Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 OCAK 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
J V U L 1 U M\ kultur(gcumhuriyet.com.tr 15
UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Yaklaşık 10 bin madde, 1800 sayfada ve 4 cilt içinde 'dayanışmayla' yayımlandı
OSMANLI'DAN
CUMHURİYET'E
COŞKUYLA - Bursa
Osmanlı
başkentliğine yakışır
anıtsal yapıların yanı
sıra Cumhuriyet'le
birlikte özenli ve
kimlikli bir
mimariyle de
donatıldı...
1940'larda, "Muallim
Mektebi mezunlan"
Cumhuriyet
Meydam'nda (solda),
Tayyare Sinemasrnın
"tpekiş" mağazalan
(sağda).
'Ansiklopedili kent' BursaDünyadaki sayısız kentin kitabı
var... Kiminin el kadar, kiminin de
bir kütüphane dolusu... Bunlar ara-
sında aynm yapmazsanız, belki de
kitapsız kent yoktur...
Ancak, kaç kentin acaba "ansik-
lopedisi" de var?..
Kültür Bakanlığı'nın da deste-
ğiyle ülkemizdeki "tamamlanabi-
len" tek örnek olan tstanbul An-
siklopedisi, 1990'hyıUardaTarih
Vakfı tarafından o unutulmaz ça-
lışkanlık ve heyecanla hazırlanır-
ken, bu soruya verilen yanıt "çok
az" şeklindeydi... Bugiin de durum
herhalde değişmemiştir...
Işte bu çok azın arasında, artık
Bursa da var...
Dahası, bir kentin tümüyle kendi
olanaklanyla ve devlet desteği ol-
maksızın sadece kendi gönüllü kad-
rolanyla hazırlandığı içın de Bursa
Ansiklopedısi bu özelliğiyle "ilk"
ve "tek"...
Cönül şlrketl—
Yaklaşık 10.000 maddenin, 4 cilt
içindeki 1800'e yakın sayfada der-
lendiği bu "özveri anıtı" ansiklo-
pedinin gercekleşme süreci, değe-
rini daha da artınyor.
Her yönüyle bir "Bursa tutku-
nu" olan Yılmaz Akkılıç'ın tam 19
yılhk emeği, göz nuru ve araştır-
macı titizliğiyle yarattığı birikim-
ler, aynı şekilde bu kente sevdalı
Mithat Kırayoğlu ıle Mümin Cey-
lan'ı harekete geçirdi.
Bu birıkimin bir ansiklopediye
dönüşmesi için 1998'de bir araya
geldiler ve önce kâr amacı gütme-
yen bir "gönül şirketi" kurdular...
Adına da "Bursa Kültür ve Sanat
Yayınlan AŞ" deyip, ılk yayın ola-
rak ise şimdi 17. sayısına ulaşan
"Bursa Defteri" dergisini düzenli
olarak çıkarmaya başladılar...
Derginin herbirsayısı, Bursa'nın
tarihsel, kültürel, ekonomik, siyasi
ve toplumsal yönleri ve sorunlannı
adeta "akademik düzeyde" belge-
leyip sergilerken, aynı konular üze-
nnde düzenlenen bılimsel etkinlik-
lerle de kent içın çok değerli birtar-
tışma ve değerlendırme ortamı ya-
ratıldı...
Böylesi bir düşünsel yoğunlaş-
manın giderek kurumsallaşmasıyla
da kollar sıvanarak "özgün ve ek-
siksiz" bir kent kültürü ansiklope-
disiyaratıldı...
"Özendlren" duyarlılık
Bursa'nın bu değerli yapıtma ka-
vuşmasını. sadece "gönül şirketi-
nin" katkılan ve Yılmaz Akkı-
lıç'ın efsanevi çabalanyla açıkla-
mak eksik olur... Hatta, Bursa'da
yıllardır oluşturulan ve bırçok ken-
timize örnek olması gereken bir
"kent tarihi bilinci"nin yarattığı
kültürel düzeyin emektarlanna da
"vefasızlık" olur...
Çünkü bu kenti "Bursa" yapan
değerlerini daha fazla yitirmemek
ve derin tarihıni geleceğe de "ka-
lıcı bir kimlik kaynağı" olarak ak-
tarabilmek için, 1980'lerdenbuya-
na artarak süren "yerel duyarlılık-
lar" öyle bir aşamaya ulaşmıştı ki,
bilgi ve kültür zenginliği için artık
yeni kitaplann ötesınde bir belge-
lemeye ve başvuru kaynağına ge-
reksinme vardı...
Bursa Ansiklopedisi, işte bu "öz-
lemin" de yarattığı büyük beklen-
tiyle buluşarak, belki de gerçekten
sadece Bursa'da yaşanabilecek bir
heyecanın ürünü oldu.
"Seferberllğln' sonuçları
Yılmaz Akkılıç'ın çalışmalanna
ilham veren, ona "tarihe tanıklık
içinde" bir araştırma ortamı sağla-
yan ve Mithat Kırayoğlu ile Mümin
Ceylan'ın da zaten öteden beri Bur-
sa'ya çok yönlü kültürel katkılarda
• Kent kimliğini tarihinden gelen değerleriyle konımada başanlı çabalanndan
ötürü 'Avrupa kenti' kabul edilen Bursa, şimdi de çok az Avrupa kentinin sahip
olabildiği 'yerel kültür ansiklopedisi'ne yıllardır aynı çabalara ortak olanlann
dayanışmasıyla kavuştu...
bulunmalanna özendirici bir ivme
kazandıran da işte bu "kimlikli
kent olma seferberliğT'dır...
Sivil toplumdan belediyeye, mes-
lek odalanndan kamu ve özel sek-
töre kadar giderek genişleyen bir
işbirliği yelpazesinde süregelen bu
seferberlikle gerçekleşenlere bak-
mak gerekir...
Örneğin, yakın geçmişe kadar sa-
dece "ağıtlar" dizilen bir Cumalı-
kızık nasıl şimdi herkesin gözbebe-
ğı olmuşsa; bir Tophane Yamaçla-
n nasıl artık kentin onurlu peyzajıy-
sa; sayısız eski bina hem tanhi mi-
mansıyle, hem de çağdaş yaşama
katkılanyla geleceğe nasıl armağan
ediliyorsa; bir Kale Sokağı geçmi-
şın kent dokusunu nasıl yansıtıyor
ve bir Arap Şükrü Sokağı da eski
zamanlann meyhane ve kent buluş-
masını nasıl yeniden yaratıyorsa,
daha bunlar gibi birçok kazanımın
arasından Bursa Ansiklopedisi de
adeta "kültür devriminin tarihsel
arşivi" olarak doğuyor...
Dolu dolu 4 cildi elime aldığım-
da beni böylesine heyecanlandıran
zengin içeriği ve "serüveni" ko-
nusunda ise tüm bu çalışmalann
"eylem alanlarından" gelerek gö-
nül şirketine omuz veren Mithat
Kırayoğlu şunlan söylüyor:
"Bir grup kültür düşkünü
Bursalı, 1935-1951 yıllarında kıt
olanaklanyla Uludağ dergisini
çıkarmasaydı, o yıllara ait kent
yaşamı bilgilerini bu denli ayrın-
tılı bilemezdik... Cumhurivet'in
kuruluş yıllarındaki bu tanıklı-
ğı, yüzyılın sonuna doğru yeni-
den yaşatmak için 4 yıl önce baş-
ladığımız Bursa Defteri dergisi
bu ansiklopedinin de gerekliliği-
ni kanıtladı... Bir kentin tümüy-
le kendi insan kaynaklarıyla,
kendi yazarları ve olanaklanyla,
yerel bir dayanışma içinde bu zor
görevi yerine getirmesi ise sanı-
rım sadece yayıncılık tarihinde
değil, kentli bilincinin gelişmesi
tarihinde de önemli bir aşama
olarak yer alacaktır..."
Ne dersiniz?.. Şimdi sıra Bursa
hakkında daha bir merakh olmak-
ta ve hemen ardından ansiklopedi-
nin maddelerine bakmakta değil
mi?..
'Budala' balesi bu akşam Ankara Büyük Tiyatro'da sahnelenecek
Insan
ve ınsan
yazgısı
üzerine...HAYATİASILYAZICI
Konusunu ve adını Rus edebiyatının dev im-
zalanndan biri olan Dostoyevski'nin aynı adlı
romanından alan "Budala" balesi, bu akşam
Büyük Tiyatro'da gösterime giriyor. Koreogra-
fisini Valeri Panov'un yaphğı balenin müzik-
leri Dmitri Şostakoviç'in (1906-1975) çeşitli
bestelerinden derlendi.
Dostoyevski'nin romanlannda karakterler ve
kahramanlar evrensel boyutta işlenir. 0nun ka-
rakterlerini balede canlandırmak son derece
güçtür. Bakın, bir Dostoyevski uzmanı olan Ni-
kolay Aleksandroviç Berdyaev nasıl tanımlı-
yor ünlü yazan: "TUtku ve coşku içindeki in-
sanı bütünüyle kavrayıp canlandırabilmek,
Dostoyevski'ye vergi bir şeydi. Okur (bura-
da izleyici), kendini kasırgasına kaptırdı mı
bir kez, kurtulamazdı artık. Bu çalkantılar,
insan varuğının derinliklerinde gizliydi. Dos-
toyevski'nin sanatı, insan yaradılışmın derin-
liklerinde depreşen bu çalkantdan dile getir-
miştir. Var olan nesneleri karmaşaya salan,
bu çalkanttlann yarattığı dinamik baskıdır."
(1)
"Budala"; "Yeraltından Notlar" gibi, "Ka-
ramazof Kardeşler" gibi, "Suç ve Ceza" gi-
bi, Rus edebiyatının doruk noktalanndandır.
Sözgelimi, "Budala" romanında yoksul düş-
Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin sahneleyeceği balenin koreografisi Valeri Panov'a ait
müş soylu bir Rus ailesinden olan Prens Miş-
kin'in, Isviçre'de bir sanatoryumda geçirdiği
dört yıldan sonra yurda dönüşü anlatılmaktadır.
Prens Mişkin, St. Petersburg'da büyük ve acı
dolu seviler yaşamaktadu-. Ne ki, insanlann hu-
zur ve sevgi dolu bir yaşam sürdüremeyişleri,
Mişkin'i mutsuzluğa ve umutsuzluğa düşür-
mektedir. Alın yazısı, ona içinden çıkılması güç
oyunlar oynamakta; Prens Mişkin'i rastlanhla-
nn getirdiği mutsuz bir son beklemektedir.
Psikolojik çözümlemeler...
Bir bakıma "Budala" romanı, diğer yapıtla-
nndan ayırt edilecek nitelikte bir karakteri be-
timlemektedir. "Budala"nın baş kişisi ya da ek-
sen kişisi diye tanımlayabileceğimiz "Prens
Mişkin"dir; eylemi belirleyen karakteri de
"Mişkin" çizmektedir. Eylem kişisi olan Prens
Mişkin'in, Nastasya Filippovna ile Aglaya'nın
ruhsal durumlannı çözümlemeye çahşması,
dansın psikolojik noktalanndan biridir. Bilindi-
ği gibi Dostoyevski, psikolojik romanın da us-
tasıdır. Kahramanlannı betimlerken yaptığı ruh-
sal çözümlemeler yazarhğırun özelhklerinden-
dir. Mişkin ile Rogojin'in Nastasya Filippov-
na'ya olan sevileri belki de dansın en ilginç gö-
rüntüleriyle sergilenecektir.
"Budala" balesinde; "Prens Mişkin"i Vol-
kan Ersoy/Bahri Gürcan/Armağan Davran;
"Nastasya Filippovna"yı Arzu Dirin/Almula
Özlem/Ayşe Fidanhk; "Pogojin"i Armağan
Davran/Hakan OdabaşLVolkan Ersoy; "Tots-
ki"yi Ertuğrul Bolat/Çağdaş Yurdakul; "Gene-
ral Epanşin"i Tarkan Serengil/Okan Ceylan;
"Bayan Epanşin"i Oya Gürcan/Gamze Erbaş;
"Aglaya"yı Sanem Ergüler/Elif Fırat; "Alek-
sandra"yı Elif Fırat/Ebru Mıhçıoğlu/Sanem
Subaygil; "Adelayda"yı Ayşe Aydemir/Ebru
Toprak/Ash Elat; "Ganya îvoljin"i Serhat Gü-
dül/Cankat Özer/Özgür Inanç adlı dansçılar can-
landırdılar.
(1) N. A. Bardyaev: Dostoyevski (Türkçesi:
Ender Gûrol, Adam Yayınlan, 1984), s. 16.
Sabahat Akkiraz'm yurtdışındaki konserleri albüm oldu
Cazııı türküyle buluşması
MİYASE tLKNUR
Türk halk müziğinin dev
ismi Sabahat Akkiraz 15.
albümü 'Konserler'le hay-
ranlarına 'merhaba'diyor.
Bu albüm Sabahat Akki-
raz'ın 1999 ve 2000 yıllann-
da verdiği Londra Caz Festi-
vali ve Theatre De La Ville
konserlerinin canlı kayıtlanndan
hazırlandı. Albüm, daha önce Av-
rupa'nın büyük müzik marketle-
rinde satışa sunulmuştu.
Sanatçıya, bu konserlerde
geleneksel sazlann yanı sıra bir
caz orkestrası da eşlik ediyor.
Böylece, türkü ve deyişler fark-
lı bir lezzet kazanıyor. Albüm-
deki Mehmet Koç'a ait 'Ses
Verin Sesime Dağlar' adlı türkü-
nün dışındakiler tümüyle canlı ola-
rak konserlerde kaydedilmiş.
İlk kez dinlediğımiz 'Ses Verin
Sesime Dağlar' adlı parça, sanki
ağıt ustası olarak da tanı-
nan Sabahat Akkiraz
için özel yazılmış. Stüd-
yo kaydı olan bu parça-
dan sonra konser kayıt-
lanna geçiliyor. A yüzü-
nün ikınci parçası sa-
natçıyla özdeşleşmiş
bir Arguvan uzunhava-
sı: 'Çayın Ortasında Yılgın Ada-
sı'.
Üçüncü parça 'Fazilet' konserde
caz tarzına en uygun düşen parça
olarak hemen farkediliyor. Bu
muhteşem ezgi, stüdyo kaydı gibi
konserde de başanyla seslendiril-
miş. Albümün kasetinde, A yüzün-
de yer alan diğer ezgiler 'Hasre-
tinle Beni', 'Ezel Bahar', 'Ağıt',
'Tevhid' ve 'Methiye'.
Kasetin B yüzünde ise
'Halay', 'Yağmur Ya-
ğar', 'Yokuş Seni', 'Ye-
men', 'Bana Yüceler-
den've'YarAli'adlı ez-
giler yer ahyor.
Bu yüzde özellikle^'Ye-
men', 'Halay' ve Âşık
Mahzuni'nin ölümsüz
eseri 'Bana Yücelerden'
caz orkestrası ile oldukça başanlı
yorumlanmış.
Sabahat Akkiraz'ın 'Konserler'
albümü CD ve kaset olarak satışa
sunuldu.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Kültürel Kimliksizliğimizin
Çifte Kökeni...
Bugün giderek daha yoğun biçimde duyum-
sadığımız kültürei kimlik sorununun çok önem-
li saydığım iki nedeni üzerinde durmak istiyo-
rum.
Bu nedenlerden birincisi, Cumhuriyet'in kurul-
duğu 1923 yılından 1950 yılına kadar izlenen, te-
mel nitelikte bir devlet politikasının, Demokrat
Parti'nin iktidara gelmesiyle birlikte terkedilme-
sidir. Mustafa Kemal Atatürk'ün belirlediği bu
politikanın temeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin Tür-
kiye Cumhuriyet'i olarak, yani kendi kimliğiyle
çağdaş uygariık düzeyini yakalaması, hatta onu
aşmasıdır.
Böyle bir politikada ne hastalıklı-taklitçi bir
Batılılaşmaya, ne de herhangi biraşağılık komp-
leksineyer vardır. Bu politikanın hedefi, yeni ku-
rulan cumhuriyeti, onun kuruluşuna yol açan yö-
nelimlerden güç alarak, uygariık kavramından
anlaşılan ne ise ona götürmektir.
1950 yılında Demokrat Parti'nin iktidara geli-
şi ile birlikte bu politika bir yana bırakılır ve onun
yerine Türkiye'ye yeni bir hedef gösterilir Küçük
Amerika olmak!
Bu hedef doğrultusunda Türkiye Cumhuriye-
ti yoluna artık kaynağını kendinde bulan bir kim-
likle değil, fakat bilimsel açıdan elden düşme
edinilebilmesi bile düşünülemeyecek bir kimlik-
le, yabancı bir kimlikle devam edecektir.
"Geleneksel Türk-Amehkan Dostluğu" gibi
gösterişli bir yaftanın ardında ülkenin neredey-
se Amerika'nın bir uydusuna dönüşmesi, aslın-
da Türkiye'ye Amerikan sermayesinin doğal yol-
lardan girmesiyle değil, fakat bir kimlikten gö-
nüllü vazgeçişle başlamıştır.
Bugünkü kültürel kimlik bunalımımızın ikinci
temel nedeni ise dışlayıcı bir kültür tarihi anlayı-
şından bir türlü kopamamamızdır.
Mustafa Kemal
1
in Türk Dil Kurumu ile Türk
Tarih Kurumu'nu oluşturma amacı, yeni kuru-
lan Türk devletine temelleri sağlam bir kültürel
zemin kazandırmaktı. Böyle bir zemin, ancak
bugünden geriye bu vatanın topraklannın tüm
geçmişini bu vatanda yaşayan toplumun kültür
tarihine dönüştürmekle olasıydı. Başta Halikar-
nas Balıkçısı ile Sabahattin Eyuboğlu, Azra
Erhat ve Vedat Günyol olmak üzere, Türk Ay-
dınlanması'nın başlıca temsilcilerinin tezleri de
buydu: Anadolu bu toprakların tüm geçmişinin
bir kültürel sentezi sayılmalı, öyle değerlendiril-
meliydi.
Gelgelelim Köy Enstitüleri'nin kapatılmasıyla
birlikte kendini iyiden iyiye belli eden gerileme
ve yozlaşma, bu sağlıklı kültür tarihi anlayışını da
yıkmaktagecikmedi. O anlayışın yerini kültür ta-
rihine ilişkin olarak çözümlemeci değil, fakat dış-
layıcı bir bakış açısı aldı. Bu bakış açısı, bizden
olanlar ile bizden olmayanlan ulusçu değil, fakat
neredeyse ancak ırkçı bir anlayışla birbirinden
ayırmaya koyuldu. Mevlânâ, Farsçayazdığı için
bizden değildi; Bizans, bizden değildi; Home-
ros, Yunanlı olduğu için bizden değildi; Çanak-
kale'deki Troya, Tliada'nın konusu olduğu için
bizden değildi; Selçuk'taki Efes, Romalıların ol-
duğu için bizden değildi vb.
Bu ayıklamada iş, bizim topraklanmızda yapıl-
mış kazılara dayanılarak kaleme alınmış yaban-
cı kaynaklann hemen hiçbirinin dilimize çevıil-
mesine gerek duyulmayacak bir noktaya kadar
götürüldü.
"Kraldan çok kralcı'' deyişinin hakkını tam ola-
rak veren bu aynmcılık sayesinde bütün köken-
lerini antikçağ Yunan uygarlığında arayan Batı,
bu yoldaki tezlerini savunmakta hemen hiç zor-
lanmadı.
Şimdi yaşamakta olduğumuz kültürel kimlik
bunalımı, kendi kültürel kimliğimizin kurucu öğe-
lerine yönelik ve yıllardır süren ihanetimizin do-
ğal sonucundan başka bir şey değildir.
e posta: ahmetcemal c superonline.com
acem20Cg hotmail.com
BUGUN
• AKM BÜYÜK SALON'da 20.00'de
Prens îgor operası. (0 212 251 56 00)
• CEMAL REŞİT REY'de 19.30'da şef
Cem Mansur'un yöneteceği, Stephen
Kovacevic'in (piyano) solist olarak katılacağı
Akbank Oda Orkestrası konseri.
(0 212 232 98 30)
• NEVE ŞALOM StNAGOGU'nda
20.30'da Aufnind konseri. (0 212 249 20 09)
• İŞ SANAT'ta 19.30'da Atilla Birkiye'nin
hazırladığı 'Orhan Veli Kanık: Gün olur,
alır başımı giderim' başlıklı dinletı.
(Biletix: 0 216 454 15 55)
• YAPIKREDİ KÜLTÜR SANAT
MERKEZÎ'nde 18 30'da Şehvar
Beşiroğlu'nun 'Osmanlı Müziği' konulu
müzikli söyleşisi. (0 212 252 47 00)
M BABYLON'da 21 30daLaçoTayfa
konseri. (0 212 292 73 68)
• tFSAK'ta 19.30'da Şehrazat Karagöz'ün
'Dünya Uygariık Tarihinde Küçük Asya 2'
konulu dialar eşliğinde söyleşi.
(0 212 292 42 01)
• tTALYAN KÜLTİJR MERKEZÎ'nde
18.30'da Leonardo Previero'nun konuşmacı
olarak katılacağı 'Osmanlı Sarayında Bir
Italyan Ressam: Fausto Zonaro' konulu
konferans. (0 212 252 47 00)
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde •
12.00, 15.00, 18.00 ve 21.00 seanslannda
'The Real McCoy Çağdaş Sanat ve Vîdeo
Festivali'. (0 212 334 87 49)
A™BAfiWSCFİMRSTİVttiT»£BUGÜN
• BEYOĞLU AFM l'de 'EylüTde 7 Gün',
'AKA', 'Vaatler', 'Kafa', 'Katakuriler'in
Mutluluğu' ve Katil Ichi'
• BEYOĞLU AFM 2de 'Kısalar 2', 'Wow
+ Flutter 02', 'Dalgaboyu 02', 'Çaylak',
'Ken Park' ve 'Yanardağ Lisesi'.
(0216 454 15 55)