08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 EKİM 2003 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Kanatsız Parti SİYASAL [>artiler iktidar amacıyla kurulur. Yani ülkeyi yönetir duruma gelmek için. Bu ise ülkenin sooınlannı izlemek, çözümlerüretiptartışmakde- mektir. "Programımızda hepsi orada var" demek yetmez. Programın da gözden geçirilmesi, inanı- lan temel ilkeler doğrultusunda tekrar yoğurulup yenileştirilmesi gerekebilir. Kısacası, siyasal par- ti, iktidar peşi.nde koşarken uygarca tartışmalar- la ortak akıl oluşturma yeridir. Birbirini yeme yeri değil. CHP'nin şirndiki genel başkanı, "Kavga iste- mem, partipanayıryeriolamaz" diyorama, aca- ba uygarca tartışma yeri olmasını istiyor mu? Istiyorsa, çarşaf listeden blok listeye geçiş ne- yin nesidir? Peki, karşısındakiler ne istiyorlar? Daha doğ- rusu, "Parti uygarca tartışma yeri olsun"der- ken neyin tartışılmasını istiyorlar? Ortaya koyduk- ları tez yahut antitez nedir? Parti programının ol- duğu gibi uygulanmasını mı istiyorlar? Yetersiz bulduklan, geliştirilmeye muhtaç gördükleri nok- talar var mı? Yoksa "Atatürk'ün partisi" olmayı ya da "altı ok"a sahip çıkmayı yeterli mi sayıyor- lar? Genel başkanın "yenisol, Edibali solu, Anado- lu solu, sosyal liberal sentez" gibi etiketlerle yal- palayıp durduğu, Ricky Martin ve Blair'den Der- viş'e kadar o-lmadık imgelerle görüntüyü "zen- ginleştinmek" istediği doğrudur. Ama, karşısında- kilerin programı ne? Nasıl bir 'Tcanaf"tırlar? Sol mu, sağ mı? Yoksa, partinin kanatsız uçabileceğine mi ina- nıyorlar? Aslına bakarsanız, 'ortanın solu' sözü piyasa- ya sürüldüğünden beri, özellikle kalkınma ekonomisi ve gelişme stratejisi bakımından sözün içi hiçbir zaman tam olarak doldurulmamış, sıkı- şıldıkça "sosyal demokratlık" gibi ancak Avru- pa'nın bazı ülkelerinde belirlenmiş anlamı olan bir kavramın gerisine sığınılmıştır. "Aslan sosyal de- mokratlar"\n başkanı Erdal Inönü ile Karayal- çın'ın "sosyal piyasa ekonomisi" sözü Baykal'ın ya da Derviş'in "sosyal liberal senfez"inden pek mi daha berraktır? Oysa, CHP'nin içinde Kemalizmi bugünlereta- şıyıp çağdaş sorunlara taşıyacak kişiler ve kad- rolar hep oldu ve hâlâ var. Ama, onların büyük ço- ğunluğu, yıllar yılı, "Hele dur bakalım, n'olacak" fıkrasında oldugu gibi, sessiz ya da sesli parti içi mücadeleye bağlı kalmışlar ve eninde sonunda baş- ka amaçlı hizipleşmelerde eriyerek "delege kısır- döngüsü"neyenilmişlerdir. Onlar, pekâlâ, Kema- list dinamizmden kaynaklanan sol yaklaşımlannı başka zeminlere taşıyarak düşüncelerini uygula- ma umutlarını daha canlı ve gerçekçi kılabilirler. Ziya Paşa Terkib-i Bend'de "Bir yerde ki yok nağmeni takdiredecekgûş "dedikten sonra, "Taz- yi-inefes eyleme, tebdili makam et!", yani "Nağ- meni beğenecek kulak olmayan yerde nefes tü- ketme, makam değiştir" demişti. Belki beyitteki "makam" sözünü Tanzimat döneminin ürkek or- tamında "musiki makamı" saymak mümkündü ama, şimdi "görev yeri ya da unvan makamı" di- ye anlamak daha doğrudur. Parti îçi Demokrasi Parti içi demokrasinin işlerliğini sağlamak için anayasa ve yasalarda düzenlemeler yapılmıştır. Öraeğin anayasanm 69/1 'inci maddesinde, "siyasi partilerin faaliyetierinin, parti içi düzenlemelerinin ve çalışmalannın demokrasi ilkelerine uygun olacağı" vurgulanmıştır. Sabİh KANADOGLU Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı D emokrasilerde katılımcıhğın sağlanması, toplumun