Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 OCAK 2003 PAZARTESİ
HABERLER
Endüstri
Holdinge dava
• KONYA (AA)-
Merkezi Konya'da
bulunan Endüstri
Holding'in 852
ortağının eski yönetim
hakkında
dolandıncılık davası
açtığı bildirildi.
Endüstri Holding
Basın ve Halkla
îlişkiler Müdürü Ali
Türktaş, yaptığı
açıklamada, 250
milyon markın eski
yönetimce talan
edildiği
açıklamalanndan
sonra, artık son sözü
hukukun söyleyeceğüıi
ifade etti.Ali Türktaş,
çok yakında ortaklar
adına bu davanın
vekâletini holdingin
avukatlannın alacağını
ve bu konunun
takipçisi olacaklannı
belirtti.
Yenı sozcu
Atacanlı
• ANKARA
(Cumhurryet)-
Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet
Sezer'in sözcülüğüne
Türkiye'nin Güney
Afrika Büyükelçisi
Sermet Atacanlı'nın
getirileceği öğrenildi.
Daha önce Dışişleri
Bakanlığı Sözcü
Yardımcılığı görevini
de yürüten Atacanlı,
bu alanda deneyimli
bir diplomat olarak
tanınıyor.
Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet
Sezer'in Özel Kalem
Müdürlüğü ve Dış
Politika
Başdanışmanlığı
görevini yürüten Tacan
Ildem'in Lahey'e
büyükelçi olarak
atanmasının ardından
yerine kimin atanacağı
uzun süre merak
konusu olmuştu.
Erdoğan'm
görüşmeleri
• İstanbul Haber
Servia-ABD'nineski
Ankara Büyükelçisi
Mark Parris, işadamı
Ali Şen, işadamı
Mehmet Emin
Cankurtaran ve sanatçı
Adnan Şenses, dün
AKP Genel Başkanı
Recep Tayyip
Erdoğan'ı
Üsküdar'daki ofisinde
ayn ayn ziyaret etti.
Erdoğan, dün BM
Genel Sekreteri Kofi
Annan'ın Kıbns özel
Temsilcisi Alvaro De
Soto ile de yaklaşık 45
dakika görüştü.
Erdoğan, Ankara'ya
gitmek üzere
Usküdar'daki evinden
çıkışında, gazetecilerin
"De Soto ve Parris ile
neler görüştünüz"
sorusu üzerine, "Sayın
De Soto ve Parris ile
yaptığımız
görüşmelerin ne ile
ilgili olduklarını zaten
biliyorsunuz. Bu
konuda kendileriyle
göriiş alışverişlerinde
bulunduk" dedi.
îslami holding yöneticisinden çarpıcı itiraflar: Olmayan şeyi dağıtamayız
Kâr payıaldatmacası• Sayha Holding
yöneticileri, mudilerine
1999 yılından bu yana
kâr payı dağıtmadıklannı
itiraf etti. Suyla çalışan
otomobil yapma
iddiasıyla para toplayan
holdingin yöneticileri
"sürekli kâr payı
dağıtacağız diye bir söz
vermedik" dedi.
HACER BOYACIOĞLU
KONYA-Kârpayıylaçahşan
Îslami holdingler arasında gös-
terilen Sayha Holding yöneti-
cileri, mudilerine 1999 yılın-
dan bu yana kâr payı dağıtma-
dıklannı itiraf etti. Kâr payı da-
ğıtımına karar verilmesi için
toplanması gereken ydlık genel
kurullann da 2000 yılından bu
yana gerçekleştirilmediğini be-
lirten şirket yöneticileri, "Otona-
yan şeyin paylaşımı ohnaz. Sü-
rekli kâr payı dağıblacağı yö-
nüiKfeverDmişsözümüzdewk"
diye konuştu.
