıştı. Artık zor konuşur olduğu dö- nemde, "Beni doğa bile iste- miyor. Artık uğraşmayın be- nimle, bırakın öleyim" de- mış. Bugünlerde "Nâzım ve Ritsos - Şiir ve Şarkılan" konserlerimde, Kerenı Yü- mazer'le seslendirdiğımiz Yannis Ritsos'un şiirlerinden birinde: "Vakit geç Ölüm geri çeviriyor beni Hayat istemiyor Ben şimdi nereye gidebili- rim ki" şiiri nasıl da örtüşüyor Kerim'in söyledikleriyle. Kerim Afşar, "Eğer dünya- ya ikinci kez gelecek olursam pilot ya da orkestra şefi ola- rak gelmek isterim" derdi, ti- yatro tutkusuna karşın. Kım bılir belki de bu isteği olur! Hem canım, zaten ger- çek sanatçılar ölmez ki!.. Nur içinde yatsın! Türk tiyatrosunun ve hepi- mizin başı sağolsun! SERGİ31 EKİM 'E DEK İZLENİMDE s Melez fotoğraflarKültür Servisi - Fotoğraf sanatçısı Orhan AJp- türk'ün 'Öteki Deniz-ler' başlıklı fotoğraf sergisi 31 Ekim'e dek Fototrek Nikon Fotoğraf Galerisi'nde izlenebilir. Sergide dijital çekilmiş siyah - beyaz çe- kilip monokrom olarak renİdendirilmiş 20 adet fotoğ- raf sergileniyor. Alptürk sergisının temasını şu sözlerle açıklıyor: "Öteki tamameu fethedildi mi? Yoksa yok mu edil- di de küllerinden yeniden yaratılmaya çalışıldığı bir çağ yaşıyoruz?.. Modern özne, kurgusunu kök- ten öteki üzerinden değil de farklılık anlayışında bir kendiye dönüştürme çabası içinde mi sabnıp duruyor?.. Belki de ötekinin indirgenemez tekilliği gerçek- ten baştan çıkarıcılığını yitirdi ve artık aşkın bir özne üzerinden kendisini adeta klonla> ıp duruyo- ruz... öteki ise küreselleşen dünyamızda melezleş- miş, hemen yanı başımızda bir seyir haünde ....o melez, biz melez..." Çalışmaları siyah beyaz ağırhklı Çalışmalannda siyah - beyaz fotoğraflara ağırlık ve- ren sanatçı, kımi zaman siyah - beyaz çalışmalannı monokrom ve bölgesel olarak renklenduiyor. Fotoğrafı sanatsal anlatıda bir araç olarak kullanan Alptürk, algıladığımız suıırlı nesnel gerçeküği kendi- mize tek model veya sanatın nesnesi olarak görmenin tek arayışımız ohnaması gerektiği kanısmda. Yurtiçinde ve yurtdışında karma ve bireysel çeşitli sergilere kahlan ve ödüller kazanan sanatçının 'Kırk Öykü' (1990) adlı bır de albümü bulunuyor. 9 Eylül Üniversitesi Fotoğraf Ana Sanat Dalı'nda görüntü fel- sefesı üzenne dersler veren Alptürk, fotoğraf sanatı üzerine yazılar yazıyor. 0 212 251 9014 - 251 83 74) Öğretmenler durrmıyor • Kültür Servisi - Istanbul Müzik Öğretmenleri Çoksesli Korosu her pazar 10.30 - 14.00 saatleri arasında Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde çalışıyorlar. Geçen yıl 'Istanbul Müzik Öğretmenleri Çoksesli Korosu Güçlendirme ve Yaşatma Derneği' olarak bir merkeze kavuşan koro, 20 yıldır büyük bir disiplin ve özveri ile çahşıyor. Istanbul Devlet Operası solist sanatçısı Ahmet Öncül'ün şefliğinde çalışan koro, müzik öğretmenlerinin yanısıra değişik meslek ve yaştan insanlardan oluşuyor. Dernek, destek ve konser vermek için çeşitli sponsor ve davetler bekliyor. (ş Sanartan lalelere indipim • Kültür Servisi - Iş Sanat, yeni sezona 1 Kasım'da şef Emil Tabakov'un yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası'nın konseriyle başlayacak. Istanbul Dostlan Lale Kartı sahipleri, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da Iş Sanat etkinliklerini indirimli izleyebilecek. Türk-Japon KiMtir Merkezi I Kültür Servisi - Japonya Başkonsolosluğu ve Türk- Japon Dostluk Derneği'nin işbirliğiyle bugün saat 19.00'da 'Türk - Japon Kültür Merkezi'nin açılışı kapsamında 19. 00'da bir koto konseri verilecek. Konserde Yoshio Hiretsuka (koto & Shakuhachi solo), Rieei Reimei, Yumiko Reimei'nin (koto) yanı sıra Japon dansçılar Sensui Nishikavva, Kousui Nishikavva ve Chikusui Nishikawa'nın gösterisi izlenebilir. Çin kökenli ve 13 telli bir çalgı olan koto, Japonya'ya 1300 yıl önce gelmiş ve değişimini Japonya'da tamamlamıştır. Koto'nun gövdesi Paulownia ahşabuıdan oluşturulup fıldişinden köprüler ve garnitür ile süslenir. Aslen teller ipekten yapıhrmış fakat günümüzde sentetik ipler kullanıhyor. (Şehzadebaşı Camii Yanı Vefa Anadolu Lisesı karşısı - Şehzadebaşı, Istanbul) D üdüHerf' vertldi • LONDRA (BBC) - Okur oylanyla beürlenen 'Q Ödülleri' önceki gün düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Radıohead, 'En iyi Sahne Performansf ödülünü alsa da dergi tarafindan 'sefil' olarak nitelendirildiği için törene katılmak yerine yalnızca 'Radiohead Q ile konuşmuyor' yazısını içeren sessiz bir video kaydı gönderdi. Diğer adaylar arasında, Red Hot Chili Peppers, Foo Fighters ve Coldplay de vardı. 'Yaşam Boyu Başan' ödülü, Duran Duran'uı olurken 'En iyi Çıkış Yapan Topluluk' ödülü "The Thrills', 'En iyi Canlı Performans' ödülü Robbie Williams, 'En iyi Albüm' ödülü Think Tank'le Blur'ün oldu. 'Yaratcılık Ödülü' ise The Cure'a verildi. Ödül, genç müzik insanlan ve şarkı sözü yazarlanna esin kaynağı olan çalışmalara imza atan sanatçı ve topluluklara veriliyor. Çeçen belgesellerine sansir • MOSKOVA (ATP) - Rus insan haklan savunuculan, Kremlin'i, Moskova'daki bir sinemanın Çeçenistan hakkındaki belgesellerin gösterildiği bir film festivalini durdurmakla suçladı. , . Festivali düzenleyenlerden Yuri Samodrov, Moskova'nın merkezinde yer alan Kinocetre Sineması'yla yaptığı görüşmelerin salı gününe dek olumlu A" geçtiğini ve festival gösterimlerinin orada yapıhnasının onaylandıgını belirtti ve son gelişmeler için şu açıklamayı yaptı: "Bana göre sinema yöneticüeri FSP baskısı altında bu karan aldı". Festival, yapılan program dahilinde Washington, New York ve Londra'da da yapıldı. Festival, program uyannca 12'si Rus yapmıı olmak üzere 18 film yer alıyor. Yeni Bond CVve Owen • Kültür Servisi - Sinema dünyasının en ünlü ajanı 007 James Bond'u canlandıran Pierce Brosnan gorevini 21. fıhni 'Everything or Nothing'de de rol aldıktan sonra 'The Bourne Identity' ve 'Gosford Park' adlı fihnleriyle tanınan 39 yaşındaki Clive Owen'a devredeceğini açıkladı. Ian Fleming'in yarattığı dünyanın en ünlü ajanı James Bond, beyazperdeye gözlerini 1962 yılında 'Dr. No' adh fihnle açtı. 007 Bond'u sinemada Sean Connery, George Lazenby, Roger Moore, Timothy Dalton ve Pierce Brosnan canlandırdı. 'From Russia With Love' ve 'World is not Enough' adlı Türkiye'de çekilen fihnleri, en çok ünlü oyuncu Sean Connery ile bütünleşti. Pierce Brosnan, James Bond dizisinin, 'World is not Enough', 'Golden Eye', 'Die Another Day' ve 'Tomorrow Never Dies' adlı filmlerinde oynamıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle