25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 OCAK 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DIS BASIN ABD'nin Irak'ta girişeceği savaşı kazanması kolay, önemli olan operasyon sonrasmda kalıcı banşı sağlamak Zafer sonrasıbekleyen güçlükler• ABD Başkanı'nın Irak'a savaş açma konusunda geri adım atmasının imkânsız gibi göründüğü şu günlerde "ılımlı muhafazakâr" senatör Richard Lugar, Senato'nun dış ilişkiler komitesinin başkanlığına atandı. Senatörün Beyaz Saray'a ilk yönelteceği sorular, savaş sonrasmda Irak'ın yeniden yapılandınlmasındaki zorluklara ilişkin olacak. VVTLLIAM REES-MOGG Saddam Hüseyin veya Başkan Bush alttan almaya karar verebilir. Saddam şöyle bir açıkJama yapabi- lirömeğin: "Şarbonburada,biberga- n orada. Bu arada nükleer silah için malzemeterimizi benim saraym ldlerin- de sakbyonız. Kendi adıma, ben Zim- babve'ye kaçmak üzere fîrst class bir uçak bilcti aldını. Çünkii eski arkada- şım Mugabe beni ülkesinde bir ya da iki yılhğına misafîr etme sözü verdi." Ya da Başkan Bush, Birleşmiş Mil- letler silah denetçilerinin yasaklı mad- de bulamadıklannı ve ABD'nin bu ne- denle Ortadoğu'da girişeceği herhangi bir askeri müdahale planını dondurdu- ğunu açıklayabilir. Elbette bu seçeneklerden ikisi de ol- mayacak. Başkan Bush eğer şimdi ge- ri adım atarsa, ki böyle bir şey yapma- yacak, bu tutumun sonuçlan çök kötü olur. Sadece ABD, Bush yönetimi için değil, dünya banşı ve Ortadoğu için de. Eğer bu noktada geri adım atarsa, başkanlıktan da istifa etmeli, çünkü otoritesi sarsılır. Bu durumun Ortado- ğu'daki etkisi daha da kötü olur. Sad- dam Hüseyin iki kez ABD tacizini at- latmış bir lider konumuna gelir. Arap dünyası, herhalde tüm Islam dünyası onun yöntemlerinin başanlı olduğu ko- nusunda ikna olur. Başka sonuçlann da dışında, diğer Arap rejimleri ve Israil ani bir tehditle karşı karşıya kalırlar. Siyasiler ve din adamlan bu konuda fikir aynhğı içindeler çünkü değişik kategorilerde düşünüyorlar. Politikacı- lann çoğu ABD'nin geri adım atması- nın felakete yol açacağını görüyorlar ve bunun hangi şartlar altında olursa ol- sun gerçekleşmeyeceğini biliyorlar. Pa- pa'nın da aralarında bulunduğu birçok dın adamı ise savaşın büyük bir şeytan olduğunu bilerek karşı çıkıyorlar ve savaş çıkmaması için dua ediyorlar. Şimdiye kadar piskoposlara ve ma- sa başı savaşçılanna hiç bu kadar sem- pati duymamıştım. Bana öyle geliyor ki, din adamlan da devlet adamlan da kendi profesyonellikleri doğrultusun- daki görüşe sadık kalıyorlar. Işleri dua olan ve soyut değerleri savunan bir grup ve aktif ve pragmatik sonuçlar için ça- lışan diğeri. Maalesef iki görüş de ge- çerli ancak her zaman birbirleriyle uz- laşmalan mümkün olmuyor. Ilımlı muhafazakâr Hayran olduğum eski arkadaşlanm- dan birinin gelişmelere etki edebile- cek az sayıdaki siyasi konumlardan bi- rine geldiğini duyduguma çok sevindim. 1951 sonbahannda Oxford'daki öğren- ci birliğimle şu anda Lordlar Kamara- sı'nın liberal demokrat sıralannda otu- ran Dick Taverne ile bir grup tartışma- ya katılmak için ABD'ye gitmiştik. Tartışma yaptığımız üniversitelerden biri Oberlin'di. Indiana'nın batısında liberal bir sanat okulu. Oberlin'in mü- Kuveytte konuşlandmlan 12 binABD askerine dahil olan 3/15 PiyadeAlayıIraksmmna 5 küometre uzaklıktaki çölde tatbikat yapo. (Fotoğraf:REUTERS) nazara ekibindekilerden biri, arkadaş canlısı ve zeki bir öğrenci olan Ric- hard Lugar'dı. Henuz 30'lanndayken Indianapolis'in genç valisi oldu ve uzun yıllardır da Indiana eyaletinin Cumhu- riyetçi senatörü. Reagan döneminde Lugar bir süre Senato'nun dış ilişkiler komitesinin başkanlığını da yaptı. Ideolojik duru- şu, koyu enternasyonalist görüşlere sa- hip olan ılımlı bir muhafazakâr olarak tanımlanabilir. Bir süre onun yerine Kuzey Carolina'nın aşın muhafazakâr senatörü Jessie Hehns komiteye baş- kanlık etti. Ancak şimdi emekli oldu ve Richard Lugar dış ilişkiler komitesi- nin yeniden başına getirildi. Bu, her zaman çok etkin bir konum olmuştur. Dış ilişkiler komitesinin baş- kanı ABD Senatosu ile Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı arasında hayati bir bağ olmuştur. Senato'nun dış politika- da özel yetkileri vardır. Bunlara büyü- kelçi atamak ve anlaşmalan onayla- mak dahildir. Hem Senato hem de Be- yaz Saray'ın saygı duyduğu bir komi- te başkanının ABD'nin politikalannda kayda değer etkisi olabilir. Richard Lu- gar görevine yeni kongre toplantığı za- man, önümüzdeki ay başlayacak. O, Bush yönetimiyle olan ilişkilerini "ai- ledosthığu" olarak nitelendiriyor ancak Demokratlar'ın da güvendiği bağımsız bir kişilik olduğu da biliniyor. Tüm bu nedenlerden dolayı senatörün geçen hafta The Financial Times gazetesin- den Peter Spiegel'le yaptığı röportajı ilgiyle okudum. Irak konusunun adamı O, Irak konusunun adamı. Birleşmiş Milletler silah denetçileri ve başkanla- n HansBhVe şüpheyle yaklaşıyor. Se- natör, Blbc'in zeki ve yetenekli bir dip- lomat olduğunu -ki bu üstü şeker kap- lı bir hakaret gibiydi- ve ekibinin tüm diplomatlann yaptığı gibi çatışmayı önlemek için çalıştıklannı, bunun ise şu noktada üstlenilmesini umduklann- dan farklı bir rol olduğunu dile getirdi. Bu nedenle röportajda senatörün ABD'yi savaşa götüren konu olan Irak'taki rejim değişikliği politikasını sorgulayan bir ifade yoktu. Birçok ABD'linin terör saldınlanna ya da ABD'nin uzun sürecek bir savaşta be- linin büküleceğine yönelik korkulan var. Senatör savaşın olması gerektiğı- ni ve başanlı olacaklannı düşünüyor. Senatörün ilk işi ve sorulan Saddam Hüseyin'den sonra Irak'taki ABD plan- lanyla ilgili olacak. Burada yönetimin politikasına yönelik ciddi eleştirileri olabilir, en azından yönetimin çok iyi düşünülmüş bir politücası olmadığı kor- kusu. Irak'taki muhalif gruplann Lond- ra'daki buluşması cesaretlendirici ola- bilir, ancak daha uzun bir yol var ön- lerinde. Herkes acı çektl Saddam Hüseyin belki de Irak'ta ye- ni bir anayasanın gerekliliği için ken- disi bazı İcoşullan yarattı. Vahşi turu- ma o kadar abartılı ki bütün büyük gruplan kendinden uzaklaştırdı. Ülke- nin en büyük etnik ve inanç grubu olan Şii Araplan ve ikincisi olan Kürtleri kat- liamla yok etti. Bu gruplann kendi böl- geleri vardı. Şiilerin güney, Kürtlerin ise kuzey. Saddam, Bağdat'ta yaşayan kentli or- ta sınıfin da büyük bölümünü öldürt- tü. Irak'ta hemen hemen herkes acı çek- ti, nefreti ve onun vahşetinden korkma- yı öğrendi. Kürtler bağımsız bir Kürdistan iste- miyor, ancak Irak'ta herhangi bir deği- şikliğin olmadığı tek devlet anlayışını da benimsemiyorlar. Kürt kuzey ve Şii güney ve Sünnilerin daha etkin oldu- ğu bir "orta bölge" anasayal açıdan Cepheden mektup var r- ölZim lŞimiZ normal bir Savaştançok Oyunil gibi. Aşağıdaki satırlar Afganistan'daki bir ABD aske- rinin güneyde doğup büyüdüğü kentteki annesıne - Kitsie Lindsay- gönderdiği mektuptan alıntıdır. Adı- nı açıklamamaya söz verdiğim asker 46 yaşında, hu- kuk eğitimi görmüş, üç çocuk babası ve geçmişte bir gazetede editörlük yapmış bir meslektaşım. Noel kutlamalan için sıcak evinizde yakınlannızla otu- rurken birçok kişinin bu konfordan mahrum olduğu- nu unutmamalısınız. Afganistan'daki diğer binlerce Amerikalı gibi o da hem Noel sürecinde hem de 2003'te ülkesi adına, memnuniyetle kabul ettiğı bir görevi yerine getirmek için bu ülkede kalacak. Ba- yan Lindsay. oğlu için, u Onunla gunır duvuyorum. Bizim için bu kadar uzakta ve uzun süre ayn kalmak çok zor, ancak nder yapügını duymaktan nıutlu olu- yoruz" diyor. Askerin anlattıklan şöyle: "Afganisıan'a girtiğimizde savaşa girişmek için çağrı beklemeye koyulduk. Operasyonda görev alan özel birliklerle birlikte ön saflarda savaşma- dığı için hayal kınklığına uğrayanlar da vardı aramızda. Hepimizin ortak noktası 11 Eylül kur- banları adına adaletin ye- rinegelmesiydi.Günümüz- d e -hedef zengınliğı olan" bir ülkede değiliz. Islamm hâkim olduğu bir ülkede, Çamur içindeki köylerde kafalansanlı,bıyıklıvesa- kalb adamlan arâmak,bir- birinden ayırt etmek kolay değil. Bazı askerler hâlâ, yüksekteknolojinin hüküm sürdüp ABD'den ortaçağda yaşayan bir ülkeye gelmenin külrür şokunu yaşıyorlar. Uyum sağla- maya çalışıyoruz. Bizim işimiz normal bir savaş- tan çok fare-kedi oyunu gibi. Düşmanlarımız olan Taleban ve El KaidVden hayatta kalanlarla diğer aşın fraksiyonlan anyoruz. Ancak belki de en büyük düşmanımız ülkenin kötü hava şartlan, çoğrafi zoriuklan. Ve, 23 yıl- lık catışma ve isrikrarsızlık döneminin kalıntıla- n. Örneğin, çok sayida insanı tekerlekli iskemle- ye mahkûm eden milyonlarca kara mayını. Bazı bölgelerde keşif gezileri yaparkenki en büyük teh- like ise bir kurşuna kurban gitmek. Çok sayıda Afgan erkeğinin silahı var ve kutlama yaparken bile bilinçsizce havaya ateş açıyorlar. Boş zamanlanmızda ise film seyrediyor, kitap okuyor, mektup yazıyor ya da sohbet ediyoruz. Bi- zim ekipte bazı uzun süreli konuşlanmalarda ol- duğu gibi bölünmeler olmadı. Kendi aramızda anlaşmazlık yaşadığımız da oldu tabii, ancak her şeye rağmen birlikte çalışıyoruz. Bazen hayatımız pahasına da olsa birbirimize güven duymak zorun- da olduğumuzun bilincindeyiz. Aynı şey sanıvorum ülkemiz için de geçerli. Uzaktan gördüğum kadanyla yurttaşlık bilinci ve birlik duygusu gelişiyor. Bazı insanlar birbirlerine şimdiye dek hiç olmadığı kadar destek veriyorlar. Ve söylemem gerek, asil bir iş yaptığımızın yeniden farkına varüması, bana inamlmaz derecede gunır kaynağı oluyor." (Boston Globe-24 Arakk) plausible görünüyor. Kâğıt üzerinde îs- koç Parlamentosu'nun îngiliz Parla- mentosu'yla ilişkisini andınyor. Savaş sonrası zorluklann çok haya- ti olması Lugar'ın yapacağı toplantıla- nn neden çok yararlı ve gerekli olaca- ğını gösteriyor. İlk zorluk savaş sonra- smda yenı bir anayasanın hazırlanması konusundaki gereklilik. Bunu yüriir- lüğe koyacak tek kurum ABD ordusu olabilir. Ancak, Amerikan yönetimi ne yapılacağı, sınırlann nerelere çizileceği konusunda gerçekten bir çahşma yap- tı mı? Petrol zorluk çıkarır îkinci zorluk, petrolden elde edilen kazancın dağıtımı olacak. Saddam yönetimi altında bu kazanç, merkezi yönetimin kontrolü altında. Federal bir sistemde ise kazancın bölünmesi gerek- liliği doğar. Bu, Irak'ı petrol zengini ve petrol yoksunu bölgelere bölmez mi? Petrol konusunda daha zengin olan böl- gelerden daha yoksul olanlara nakit ak- tanmı yapılacak mı? Irak'ın geçmişi Kürtlerin Kürtlerle, Araplann Araplarla sava§tığı sivil çatış- malarladolu. Bazıgözlemcilerbutab- lo karşısında sadece vahşi tutum ser- gileyen bir liderin Irak'ı yönetebileceğini savundular. Bu sa\ Saddam'ı haklı gös- terecek bir sav olarak algılandı. Savaş sonrasmda ABD güçleri ülkede istik- rar ve düzeni sağlayabilirler. Ancak Amerikalılar ülkeyi terk ettik- ten sonra ne olacak? Ülkede köktenci Islam mı yükselecek? ABD son sürat savaşa gidiyor. Irak'taki rejimin popüler olmamasından dolayı olası savaş çabuk ve başanlı olacak gibi görünüyor. Senatör Lugar, "Savaştan sonraki süreç- te ne olacak" sorusunu yönelrmekte çok haklı. (The Tunes - 23Arahk) Hessen9 de dereyatakları düzenlenecekBu eyalette sulann yükselmesi daima "felaket" olarak yorumlanır. Su baskını doğal bir hadise, olağaniistü hava şartlannın buna ekstra olarak etki edip etmemesi Hessen'de yapılan hatalan affedilir hale getirmiyor. Sular altında kalan evler ve köylerden, bozulan yollar v r e rren raylanndan şikayet edenler taşan nehir sulannın nelere neden olabileceğini düşünmeliler. Sızlanmak ve şikâyet etmek su baskını gözlenen bölgelerde inşaat yapılmaya devam edildiği sürece bir işe yaramaz. Toprağın kaydığı, inşaata elverişli olmayan bölgelerde doğru saptanamadığı ya da kanunen bir açık kapı bulunduğu için evler yapılıyor. Hıristiyan ve Hür Demokratlar'ın (CDU/FDP) }önettiği Hessen Eyaleti Su Kanunu'nda yapılan bir değişiklikle sık sık su bashğı bilinen alaıılara imar müsaadesi verdi. Çevreciler \e belediyeler buradan yola çıkıyorlar. Eyalet Başbakanı Hartmut Vogtman'ın akış yolu (yataklan) bozulan derelerin yüzde 50'sinin düzenlenmesi karanna destek veriyorlar. Doğayı korjjna derneklerinden Nabu, Hessen'de çok cıddi sellere karşı bile etkin olabilecek çok sayıda proje başlattı. Birçok başka dernek de su baskunına karşı önlem almak üzere kollansıvadı. Ancak bu iş sadece çevrecilerin çabasıyla çözülmez, siyasiler gerekli kamıru dÜ2enlemeleri yapmlı. (Frarûfurter Rundschau-4 Ocak) İsrail'deki Yediot Ahronot gazetesi, başbakan ve oğlunun bir müteahhitle olan ilişkisini ortaya çıkardı ŞaronÂilesi'nin ihaleişleriBaşbakan Ariel Şaron, aynı zamanda bu ay yapılacak seçimlerde Likud Partisi'nin başbakan adayı ve parti lideri, bu hafta ba- yındırlık bakanının yardımcısı NaomiBlu- menthal'ı görevden almak için otoritesini kullandı. Şaron. Blumenthal'in polis sorgusunda sessiz kalma hakkını kullanmasından duy- duğu memnuniyetsizliği bu yolla gösterdi. Şaron'un mesajı basit ve anlaşılması çok kolaydı: Yurttaş olarak Blumenthal'in tüm yargılama sürecinde suçlamalan reddet- mek hakkıydı, ancak seçilmiş biri olarak daha farklı davranmak zorundaydı. Bütün bunlar iyi hoş ama Şaron kendi va- azlanna uygun şekilde davranmıyor. Araş- hrmacı gazeteci Mordechai Gılat ve Yedi- ot Ahronot gazetesindeki arkadaşlan, dün başbakanın oğlu Gilad Şaron ve müteah- hit DavidAppel arasındaki finansal bağlan- tılan kamuoyuna duyurdu. Başbakan, haf- talardır diğer oğlu Omri'nin partinin içine sızan bazı gruplardan Likud'un Knesset (tsrail Parlamentosu) adaylanrun listesin- de yerini garantilemek amacıyla yardım aldığı iddialanyla hem partisinin içinden hem de diğer çevrelerden eleştiri yağmu- runa tutuldu. Şimdi ise diğer oğlu Gilad bir pel'in geçen on yıl boyunca Yunanistan'da yatınmını arttırmaya yönelik çaba ve giri- şimlerini araştırdı. Dönemin Dışişleri Ba- kanı olan Ariel Şaron, Appel 'e yardım et- ti. Aynı zamanda Appel, Gilad Şaron'a 3 • Seçim öncesinde Başbakan Şaron'un dışişleri bakanıyken bir Yunan adasında yatınm yapan müteahhide -David Appel- yardım ettiği, oğlu Gilad Şaron'un ise aynı kişiden 3 milyon dolarlık danışmanlık hizmeti sözü aldığı ortaya çıktı. skandalın odak noktasında. Ve, kamuoyuna bir açıklama borcu olan kişi ise Başbakan Şaron. Dün, konuyla il- gili kendisine yöneltilen zorlayıcı sorula- ra direk bir yanıt vermekten kaçındı. Geride kalan dokuz ay boyunca merkez savcısı polisin odak noktasında Şaron-Ap- pel ilişkisi bulunan "Yunan Adası Ola- yı"ndaki bulgulannı inceliyor. Polis, Ap- milyon dolarlık danışmanlık hizmeti sözü verdi. Gilad Şaron'un bu kadar büyük bir maddi hediyeyi haklı çıkaracak bir savun- ması olamaz. Işin aslmda iki yönlü bağlan- tı şüphesi var. Biri Şaron'un Dışişleri Ba- kanı olarak bir müteahhide verdiği destek, diğeri ise Gilad Şaron'a, David Appel ta- rafından yapılan vaat. Appel-Şaron dava- sı devletin savcısrnın elinde ve kamuoyu araştırma sonucunda suçlamaya yeterli ola- cak delil bulup bulıanamadığından da, ko- nunun mahkeme>e götürülmesi halınde ıd- dia makamının davsyı kazanıp karşı tarafi mahkûm edebilece-ginden emın değil. Bu şartlar altında da :dUdia makamı büyük ola- sılıkla başbakana d a v a açma riskini göze almaz. Bu, profesyonelkcaygılardan ka^aklana- bilir, ancak seçimeiin çok yakında olması iddia makamının «davayı daha fazla er- telemesine haklı r.ecien olmamalı. Tam ter- sine, soruşturma hıalkm seçtiği lideriere güveninin arttınlrıeısı için hızlandınbnalı. Yunan Adası Davası'nın çabuk sonuçtan- dınlması gerek. 3aşbakan, herkes gibi. Blumenthal gibi sııçlu olduğu kanıtlanana kadar masum olanic kabul edilme haklona sahipohTialı. Ancakc, kamuoyuna suçsuz ol- duğunu kanıtlarraznın yükü başbakanın omuzlannda ve txşt>akan bu sorumluluğu gecikmeden yeıire getirmeli. (Ha'aretz-3Oceüg
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle