25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 OCAK 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA MEDYA İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK BÜRÜST TABİATLT İSTAN3U1 EFEÎDİSÎ ABDÜLCANBAZ 1 PJ.RİKULALE MACISALABI 'Kıbns, Türkiye'nin AB kapısını açacak anahtar ya da kapayacak kilit konumunda' IslamabasnmKıbns ikilemiIlıcaklar 'a ait Dünden Bugüne Tercüman gazetesi yazarı Cengiz Çandar (28 Ocak) "Tayyip 'e Karşı Devtet İttifakı" başlıkh yazısında, şu görüşleri savunuyor: "Tayyip Erdoğan ile Rauf Denktaş arasında 'Soğuk Savaş' yaşandığı bir gerçek. Bunu İcim inkâr ederse, yalan söylüyor demektir. Zaten, taraflar arasında 3 Kasım'ın hemen ertesinde karşıhklı gönderilen 'salvolar' çeşitfi vesileieıie ve farklı mekânlarda değişik şiddette devam ediyor. (...) Aslında bu 'Soğuk Savaş' Ak Parti iktidan ile Türkiye'nin KKTC yönetimiyle birleşik 'öteki iktidan' arasında var olan bir 'Soğuk Savaş' ve bu 'Soğuk Savaş'ın asıl zemin ve arka planında Türkiye'nin AB üyeliğinden yana olmak veya karşı olmak yatıyor. Kıbns, Türkiye'nin AB kapısuıı açacak 'anahtar' ya da kapayacak 'kilit' konumunda. Ilkinden yana olanlar, Kjbns Türk halkını Rumlarla bırlikte 'eşit olarak' AB'ye taşıyacak ve Türkıye'ye AB kapılannın açılmasına büyük ölçüde imkân verecek olan Kofi Annan Planı'nın - MeDyA aYnAsl i medyaoynasıöcumhurryel com Ir Türban Davos'ta Hümyet'te(27Ocak) bınncı sayıasının yansıra kaplayacak şekilde "Davosta Gfla'ya sorulan soru başhğT vardı. Davos'ta "Tûrkiye'den Çiçekfcr" davetini izleyen France-2 televizyonu editörü Artette Chabot, Türk heyetinde çok sayıda türbanlı eş görünce Hürriyet muhabiri Güa Benmayora kendıne türban takmak için kaç yıl veriyorsun diye sormuştu. Benmayor bu soru için "Bdki o gece orada bulunan çoğu yabancı daveÜflerHi kafasındaki soroyu diye getiriyor. Beüd türbanm en hararerü tartışıknğı Fransa'dan gekBği için soruna hepsinden fazia hassas" diyordu. Ancak, Hürriyet yazıişlerinin birinci sayfanın yansını kapatacak denli önemli saydığı bu haberde Benmayor kendisine yönelrüen soruya ne yanıt verdiğini yazmıyordu... Ve aynı grubun bir başka gazetesinde Meral Tamer (Milliyet 27 Ocak) aynı davete ilişkin şöyle diyordu: "Törfoanh eşler ise sadece Türk medyasmm flgi odağrydL Davos'ta yıDardan beri her miBet kendi layafetiyle dolaşüğmdan yabancılann dikkatini çekmedi bfle." Zirve bahane "Bizim medya, Davos'taki görüntülerle ilgili bir tek eleştiri getiremedi. Yağcılık ve yalakalık aldı başını gitti. Türkiye Cuinhuriyeti'ni yurtdışuıda bile bunlar temsil ederken bizim medyadan ve muhalefet partilerinden tık yok, en ufak bir tepki yok. Devletin ve milletin parasıyla aile boyu yediler, içtiler, eğlendiler, romantizm pozlan verdiler, birkaç da "görüşme" yaptılar. Bu Davos olayı bize kaça patladı? Fakir milletin parasıyla dünyanın hangi toklan kaç gün ağırlandı? Türkiye bu işten ne kazandı? Davos tunmun Türkiye'ye maliyeti ne oldu? Paralar nereden ödendi? Kim verdi? Bu sorular asla sorulmadı ve sorulmayacak, medyamız bir kez daha küçüldüğü ile kalacak." (Emin Çölaşan, Hürriyet, 28 Ocak) Tercüman ile Fethullah Gülen Ilıcaklar'm 150 bin liraük Tercüman gaze- tesi Fethullah Gükn'in "Sonsuz Nur" adlı eserini promosyon olarak ve- riyor. Okuyucu bu"eser"i ala- bilmek için 18 gün 250 bin li- ra ödüyor. "Hocaefendi"ye yakınlığı ile bilinen Zaman gazetesine bu promosyonu nasıl yorumladıklannı sorduk. Genel Yayın Müdürü EkremDumaıüYdan şu yanıtı aldık: "Konu birincidereceden bu promosyonuve- ren gazete yönetimmin tercihidir. Kişiselola- rak kitap hakkmda bildiklerimi nakledebi- hrim. Bflebfldiğnn kadanyla kitap, Peygam- ber Efendimizin hayatnu ve onun hayata ba- iaş febefesini dile getiren bir eser. Bayram öncesinde ve hac gibi kutsal bir görevin ya- pddığı dönemde böyle bir promosyon verfl- mesüıi manükh bir tercih olarak görûyo- rum. Küttüreipromosyonu birticariörün ver- meyeoranladaimaisabetfi bulmuşumdur. Bu açıdan da bakıldığında kitabın peygamberi dahayakmdantanımaimkânısunduğunu ra- hathlda sövlevebüîrün.'' müzakere edilerek belli değişikliklere uğratılsa da- kabulünden yanalar, ikinciler ise Annan Planı'nın adını bile duymak istemiyorlar. llk grubun 'siyasi temsikisi', arkasında hatın sayılır bir halk desteği bulunan, Türkiye'nin lideri yeni ve genç siyaset adamı Tayyip Erdoğan, ikinci grubun 'siyasi temsikisi' ise kendi halkından gelen desteği üçte birin altına düşmüş, Türkiye'nin bazı devlet kurumlannın desteğiyle ayakta durmaya devam eden, eski ve ihtiyar kurt siyasetçi Rauf Denktaş. Kurt Denktaş, oyununu ustaca oynamaya başladı." Vakit gazetesi yazarı Astm Yenihaber (2 7 Ocak) ise u KıbnsUverecekler,faturayı Tayyip 'e kesecekler" başlıklı yazısında şöyle divor: "Meseleyı bütün boyutlanyla bilen, sıyasetin tam manasıyla kurdu olan Denktaş eğer 'oğlum sana söylüyorum, damadun sen anla' siyaseti gütmüyorsa, haybeden cafcaftan başka bir şey yapmıyor demektir. Türkiye'nin Kıbns konusunda hareket alanı çok daralmıştır. Türbye'nin derin devleti bu çaresizliği bilmekte, o yüzden kendisi kolayca sesini yükseltebıleceği bir konuda, sessiz kalmayı tercih ermektedir. Belli olan bir sonuç için efelenmektense, işi siyasilere, hükümete yıkıp faturayı onlara keserek sıynlmanın yollannı aramaktadır." Milli gazeteyazarı Zeld Ceyhan, (28 Ocak) "74 ÖncesiUnutularak" başlıklı yazısında AKP yönetımınin birçok konuda gösterdiği tutarsızlığı, Kıbns konusunda da gösterdiğini belirterekşu vazıyor: "Işbaşına geldikleri günden ben Türkiye'nin Kıbns konusundaki mücadelesine zarar vermekten başka bir şey yapmadılar. Bir kere ne yapacaklannı bilmiyorlar. Bir gün söylediklerini ertesı gün değiştirerek akıllan kanştınyorlar. Denktaş ve arkadaşlannın mücadele güçlerini adeta törpülüyorlar. Birkaç klişeleşmiş lafın ardına saklanarak akıllan sıra siyaset yapıyorlar." -Q İNCİRV İNCİRVÇEKİRDEĞİ • Amerikalı bir gazetecinin dile getiremeyeceklerini biz burada rahatlıkla yazabiliyoruz. (Hakan Çelik, Posta) • Yani Amerikan düşmanı olmayalım. (Mehmet Barlas, Akşam) • Gelir dağılımında eşrtlik veya eşitsizlik fil gibidir. (Deniz Gökçe, Akşam) • Şarap yerine şıra üretiyorsak, şıra üretmenin maliyeti kadar şarap üretmediğimiz için vazgeçtiğimiz kâr miktannı da şıra üretiminin maliyetine eklemek zorundayız. (Cüneyt Ülsever, Hürriyet) • Bu konunun ne anlama geldiğini yazının sonunda göreceksiniz. (Eser Karakaş, Habertürk) • Küreselleşme sömürünün olmadığı sınıfsız topluma doğru gidişin ara duraklanndan biri. (Mehmet Altan, Sabah) KOMEDYA Medya önce halkın nabzını tutuyor, sonra da nabza göre şerbet veriliyor! Erdinç Utku POLEMIK Powell'la nasıl konuşulur?"Hasan Cemai dün Davos notlannı yazmış, gazetesi de tam sayfa koymuş. Okuyunca Davos hevesım yeniden depreşti. Amerika Dışişleri Bakanı dünyanın belli başlı gazete temsilcilerini toplamış. Hasan Cemal'i de aralanna katmış. 'Sorun söyleyelim, isteyin çalalım' demiş. Notlardan çıkardığıma göre toplantı topu topu bir saat yirmi dakika sürmüş. Hasan Cemal tam sekiz soru sormuş. Aslmda sekiz soruyu tek bir soru haline getirip sonnak mümkün, lakin Hasan Cemal bu. Yapar mı öyle bir şey! O sorulan parçalayacak, kelimelerin yerini değiştirip parça parça yeniden soracak ki, başkası soru soramasın. Toplantı Amerika Dışişleri Bakanı PoweD ile Hasan Cemal arasında geçiyormuş gibi olsun. Sekiz sorusunun özeti şu: 'Irak'a ne zaman girip ne zaman çıkacaksmız, orada ne yapacaksınız?' ABD Dışişleri Bakanı Mıllıyet'ı se0î - Artık zama 'almadı M Yukandaki cümleden, sekiz ayn soru çıkanp, her bir soruyu otuza yakın kelime ile ifade etmek, üstüne üstlük konuşulabilecek en düşük tempoda konuşmak aynca yetenek ister. Sorulan alıp, kendi kendinize okuyun. Kronometre tutun. Soru faslının otuz sekiz dakikayı geçtiğini göreceksiniz. Povvell'ın cevaplan da yirmi dakika filan tutuyor. Diğer gazetecilerin kendilerini tanıtması, hoş geldin faslı da on beş dakika tutarsa. Bir saat yirmi dakikalık toplantıdan geriye, dünya medyasına topu topu yedi dakika kalır. Aslında FIEJ, FIJ, CPS gibi uluslararası basın kuruluşlan toplantıda Hasan Cemal'in de bulunacağını öğrenınce tedbır alma yoluna gitmişler. Davos'tan aldığım bilgiye göre Powell'ın gazetecileri kabul edeceği odadaki masanın üzerine silme sandviç doldunnuşlar... Ki bu tıkınırken dığer gazeteciler de bir iki soru sorabilsin diye. Fayda etmediğini bizimkinin notlannın girişinden anladım. Adamımı tanınm. Iştahı yerindedir. Oturur bir buzağıyı tek başına yer yine de of demez." (Selahattin Duman, Vatan, 28 Ocak) DUZYAZI ORHAN BİRGİT Çıkmaz YoL Sıcak savaşın ne zaman başlayacağını, bel- ki ABD Başkanı ve Pentagon bile tam olarak bilmiyor. Ama,"G" gününe açılan yolda attığı her adım, Bush'un Savaş Isteyenler Bulvarın- da, bir "Yalnız Adam" olarak yürüdüğünü or- taya koyan olayları sergiliyor. Avrupa Birliği Pariamentosu'nda, Büyük ağa- beyin savaşa yönelmiş histerilerine karşı, ye- şiller, komünistler, sosyalist ve sosyal demok- ratlar, adeta bir miting alanındaymışlarcasına demonstrasyon yapıyorlar. Ellerinde ABD ve savaş aleyhtarı pankartlar- la ayağa kalkmış olan AB milletvekillerinin, par- lamento tarihindeki bu sanırım ilk gösterilerini, ABD kamu oyu da anında televizyon ekranla- rından izliyor. Izleyenler arasında, elbette Türkiyenin "Anor- mal Başbakan"m\n da bulunduğunu tahmin etmek, kehanet değil. Ama işte o AB temsilci- lerinden, Birliğin kapısını açmaları için ABD Başkanı'nın desteğine başvurmuş bir Tayyip Erdoğan'ın, yanlış bir adres seçtiği, bir kez da- ha ortaya çıkıyor. Bush'un yanında Ingiltere'nin kerhen verildi- ği bilinen desteğini, belki bazı küçük orta av- rupa ülkelerınin "ABD ile başımızı belaya sok- mamakiçinneleryapabiliriz"türünden irili ufak- lı güç gösterileri izleyebilir. Ama Ispanya'sından Macaristan'a kadar, sa- yılarının 10'u bulduğu belirtilen o ülkelerden hiçbirisinin Irak ile bizim kadar ekonomik ya- kınlığı yok. Üstelik tümü, Saddam'ın ülkesi ile sınır komşusu olmak şöyle dursun, aralarında dağlar ve denizler var. Ama ya biz? Hükümetten aldığı sefer emrini uygulamak- la yükümlü Silahlı Kuvvetlerin güney doğu sı- nınmıza yapmakta olduğu yığınağın, özellikle çevre halkını ne ölçüde etkilediğini bilen Genel Kurmay Başkanlığı, bu hareketli yığınak nede- niyle yurttaşların kaygılı olmamasını istemek gereğini duyuyor. O duyurunun muhatabı olan insanlar, ülke- lerinin elbette bir savaş histerisine tutulmadı- ğını biliyorlar. Ama, "G"günüelipçattığı zaman, ABD askerlerinin Irak'a gitmek için bizim üsle- rimizi kullanacaklarını düşündükçe, toprakla- rımızı bekleyen olası tehlikeyi de göz ardı et- memekle, haksız duruma düşmüyorlar. Irak Başbakan Birinci Yardımcısı Tank Aziz'in, ülkesine yönelecek saldırıların konuşlandığı topraklara karşı kendilerinin de karşı harekât düzenleyeceklerini içeren tehditlerini, Türk med- yası nedense sadece Kuveyt'in adını öne çı- kararak verdi. Ah keşke ABD silahlı kuvvetlerini sadece Ku- veyt'te konuşlandırmış olsa. Ama Tûrkiye'den ıstediği hava alanları ve limanlardaki hazırlık- lar tamalanınca ne olacak? Tayyip Erdoğan'ın seçim bölgesi olmaya hazııîanan Siirt'in çevresinde, Tann korusun bir sabaha karşı ansızın duyulacak olan bomba ses- lerini, AKP liderinin cülusu için, kendisini iktidara getiren iç ve dış güçlerin şenlik fişekleri olarak mı algılayacağız? 3 Kasımda sandıktan bir tek parti iktidan çık- sın diyenler, tek başına iktidar olan bir partinin kaptan şoförlüğünde otobüsümüzün "çıkmaz yol"a girmekte olduğunu fark ettikleri için midir ki, "galiba savaş kapımızda" dıyen yazılar yazıyorlar? Faks: 0212- 677 07 62 obirgit» e-kolay.net Reyting kavgası Gazetelerde, televizyon kanallannın izlenme oranlanna ilişkin haberler yayımlanıyor... Programlann izlenme oranlanna ilişkin bir tek araştırma yapılıyor olmasına karşın. gazetelerin haberleri, bağlı olduklan grubun televizyonunu önde gösterir şekilde yazılıyor... Bir araştırmadan birçok sonuç çıkartılıyor... Iki ayn grubun "En çok bizim televizyon izlendi" haberini yan yana koyduğunuz zaman ortaya gerçekten komik bir dunım çıkıyor... Araştırmayı yapan şirket AGB Anadolu'ya, hazırlayacağımız medya sayfasında televizyon kanallannın izlenme raporlannı yayımlamak istediğımizi bildirdik. Hatta medyaya hiç yansıtılmayan belgesel, bilim, kültür ve sanat programlan arasında da bir değerlendirme yapmak istediğımizi söyledik. Raporun üçüncü şahıslara bedelli ya da bedelsiz olarak verilmesi konusunda yetkinin televizyon şirketleri ve reklam verenlerden oluşan Televizyon tzleme Araştırma Komitesi TÎAK'ta olduğunu söylediler. AGB Anadolu, TlAK'a talebimizi iletti ve komitenin karan doğrultusunda raporlan ayda 6 bin dolar karşılığında (yaklaşık 10 milyar lira) satın alabileceğimizi bildirdi. Bize de kocaman bir kahkaha atmak düştü! OKUR/YAZAR Okurlarımızdan medya dünyasuıa ilişkin yorum ve eleştirilerini bekliyoruz. Yazışma için sayfada açtığımız e-postayı kullanabileceğiniz gibi Cumhuriyet'in mektup adresi ve faks numarasını kullanabilirsiniz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle