03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 OCAK 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA J l i J v U i M vJİVJJ. [email protected] 13 ŞİRKETLER • SLAZENGER, 2003'e indirimle ve günlük giyimde rahat ve şık olmak isteyenler için tasarladğı City Line koleksiyonu ile giriyor. • ÇARŞI Mağazalan, kayak merkezlerindeki kar kalınlığının artmasıyla kış sezonunun favori sporu kayakta kullanılan malzemeler ile giysileri, spor reyonlannda sunmaya başladı. • MAXEVIILIAN, 2003 kış koleksiyonuyla kışı şık ve zarif geçirmek isteyenlere çarpıcı tasanmlarla, birbirinden farklı rengârenk mücevherler sunuyor. AVO • AVON, suyun enerjisi ve tazeliğinden ilham alan. canlandıncı ve doğal yeni parfümü L'eau Spray'i suyun duruluğunu yansıtan beyaz şişesinde satışa sundu. • AYGAZ'ın her yıl yayımlanmasına destek verdiği eserlerin sonuncusu Osmanh'da bahçe ve çiçek kültürünün gelişimini sunan "Hasbahçe: Osmanlı'da Bahçe ve Çiçek" oldu. • TOTAL. Performa Dizel ile yakıt tüketimini azaltan ve yüksek performansa olan etkisiyle profesyonel sürücülerin beklentilerini en iyi şekilde karşılayacak. • KOTON yeni yılı indirimle karşıladı. Mağazalar. Advantage Card'lı her ahşverişte etiketin yan fiyatına üç taksitli alışveriş yapma imkânı sunuyor. • YKM mağazalar zinciri müşterilerine yeni yıhn ilk fırsatını yüzde 5O'ye varan indirimle sunuyor. • BP, Global Bilgi'den aldığı hizmetle çağn merkezi oluşturdu. Müşterilerin 7 gün 24 saat kesintisiz başvurabileceği çağn merkezine 0 212 473 27 27 numaralı telefondan ulaşılabilecek. • MAM-COSFın çocuklann güven içinde seyahat etmesini sağlayan yeni modeli Priori serisindeki SPS Yan koruma sistemi, Ingiltere ve Almanya'da 2002'nin en iyi koltuğu seçildi. Güçlü: Olası Irak operasyonu nedeniyle ithalat yapmak için çalışma başlattık Savaş içinbuğday stokuANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tanm Bakanı Sami Güçlü. Türkiye'de buğday konusunda herhangi bir sıkın- tı olmadığını belirtirken Irak'ta yaşa- nacak olası bir savaşın yaratacağı spe- külatif hareketleri gözönüne alarak, TMO'nun 400 bin ton buğday ithala- tı yapması için çalışma başlattıklan- nı bildirdi. Bakan Güçlü, Köy Hizmetleri Ge- nel Müdürlüğü sosyal tesislerinde ga- zetecilerle sohbet toplantısı düzenle- di. Irak'ın etkisiyle temel gıda ürün- leriyle ilgili bazı fiyat hareketleri meydana geldiğini ifade ederek duru- mu izlediklerini kaydetti. Cerekenden fazla stok var Güvenlik stokunda, bulunması ge- reken miktardan 500 bin ton daha faz- la buğday bulunduğunu bildiren Güç- lü, "Türkiye'de buğdayla ilgili bir sı- kmtı olmadığı kesin, Türkiye'nin buğ- day üretimi ydhk ihtiyacınm üzerin- deifir" dedi. Güçlü, serbest ticaret anla^malan kapsamında Türkiye'nin Avrupa Bir- liği ülkelerinden 300 bin ton buğday ithal etme hakkı bulunduğunu anım- sattı. Bunun bir kısmımn da kullarul- dığına işaret eden Güçlü, "Spekülatif hareketleri engeflemek için 120 bin ton buğday ithalatuun derhal başlaması konusunda çabşmalarda başladı" de- • Bakan Güçlü, Irak'ta yaşanacak olası bir savaş nedeniyle kıtlık olmayacağını belirterek spekülatif hareketleri aşmak amacıyla TMO'ya mayıs sonuna kadar 400 bin ton buğday ithalatı için izin verildiğini söyledi. di. Bu girişimlere karşın buğday sı- kmtısı olduğu yönünde haberlerin çıktığını belirten Güçlü, TMO'ya ma- yıs sonuna kadar 400 bin ton buğday ithalat izninin verilmesi için çalışma başlattıklannı bildirdi. Söz konusu ithalatın Gümrük Ver- gisi'nden muaf tutulacağını ve sade- ce piyasayı düzenlemek amacıyla ger- çekleştirileceğini belirten Güçlü, bu buğdayın, TMO'nun da kâr edebile- ceği bir şekilde piyasa fiyatının altın- da satılabileceğini kaydetti. Güçlü, bu konudaki kararnameyi hazırladıklan- nı ve Başbakanlığa gönderdiklerini de söyledi. Sami Güçlü, buğday ithalatı konu- sunda gerekirse özel sektöre serbest- lik tanınacağıru kaydetti . Bakanlıktaki üst düzey atamalar- la ilgili bir soru üzerine Bakan Güç- lü, siyasi yapılanmaya gitmeyecekle- rini kaydetti. Türkiye üreticisiiçin önlem almadı Ekonomi Servisi - Türkiye, devlet sübvansiyonlannı büyük oranda kaldırmanın faturasını en temel ürünleri bile ithal ederek ödüyor. Destekleri kaldırarak kendi üreticisini, yıllarca yüksek düzeyde sübvanse edilen ve hâlâ çeşitli önlemlerle korunan gelişmiş ülkelerin üreticisiyle rekabette "kendi kaderine terk eden" Türkiye'de bu süreçte ahnması gereken önlemler de alınmadı. Örneğin tütün, findık gibi stratejik ürünlerde yeru pazar aramak yerine çareyi "ekhn alanlanm suurlandınnakta" bulan hükümetler, altematif ürün projesini de\Teye sokmadı. Şekerpancannda da bir yandan destek kaldınldı, ekim alanı daraltıldı, diğer yandan şeker ithal edilmeye başladı. Uzmanlann "tanmsal üretimi artürmaya dönük önlemlerin yerine getirüemeyeceği'' uyansına karşın EMF'nin de önerisiyle doğrudan gelir desteğine geçilerek yine gelişmiş ülkelerin sistemi uygulanmaya başlandı. Ancak bu sistemin gerektirdiği önlemler bile , / alınamadı. Geçen yıhn sonunda seçim dönemine denk gelen ödemeler dışında, üretici parasını v zamanında alamadı. Bu sistemin , - sağlıklı işlemesi için gerekli olan kayıt sistemi bir türlü tamamlanmadı. Geçmiş yıllarda Ziraat Bankası ile kısmen Halk Bankası'ndan üretim için düşük faizli kredi kullanabilen çiftçi, özelleştirme hazırhğı çerçevesindeki önlemlerle bu hakkından da mahrum edildi. İsmi paraya çevirmek isteyenlerce alınan 'domain' adlan, yüksek fiyatlar yüzünden satılamıyor Isimler alanın elinde kaldı • Alan adı ticaretinin Türkiye'de de geniş bir piyasası var. Bu konuda geç kaldıysanız, siteniz için düşündüğünüz isme 2 bin dolardan az olmamak üzere bir fiyat ödemek zorunda kalabilirsiniz. MtVE ZEYBEKOĞULLARI Internetin kullanım alanla- nnın çoğalmasıyla yaygın bir ticaret haline dönüşen doma- in (alan adı) satışı, eskisi ka- dar para etmiyor. Isim üzerinden para kazan- mayı mümkün kılan domaın ticareti, pek çok kişi ve şirket tarafından yapıhyor olmasına rağmen istenen yüksek fiyat- lar alıcı bulmayı zorlaştınyor. Sanal ortamda geniş kitlele- re ulaşmanın ve herkesin ilgi- sinı çekmenin yolunun akılda kahcı domain adlan kullan- maktan geçtiğinin keşfedil- mesı, kimi zaman "dudak uçuklatan" fiyatlann döndü- gü geniş bir "saühkdomain " piyasasını ortaya çıkarmış du- rumda. Ancak son gelişmeler, bu ticaretin geçirliliğini kay- betmek üzere olduğunu göste- riyor. Dünyada alan adı tıcaretin- den rahatsız olan çok ınsan ol- duğunu söyleyen Internet Teknolojileri Derneğı Başka- nı Mustafa AkgiU, bu ticaretin büyük ölçüde söndüğünü be- lirtiyor. tnternet üzerinde sa- tın ahnmış alan ad sayısının bir dönem 40 mılyona yaklaş- tığını kaydeden Akgül, günü- müzde bu sayının 20 milyona düştüğüne dikkat çekerek "Satmak için aldılar, satama- dılar"yorumunu yapıyor. "Kanımca alan adlan kamu- ya aittir'' dıyen Akgül, bunla- n alıp-satma fiknne karşı ol- duğunu, ancak alınan isme katma değer katarak bir mar- ka yaratılmasına itirazı olma- dığını dile getiriyor. Satılık domain adlannı bu- labileceğıniz sitelerin listesini uzatmak mümkün, ancak bunlardan www.hanel.com, www. turkcedomains.com ve www. turknavıgator. com site- leri, sunduklan "zengm" se- çenekleriyle dikkat çekiyor. Hanel.com'da farklı katego- rilerde satışa çıkardığı tam 307 domain adına yer veren Alihan Vergiliel, internet üze- rinde kullanılan ısmın "imaj yaratmak" açısından öne çık- tığını belirtiyor. İstanbul'a paha biçilemiyor Mustafa Akgül'ün marka yaratmaya yönelik fikirlerini destekleyen örneklerden biri, www. istanbul.com. Bu alan adını 1995'teprojelendirmek üzere aldığını söyleyen Köksal Abdurranmanoğhı, kendısıne bu ismi ahnak için Turizm Bakanlığı dahil pek çok teklif geldiğini, ancak satmayı düşünmediğini belirtiyor. Türkiye Otelciler Birliği, Turizm Yatınmcılan Birliği'nin katkılanyla şekıllenen siteye Istanbul Büyükşehir Belediyesi ve Turizm Bakanlığı'nın destek veriyor. Abdurrahmanoğlu, reklam taleplerinin giderek arttığı ve günde 15 bin kişinin ziyaret ettiği portalın, 2003'te kâra geçeceğini düşünüyor. Açık arttırmadaki bazı alan adlan Alan adı FiyatıfS) dershane.com 50.000 bilgisayar.com 50.000 microsoftturk.com 50.000 tatil.com 50.000 otel.com 40.000 gezirehbeh.com 30.000 seam.com 30.000 DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ /ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Yalpalamanın Maliyeti Son günlerde hükümetin ekonomi politikası yalpa yapıyor. Böyle olunca da ekonomi dünyasının, özel- likle de para piyasalannın aklı kanşıyor. Türkiye'nin 12 Aralık'ta Avrupa Birliği üyeliği görüş- melerinin başlaması için kesin birtarih alamaması ve giderek yakınlaştığı anlaşılan olası bir Irak Savaşı'nın yaratacağı olumsuzluklar, esasen, para piyasaların- da güven sorunu yaşatmaya yetiyordu. Hükümet yapmakta olduğu yasal düzenlemeler ve kimi uygulamalarıyla bu olumsuz ortama katkı yapıyor; uygun deyimiyle tuz-biber ekiyor. Iktidar partisi, seçim öncesinde verdiği söze uyarak, say- dam ve dürüst bir kamu yönetimi oluşturma ama- cıyla, milletvekili dokunulmazlıklarına dokunmalıydı; bunu yapmadı. Tersine, naylon fatura nedeniyle sa- nık olarak yargılanan Maliye Bakanmı kurtarma- ya çalışıyor. Yaptığı yasal düzenlemeler de hem et- kin ve verımli bir devlet yönetimi anlayışından uzak- tır, hem de kendilerinden beklenen amaçlara ters so- nuçlar verecek gibi görünüyor. Mali Milat ve Vergi Affı yasalannın öyle sanıldığı gi- bi vergi tabanını genişletmeye yetmeyeceği çok açıktır. Yine hükümetin Ihale Yasası'nın uygulanma- sını erteleme gırişımi de saydam ve rüşvet ve yol- suzluktan uzak bir hükümet anlayışına ters düşüyor; yani piyasada güveni sarsıyor. Hükümetin vergi ba- nşı anlayışıyla yürürlüğe koymak istediği vergi affının da sahte fatura kullanan ya da kaçak işçi çalıştı- ranlan koruyan bir özellik taşıması, buna karşılık ya- salara uyarak vergisini zamanında verenleri ceza- landıracak olması, birçok yönüyle para piyasalann- da olumsuzluklar yaratıyor. Bunlann başında toplumda kural olarak egemen ol- ması gereken vergi ödeme isteğinin ortadan kalk- ması geliyor. Bir başka anlatımla hükümet, vergi ka- çıranı ödüllendirirken dürüstçe vergi ödeyeni ce- zalandınyor. Bir hükümet için bundan daha büyük güven yıkıcı girişim olabilir mi? Ek olarak böyle bir uygulamanın doğrudan vergi gelirlerini azaltması ka- çınılmazdır. Bu açığı kapamak için de vur abalıya yak- laşımıyla, gelir ve kurumlar gibi doğrudan vergiler azaltılırken, vergi türlennin en haksız ve eşitlikten uzak olan türü olan dolaylı vergiler hızla arttınlıyor; ben- zine neredeyse her gün zam geliyor. Para pıyasalarında güveni azaltan bu gelişmelerin gelecek haftalarda nelere mal olacağı bir yana; son günlerde borsa düşüşe geçmiş, döviz kuru yüksel- miş bulunuyor. Ancak daha somut ve büyük bir ka- yıp, devlet iç borçlanma faizleriyle yaşanıyor. Iç borçlanma faızleri enflasyondaki düşüşe koşut olarak ocak ayı başlarında yüzde 50'ler düzeyine in- mişti. Ancak yukarıdaki özetlenen gelişmelerin bir sonucu olarak faiz oranlan yeniden tırmanışa geç- ti ve geçen hafta Hazine'nin yaptığı iki iç borç ihale- sinde, yaklaşık dokuz puan bir artışla yüzde 60 do- layınatırmandı. Eğerenflasyon oranı 2003'te, prog- ramlandığı gibi yüzde 20 dolayında olacaksa, yüz- de 60 bileşik faiz, 40 puanlık reel faiz demektir. Bu faiz artışının yalnızca bu borçlanma nede- niyle Hazine'ye yükledıği ek maliyet 140 trilyon li- ra dolayındadır. Toplam iç borcun 145 katrilyon lira- ya tırmandığı, bunun 63.2 katrilyonunun yani yüzde 43.6'sının değişken faizli olduğu göz önünde tutu- lursa 2003'te yaşanacak faiz yükselişlerinin yarata- cağı ağır yük daha iyi anlaşılır. Bu yükü taşımak ko- lay değildir. Ekonomi 2003'e, beklenenden daha hızlı düşen enflasyon ve yine beklenenden daha yüksek bir bü- yüme oranıyla girdi. Ancak ekonomi yönetimi hiç de bu olumlu gelişmeyi daha da ileri taşıyacak bir izle- nim vermiyor. Saatin sarkacı düzenli salınır; hükümet ise hiç de güven vermeyen bir biçimde yalpalıyor. Yalpalamanın maliyeti de giderek yükseliyor. yakup(a metu.edu.tr L L StCONOMİ J J 1942: Istanbul'da halka ekmek kamelerinin da- \ ğrtımına başlandı. —•* 1971: Bakanlar Kurulu, geçimini tek araç üze- nnden sağlayan şoförlerden "otomobil alım ver- gisi" alınmaamasaını kararlaştırdı. 1975: Aktaş şirketi kuruldu. 1977: Renault otomobıllere zam yapıldı. 1994: Sendikal hak ve yetertı maaş istekle- riyle tüm Türkiye'de gerçekleştirilen me- mur eylemlen Ankara'da olaylı geçti. ergin.yildizoglufablueyonder.co.uk Bush yönetiminin benimsediği, "yeni sa- vunma stratejisi" yakında değişebilir. Sür- dürülebilir olmadığını, bir seri "ince ayarın" gerekebileceğini düşündüren belirtiler var. Bir temsll sorunu Iktidara geliş biçimi, kadrolannın oluşu- mu ve polrtika yapma stili, Bush yönetimi- nin, ABD "establishment "ini, dahadoğru bir deyişle "iktidar blokunun sözcülerini" bir bütün olarak arkasına almayı başaramadı- ğını düşündürüyor. Birincisi, Bush yönetimi- nin kadrolarının, iş çevrelerinin "belli" (ener- ji, sılah) bir kesimiyle çok yakın hatta orga- nik bagları var. Burada "blokun" içindeki özel çıkarlarla, blokun genel çıkarları arasın- da bir uyumsuzluk doğması riski var. Ikinci- si, Bush kadrolarının muhafazakâr partinin köktendinci ve radikal hatta açıkça ırkçı ke- simiyle çok yakın hatta organik bağları var. Başsavcı Ashcroft ve geçenlerde istifa et- mek zorunda kalan Meclis Grubu Başkanı Lott, partiyle orta sınıf tabanı arasında önemli bir sorun alanı yarattılar. Burada da muhafazakâr partinin geleneksel, yüzü orta sınıflara dönük "laik, demokratik" bir muha- fazakâr çizgiyi benimsemiş ve parti yöneti- mini elinde tutan elitle, Bush yönetiminin kadrolarının eğilimleri arasında bir çelişki var. Üçüncüsü, Bush yönetiminin kadrolarının, Israil'in en muhafazakâr ve militarist kesi- miyle yakın, hatta organik bağları var. Iktidar blokunun kimi saygın dış polrtika stratejist- leri, (Ortadoğu banşı ve Irak savaşı tartışma- larında dile getirdikleri gibi) bu bağlara kar- şı olmamakla birlikte, bu bağların ABD'nin genel ve uzun dönemli çıkarlanyla çelişme- ye başladığını düşünüyorlar. Muhafazakâr "establishmenfin bir ke- simi giderek sesini yükseltmeye, Bush yö- netiminin iç ve dış polrtika yönelimlerini eleş- tirmeye başladı. Çünkü bunlara göre Bush yönetiminin politikalan, ülke içinde ve ulus- lararası alanda, bu "blok" için bir meşruiyet sorunu yaratıyor. Cönülsüz' imparatorluk ABD'de de muhafazakâr elit arasında ye- ni savunma stratejisinin şu üç bileşeni, özellikle tartışılıyor: "Tek başına davran- ma", "rejim değişikliği", "önleyici vu- ruş/savaş stratejisi". Bu üç bileşen, tam anlamıyla bir "imparatorluk stratejisi" olarak algılanıyor ve ((((((tartışmanın geçen haftalar- da yayımlanan üç ilginç ömeği: Michale Ig- natieff denemesi, "The Burden", New York Times, 5 Ocak; William Nordahous'un araştırması, "lraq: The Economic Conse- quences of War" (Savaşın ekonomık so- nuçları), The New York Revıevv of Books, 5 Aralık ve Prof. David C. Hendrikson'un ça- lışması, "Toward Universal Empire: The- re Dangerous Quest for Absolute Secu- rity" (Evrensel Imparatorluğa Doğru: Mutlak Güvenlik Kurmaya Yönelik Tehlikeli Bir Ara- yış), VVorld Policy Journal, Cilt XIX, No: 3, 2002 Sonbahar)))))) ve kaygılar, şu üç nok- tada yoğunlaşıyor: Birincisi, ABD bu proje- nin yükünü çekebilir mi? Roma Imparator- luğu taşınamayacak boyutlara ulaştıktan sonra çökmedi mi? "Dünyanın bu en özgür- lükçü cumhuriyetini" bir imparatorluğa çe- virmek gerekli mi? Ikincisi: Ya ABD, bu im- paratorluk projesini izlerken, müttefiklerin- den koparak yalnızlaşmaya başlarsa? Daha ince Ayar' da kötüsü, ya ABD dış politikası müttefikle- rini bloklaşmaya, kendi hegemonik girişim- lerinı güçlendirmeye teşvik ederse? Bu üç bileşeni, böyle ortalıkta tehdrt edici biçimde deklare etmek, ABD liderliğinin uluslararası meşruiyetini yıkmaz mı? Üçüncüsü: Ya bu imparatorluk projesinin ekonomik ve güven- lik boyutunun ülke içindeki yansımalan, ge- lir dağılımı, bireysel özgürlükler, anaysal hak- lar üzerindeki bozucu ve daraltıcı etkileri "ik- tidar bloku" ile orta sınıflar, ABD ile dünya arasındaki ekonomık ve ideolojik bağlan ko- parır, içeride ve dışanda meşruiyetini aşın- dırmaya başlarsa? Bir maliyet tartısması ABD muhafazakâr kesiminin en tecrü- beli ve denenmiş düşünürlerinin, Bush yö- netimine yönelik uyarılarını (müttefiklere önem vermek, Ortadoğu'da daha tarafsız biryaklaşım benimsemekgerekirvb.) uya- rılannı daha önce aktarmıştım. Yinelemek istemiyorum ancak, Avrupa Birliği Dış Po- lika Şefi, eski NATO Genel Sekreteri, Ja- vier Solana § nın ABD'yle Avrupa arasın- daki görüş aynlıklarını irdelerken, adeta bı- yık altından gülerek söylediği ve bu uyan- lan haklı çıkaran sözlerini aktarmak istiyo- rum: "Çok da kötümser değilim? Bun- lar, (Bush savunma stratejisi - E.Y.) Avru- pa Birliği'ni dünya politikasında daha etkin bir aktör olmaya itebilir. Böyle (ABD'yi dengelemek -E.Y.) bir sorumlulu- ğumuz var." (Financial Times, 8/01). Irak konusundaysa en çok kaygı veren noktalardan biri, VVilliam Nordhous'un aynntılı analizinde gösterdiği gibi de Bush hükümetinin, savaşın ilk andaki ve uzun dönemdeki maliyetleri ve süresi üzerine belirsizliği ortadan kaldıracak bir çalışma- yı bugüne kadar ortaya koyamamış olma- sı. Savaşın ilk andaki maliyeti, 50 milyar dolar da olabilir 140 milyar dolar da. Sa- vaştan sonra yeniden inşa süreci iki sene de sürebilir 10 yıl da. O zaman da maliyet- ler milyar dolardan trilyon dolarlara doğru artmaya başlar. Bu da savaşın salt Irak'la sınırlı kalması halinde (Nordhous). Ya ABD, operasyon alanını genişletmeye baş- larsa? Bu maliyetleri Irak petrolüyle karşılama hesaplarının gerçekçi olmadığını gösteren çalışmaları daha önce aktarmıştık. Geriye, yükü ABD ekonomisinin ve halkının çek- mesi seçeneği kalıyor. Ancak ABD ekono- misi, bugün 1950'ler ve 1990'lardaki gibi bir üretici ya da maii "yükseliş" yaşamı- yor. Aksine bir önceki "yükselişin" şimdi arkasında bıraktığı aşırılıkları temizlemek- le boğuşuyor. Geçenlerde, Martin VVolf'un, dolann geleceğini tartışan yorumunda çok çarpı- cı bir biçimde sergilediği gibi, bütçe ve ca- ri dengelerdeki açıklar hızla büyüyor, bü- yümeye de devam edecekler, "Süper güç, borç para ve borç zamanla yaşı- yor. Bu süreç sonsuza kadar devam edemez. Nasıl ve ne zaman sona ere- ceği konusu ise rahatsız edici bir belir- sizlik içinde kalmaya devam ediyor"(R- nancial Times 07/01, abç). Bush yönetiminin, ekonomiyi canlandı- rarak yükü çekilebilir hale getirmek için uy- gulamaya koyduğu politikalardatepki çe- kiyor. Hem liberal yazar Prof. Klugman'ın The New York Times'takı köşesinde hem de muhafazakâr VVeekly Standart dergi- sinde editörlerden Christopher Cald- vvell'in Financial Times'takı bir yazısında bu canlandırma paketinin, orta sınıfın hiç- bir işine yaramayacağını, ufak bir azınlığa büyük servet transferi yaptığını vurguladı- lar. Caldvvell'e göre "orta sınıf yalnızca üst sıntftan daha az bir pay almakla kal- mıyor, elindekini de kaybediyor" ve bu "muhafazakâr prensiplere uymayan bir polrtika" Özetle, Bush hükümetinin bugünkü po- litikalannda, en azından "acı ilacın üzeri- ni şekerle kaplamayı" amaçlayan bir "in- ce ayarın" yapılacağını düşünüyorum. Ama daha daha güvenlikli bir ortamın oluş- masını da beklemiyorum. Aksine, "ince ayar" diğer ülkelerin manevra alanlanm ge- nişleterek ABD'nin etkisini kırmaya yöne- lik girişimleri güçlendirerek siyasi belirsiz- likleri daha da arttırabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle