05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 EKİM 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER BİR UZUN RÜYA TURHAN SELÇUK DURÜST IABİAILI ÎSTANBÜL EFENDİSİ AEDÜİCANBAZ* IN HAHİîrULÂDE MACSRALARI KISIM IEKMİLİ BÎRDEN l f?ı Cumhurbaşkanı: İktidar, gücünü ölçülü kullanmalı. Milletvekili dokunulmazlığı sınırlandınlmalı Sezer'dendemokrasi dersiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se- zer, TBMM'nin yeni yasama yılının açılışında mılletvekillerine demok- rasi dersi verirken hükümete uyan- larda bulundu. Türkiye Cumhuriye- ti 'nkı laik, demokratik ve sosyal hu- kuk devleti olma niteliğini sonsuza kadar koruyacağını \iirgulayan Se- zer, Atatürk ilke ve devrimlerinin Türkiye'yi aydınlatmaya devam ede- ceğini söyledi. Çoğunluğun sağladı- ğı iktidann gücünü ölçülü kullanma- sı gerektiğine işaret eden Sezer, hü- kümetin kadrolaşmasını eleştirdi. "Kendi ekibimle başanfa olabiürim" savının hukuksal dayanağının olma- dığını kaydeden Sezer. kamu görev- lilerinin siyasi partilerin değil dev- letin görevlilerı olduğuna dikkat "Çoğulcu demokrasilerde yönetme hakkı, sayısal çoğunluğu seçimle elde eden siyasal iktidara ilişkindir. Ancak sınırsız çoğunluk yönetimi kabul edilmemiştir. Demokrasinin en temel ilkesi olan çoğulculuğun korunabilmesi için gerçek gücü elinde bulunduran erkleri dengelemek amacıyla çeşitli hukuksal güvenceler getirilmiştir. Bu güvencelerin aşılması amacıyla yapılacak düzenlemeler demokrasiye zarar verir." çekti. Yolsuzluklarla mücadele için do- kunulmazlıklann sınırlandınlması gerektiğıni belirten Sezer, YÖK Ya- sa Taslağı konusunda hükümete tep- ki gösterdı. Eğitim ve öğretimin Ata- türk ilke ve devrimleri doğrulrusun- da yapılması gerektiğini vurgulayan Sezer, taslağın cumhuriyetin nite- likJeriyle bağdaşması, akademik çev- relerde yeterince tartışıldıktan son- ra uyuşmayla siyasal alana getirilme- sini istedi. Iraka asker gönderme konusuna da değinen Sezer, anaya- sanın 92. maddesinde TBMM'ye verilen yetkinin "uhıslararasıhuku- kun meşru saydığıdurumlar" için ön- görüldüğünü, TBMM'nin bu konu- da üzerine düşen sorumluluğu yeri- ne getireceğinden kuşkusu olmadı- ğını bildirdi. Hükümetin anayasa de- ğişikliğiyle ilgili çalışmalannı da eleştiren Sezer, Anayasa Mahkeme- si üyelerinin TBMM'ce seçilmesi- nin mahkemeyi siyasallaştıracağı- na dikkat çekti.Cumhurbaşkanı Ah- met Necdet Sezer, TBMM'nin yeni yasama yıhna başlaması nedeniyle yaphğı konuşmada, şu mesajlan ver- di: ÇOĞULCULUK UYARISI • Çoğulcu demokrasilerde yö- netme hakkı, sayısal çoğunJuğu se- çimle elde eden siyasal iktidara iliş- kindir. Ancak sınırsız çoğunluk yö- netimi, bir başka deyişle çoğunluğun mutlak egemenliği kabul edilme- BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ UYARISI Medyada tekelleşme yozlaşmagetirir Basmla ilgılı yasal düzenlemeler yapı- lırken basın özgürlüğünün demokrasiyi işleten ve ona yaşam veren en önemli öge olduğu unutulmamalı. Basın öz- gürlüğü, kamu güçleri karşısında oldu- ğu kadar, özel güçlere karşı da korun- malıdır. Bu bağlamda, medyanın belli kişi ya da gruplann elinde toplanma- masına önem venlmelıdir. Tekelleşen medya. bir yandan ekonomik alanda haksızlık yaratabilecek bir güce ulaşır- ken öte yandan haber alma özgürlüğü- nü kısıtlayabılecek, medya gücünün çı- kar amaçlı kullanılmasına hizmet ede- bilecektir. Medya gücünün kötüye kul- lanılması, kamu yaran ve kamu düze- nine zarar vermekle kalmayacak, de- mokrasiyi de olumsuz yönde etkileye- cektir. Medyanın çoğulculuğunu koru- yucu önlemler alınması. bağımsız ve tarafsız yayıncılığın sürdürülebilmesi için gereklidir. Unutulmamalıdır ki ka- mu hizmeti yapan medyanın tekelleşe- rek sorumluluk bilincinden uzaklaşma- sı, bireysel çıkarlara hizmet edecek ti- cari nitelik kazanması. medya-siyaset bağlantısının güçlenmesi, medyanın devlet ile tican ilişkiye girmesi, kuşku- suz demokrasinin yozlaşmasına zemin hazırlayacak, basının varlık nedeni ile çelişecektir. Basın çalışanlannın statüleri yasal güvenceye bağlan- malıdır. Bu ilkelenn gözerilmesi, basının saygınlığının ve güvenilir- liğinin korunması yönünden önemli ve zorunludur. IRAK'A ASKER CÖNDERME Uluslararası meşruluk gözetilmeli Devletlenn kendilerini uluslararası hu- kukla bağlı sayması, dünya banşı yö- nünden önemlidir. Anayasamızın 92. maddesiyle TBMM'ye verilen yetki- nin "uluslararası hukukun meşru say- dığı'1 durumlar için öngörülmüş olma- sı da uluslararası ilişkilerin ulaştığı boyut yönünden son derece anlamlıdır. Yüce Meclisimizin bu konuda üzerine düşen sorumluluklan eksiksiz biçimde yerine getireceği kuşkusuzdur. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TBMM'nin yeni yasama yıhna başlaması dolayısryla TBMMGenel Kıırulu'nda konuştu. (Fotoğraf: AA) Köktendincilik kaygısı # Türkiye'de köktendincilik akı- mının temelinde din kurallanna da- yalı devlet kurmak. çağdaş hukukun yerine şeriat hukukunu getirmek ve toplumumuzun Cumhuriyet döne- minde elde ettiği tam çağdaş kaza- nımlan yok etmek amacı yatmakta- dır. Bu durum, önemli bir güvenlik sorunu olarak toplumumuzda haklı kaygılara yol açmaktadır. ÜNİVERSİTE TARTIŞMASI # Yükseköğretim kurumlan ve üst kurullannın yeniden yapılandınl- masında düzenlemenin Cumhuriye- tin nitelikleriyle bağdaşması, toplu- mun, gençliğin ve üniversitelerin bek- lentilerini karşılaması ve ülke ger- çekleriyle örtüşmesı gerekmektedir. Yasalaşma süreci siyasal alandan ön- ce akademik alanda başlatılmalı ve konunun toplum yönünden taşıdığı önem gözetilerek yeterince tartışıldık- tan sonra siyasal alana aktanhnalıdır. Akademik alanda hazırlanan ve ev- rensel ilkeleri içeren taslak üzennde uyuşma sağlanmasında kamu yaran bulunmaktadır. EĞİTİM BİRLİCİNE VURCU • Eğihm Birliği Yasası, Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaşlaşma süre- cini hızlandıran bir atılımdır. Çağ- daş ve laik ulusal eğitim bu temel üzerine kunılmuş, gösterilen çabalar- la eğitim alanında sevindirici sonuç- lar elde edilmişti. Ulusal eğitim ala- nında atılan önemli bir adım, kesin- tisiz zorunlu eğirimin 5 yıldan 8 yı- la çıkanlmasıdır. Çağdaş eğitimin zorunlu kıldığı bu gelişmenin, ülke gençliğini bilgi çağının gereklerine göre hazırlayacak eğirim-öğretim sis- teminin temelinin oluşturulması ama- cını güdüyor. 8 yıllık kesintisiz temel eğitimin zorunlu tutulduğu ilköğre- tim aşaması, gençleri yasama hazır- layan değil, temel bilgilerin öğreti- lerek ilgi ve yeteneklerinin belirlen- meye çahşıldığı bir eğitim sürecidir. Oysa, ülkemizdeki yasal çerçeve, 13 yaşını henüz bitirmiş çocuklanmı- za, geleceğini kurabileceği bilgi ve beceriyle donatmaksızın, eğitim sis- teminin dışuıa çıkabilme olanağı ta- nımaktadır. Bu olanak ise tahminle- rin ötesinde kullanılmaktadır. 2001 yılında 14-16 yaş nüfusunun yahıız- ca yüzde 43'ü ortaöğretime kayıtlı- dır. Bu oran, 14-16 yaş grubu çocuk- lanmızın yandan çoğunun eğirilme- diği ya da devletin gözetim ve dene- timi dışında eğitildiğini göstermek- tedir. OECD'ye üye 30 ülke içinde zorunlu eğitim süresini 8 yıl ile sınır- landu^an, 13 yaşını bitirmiş çocukla- nn eğitim sistemi dışına çıkabilme- sine izin veren bir başka ülke bulun- mamaktadır. miştir. Çoğunluğun sağladığı ikti- dar gücünün ölçülü kullanılması zo- runlu kılınmıştır. # ÇoğuJcu demokrasinin özü, erk- ler aynlığına dayanır. Erkler aynlı- ğını benimseyen parlamenter sis- temlerde ulusa ilişkin egemenliği, seçimle gelmesı nedeniyle yalnızca meclisler değil, anayasada verilen görevler ve yetkiler çerçevesinde di- ğer devlet organlan da kullanır. # Demokrasinin en temel ilkesi olan çoğulculuğun korunabilmesi için gerçek gücü elinde bulunduran erkleri dengelemek amacıyla çeşit- li hukuksal güvenceler getirilmiştir. Bu güvencelerin aşılması amacıyla yapılacak düzenlemeler demokra- siye zarar verir. YARCI BAĞIMSIZLIÖI # Hukuk devletinin en önemli öğelerinden biri de hiç kuşkusuz yargı bağımsız- lığıdır. Yargı organlanna üye seçimi yetkisi kimi doğrudan kimi dolaylı olarak yansız Cumhurbaşkanı "na venlmiş- tir. Gerektiğinde kendini yar- gılayacak Anayasa Mahke- mesi'ne üye seçmek yetkisi hukuksal olmasa da etiksel yönden eleştirilebilir. Öte yan- dan aynı gerekçe ile Anaya- sa Mahkemesf ne TBMM'ce üye seçilmesi de uygun değil- dir. Çünkü, bu yöntemle za- man içinde Yüksek Mahke- menin sıyasallaşacağı, en azından kararlannın daha eleştirilir duruma geleceği unutulmamalıdır. Yüksek Mahkeme'nin Yüce Divan srfatıyla Bakanlar Kurulu üye- lerini yargılama olasılığı da gözden uzak tutuunamalıdır. PARTİLERE AİT KAMU CÖREVLİSİ OLAMAZ # Kamu personel rejimüı- de "kariyer" ve "fiyakat" te- mel ilkelerek olarak benim- senmiştir. Kamu göre\lileri- nin hukuksal durumlannın bu ilkeler esas ahnarak düzen- lenmiş olmasına karşın ülke- mizde her iktidar değişikliğin- de yönetim göre\ındeki ka- mu personeli değiştirilmek istenmektedir. "Kendi eki- bimk başanh olabiHrim" sa- \ının kamu göre\ lilerinin si- yasal partilerin değil devletin görevlileri olduğu dikkate alındığında hukuksal daya- nağı bulunduğundan söz edil- mesi olanaksızdır. Kamu gö- re\lileri, siyasal partilerin de- ğil devletin görevlileridir. Bu yüzden kamu görevlilerinüı siyasallaştınhnamasmda ka- mu yaran vardır. # Yolsuzluklarla sas'aşım- da başanlı olabilmenin önem- li koşullanndan biri de do- kunulmazlıklann sınırlandı- nlmasıdır. Bu bağlamda, ana- yasanın 83 ve 100. maddele- rinin yeniden düzenlenmesi önemli gündem konulanmız- dan bin olmalıdır. Kuşkusuz, yasama dokunulmazlığı sı- nırlandınlmış ve hukuk sis- teminde, memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında ko\-uşturma açılmasını yet- kili makamın iznine bağlı kı- lan anayasanın 129. madde- sindeld kuralın da değiştıril- mesi gerekecektir. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ 1946dan 3 Kasım'a... HADEP'Iİ dörtyönetıcinin mahkûmiyetinin onan- ması, birsüredır3 Kasım seçimleri konusunda yo- ğunlaşan tartışmalan doruğa taşıdı. Tartışmalar nedeniyle, hukuksal bir sorunu "ol- sa olsa" metoduyla yaratılan seçenekler kapsa- mında yorumlama konusundaki geleneğimiz de bu sayede, gelişmelerden en çok etkilenen men- kul kıymetler kâğıtlarıyla ilgilenenlerin deyişi ile tavan yaptı. Anlaşılıyor ki konu, hukuk tarihimizden daha çok siyasal tarihimiz kapsamında irdelenecek ve diller- den düşmeyecek bir örnek olarak akıllarda yer edecek. Bu sayede, tek başına kalmış olan 1946 genel seçimlerine 57 yıl sonra nur topu gibi bir kardeş gelmiş olacak! • • • önce 1946 seçimlerini ve 3 Kasım seçimine olan benzerliğini ırdeleyelim. 21 Temmuz 1946 günü gerçekleşen ilk tek de- receli aynı zamanda çok partili seçime iktidarda olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) kimi yöneticile- ri ile onların çıkarını kollayan yerel yöneticilerin hi- le ve usulsüzlük olarak nitelendirilen müdahalele- ri artık yadsınmıyor. Tartışmalar giderek, hileve usulsüzlük olmasay- dı Demokrat Parti'nin daha 1950 seçimini bekle- meden iktidara gelmiş olacağını savunanlann et- kisine girdi. Elde resmi belge ve bilgiler yoktu. Bu nedenle tek kaynak olarak gazetelerden yararlanılması ge- rekiyordu. Ama o günlerin gazetelerinin verdikleri sayılar da birbirini tutmuyordu. Bu durum, DP yandaşlannın ekmeğine yağ sürüyor, siyasal arenada CHP'nin suçlanması için sınıriarın olağanüstü genişletilme- sini sağlıyordu. Seçim sonuçlan hakkında birbiri ile çelişen iki bil- gi vardı. Bırıncisine göre 468 milletvekilliğinden 395'ini CHP, 66'sını DP, 7'sini de bağımsızlar ka- zanmıştı. DP'lilertarafından yapılan açıklamadaki bilgile- re göre dağılım şöyle olmuştu: DP: 279, CHP: 186, Bağımsız: 3. O dönemin özelliklerinden biri de listeyi sürük- leyeceğine inanılan nitelikteki adayların birkaç il- den birden aday gösterilmesiydi. Seçim sonucun- da bu adaylar hepsini kazanırlarsa bir ili tercih ederler, diğer iller daha ilk günden ara seçime açık duruma düşerlerdi. Ancak DP'nin hile ve usulsüzlükle iktidarı kay- bettiği ıddiaları, daha sonraki ciddi çalışmalar ne- deniyle havada kaldı. Çünkü DP, örgütlenmesini tamamlayamadığı için 1946 yılının 63 ilinden 16'sında seçime katılamamış- tı. Bu 16 ilin milletvekili toplamı 79'du. Farklı illerin birkaçından gösterilen adaylar nedeniyle seçıleme- yen DP adayı sayısı da 19'du. Kısaca DP daha baş- langıçta 98 milletvekilliğinden vazgeçmışti. Diğer illerde de adaylann seçilecek milletvekili sayısının altında olduğuna ilişkin bilgiler ağır bası- yordu. DP'nin 279 milletvekilliği kazanmış olduğu iddi- ası, bu partinin kazandığı illerden CHP'nin millet- vekili çıkaramadığı sonucunu da yarattığına göre, CHP 186 milletvekilliğini nasıl kazanmıştı. Konuyu araştıranlardan tarihçi Cemil Koçak, Görüş dergisinin Eylül 1996 tarihli sayısında şöy- le diyor: "Oysa bu tür baskı ve hilelere hiç gerek yoktu. Çünkü DP'nin seçim kazanması matematik ola- rak zaten mümkün değildi. Olsa olsa ve en fazla resmen açıklanan sayının (66 I O.E.) iki misli ka- dar milletvekili çıkarabilirdi. Nitekim DP'nin önde gelen isimleri de seçimlerden önce ancak 100 ci- vannda milletvekili kazanabileceklerini tahmin et- mişlerdi." * • • Hukuksal yönden verilecek kararın ne olacağı- nı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bunu nasıl de- ğeriendireceğini henüz bilmiyoruz. Ama siyasette dilin kemığinin hiç olmadığını bil- diğimize göre, tartışmaların gelecek kuşaklarca da sürdürüleceğini söylemek falcılık olmasa gerek... [email protected]. TBMM'DEN NOTLAR. Alkışta saflaşma TUREYKOSE ANKAR.4-Cumhur- başkanı Ahmet Necdet Sezer"in TBMM'nin ye- ni yasama yıhnın açılışın- da yaptığı konuşmanın bazı bölümlenni AKP'li- ler, bazı bölümlenni ise CHP'liler alkışladı. AKP'liler ekonomikgös- tergelerle ilgili iyimser değerlendirmeleri alkış- larken CHP'liler kadro- laşma. işsizlik. dokunul- mazhklann kalduılma- sı ve Irak konulanndaki sözleri alkışlanyla des- teklediler. Yeni yasama yılının ilk gününden ba- zı izlenimler şöyle: # TBMM. bazı yeni- liklerle yeni yıla başladı. Millervekillerinin inter- netten yararlanabilmesi için kulislere dokunma- tüc ekranlı kiosklar kurul- du. Meclis lokantası ye- nilendi. 0 Genelkurmay Baş- kanı Hilmi Özkök ile kuvvet komutanlan, yük- sek yargı organlarının temsilcilennin yaru sıra Genç Parti liden Cem UzanıleANAPlideriAM TaHp Özdemir açılış tö- renine katıldı. # Başbakan Tay'jip Erdoğan. Sezer'in ko- nuşmasını "Ga>et hij- di. olgun ve dolgun bir konuşmaydı" dıye de- ğerlendirdi. "Hüküme- te uyanlar" olduğunun anımsablması üzerine Er- doğaa "Neden, uv^an.di- yorsunuz, Cumhurbaş- kanı'nın tespitieri ve de- ğerlendirmeleri oldu. di- yebiHrsiniz" dedı. • AKPGrupBaşkan- \ ekilı Faruk Çeük. Se- zer'in verdıği mesajla- nn, "şüpheci bir yöne- tim anla>ışı ve güvensiz- lik ortanunı çağnştınh- ğuu" sa\oınurken "Bu- nu sürekli bir sorun ha- linde takdim etmeyi de ben şahsen zahit (fazla- lık) olarak görüyorum" dedi. Çelık, laiklik, de- mokrasi ve sosyal dev- let konusundaki \nrgu- lan. "Sanki bir şe> var- mtşçağnşımı \api\or. Sa- de vatandaşlanmızı, haJ- kımıa olumlu yönde de- ğil, olumsuz yönde et- küiyor" diye değerlen- dirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle