Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 OCAK 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
J\_ \j J_j X LJ J \ kuttur(g cumhuriyet.com.tr 15
KULE CANBAZI SUNAY AKIN
Çamlıca'da Afrika tamtamları
Ç
amhca'ya yolunuz düşer-
se, tepenin doğasına özgü
sanmayın gördüğünüz
çimleri. Bilin ki, tepenin
en ucundaki yeşillik alan, Bolu'dan
getirilen çimenlerle oluşturulmuş-
tur. Çamlıca Tepesi yalnızca çimen-
lerin değil, tstanbul'da yaşayan ama
kökleri Afrika'da olan insanlann
öyküsünü de barındınr...
Demirlerin radyo vericileri hali-
ne getirilerek, Çamlıca'ya küçük bi-
rer Eyfel Kulesi şeklinde dikilme-
diği, kölelerin ayaklanna zincir ola-
rak takıldığı günlerde, binlerce in-
san görürüz tepeye doğru yürüyen.
Hepsinin de ortak özelliği tenleri-
nin kara oluşudur. Yol boyunca ko-
pardıklan çiçeklerle taçlar, bilek-
likler ve kemerler yapmaktadırlar
birbirlerine. Yürüyüş tepede sona
erdiğinde, konaklarda sahiplerinin
izin vermediği köleler, Afrika ezgi-
leri Çamlıca'dan tüm Istanbul'a ya-
yılmaya başladığında tutamazlar
gözyaşlannı!..
'Arapların Düğünü'
Istanbullulann "Arapların Dü-
ğünü" adını verdikleri buluşmadır
Çamlıca'da yaşanılan. Yılda bir kez
olmak üzere, mayıs sonu ya da ha-
ziran başında Çamlıca Tepesi'nde
bir araya gelirdi, halk arasmda
"Arap" olarakbilinen Afrikalı kö-
leler. Karatenli insanlann buluşma-
sı Mevlanakapı ve Silivrikapı ara-
sındaki Çırpıcı Çayın'na taşınır
sonradan. Afrikalılar günü, çayıra
adını veren derede boyanan kumaş-
lar gibi yırtıhr, yamaya dönüşür ve
kaybolup gider zaman içinde.
Merak etmişimdir hep, bir şiirin-
de "Şöyle bir fırsat bulup yarım
gün, / Yan gelebilmek Çamlıca te-
pesine" özlemini yansıtan, bir baş-
kasında "tsterim benim de acaip
isimleri / Hiç duyulmamış zenci
arkadaşlanm olsun" dileğinde
bulunan Orhan Veli, Afrikalılann
Çamlıca Tepesi'ne doğru yılda bir
kez yaptığı yürüyüşten haberdar
mıydı? Ya da bizim bilmedigimiz
neleri biliyordu bu konuda? Işte siz-
lere edebiyatın, îstanbul'un ortak
bir sırn daha!.. Ve ne gariptir ki,
Gültekin Emre, bir şiirinde şu di-
zelerle selamlar Orhan Veli'yi:
Orhan Veli'yi andık
geçenlerde
Zenci türkülerini
sever miydi bilmiyorum
Puşkln'ln Kökler'l
Istanbul'a Bizanslılar tarafından
Yukan Nil ve Çad'dan getirilen Af-
rikalı kölelere. Osmanlı dönemin-
de Habeşistanhlar da katılır. Yal-
nızca Afrikalılar değil, Akıncılann
ellerinden kaçamayan beyaz tenli
esirler de satılığa çıkanlır Istan-
bul'da. Köle tüccarlannın en ün-
lü mekânı, iki kath, 300
hücreli ve demir kapı-
lı "Esir Han"dır.
168O'de, IV. Meh-
met, esirlerin giysi-
lerle satılmasını,
yüzlerine alhk, kı-
zıllık sürmelerini
yasaklayan bir ni-
zamname hazır-
latır.
Istanbullu, ya-
şadığı kentin ay-
nı acılara 1847
yılına kadar ta-
nık olduğunu
bilmeden, göz-
yaşlan içinde izler "Kökler" adlı
televizyondizisini. 1980'deyayım-
lanan bu dizi, Amerika'ya satılmak
üzere götürülen Kunta Kinte adın-
daki bir karatenlinin ve kendinden
sonraki kuşaklann dramını içerir.
tstanbullu çocuklann oynarlarken
söyledikleri şu tekerlemedeki kız,
belki de Kunta Kinte'nin kendisi gi-
bi esir tüccarlannın eline düşen kar-
deşlerinden birinin soyundan gel-
mektedir:
Yağmur yağıyor, seller akıyor
Arap kızı camdan bakıyor...
Istanbullunun "Arap" diye ad-
landırdığı Afrikalı kölelerin Habeş
olanlan arasında bir prens de vardır.
Deli Petro'nun Türklerden satın alıp
azat ettiği Habeş prensin soyundan
biri, Rus edebiyatının en ünlü yaza-
n olarak çıkar karşımıza. Aleksan-
der Sergeyeviç Puşkin'dir, bu ka-
ratenli yazann adı!..
J\ÎTAP-LIKAYLIKYAYIMLANMAYABAŞLADI
Yazın dünyasmdan
ilginç portreler
Ne mi olur 1847'de de, kölelik so-
na erer?.. Abdülmecit, Brüksel
Konferansı'nda alınan uluslararası
karar gereği esir ticaretini yasaklar.
Ama bu insanlık dışı uygulama
19O8'de kadar sürdürülür el altın-
dan.
1957 yılının Kasım ayında, Afri-
ka kökenli bir insanın heykeli diki-
lir Istanbul'a. O ki, Hitler'in çiz-
mesine dokunmayı ba-
şarmış karatenli tek
üısandır!..
1936 Berlin
Olimpiyatlan'nın
unutulmaz anı hiç
şüphesiz ki, Alman
atlet Lutz Long ile
karatenli atlet Jesse
Owens arasındaki çe-
kişmedir. Uzun atlamada
Long, Ovvens'ı geçmeyi başanr
son atlayışında. Hitler'in
ayağa kalkıp, kendini
çılgınca alkışladığı-
nı görünce de, esas
duruştaNazisela-
mı verir. Owens,
son atlayış için
hazırlanırken,
daha önce ya-
pılan ve bir
Alman atletin
kazandığı ya-
nşın seremoni-
si sokulur ara-
ya. Hoparlör-
lerden duyulan
Alman milli
marşına tüm tribünler koro halinde
eşlik ederler. Faşist propagandanın
ardından atlayış sırası Owens'a ge-
lir. Kum havuzunun üstünden uça-
rak geçen Owens'ın ayaklan yere
değdiğinde, Long'un derecesini işa-
retleyen "Gamalı Haç" geride ka-
lır! Jesse Owens, şeref tribününe
doğnı bembeyaz dişlerini gösterir-
ken, Hitler sinirli adımlarla uzak-
laşmaktadır.
Hitler'in çizmesine Owens mı do-
kundu? Hayır!.. Eğer öyle olsaydı,
1957'de İstanbul'a dikilen, ünlü
Amerikalı atletin heykeli olurdu.
Heykeldekı Afrika kökenli îstan-
bullunun kim olduğunu öğrenmek
üzere, kadın hastalıldan uzmanı Be-
sim Ömer Paşa'nın kapısına gide-
lim. Mektuplannı vermek için ünlü
doktorun kapısını çalan postacı de-
ğil, kendisiyle aynı adı taşıyan Be-
sim Ömer'dir! Doktor Besim Ömer
Paşa ile aynı adı taşıyan bu adam,
saygısızlık oluyor düşüncesiyle
"Omer Besim" diye değişririr adı-
nı. 1936 Olimpiyatlan'na gazeteci
olarak katılan Ömer Besim, şeref
tribününün merdivenlerini çıkarken
Hitler'in çizmesine dokunmayı ba-
şanr. Karatenli bir insanın kendisi-
ne dokunacak kadar yaklaşmasına
hiddetlenen Hitler'in bu olay sonra-
sında kaç kişinin canmı yaktığı bi-
linmese de, Owens'ın zaferinin ya-
nuıda bu temasın da sinirlerini
epeyce harap ettiğini söyleyebiliriz!
1957'de dikilen heykel Ömer Be-
sim Koşalay'ın anısınadır. 1924 ve
1928 olimpiyatlannda Türkiye'yi
temsil eden Koşalay, ay yıldızlı rna-
yoyu giyen ilk karatenli atlettir. Ül-
kemiz atletizminde 29 rekora imza-
sını atan sevgili atletimiz, işin garip
yanı, yürümeye beş yaşında başla-
mıştır. Koşalay'ın anıtı da Kozlu
Mezarlığı'ndadır. Kırmızı renkli ko-
şu pistinin çewelediği mezar taşına,
Ömer Besim Koşalay'ı koşarken
gösteren bir rölyef konulur.
Karatenli anıt
Kitaplar. rengınin siyah oluşunun
nedenini yangın olarak gösterir; et-
rafindaki çemberlerin de yıkılma-
sın diye konulduğunu yazarlar. Oy-
sa Çemberlitaş, Afrika'dan Istan-
bul'a ayaklan, elleri demir halkalar-
la bağlı olarak getirilen karatenli
binlerce insanın acısını simgeleyen
bir anıttır benim gözümde... Çünkü,
kölelenn satıldığı 300 hücreli "E-
sir Han" Çemberlitaş'ın hemen ya-
nı başındaydı!..
Kültür Servisi -Bu aydan başlaya-
rak aylık olarak yayımlanan kitap-hk
edebiyatseverlerin büyük ilgisini top-
lamaya devam ediyor. Derginin ilk sa-
yısı tekrar baskısıyla beraber, 8 bin
adet sattı.
Derginin ikinci sayısı, eleştırmen
Mehmet H. Doğan'ın hazırladığı 220
sayfalık YKY Şiir Yıllığı 2002'yi okur-
lanna armağan ediyor. Doğan'ın 2002
yılı içinde dergilerde ya-
yımlanmış şiır ve şiir
üzerine yazılan yazılar
arasından seçtikleriyle
oluşturduğu yıllığın,
Belgelik bölümünde
ise geçen yıl yayımla-
nan telif-çeviri şiir ki-
taplannın, ödül alan şa-
irlerin ve dergilerde ya-
yımlanan eleştin ve in-
celeme yazılannın liste-
si yer ahyor.
Dgerginin bu ayki
dosya konusu Portre.
Giderek yok olmaya yüz
tutan portre yazımı gele-
neğini çerçeveleyen bu bölüme Meh-
met Ergüven ve Uğur Kökden yazı-
lanyla, Hulki Aktunç bir "Robo-
portre" öyküsüyle katkıda bulunuyor.
Elias Canetti'nin Musil portresi, tlhan
Berk, Mazhar Candan, Enis Batur,
Ahmet Güntan, Perihan Mağden,
Seyhan Erözçelik ve Balkan Naci ts-
limyeli'nin Lale Müldür portreleri ve
Türk edebiyatından seçme portrelerle
dosya tamamlanıyor.
Gün Işığı sayfalan Yusuf Atılgan'a
gönderilmiş yayıncı mektuplanna, Pro-
fîl bölümü ise 2002 sonunda ölen Ispan-
yol şair Jose Hierro'ya yer verildi.
Mukadder Yaycıoğlu ve Ayşe Nihal
Akbulut yazılan ve çevirileriyle Hier-
ro'nun yaşamuıı, şairliğini ve ressamh-
ğını ortaya koyuyorlar.
kitap-hk'ta aynca, tlhan Berk, Ah-
met Ada, Azer Yaran,
Mehmet Mümtaz Tuz-
cu, Ebubekir Eroğlu
ve Eyüp Yaşar şiirle-
riyle, tlhan Durusel,
Sadık Yalsızuçanlar,
Doğan Yarıcı, Aslı To-
humcu, Ayşegül Çelik
ve Gaetano Neri öy-
küleriyle, Şadan Ka-
radeniz, Serdar Rifat
Kırkoğlu, Nuri Sağ-
lam, Azad Ziya
Eren, Talat Halman,
Alberto Nessi, Ernst
Jandl, Levent Şen-
rürk, Belgin Sunal, Ahmet Erol
ve Açelya Yönaç yazılanyla yer alı-
yorlar. Rüzgar Gülü'nde ise, Burak
Şuşut'un hazırladığı Mektup soruştur-
ması ve Yusuf Mardin'in Muvaffak
Sami Onat'a gönderdiği mektuplar ve
şiiri okunabılir.
Aynca öykü ve roman yazan Hasan
Ali Toptaş ile yapılan söyleşi de Top-
taş'ı yakından tammak isteyenler için
derginin keyifle okunacak sayfalan.
Sergide Şenol Yorozlu'nun bugüne kadar Türkiye'de sergilenmemiş. yapıtları yer alıyor.
Hoşçakal îstanbulKültür Servisi - Antik Sanat
Galerisi, 23 Şubat'a dek Şenol
Yorozlu'nun 'Hoşçakal Îstan-
bul' başlıklı sergisine ev sahip-
liği yapıyor. Yakında Izmir'e
yerleşecek olan Yorozlu'nun
bugüne kadar sergilenmemiş,
farklı dönemlere tarihlenen ya-
pıtlanndan oluşan sergi, galeri-
nin sahibi ve danışmanı Tevfik
thtiyar'ın önerisiyle açıldı.
Serginin başlığı da aynı ne-
denden ötürü, Yorozlu'nun ya-
nında götüreceği bu yapıtlara
bir veda niteliği taşıyor. "Onu
Ege'nin şirin bir kasabasına
uğurluyoruz. O şirin kasaba
artık onunla özdeşleşecek...
Eserleri orada doğacak " di-
yor thtiyar, Yorozlu için. Yoroz-
lu ise "Ben böyle bir sergiye
hazır değilim. Resimlerimi
atölyemde kendime ayırmış-
tım. Çürü(me)yün demiştim.
Resimlerimi gün ışığına çıka-
ran Galerici'dir" diyor.
Sergide, Yorozlu'nun 70'li
yıllann sonunda yaptığı 'Tah-
ta At' ve '1.5 Milyonluk Ye-
mek' adh resimleri, 12 Eylül'ü
haber veren 'Merdiven' adlı
çalışması, 80'li yıllarda döne-
min yasaklı ortamında ürettiği
'tkaros'un Düşüşü' ve 'Dört
Kelle ya da Bir Baş' adlı re-
simleriyle, Asya Sanat Biena-
li'ne katılan işlerinin de arala-
nnda bulunduğu toplam 27 ya-
pıtı yer alıyor.
(Şenol Yorozlu'nun sergisi 23
Şubat'a kadar Antik Sanat Ga-
lerisi'nde. Tel: 0212 224 74 31)
/ VCD Aslı SELÇUK ^ J
X-Men (X-Adamlar) /
Yön: Bryan Singer / Oyn:
Patrick Stevvart, lan
McKellen, Hugh Jack-
man, Halle Berry, Famke
Janssen, Rebecca Ro-
mijn-Stamos / 2000, renkli,
104 dakika / 20th Century
Fox-Tiglon.
Çizgi romanlann klasiği sayı-
lan Marvel serisinin içinde yer
alan, Stan Lee ve Jack Kir-
by'nin yarattığı X-Adamlar bin-
lerce yıllık evrim sonucu oluş-
muş mutant'lardır. Insanlarla banş ve uyum
içerisinde yaşayacaklanna inanan kıdemli
mutant Prof. Xaviermutant'lann olağanüs-
tü güçlerini insanlığın yaranna
sunmuştur. Dünyada banş ve
hoşgörii olmadığını savunan
Magneto ise salt mutant'lann
egemenliğinde yönetilen bir
evren düşlemekte, insan soyu-
nu kurutma planlan yapmak-
tadır. Xavier ile Magneto ara-
sındaki bu amansız savaşı
kim kazanacaktır? Filmin
özel efektleri, dekorlan ve
setlerine gelince olağanüstü;
izleyiciyi büyüleyen, ger-
çeküstü bir boyuta taşıyor.
Dövüş ve aksiyon sahneleri çok sürükleyi-
ci. Fantastik sinemanın bu yetkin örneğini
heyecanla, ilgiyle izliyorsunuz.
Unlavvful Entry (Kanun-
suz Giriş) / Yön: Jonathan
Kaplan / Oyn. Kurt Russell,
Ray Liotta, Madeleine
Stowe, Roger E. Mosley /
1992, renkli, 117 dakika/
20th Century Fox-Tiglon.
G. D. Putnam, J. Katchner
ve L. Colick'in öyküsünden
sinemaya aktarılan filmde,
L. A'de lüks bir yaşam süren,
birbirlerine âşık Carr çiftinin
dingin, mutlu yaşamlan bir-
denbire bir kâbusa dönüşür. Bir gece saldı-
nya uğTayan Michael ve Karen'e yardımcı
olan polis Davis, onlarla dostluk kurar. Bu
dostluk giderek garip bir hal
alacak, sonunda Davis'in şid-
det dolu, psikopat yüzünü sa-
vunmasız çifte gösterecektir.
Michael, karısı Karen'e göz
koyan polisle sert bir savaşıma
girişir. Yönermen Kaplan, şid-
dete karşı savunmanın ancak
şiddetle sonuçlanacağmı açık-
layarak en uygar insanın bile ki-
mi durumlarda şiddete başvu-
rabileceğini kanıtlıyor. Russell,
Liotta ve Stowe iyi bir oyuncu-
luk sergiliyorlar. Filmin fragma-
nı da var. Yetkin anlatımh bu psikolojik ge-
rilimi Dolby Digital sesle soluk soluğa izli-
yorsunuz.
ESİNTİLER
ZEYNEP ORAL
Kadınlar Dünyaya
Bağlanıyop
Bugün Bağdatyazmayacağım... Bugün Bağ-
dat yazmayacağım... Son bir aydır yalnız ve
yalnız Bağdat yazıyorum... Amayetmez ki! Yet-
miyor ki! Bağdat'ı daha çok, daha çokyazmam
gerek...
Ikisi arasında gidip gelirken bir ilan takılıyor
aklıma. (Hayır bu kez Irak savaşını sorgulayan
küçük kızın "papatya falı"değil, o dünkü yazıy-
dı) llanın başlığındaki kocaman yazı aklımdaki:
"Kad/n/ar Dünyaya Bağlanıyor"
Sanki bin yıl önceydi. Gazetecilik mesleğimin
birinci gününde Çağaloğlu'ndaki "Yeni Gaze-
te"de, Yazıişleri Müdürü Nezih Demirkent be-
ni bir işe yollamış, dönüşümde, "yannki sayfa-
yagirecek, hemen yazın" demişti. "Nasıl yaza-
yım, daktiloyla mı?" diye sorduğumda bana öy-
le bir bakışı vardı ki, görmeliydiniz! (Daha önce
öğrenciyken hem Cumhuriyet'e, hem Yeni Ga-
zete'ye yazı yollardım ama, o başka. Yazıyı üç
günde yazar, bir haftada da daktiloyla temize
çekerdim...)
O gün kapandığım odada Nezih Bey'in fırlat-
tığı o bakış, iki saatte daktiloya alışmama yeti-
verdi. (Rahmetli Nezih Demirkent'i sevgiyle
saygıyla anıyorum.) Sonra daktilodan bilgisa-
yara geçmekte çok direndim. "Ben teknikten
anlamam ki" diyordum. Ama olmadı, gün gel-
di direncim kınldı. Bugün bilgisayarsız, elekt-
ronik postasız, internetsiz ne yapardım bilemi-
yorum...
Şimdi bu eski günlere dönmemin nedeni KA-
DER'in (Kadın Adayları Destekleme Derne-
ği'nin) başlattığı heyecan verici bir proje. Ka-
dınlara bilgisayar ve internet eğitimi...
"Ben teknikten anlamam ki"...
Kim bilir ne çok kadın bu gerekçeyi, daha
doğrusu bahaneyi ileri sürdü ve hâlâ sürmek-
te... Ama öte yandan geleceği doğuran biziz,
gelecek bizim elimizde deyip duruyoruz. Hani
kadın- erkek eşitsizliğini ortadan kaldırmak için
yola çıkmıştık. Hani toplumsal ve ekonomik ya-
şamın her alanına katılmak, siyasi karar meka-
nizmalarında söz sahibi olmak istiyorduk. öy-
leyse kaçınılmaz, günümüz iletişim araçlarını
kullanmak zorundayız.
KADER'den aldığım verilere göre, bugün ül-
kemizde bilgisayar ve internet kullanıcılarının
yalnız yüzde 17'si kadın. Ne büyük bir eşitsiz-
lik!
Projenin adı "Interaktif Kadın". İlk hedef, Tü-
kiye'nin 16 ilinde üç bin kadına bilgisayar ve in-
ternet eğitimi verebilmek. Bu ücretsiz eğitim-
den her kadın yararlanabilir. llgilenenler (0212)
288 32 71 'e telefonla başvurabilir.
Günümüzde dünyaya bağlanmanın yolu bil-
gisayardan, intemetten geçiyor. Dünyanın dört
bir yanından insanlar aynı olaylara tepkilerini
gösteriyor, birlikte gülüyor, birlikte ağlıyoriar...
Bugün Istanbul'da yabancı barış eylemcile-
rinin katılımlanyla gerçekleşen "Uluslararası Ba-
nş Buluşması" anında dünyanın dört bir yanı-
na taşınacak. İnternet sayesinde... Cumhuri-
yet'teki "Bağdatlzlenimleri"me Avustralya'dan,
ABD'den, anında yankı geliyorsa internet sa-
yesinde...
Bugünkü toplantının katılımcılarından, Banş
Nobeli'ne 3 kez aday gösterilmiş Scilla Els-
worthyyle daha çok kısa bir süre önce Bağ-
dat'ta birlikteydik. Orada gökyüzüne bakmaya
korkuyorduk. Çünkü ne zaman bakacak olsak,
tüm Iraklılar gibi biz de gökyüzünde savaş
uçaklan görür olmuştuk... O günlerde Scilla Is-
tanbul'a geleceğini, bu toplantıya katılacağını
bilmiyordu. Her şey son anda planlandı, hızla
gerçekleştirildi. Elektronik posta sayesinde...
Dilerim bu akşam hava güzel olur... Scilla'ya
Istanbul'da güzel bir günbatımı gösterebilirim.
Ve gökyüzüne korkmadan bakabiliriz... Bu mil-
let, semalarında savaş uçaklarına izin verme-
yecek diyebilirim... Biz "Yurtta sulh, cihanda
sulh" felsefesiyle büyüdük diyebilirim... Ahlak-
sız bir savaşa alet olmayacagız diyebilirim...
- Geçen haftaki yazımda Lübnanlı şair Halil
Cibran'ı, "Suhyeli" yapmışım. Dil sürçmesi, akıl
sürçmesi... Okurlardan özür diler, uyaranlara
teşekkür ederim. Bundan böyle her cumartesi
ve her pazar buluşmak üzere...
e-posta: zeynep(a zeyneporal.com
faks: 0(212) 257 16 50
BUGUN
• CEMAL REŞtT REY'de 19.30'da 'Şişli
Belediyesi Musiki Derneği' konseri. Şef:
Vedat Çetinkaya. (O 212 232 98 30)
• BEKSAV'da 13.00'te Erkan Oğur, Nejat
Yavaşoğulları, Deniz Durukan, Vural
Yıldınm ve Orhan Kahyaoğlu'nun karılacağı
"Türkiye'de Müziğ^n Bugünü" konulu
söyleşi. (0 216 349 91 55)
• TARIK ZAFER TUNAYA'da 14.00, 16.30
ve 19.30'da Şöhret Abbasov Fümleri Toplu
Gösterimi kapsamında 'Ebu Reyhan Biruni'.
(0 212 293 12 70)
• TEPEBAŞI TURKCELL SALONU'nda
13.30'da '50 Yd Önce Türk Sineması Toplu
Gösterimi'. (0 212 252 47 00)
• SALtH ZEKİ KOLAT KÜLTÜREVİ'nde
15.00'te Şükrü Türen'in katılacağı 'Sahne
Işıkları: Tiyatro Bir Düş Perdesidir' adlı
söyleşi. (0 216 444 18 87)
tm BAĞMSC F t M B HSTtV/UtNDE BUGÛN
• BEYOĞLU AFM l'de 10. 30da 'Mc
Dull'm Hayatı', 12.45'te 'Katakuriler'in
Mutluluğu', 15.30'da 'Nagoygatsi', 19.00'da
'NOVO' ve 21.30da '24 Saat Parti tnsanlan'.
• BEYOĞLU AFM 2de 10. 30da 'Balıkve
Fil', 13.15'te 'Çaylak
1
, 15.30'da 'Kaset',
19.30'da 'Kısa Film Yanşması Ödül Töreni'
ve 22.00'de 'Patalabor Sinema Versiyonu 3'.
(Biletix: 0 216 454 15 55)