K O N Y A H A L K I D A Ş İ K Â Y E T Ç İ
KONYA (Cumhuriyet Bürosu) - Konya
Esnaf ve Sanatkâr Odalan Birliği (KESOB)
Başkanı Bekir Duvaro, Konya'da faaliyet
gösteren holdingler yüzünden, kentin
ekonomik krizi 3-4 kat daha ağır yaşadığını
söyledi. Bir dönem Konya'da sayılan 90'a
yaklaşan holdinglerin, örgütlenmelerinde
yaşanan yanlışlıklar nedeniyle yok
olduğunu belirten Duvarcı şöyle devam
etti: "Son 3 yüda birçok hoktingveişletmesi
tarih oldu. Konya, hoktinglerde yaşanan
çöküş nedeniyle, krizi diğer iDerden 3-4 kat
daha ağır yaşadı. tşsizük artö ve bu
gefişmelerden herkes nasîbini alaV
Bekir Duvarcı, bazı kötü yahnmlar
nedeniyle yurtdışındaki yurttaşlann
Türkiye'ye olan güvenlerini de kaybettiğine
dikkat çekerek, "Bu güventa tekrar
kazandması gerekir. Avrupa "daki Türk
işçiterinmbirildmkrininbutürolaylar
nedeniyle Türkiye'deki uzaklaşması
engeDenmeüdir'' diye konuştu.
Konya'da faaliyet gösteren
ve suyla çalışan motoryapaca-
ğı savıyla halktan para toplayan
Sayha Holding'in yöneticileri,
mudilere ödeme yapümama ge-
rekçesi olarak genel kurul top-
lantılarının gerçekleştirilme-
mesini gösterdi.
'Otmayan şey paylaşdmaz'
Kar payının dağıtılıp- dağı-
hlmayacağı yönündeki karann
genel kurulda alındığını kay-
deden holding yöneticileri,
"1999 yıhndaki genel kurulda
boldingin zarar ettiği betirlen-
di 2000 ve 2001 yıDanna iüşkin
genel kuruDar ise henüz yapd-
madı. Önümüzdeki günkrde
yapdacak" diye konuştular. Kâr
payı dağıtmak için mudilere ve-
rilmiş bir güvencelerinin de bu-
lunmadığını ileri süren holding
yöneticileri, "Muhasebekayrt-
lan neyse ona göre hareket edi-
yoruz. Olmayan bir şeyi payla-
şamayız, Ortaklanmıza sürek-
li kâr payı dağıtacağımız yö-
nfinde bir güvence de verme-
dik'' şeklinde konuştular. Top-
lam 18 bin 112 üyelerinin bu-
lunduğunu ve 1999 yılından bu
yana yeni üye almadıklannı ifa-
de eden yöneticiler, "Yeniden
halktan para toplayacak mısı-
nız" sorusuna ise net yanıt ver-
mekten kaçındı.
'Yîne para toplayabiüriz'
Yöneticiler, "Ortaklar kabul
ederse, SPK deizin verirse, hal-
ka arz yeniden gerçekleştirile-
bflir'' derken holding içinde ye-
niden mudi toplamak için ça-
hşmalarabaşlandığı öğrenildi.
Sayha Holding yöneticileri,
daha önce 30 Mart 2000'den
itibaren Türkiye genelinde sa-
hşa sunulacağını duyurduklan
suyla çalışan araba motoru ko-
nusunda ise çalışmalann sürdü-
ğünü sa\-undular.
Geliştirdikleri mekanizmay-
la araçlara suyla çalışan bir alet
takılacağını ve ciddi ölçülerde
yakıt tasarrufuna gidileceğini
öne süren holding yöneticileri,
aradan geçen 3 yıla karşın mo-
torun piyasaya halen sunulma-
ma gerekçesi olarak seri üreti-
me hazırlık çalışmalannı gös-
terdiler.
Sayha Holding Yönetim Ku-
rulu Başkanı ErolDoğru ise 25
Mart 2000'de yaptığı açıkla-
malarda, suyla çalışan araba
motoru için çalışmalann ta-
mamlandığını ve fabrikalarda
günlük 10 bin adet üretime geç-
tiklerini iddia etmişti.
Doğru, "Saytek" ismini ver-
dikleri cihazın 30 Nisan
2000'den itibaren de Türkiye
genelinde satışa sunulacağını
söylemişti.
İslami holding soygunu sürüyor
Hâlâpara
tophıyorlar
ECEVtT KILIÇ
EBRU ERDOĞAN
Sermaya Piyasası Ku-
rulu'nun (SPK) uyanla-
nna karşm özellikle yurt-
dışmda çalışan yurttaş-
lar, dini duygulan sömü-
rerek para toplayan Îsla-
mi holdinglere hâlâ para
kaptınyor. Türkiye eko-
nomisine 1990'lıyıllann
başında giren sayılan
50'yi bulan ve dolandın-
cılık ve tirancılıkla suç-
lanan îslami holding yö-
neticilerinden bugüne ka-
dar yalnızca Fadıl Ak-
gündüz tutuklandı.
Avrupa ülkelerinde ça-
lışan yurttaşlann parala-
rını hedefleyen Îslami
holdinglerin sistemi, top-
lanan paralann yatınma
dönüştürülmesi ve bura-
dan elde edilen kârlann
ortaklara dağıtılmasına
dayanıyordu. Avrupa'da
yaşayan Türk yurttaşlann
dini duygulannı kullanan
bu tabela holdingler, ca-
milerde örgütlenip kendi-
lerinin bile olmayan bi-
nalarla, broşürlerle para
topladı. Bu yolla her hol-
dingin 50 bin ile 200 bin
arasında değişen ortağı
oldu. Bu holdinglerin ba-
zılan kâr paylannı yine
toplanan paralarla öder-
ken yatınm yapılmadı.
Bu holdinglerin topla-
nan paralan geri ödeme-
yeceğini anlayan SPK,
gurbetçileri paralannı bu
holdinglere kaptırmama-
lan içinuyardı. SPK'nin
uyanlanm dikkate alma-
yan çok sayıda gurbetçi
yurttaş hâlâ bu holding-
lere para ödemeye devam
ediyor. Bunun en son ör-
neği de bir süre önce Al-
manya'da yaşandı. Başba-
kan AbduDahGül'ün ak-
rabası olan eski RP Kay-
seri Milletvekili Şaban
Bayrak yeni kurduğu
"ÖncüHokfing" için ser-
maye topladı.
Kâr ortaklığı adı altın-
da en çok para toplayan
ve daha sonra geri öde-
meyen Îslami holdingler
şöyle:
- Jet-Pa: Şu anda Kar-
tal Cezaevi'nde tutuklu
bulanan Fadıl Akgündüz,
18 bin gurbetçiden yak-
laşık 650 milyon dolar
para topladı.
- Endüstri Holding:
Konya'da büyük paralar
toplayarak mobilya fab-
rikası kurdular. Iflas ettik-
lerinin açıklanmasıyla or-
taklann paralan da yok
oldu.
- Şafak Holding: Hol-
ding, Konya'daki binası-
nın kapısına "Batok, bi-
n aramayın" yazılı tabe-
la astı.
- Büyük Gurup Hol-
ding: Antalya Serbest
Bölgesi'nde helikopter
üreteceklerini söyleye-
rek para topladılar. Yal-
nızca tabelası bulunan
holding ortaklanna kâr
payı vermeyi kesti.
- Sebil Holding: Beyaz
eşya üreteceğini söyle-
yerek para toplayan hol-
ding, iki beyaz eşya dük-
kânı açtı. Kimseye para
ödenmiyor.
TAYADlüardan AKP'yeprotesto
Tutuklu ve Hükümlü Aikleri Yardımlaşma
Derneği (TAYAD) üyeleri, cezaevlerinde
tecride son verilmesi ve ölüm oruçlannın son
bulması için dün AKP tstanbul tl Başkanhğı
önünde 10 dakikalık sessiz oturma eylemi
yapü. Polisin yoğun güvenlik önkmi aldığı
PERPA'nın yanındaki AKP il binası
önünde toplanan ve başlannda kırmızı
bantlar bulunan yaklaşık 50 kişi,
üzerinde "Tecrit öldürüyor, ölümleri
durdurun" yazılı dövizler taşun.
TAYAD'hlar, önceki gün ölüm orucunda
yaşamuu yitiren Özlem Türk'ün "zorla
müdahale sonucu öldüğünü" öne sürerek
zorla müdahalenin son bulmasuıı istedL
TAYAD'hlar, ata haftadır AKP ü ve ilçe
başkanhklannı ziyaret ederek ölümlerin
bitmesi için tecridin kaldınlması istemlerini
dile getirdiklerini söylediler. Ancak AKP
hükümetinin bu konuda "ilgisiz ve duyarsaz"
olduğunu ifade eden TAYAD'hlar, "Birçok il
ve ilçe örgütüne gittik. Ancak 'Türkiye'nin
sorunu bu değil' diyerek bizimle
ilgilenmediler'' dedi. Grup, alkışlaria
bitirdiği eylemin ardından sessizce dağüdL
(Fotoğraf: İPEK YEZDANt)
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.com
Puslu bir pazar sabahı. Evdeyim,
birazdan Necdet (Dolunay) Am-
ca'nın cenazesine gideceğim. Nec-
det Amca, bir Istanbul efendisiydi.
1920'li, 1930'luyıllann Kadıköyü'nü
ne güzel anlatırdı. Sıkı bir Cumhuri-
yet okuruydu. Arada bir eşi Firuzan
Teyze'den habersiz Cağaloğlu'na ka-
çar, birlikte GazetecilerCemiyeti'nin
lokalinde rakı içer, keyif çatardık.
Necdet Amca 87 yaşındaydı. Canlı,
hareketli, içkisini içen, sigarasını tüt-
tünen bir gönül adamı olarak güzeJ ya-
şadı.
Hafta sonu hava da kapalı olunca,
kitaplarayöneliyorum. Atatürk'le bir-
likte Bandırma Vapuru'yla Samsun'a
gidenlerden birisi de Hüsrev Gere-
de'ydi. Osmanlı'nın çöküş ve yeni
bir ulus devletin doğuş sancılannın
içinde yaşamış bir kurmay subay
olan Gerede, Atatürk'le birlikte Sam-
sun'dan başladığı Kurtuluş Savaşı
ve Cumhuriyet yotculuğunu günlüğü-
ne kaydetmiş. 16 Mayıs 1919'da
başlayan günlük, Hüsrev Gerede
1924 Mayıs'ında Budapeşte'ye or-
'Hüsrev Gerede'nin Anıları'
ta elçi atanmasına kadar sürüyor.
Ancak günlüğün son bolümünde Ata-
türk'ün ölümüne kadar uzanan dö-
nem de değerlendiriliyor.
"Hüsrev Gerede 'nin Anılan", Lite-
ratür Yayınları'ndan çıktı. Anılann bir
günlük şeklinde olması, Anadolu yol-
lannda yaşanan aynntıları da gözler
önüne sermesi bakımından ilgi çe-
kici. örneğin 23 Temmuz 1919 ta-
rihli günlükte Erzurum'un o sırada-
ki havasını yansıtan şu saptamalar
ilgi çekici: "Erzurum Kongresi bugün
açılıyor... öğleden önce saat
11.30'da eski Ermeni Sansaryan,
yeni Türk Sultani Mektebi'ne gittik.
Askeri bando, okullar ve halk top-
lanmışlardı. Bu Sansaryan Mektebi
çocukluk dönemimde Erzurum 'da
geçirdiğim altıyıllık (1894-1900) anı-
lanmı yeniden canlandırdı. Ermeni
okulunu Sansaryan adında zengin
bir Ermeni'nin kurduğunu, öğret-
menlerini Almanya'da yetiştirdiğini
oyıllarda duymuştum. Bizimzama-
nımızda babamm dosttanndan Dok-
tor Moryan adında iyi eğitim görmüş,
tam anlamıyla uygar, zeki bir müdü-
rü vardı. Doktor Moryan daha son-
ra Osmanlı Parlamentosu'nda mil-
letvekilliği de yapmıştır. Bu okulda
biyoloji, jeoloji ve müzik gibi o dö-
nemde bizim okullarda okutulmayan
derslerde okutuluyordu... Erzurum-
luların 'satır buzu' adını koydukları
patinaj, eğri dayak kızağı dedikleri
kayak ve o güne dek Türkiye 'de gö-
rülmemiş daha bir çok spor branşı
bu okulda öğretiliyordu. Hatta ben
de kışlan patinajyapmaya buraya git-
miştim."
Hüsrev Gerede, Ankara'nın baş-
kent olmasının ardından, Cumhuri-
yet'in kuruluş yıllannda da ne yazık
ki yolsuzluk ve arsa spekülasyonu-
nun önüne geçilemediğini anlatır:
"Sonunda Ankara kanalizasyonsuz,
köyle kent arasında biçimsiz, an-
lamsız, dağınık bir kent olmaktan
kurtulamadı. Fakat bu işin en acı
yanı, tarihin bağışlayamayacağı yö-
nü, yeni kentin kuruluşu sırasında ba-
zı açıkgözlerin haksız kazanç sağla-
yıp zengin olmalarıdır. Bu yüzden
yapım çalışmalan pahalıya mal ol-
muş, devletimiz ne yazık ki zarana uğ-
ratılmıştır. Bu duruma Atatürk engel
olabilirdi. Ama bazı çevreler kendi-
sine doğru bilgi vermediler. özeilik-
le Yenişehir bölgesini gerçek değe-
rinin üzerinde pazahamak isteyen-
ler, arsa, apartman ve değerli konut
sahibi olmak isteyen hırslı insanlar
bir türlü engellenemediler."
Neşe Yaşın'ın lletişim Yayınla-
rı'ndan çıkan "Üzgün Kızlann Gizli
Tarihi" bir Kıbns romanı. Bölünmüş
Kıbrıs'ın şairi Neşe Yaşın, bu kez bir
aşk romanıyla, savaşın parçaladığı
ruhlann peşinde bir romanla karşı-
mıza çıkıyor.
DevrimSevimaygazeteci. "Elekt-
ra Kadınlar"\ (Literatür) kaleme almış.
40 kadını anlatıyor. Kitabın son söz-
leri ilgimi çekti: "Kadınların belki de
en büyük ortak noktası erkeklere
maruz kalmalandır."
Sevim Reşat'ın, Gendaş Yayınla-
rı'ndan çıkan "DüşlerinZaferi" roma-
nı, yitirdiği kadının peşine düşen bir
erkeği anlatıyor. Bir kadın romancı-
nın dilinden bir erkeğin anlatılması il-
gi çekici. Kadın devrimci. erkek ise
o işlere biraz karışmış. Adam sonra
işadamı, kadının kaderi belli değil. Bir
78 kuşağı romanı denebilir mi?
Ömer Madra, "Akıntıya Kürek"
çeken yazılarını bir kitapta toplamış.
Parantez Yayınları'ndan çıkan kitap,
Madra gibi rüzgâra karşı koyan bir
yazarın çeşitli olaylar karşısındaki
duygularını ve tepkilerini yansıtıyor.
Puslu pazar sabahı, öğleden son-
ra kara dönüştü. Pencereden görü-
nen deniz tamamen puslann altın-
da kaldı. Kar artarak sürüyor. Nec-
det Amca'yı soğuk bir kış gününde
Karacaahmet Mezariığı'ndatoprağa
verdik.
20009
Lt YILLARDA
ERDAL ATABEK
Sokrates, Leonardo da
Vinci, Erasmus...
