Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KİM 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
ekonomi@ cumhuriyet.com.tr 13
ŞRKETLER
• 60Tann
r n c l takımı ve 80'lerin
çizjilerini taşıyan Kış
FCoeksiyonu'nu
VVc-ldcard sahiplerine
ö z a imkânlarla satışa
surdhj. Worldcard
lculanıcılan 3 yerine 6
t a k i t l e ödeme
yapabilecek, tek
ödenede 8 kat
VVoldpuan kazanacak.
• SLEMENS, yüksek
e m ş gücü ve dual
fîlteleme sistemine
s a h p yeni elektrikli
süpirgelerini piyasaya
sürcü. Dynapower serisi
siipirgeler, ergonomik
tasanmıyla kolay
kulknım da sağlıyor.
• VVELLA
Profesyonel, ultra sert
jöle High Hair Flubber'ı
piyasaya sürdü. Yeşil
renkli jöle, özellikle
kısa saçlara istenen her
şeklin verilmesini
sağlıyor.
• SHELL, Club Smart
üyelerine, 31 Aralık'a
kadar yaptıklan
akaryakıt ve yag
alışverişleri için yeni
hediyeler veriyor. 100
puana Ajax Fabuloso,
45 puana Colgate diş
macunu, 135 puana
Hacı Şakir Şampuan, 80
puana Hacı Şakir Limon
Kolonyasf nı Shell
istasyonlanndan almak
mümkün.
• GATE GOURMET
USAŞ, Air France'ın
dünya genelinde
havayolu ikram
sektöründeki ödülü Air
France Wave 2002-2003
dönemi birincisi oldu.
• YURTİÇt KARGO
sanal dünyadaki yüzünü
yeniledi. Yenilenen
www.yixrticikargo.com
sitesinden gönderilen
kargoyla ilgili tüm
bilgilere ulaşmak
mümkün.
• 444 MOTOR
KORUYUCL. içerdiği
aşınma önleyici katkılar
sayesinde sürtünmeyi ve
motor aşınmasını
minimuma indiriyor.
Aracın kompresyonunu
ve performansını
arttıran 444 Yağ Katkısı
şehir içi dur-kalk
traf iğinin içinde
araçlardaki yıpranmayı
azaltan ve harareti
düşüren bir koruma
sağlıyor. Yağın
verimliliğini arttıran
iirün, motordakı
mekanik sürtünme
sesinı de azaltıyor.
• AVON yeni erkek
parfümü Retrospect'i
kasımda satışa sunuyor.
Yeni ürün 'geleceğe
bakarken geçmışine de
sahip çıkan erkeğin
parfümü" sözleriyle
tanıtılıyor.
Faaliyetleri durdurulduğu için işletme kân elde edemeyen Sümer Holding yalnızca maaş ödüyor
Özelleştirmedeğil tasfiyeEkonomi Servisi - Sümer Holding,
Türkiye'de kamu yaran gözetilmeksizın
yapılan ve arap saçına dönen özelleştir-
me çalışmalannın kurbanı oldu. OzeUeş-
tirme kapsamına alınan ilk kuruluş olan
Sümer Holding'de, 16 yıldır süren "özel-
leştinnemacerasT bağlı işletmelerin so-
nunu gerirdi.
Türk sanayünin kuruluşunu sağlayan,
bir zamanlar 40 fabrikası bulunan Sümer
Holding'de, halen satış işlemleri sürdü-
rülen 16 fabrikada makineler neredeyse
durdu. Sadece, Bakırköy'dekı konfeksi-
yon fabrikasının bir ünitesınde, stoklan
eritmek amacıyla, zaman zaman üretım
yapılıyor. Bir zamanlar "sanayide dev-
let'' olarak adlandınlan holding, yalnızca
maaş ödeyen kurum haline geldi. Maaş
ödemeleri nedenıyle de holding, yıllık
200 trilyon lira bilanço zaran gösteriyor.
Sümer Holding Genel Müdürlüğü'ne 4
• 1987'de başlayan özelleştirme süreci. 16 yıldır
sonlandınlamadı. Ancak. bu süreç. bir zamanlar "sanayide
devlet" olarak adlandınlan holdingin sonunu getirdi.
ay önce atanan Ahmet kara, Sümer Hol-
ding'in özelleştirilmesi çalışmalannı
2004 yılında tamamlamayı öngördükle-
rini bildirdi. Kara, AA'ya yaptığı açık-
lamada, kurumdaki özelleştırmeyı hız-
landırmak üzere tasfiye sürecini başlat-
tıklannı bildirdi. Bu kapsamda, halen fa-
aliyette bulunan 7 mağaza yıl sonuna ka-
dar bölge müdürlüklen ve pazarlama bi-
rimleri gelecek yıl şubat ayına kadar sa-
tılacak veya kapatılacak.
Mağazalarda bulunan 40 trilyon lira,
fabrika stoklarında bulunan 30 trilyon
lira olmak üzere 70 trilyon liralık malın
eritilmesi için kampanya başlatıldı. Mal
talep edenlere yüzde 15 indinm yapıla-
cağı duyuruldu. Aynca halen faaliyette
bulunan mağazalarda uygulanan fiyat-
larda da yüzde 25 'e varan indirimler ya-
pıldı.
Tasfiye sürecinde, eleman azaltımı
politikası da ızleniyor. Kara'nın verdiğı
bilgiye göre, Sümer Holding'in, Sümer-
bank dahil varlık ve iştirak satışlanndan
şımdiye kadar 800 milyon dolar özelleş-
tirme geliri elde edildi.
Kara, faaliyetlerinin durdurulması ne-
deniyle işletme kân elde edemeyen, sa-
dece maaş ödeyen bir kurum haline ge-
len holdinge, devletin, maaş ödemeleri
nedeniyle, 800 milyon dolardan daha
fazla kaynak aktarmak durumunda kal-
dığını söyledi. Kara, özellikle emekli
edilen işçilerin tazminatlannın ödenme-
si nedeniyle, yıllık ortalama 200 trilyon
liralık giderin zarar olarak görüldüğünü
belirtti.
Özelleştirme kapsamına alınana ka-
dar, 1987 yılı dahil kâr bildiren Sümer
Holding, 1988 "den itibaren sürekli zarar
etti. 1988'de 101.7 milyar lira olan zarar,
her yıl katlanarak 2002'de 195.8 trilyon
liraya yükseldi.
1933'te Türkiye'nin yerüstü kaynak-
larının değerlendirilmesi amacıyla Ata-
türk'ün talimatı ıle kurulan Sümer Hol-
ding'in, 1987 yılında özelleştirme kap-
samına alındığında, Türkiye genelinde
13 milyon metrekare arazisi, fabrika ara-
zileri hariç 360 parça tapusu, 40 fabri-
kası, 468 mağazası, binlerce bayii, bir
bankası ve 47 banka şubesi, 42 bin civa-
nnda da çalışanı bulunuyordu.
Azerbaycan
Telefon
ihalesi
Telesis'in
ANKARA (AA) - Azer-
baycan Telekom'u Aztele-
kom, Beylekan kentinin
tüm telefon santrallannın
sayılaştınlma ihalesini
Türk firması Telesis'e ver-
di. Telesis Genel Müdürü
Hüsnü Tokmen, yaptığı
açıklamada, Azerbaycan'da
1994 yılından itibaren pet-
rol ve gaz yatınmlannın
hızla artmasının, telekomü-
nikasyon sektörünü yaban-
cı yatınmcılaraçısından ca-
zip hale getirdiğini belirtti.
"Azerbaycan'da 61 bin kişi
telefon bekh'yor" diyen Te-
lesis Genel Müdürü, Tele-
sis'in pazara teknoloji
transfen gerçekleştirdiğini
ve projenin ilk bölümünün
tamamlandığını söyledi.
Azerbaycan'da telefon
yoğunlugu açısından bölge-
ler arasında dengesizlikler
olduğuna işaret eden Tok-
men, şöyle devam etti:
"Başkent Bakû'da yük-
sek olan oran, ülkenin diğer
böigelerinde daha düşük se-
viyelerde seyretmektedir.
Sabit telefon sayısı 934 bin
300, her 100 kişiye düşen hat
sayısı 11 bin 13'tür. Azer-
baycan'da telefon bekleyen-
lerin sayısı 61 bin kl-i Tele-
fon bekleme süresi ist orta-
lama 3 yıL Telesis bu talep-
ler karşdığında çalışma-
lannı htdandırdı."
Zengin sofrasından
yoksul mutfağına
• "Yoksulbank'ı
başanyla sürdüren
Aziz Akgül şimdi
"Gıda Bankası"
içinkollan sıvadı.
BAŞAKSEZEN
AKPDiyarbakırMil-
letvekili AzizAkgül, ih-
tiyaç fazlası gıdalann
israfını önlemek ve
bunlan fakirlere ulaşhr-
mak amacıyla "Gıda
Bankacıhğr adını taşı-
yan yeni bir proje baş-
lattı. Akgül, Mütevelli
Heyeti Başkanı olduğu
Türkiye tsrafı Önleme
Vakfı ile birlikte yürüt-
tüğü projenin restoran-
lardaki artık gıdalann
yoksullara dağıtılması
şeklinde düşünülme-
mesi gerektiğinı söyle-
di. Çeşitli kuruluşlar-
dan alınacak ihtiyaç
fazlası ürünler ya da restoran-
larda açık büfelerde kalan yiye-
cekler yeniden paketlenerek
yoksullara dağıtılacak.
Şu anda ABD'de 258 tane gı-
da bankasının olduğunu belir-
ten Akgül, aynı çalışmalann
Türkiye'de de yaygınlaştınlma-
sı amacıyla ABD'deki "Second
HarvestFood Bankûıg" adlı bir
organizasyonla işbirliği içeri-
sinde teknik çalışmalan yaptık-
lannı belirtti.
Cıda Bankası
projesinde çeşitli
kuruluşlardan
alınacak ihtiyaç
fazlası ürünler
re
cak.
Diyarbakırlı bir işadamının
kendilerine 3 bin 850 metreka-
relik bir alan tesis ettiğini ve di-
ğer bir işadamının da bu yerin
sogutma dizaynıyla ilgilenece-
ğinı söyleyen Akgül şu ana ka-
dar destek istedikleri bütün ku-
ruluşlardan olumlu yanıt aldık-
lannı kaydetti.
Koç Holding Yönetim Kuru-
lu Başkanı Mustafa Koç'la da
görüşüp prensipte anlaştıklan-
nı söyleyen Akgül ocak ayına
kadar projenin tamamlanacağı-
nı söyledi.
Akgül, yardım yapacak ku-
ruluşlann bunu vergide gider
kalemi olarak yazabilmesi için
düzenleme yapılacağını açıkla-
dı. Bunun vergi indirimi olarak
algılanmaması gerektiğini vur-
gulayan Akgül, gıda zehirlen-
mesi gibi sorunlarla karşılaşıl-
dığında sorumluluğun kime ait
olacağı konusunda da düzenle-
me yapılacağını kaydetti.
umut Oran:
Iyimserlik
reel sektöre
yansımiyor
ADAR4ZARI (AA) - Tür-
kiye Giyim Sanayicileri
Derneği (TGSD) Başkanı
Umut Oran, ekonomideki
iyimser havanın reel sektö-
re yansımadığını söyledi.
Oran, Ekonomistler Plat-
formu'nca Sakarya Üniver-
sitesi'nde düzenlenen "4.
Ekonomi Poüükalan Zirve-
si" sempozyumunda yaptı-
ğı konuşmada, 59. hüküme-
tin reel sektör için hiçbir şey
yapmadığını savunarak
"Ekonomideki iyimser ha-
va,reelsektöre yansımıvor"
dedi.
Türkiye'nin son 10 yılda
tekstil ve hazır giyimde
önemli ilerlemeler göster-
diğini ifade eden Oran, şun-
lan kaydetti:
"Artık dünya piyasalann-
da söz sahibi konumuna gel-
dik. Türkiye'nin AB'ye giriş
mücadelesi ticarette füli ola-
rak gerçekleşti. Tekstil üre-
timinde dünyada önde ge-
len ülkeler arasında yer an-
yoruz. 2010 yılında haar gi-
yimde34 mih ar dolarhk bir
ihracat bekh'yoruz. Ancak
ekonomik kriz devam edi-
yor ve biz halen yoğun ba-
kımdan çıkamadik. EKmiz-
de iyi bir pazar, organizas-
yon ve işgücü var. Bürokra-
si, siyasi irade ve sHil top-
lum örgüüeri koordineii ça-
lışırsa başan geür ve hedef-
ler gerçekleşir."
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA efginyu1r.net
Geçen hafta ASEAN zirvesinde im-
zalanan ve 2020 yılına kadar Bir As-
ya Ekonomik Topluluğu kurmayı
amaçlayan anlaşma, dünyanın Afga-
nistan'ın batısında ve doğusunda ka-
lan bölgelerinin farklı yönde ^vrimleş-
meye başladığına ilişkin gözlemimizi
(07/07/03) güçlendiriyor.
Kisa bir ammsatma:
ABD-Avrupa ittifakının, küresel ege-
menliğinin üssü olan "Batı" gittikçe bü-
tünlüğünü kaybediyor, istikrarsızlaşı-
yor, savaşlarla sarsılıyor; bir aşın üre-
tim kriziyle boğuşuyor. Doğu'daysa
trendler tam aksi yönde güçleniyor;
Çin, ekonomik ve siyasi istikrar kayna-
ğı ve çekim merkezi olarak yükseliyor.
Bölge ülkeleri Çin'in etki alanına girer-
ken, bir seri ekonomik ve ticari anlaş-
ma, bu bölgede uluslararası ilişkilere
bloklaşmaya uygun bir siyasi, kurum-
sal temel inşa ediyor, mali ekonomik
bütünleşmeyi geliştiriyor.
Temmuzdan bu yana dört gelişme,
bu farklılaşmayı güçlendirdi: Birincisi
ABD, askeri ve mali açıdan Irak'a sap-
landı. Bush'un kamuoyu desteği geri-
ledi. Bush yönetimi, yardım istemek
için BM'ye geri dönerken kendi içinde
istikrarsızlığa düştü, "ince ayar" baş-
ladı: önce Richard Perle devre dışı
bırakılmıştı. Rumsfeld'in geçen hafta
Irak Yeniden Yapılandırma Komrte-
si'nden dışlanması (Financial Times
11/09)sıranın onageldiğini gösteriyor-
du. Ikincisi, Afganistan'da Taliban'ın,
Far Eastern Economic Revievv'un
bu haftaki araştırma yazısının belgele-
diği gibi toparlandığı, yeniden güçlen-
diği görülüyor. Üçüncüsü, Afganistan
saldınsında ABD'nin yolunu açan Rus-
ya, Londra'daki International Insti-
tute for Strategic Studies'den, Ed
Blanche'nin dikkat çektiği gibi, şimdi,
bu bölgede etkinliğini, üstelik Çin ve
Hindistan'ın yardımıyla yeniden arttır-
maya başladı (Daily Star, 04/10). Dör-
düncü olarak. Ekonomik alanda dola-
Iki farklı trend, bir karanlık
rın geleceği tartışılırken, başta Çin ve
Japonya olmak üzere Asya ekonomi-
lerinin belirleyici, ABD'nin de tehlikeli
bir biçimde bir ilişkiye bağımlı hale gel-
miş olduğu ortaya çıktı.
çağın ekonomik olayı
Financial Times'dan Martin Wolf a
göre "Asya'nın yükselmesi çağımı-
zın ekonomik olayı" ve eğer bu trend
devam ederse "Avrupa'nın ve onun
devamı ABD'nin iki yüz yıllık küre-
sel egemenliğine son vermesi kaçı-
nılmaz". Wolf, diyor ki "Japonya'nın
yükselişi yalnızca bir haberciydi. Bu
ülke dünyayı değiştirmek için çok
ufak ve içe dönüktü. Arkasından ge-
len Çin farklı"(10/09). Wolf bu tezini
dört önemli gelişmeye dayandırıyor.
Asya Pasifik bölgesinin künesel mal ih-
racatı içindeki payı 1983'te yüzde
18'den 2001'de yüzde 24'e yükseldi.
Çin'in payı aynı dönemde yüzde 1 'den
yüzde 4'e çıkarak Ingiltere'yi yakaladı.
