Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 OCAK 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JliJvUI^I I_J1VJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
Tankerci eylemi
sona erdi
• BATMAN(AA)-
Batman'daki Türkiye
Uluslararası Petrol
Şirketfne (TPIC) ait
tesislere Irak'tan ham
petrol taşıyan 2 bin
tankercinin düşük ücret
nedeniyle önceki gün
başlattığı ham petrolü
boşaltmama eylemi sona
erdı. Taşeron firmalar, .
tankercılere günlük 15
milyon lira ödeyecekler.
Raylı sistem
Hazine'yi bekliyor
• İZMİT (AA) - İzmıt'in
200 milyon dolarlık Hafıf
Raylı Sistem Projesi, 12
yıldır ihale aşamasına bile
getirilemedi. Büyükşehir
belediyesi, öz kaynaklan
yetersiz olduğu için dış
kredi imkânıyla bitirmeyi
planladığı yap- işlet-devret
modelli proje için,
Hazine'nin onay
vermesini bekliyor.
HES Kablo 30
iükeye ulaştı
• KAYSERİ(AA)-
Kayseri'de kurulu Hacılar
Elektrik Sanayi ve Ticaret
AŞ (HES Kablo) geçenyıl,
30 ülkeye kablo ıhraç etti.
HES Kablo Genel Müdür
Yardımcısı Adem Özcan
Gündoğdu, "Dünyaya 57
milyon dolarlık enerji,
telefon, fiber optik ve
landata kablolanyla emaye
bonin teli ihraç ettik" dedi.
Şekerbank'tan
esnafa kretü
• BEYŞEHİR(AA)-
Beyşehır Ticaret Odası,
Şeİcerbank'la yaptığı
protokol ile üyelerine
düşük faizli, aylık taksit
ödemeli ticari kredi
kullanım imkânı sağladı.
Oda Başkanı Mehmet
Şenol, kredinın limitinın
50 milyar lira oldugunu
kaydettı.
Ulubaş'tan
• KAYSERİ(AA)-
Kayseri'de kurulu Ulubaş
Madeni Eşya ve Makine
Sanayi'nin yan kuruluşu
Ulus Dayanıklı Tüketım
Mallan, buzdolabı
fabrikası laıruyor. Ulubaş
Madeni Eşya Genel
Müdürü Ahmet
Büyükmutlu, "40 ayn tipte
ev tipi buzdolabı
üreteceğiz. Fabrikamızın
yıllık kapasitesi 1 milyon
adet" dedi.
Sipariş üzerine
fabrika
• İZ.MÎR (AA) - CMS Jant
ve Makine Sanayii
Yönetim Kurulu Başkanı
Tonguç Ösen, dünya
otomotıv devleri General
Motors ve Volkswagen'in
jant talebini
karşılayabilmek amacıyla
yeni bir yatınma
geçtiklennı dile getirdi.
2002'de dış pazarlarda
önemli bir büyüme atağına
geçtiklerini söyleyen Ösen,
haziranda bitmesi
planlanan tesisin, yaklaşık
9 milyon dolara mal
olacağını kaydetti.
Yoğun yağış ekim
yapttrtmıyor
• AYDIN (Cumhuriyet) -
Ekonomik krize yenilen
üretici kesimi, bu kez
olumsuz hava
koşullanndan etkilendi.
Bölgeye düşen yoğun
yağış nedeniyle Menderes
Nehri'nin taşması, Söke
Ovası'nda buğday ekimrni
engelledi. Aydın Ziraat
Odası Başkanı Kemal
Çetin, her yıl Söke
Ovası'nda 12 bin hektarlık
alana buğday ekimi
yapıldığını anımsatarak
"Bugüne kadar bölgede 4
bin hektar alanda buğday
ekimi yapılabildi" dedi.
Yasada değişiklik ısrannı sürdüren AKP, yandaşlanna kazanç alanı yaratmanın peşinde
Şeffaf değilyandaş ihaleFATMA KOŞAR
Ilgili kuruluşlarca karar aşamasına
getirilen öncelikli, dev projeleri yaptı-
racak AKP hükümeti, îhale Yasası'nı
değiştirerek 'duble yol'u kapsam dışın-
da tutmaya çalışıyor. Bazı bölümlerde
temeli atılmaya başlanan 'duble yol'un
fizibilitesi olmadığına dikkat çekiliyor.
Hükümet, yandaşlanna rant sağlamayı
hedeflediği yolu, İhale Yasası'ndaİd
özellikle "yüzde 10'Iuk kaynak zorun-
luhığu ile kamulaştırmanın yapdması ve
parasının yaünlmış olmasT koşullann-
dan kaçırmaya çalışıyor. 'Duble yol'u
"emanet işler" kapsamına alarak yatı-
nmcı kamu kuruluşlannın olanaklany-
la "taşeron şirketiere" yaptırmayı plan-
• Ihaleye çıkanlacak projeler için yüzde 10 kaynak sağlama
koşulundan kurtulmaya çalışan hükümetin, atılan 'duble yol'
temellerinde yürürlükteki İhale Yasası'na aykın da\Tandığı öne
sürüldü. Yolun fizibilitesi ve maliyet hesabı yapılmadı.
layan hükümet böylelikle, daha çok
uluslararası kreditörlerin söz sahibi ola-
cağı dev projelerde yaratılması daha
güç kazanç alanını buradan sağlamaya
hedefliyor.
Değişiklik ısrannı sürdüren ve çalış-
malannı hızlandıran AKP hükümetinin
aynca 2004'te yapılması beklenen ilk
yerel seçimler için hazırlık yaptığı bil-
diriliyor. Toplam maliyeti 30 milyar do-
lan bulan "öncelikli ve karar aşamasın-
dald" dev projeler konusunda hareket
alanını genişletmek isteyen AKP, büyük
projelerde de hareket alanını genişlet-
meye çalışıyor.
Eglk değerler yükseltllsin'
AKP'nin eksiklikleri gidermek yeri-
ne kapsamını daraltmaya çalışmasrna
tepki gösterilerek dünyanın en liberal
ülkelerinde bile kamu alımlannın, kal-
kınma planlan doğrultusunda yapıldığı
belirtiliyor.
Türk Mühendis ve Mimar Odalan
(TMMOB) Genel Başkanı Kaya Gü-
venç, yasada yabancı firmalann kamu
ihalelerine katılmalannın sadece "eşik
değerlerle" sınırlandınldığını, üstelik
eşik değerlerin düşük tutulduğunu
anımsattı. îhaleleri yabancı finnalara
açan ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin
dikkate alınması gerektiğini vurgula-
yan Güvenç, "Değişiklik yapılacaksa bu
nok1adüzeltilmeu\Karşıİıklıükilkesite-
mel bir ilke olarak yer almalı" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Eş-
ref Erdem, AKP'nin yoğun baskılar so-
nucunda değişildikten vazgeçmesinin
beklendiğini belirtti. Erdem, maliyeti
belli ohnayan yolla ilgili uygulamalan
eleştirdi.
Yürürlükte olan yasa ne içeriyor?
/ Beledı.eie'ce yuruulen şler /asa kapsanında Yasa kapsamdakı kuruluşta' i kendı olanaklanyk)
yaoacaklar veya erranet komısvonu elıyle vapf
r
ocakla
r
ı kazı, dolao asfatt ve betoi kaptama yama
ıledevet, koy volıarının sanat yapıiar ıteyapın ışlerı kar mucadelesı arazı Mİeştırme, oâapanaırma,
erozyon konrol .şierıne ılışkın mal ve h.zmet alımlan ,e yapımı gıb. ışler, Yasaya tabı ihale edılecek
kurum ve kuıuluşlarının yıllara yavgm yatırım pro|elennde ılk yıl ıçın ongoru>er odenek toplam
malıyetın yuzde 10 undan az olamayocaV
/ Kamuda dave^ye jsuluyle ihale /apılmavocak
/ Ihalelere <atılma kaiusunda 3 derecedekı akrabalık duzeyı sınır olaran kaDul edıııyof
•k karnes u\cjubrnasına son butau hclelere ^afıiccak rruteahhıt ve
fırmabrın yeterlılıkıer-ne ılışkın yeni koşullar getırıyor
/ 1 oca"; 2OO3'ten ıtıba'en vururlukten kalkacak Devlet İhale Kanunu na gore getırıimış
kamu ıhalelerıne katı ma yasakbnnın yeiı /asa o-an Kamu Ibale Kanu"u'nun yuaırluğe '•*, .y
gıreceğı bu sarıhter sonra da geçeriılığını koruyacağı hukme ooğlanıyor *~
AKP neleri değiştirmek istiyor?
/ Beledıyeletce \u
r
jtue" ışlerır ouvuk DOIJTJ ,asa tapsan a şıno çiKanlıyo; Kamu ku'jrr ue Kufüuşıar T n rasa /a
tabı olnayacak mal ve hıznet alırr ile yapın 'Şİe'inın kapsanı genısletılı/o' Kamuda baz' ışler arada t> • yuklenıcı
olmabızın ıdarenın kendı olanaklarıvla /eva luure go
r
e ihale /etnıiısın - ca/iv'a en az uç k>şıyie kurulan emanet
komısyonıarı elıyle /aptınlabılecek
/ Kamu kurum ve kurulüşiarmm yatırım pro|eennae ılk /ıl ıçın ongorulen odeneğın toplam
rralıyetın yuzde lOurdan az olcma>acağra ılıjkın kosul 2 0 0 J yılında u/gubnmayacak
/ Ihalelere katılmakta sınır olan 3 derecedekı akrabalık duzeyı 2 defeceye çe^ılıyor
/ Ihalelere katılmaktan /asakbma esasbnnı düze"byen maddeve TBf.V/
Cjrrhurbaşkaniğı ve Savıstay ile ıl ozel darelen .e beledıyee
1
ta'afmda- /ap an "alelere
ılısmn yosaklatra korarla'ının bu ıdorelerının
r
ale letkılılerınce ver Imesı hukmu e^ e
p
yor
/ tdarelenn /abancı ulkelerdekı <uru usbrının mal »e hızmet alımlan ile yopm ıslennın
yünjıulnes ne ılışkın usui ve esasbnn Bakanbr Kurulu rtca belırlenmesı ongorulır/or
/
v
asa kapsamı dısında tutubn ulusal Ar-Ge kurumiann.n yuru
tfuâj ve desteniedığı ^
pro|elet içm gerekiı mal ve h.zmet alımbrmda hangı po|enın ufcsal nıtelıkte ~
olduğunun tespıline ılijkin yetkılendır-ne duzeyı Bakanla' Kjrulu olara«; belırlenıyorjŞ'
İlgili kuruluşlarca yatırım programına alına-
rak karar aşamasına getirilen öncelikli projele-
rin gerçekleştirilmÇsine yönelik nihai karan
vermek AKP hükümetine kaldı.
Yaklaşık toplam tutan 30 milyar dolan aşan
projelerin büyük bölümünü ulaştırma, enerji
ve savunma sanayii amaçlı yatınmlar oluşturu-
yor. Söz konusu projeler arasında fırma seçi-
mi aşamasına gelen taktik-taarruz savaş heli-
kopterleri, 3. Boğaz Köprüsü, Çanakkale Köp-
rüsü, Istanbul tüp geçit, Izmit körfez geçişi ile
Kars-Tiflis, Ankara-Istanbul çift hat demiryo-
lu ile Göcek tüneli gibi yatınm projeleri de var.
Tüp geçiş ve banliyö hatlannın iyileştirilme-
sini içine alan 2 milyar dolar tutanndaki Mar-
maray'ın ihale sürecinin bu ay içinde başlama-
sı bekleniyor. Ankara-Istanbul çift hat demir-
yolu yapımı ile mevcut hattın rehabilitasyonu
aynca Istanbul Boğazı"na kurulacak olan ve
yaklaşık 1 milyar dolara mal olması planlanan
3. köprü projesi ile 1 milyar dolar rutannda bir
maliyeti bulunan Çanakkale Köprüsü'nün ka-
deri ıse yeni hükümetin alacağı karar doğrul-
tusunda gerçekleştırilecek. Yaklaşık 400 mil-
yon dolar tutanndaki Kars-Tiflis demiryolu
hattının da ihale edilmesi bekleniyor.
