Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 EKİM 2003 CUMA
8
Istanbul
HABERLERÎN DEVAMI
TURKIYE
Edırne
_Y 24 Sınop Y 21 Adana B 28
Y 24 Samsun PB 25 Mersın B 26
Kocaeli _Y 27 Trabzon PB 23 Diyarfaakır A
Çanakkale Y 21 Gıresun PB 25 Şanlıurfa
Izmır Y 29 Ankara B 23 Mardın
Manısa Y 28 Eskişehir B 24 Sıırt
Aydın
Denızlı
B 28 Konya
B 27 Sıvas
PB 25 Hakkâri B 22
PB 20 Van B 19
Zonguldak Y 24 Antalya B 26 Kars B 19
Yurdun kuzey kesım-
len parçalı bulutlu. Mar-
mara. Kuzey Ege kıyıla-
n ıle Batı Karadenız yağ-
mur, yef yer sağanak ya-
ğışlı dıger yerter az bu-
lutlu ve açık geçecek
Yağışlar Marmara'da
akşam saatlennden ıtı-
baren yer yer etkılı ola-
cak Hava sıcaklığı yur-
dun kuzey ve ıç kesım-
lennde bıraz azalacak
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsınkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
B
K
B
B
Y
Y
B
K
4
3
-1
11
8
7
10
5
Berlın B 5 Moskova K
Budapeşte Y 5 Aşkabat
Madrıd B 12 Astana
Viyana K 2 Taşkent
B 23
Y
B 26
Belgrad Y 12 Bakû B 30
Sofya
Roma
Y 15 Bışkek Y
Y 19 Tiflis B 15
Atina B 28 Kahıre B 33
Münih K 1 Zürıh K 0 Şam B 33
Taşkent
Tahran
£k £.P a r
?
a İ 1 b u l u t l u
t Çok bulutlu ı Yağmurtu Sulu kar > Gök gurultulu
* V
G U N C E L CÜIVEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
görünmek mi istiyoriar. örneğin işte huzurunuzda
taze bir örnek. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar;
"YÖK tasansını bilim adamlartnın bağımsızlığına kar-
şı bir tahammülsüzlük olarak gördüklerini" söylüyor.
Oy potansiyeline daha geniş çaplı zorlama mı
gerekiyor? İşte DYP Genel Başkanı Mehmet
Ağar'dan bir örnek, bir model. örneğin cumhuri-
yetin ve demokrasinin temel ilkelerine, gelenekle-
rine uygun düşmediği gerekçesiyle türbanı sahip-
lenmek!
Dahası mı? Kolay! Çankaya'ya saldıran AKP'li-
leri yalnız bırakmaz; -Ağar gibi- Cumhuriyet Bay-
ramı resepsiyonuna türbanlı eşleri çağırmayan
Cumhurbaşkanı Sezer'e "tercih edilen bu proto-
kol uygulamasının laik, demokratik Cumhuriyetimi-
zi korumakta zafiyet yaratacağını" öne süren de-
meçler vermeye başlarsın.
Ağar'ın savunduğu temel ilkeyi, bu iktidar, "ba-
şörtülü olanın da olmayanın da eşitanayasal ve va-
tandaşlık haklannı sonuna kadar korumaya karar-
lıymış" görünerek aslında türbanı siyasal simge
olarak, gericiliğe bir araç gibi kullanıyor.
Bu gerçeği, konuda geniş bilgileri olan eski bir
polis, eski bir emniyet genel müdürü ve hatta ada-
let bakanı olan Mehmet Ağar, belki unutmamıştır
ama, yüzde 10 barajının gözü körolsun. Böyle ko-
nuşmaya zorluyor.
Cumhurbaşkanı 'nın kararlı tutumuna karşı çık-
rnak, bir bakıma kamusal alanlarda türbanı yasak-
layan Anayasa Mahkemesi kararlannı hiçe say-
mak anlamına gelmiyor mu?
Ağar'ın yaptığı gibi, türbanı laisizmin bir parça-
sı gibi görmek ve göstermek çağdaş cumhuriyet
ilkeleriyle bağdaşıyor mu?
Başı örtülü olanın da olmayanın da vatandaşlık
haklarını koruyacağını söyleyen Mehmet Ağar;
Çankaya Köşkü'ne, TBMM'ye, devletin hemen her
kesimine her kamusal alana cüppe ve sarık giyi-
nerek gelmeye girişenler çıkarsa, bu zibidilerin
davranışlarını demokratik vatandaşlık haklarıdır
diye korumaya çalışacak mı?
Zira, gidiş o gidiş ki; şimdi türban, belki bir za-
man sonra cüppe ile sarık!
• • •
RTE'yi, Gül'ü, Annç'ı tedavisi olanaksız inatla-
rından vazgeçirmek için Fransa'da, Almanya'da
türbana karşı topyekûn direnişi incelemelerini sa-
lık vermek beyhude!
• • •
AKP Genel Başkan Yardımcılanndan Hayati Ya-
zıcı, Çankaya'da "Defile mi düzenliyor da ayınm
yapılıyor" demiş.
Oysa türbanı dış ülkelerde defile konusu yapan-
lar RTE'nin eşi Emine Hanım ile Dışişleri Bakanı
Gül'ün eşi Hayrünisa Hanım.
Atina'da olup bitenleri yıllardır objektif sadaka-
tiyle yansıtan Nur Batur'un anlatımlarına göre;
Papandreu'nun 200 kişilik akşam yemeğine Hay-
rünisa Hanım, sütlü kahve ipek bir ceketle beyaz
uzun bir etek giyerek, tayyörüne uygun ipek bir tür-
ban takarak gelince... o denli ilgi kaynağı olmuş
ki, ertesi günü Atina basını; Ege, Kıbrıs sorunları-
n», Bay Gül'ü boş vermiş. Bayan Gül'ün fotoğraf-
larını birinci sayfaya taşımışlar.
Şimdi sormak lazım; Hayrünisa Hanım'ın türba-
nı Atina basınının ilgisini eşi bakandan neden da-
ha çok çekti?
Çağdaş yaşamın başına örtü geçirildiği için mi?
Türkler de çöl devletlerine benzemeye başladı di-
yebilmeleri için mi?
Başbakan'ın, Dışişleri Bakanı'nın 80 yıl sonra
Türkiye'yi dünyaya başı sanlı tanıtmaya hakları
olup olmadığını -tabii ilgileneni var ise- sorsun da
boyunun ölçüsünü görelim.
• • •
AB Komisyon üyeleri Türkiye'den gelen heyet-
lerin kulağına, "büyük ülkeler arasında üyelik ko-
nusunda ikna edilmesigereken 'en önemli başken-
tin' Paris olduğunu" fısıldıyor.
"En önemli başkent" Paris ise, bizdekinin ve bi-
zimkilerin tersine türbana savaş açıyor, laikliğin
gerekirse yasayla korunacağını cumhurbaşkanla-
n ilan ediyor.
Anımsayacaksınız; bizimki türbanı dışladı diye
Çankaya'yı halka havale etmişti.
RTE, Paris'i ve Vatikan'ı kime havale edecek
dersiniz?
Berlin'den de türban dersi• Baştarafı 1. Sayfada
maya neden oldu. Aşağı Sak-
sonya'da Hıristiyan Birlik Par-
tisi (CDU) Milletvekili Bernd
Althusmann, türbanın yasak-
lanmasını isterken buna karşılık
sınıflarda haç bulundurulması
gerektiğini savundu. Bu görü-
şünü, "Türbanla Hıristiyan-
Iık sembolü olan haç aynı de-
ğildir. GelenekJerimize uyma-
yan türbana okullarımızda
izin verilemez" sözleriyle sa-
vunan Althusmann, Anayasa
Mahkemesi'nin karanna uya-
rak Aşağı Saksonya Eğitim Ya-
sasfnda değişiklik yapacaklan-
nı, haç ve Museviliğin sembol-
lerine izin verileceğinı, türba-
nın ise yasaklanacağını öne sür-
Halk kamusal alanda türban istemiyor
Almanya'da yapılan bir kamuoyu yoklamasında halkın yüzde
38'inin türbana evet dediği, yüzde 53'ünün ise kamu
kurumlannda, işyerlerinde ve okullarda türban takılmasına
kesin olarak karşı olduğu ortaya çıktı. Türkiye Araştırmalar
Merkezi'nin yaptığı araştırmada ise Türk göçmenlerin yüzde
27'sinin türbana evet dediği belirtiliyor. Der Spiegel dergisinin
yaptırdığı bir araştırmada da kız öğrencilerin spor derslerine ve
sıruf gezilerine katılmamasını isteyenlerin oram yüzde 33,
katılmasını savunanlann oram ise yüzde 61 oldu.
dü. CDU'nun koalisyon ortağı
FDP ise bu öneriye sert bir şe-
kilde karşı çıktı. FDP Grup
Başkanı Phlipp Rössler. okul-
larda her rürlü dinı sembolün
yasaklanması gerektiğini sa-
vundu.
Federal Almanya'da eyaletler-
de türban konusunda farklı uy-
gulamalar bulunuyor.
Türbanı kesin olarak yasakla-
maya kararlı eyaletler Baden
Würtemberg, Bayern, Hessen,
Aşağı Saksonya, Bremen ve
Berlin. Serbest bırakılması ge-
rektiğini savunan eyaletler ise
Saarland ve Rheinland Pfalz.
Fahd Akademisi'nin
kapatılması gündemde
Öte yandan Almanya'nın
Bonn kentınde Suudi Arabistan
hükümeti tarafindan finanse edi-
len Kral Fahd Akademisi'nde ça-
lışan bir öğretmen, cihad çağnsı
yaptığı gerekçesiyle görevden
alındı. Köln Şehir tdaresi tara-
findan yapılan açıklamada, Kral
Fahd Akademisi'nin kapatılma-
sı konusunun da gündemde ol-
duğu kaydedıldi. Alman 1. tele-
vızyon kanalı ARD'de yayınla-
nan "Panorama" adlı program-
da, akademinin, radikal dincile-
rin buluşma yeri haline geldiği
belirtilmişti.
Yurttaşların vizeçüesi tstanbul Beyoğlu'ndaki tngiliz Konso-
losluğu'nun arkasındaki parkta yatan
insanlan görenler. parkın bir eylemc mi
ev sahipliği yaptığı yoksa sokak çocuklannın toplanma alanı mı olduğu konusunda kararsız ka-
lıyor. Oysa duvar boyunca yan yana sıralanmış insanlar vize başvurusunda bulunan yurttaşla-
rımız. Hafta içi dört gün, sabah 4 saat süreyle vize işlemlerinin yapılması nedeniyle dışarda her
gün ortalama yüz kişi kalıyor. Yurttaşlarımız bir randevu sisteminin olmaması yüzünden, sıra-
larını kaybetmemek için parkta sabahladıklarını belirtirken havaların soğumasıyla birlikte za-
man zaman hastalananların olduğunu söylüyorlar. Bülent Sululu isimli bir öğrenci, "tngiliz me-
deniyetinin bize yansıması işte bu kadar "olur" diye konuşuyor. (ÖZGÜR BURAK ÖZTURK)
İrticacı öğrenciye kolaylıkANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - AKP hükümeti, disıplin-
sizlik nedeniyle GATA ile ilişiği
kesilen öğrencılerin YÖK'e bağ-
lı sivîl fakültelere geçişlerini sağ-
layacak düzenleme için hazırla-
dığı tasanyı TBMM'ye sundu.
Tasannın yasalaşması durumun-
da ırtıcai. bölücü ve yıkıcı faali-
yetlere katılmalan nedeniyle
GATA'dan atılan öğrenciler
denkliği bulunan sivil üniversite-
lere devam edebilecek. Tasanya
göre tarikat, cemaat gibi dinsel
yapılanmalara üyeliği tespit edil-
diği için GATA ile ilişiği kesilen
tıp ve hemşirelik yüksekokulu
öğrencıleri de öğrenimlerini
denkliği bulunan diğer öğrenim
kurumlannda sürdürebilecekler.
AKP tarafindan, kamuoyunun
tartışmasına açılmadan dün ak-
şam saatlerinde "sessiz sedasız"
TBMM'ye sevk edilen tasanya
göre, daha önce tarikat ve cema-
atlere üye olduklan, bunlann fa-
aliyetlerine katıldıklan, öğrenim
gördükleri kurumda bu yönde fa-
aliyette bulunduklan gerekçesiy-
le atılan tıp ve hemşirelik yükse-
kokulu öğrencılennin benzer sı-
vil okullarda okumalan sağlana-
cak. Tasannın yasalaşması duru-
munda sıvil hemşire olarak istih-
dam edilecek öğrencılerin atıl-
ması TSK Personel Yasası'na gö-
re değil, yeni düzenleye tabi ola-
cak. Tasanyla, tıp fakültesi dışın-
daki diğer kurumlarda öğrenim
gören öğrencilerin 18 yaşını dol-
durmuş olmalan durumunda
kendi istekJeriyle, küçük olmala-
n durumunda velilerinin istekle-
riyle okuldan aynlabıleceklen
hükmü getiriliyor.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelik, 2000'de çıkanlan öğren-
ci affina ilişkin yasanın TBMM'-
deki görüşmeleri sırasmda DYP
milletvekili olarak da bu düzen-
lemeyi savunmuştu. Çelik, şu
değerlendirmeyi yapmıştı:
"Askeri disiplinsizlik daha
çok ideolojik meselelere dayan-
maktadır. Bir insanın komü-
nist, ateist veya başka inanç ve
mezhebe mensup olması. asker
olması önünde engel teşkil ede-
bilir ancak, doktor olmasına
engel teşkil etmez."
Bardakoğlu:
laiklik adına
insanlara
şekilverüernez'
tstanbul Haber Servisi - Di-
yanet lşleri Baskanı Ali Bar-
dakoğlu, devletin din tanımı-
nın laiklikle çelişkili olduğunu
belirterek "21. yüzyılda hiç-
bir toplum üyesinin, laiklik
adına diğer insanlara şekil
vermeye çalışması makul
bulunmaz" dedi.
Konrad Adenauer Vakfi, Istan-
bul Goethe Enstitüsü ve Ale-
wander von Humboldt Vak-
fi'nın düzenlediği "Türkiye
ve Avrupa'da Din, Deviet ve
Toplum-Dinler arası Banşçı
Bir Ortak Yaşam tçin Ola-
naklar ve Engeller" konulu
konferans, Armada Otel'de
başladı. Konferansa "Diyanet
İşleri Başkanlığı'nın Yapısı
ve Görevleri" konulu bir ko-
nuşmayla katılan Bardakoğlu,
devletin dini tanunlamasının
laiklikle çelişeceğini belirte-
rek "laikliğin, devletin din
işlerine saygılı olması, din iş-
lerinin de deviet işlerine bu-
laştırılmaması" anlamı taşı-
dığım söyledi.
Laikliğin öteden beri tartışıl-
dığını dile getiren Bardakoğlu,
"Laikliğin toplumlar içinde
belirlenen genel bir tanımı
yokrur. Laiklik genel bir ta-
vırdır. Din ve deviet işlerinin
aynmı toplumların genel
özellikleri ile belirlenir" diye
konuştu. "21.yüzyüda hiçbir
toplum üyesinin. laiklik adı-
na diğer insanlara şekil ver-
meye çalışması makul bu-
lunmaz" diyen Bardakoğlu,
laikliğin Batı'dan önce Os-
manlı Devleti'nde olduğunu
ve birçok dinin Osmanlı top-
raklan üsründe hayat bul-
duğunu savundu.
SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN
\..Gâzi'nin, 'Bim Tecpübeler'den, Çıkardığı 'Ders'.
• Baştarafı Arka Sayfada
Gördüğünüz gibi, iki noktada kesin ko-
nuşuyor, tereddüdü yok:
a/ Bunlar Türk çocuklannı 'yurttaş ola-
rak' yetıştırmezler; 'Türk Hükümeti'ne ve
Milleti'ne karşı, dostâne olmayan ve sâ-
dıkâne olmayan duygularla yetiştirirler'.
Tereddüt etmıyor, zira -ıstısnalar olmuşsa
da- Tanzimat'tan itibaren yaşananlar or-
tadadır ve onun bu tesbrtını teyit etmekte-
dir:
b/ Ulusal 'hükümet buna müsaade
edemez' çünkü 'buna müsaade etmek
çocukları yaşayacakları muhite düş-
man veya hiç olmazsa yabancı olarak
yetiştirmek ve dolayısıyla onunla çar-
pışmaya mahkûm eylemek'tir. Bu 'tesbit'
de Gâzi'nin ve neslının fiılen yaşadığı, çi-
lesıni çektığı gerçeklen içenyor. Hatta bun-
lan yazdığı tarihte (1337/1921) ülke ecne-
bi işgali altındadır; ve 'ecnebiler'm okulla-
rında 'yetiştirilmiş' nice 'münevver', 'ec-
neto/'nin safındayeralmış, yurdunavehal-
kına karşı savaşmaktadır.
Yoksa nlyetl Insanî
değil miydi?
'. son olarak Amerikan tek-
lifine karşı, 'özel koşullannı' sırala-
mış, bakınız ne kadar dikkatli ve saygılı, a-
ma ne kadar vatansever;
"...tabiidir ki Amerikalılann insanîtek-
üflerini reddetmeyi, hatırımızdan-bile
geçirmryoruz. Ancak bunu yalnız aşağı-
daki şartlar altında kabui edebiliriz. Bu
şartlan ortaya koymaya yegâne sâik de
mâzideki efîm tecrübelerin bize ver-
mekte olduğu daha uzağı görecek insa-
nî hislerdir.lşbu şartlar aşağıda beyân
olunur..."
"...1/TBMM Hükümeti, sınııian dahi-
linde tesisini arzu ettikleri numûne çift-
lik, imâlathâne vesairenin idâresi ve
orada çalışan çocukların öğretim ve
eğitimi, hükümet tarafindan tâyin olu-
nacak memurlara aittir. 2/ Bu müesse-
selerde cins ve mezhep ayırmadan, bü-
tün yetimler çalıştırılacaktır. 3/ Amerika-
lılar burada fen memurlan ve hesapla-
rın görülmesi için, muhasebe memurla-
n bulundurabilirler. 4/ Yol vesaire inşa-
sı gibi teşebbüsler dahi, insani bir mak-
sat için yapılmakta ise, yukardaki şart-
lara tâbi tutulacaktır. 5/ Ticaret maksa-
dıyla, yol, fabrika vesaire inşası öneri-
lerini ayrıca müzakereye hazırız. Bu ko-
nuda Amerikalılann teklrfini bekliyoruz.
Zaten bu maksatladır ki Antalya'ya bir
ticari temsilci gönderilmesine olur ver-
dik..."
Dıkkat ertiniz mi, Gâzi'nin 'şartlarında',
'insani biryardıma' engel olabılecek, tek
sebep yok; yanılmıyorsam, cevabı aldıktan
sonra, VVashington teşebbüsünden vaz-
geçmiştir; ne dersiniz, yoksa niyetlerı, id-
dia ettikleri gibi 'insani' değil miydi?
Karar sszin.
N. Tayyar Taş yargılanıyor
'Cemevicürnbüş
yeri'dovosı başladı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Alevi
2 yurttaşın suç duyurusu üzerine,
"Cemevi, cümbüş yeri" açıklamasını
yapan eski Diyanet lşleri Başkan
Yardımcısı Necati Tayyar Taş'ın
yargılanmasına başlandı. îddianamede
Taş'ın, Türk Ceza Yasası'nın (TCYj
"hakaret" suçu ile ilgili maddesi uyannca
6 aydan 2 yıla kadar hapisle
cezalandınlması isteniyor. Ankara 2.
Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen
davanm dünkü ilk oturumuna, Taş ve
avukatı Mehmet Ali AJan ile müdahil
davacıTBMM'de 17. DönemTunceli
Milletvekili Musa Ateş'in avukatı
Süleyman Ateş ile Ali Yıldınm'ın avukatı
Fevzi Gümüş İcatıldı. Taş savunmasında,
"Cemevi, cümbüş yeri" şeklinde
açıklama yapmadığmı, bunun mesleki
birikimi ve memleketi Erzincan'daki
konumu itibanyla mümkün olmadığmı
savundu. Haberi yazan Ortadoğu
gazetesinin muhabiri Aslan Tekin'i
tanımadığmı, kendisiyle telefon konuşması
yapıp yapmadığmı hatırlayamadığmı
anlatan Taş, haberi, olayın savcıhğa intikal
ermesinden sonra öğrendiğini söyledi.
Tasarı beklemeye alınmıştı
Diyanet'e 11 bin
660yeni atama
ANKARA (ANKA) - Diyanet lşleri
Başkanlığı'na önümüzdekı yıl açıktan 11 bin
660 imam-hatip, müezzin ve kayyumun
atanması planlanıyor. TBMM'ye sunulan
Diyanet tşleri Başkanlığı'nın bütçe yasa
teklifınde, 2004 yılında, başkanlığm taşra
teşkilarmda boş bulunan kadrolarma 9 bin
100 imam-hatip, 1500 müezzin-kayyum
kadrosuna açıktan atama yapılması
öngörüldü. Teklifte, 1000 adet imam-hatip
kadrosuna da daha önce görevlerinden
aynlan sabık görevlilerden yeniden atama
yapılacağı da yer aldı. Bütçe teklifınde,
önümüzdekı yıl müftü, müftü yardımcısı,
eğitim merkezi müdürü ve öğretmeni, Kuran
kursu müdürü, şube müdürü, vaiz,
murakıplar, müftülük personeli, Kuran kursu
öğretmeni kadrolanna da 1300 personelin
naklen ataması öngörüldü. Plan ve Bütçe
Komisyonu'nda, geçen haziranda görüşülen
tasanda, Diyanet'e 1600 kadro ihdas
edilmesi öngörülürken AKP'liler bunun 15
bine çıkanlması için önerge vermişler ve bu
önerge kabul edilmişti. Ancak konunun
kamuoyunda gerginlik yaratması üzerine
tasan beklemeye alınmıştı. Tasan halen
Genel Kunıl'un gündeminde yer alıyor.
GUNDEM MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
kım varsa, çoğunun kafasında önceliklı olarak bu so-
rular yer alıyordu. Verilen yanıtlann çoğunda iyımser-
likten çok karamsartık vardı. Yeni CHP yönetıminin
öncelıkle bu havayı değiştirmesi gerekiyor. Hiçbir ya-
rışa, "Sondankaçıncıgelirim" diye başlanmaz. İlk ka-
ça gırenm diye başlanır. CHP'Iİ yöneticıler, dışarıdan
partiye yönelik saldırılar olduğunu, medyanın kendi-
lerine hak ettiklen ölçüde yer vermediğını yınelediler.
Biz de ayaküstü sohbetlerde şu görüşümüzü paylaş-
tık: Dışarıdan size doğru sert rüzgâr eserken duvar
örüp kapatmaya çalışırsanız kendınızı sakin bir yerde
hissedebilirsıniz. Rüzgâr biraz şiddetlenirse duvar yı-
kılabılır ve altında kalabihrsinız. Ama, bu rüzgâra uy-
gun biçimde bir yeldeğirmeni kurarsanız, istediğinız
kadar enerjı üretebilirsıniz!
CHP'liler kendilerinı eleştırenlere kızıyorlar ama,
bundan daha kötüsü eleştırecek kimsenin olmaması!
Yerel seçimlerın Baykal için son şans olduğunu
söyleyenlenn sayısı çoğunluktaydı.
Bızden aktarması!
Kurultayın hafta içı yapılması doğal olarak katılımı
etkilemiş. Ancak CHP'nin o köklerı dennde kalın göv-
desı yine yerli yerınde duruyordu. Kamuda çalışan bir
partili kurultaya nasıl geldığinı şöyle anlattı:
- Annemi ameliyat ettireceğiz, dedim... İzin alıp gel-
dım!
Süsyalist enternasyonal!
Salonda gençler azınlıktaydı. Daha ıçeri girerken, 3
Kasım'ın milletvekili aday adaylarından bir partili yo-
lumuzu kesti:
- Içeride 50 yaşın altında insan görürseniz, sayın!
Uyan bıraz abartıydı, elbette daha genç olanlar da
vardı ama, gerçekten yetersızdı. Salonun hemen giri-
şınde bir gençle selamlaşınca, sordum:
- Kaç yaşındasın?
"18 yaşındayım... Konya Selçuk Üniversitesi'nde
okuyorum. Kurultay için geldim..."
Takılmadan edemedim:
- Dursenı taşınmaz kültürvetabiat varlığı olarak tes-
cil ettirelim, başka yere gitme!
Hani pek de dilım varmıyor ama, sormadan edeme-
yeceğım:
- CHP emekçılenn partisi iken emeklilerin partisi mi
oluyor?
Kim ne derse desın Derviş parti içinde dennden de-
rine konuşuluyor. Baskın değil. "Sen Derviş'i onaylı-
yorum" diye bağıran yok. Ancak, adı şu tür tümceler-
le geçıyor
- Bir şeyler diyor ama, pek net de değil. Şöyle ka-
lın çizgıleıîe dese ya!
"Onunla parti tabanı arasında kan uyuşmazlığı var..."
- Medya, Baykal'ın yerine onu hazııiıyor ama, bo-
şuna...
"Yav, Derviş 7 salonda görünmeyecek bir yere oturt-
muşlar. Neden?"
Baykal'ın konuşması 4 ana bölümden oluşuyordu:
CHP'nin uzak geçmişı, CHP'nin (kendisiyle başla-
yan) yakın geçmişi, CHP'nin Meclis'teki muhalefeti,
CHP'nin hükümete uyanları...
Buna bir de CHP'nin yerel-genel seçim hedefleri,
sloganları eklenseydi parçalar tamamlanmış olurdu...
Kurultaya damgasını vuran konu tüzük değişıkliğiy-
di... Türkiye'de genel seçimlerde baraj yüzde 10. Bü-
tün sağduyulu kesimler bunun yüksekliğini kabul edi-
yor. Hedeflediğimiz AB ülkelerinde bu oranda baraj
yok. Hal böyleyken CHP'nin genel başkan adaylığı için
delege sayısının yüzde 20'sinin imzasının gerekmesı,
yüzde 20'lik baraj anlamına gelmiyor mu?
Gelıyor...
CHP bu tüzük yapısıyla Sosyalist Enternasyonal'e
giderse, bu gidiş parti ıçi demokrası açısından "süs-
yalist entemasyonal" olmaz mı?
ankcum@ttnet.net.tr
TUBITAK'a
hükümetablukası
MUSTAFA ÇAKIR
ANKARA -TÜBÎ-
TAK'm başkanrnı ve 6
bilim kurulu üyesini
seçme yetkisini Başba-
kan'a bırakan yasa tasa-
nsı hazırlayan hükümet,
kurumun çahşmasını
engellemek için her yo-
lu deniyor. Hükümet,
Avrupa Birliği'nde
(AB) Türkiye'yi bilim
ve teknoloji alamnda
temsil eden TÜBÎ-
TAK'm AB 6. Çerçeve
Programı toplantılanna
katılmasma izin verme-
di. Hükümetin karan
karşısmda Avrupalı bi-
lim adamlanmn "şaş-
kınbk" geçirdiğini be-
lirten TÜBİTAK Bilim
Kurulu üyeleri, "Hükü-
metin uygulaması Av-
rupa'nın tanımadığı,
bilmediği bir olay" de-
dıler.
TÜBİTAK'a kendi is-
tediği kişileri atama yo-
lunu açacak yasa tasan-
sı hazırlayan hükümet,
şimdi de kurumun çalış-
malannı engellemeye
başladı. Basbakanlık,
TÜBÎTAK'ın AB 6.
Çerçeve^ Programı top-
lantılanna katılmak için
görevlendirdiği bilim
adamlanna ilişkin ev-
raklan imzalamadı. Hü-
kümetin gerekli izni ver-
memesi nedeniyle bilim
adamlan ve uzmanlar
AB'deki toplantılara ka-
tılamıyor. Bu toplantı-
larda AB'deki bilimsel
projeler ve politikalar
oluşturuluyor, kararlar
alımyor. Programın Tür-
kiye'deki koordinatörlü-
ğünü yürüten kurum
olan TÜBÎTAK, toplan-
tılara katılacak öğretim
üyeleri ve uzmanlan be-
lirliyor. Hükümetin bi-
lim adamı ve uzmanlann
toplantılara katılmalan
için gerekli olan izni ver-
memesi Avrupa bilim
adamlan arasında da
"şaşkınhk" yarattı.
TÜBlTAK Bilim Ku-
rulu üyeleri, hükümetin
bilim adamlanna izin
vermemesinin, Avrupalı
bilim adamlan tarafin-
dan "anlaşılamadığı-
m" belirterek "Bu Av-
rupa'nın tanımadığı,
bilmediği bir olay" de-
diler. Avrupa'ya Türki-
ye'nin resmen katıldığı
yerin bu toplantılar ol-
duğuna işaret eden
TÜBlTAK Bilim Kuru-
lu üyeleri. "Burada ka-
rar sürecine katılabili-
yoruz. 6. Çerçeve Prog-
ramı'na bire bir üye-
yiz. Toplantılara katıl-
mamak Türkiye için
büyük bir kayıptır.
Kendimizi anlatama-
yız. Bütün emekler bo-
şa gider" değerlendir-
mesini yaptılar.