"Eğitim uzmanları Kore'li bir öğrenciden yara-
tıcı birmakale yazmasını istiyor. Hon-Kong'lu bir
öğrenciden istenen de sadece bir soru sorması.
Ama öğrencilehn yazılı metne bakmadan bunlan
yapamadığı görülüyor.
Çalışmalar sonunda birçok Asya hükümeti, eği-
tim sistemindeki olumsuzlukların temelinde sı-
navlar olduğunu ian\ ediyor.
Kendine güveni olan ve mutlu görünen öğren-
cilehn sınavlaryüzünden bunalımlara girdiği en çok
Tayvan 'da görülüyor. Deneme sınavında başarı-
sız olan öğrenciler, intiharı çözüm olarak görüyor.
Intihahar yaygınlaşınca aileler, hükümetin eğitim
sisteminde toptan değişime gitmesinde öncü olu-
yor ve hükümet 2002'den sonra sınavlan kaldır-
ma karan alıyor. Bu Güney Kore'ye de örnek olu-
yor.
Malezya'da 'Yaratıcı insanları üretebilecek bir
eğitim sistemine sahip olamazsak kaybederiz' ina-
nışı yaygınlaşırken eğitim özgürleştirilmeye baş-
lanıyor ve çocuklar seviyelerine göre farklı sınıf ve
sınavlara alınmaya yöneltiliyor.
'Yaratıcılık sadece araştırma ve geliştırmede ça-
hşanlar için değildir' diyen Singapur da yanlışını,
'Eğitimde bugüne kadar amaç, düşüncelerimizi
belli kalıplarla oluşturmaktı. Yeni amacımız ise da-
ha önce hiç kimsenin görmediği bir kalıp oluştur-
maktır' sözleriyle itiraf ediyor.
Japonya'da eğitim bakanlığı tarafından yapılan
çalışmalar; fen ve matematik bilgileri en üst dü-
zeyde olan, ancak bu konulardan nefret eden öğ-
rencilehn sayısının sürekli arttığını, bu nefrete de
okullara giriş sınavının yol açtığını gösterdi. Sınav-
lan kazanmakiçin sürekli yarışan öğrencilehn bir-
birlerine karşı da ciddi öfke duydukları ve birbir-
lerinden uzaklaştıklan belirtildi."
(Eğitimin Çözümü Reform başlıklı Ankara kay-
naklı haber, Radikal gazetesi, 11.01.03.)
Amerika ve Avrupa'dan sonra Asya ülkeleri de
eğitimlerindeki yetersizliklerı araştırıyor, yeni yön-
temler anyor ve uygulamaya koyuyorlar.
Avrupa ülkeleri eğitim yöntemlerini yeni adlarıy-
la anıyorlar: Lise eğitimi Sokrates, mesleki eğitim
Leonardo da Vinci, üniversite eğitimi Erasmus
adlarını taşıyor. Insanlık tarihinin bu büyük düşü-
nürieri, büyük yaratıcılan neden eğitim sisteminin
başlıklannı oluşturuyor? öncelikle düşünmemiz
gereken bu değil mi?
Sokrates adı bize 'diyaloglar'\ düşündürtüyor.
Lıselerimızde eğitim gören gençlerimizi 'karşılıklı
sorular ve yanıtlar sistemiyle eğitmemiz gerekti-
ğini' ortaya koyuyor bu adlandırma. Sorular sora-
cağız ve yanıtlarını araştmp tartışarak bulacağız.
Oysa bizim eğitim sistemımız 'monolog' biçimin-
de sürüp gidiyor. Her şeyi bilmesi gereken bir kişi
(öğretmen) konuyu anlatıyor, açıklıyor, konuyu bil-
mediği varsayılan kişiler de (öğrenciler) dinleyip
çalışarak konuyu öğreniyoriar(ezberliyoriar), son-
ra da sınav yapılıp not verilerek durum değerten-
diriliyor. Bu 'monolog sistemi'nde aykın sorular
soran, başka türlü düşünmek isteyen, tartışmaya
kalkışan öğrenci 'aykın, sorunlu, huzurbozucu'sa-
yılıyor ve dışlanıyor. Böylece yaratıcı beyinlere ka-
panan yol, uyumlu, itaat eden, söyleneni yapan öğ-
rencilere açılıyor.
Biz acaba kolaycı bir yol olan, ama hiçbir yere
varmayan 'monolog yo/ı/'ndan zorlu, engebeli,
ama çok yönlü amaca ulaşan 'diyalog yolu'na ge-
çebilir miyiz?
Leonardo da Vinci, çok yönlü bir yaratıcıdır, bir
dehadır. Mesleki eğitim de artık bilineni yinelemek
değildir.. yeniliklere açıkyaratıcı bir yoldur. Hem ku-
ramsal (teorik) hem kılgısal (pratik) becerılerle ya-
ratıcı olarak eğitilmek bütün meslekler için geçer-
li anahtar kavramdır.
Üniversite eğitimi için Erasmus yöntemi demek,
bilinenlerin dışına çıkma cesareti göstermek, insan-
cıl (hümanist), yaşamın merkezine insanı, insanın
özgür düşüncesini koyarak hareket etmek demek-
tir. Biz acaba üniversite eğitimimizi böyle özgür bi-
limsel bir alan çalışmasına çevirebılır miyiz?
Acaba eğitimimizin içinde bulunduğu sorunlan
cesaretle görme gücümüz var mı? Bunca çabaya
karşın elde edilen başarısızlıkları kabul edebilme
cesaretimiz var mı? Sistemi değiştirebilme cesa-
retimiz var mı?
Yoksa hâlâ, eğitimi ortaçağ dogmalarının yolu-
na nasıl sokabiliriz diye mi çabalıyoruz? Sorular bun-
lar, sorunlar bunlar, biz acaba neredeyiz?
e-mail: erdalatak(« superonline.com
faks:0212-513 90 98
Ağır cezalar içeriyor
Cezaevi tasansı
komisyonda
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Hikmet
Sami Türk'ün Adalet
Bakanlığı döneminde
TBMM'ye gönderilen
ve 58. hükümet tarafin-
dan da yenilenen ceza-
evlerinin yönetimiye ıl-
gili tasan bugün TBMM
Adalet Komisyonu'nda
görüşülecek. Açlık gre\-
lerini "teşyik" edenlere
20 yıla kadar hapis ce-
zası getiren tasanda, avıı-
katların belge ve dosya-
lannın da "şüphe haÛn-
de" aranması öngörülü-
yor.
TBMM'ye geçen dö-
nem gönderilen tasan-
da "açhkgrevlerine des-
tek"le ilgili düzenleme-
ler tartışma yaratmıştı.
Tasanya göre; hükümlü
ve tutuklulann beslen-
mesini engelleyenler
hakkında 2 >ıldan 4 yı-
la kadarhapis cezası ön-
görülüyor. Açlık gre\i
veya ölüm orucuna teş-
\ik veya ikna edilmele-
ri ya da bu yolda kendi-
lerine talimat verilmesi
de beslenmenin engel-
lenmesi sayılıyor. Bes-
lenmenin engellenmesi
nedeniyle ölüm meyda-
na gelirse, teş\ik eden-
lere lOyıldan 20 yıla ka-
dar hapis cezası veril -
mesi öngörülüyor.
Zorla müdahale
Açlık veya ölüm oru—
cunda bulunanlann ha—
yati tehlikeye girdiği ve—
ya bilinçlerinin bozul—
duğu doktor tarafindar»
belirlenince isteklenne;
bakılmadan hastaneye;
kaldınlmalan da hükme^
bağlanıyor. Tasanda "a—
fatvegörevineolursaol—
sun" ceza infaz kurum—
lan ve tutukevlerine gi—
ren herkesin duyarlı ka—
pıdan geçmek zomndaı
olduğu belirtiliyor.