Seçim hediyesi
'DubleyoV
yasadan
kaçmldı
Bundan sonraki kısımlan için
yapılacak ihaleleri yasa kapsamı
dışına çıkarmaya çalışan AKP'nin
'duble yol' projesi, yandaşlara
"seçinı hediyesi'' oluyor. Aralık
ayının son günlerinde ihalesi
yapılarak işe başlanan Aydnı-
Horsunlu-Denizli yolunun 44
kilometrelik Aydın-Horsunlu
kesiminin iki yönlü bölünmüş yol
haline getirihnesi ile 7 adet köprü
yapımı ve alt ve üst yapı işleri 8
ayn taşeron firmaya verildi. Aynca
projenin Aydın bölümünün de
temeli atıldı. 15 bin kilometrelik
duble yol projesinin ilk uygulaması
olan Kulu Aynmı- Şereflikoçhisar-
Aksaray Devlet yolunun 71
kilometrelik bölümünün yapımı işi
kapalı teklıf usulüyle ihale edildi.
Konya'da bir yerel gazeteye ilanı
verilerek ihalesine çıkılan söz
konusu işler yeni yasaya tabi
biçimde yapılsaydı, sonradan fıyat
arttınhnasının yolu kapanacaktı.
Ancak eski yasaya göre yapıldığı
için firmalar fıyat arttırabilecekler.
Şereflikoçhisar-Aksaray 'duble
yolu'nun sanat yollan ve toprak
tasfiye ihalesi de aynı biçimde yeni
yasa >
r
ürürlüğe girmeden önce
yapılırken, hükümet şu anda diğer
ihaleleri de "kuıtarmanın''
derdinde. Bir yolun metropollere
yakınlık gibi özelliklere göre
maliyetinin değişebileceğini
belirten Yapı Yol Sendikası
Başkanı Cengiz Faydah,
kamulaştırma yapılmadan,
fızibilite hazırlanmadan temeller
atıldığını ifade etti.
DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA
Kuzey Kore diktatörü Kim,
ABD'ye şantaj yapmaya çalışır-
ken, Bush yönetiminin impara-
torluk projesinin yumuşak karnı-
na da ışık tuttu: ABD, "Ulusal
Güvenlik Stratejisi" doküma-
nında, "Şahinlerin" ve onlann
sözcülerinin yazılannda iddia
edildiği kadar güçlü değil!
'Tek başına yaparmış', 'ön-
leyici vuruş yaparmış' ...mış
...mış...
Geçen yıl, Bush hükümetinin
açıkladığı "Ulusal Savunma
Stratejisi" belgesinde dünyayı
sarsan saptamalar vardı: örne-
ğın, ABD, gerekırse, müttefikle-
rınin ıtirazlarına aldırmadan tek
başına davranacak, potansı-
yel tehdıtlerı, gerçekleşmelerıni
beklemeden, gidermek için
"engelleyici vuruş" yapabile-
cekti. Bu saptamalar, ulus dev-
letlerin meşruiyetine dayalı 400
yıllık uluslararası sisteme o ka-
dar yabancıydı ki Kissinger bir
yazısında, biraz da müstehzi bir
ifadeyle, "Gerçekleşirse ulus-
lararası ilişkilerde devrim an-
lamına gelir" dıyecekti.
Uluslararası ilişkilerde diplo-
masiyi, ittifaklar halinde davran-
mayı, birilerine vurulacaksa bu-
nu "uluslararası topluluk" fan-
tezisi, NATO, BM "meşmiyeti"
arkasına saklamayı tercih eden
Avrupa Birliği ülkeleri, ABD'nin
bu yeni yöneliminden çok rahat-
sız oldular, ama Şahinlerin söz-
cülerine göre bu durumu kabul
etmekten başka çareleri yoktu.
VVeekly Standart editörlerin-
den, Paul Kagan'ın Policy Re-
vievv'da yayımlanan ve hemen
bir "klasik" haline gelen maka-
lesinde ve Avrupa'nın çeşitli
"think-tank" toplantılarında
yaptığı konuşmalarda vurgula-
dıgı gibi, yaşlı Avrupa, askeri
açıdan zayıftı, dış politika yak-
Kim Neyi Gösterdi?
laşımını da bu zayıflık beliıiiyor-
du. Halbuki genç, dinamikABD,
rakıpsiz askeri gucüne dayana-
rak sorunları hemen, daha ge-
lişmeden çözebilecek güce ve
istence sahıptı. Avrupa'nın tec-
rübelı diplomatları, Financial
Times yazarlarının da dikkatli
bir dille aktardığı gibi, Kagan'a
fazla yüksekten uçtuğunu, boş
yere anlatmaya çalıştılar. O za-
manlar Irak tartışılıyordu. ABD,
Avrupa'ya "canınız isterse; ge-
rekirse yakın 'dostlarımla' (siz
başka sıfatları da uygun bulabi-
lirsiniz!) yalnız yapanm" diyor,
Yemen'de suikast düzenliyor,
uluslararası nükleer anlaşmalar-
dan çıkıyor, dünya uzerındeki
askeri üslerinın sayısını hızla art-
tırıyordu. Körfez'easkeryığma-
ya başlamıştı bile. Dünya çapın-
da yükselmeye başlayan (artık
kamuoyu yoklamalarında ken-
dini açıkça göstermeye başla-
yan) ABD karşıtı hava ise Bush
yönetiminin umurunda bile de-
ğildi.
Perken Kuzey Kore
Derken, ABD'nin "şerekseni"
içine alarak resmini hedef tahta-
sınaçivilediği Kuzey Kore, "şu
kısa boylu tuhafadamın" (CNN)
yönettiği yoksul ülke, dünyaya
kitle imha silahlanna sahip ol-
duğunu açıkladı. Arkasından
nükleer santralını yeniden aktif
hale getirmeye başladı, BM si-
lah denetçilerini ülke dışına çı-
kardı. Üstelik biyolojik, kimya-
sal silahlar konvansiyonunu hâ-
lâ imzalamamış olan K. Kore'nin
1300 km. menzilli, harta belki de
kıtalararası balistik füzeleri (In-
ternational Herald Tribune
3/01/03) vardı.
Bütün gözler ABD'ye çevrildi.
Öyle ya, "Bende kitle ımha si-
lahlanyok" diyen, bunu kanıtla-
mak ıçın BM silah denetçilerini
ülkesine kabul eden, Irak'ı bile
sırf şüpheye dayanarak işgal et-
meye hazırlanan ABD, Kuzey
Kore'ye kim bilir ne yapacaktı?
Ancak ABD Savunma Bakanı
Rumsfeld'in "Biz iki cephede
savaşabiliriz" tehdıdinın,
Bush'un Kim'e sövup sayması-
nın ardından yönetime bir ses-
sizlik çöktü. Sonra plak değişti.
Bambaşka bir şarkının namele-
ri duyuldu. Bush, Kuzey Kore'ye
karşı askeri operasyon planla-
madıklarını açıkladı. Powell ise
"Kriz mi? Ne krizi, diplomatik
bir süreç içinde çözeriz"
(CNN) diyecekti. Bundan sonra,
birçok yorumcu uluslararası ga-
zetelerin köşelerinde "ama Ku-
zey Kore çok daha tehlikeli cte-
5//m/?"diyesorarken, Financi-
al Times'ta bir uzman, "Kuzey
Kore'nin de haklı olduğu nok-
talar var", derken, bir başkası
Bush yönetiminin "iç çelişkile-
rine" dikkat çekerken
(03/01/03), The Guardian baş-
yazısından "Bush'un Kore'yi
tehdit etmeye hakkı yok"
(0401) diye yazarken biz ABD'yi
Çin, Rusya, Japonya ve Gü-
ney Kore'den yardım isterken
gördük. Çaresizliğin en ilkel ör-
negını ıse VVashington Post'un
"kazma" muhafazakâr yazarı
Krauthammersergiledi. Kraut-
hammer, "Japonya kartını oy-
nayalım" dedi ve ekledi: Nükle-
er silahlar konusunda Japon-
ya'ya yeşıl ışık yakalım, o zaman
Çin korkar, Kuzey Kore'yi engel-
ler. Ya engelleyemezse "o za-
man da kâbuslarımızı paylaşmış
oluruz." "Önleyici vuruş", "tek
başına yapanm" politikaların-
dan ıse pek söz eden yoktu.
Kükreyen fare
Kuzey Kore'nin durumu bıraz
da 1950'lerin popüler komedisi
Kükreyen Fare filmini anımsa-
tıyordu. Bu filmde çok küçük bir
ülke iflas edince, ABD'nin yen-
diği ülkelere mali yardım yaptı-
ğını duyduğu için, ABD'ye sa-
vaş açmaya, savaşı da hemen
kaybederek teslim olmaya karar
verir. Ama süreç bambaşka bir
yönde işlemeye giderek karma-
şıklaşmaya başlar. Kim de
ABD'yi pazarlık masasına oturt-
mak ve ondan bir ekonomik yar-
dım bir de güvenlik anlaşması
kopartmak için şantaj yapmaya
başladı. Ama süreç hemen kar-
maşıklaşmaya başladı, ABD dış
politikasının dayandığı varsayı-
mın dünyanın gerçek durumuy-
la pek de uyum halinde olmadı-
ğı, salt askeri gücün imparator-
luk kurmaya yeterli olamayabi-
leceği ortaya çıktı. Bu arada
Güneydoğu Asya'da jeopolitik
taşlar yerinden oynadı.
Bush, Kuzey Kore'yi "şerek-
senine" katarken Kuzey-Güney
yakınlaşmasını sabote etmeyi
amaçlıyordu; ama, tam aksine
ABD-Güney Kore ilişkilerini da-
ergin.yildizoglunblueyonder.co.uk
ha da zayıflattı, Güney Kore'de
zaten yükselmekte olan ve
37.000 ABD askerinin varlığını
sorgulayan muhalefeti güçlen-
dirdi. Bu muhalefete dayanarak
seçilen yeni devlet başkanı, Ko-
rean Herald'ın bir başyazısına
göre "artık ABD'nin dümen su-
yunda gidılmeyeceğinin bir
göstergesıydi". Kuzey, Güney'e
ABD karşıtı bırlik çağrıları yapar,
bölgede diplomatik atağa kal-
karken, Güney, gerginliğin eko-
nomisi üzerindeki olası etkiler-
den yakınmaya, ABD politikası-
nı giderek artan bir tonda eleş-
tirmeye başladı. Hafta sonunda
Güney'in yeni devlet başkanı,
ABD'yi ve Kuzey'i karşılıklı ta-
vizler vermeye (ABD güvenlik
anlaşması imzalayacak, Kuzey
nükleer programını durduracak)
çağıran bir önenyi masanın üze-
rine koyunca da ABD'nin duru-
mu daha da çetrefilleştı. ABD,
Güney'in istediğini kabul eder-
se, "tükürdüğünü yalamış" Ku-
zey'le masaya oturmuş olacak-
tı. Kabul etmezse, Güney Ko-
re'yle arası daha da bozulacak,
bölgedeki en eski ve yakın müt-
tefikıni kaybetme noktasına bi-
raz daha yaklaşacaktı. Üstelik,
Güney Kore'nin, Kuzey'e baskı
yapmaları için Çin ve Rusya'yı
devreye sokmaya başlaması,
Japonya'nın nükleer konularda-
ki huzursuzlukları, bölge ülkele-
rinin inisiyatiflerinin, ABD'nınki-
nin önüne geçmeye, özellikle de
Çin'in yeni manevra alanlan el-
de etmeye başladığını gösteri-
yordu. Üstelik, büyük bir olası-
lıkla, süreci izleyen, örneğin Iran
gibi ülkeler, ABD dış politikasın-
daki delikleri gördüîer ve süreç-
ten, özgüvenlerini güçlendire-
cek dersler çıkardılar: Kükre-
yen bir fare, zamanını iyi ayar-
layabilirse, filin yönünü değiş-
tirebilir!
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
YÖK'ii Yok Etmek (II)
Ülkenin her alanda, yükseköğretim dahil, demok-
ratikleşme gereksinimi var. Öbür nıtelıklerinin yanın-
da demokratikleşmenin laiklik temeline dayanma-
sı çok önemlidir. Bu, işin abecesidir; bunun ötesin-
de, örneğin, din derslerinin zorunlu değil, seçmeli ol-
masının istenmesi karşısındaki tutumu; evrim kura-
mına bakış açısı; kadın-erkek eşitliği anlayışı; iç ve
dış tutucu çevrelerle ilişkileri; kadrolaşma girişimle-
ri vb. göstergeler, iktidarın gerçek rengini belli eder.
Kendisini "muhafazakâr demokrat" olarak ta-
nımlayan, ancak genellıkle Islamcı olarak nitelenen
AKP iktidan, ülkenin demokratikleşmesini daha
ileri noktalara taşıyabilir mi? Türkiye'nin ikilemi;
daha açığı genel olarak eğitimde, özel olarak da
YÖK konusunda yapılan tartışmaların düğüm
noktası budur.
• • *
Bilim ve din ihşkilerinde, yüzyıllar süren kavga ve
savaşımların kanıtladığı bir gerçek var. Bilim, dinin
egemenliğinden kurtuldukça, özgürleştıkçe ve tek-
nolojinin ılerlemesıni sağlayarak ınsan aklını özgür-
leştirdikçe, gelişebilmiştir. Bilim tarihi bu sürecin öy-
küleriyle doludur. Bunlardan biri L. Pasteur'dür
(1822-1895) Koyu dindar olan ünlü bakterioloji bil-
gini, öğrencilerine:
- Laboratuvara girerken Incil'i kapıda bırakmayı
unutmayın!
dermiş.
Bilimsel araştırma ve bulgulara önyargısız yak-
laşım; ayrımsız her konuya eleştirel bakabilme; öz-
gün ve bağımsız olma bilimselliğin temel nitelikleri-
dir. Hiç kuşkusuz din ve bilimin kesiştiği alanlar var-
dır, ancak bu kesişme, bilimi, baskı altında tutma,
yönlendirme ve engelleme anlamına gelmemelidir.
Bilim tanımı gereği özgürlük ortamında gelişir. Cum-
huriyet Aydınlanması bunu sağlamaya çalıştı; 1950
sonrasında, kendi özel çıkan için halkın din duygu-
lannı sömüren siyaset tacirlen ve özellikle de 12 Ey-
lül 1980 sonrası askeri yönetimi ve izleyicileri, bilim
dünyasını biçimlendiıme yolunu seçtiler. O dönemın
ürünü olan YÖK, son yıllarda, gerek kadrolaşma ge-
rekse içerik ve nitelik yönleriyle, bilim alanını güçlen-
dirmeye çalışıyor. Hepsi bu.
• • •
Gerçekte, YÖK ile ilgili tartışmalar yanlış bir düz-
lemde başlatıldı ve öyle gidecek gibi görünüyor. Oy-
sa, hükümet, saygın bir sınav merkezi olan ÖSYM
ile ya da üniversiteleri bölmek gibi yüzeysel işler-
le uğraşacağına yükseköğretimin çok daha ciddi ya
da köklü sorunlanna el atılmasını sağlamalıdır. Bu
arada belırtelim ki, günümüzde, bilimsel çalışmalar
bilimlerarası bir nitelik kazanmış bulunuyor. Bu ne-
denle başarısızhğı kanıtlanmış ıhtisas üniversiteleri-
nı gündeme getirmenin de haklı bir gerekçesi yok-
tur.
Yıllardır. üniversite çalışanlarının maaşları ile di-
ğer kamu, özellikle bağımsız kurullar, finans kesi-
mı, askeriye ve adlıye çalışanlarının maaşlan arasın-
daki göreli denge aşırı oranda bozulmuştur. Hü-
kümet, işe bu dengesizliği gidererek başlayabilirdi.
Giderek yoksullaşan bilim insanlanndan bilimsel üre-
tim istemek büyük bir haksızlık oluyor. Ve asıl bu ne-
denle üniversiteler, nitelikli öğretim üyesi kaybına
uğruyor. Büyük ölçüde bu nedenle, yurtdışında dok-
tora öğrenimi görenler de yurda dönmüyor.
Yükseköğretimin en büyük sorunu kalrteli öğ-
retim üyesi sağlanması, yani, bilim insanı yetiş-
tirilmesidir. Ülkemızde, üniversite sonrası eğitimin,
yani yüksek lisans ve doktora programlannın, etkin,
verimli ve uluslararası bilimsel ölçülere göre yürü-
tüldüğü söylenemez. Bu konuda tam bir kargaşa
yaşanmaktadır. Oysa, yükseköğretimin de ülkenin
de orta ve uzun dönemli gelişmesi açısından yeni-
den düzenlenmesi ve uluslararası ölçülere çıkanlma-
sı gereken alan budur.
Bu bağlamda, iki noktanın altı çizilmelidir. Birinci-
sı, öğretim elemanlannın akademik yükselmelerin-
de uluslararası yayınlarının esas alınması doğru-
dur ve yerindedir. Ancak bunun kadar önemli bir
nokta da, bilimsel araştırma ve yayınların, geliştiri-
lecek ölçütlere bağlı olarak ya da kaliteden ödün
vermeden, Türkçe yapılması yoluna gidilmesidir.
Türkçe, bilim dili olarak bu yaklaşımla gelişir; bilimin
toplumsallaşmasına buradan gidilır. ikınci önemli
nokta, üniversite dünyası kadar ekonomik girişim-
lerin de araştırma ve geliştirmenin önemini ya da
sağlayacağı yaraıiarı anlamalan; bunun bilincine var-
malarının sağlanmasıdır. Bu bağlamda yüksek li-
sans ve özellikle doktora programlarıyla kamu ve
özel araştırma geliştirme faaliyetlerinin eklem-
lenmesi. özellikle de bu süreç bir ulusal yenilik
sistemine yerleştırilebilirse, çok yönlü olarak yara-
ralı olur.
özetle, Türkiye yükseköğretimınin geliştirilmesi
gereklidir. Ancak bunun doğru yöntemlerle ve kilit
noktalarından başlanarak yapılmasında yarar var.
yakup@metu.edu.tr
Çin, Türkiye'nin
damping duvanna çarptı
.4NKARA (ANKA) -
Türkiye'nin dampingli
fiyatlarla yapılan itha-
lata karşı aldığı önlem-
lere şimdiye kadar en
fazla çarpan ülke Çin ve
Çin Tayvanı oldu.
Dampingli fiyatlarla
Türkiye pazanna gir-
meye çalışan ülkelerin
başında Çin geliyor.
Türkiye halen Çin men-
şeli doldurulabilir ve
doldurulmaz gazlı cep
çakmaklan, doldunıla-
bilen manyetolu gazlı
cep çakmağı ve parça-
lan, bonı bağlantı par-
çalan, sentetik veya su-
ni de\amsız liflerden
dokunmuş mensucat,
sentetik filamentten
mensucat; pilli, akümü-
latörlü duvar saatleri,
akrilik mink battaniye
ve cırt bant gibi ürünler-
den gümrük vergi ve
fonlanna ek olarak çe-
şitli miktarlarda ya da
oranlarda damping ver-
gisi alıyor. Türkiye'nin
halen antidamping so-
ruşturması yürüttüğü
altı üründen üçünü de
yine Çin menşeli olan-
lar meydana getiriyor.
i
J
StC&M&Mİ
1997: Kamu-Sen'in araştırmasına gö-
re, Türkiye'de 'yoksulluk sının', 62 mil-
yon 910 bin lira olarak belirlendi.
2001: Eti Holding ile Şeker Fabrikala-
n, Çelbor ve MKEK'in bazı işletme-
leri özelleştirme kapsamına alındı.