Aynı dönemde Asya ülkelerinin kendi
aralanndaki ticaret, dünya ticaretinin
yüzde 2.2'sinden yüzde 6.5'ine yük-
seldi. Ikincisi Asya, dünyanın en bü-
yük sermaye hesabı fazlasına ve ta-
san-uflarına sahip: Cari hesap fazlası
geçen yıl 256 milyar dolara ulaştı. Bu-
nun 113 milyarı Japonya'da. Bölge
ekonomilerinintasarruforanlan, 1997-
2001 arasında GSH'nın yüzde 37'si
dolayında seyretmiş. Çin'in tasarruf
oranı yüzde 40. Buna karşılık ABD'de
tasarruf oranı yalnızca yüzde 18.1997-
2001 arasında küresel dolar rezervle-
rindeki artışın yüzde 83'ü bu bölgede
gerçekleşmiş. Japonya'nın ve Çin'in
bu artıştaki payları sırasıyla, yüzde 30
ve yüzde 22. Üçüncüsü, bölgenin yal-
nızca dünya ticareti içindeki payı hızla
artmakla kalmıyor, yabancı sermaye
girişinde de başı çekiyor. Gelişmekte
olan ülkelere yabacı sermaye yatınm-
lan 2001 -02 döneminde 209 milyar do-
lardan 162 milyar dolara gerilerken,
Güneydoğu Asya 89 milyar dolar, Çin
53 milyar dolar yatırım almış. Dördün-
cüsü, bölgede yoksulluk oranı giderek
azalıyor, iç talep güçleniyor.
Gerçekten de Amerika ve Avrupa bir
talep sıkıntısı, kapasite fazlası soru-
nuyla boğuşurken, The Economist'in
vurguladığı gibi başta Çin olmak üze-
re Asya ülkelerinde bir tüketim patla-
ması yaşanıyor. Financial Times'in
yorumuna göre bölge ülkelerinin eko-
nomik büyümesinde artık iç talep kri-
tik birönem kazanmış. "Daha denge-
li bir ekonomik büyüme (Dikkat: ar-
tık küreselleşmeden değil iç pazara da-
yalı dengeli büyümeden söz ediyor-
E.Y.) bölge ülkelerinin dış ticarete,
yabancı çokuluslu şirketlerin yatı-
nmlanna bağımlılığını azattarak, hü-
kümetlere para ve mali politikala-
nnda daha bir özgürtük getirecek"(
07/10). Financial Times bu iç taJebi
güçlendirmeye dönük politikaları över-
ken Tayland Başbakanı Thaksin'in
ekonomik programına özellikle vurgu
yapıyordu.
ABD kapana sıkışmı;
Daha önce de vurgulamıştık: ABD,
ekonomik büyümesini, 1997'den son-
ra, ancak, Asya'dan gelen ucuz malla-
ra, amadahaönemlisi gayri menkul pi-
yasaları (hisse senetleri ve hükümet
tahvilleri) yoluyla emdiği tasarruflarla
desteklediği iç taleple sürdürebiliyor-
du. Ne ki çoğu Doğu'dan gelen tasar-
ruflar ABD'de yatırıma değil tüketime
gitti, böylece cari açık ve bütçe açı-
ğı hızla artarken, ABD'nin bu açıklan fi-
nanse edebilmek için gereksinim duy-
duğu yabancı sermaye girişi günde 55
milyar dolara yükseldi (The Asia Ti-
mes 10/10).
Avrupa Merkez Bankasının Baş-
kanı Duizenberg, ABD'nin büyüyen
"çifte açıklarına" bakarak, "bu dunım
belki bir, belki beş yıl sürdürülebilir,
ama bir aşamada mutlaka bir düzelt-
me olmalıdır" diyor. ABD bu düzelt-
meye, dolar devalüasyonuyla borcu-
nun bir kısmını reel olarak sileceği (bu
birörtülü iflas anlamına gelecek-Mar-
tin Wolf biz, şüpheci biri olsak buna
yeni bir ABD "komplosu derdik" di-
yor) ve dış ticarette rekabet gücünü
arttıracağı için dünden razı. Ancak, bu
borçlann alacaklılan (450 milyar doları
Japonya'nın-VVashington Times,
09.10; 290 milyar doları Çin'in-Finan-
cial Times 30/07. elinde) alacakları-
nın aşınmasını istemedikleri için rezerv-
lerini kullanıp doların düşüşünü frenli-
yortar, bu arada sermayelerini ABD pi-
yasalanndan çekerek ülkelerine getiri-
yorlar. Geri dönen sermaye, bölge bor-
salarını canlandırıyor, ama köpük ya-
ratmak yerine, batık borçlann temiz-
lenmesiyle mali yapının güçlendirilme-
sine, yeni yatınmlaragidiyor. ABD, eko-
nomik büyüme bir yana, Irak'ın işgali-
ni nasıl finanse ederim diye düşünür,
23-24 Ekim Madrid toplantısında di-
lenmeye hazırlanırken, Asya mali kay-
nak bolluğu içinde... Diğer taraftan do-
lar düşerken ABD'nin yeni sermaye çe-
kebilmesinin yolu faizleri yükseltme-
sinden geçiyor. Bu da ekonomik büyü-
me açısından iyi haber değil.
Dahası da var: Doların ve ABD eko-
nomisinin geleceğine güven azalmaya
başlayınca, kimi petrol ihracatçısı ülke-
ler, Euro'ya geçmeyi yeniden düşün-
meye, Rusya gibi güçiü ülkeler ise bu-
nu açıkça dile getirmeye (Moscovv Ti-
mes, 09/10) başladılar. Böylece ulus-
lararası para olarak dolann, buna bağ-
lı olarak da ABD'nin imparatorluk pro-
jesinin geleceği kararıyor. Washing-
ton Post'un deyişiyle, tam Bush'un
Irak politikasttökezlerken yardıma ge-
len AKP hükümeti de Türkiye'yi işte bu
karanlığın içine itiyor.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
'Bir Defaya
Mahsus'muşL
AKP hükümetinin, hukuk, yasa ve kural tanımazlığı
her gün yeni bir boyut kazanıyor; bilimsel gelişme kar-
şıtlığıyla tamamlanıyor.
Bilimsel çalışma, çağımızda, yalnız ve ancak aka-
demik özgürlük ortamında ve özerk kurumlarda yapı-
labilir. Kuruluşunun 40. yıldönümündeTÜBlTAK, ülke-
mizde, araştırma ve geliştinnenin temel taşıdır.
TÜBİTAK, sağladığı Ar-Ge destekleriyle, ülkemizin
dünya bilimsel yayın sıralamasında hızla yükselmesi-
ni, teknolojik yeniliklerin sanayiye uyarlanmasını, ulu-
sal savunma sanayünin güçlenmesini, bilimin toplum-
sallaşmasını sağlayan ulusal yararı arttıran çalışmalar
yapıyor. Adı, yolsuzluğa bulaşmamış olan TÜBİTAK yıl-
lardır, devlet bütçesinden aldığı ödenekten daha faz-
lasını, bilimsel üretimiyle kendisi yaratıyor; bu yıl kul-
landığı 200 trilyon liranın yarısından fazlası kurumun
kendi geliridir. Yüzde 32'den fazlası yüksek lisans ve
doktoralı olan toplam 2152 kişinin çalıştığı TÜBİTAK
şu sırada, yüzlerce Ar-Ge çalışmasının ve binlerce sa-
nayiye teşvik projesinin yanı sıra, AB 6. Çerçeve Prog-
ramı ve Cumhuriyetin 100. Yılı'nda ülkemizin ulaşma-
sı istenen bilim ve teknolojik gelişme hedeflerini içe-
ren "Bilim ve Teknoloji Stratejileri Projesi-Vizyon
2003" gibi kalıcı bilimsel atılımlara da öncülük ediyor.
• • •
TÜBİTAK, yasasına göre, 12 kişiden oluşan bilim ku-
rulu ve bu kurulun seçtiği başkan tarafından yönetilir.
Kurul üyeleri ve başkan dört yıl için seçilir. Görev sü-
resi dolan fizik bilgini, Avrupa Bilimler Akademisi'nin
üç Türk üyesinden biri, Prof. Dr. N.K. Pak, mayıs ayı
başında yeniden başkan seçildi. O günden bu yana,
Başbakan R. T. Erdoğan, bu seçimi onay için Cum-
hurbaşkanı'na göndermedi, bekletti. Mayıstan bu ya-
na 5.5 aylık bir süre, TÜBİTAK, başkansız bırakıldı;
başbakan yasalann zorunlu kıldığı görevini yerine ge-
tirmedi.
Bu arada başka bir gelişme yaşandı; eylülde dört
yılını tamamlayan altı bilim kurulu üyesinin yerine, ay-
nı kurul, 20 Eylül günü seçim yaptı ve Başbakanlık'a
bildirdi. Başbakan bu seçimin sonuçlarını da onayla-
madı; yasanın yüklediği görevini yapmadı; bilim kuru-
lunu çalışamaz duruma soktu. Yasanın kendisine yük-
lediği görevi aylardır yerine getirmeyen Başbakan R.
T. Erdoğan, Meclis'e tek maddelik bir yasa önerisi
gönderdi; TÜBİTAK Yasası'na "yalnızca" geçici bir
madde eklenmesini istiyor; şu kadarcık:
"Bu kanunun yürûrlüğe girdiği tarihte boş bulunan
bilim kurulu üyeliklenne... bir defaya mahsus olmak
üzere Başbakan tarafından atama yapılır.
Başkan bir defaya mahsus olmak üzere Başba-
kan'ın teklifi üzerine Cumhurbaşkanı tarafından ata-
nır."
özetle başbakan, 40 yıldır bilim kurulu tarafından
yapılan işleri, kendisinin yapması için yasa çıkanmaya
uğraşıyor; kendini bilim kurulu yerine koymak istiyor.
Bu el koyma ile TÜBlTAK'ın sonunu getirmeye çalışı-
yor; bilimi, siyasetin oyuncağı yapmak istiyor.
Yasanın "gerekçesi" çok ilginç, orada:"... Bilim ku-
rulunun toplantı ve kararyeter sayısına ulaşılamama-
sı nedeniyle... üyelehn ve kurum başkanının seçimi-
ne ilişkin... hükümlerin uygulanma imkânı bulunma-
maktadır" deniliyor.
Bu gerekçe, yukanda belirtildiği gibi, gerçekleri yan-
sıtmıyor. Başbakan, TÜBİTAK Başkanı ve bilim kuru-
lu üyelerinin atanmasını engelliyor, sonra da bundan
doğan boşluğu, yetkilerini pekiştirmek amacıyla, ge-
rekçe gösteriyor. Başbakan, önce, atamalan yapma-
yarakTÜBlTAK'ı çalışamaz duruma getiriyor; elini, ko-
lunu bağlıyor, sonra da, görevini yapamıyor diye yasa
gerekçesi yazıyor! Bu nasıl yönetirndir? Ne biçim bir
hukuk anlayışıdır? Hangi hukuk devletinde başbakan
böyle bir tutum sergilen sergileyebilir?
Yıllann çabası, emeği ve birikimiyle oluşan ku-
rumlar için yıkım, ölüm gibidir, gerçekten "bir de-
faya mahsus" olur.
• • •
Ülkenin ekonomik ve toplumsal gelişmesinin ger-
çek itici gücü, bilim ve teknoloji alanındaki atılım ve
başanlarolacaktır. Hükümetin, eğitim alanındaki tutum
ve uygulamalan, üniversitelere karşı aylardır vermek-
te olduğu savaş ve şimdi de TÜBlTAK'a el koyma gi-
rişimi, bir bütün olarak, çağdaş eğitim ve bilime karşı
olduğunun çok açık bir göstergesidir.
TÜBlTAK'ın kurumsal özerkliğinin yok edilmesi, ül-
kenin bilimsel ve teknolojik ilerlemesine, aydınlığa
doğru gidişine ve gelişmesine, çok ağır bir darbe ola-
caktır. Bu yıkım, kalıcılık kazanacak, ülkenin bilimsel
gelişmesi, küreselleşmenin bu çok önemli noktasın-
da, ekonomik ve toplumsal gelişmenin bilim ve tek-
nolojiye odaklandığı bir dönemde felç edilmiş olacak-
tır.
Bilim, beynin işidir; TÜBİTAK ülkenin düşünen, üre-
ten beynidir. Başbakan, bu yasa önerisiyle ülkenin
beynine kurşun sıkıyor. Toplum buna seyirci kalamaz;
kalmamalıdır.
[email protected]
Petrol arama
çalışması hızlandı
İBRAHTM KARAASLAN
DtYARBAKIR-Diyarbakır'ın Silvan ılçesine
bağlı Başil Köyü yakınlannda petrol arama ve
yeni kuyulann açılması çalışmalan hızlandı.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortakhğı (TPAO)
Bölge Müdürlüğü'nün Üçbasamak-1 petrol
sahasında sondaj ve lokasyon çalışmalan devam
ediyor. Sondajla 300 metreye kadar inilen
kuyuda, gerçklîjeolojik çalışmalann ardından 2
bin 400 metre derine kadar sondaj voırulacağı
belirtildi. Üçbasamak-1 petrol sahasının
güvenliğinin sağlanması için köy koruculannın
görevlendirildiği ifade edildi.