Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13EKİM 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
DIŞ BASIN
Savaşmayı tercih eden ABD'nin reddettiği BM silah denetim programı yavaş, güç ve sıkıcı da olsa etkili bir yöntemdir
Denetçileri anma zamanı geldiISABELHILTON
Savaş öncesinde istifa eden eski Dışişleri Bakanı Robin Co-
ok'un, Ingiltere Başbakanı TonyBlair'in Saddam Hüseyinın ve
silahlarının oluşturduğu "ciddi tehdide" inanmadan savaşa gir-
diğine ilişkin çarpıcı açıklamalanndan bile önce, bu durum res-
mi dairelerden sızmaya başlamışh. Saddam Hüseyin artüc elin-
de kitle imha silahı bulunduran bir diktatör değildi. Tam tersi,
gücü 45 dakika içinde kullanıma hazır olan kitle imha silahı po-
tansiyeline indirgenmiş Saddam ve kurmaylannın bu süre için-
de düğmeye bastırabilecek askeri ilişkileri olduğu iddia edilmiş-
ti. Aslında bu, kamuoyuna savaş nedeni olarak da gösterilse elin-
de kitle imha silahı bulundurmaktan çok farklı bir anlam taşı-
yordu.
Irak'a yapılan saldınmn üzerinden yedi ay geçtikten sonra sa-
nıyorum bir an durup, ABD yönetiminin siyasi bir soruna aske-
ri çözüm getirmekte direterek var gücüyle reddettiği sistemi say-
gıyla anmanın, hakkını vermenin zamanı geldi. Birleşmiş Mil-
letler'in silah denetçilerinin yürüttüğü programdan ve Irak'ta
öngördükleri süreçten bahsediyorum.
Irak'ta denetlemeler sırasında ortaya çıkanlann dışında hiçbir
şey bulunamadı. Bush ve Blair, şimdi akıllara zarar verecek bir
şekilde bir zamanlar Irak'ın nükleer silah sahibi ya da bu silah-
lan kullanmak için gerekli teknolojiye sahip olduğu konusunda
imalarda bulunduklannı inkâr ediyorlar. Neredeyse savaşa gir-
memize neden olan biyolojik ve kimyasal silah iddialannı da in-
kâr edecekler.
Irak'ın kimyasal silah üretrrte konusundaki potansiyeli, Bir-
leşmiş Milletler'in 1990'lann ortalannda yürütülen Unscom de-
netlemelerinin sonuçlan ışığında bildiği bir gerçekti. Ve, Uns-
com'un eski başkanlanndan RolfEketıs'un söylediklerine bakı-
lırsa Irak'ın her yerindeki üretim olanaklanru kökünden kurut-
muşlardı. Saddam'ın gizli biyolojik ve kimyasal silah prograrru-
nı mahvetmişlerdi.
Irak'ın üretime geçmek için yeniden teşkilatlandığı da bilini-
yordu. Peki, bu. Irak için neden bu kadar önemliydi? Genel an-
lamda Irak bölgesel bir güç olmak istiyordu. Iran'a yönelik iş-
gal isteği de sürüyordu. Kimyasal silahlan sadece îran'la sava-
şırken kullanmıştı ki bu savaşta ABD ve Ingiltere'nin Saddam
arih 19 Ocak 2003. ABD'nin Irak'a saldırmasından iki ay önce. Dönemin BM Silah Denetçileri Şefi Hans BlLx (sağda) ve
lluslararası Atom EnerjisiAjansı Başkatu Muhammed eİBaradey Bağdat 'ta bir basm toplanüsı çüaşı sorulanyanübyor.
Denetimlerin sürdüğü dönemde açtklamayapan iküiyi basm ordusu izliyor. Ancak, diinya iki ay sonra kitle imha silahlaruun
varlığına dair somut birşey'elde edilemeyen denetimlerinymni cepheden gelen sikh sesierinin aimasına tanık oluyvr. (AP)
Hüseyin'in saffinda yer aldıklannı da unutmamak gerekir. Iran konvansiyonel silah gücünün zayıflamasının ardından ülke as-
da savaşta kimyasal silah kullanmıştı. 1991 'deki Körfez Savaşı
döneminde Irak'ın elinde hâlâ kimyasal silah bulunuyordu. An-
cak o silahlar ciddi ve yeri sabit olmayan bir düşmana karşı et-
kisizdi. Aynca, ABD Irak bu silahlan kullandığı takdirde nük-
leerle karşılık verme tehdidinde bulunmuştu. Irak için Iran Sa-
vaşı döneminde kimyasal silahlan kullanmak, yenilgiyi önleye-
bilmek için önemli bir unsurdu. On yıl süren ambargo ve Irak'ın
keri açıdan Iran'dan çok daha zayıf hale gelmişti. Bu nedenle de
kimyasal silah potansiyeli edinmenin önemi her zamankinden
daha büyüktü.
Ne Bush ne de Blair, bu bilındik ve kulağa hoş gelmeyen ger-
çeklerin Irak'ın komşulan ve kendi ülkeleri açısından acilen teh-
dit oluşturduğu anlamına geldiğine dair kanıt sunabildi dünya
kamuoyuna. Silah denetçilerinin bildiği gibi asıl soru, Irak'ın bu
silahlan üretme kapasitesine tek^ sahip olup olmadığına dair
değil, Ingilız ve ABD'nin 1998'd*i bombalamayla silah denet-
çilerinin denetımlerini yanda bır3™asınınb u
potansiyeli ne ka-
dar tetiklediğine ilişkindir. Savaş ^ncesinde, ABD'nin askeri gü-
ce başvurma tehdidı altında I r a k ^ işlerinın başına dönen de-
netçüerin denetımlen bu soruya ^^ bulabilirdi... Bu macera-
nın faturası çok farklı şekilde he.<
JPİanabi
lir
- Terorizm riski art-
tı, kötü yönetilen, tehlike oluştur"1
devletlere karşı uluslararası
müdahale şansı zora girdi. Ve Irak'ın silah programlarındaki
personelin birikimlerini Islamı cihat uğrunda kullanmariskiher
zamankinden daha yüksek.
Uluslararası kontrol ve yaptıni11
uygulanarak yapılan denet-
lemenin tek taraflı müdahale uğnına bir kenara atılması, hiçe sa-
yılması ise en az bu saydıklanm Ka d a r
tehlikeli bir durum.
Eğer bu maceradan bir şeyler öpendiysek, çıkardığımız ders,
silah denetim çalışmalannın zor, yavaş, sıkıcı ancak etkili oldu-
ğudur. Bir fare zehiri fabrikası sinir gazı üretim merkezine dö-
nüştürülürse bu, sistemli ve sürekliliği olan bir gözlemlemeyle,
denetlemeyle ortaya çıkanlabilir. Televizyondan izlemek için
çok heyecanlı ve keyifli olmasa da "işe yarar".
Askeri müdahaleler durumu aksi yönde körüklüyor. 1981
yılında Israil, Irak'ın nükleer reaktörünü bombaladı. Tabii bu-
radakı amaç Saddam Hüseyin'in nükleer silah potansiyeline za-
rar vermekti. Ancak, Ekeus, bu bcmbalamanın devrik Irak lide-
rinin o dönemdeki nükleer silah potansiyeline hiçbir önemli et-
kisi olmadığını, aksine saldınlanrı Irakhlann nükleer program-
lannı hızlandırmasına neden olduğunu düşünüyor.
Bu yılın başında ABD, Birleşmiş Milletler'e silah denetçile-
rinin Irak'taki denetlemelerinin yeniden göreve başlaması için
baskı yaptı. Ancak, görevlerini layıkıyla tamamlayabilselerdi ne
sonuca ulaşacaklardı, bunun yamtını hiçbir zaman bilemeyece-
ğiz. Bildiğimiz şey, eline kitle imha silahı geçirerek kendini ye-
rel bir kahramandan uluslarararası bir canavara dönüştürmek is-
teyen bundan sonraki diktatörün Birleşmiş Milletler'in silah de-
netçilerinin yürüttüğü sabırlı, zor ve sistemli denetlemelerinden
eskiye oranla daha az çekineceği denetlemeleri daha az dikkate
alacağıdır. Durumu bu hale getirenler ise Bush ve Blair'dir.
(The Guardian - 7 Ekint)
işgal,
demokrasinin
tüketilmesidir
MUHAMMED EL-EZAR
Arap dünyasında Batılı güçler-
ce yapılmak istenen değişim giri-
şimlerinin belirgin yanlışı, Arap-
larla Baü'nın buluşmalannın ohım-
lu ve olumsuz anlamda etkileşim-
lerinin tarihsel deneyimlerini dik-
kate almamasıdır.
Bu konu ve beraberinde getir-
diği önemli soru "Neyapmalı?''nın
geçmişi, Araplarla Ban'nın ilk fir-
tınalı karşılaşmalan, Napohon Bo-
napart'ın (1798-1801) istılasına
uzanır. "tyiniyet'' ve "insani amaç-
lar"la yüceltilen işgal, Araplann
geri kalmış padişahın elinden kur-
tanlması isteğiyle gerekçelendi-
rilmiş ve bu işe Mısır ve Şam'la
başlanmıştı!
Ancak işgal, anlaşılır nedenler-
le Arap dünyasında değişim çı-
çeklerinin fılizlenmesine de ne-
den olmuştu. Işgalcilerin tekno-
lojik düzeyleri, silahlannın geliş-
mişliği ve matbaası Mısırhlan deh-
şete düşürmüştü.
Toplumunilerige-
lenlerindeekonomik, — ^ — ^ ~
büimsel gelişme ge-
reksinmesini ortaya
çıkarmıştı. Öyle ki
kimileri, işgalcinin,
direniş önderlerinin
yargılanmasında, o
günün çağdaş kav-
ramlanyla bezenmiş
demokrarik, hukuki
düzeylerine beğeni-
sini gizleme gereği- ^ ^ _ ^ ^ _
ni bile duymamıştı.
Gene de gösteri amaçlı bu "müt-
hiş" davranışlar, Mısırve Şam hal-
kının aklının "yeniliğe" açılması-
nı sağlamıyor, direniş arzulannı
ortadan kaldırmıyordu. Bağım-
sızhk isteği her şeye üstün geliyor-
du. Ingiliz ve Fransız işgalcileri-
nin Arap topraklanndaki çıkarla-
n ve uzak erimli amaçlanna iliş-
kin hiçbir düşünceye sahip olun-
mamasına karşın direniş, salt et-
ki-tepki insani güdüsüyle ortaya
çıkmıştı.
Politik ve yönetimsel değişimin,
Fransız ışgalcüerinin kovulmasıy-
la geldiğini bilmekteyiz. Arapla-
nn, işgal koşullannda, işgalcinin
kendini beğenı ve savaş yeteneği-
nin üstünlüğünü yansıtan darvanış-
lan karşısında değişimi, değişi-
min doğrudan kendisine karşı ol-
masa da yadsıdıklan görülür. Bu-
nunla beraber Araplar, Ban ile iliş-
ki içinde olmanın önemini kavra-
mışlardı. Bu nedenle de Bah'nın
bihm. teknoloji, edebiyat ve genel
olarak kültürel gelişmelerinden
• Batı, bütün Arap
tarihi boyunca
demokrasileri kendi
denetimi altmda
bulundurup
şekillendirmişse de
varlığına izin
vermiştir.
yararlanma gereğini yadsımamış-
lardı. Ancak "yabancTnın kendi-
si bu işbirliğini, *yardHn"ını esir-
geyerek bir kenara attı ve değişi-
mi dayatma politikasına başvurdu
ve olanlar oldu.
Araplann hukuk ve demokrasi
düzeylerinin öncelikle kendi kül-
tür ve zaman bağlamı içinde oluş-
tuğu; bununla beraber engelleme-
lerle karşılaşılmasa gelişme gös-
termeksizin neredeyse ortaya çı-
kış düzeyinde kalıp kalmayacağı
sorgulanmamaktadır.
Yabancının yardımı
Dahası Araplann, ilerleme ve
gelişmeye önem verdiklerini, ge-
reğini yüreklerinde duyumsadık-
lannı "yabana"run yardımını bi-
lim ve araştırma öğrencileri ola-
rak almaya gitmeleriyle görürüz...
"Yabancı" ise bütün bunlan dik-
kate almadan onlann yaşamlannı,
öngördüğü Ortadoğu ve dünya çı-
karlanna uygun duruma getirmek
üzerebirişgalciola-
~~~^~^~ rakkarşılannadikil-
mekte. Batı bütün
Arap tarihi boyunca
demokrasileri kendi
denetimi altında bu-
lundurup şekillendir-
mişse de varlığına
izin vermiştir. "Ya-
bancı", bilimi, eko-
nomisi ve politikası
iç dinamikleriyle
güçlenmiş olmadığı
sürece, Araplan ken-
di yaşamlanyla baş başa bırakma-
yacaktır. Aynca bunun oluşma-
masına da çabalamaktadır.
Bu nedenle de iç ve dış her iki
cephenin bağlarmın aynı anda güç-
lendirilmesi gerekmektedir. "Ya-
bana" geçmişte de neredeyse bü-
tün Arap diyannı işgali altında bu-
lundurmuş, her alanda egemen
güç konumunda burada bulun-
muştu. Sorgulanması gereken bu
bölgeyi, insan haklan ve demok-
rasinin ilkel düzeyinde neden tut-
tuğu ve ardında şimdi kendisinin
şiddetie yakındığı(!) düzenleri mi-
ras bıraktığıdır.
Dış etkilerle demokratikleşme-
yi savunanlar, tarihimizin bu tür-
den girişimlerin bıraktığı yüklere
tanıklığım yadsırken, günümüz-
de, işgal alhndaki Irak ve Filis-
tin de tanığı olduğumuz demokra-
si söylemindeki alaycılığı giz-
lemeye çalışmaktalar. Üstelik,
bizim kendi dilinuzde!..
(El Hayat -8 Ekint)
IRAK'A
DEMOKRASİ İHRAÇ ETMEYE
BAŞLAMADAN ÖNCE
BAZI
KALİTE KONTROLLERİ
YAPMAM LAZIM...
THE INDEPENDENT
Aliyev
Hanedanlığı
ügerçeğegüç
dönüşür• Çarşamba günü Azerbaycan'da
Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılacak. ABD'de
tedavi gören Haydar Aliyev'ın uğruna seçime
katılmayacağını açüdadığı Ilham Aliyev şanslı
görülüyor. Ancak seçilse bile şimdiye kadar
siyasetle hiç ilgisi olmayan, playboy ve kumarbaz
olarak görülen tlham Aliyev'de babasının
deneyimi ve karizması yok.
Kaliforniya Valisi seçilen Schwarzenegger seçimi ilk gün kazandı
Zafer getiren iki adımDA.MEL WEEVTRAUB
Arnold Schwarzenegger, seçim kam-
panyasının ilk gününde salı akşamı ka-
zandığı zafer konusunda çok etkili olan
iki önemli şey yaptı. Eyalet Valiliği yö-
nündeki iki önemli adımdan biri dün-
ya çapında ilgi gördü. Diğeri yine çok
önenüiydi ancak sadece bir elin beş par-
mağı kadar insan biliyordu.
Ilki Ja\'Leno'nun sunduğu ünlü "To-
night Show"a katılmak ol-
du. Daha önce aday olma-
yacağını açıklayan Schwar-
zenegger'in birden bire se-
çime katılacağını gecenin
bir saatinde tele\Tzyon prog-
ramında söylemesi siyaset
dünyasuıı şoke etti. Tabii,
her ne kadar sonrasında bir
basın toplanüsı da düzen-
lese bu yolla sıradan bir ba-
sın toplantısında yapacağı
açıklamadan çok daha faz-
la sayıda seçmene ulaştı. Bu
açıklama onu anında popü-
ler olduğu kadar "farkh bir
aday" konumuna getirdi.
Başanya götüren ikinci
şey ise Schvvarzenegger'in
bu açıklamalardan sonra
evinden yaptığı özel bir te-
lefonkonuşmasıydı. Holly-
ğunluk) grubunu aradı. Ve, onlara se-
çimde aday olacağını söyleyerek destek
istedi. Bu grup ona hem Cumhuriyetçi
Parti içinde büyük destek hem de Ka-
liforniya Ticaret Odası'nın desteğini
sağladı. Bu ikinci ve bir elin beş parma-
ğı kadar kişiye yönelik girişim de zafe-
ri getiren çok önemli bir unsur oldu hiç
şüphesiz.
Önce parti içindeki ılımlılarla başla-
dı, sonrasında işadamı gruplanna ve
wood'un "terminatör"ü Geçen salı Kaliforniya Valisi seçilen ünlü aktör Arnold
Schvvarzenegger, kazandığı zaferi ilk olarak eşi IVlaria Shrrvıer 'i
öperek kutladı. Los Angeles Plaza Otel'de eşivle el ele partilileri
selamlayan terminatör uzun süre ay-akta allaşjandı.( REUTERS)
evinden bir grup Cumhuri-
yetçi işadamından oluşan
*N«v Majority'' (yeni ço-
muhafazakârlarayöneldi. C^prahVVînf-
rey, Howard Stenı ve Larry King'in
programlannda çok geniş kitlelere hitap
etti. tşadamlanndan destek aldığı iddi-
alanna kimseden para almaya ihtiyacı
olmadığını söyleyerek yanıt verdi. Bir
de değişiklik yapacağı mesajını verme-
si ona çok puan kazandırdı. Kaliforni-
yalılann en çok istediği şeylerden biri
değişimdi çünkü. Çıkış noktasuıdaki
öyküsü çok güçlü ve etkileyiciydi. Avus-
turya doğumlu olan aktör
ABD'ye ilk geldiğinde Ka-
uforniyahlann kendisini bağ-
nna bastığını, şimdi bir şey-
ler verme sırasmın onda ol-
duğunu söyleyerek halkı et-
kiledi. Seçim yanşındabirin-
d olan CruzBustamante'run
sendika ve bazı gruplardan
miryonlarca dolarpara kabul
ettiğinin son hafta ortaya çık-
ması da onun için büyük şans
oldu. Kadınlara cinsel taciz-
de bulunduğuna yönelik
haberler çıktığında ise seç-
menle zaten aktörlüğünden
v'ar olan ve güçlendirdiği bağ
kopmayacak kadar kuvvet-
liydi. Uzun lafm kısası
Schvvarzenegger akılcı ve
emin adımlarla ilerledi. An-
cak, kampanyasının ilk
gününde yaptığı iki şey onu
mutlu sona götürdü.
(Daify Rewiew - 9 Ekim)
CHLOE ARNOLD
Sağlık sorunu nedeniy-
le ABD'de bir klinikte te-
davi gören Azerbaycan
Devlet Başkanı HaydarAB-
yev'in çarşamba günü ya-
pılacak cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde aday olma-
yacağının devlet televiz-
yonu tarafından açıklan-
ması pek de sürpriz olma-
dı. Yetkililerin onun ülke-
ye geri dönüp seçim kam-
panyasını yürüteceği ko-
nusundaki ısrarlı açıkla-
malarına rağmen kimse
onun gerçekten üçüncü kez
ülkenin başına geçmek için
yanşacağına inanmıyordu.
Çünkü Haydar Aliyev, son
beş ayı hastanedeki yata-
ğında geçirmişti.
Doktorlan onun sağlık
durumu konusunda ağız-
lanmn fermuvannı sıkı sı-
kı kapatmış durumdalar.
Ancak, Azerbaycan hükü-
meti iyileştiğini ve her an
ülkesine dönebileceğini
açıklıyorlar. Hatta, Ali-
yev'in Bakû'da yayımla-
nan bir gazetede siyah ta-
kım elbisesi içinde çorba
içerken fotoğrafını bile gör-
sek buna kimse inanmaya-
cak. Haydar Aliyev'in se-
çime katılmayacağını du-
yuran haber, aynı zaman-
da da Azerbaycan'da uzun
bir dönemin sonunun ha-
bercisı olarak algılandı.
Aliyev 1969'da, Neil
Armstrong'un aya çıktığı
ve Beatles grubunun dün-
ya müzik listelerinin do-
ruğuna oturduğu yıl Azer-
baycan'da başa geçmişti.
Yıllar geçtikçe genç lider
KGB'deki basamaklan hız-
la çıktı ve o dönemin Sov-
yet lideri Leonid Brejnev'in
gözdelerinden oldu. Gor-
baçov dönemine kadar Po-
litbüro'nun önde gelen üye-
lerinden biri olarak kaldı.
Sonrasında Nahçıvan'a git-
ti veoradan Sovyetler Bir-
liği'nin dağılmasını ve
Azerbaycan'da korkunç bir
bağımsız hükümetin başa
geçmesini ızledi. Ülkesi-
nin komşu Ermenistan'la
olan savaşı tırmandığında
ise o zamanki Devlet Baş-
kanı Ebulfeyz Elçibey Ali-
yev'e görevi devralması
için yalvardı. Ve 1993'te
Aliyev yeniden ülkenin ba-
şına geçti. Ermenistan'la
ateşkes garantisi ve ülke-
nin gaz ve petrolünü Batı-
lı şirketlere satıp milyon-
larca dolarlık kontratlar im-
zalama garantisi vererek...
Kumarbaz bir
laybov
Gerçekten Aliyev döne-
minin sonu mu geldi? Hal-
ka yönelik mesajında Ali-
yev seçimden oğlu için çe-
kildiğini açıkladı. Oysa Il-
ham Aliyev şimdiye kadar
siyasete hiç ilgi duyma-
mıştı. Bir kumarbaz ve
playboy olarak nitelendi-
rilen bir adamdı. Ancak bu
yılın başında babası onu
başbakan olarak atadı. Çar-
şamba günü ise cumhur-
başkanlığı için yanşacak.
Kaybedecek gibi görün-
müyor.
Bu seçim, geçen sefer-
kinden daha bağımsız ya
da adil olmayacak. Asıl so-
run, seçimi gerçekten ka-
zanırsa îlham Ah'yev'in hü-
kümet içindeki farklı frak-
siyonlan bir arada tutup
tutamayacağına ilişkin. Ko-
nuşruğum birçok kişi onun
bunu yapacak deneyime ve
babasındaki karizmaya sa-
hip olmadığını düşünüyor.
Bu da oğlu cumhurbaşka-
nı olsa bile Haydar Ali-
yev'in kurmak istediği ha-
nedanlık umduğu süre zar-
finda, daha açıkça söyle-
mek gerekirse uzun süre
kurulamayabilir.
(Moscow Jimes - 7Ekim)