si- yasetten ve siyasetçiden soğumasının önlenmesi için, "parti içi demokra- si" ilkkoşuldur. Giderek demokrasinin yerleşme- si, güçlenmesi ve sağlık- lı bir biçimde işlemesi bu koşula bağhdır. Otokratik ve oligarşik eğilimlerin üste çıktığı, tek adam egemenliğine dayalı siyasi partilerin de- mokrasiye katkısı ola- maz. Türk siyasi tarihi, iste- diğini istediği görev e seç- tiren, kendi dar kadrosu- nu kurarak aykın düşün- celere partide hayat hak- kı tanımayan, parti karar- lannı organlann oluştur- ması yerine, kendi arzu ve iradesi ile özleştiren ge- nel başkanlarla doludur. Ve tarih bu genel başkan- lann siyasal yaşamlannı başan ile tamamladıkla- nnj kaydetmemiştir. An- cak sonunda zararlı çı- kan yine ülke olmakta- dır. Genel başkan egemen- liği veya sultası, Türk de- mokrasisinin onulmaz hastahğıdır. Yasal olarak ne önlem alınırsa alınsın, liderliğe seçimle getiri- len genel başkan, süreç içerisinde tek adam ol- manın çarelerini aramak- ta ve ne yazık ki bulmak- tadır. Yasalar değiştiril- mekte, yaptınmlar kaldı- nlmakta; devamında sıra, parti rüzüğünün amaca uygun hale getırilmesine gelmektedir. Ilginç ola- nı, iktidar partisinin veya partilerinin, bu konuda muhalefet partilerinden yardım ve destek görme- İeridir. iktidar ya da mu- halefette olsun her genel başkanın ulaşmak istedi- ği hedef, partisinin ege- meni olmaktır. Bu neden- le, siyasi partiler arasın- da örtülü bir uzlaşma. da- yanışma görüntüsü ser- gilenmekte ve her körü ömek, diğerleri için özen- dirici olmaktadır. Bu kötü olgu, demok- rasi kültürünün ve gele- neklerinin gerekli düzey- de gelişmemesinin. bi- reylerin demokratik hak- lannın bilincinde olma- masının doğal sonucu- dur. Oysaki gerekli olan, en küçük örgüt binmınden başlayarak demokratik seçimlerin yapılması ve kararlann, ortak akıl ve düşünce ortamında tartı- şılarak, irdelenerek alın- masıdır. Böylece parti üyelerinin örgütte görev almaları kolaylaştırılır. Parti örgütlerinin yeni yüzlerle, kan kazanma- lanna yol açılır ve parti- nin denetlenmesi olanak- lı hale gelir. Katılımcıh- ğın anlamı ve yaran bu- dur. Bu katılım sayesin- de siyasi partiler toplu- mun isteklerinin sözcü- sü olabilirler. Parti içi demokrasinin işlerliğini sağlamak için anayasa ve yasalarda dü- zenlemeler yapılmıştır. Örneğin anayasanın 69/1'inci maddesinde, "siyasi partilerin faaliyet- lerinin, parti içi düzenle- melerinin ve çalışmalan- nın demokrasi ilkelerine uygun olacağT vurgulan- mıştır. Anayasa koyucu- nun bu istencine koşul olarak Siyasi Partiler Ya- sası'mn (SPY) 4 2'nci maddesinde, u si\asi par- tilerin kuruluşunun, or- ganlaruun seçiminin,işle- yişinin, faaüyet ve karar- lannın, anavasada nite- likleri belirtilen demok- rasi esaslanna aykın ola- mayacağı" hükmü geti- rilmiştir. SPY'nin 93 'ün- cü maddesinde ise ''par- ti içi çalışmalan, parti yö- netinü, denetimi; parti or- ganlan için v apılacak se- çimler ile organlann ka- rarian, eylem ve işlemle- rinin parti tüzüğüne, par- ti üyeleri arasındaki eşit- lik ilkesine ve demokrasi esaslanna aykın otamaya- cağT kuralı öngörülmüş- tür. Parti içi demokrasinin işlerliği için getirilen bu kurallann amacına ulaş- tığı söylenemez. Hukuksal önlemlerle sonuç alınamayacağma örnek olarak parti genel başkanlannın görev sü- resiyle ilgili düzenleme gösterilebilir. Geçmiş deneyimlerin etkisiyle, yasama erkini elinde tutanlar 24.4.1983 gün ve 2820 sayılı SPY'ye genel başkan, il ve ilçe başkanlannın gö- rev sürelerini sınırlayıcı hükümler getirdiler. Bu sınu-lamalar, olağan de- mokratik yaşama geçil- diğinde ve yeni kurulan partilerin genel başkanla- n, etkin ve güçlü konuma ulaşhklannda, 28.3.1986 gün ve 3270 sayılı yasa ile daraltılıp; 17.5.1990 gün ve 3648 sayılı yasa ile ta- mamen kaldınldı. Konu- lan sınıra yaklaşıldığında karşı önlem alınmış ve tehlike giderilmişti. Bir diğer örnek ise, Cumhuriyet 2 9 Ekim 2 00 3 Çarşamba Cumhuriyet'in yaşayan tanığından Cumhuriyet'in belgeseli... Cumhuriyet gazetesi, Cumhuriyetimizin 80. yılı kutlamalanna, çok özel bir ek ile katılıyor. Ekononü, sanayi, kültür, sanat ve spor alanlanndaki gelişmeler, Curnhuriyetirnizin tarihini yaşayan Cumhuriyet gazetesinin arşivindert eski sayılar ve özel resimlerle anlaülacak Cumhuriyet'in Öyküsü, değerli bir belge olarak kitaplıklardaki yerini alacak ve yıllar boyu özenle saklanacak. 29 Ekim 2003 Çarşamba günü Cumhuriyetimizin 80. yılını birlikte kuüayaitm. MERKEZ Reklam vermek için REKLAM Tel: (0212) 354 33 73 - 74 Anayasa Mahkemesi'nin 22.01.2003 tarihinde ve- rerek, 12.7.2003 tarihli Resmi Gazete'de yayım- lanan ihtar başvurusunun reddine ilişkin iki karan- dır. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) 14.8.2001 tarihinde kurulduğunda, tüzüğünün 73 'üncü mad- desinde genel başkana, merkez karar ve yönetim kurulunun (MKYK) beş asil ve üç yedek üyesi için iki misli aday gösterme olanağı tanınmıştı. Tü- zükteki adıyla genel baş- kan kontenjan adaylan, nitelikleri 69'uncu mad- dede açıklanan "çarşaf Kste" yöntemine göre bü- yük kongrenin seçimine sunuluyordu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılı- ğı bu seçim yönteminin, SPY'nin 16 ve özellikle parti üyeleri arasmdaki eşitlik kuralını düzenle- yen 93"üncü maddesine aykın bulduğundan söz ederek, AKP'den bu ay- kınlığı düzeltmesini is- tedi. AKP, bu düzeltme- yi gerçekleştirdi. Tüzük- İerinde genel başkan kon- tenjanına yer veren ve aralannda CHP, ANAP ve Saadet Partisi'nin de bulunduğu seldz partiden de aynı istemde bulunul- du. ANAP, tüzüğündeki hükmün SPY'ye aykın olmadığını savunarak de- ğişiklik yapmayacağmı bildirdi. CHP herhangi bir yanıt vermedi. Diğer partiler istek doğrultu- sunda. tüzük değişikliği- ni gerçekleştirdiler. Baş- savcıhk CHP ve ANAP hakkında ihtar istemiyle 09.05.2002 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Yüksek Mah- keme her iki istemi 22.01.2003 tarihinde red- detti. Karar. "Ekonomik ve sosyal nedenlerie si\ r a- si hayata aktif olarak ka- ülamayan beürti sınıf ya da meslekten olanlann se- çilmesini sağlamak ama- cıyla, genel başkanın is- teği doğrultusunda bü- yük kongrece seçilmek üzere sınırü savıda aday gösterilmesi, eşitlikve de- mokrasi ilkelerine aykı- nlık oluşturmaz. Seçile- cek asil ve yedek üyelerin MKVTC'nin toplam üye sayısına oranlanması du- rumundada büviik kong- renin yetkilerinin devre- dildiği ya da parti içi de- mokrasi ilkelerine aykın davranıldığı sonucunu çı- karmakolanaksızdu-" ge- rekçesine dayandınlmış- ttr. Bu gerekçelerde iki ana nokta göz ardı edilmişti. Konu eşitlik sorunu olup oran sorunu değildi. SPY'nin 93'üncü mad- desinde yer alan "Parti organlan için yapılacak seçimler, parti üyeleri ara- sındaki eşhük ilkesine ay- kın olamaz" kuralı, genel başkana bir kişi için da- hi olsa tercih hakkı tam- mıyordu. Aksi halin. aday ola- bilme ve giderek seçile- bihne için, üyeler arasın- da genel başkana yakın olma yanşına yol açaca- ğı, bu yanşın genel baş- kanı hızla tek adam ko- numuna götüreceği gö- zetihnemişti. Aynca, partinin belirli sınıfveya meslekten olan- lardan yararlanması dü- şüncesinin, sadece genel başkanda oluşabileceği- ni varsaymak, parti üye- lerine ve özellikle büyük kongre üyelerine yapıl- mış büyük bir haksızlık- tı. Ve genel başkanı, par- tiye egemen kılmayla so- nuçlanacağı açıktı. Bu karar, siyasi parti- ler ve genel başkanlan için isteklendirici bir iş- lev yüklendi. Kuruluşun- da, parti içi demokrasiyi gerçekleştireceği savın- da olan iktidar partisi tü- zük değişikliklen ile mer- kez yürütme kxırulu üye- liklerine seçim yapma yetkisini, MKYK'den ala- rak genel başkana verdi. Çarşaf liste yerine, blok liste getirile'rek MKYK üyelerinin bizzat genel başkan tarafindan yapıl- ması sağlandı. Büyük kongrenin seçme yetkisi göstermelik hale getiril- di. Bu suretle, aykın dü- şünce sahiplerinin ayık- lanması ve dikensiz gül bahçesi özleminin gide- rilmesi gerçekleşti. Bü- yük kongreyi olağanüstü toplantıya çağırma sayı- sı, delegelerin salt çoğun- luğuna çıkanlarak zor- laştınldı. Egemenlik sü- resince olası tehlikeler önlendi. Ana muhalefet partisi- nin de bu özendirmeye kayıtsız kalamayacağı an- laşılmaktadır. Genel baş- kanhğa adaylığın zorlaş- tınlmasının, çarşaf liste- den blok listeye geçişin yollan araştınldığına gö- re, iktidar partisine ben- zer yapıda bir ana muha- lefet partisi şaşırtıcı ol- mayacaktu-. Kaldı ki, SPY'de veya diğer yasalarda yer alan ve parti içi demokrasiyi sağlamaya yönelik em- redici hükümlere aykın- lıklara karşı SPY'nin 104'üncü maddesinde ön- görülen, Anayasa Mah- kemesi'nce verilen ihta- ra uymamanın yaptınmı, devlet yardımından kıs- men veya tamamen yok- sun bırakmaya çevrilmiş- tir. Zaten yardım alma- yan veya bu yardnndan vazgeçmeyi göze alan partiler için hukuka aykı- nlığa devam olanağı ya- rahlmış değil midir? Görülmektedir ki, hu- kuksal düzenlemelerle parti içi demokrasiyi sağ- lamak olanaklı değildir. Demokrasiyi amaç sa- yan, demokratik yaşanun erdemine inanmış parti- li yurttaşlann, demokra- tik haklanna ödün ver- meden sahip çıkmalan gerekmektedir. Bu büinçli direnme, ay- nı zamanda çağdaş olma- sını istediğimiz demokra- simizin de güvencesi olacaktır. Gripaşısıolun, kalbinizfkoruyun TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 Şışli / Istanbul Tel. 212 212 07 07 Faks. 212 212 68 35 http//www tkv.org tr e-maıl gen sekreter@tkv org tr StLİVRİ ASLtYE HUKUK HÂKtMLİĞt'IVfDEN 2000,776 Davacılar Zülfiye Küçük, Sadife Küçük, Meral Kü- çük, Nizamettın Küçük vekılı tarafindan açılan gaıp- lik davasının yapılan duruşması sonunda: Mahkememızce venlen 10. 4 2003 tarih, 2000 776- 2003 167 sayılı karar ile, Davanm kabulü ile. Silıvri Seymen Köyü Cilt: 15, Hane: 167'de kayıtlı Memet ve Sadıfe'den olma 20.03.1945 doğumlu Ahmet Küçük'ün gaiplığıne ka- rar verildiğı ılan olunur. Basın: 49716 PENCERE AB Kemalizmi Kabul Etmiştir... Bir kez daha anımsatmakta yarar var.. Türkiye AB'nin eşiğinde.. Adamlarşart koşmuşlardı: - Yasalannızda Avrupa Birliği'nin hukukuna ters düşen tüm maddeleri ayıklayın!.. Ayıkladık.. Bu ayıklama 2001 yılının ilk aylanndan 2003'ün ilk ayına dek sürdü. Adamlarşaşırdılar. Dediler ki: "- Bu bir mucize!.." Adamlar artık AB ile Türkiye arasında hukuk ve yasa açısından bir engel kalmadığını söylüyortar; ama, bu kez de diyorlar ki: "- Uygulamayı görelim!.." • AB'ye uyum sürecinde Anayasamızın 'Başlan- gıç' metninin 5'inci fıkrası da değiştirildi. Değişiklik tarihi: 3 Ekim 2001.. Yeni metin şöyle: "Hiçbir faaliyetin Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esa- sının, Türklüğün tarihi ve manevi değeıierinin, Ata- türk milliyetçiliği, ilke ve inkılaplan ve medeniyet- çiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve la- iklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine vepolitikaya kesinlikle kanştınlama- yacağı..." Biliyorum, bu metin Türkiye'de çoğu entelin ho- şuna gitmeyecektir.. Dincilerin de hoşuna gitmeyecektir.. Etnikçilerin de.. Ne yapalım ki Avrupa Birliği uyum yasalan ara- sında bu metin kabul görmüş.. AB'ye uyum yasalan arasında onaylanan yukar- daki metin, arkadaşımız Ahmet Taner Kışlalı'nın savunduğu Kemalizm'i de vurguluyor. Atatürkçülük ile Kemalizm birdir. • Sevgili Ahmet Taner Kışlalı 21 Ekim 1999'da pu- suya düşürülüp öldürülmüştü... Cumhuriyet'in son kırk yıllık geçmişi, hapse atı- lan, işkence gören ve öldürülen yazarlanmızın ta- rihiyle özdeştir. Ahmet Taner, Kemalizm'i yalnız bir siyaset ya da ideoloji değil, uygarlıktarihininderinliğindevekap- samında savunan yazanmızdı; bugün basında 'Ay- dınlanma'y\ es geçerek Atatürkçülük'ü tartışmak kurnazlığı geçertidir. 199O'lı yıllarda Cumhuriyet'in iki yazan pusuya düşürülerek öldürüldü... Ahmet Taner Kışlalı.. Uğur Mumcu Ikisi de Aydınlanma devriminden, Atatürkçü- lük'ten, Kemalizm'den, laiklikten, Cumhuriyetçi- likten, demokrasiden söz açarlardı... öldürülmelerinin gerekçesi bu muydu?.. • Atatürkçülük.. Kemalizm.. Aydınlanma.. Üçü de özdeş!.. Islam toplumlan Aydınlanma'yı yaşamadan in- san haklarına kavuşamazlar... Çünkü Avrupa, insan haklarına ancak aydınla- nıp da din ve devlet işlerini ayıran laikliği benimse- dikten sonra kavuşabilmiştir... Hem de ne kurbanlar vererek... Tarihin kuralları ve koşulları tüm insanlık için ge- çeriidir; Avrupa'da demokrasi, din devletine karşı savaşımla kuruldu. Türkiye, laik Cumhuriyetini ku- rabildiği için bugün Avrupa Birfiği'nin eşiğindedir; Kemalizm'i anayasasından sildiği gün tarihin ka- ranlık kuyusuna itilecektir. Tatil Aboneliği Tanıtım Turiarı 1- Gökova'da Haftasonu Naıl Çakırhan'ın "Ağahan Mımarlık Ödulu" aldığı Akyaka Yoresı'nde, Yucelen Otet'de bir gun tam pansıyon mısafın- mızsınız. Yola Çıkış: 24 Ekim 2003 Cuma. 21:30 Cumhuriyet Gazetesı Bahçesi Gerı Donuş: 26 Ekim 2003 Pazar, 11:00 2- Gökova'da Sonbahar Gunleri Tatil Aboneliği Tanıtım Fıyatlarıyla Yucelen Otel'de 8 Gün 8 Gece, Yarım Pansıyon Ulaşım Dahıl, Kışı Başı: 250.000.000.-TL. Yola Çıkış: 24 Ekim 2003 Cuma, 21:30 Cumhuriyet Gazetesı Bahçesi Geri Donüş: 02 Kasım 2003 Pazar, 11:00 llave Paket Turlan: Marmans, Bozburun Turu, Gökova Köyü Turu Koyceğız. Dalyan, Iztuzu Turu, Sedır Adası, Ingılız Lımanı, Akkaya Turu * llave tur paketımıze katılım 20 kışı olarak hesaplanmıştır. katılım bedelı kışı başı 100.000.000.-TL.'dır. Istanbul Merkez Turkocağı Cad Basın Sarayı No 1 Kat 4 (Gazetecıler Cemıyetı ustul Cağaloğlu-lstanbul Tel: (0 212) 520 21 91-92. (0 212) 522 49 26 Faks (0 212) 520 50 23 (Cumhuriyet Gazetesı) 10 212)512 05 05 550-561 www yapıc oom tr YAPI-C Bir Cumhuriyet Vakfı Kunıluşudur. YAPI-C "Tatile abone eder" Tüm sevenlerimiz ve Bozcaadalılar, Kızımız ADA'nın bir kardeşi oldu. EGE'den herkese merhaba. Inci ve Hakan GÜRÜNEY
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle