05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 2 EKİM 2003 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER EYET/HAYIR OKTAYAKBAL Hııkuk Kaos Yaratmaz! Bjndan sonra yabancı uzrnan mı getireceğiz se- çirneri yaptırmaya!.. Kendi başımıza, bunca yıllık s e ç m deneyimimizle niye sağlam bir genel seçim uygjlayamıyoruz? Hele, şu 3 Kasım seçimleri!.. Itırazlar, karşı görüşler, savcıların, yargıçlann^ ba- sının, medyanın türlü eleştirileri, kuşkulan... Ozel- likle Yüksek Seçım Kurulu'nu n aldığı, almadığı, tür- lü yorumlara hedef olan, türlü eleştirilere açık olan kararlar... Şu Tayyip Bey'in. seçmen listesinin başına baş- kan olarak adının konması, yeterii bir kanrt değil miy- di? Partisine değil başkan, ü y e bile olamamış biri, milletvekili adayı bile olamam ış birinin adı seçim lis- telerinde yer alabilir miydi? Daha ilk günden böyle bir uygulamanın yanlışlığı belliydi? Buna benzer daha nice yanlışlar, nice kuşku uyandıran olaylar, kararlar... DEHAPikimilyonayakınoy aldı. Seçim barajıyüz- de beş olsaydı en az elli adayı Meclis'e girecekti... Baştan beri bozuk düzen içi ndeyiz. Şu partiler, li- derler niye ille de yüzde 'on 'da direndiler? Kendi başlarına gelecekleri nasıl önceden göremediler? Belki iyi oldu, seçmenden güzel bir ders aldılar! Tansu'suyla, Mesut'uyla, Devlet'ıyle, hatta Bü- lent'iyle siyasal arenadan silinip gittiler... Ama Yüksek Seçim Kurulu da yanlış, nerdeyse yanlı denebilecek bir tutumdaydı. Hepsi yüksek yargıçlardan oluşan bu kurul, neden, nasıl bunca yanlışı üst üste yaptı? Sanki ille de Tayyip Bey'i iş- başına getirmek, AKP'yi tek başına iktidar kılmak mıydı amaç? Ya şimdi ne olacak? Yargıtay'ın kara- rı DEHAP oylarının yasadışı sayılması; DEHAP'ın 3 Kasım seçimlerine sokulmasının yanlışlığı; sunuç- ta bu seçimin ya iptal edilmesi ya da DYP'nin yüz- de on barajını aştığı gerekçesiyle TBMM'ye altmış milletvekilinin girmesi... Ne var ki, YSK Başkanı günler önce "ihsası rey", yani görüşünü belli etmemiş miydi? Seçimleri ye- nilemek ya da altmış DYP'liyi Meclis'e sokmak ka- ran, ülkede kaosyaratır dememiş miydi? "Kaos"o kadaria da kalmaz, 3 Kasım'dan bu yana onayla- nan birçok yasanın da hükümsüz olduğu ortaya çı- kar. Haydi al baştan, sil baştan!.. Her şeye karşın hukuktur önemli olan... Hukuk- suz bir karar, hele bir seçim, hele o seçimle oluşan bir iktidar, bir anda boşluğa düşmüş olmaz mı? Ya- salar, uygulamalar, atamalar neler neler altüst ola- caktır, ama hukukun dediği yerine getirilecektir yi- ne de. Çünkü hukuk kaos yaratmaz! Şimdi tartışmalar başlayacak! Hukukçularen baş- ta konuşacak. Birbirini tutmayan yorumlarla karşı- laşacağız. Hele güzel bir fırsatla nerdeyse anaya- sayı bile değiştirebilecek, hatta isterse ortadan kal- dırabilecek bir iktidar çogunluğunu elde eden Tay- yip Bey ve partisi, nasıl bir tutum takınacak? Yeni bir seçime gidelim diyebilecek mi? Kırk arkadaşı- nı feda edebilecek mi? Ya CHP, yirmi iki arkadaşı- nı Meclis dışı etmeyi göze alabilecek mi? Haydi, size, bize, yeni konular, yeni olaylar, tar- tışmalar!.. Birgarip çelişkileryumağı! Akılsızlığın, he- sapsızlığın, belki de yandaş tutumlann bizi getirdi- ği çıkmazsokak... Hem Anayasaya Hem de Ulusal Çıkarlara Aykırı!.. Bugüne değin oy avcılığı amacıyla çıkanlan on iki gecekondu ve imar bağışlamalannın kentlerimizi bugünkü acıklı durumlanna getirdiği bir gerçek iken bu bağışlamanın da kaçak yapılaşmayı özendirmekten öteye bir yaran olmayacaktır. Prof. Dr. Cevat GERAY T üm dünyayı saran küreselleş- menin, özellikle IMF, GATTS, Dünya Bankası ve Avrupa Bir- liğTnin dayattığı yapısal uyum yöneltilerinin olumsuz sonuç- lan, hızlı, sağlıksız, dengesiz kentleşmenın yaşandığı ülkemizde de görülmektedir. Iş- başındaki iktidann, büyük bir aymazlık içi- ne girdiği, Cumhuriyet'in tüm kazanım ve birikimlerini, ulusal varlıklanmızı yok ede- cek nitelikteki düzenlemelere başvurduğu birdönemi yaşıyoruz. Sağlıklı, dengeli yer- leşme ve kentleşme yöneltilerinin temelın- de doğal, ekinsel degerlerimizi, ulusal kay- naklanmızı, ülke topraklannı korumak, ge- liştirmek, bunları satıp savurmamak ilkesi yatmaktadır. Oysa söz konusu yöneltilerin bu ilkeye dayalı olarak güdülmesi gerekir- ken AKP iktidan tam tersine bir rutumla, çeşitli yasalarda değişiklik yaparak ulusal kaynak ve değerlerimizi yok edecek, yaban- cı ülkelerin ulusal çıkarlanmıza el atması- na yol açacak düzenlemelere gitmeyi yeğ- lemektedir. Tek yasayla birbirinden ayn konudaki değişik yasalarda değişiklik yapılması alı- şılagelen parlamenter yasama yöntemleri- ne ters de düşmektedir. Büyük bir gizlilik içinde hazırlanan, kamuoyunda yeterince tar- tışılamayan, sivil toplum örgütlerinin, mes- lek odalannın tepkîlerine kulak tıkarcası- na Meclis'teki hak edilmemiş bir çoğunlu- ğa dayanarak tasanlan yasalaştıran iktidar, yasama etkinliklerinin ilgili kişi ve örgüt- lerin, kamuoyunun dikkatinden kaçınlma- sına yol açmaktadır. Hele iktidar, seçim yasalanndaki baraj düzeneğinden yararlanarak seçmenlerden yanya yakınının sandık başına gitmediği se- çimde, geçerli oylann üçte birini alarak Meclis'teki sandalye sayısının üçte ikisini almakla her şeyi yapabileceğini sanmakta- dır. Parlamento dışında kalan partilere oy vermiş olan seçmenlerin yaklaşık beşte üçünü yok sayarak çoğulcu demokrasi il- kesini bir yana ıtmek, devletin siyasal ve yö- netsel yapısını, bu yapıyı belirleyen yasal ve anayasal dizgeyi değiştirmek yetkisini kendinde var saymaktadır. Ekonomik bu- nalımdan ezilen ışçi ve köylüyü, üreticiyi kurtarmak söylemiyle seçmenden oy iste- miş olan AKP, hiçbir biçimde anayasal dü- zeni değiştirmek için seçmenden oy istemiş değildir! Arsa yöneltisinin temelinde, kamusal top- raklann elden çıkanlması değil, tam tersi- ne kamusal arsa stokunun arttınlması yat- maktadır. Kentleşmenin, endüstrileşmenin, turizmin doğurdugu toprak gereksinmesi- nin baskısı yüzünden, kamunun imar karar- lan ve hareketleriyle yarattığı rantlann ar- sa vurgunculannın elinde kalmamasını, ka- muya geri dönmesini sağlayacak yasal, yö- netsel ve akçalı (Özal'uı kaldırdığı değer- lenme resmi ya da vergisi gibi) düzenekler kurulması gerekir. Buna karşın, ülke top- raklannı yerli yabancı gerçek ve tüzelkişi- lere peşkeş çeken yasalann birbiri ardından çıkanlması tehlikeli bir gidişi yansıtmak- tadır. Aynca, verimli tanm topraklannın amaç dışında imara açılması da denetim altına alınmalıdır. Kamu topraklan ile ilgili yasalarda de- ğişiklik getiren 4916 sayılı yasa 19 Temmuz 2003 günü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yasanın ilk maddesin- de, değişikliğin amacının "Haane'ye ait taşmmazlann daha kısa sürede ekonomiye kazandınlması" olduğu yazılıdır. Bu, Ha- zine'ye gelir sağlamak amacının en önem- li gerekçeyi oluşturduğunu açıkça gösteri- yor. Kalabahk olması nedeniyle gecikmele- re yol açtığı bahane edilerek, işbaşındaki yet- kili uzman ve uygulayıcılardan oluşan ku- rullar kaldmlmış, karar yetkisi Maliye Ba- kanlığı'nın önerisiyle Bakanlar Kurulu'na venlmiştır. Bu tür yetkilerin, siyasal makamlara bı- rakılması sakıncalıdır. Daha önceden çeşitli kişi ve kuruluşlara tahsis edılmış, kiralanmış olan taşmmazla- nn, bunların üzerinde tesis kurarak işleten- lere öncelikle satılması öngöriilmektedir. Böylece, kıyıda, ormanda uzun süreyle tah- sıs edilen alanlarda, kamusal iyeliğin, tu- ristik tesıs sahiplerine geçirilmesi sağlan- mış olacaktır. İmar bağışlaması: Yasayla yapılan bir ek- lemeye göre, endüstri bölgelerindeki arsa- lar, yatınm yapmasına izin verilen yerli ve yabancı gerçek ve tüzelkişilerden, en az yüz milyon ABD Dolan karşılığı yatınm yapacaklara, "rayiçbedd" üzerinden değil, damga vergisi değeri üzerinden ucuza sa- tılacaktır. Burada Ihale Yasası'ndan bile söz edılmemektedir. Belediye ve komşu (mücavir) alanlar sı- nırlan içinde bulunan yerlerde 31 Aralık 2000 gününden önce yapılaşmış olan taşın- mazlan, öncelikle üzerinde yapı yapmış olanlar ile bunlann yasal ardıllanna ya da genel kurallara göre başkalarına satmak üzere iyeliğin belediyelere devredilmesi öngöriilmektedir. Bu da bir tür imar bağış- lamasıdır. Bugüne değin oy avcılığı ama- cıyla çıkanlan on iki gecekondu ve imar ba- ğışlamalannın kentlerimizi bugünkü acık- lı durumlanna getirdiği bir gerçek iken bu bağışlamanın da kaçak yapılaşmayı özen- dirmekten öteye bir yaran olmayacaktır. Hazine taşınmazlannın değerlendirilme- si sırasında, parselleri birleştirme (tevhid), parsellere ayırma (ifraz), yazımlama (tes- cil) işlemlerinde imar yasalanna bağlı ka- hnmayacağı öngöriilmektedir. Bu, planlı kentsel gelişme açısından tehlikeli bir gi- diştir. Tasanda, yetkili kurullarca birinci dere- cede doğal SlT alanı olarak yazımlanan yerlerdeki arsa ve topraklann, toplam ya- pı alanı taşınmazın yüzölçümünün yüzde altısını (sonradan yüzde üçüne indirilmiş- ti) koşuluyla yapıya izin verilmesi istenmek- teydi. Bu, SlT alanlannın yapılaşmasına yol açacağından çevresel değerlerin yok olması sonucunudoğuracaktı. Kamuoyun- daki sert tepkiler üzerine buna ilişkin mad- de tasandan çıkanlmıştır. tktidann, Kültür ve Tabiat Varhklannı Koruma'ya ilişkin yasalarda ve uygulamalarda değişiklikler yaparak aynı amacı gerçekleştireceği olasılığından söz edilmektedır. Kültür Bakanlığı 'nın koruma kurullan üzerindeki bilinen baskılan, bu konudaki endişemizi arttırmaktadır. Hazine'nin özel iyeliğindekı taşınmazlan yanında, "devletin hüküm ve tasarrufu al- ünda bulunan" yerlenn de elden çıkanl- masını öngören yasa, devletin egemenlik hakkını kullandığı, egenim ve kullanımı altında tuttuğu, kamusal da olsa iyeliğe konu edilemeyen alanlan da imara açmak- tadır. Doğal, tarihsel ve ekinsel çevre değer- lerinin korunması açısından sakıncalı olan bu yasada, "sat,borçtan kurtuT anlayışına uygun olarak, Hazine'ye kaynak yaratma amacı güdülmüşrür. Aynca, yasanın, yabancı kişi ve kuruluş- lann da yasadan yararlanmasına yeşıl ışık yakması, Türkiye'nin ulusal çıkarlanna ay- kın düşmektedir. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, hem ulusal egemenliğe ve çıkarlara, ülkenin bütünlüğüne, hem de anayasal düzene ay- kınlıklar taşıyan bu yasanın Anayasa Mah- kemesi'nce iptal edileceğine inanıyorum. PENCERE İmparator... Geçen gün bu köşede Celal Sılay'dan iki dört- lük yayımlamıştım, bir dostum çarpılmış.. Dedi ki: -Neşiir!.. Celal Sılay sofrayı kurar, konuklannın kadehleri- ni doldurur, kafayı bulunca Beethoven'ın Dokuzun- cu Senfonisi'ni pikaba koyardı. Ne ilgisi var?.. Rakı alaturkayla içilmez mi?.. Sılay çıplak kafasını sağa sola çevirerek gözleri kapalı 'Dokuz'u dinlerdi. 'Dokuz' rakı sofrasının mezesi miydi?.. Sılay'ın lakabı: Napolyon Celal!.. 'Bursa Işıklar Askeri L/ses/'nden kalma bir addı bu; Sılay gri kruvaze askeri kaputun iki yanlı sarı maden düğmelerinden birkaçını açıp sağ elini göğ- süne soktuğu zaman olurmuş Napolyon... Yasol el nerede?.. Kıçının üstünde, belindeduruyorsolel, pekahım şahım bir yerde değil... Tevekkeli Orhan Veli ne demiş: "Sol elim.. Zavallı elim.." • Peki, Napolyon ne amaçla sağ elini kruvaze ka- putunun düğmeleri arasından göğsüne sokarmış?.. Kalbi mi ağnyordu?.. Insan organlanndan habersiz yaşar, dişi ağnma- yan dişini, midesi bulanmayan midesini, kalbi tek- lemeyen kalbini anımsamaz.. El birazfarklıdır. Ellerimizi de çoğu zaman unuturuz; ama aklımı- za geldiği an nereye koyacağımızı şaşırırız. Napolyon belki böyle bir sıkıntılı zamanında el- lerini düşünmüş; sağ elini göğsüne koyup sol eli- ni de kıçının üstünde beline yerieştirip imparator pozuna girmiştir... Kolay değil imparator olmak.. George Bush olabiliyor mu? Bush sivil; kruvaze asker kaputu yok; spor ce- ket işeyaramaz.. Geriye pantolon kalıyor.. Pantolondan da düğme kalkalı nice oldu; artık fermuar kullanılıyor. • Geçmişte Fransız Cezayir'i, Ingiliz Hindistan'ı iş- gal ettiği zaman dünya bugünkünden çok geri- deydi; insanlık karanlıktaydı; Birieşmiş Milletlerça- ğında Amerika ile Ingiliz, TV ekranlannda göstere göstere Irak'ı işgal edebiliyorsa, insanlık vicdanını yitirmiş körden başka şey değil... Ya dünya Müslümanlannın zavallılığı!.. Bu yazıyı Napolyon Celal'in Islama vurgu yapan bir şiiriyle bitirelim: "Sağ omzumda sevap melekleri Sol omzumda günah kalkanm bismillah yatanm rahmanirrahim" >a* AL "BÎZ GELECEGÎZ" ÖÜMÜİLETİSİM BÖLÜMÜ Radyo Televizyon Gazetecilik Reklamcılık İşletme İletişimi ve Halkla İlişkiler Turizm Yabancı Diller SANAT BÖLÜMÜ Crafik Tasarım İç Mimari Moda Tasarım Müzik Müzik Teknolojisi Takı Tasarım Plastik Sanatlar Tiyatro YARI ZAMAN Ll PROGRAMLAR GERİ DONUSUMLU BURS PROG'RAMI AKADEMİ İ S T A N B U L * E ğ i t i m, ü ret i m i ç i n d i r. " İKİ YILDA PROFESYONEL YAŞAMDA BAŞARI KARİYER KAZANÇ Tiyatro Bale Müzik Dans El Sanatları ve Kuyumculuk Heykel Seramik Resim İngilizce Fransızca Profesyonel ve Kişisel Gelişim Programları Pazarlama ve Satış Yönetici Asistanlığı ve Organizasyon İnsan Kaynakları Kayıtlar Sürüyor T.C. VI.E.B. 4KADEMİ İSTANBUL Kurslan Müdfirlüğü İstiklal Cad. Sadri Alışık Sok. No:19 AK 0212 244 10 62P bx www.akademi-istanbul.com.tr T.C. M.E.B.'nın ilgili yasa ve yönetmeliklerine uygun eğitim ve belge verilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle