Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÜL 20O2 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR kuftur(a cumhuriyet.com.tr 15
KâmiIMasaracıİzmin'de
• Külrür Servisi -
Gazetemız
çizerlerinden Kâmil
Masaracı Izmir
Entemasyonal
Fuan'ndabugün
20.30-22.00 saatleri
arasında Kitap Nota
Sokak'ta yapılacak
imzagûnü
kapsanunda
okurlanyla buluşacak.
Aynca aynı yerde
Masaracı'nın fuar
kapsanunda açılan 'KüJtür Çizik' başlıklı
sergisi de görülebilir.
GezîcJSinemalarŞenliğj
• Kültür Servisi - Güneydoğuda Bağımsız
Yapımlar Şirketi'nin Gezici Sinemalar
Şenliği, Trakya yoğunluklu Marmara
Bölgesi turnesiııi tamamJadı. Gezici şenliğin
şimdiki hedefi ise Güneydoğu Anadolu
Bölgesi. 21 EylüFe kadar sürecek
Güneydoğu turnesi boyunca başta
Diyarbakır, Mardin, Batman olmak üzere
birçok şehirde birbirinden ilginç ve ödûllü
fîlmler gösterilecek. Şenlik, tamamen mobil,
yüksek standartlarda teknik donanımla
gerçekleştiriliyor. Sistera, 500 kişi kapasiteli
bir gösterim alanı ve 2500 W'lık ses
düzenine sahip. Filmler 35 mm, projeksiyon
cihazıyla gösteriliyor.
VENEDIK
Altın Aslan
'Magdelena
Rahibeleri'nin
NİLGÜN CERRAHOCLU
ROMA - Papa çok kızacak. Venedik Film Fes-
tivali'nin en prestijli ödülü "Altın Aslan", kilise-
yi yerden yere vuran "Magdelena Rahibeleri"ne
gitti. Italyan devlet TV'si, festival jürisinin aldığı
karan "cesur" bulurken: "Venedik'in en büyük
ödölünü aykırı bir film aldı" dedi. Vatikan'ın
resmi yayın organı "Osservatore Romano" ile
ttalyan piskoposlannın gazetesi "Avvenire", fil-
min Venedik gibi uluslararası bir festivalde "gös-
terilmesini" bile esefle karşılamış, ağır dille eleş-
tirmişti.
Jüri karanndan çok önce "Cumhuriyet" ("Sağ-
nak" 2 Eylül Pazartesi) fılmin "olay" olduğunu
yazdı. Venedik Film Festivali ile ayru anda îtalyan
sinemalannda gösterime giren filme ilk andan iti-
baren olağanın dışında ilgj gösterilmiş, eleştirmen-
lenn ortak beğenisini toplayan film, yanşma film-
leri içinde "en çok alkış alan" ve "Altın Aslarr'a
"en güçlü aday" gösteriien film ofmuştu. Jürinin
karan bu açıdan sürpriz olmadı. Eleştirmenler ilk
gûnden "Festival Jürisi Vatikan hiyerarşisinin
baskısında kalmazsa ödül bu filme gider" de-
mişti. "Altın Aslan" ödülü, "din" faktörünü mo-
dern zamanlarda hiçbirzaman görülmediği ölçüde
ön plana çıkaran "uluslararası ortanıa yanıt".
Filmin yönetmeni Peter Mullan bu filmle 11 Ey-
lül'den bu yana kaba ve kalın hatlarla işlenegelen
"Uygarlık = Hıristiyan Batı". "V'ahşet ve bar-
barlık = Islam" retoriğine ağır darbe indiriyor. Ve
"Uygarlık = Fanatizme hayır demektir" diyor:
"Fanatizm söz konusu olduğunda, kendi günah-
larıyla hesaplaşması gereken Hıristiyanlık baş-
kasına ders veremez. Biz Hıristiyanlar. önce ken-
di fanatizmimizin (ya da fanatizmlerimizin) öze-
leştirisini yapalım"'
Işte, "Magdelena RahibelerF'nın. "Vatikan
topraklannı" kapsayan ttalya'da ödülü almasının
derin aniamı bu. "Uygarlık çatışması"run işpor-
taya düştü 11 Eylül'ün yıldönümüyle çakışan bir
zamanlamayla "Magdelena RahibelerP'ne veri-
len "Altın Âslan", "rastlantı" değil. Ödül, "si-
yasimesaj" taşıyor.
"Katolik lager fflmi"...
"Magdelena Rahibeleri"nde Katolik kilisesi-
nin kurbanı dört kadının öyküsü anlatılıyor: Ber-
nadette, Rose. Crispina, Margaret... "Katolik bir
lagerde yaşayan" bu kadınlar, kilisenin elinde e-
sir gibi kullanılıyor. Bernadette kaldığı yetimhane-
de "tebdit" olarak görülen birgüzelliğe sahip. Ro-
se'un evlilik dışı çocuğu oluyor. Crispina "geri".
Margaret bir dost düğününde tecavüze uğruyor.
Film Margaret'in öyküsüyle başlıyor
"Magdelena Rahibeleri" Irlanda'da aynı isim-
le anılan bir dızi manastır işletiyor. Magdelena In-
cil'de "nedamet getiren" bir fahişenin adı. "In-
cil"e gönderme yapan manastır. "kötü yola düşen,
aykırı, damgalı" kadınlara Katolik Irlanda karan-
h'ğında bir "çatı" sağlıyor. "Çatı" ile fakat "ali-
cenap" bir din kurumundan beklenen "şefkatli
sığınak" kastedilmiyor. Rahibeler. toplumca dış-
lanan. evden atılan kizlan insafsızca kann tokluğu-
na "çamaşırhanede" çalıştırıyor. Rahibelerin iş-
lettiği bu manastırlara düşen kızlar, günde hiç dur-
madan "on saat çamaşır yıkıyor" ve -böylece
»embolik anlamda da- alınlanndaki "lekeyi" te-
nizlemeye mahkûm ediliyor. Beş kuruş almadan,
jrofesyonei çamaşırhane hizmeti veren manastınn
»eliri "küise" ve "rahibelere" kalıyor. Birermah-
aim gibi çalıştıklan manastırda bir tas çorbayla
ıçlıklannı bastırmaya çalışırken, rahibeler karşıla-
ında zıyafet çekiyor. Kizlan soyup sapık yanşma-
ar yapıyorlar (kimin göğsü büyük, kiminki küçük
s.)... Saçlannı kazıyorlar. Papazlar, kizlan cinsel
rzulannı tatmın için kullanıyor.
Bernadette, Rose. Crispina, Margaret... Dışan
ıkamıyor. dışanyla irtibat kuramıyor, aralannda
onuşamıyor. Auschvvitz tutsaklan gibi. Ve 1964 Ir-
ında'sında geçiyor bunlar. Film bu yüzden "dokü-
lanter" nitelik taşıyor. Başrahibe rolündeki Phyl-
s McMahon nitekim "fiilen" bu manastırlarda
ıhibeiik yapmış. Sonra işkenceyi görünce kaçmış.
?96'da kapanan bu manastırlarda, 30 bin kadm tut-
ık kalmış içerde.
TT" TF" Çağdaşlannm büyük Rus yazanyla ilgili anılan Mehmet Özgürün çevirisiyle Türkçede
/Tıizünden umuda ÇehovECE BAKTIAYA
Rus edebıyatının en önemli ısimlerinden bi-
ri, dünya öykücülüğünde bir okul Anton Çe-
i hov... Çağdaşı yazarlann bu büyük yazarla il-
gili anılan, Mehmet Özgül'ün çevirisiyle,
'Çağdaşlannm Anılarıyla Anton Çehov'
adıyla Cem Yayınevi'nden çıkarak okuyucu-
suyla buluştu.
- Dünya öykücülüğünde Çehov'un yeri ne-
dir?
MEHMET ÖZGÜL - Anton Çehov ülke-
mizde kısa öykü alanında 'dünyanın en büyük
yazan' olarak bilinir. Bu söylem eksiktir, o ba-
kımdan hayli yanıltıcı bir sonuç doğurmaktadır.
Çehov Türkçeye çevrilirken sonu beklenmedik
durumlarla biten, güldürücü, şaşırtıcı kısa öy-
küleri seçilmiştir, bu türe girmeyenlerin çoğu-
na el sürülmemiştir.
1990'larda, Anton Çehov'un lasa öykülerinin
defalarca çevrildiğini, ancak bütün yapıtlannın
üçte ikisüıin el sürülmeden durduğunu fark et-
tim. Dostum Ali Uğur'un, Çehov'un bütün öy-
külerini yeniden Türkçeleştirme önerimi des-
teklemesiyle, öykülerin tümünün çevirisini ta-
mamladım, böylece Çehov'un bütün öyküleri
Cem Yayınevi'nde 8 ciltte toplanıp yayımlan-
dı.
Çehov; Gogol ve Dostoyevsld'nin izleyicisi
olarak asıl yazarük yüzünü, kısa yaşamının son
15 yıllık döneminde yazdığı 30-50 sayfalık ve
daha uzun öyküleri ile oyunlannda gösterir;
böylece kısa öykülerinden değişik konulan ir-
deleyen daha derin bir yazar olarak karşımıza
çıkar. Bana öyle geliyor ki, eğer Çehov 70 ya-
şına kadar yaşasaydı, o yaşa kadar yazacağı ro-
manlanyla Dostoyevski ve Tolstoy'un yapıtla-
nndaki zenginliğe ulaşacaktı.
Kişiligi ve erdemleriyle de sevüiyordu
- Bir yazar üzerine böylesine kapsamlı bir
kitap ilk kez yayımlanıyor. Neden Çehov?
ÖZGÜL - "Çağdaşlarının Anılanyla An-
ton Çehov" adlı kıtabın böylesine kapsamlı
oluşu. Çehov'un kendi çağının yazarlan, sanat-
çılan, aydınlan üzerindeki etkisinin büyüklü-
ğüyle açıklanabilir. Anton Çehov dünya çapın-
da bir yazar olmasının yanında aydın kişiligi ve
erdemleriyle sanat çevresinde beğenilip sevili-
ir yazann
değeri ne kadar
büyükse o yazann
yapıtlannın başka
bir dile çevirisinde
de o kadar çok
güçlükle
karşılaşıhr. Anton
Çehov'u bütün
öyküleriyle,
gerçekten de
çağdaşlannm
yazdığı anılarla
böylesine iyi
tanıdıktan sonra
geriye bütün
bunlan Türkçeye
eksiksiz aktannak
kalıyordu. Bunu
gerçekleştirmek
için büyük titizlik
ve sorumluluk
gerektiğinin hep
bilincinde oldum.'
yordu. Anı yazarlan bunu açık açık belirtiyor-
lar.
- Sizce Çehov'un Türk öykücülüğüne kat-
kısı olıtıuş mudur?
ÖZGÜL - Bana öyle geliyor ki, Türk öykü
yazarlanna etkisi bakımından Çeho\'dan çok
Maksim Gorki'yi göz önünde bulundurmak
gerekir. Köy Enstirülü yazarlann da katkısıyla
ülkemizde uzun bir dönem "toplumcu gerçek-
çi" edebiyat akımı başlar ve yaygın olduğu için
bu türiin etkili yazan Gorki edebiyatımızm yö-
nelişüıde daha büyük bir önem kazanmıştır. Bu-
nunla birlikte, Çehov'un bir klasik olarak bü-
yüldüğüyle, sanat anlayışındaJci derinliğiyle
Türk yazarlannı etkılemesi çok doğaldır.
- Yaşamının akışında biçimlenen ve gide-
rek 'sol' bir Idmlik kazanan Çehov'un siya-
sal yaklaşımı, ortaya koyduğu yapıtlara na-
sıUansımıştır?
OZGÜL - Anton Çeho\; çağının eleştirmen-
lennce ideolojilerden uzak, renksiz bir yazar
olduğu savıyla nitelenip suçlanmıştır. "Eleşti-
rel gerçekçi" kimliği taşıyan Çehov'un, kendi
döneminin siyasal akımlanndan bir dereceye
kadar uzak kalması ona özgürce yaratıcılık ola-
nağı sağlamıştır. Öykülerinde yaşam dramını
öylesine derinden hissettirmiştir ki, biz kendi-
mizi, çevremizdeki insanlan tüm gerçekliğiyle
görürüz. Çehov, bütün güçlü aydınlargibi umut
doludur. dünyanın parlak geleceğine inanır; bi-
limsel, eğitsel, sanatsal çalışmalar, devletin, be-
lediyelerin, sivil toplum kuruluşlannın, varlık-
lı kişilerin katkısıyla ülkenin çoğunlulda yok-
sul, cahil köylü ve işçilerinden oluşan nüfusu-
nun kalkınıp gelişeceğini özellikle vurgular.
Hümanist-materyalist bir bakış açısıyla birçok
öyküsünde üzerinde durduğu bu konular onun
"solculuğu"nun kanıtıdır.
Oyküleri'nde 'küçük insaıTı işledi
- Çehov'un yazma tekniğini, dilini, mizah
anlayışını farklı kılan nedir? Bir dönem öy-
kücülüğünün Maupassanfa benzetilmesi ne
kadar gerçeklik taşır? \apıtlannda kimlerin
etkileri görülür?
ÖZGÜL - Anton Çehov, öykü kahramanla-
nnı Rus toplumunun değişik katmanlanndan
seçmiştir. Özellikle belirli zümreden insanlara
öncelik vermemiş; hekim olarak görev yaptığı
hastanelerde yakından tanıdığı köylüleri, işçi-
leri, memurlan, esnaf takımını, kısacası 'kü-
çük insan'ı; bir oyun yazan olarak da tiyatro
çevTesinden insanlan sıklıkla öykülerinde işle-
miştir. Süslemeden, abartıdan uzak, kısa ve öz-
lü betimleme Çehov'un belirgin yazış tarzıdır.
ilk öykülerinde güldürü öğelen öne çıkarken
daha sonraki yapıtlannda hüzün ağır basar. Çe-
hov hiçbir kahramanının savunuculuğıınu yap-
maz, ideolojik tercihlerde bulunmaz. Başkala-
nnı kıskanmak, küçük görmek, kötülemek gi-
bi bir turum içine girmez. Hayranlık duyduğu
kahramanlannı övgüye kaçmadan anlatır.
Maupassant, Gogol, Dostoyevski, Tolstoy
gibi yazarlann sanatına büyük saygısı vardır.
- Bir çevirmen olarak Çehov'u Türkçeye
aktarmak zor mu?
ÖZGÜL - Edebiyat çevinsinin mükemmel-
liğe ulaşmasında bitmez tükenmez zorluklar
vardır. Bir yazann değeri ne kadar büyükse o ya-
zann yapıtlannın başka bir dile çevirisinde de
o kadar çok güçlükle karşılaşıhr. Anton Çe-
hov'u bütün öyküleriyle, gerçekten de çağdaş-
lannm yazdığı anılarla böylesine iyi tanıdıktan
sonra geriye bütün bunlan Türkçeye eksiksiz
aktarmak kalıyordu. Bunu gerçekleştirmek için
büyük titizlik ve sorumluluk gerektiğinin hep
bilincinde oldum.
Ferhan-Ferzan Önder ve Humperdinck Yapı Kredi Sanat Festivali 'ricle
Klasik ve romantik müzikzivi
Önder kardeşlerin konseri bugün saat 20JO'da CRR'de.
Kültür Servisi - Yapı Kredi Sanat Festi-
vali eylül ayında iki farklı konsere ev sahip-
liği yapacak.
Festival kapsamında ilk konseri Ferhan -
Ferzan Önder kardeşler verecek. Geçen
günlerde Avrupa'nın en saygın müzik ödül-
lennden biri olan The Echo Classical Avvard'ı
kazanan ikili, bu gece saat 20.30'da Cemal
Reşit Rey'de Friedrich Phillip - Pesendor-
fer ve Marfin Kerschbaum eşliğınde ızle-
yicilerle buluşacak.
tkilinın geçen yıl Antonio Vivaldi'nin
'Dört Mevsim' adlı eserinin iki piyano için
uyarlaması, EMI Classics taranndan piyasa-
ya çıkanlmış ve başta Avrupa ve Japonya ol-
mak üzere tüm dünyada sunulmuştu.
Festivalin bir diğer konuğu da Engelbert
Humperdinck. Sanatçı, 22 Eylül Pazar ak-
şamı saat 21.15 'te Cemil Topuzlu Açıkhava
Tiyatrosu'nda sevenleriyle buluşacak. 70'li
yıllann romantik prensi olarak anılan Hum-
perdinck, izleyicileri dünden bugüne uzanan
bir müzik yolculuğuna çıkarmayı hedefliyor.
Küçük yaşlarda saksofon çalmaya başlayan
sanatçı, 1966 yıhnda Tom Jones'un mena-
jerliğini yapan Gordon Mills ile çalışma-
ya başlamıştı. Humperdinck'i 1970'lerde
şöhrete götüren albümü, "Relase Me"
adını taşıyor. 1987'deGloriaGaynor ile
birlikte "Remember I Love You" adın-
da bir albüm yapan sanatçı 35 yıllık ka-
riyeri boyunca 64 altın, 23 platin plak ve
birçok Grammy ödülü kazandı.
Son olarak 2000 yılında piyasaya çı-
kardığı "At His Very Best" albümü
ile Ingiltere'nin Top 10 listesinde uzun
süre ilk sıralarda yer almıştı. Halen 18
kişilik grubuyla tumelere çıkmayı
sürdüren şarkıcı, eklediği çeşitli tak-
lit, performans ve esprilerle konser-
lerini daha eğlenceli hale getiriyor.
Sahnede yaptığı taklit listesinin ba-
şında Dean Martin, Elvis Presley,
Julio Iglesias gibi ünlüleryer alıyor.
Her şeye rağmen romantizmden as-
la kopmadığını belirten Humper-
dinck, "Hayatta aşka her zaman
yer var ve insanlar beni görmeye
geldikleri sürece ben orada olaca-
ğım" diyor.
prensi
Engelbert
umperdinck
34 yıldır büyük ozanın şiirlerini okuyup besteleyen Esin Afşar 13 Eylül'de bir konser verecek
Nâzım'm şiirleri Atlanta'da yankılanacak
NENA ÇALİDtS
Esin Afşar geçen aylarda Yunanistan'm Gü-
mülcine kentinde ve Istanbul'daki Atatürk Kül-
tür Merkezi'nde gerçekleştirdiği Nâzım Hik-
met Gecesi'nin ardmdan aym konseri 13 Ey-
lül'de Atlanta'da tekrarlayacak.
Medical Center Konser Salonu'nda yapıla-
cak konserde Afşar, Nâzım'ın şiirleri ile şarkı-
lann iç ıçe olduğu bir reperfuvarla izleyicile-
rin karşısına çıkacak.
Daha önceki konserlerinde olduğu gibi bu
konserinde de sanatçıya Nâzım Hikmet'in ye-
ğeni Murat Bergen anılan ile eşlik edecek.
Aynca New York'ta yaşayan yüksek lisans
öğrencisi aktör Gerçek Büyükağaoğlu Nâ-
zım'ın şiirlerini îngilizce sunarak geceye renk
katacak.
Büyükağaoğlu'nun Nâzırrf ın gençliğini ha-
tırlattığını belirten Afşar, üç yıldan bu yana
ABD'de konserler veriyor.
Atlanta'daki konserin oluşumunu sanatçı şu
sözlerle açıklıyor: |'TCA - GA Sanat Kuru-
lu, Georgia Türk Öğrenci Derneği ve Geor-
gia State Türk Öğrenci Derneği tarafından
gelen bazı yetkililer 'Şarkılarla Nâzım Hık-
met' belgeselimi izlemişlerdi ve onun üzeri-
ne benimle iletişime geçtiler. ABD'de Nâzım
Medical Center
Konser
Salonu'nda
yapılacak
konserde Esin
Afşar'a, Nâzım
Hikmet'in yeğeni
Murat Bergen
anılan ile eşlik
edecek. Gecede
aynca aktör
Gerçek
Büyükağaoğlu
Nâzım'ın
şiirlerini
Îngilizce
seslendirecek.
(Totoğraf: UĞUR
DEMİR)
ile ilgili bir gün yapmışlardı. Orada bu bel-
geselim gösterilmişti ve büyük bir beğeni
ropladı. Şimdi Atlanta'da vereceğim bu kon-
seri 22 Ekim'de Cemal Reşit Rey'de konser
salonunda tekrarlayacağım. Güzel bir çalış-
ma olduğu için yıl içinde farklj yerlerde ay-
nı konseri yapmak istiyonım."
34 yıllık sanatçıhk yaşamı boyunca Nâzım
Hikmet şarkılan söylediğini belirten Esin Af-
şar, Batılılann Amerikalılara oranla Nâzım'ı
daha iyi tanıdıklanm belirtiyor. 13 Eylül'de ve-
receği konserin amacının ABD'lilere Nâzım'ı
tanıtmak oldugunu söylüyor.
Yıl içinde Bilkent Senfoni Orkestrası'nca
uyarlaması yapılacak olan Nâzım besteleri Es-
kî Külrür Bakanı İstemihan Talay'm istifası
üzerine beklemede. Sanatçı, proje için bir la-
sım ödeneğin geldiğinin de altını çiziyor.
'Çocuklar yannın geleceğidir' fiknni savu-
nan Esin Afşar, kendi yapıtlanndan oluşan
'Pembe Uçurtma' adlı CD'si için Devlet Ti-
yatrolan ile görüştüğünü belirtti. Osman Dül-
ger ile iletişime geçen Afşar bu çalışma için
şunlan söylüyor. "Ona, çocuklara yönelik
konserler yapılmadığını söyledim. Böyle bir
şey yapmavı tasarladığımı belirttiğimde çok
heyecanlandı. Şu an bu proje için çalışıvo-
rum, amacım orkestrayı büyütüp çocukla-
ra da aynı zamanda müzik aletlerini tanıt-
mak. Devlet Tiyatroları bu projeye sıcak ba-
kıyor, şu an mali portresini çıkanyoruz."
Işıl Kasapoğlu ile de görüştüğünü belirten
Afşar, onunla da bazı etkinliklere imza atmak
istiyor. Aynı proje üzerine Kasapoğlu ile görü-
şen sanatçı muhtemelen yıl içinde dolu dolu bir
mizansene sahip olan çocuk konserleri vere-
cek. Sanatçı, yeni açılan Çevre Tiyatrosu'nda
gerçekleşecek olan bu konserler dışında 'Pa-
zartesi Konserleri' ile de müzikseverlerle bu-
luşmayı hedefliyor.