13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EITLÜL2002PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JİiJvtJiı\_J1VJX [email protected] 13 ŞlHKETLERDEN 1VIÜJDE LÜX, genç kozlann okul kıyafetleri altına giydikleri dizaltı çoraplan ve okul kıyafetlenne uygun ilrün yelpazesini piyasaya sundu. AYMERKEZokul alışverişleri için ünlü markaJann da aralannda bulunduğu onlarca seçenek ve uygun fıyatlar sunan kampanyalar hazırladı. ÇARŞI MAĞAZALARI, öğrencilerin tüm okul ihtiyaçlannın bulundugu "Okula Dönüş" reyonunu hizmete soktu. NIVEA, buğday yağı içeren ve su tutucu özelliğe sahip pişik kremi Nivea Baby ile bebeklere sağlıklı bir cilt armağan ediyor. ECZACffiAŞI- AVON'un yeni ürünü "Astonishing Lengts Mascara", kirpüderi daha uzun ve belirgin hale getirirken akma ve bulaşma sorununa da son veriyor. UNTTED COLORS OF BENETTON, "Back to School" adıyla 2002 sonbahar-kış koleksiyonunu piyasaya sürdü. BAŞAKHAYAT SİGORTA, 2002-2003 sezonunda Kültür Bakanlığı Istanbul Devlet Opera ve Balesi çocuk müzikallerine sponsor oldu. ALGİDA, ev tipi üriinler arasında piyasadaki "ilk sakızlı" dondurma olma özelliğini taşıyan Algida Maraş Usulü Saraylı Sakızlı'yı dondurma severlerin beğenisine sundu. ELECTROLUX, yanm saatte bulaşıkJan yıkayan, maksimum tasarruf özelliğine sahip, sessiz "ye, yükle, yıka" programlı yeni bulaşık makinelerini piyasaya sürdü. VESTEL'in tüketicilerine Kasım 2002 'de teslim edilecek üriiılerde yüzde 40 indırim ve 9 taksit imtânı sunan "Ön Öctmeli'' kampanyası 20 Eylül'e kadar süncek. FL0 SHOE STORE, 15 Eylül'e kadar süiîcek kanpanyasında, okul ayddcabılannda yüzde 30 a varan indirim ve tateit seçenekleri suıuyor. G^LLERIA yerli ve yalancı markalann yer aldğı mağazalanyla, olcıl ihtiyaçlanna yönelik alışveriş olaıaklan sunuyor. Tanm teknolojisine destek verilmezse 50 yıl sonra dünyanın yansı aç kalacak Zengin dünyaumursamaz•Açlık tehlikesine karşın gelişmiş ülkeler yürütülen çalışmalara kaynak aktarmadığı gibi var olan kaynaklan da geri çekiyor. Dünya genelindeki 1470 gen bankasımn kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor. Ekonomi Servisi - Istatistiklere göre, 8O0 milyona yakın insan, her akşam ya- tağına aç dönüyor. Cstelik gelecek 50 yıl içerisinde büyüyen yiyecek talebine paralel olarak gıda üretimi ikiye katlan- mazsa dünyanın yansı aç gezecek. Ta- nrn uzmanlan, sorunun tek çözümünü gelişmiş ülkelerin hâkimiyetinde olan tanm teknolojilerine yönelik çalışmala- ra ağırlık verilmesinde bulunuyor. Ancak, tıpkı yoksulluğun azaltılması- na yönelik "bollaftLazuygulamairpro- jelerde olduğu gibi, tanmsal alanda da gelişmiş ülkeler kaynak miktannda kı- sıtlamaya gidiyor. Tanm çeşitliliğini ve verimliliğinı arttırmak ıçin kurulan "gen bankalannın" dahi fon yetersizliği yü- zünden kapanmanın eşiğinde olduğu be- lirtiliyor. Birleşmış Milletler'in Johannes- burg'da düzenlediği Dünya Sürdürüle- bilir Kalkınma Zirvesi, sanayi toplumu- na geçişle "pabucu dama aülan" tanm alanrnda uygulanan yanlış politikalar yü- zünden dünyanın açlık tehdidiyle yüz yüze kaldığını ortaya koydu. Teknolojiyi elinde bulunduran güçle- rin savunma sektörii ıle sanayi ve fînans- taki "yeni trendlere" yönelik çalışmala- n son hızla sürerken "derebeytikler dö- nemininkazançkapısı" tanm "nedeol- sayapıhr" işlerarasınaalındı. Tanmnü- fusu, özellikle geiişmekte olan ülkeler- de kendi kaderine bırakıldı, kırsal alan- dan kente göçler işgücü açısından olum- lu sayıldı, tanmsal üretimdeki düşüş "it- halatla aşıhr" sanıldı. Tek tek ülkelerde tanm sektörünün yaşadığı darboğazın yanı sıra tüm dünya için gelecek günle- rin açlık vaat ettiğinin anlaşılmasıyla bu alana ilgi yoğunlaştı. 1990'larda kurulan genbankalan \ e biyoteknolojiye yönelik çalışmalarla tanmsal üretimde bir "dev- rim" yaşanacağı düşünülüyordu. Ancak veriler yapılan yatınmlann ye- tersiz olduğunu, aynlan fonlann giderek küçülmeye başladığını ortaya koyuyor. Londra Imperial College raporuna göre; kurulan 1470 gen bankası, aynlan mad- di desteğin düşmesi nedeniyle kapan- ma tehlikesi altında. Uluslararası Gı- da ve Tanm Örgütü'nün (FAO) araş- tırması, 1996 yılından 2000 yılma ka- dar gen bankalanndaki örnek sayısı ül- kelerin üçte ikisinde büyürken bu ül- kelerin yalnızca üçte biri aynlan kay- nak miktannı arttırdı. Zirvedetanm Dünya Bankası Sürdürülebilir Kal- kınma Bölümü Başkan Yardımcısı Ian Dürryada 800 mihon insan karnıru doyurabilecek ekonomik geürden yoksun. Istatistikler bu rakamın azahnak yerine artacağnu gösteriyor. l zmanlar sorunun çözülebilmesi için tanmsal üretimin arttunlması gerektiğiııj beürtirken çok kaühmh zirveJerde konuyu ele alan gelişmiş ülkeler yeterince kaynak ayırmrvor. Johnson, BM Zirvesi'nde yaptığı ko- nuşmada, tanm konusunda acil önlem- ler alınması gerektiğini bildirdi. Johnson, üretimi arttırmak için hem verimlilik hem de çevresel yönetimde alışkanlıklara karşı savaş açmak ge- rektiğini belirtri. Zirvede sivil toplum örgütleri ve uluslararası kuruluşlar, ta- nm politikası için bir de model oluş- turma karan aldılar. Hükümetler ve iş çevreleriyle de tartışılacak olan mode- lin iklimsel ısınma ve çevre konula- nndaki uluslararası yaphnmlara ben- zer bir yapıya kavuşturulması plan- lamyor. Ziraat Bankası, SSK maaş ödemelerinin ay içinde 8 güne çıkanlması için hazırlık yapıyor Eıııekli kuyruklarına çözüm arayışı ANKARA (AA) - Ziraat Bankası, emekli kuyruklannı birirmek için çalışmalannı sürdürüyor. Banka Genel Müdürü Niyazi Erdoğan, kuyruklann daha da azaltılması için SSK maaş ödemelerinin ay içinde 8 güne yayılması için çalışmalann devam ettigini bildirdi.Erdoğan, emekli maaş ödemelerindeki yoğunluğun, maaş ödeme günlerinde emeklilerin maaşlannı aynı saatlerde almak istemelerinden kaynaklandığını harırlattı. Maaş günleri özellikle sabah saatleri ve öğleye doğru olan zamanlarda yoğunluğun en üst seviyeye çıktığına işaret eden Erdoğan, maaş ödeme günlerinde saat 15.00'ten sonra sıranın çoğunlukla bittiğini belirtri ve emeklileri pik saatler dışında maaşlannı almaya davet erti.Emekli maaş ödemelerinde yoğunluğun azaltılması için ödemelerin ay içindeki günlere dağıhlması çabalannın sürdüğünü kaydeden Erdoğan, bu kapsamda SSK emeklilerinin maaş ödeme günlerinin 8 güne yayılması için çalışmalann devam ettiğmi kaydetti.Emekli Sandığı maaşlanrun 5 gün, Bağ-Kur maaş ödemelerinin de 4 güne yayıldığını hatırlatan Erdoğan, SSK ödemelerinin 8 • Ziraat Bankası Genel Müdürü Erdoğan, SSK maaş ödemelerini 8 güne çıkarmak için çalışmalann sürdüğünü kaydetti. güne çıkması ile birlikte maaş ödemelennde rahatlama sağlanacağını kaydetti. Emekliler arasında Bankkart kullanımırun hâlâ yüzde 20'ler seviyesinde kaldığını açıklayan Erdoğan. bunun arttınlmasının da kuyruklann azalmasına neden olacağının altmı çizdi.Yıl sonuna kadar ATM'lerin (para çekme makineleri) değişiminin bitirileceğini ve "smı sistemleri"nın devreye sokulacağını ifade eden Erdoğan, bunun yanında emeklilerin maaşlannı daha iyi değerlendirebihneleri amacıyla, hesaplanndan havale yapabilecekleri, fon alabilecekleri kolay hesabın devreye sokulduğunu kaydetti. Erdoğan, bundan böyle emekli maaşı verilen şubelere Milli Piyango ve fon satışı gibi emeklilerin bireysel bankacıhk taleplerini yerine getirecek satış elemanlan koyacaklannı da açıkladı. Erdoğan, emeklilerin talep etmeleri halinde hesaplanndan fon ve repo ürünleri alabileceklerini ve her ay gelmelenne gerek kalmadan paralannı değerlendirebileceklerini kaydetti. DÜNYA EKONOMÎSlNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA erginy(a tr.net Irak'a yönelik bir işgal girişi- miyie birlikte bölgede "kıyame- tin kopacağım" düşünerek, di- ni mitolojiden alınma bir deyim- le geçen hafta "emareler be- lirdi" diyebiliriz sanınm. Bush, en üst düzey danışmanlarının haftalardır kamuoyu önünde sürdürdükleri tartışmalan ses- sizce izliyordu. Geçen çarşam- ba, "Bugün, süreç burada başlryor" diyerek (Los Ange- les Times, 05/09) hem bu tar- tışmalann bir anlamda sonuç- landığını hem de çok yönlü bir savaş stratejisini harekete ge- çirdiğini açıkladı. Yine de kimi Amerikan entelijans analistleri- nin "60 gün içinde savaşa gi- diyoruz" (VVorldNetDaily. 04/O9) saptamalarına bakarak "Irak'ın işgali için geri sayımın başladığı" sonucuna ulaşmak- ta çok acele etmesek iyi olur, diye düşünüyorum. Diplomatik zaman hızjandı Bush'un çarşamba günü "baş/arf/ğ/"sürecin bileşenleri, geçenlerde Global Politikül- tür köşemizde özetledığimız tartışmalarda vurgulanan nok- talarla uygunluk halinde. Bu tartışmalarda Scovvcroft, Bre- zinzski, Kissinger gibi dış po- litika "duayenlerinin" uyanlan- nı üç başlık altında toplamıştık: (1) ÂBD savaşa yalnız girme- meli, mumkün olan en geniş it- tifaklara dayanmalı. (2) Başkan savaş kararını birkaç kişıye da- yanarak, kapalı kapılararkasın- da almamalı, (3) Ortadoğu'da- kı çatışmalar, her iki tarafa da baskı yapılarak bir gelişme sağlanamasa bile en azından bir süre için sterilize edilmeti. (21/08) Bush geçen hafta, önce Kongre grup liderleriyle bir top- lantı yaptı, sonra da savaş ıçin Kongre'nin onayını almak ama- cıyla başvuracağını açıkladı. Ay- nı günlerde Blair, ingiltere'de kaygıları gıdermek için Sad- Irak: Emareler Belirdi dam'ın krtle imha sılahlan yap- makta olduğuna ilişkin kanıtları taşıyan bir dosyayı yakında açıklayacağını söyledi. Bush ülke içinde Kongre'nin onayını alarak savaşa bir meş- ruiyet kazandırmaya çalışırken, uluslararası alanda da BM'nin onayını almak amacıyla bazı adımlar atmaya başladı. Bu bağlamda Bush, BM'nin Sad- dam'a son bir kez daha müfet- tiş göndermeyi önererek, kabul etmezsen arkasından işgal ge- lecek, demek üze- re bir karar çıkar- masını kabul etti. Bu arada BM Gü- venlik Konse- yi'ndebirvetoola- sılığını ortadan kaldırmak amacıy- la ABD yönetimi önce, "Irak'ta, Rusya'nın ve Fransa'nın eko- nomik çıkarlannı göz önüne ala- cağını açıkladı" (Financial Times, 05/09), hafta so- nunda da Bush, Rusya, Fransa ve Çin liderleriyle telefonla konu- şarak desteklerini isredı. Bush hükümetinin Ortadoğu sorunuyla ilgili ne yapacağı bel- li olmamakla birlikte, geçen haf- ta Şaron'un anıden "Banş açı- sından yeni bir olanak ortaya çıkmaya başladı" demeci (Ja- rusalem Post, 05/09) bunun, büyük bir kamyon bombasının bulunmasından sonra geri alın- maması, belki sinık bir tutum olacak ama, Israil-Filistin çatış- malarının bir süre için sterilize edilmesi hedefi bağlamında de- ğerlendirilebilir sanınm. Askeri zaman da Cumartesi günü Blair'in Bush'la yaptığı acil, basında "savaş konseyi" olarak yorum- lanan toplantının yanı sıra, sü- recin hızlandığını gösteren tek- nik gelişmeler de var. Örneğin ABD'nin Irak'ı çevereleyen üst- lerine personel ve malzeme yı- ğınağı yapmaya başladığı, or- dunun bu amaçla ağır zırhlt araç taşıyacak gemiler kıraladı- ğı (dolayısıyla kendi taşıma ka- pasitesini artık aştığı) bildirili- yor. Bölgedekı en büyük nükle- er uçak gemısı Kittiy Havvk'ın komutanının disiplini yeterince sağlayamadığı için görevinden alınmasına ilişkin haberler de savaş öncesi hazırlık bağlamın- da yorumlandı (The Times, 04/09). Bunlara ek olarak, cuma gü- nü gazeteler, son haftalarda Irak'a yönelik Ingiliz ve ABD "sort/"lerinin yoğunlaşmaya başladığını, en son 100 uçak- lık saldınnın aslında bir savaş hazırlığı olduğunu ve Bağdat'a kadar uzanan bir hava korido- runu, özel tımlerın helikopterle- rıne açmayı amaçladığını yaz- dılar (The Daily Telgraph, 06/09). Nıhayet cuma gunü As- sociated Press, BM silah mü- fettişleri ekıbinin başkanına atıfla "Uydudan çekılen fotoğ- raflarda, daha önce denetle- nen kimi bölgelerde şimdı izah edılemeyen yeni yapıların" saptandığını aktardı. Beyaz Sa- ray sözcüsü de bu fotoğrafla- nn Saddam'ın "Nükleersilah- lar geliştirmeye çalıştığının işareti olabileceğini" ileri sür- dü. Madalyonun öbür yüzü Ancak, yine de, tüm bu gös- tergelerin "işgal, hemen şim- di" dediğini kabul etmek zor. Birincisi, her ne kadar Bush Kongre'den, ekimde ara se- çimler için çalışmalarına ara vermeden önce bir karar bekliyorsa da New York Times'a göre Kongre konu- yu, haftalarca, enine boyuna, hatta kasım seçimleri sonrasına kadar tartışmaya ni- yetlı. Diğer taraftan, Carnegie Endove- ment tarafından ya- yımlanan raporda önerilen "anında is- tila tehdidiyle des- tekli denetim'', öne- nsinı BM benimser, Saddam da her şe- ye rağmen kabul ederse New York Times'ın bildirdiği gibi ye- ni denetimlerin sonuç vermesi bir yıl sürebilir (06/09). Bush'un Çin, Fransa ve Rus- ya devlet başkanlanyla yaptığı ilk koalisyon kurma çabalannın başanlı olmadığı (Irrternational Herald Tribune), Moskova, Paris ve Pekin'i ıkna edemedi- ği (Le Monde) anlaşılıyor. Ek olarak Blair'in açıklayacağı dosyadan yeni bir bilgi çıkma- sı da beklenmiyor (The Times). Uydudan çekilen fotoğraflara gelince, Christian Science Monitor'un, Körfez Savaşı'nın başlamasında en önemli ne- den olarak Irak ordusunun Su- udı sınırına yığınak yaptığını gösteren fotoğrafların, iş işten geçtikten sonra sahte olduğu- nun ortaya çıktığını anımsatan yazısına (06/09) dikkat çek- mekle yetinelim. Tüm bunlara ek olarak hiç de azımsanmaması gereken bir etken daha var. Birçok yorum- cuya göre, bugün karşımızda, belki de ABD tarihinin, kamu- oyu yoklamalarına en duyariı yönetimi var. VVashington Post/ABC kamuoyu yoklama- lanysa, halkın, Bush yönetimi- ni ancak geniş bir koalisyona ve BM karanna dayanarak sa- vaşa girdiği taktirde destekle- yeceğini gösteriyor. Diğer ta- raftan, savaşın 2004teki genel seçimlerde, Bush yönetiminin şansını azaltmayacak bir bi- çimde planlanması gerekiyor. Şu anda ekonomik durgunluk, şirket skandallan ve bunlarla hükümet arasındaki ilişkiler Bush yönetimini olumsuz yön- de etkiliyor, bir de bunlara sa- vaşın getireceği yüksek petrol fiyatlan, ek bütçe açığı ve niha- yet can kaybı gibi etkenler ek- lenirse... Bu koşullarda iki seçenekle karşı karşıya olabiliriz. Ya Bush yönetimi savaşa hemen, ne olursa olsun girip kısa sürede sonuç almayı planlıyor/umuyor, dolayısıyla da büyük bir mace- rayaatılmayahazırlanıyoryada "Ben çok sabıriı bir adamım" diyen Bush, milliyetçi duygula- rı seçimlere kadar canlı tutarak kamuoyu desteğıni arttırmayı ve işgali seçimlerden sonraya bırakmayı düşünüyor. ingilte- re'nin eski Irlanda Bakanı Mo Mowfam ın bu hafta Guardi- an'da vurguladığı gibi, eğer Irak savaşının esas amacı Sad- dam'ı devirmek değil de bir ka- nşıklık anında (Mowlam'a göre ABD Suudi rejiminin çok yaşa- mayacağına inanıyor) Batı adı- na Suudi petrollerine el koyabi- lecek bir konumda olmak ise aslında, istilayı aceleye getir- menın bir gereği yok. Ama ne- reden bakarsak bakalım, savaş kaçınılmaz görünüyor. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Bilişim Yetmez Geçen günlerde yeni bir bilişim rüzgân esti. Is- tanbul'da çok başanlı bir Bilişim Fuarı yapıldı. Da- ha önce de 10-12 Mayıs 2002'de Ankara'da Bili- şim Şûrası düzenlenmiştı. Bilişimın önemsenmesı hiç kuşkusuz çok doğ- rudur; yerindedir. Yaygın benzetilmesiyle bilişim, toplumsal yaşamın sinir sistemi gibidir. Başta yazılım olmak üzere, donanım, internet kullanımı, bilgisayarokur-yazarlığı; e-ticaret; e-devlet gibi sü- reç ve uygulamalar yaşamın etkinliğini sağlar. Bu nedenle de bilişıme ve bilişimin yaygınlaşmasına ne kadar önem verilse azdır. • • • Ancak, bilişim, bilim ve teknolojik yenilik dedi- ğimız bir büyük sistemin bir parçasıdır; daha doğ- rusu altyapısıdır. Onun yerini alıyormuşçasına algılanması, ışin özünü kaçırmak olur. Günümüzde, istikrariı ekonomik büyümenin ve toplumsal gelişmenin gerçek kaynağı, teknolo- jik yeniliktir Teknolojik yenilik de araştırma-gelış- tirmeye (AR-GE) ya da bilgi üretimine bağlıdır. Eğer bir toplum, bilimsel üretimde güçlenir ve bu- nu ekonomide kullanmayı başanr, yani teknolo- jik yenilik yaparsa, ekonomik gelişmesi hızlanır. Tek- nolojik yenilik, verimi arrtırır, ürünün kalitesini iyileş- tirir; sonuçta, üretilenin satılması kolaylaşır; üreti- cinin geliri artar. Bu nedenle, (özellikle, dünyanın en gelişmiş ülkelerı ile Türkıye, Meksika, Güney Kore gibi kimi geiişmekte olan ülkelerin üye olduğu) OECD (Ekonomik Işbirliği ve Kalkınma Örgütü) ül- kelennde hükümetlerin birincil görevi, toplumla- rının bilim ve teknoloji yeterliliğinı yükseltmektir. Çünkü bu, toplumun geleceği açısından ya- şamsaldır. Gelişmiş ülkelerin hükümetleri, tam bir siyasal karartılık ve ulusalcı tutumla bu amacı gerçekleştirmeye çalışıyor. Bilim ve teknoloji yeterliliğinin yükseltilmesi, ko- lay iş değıl. Hükümetlerin bilinçli ve kararlı tutumu gereklidir, ancak yeterli değıldır. Bu amaca ulaşıl- ması ıçin, önce, AR-GE'ye aynlan kaynaklann art- tırılması, sonra da bu kaynaklan verimli bir biçim- de değerlendirecek kurumsal yapının oluşturul- ması gerekir. AR-GE'nın kurumsal yapısı denilinceaklımıza he- men üniversiteler geliyor. Bu doğrudur. Ancak, asıl AR-GE yapması gerekenler firmalardır. Yani bü- yüklü küçüklü mal ve hizmet üretimi bırimleri, araş- tırma ve geliştirmeye önem vermelidir. Türkiye'de geleneksel ve de genel olarak fimnaların böyle bir kaygısı yoktur. Ve bu durum, ülke açısından çok bü- yük bir eksikliktir. Firmalara ve üniversitelere ek olarak AR-GE yap- ması gereken üçüncü grup, devletin elindekı AR- GE kuruluşlandır. Devletin elinde, büyük çoğunlu- ğu tanm sektörunde olmak uzere, 100'e yakın araş- tırma enstitüsü vardır. Bu araştırma enstrtülerinin et- kin ve verimli çalıştıkları; üreticiye teknolojik yeni- lik desteğı verdikleri söylenemez. Türkiye'de bu üçlünün, yani firmalann, ünıversi- telerın ve kamu araştırma birimlerinin, önce ken- di içlerinde AR-GE'ye önem vermeleri, sonra da bukonudaişbiriiğiyapmaları, kesinbirzorunluluk- tur. Bu araştırma çekirdeğinin etkili bir patlama yapması için, çerçeve koşullannın yerine getirilme- si gerekiyor. Bu koşullar, esas olarak bilim ve tek- noloji altyapısıdır. Bilişim, bu altyapının en temel ögesıdır. Bunun tamamlayıcısı olarak yaratıcı yete- nekleri geliştiren ve yaşam boyu olması gereken bir eğitim düzeni ve işgücünün niteliğinin yüksel- tilmesi; araştırma finansmanının kurumlaşması; teknolojik yenilikten zarar görecekleri koruya- cak bir sosyal güvenlik sistemi ve iç ve dış pi- yasa koşullan vardır. Bunlara ek olarak devletin satın alma ve tek- noloji transferi politikalan dahil, bilim ve tekno- loji politikalarını ulusal bir çerçeveye yerleştirmesi, bilim insanlarının ve başta mühendisler olmak üzere uygulayıcıların. gerek politika oluşturulma- sı, gerekse uygulama sürecine etkin katılımlannın sağlanması büyük önem taşıyor. Bilişim adımlan çok olumlu; ancak bunlan bütün- cül bir teknolojik yenilik programıyla tamamla- mak gerekiyor. [email protected] Sonbaharda sonuclandırılacak Dünya Bankası'ndan yardım beklentisi ANKARA (AA) - Dünya Bankası ile ilk- bahardöneminde hazır- lıklanna başlanan, 2003-2005 dönemini kapsayacak toplam ma- li yardımm belirlenece- ği Ülke Yardım Strate- jisi (CAS) görüşmeleri- nin sonbaharda sonuç- landınlması bekleniyor. Dünya Banka- sı 'ndan, üç yıl için orta- lama 4.5 ile 5 milyar dolar düzeyinde bir ma- li yardım sağlanması planlanıyor. Türkiye'nin, üç yılhk bir dönem içinde uygu- lamayı planladığı proje ve program portföyü- nün, Dünya Bankası kredisiyle desteklen- mesini amaçlıyor. Yet- kililer, halen yürürlükte olan CAS'ın esasen, Dünya Bankası mali yı- lı olan gelecek yıl hazi- ran ayına kadar sürme- si gerekirken fiili ola- rak bu yıl sona ereceği- ni kaydediyorlar. Edinilen bilgiye göre, Dünya Bankası'ndan ihtiyaca göre, üç yıl için yaklaşık 4.5-5 milyar dolar arasında bir mali yardım sağlanması planlanırken bu raka- mın, Türkiye'nin top- lam proje ve program talebini karşılayabile- cek yeterhlikte olduğu kaydediliyor. Bu arada Dünya Ban- kası'ndan üç yıl için sağlanacak yeni CAS kredisi portföyünde, sosyal amaçlı, eğitim ve yoksulluğu azaltıcı pro- jelere ağırlık verilecek. Türkiye'nin yapısal dönüşümü sağlayıcı önemli bir ekonomik program uyguladığını belirten yetkililer, bu programdan en çok za- rar gören kesimlerin da- ha çok korunması için yeni kredi portföyünde, sosyal amaçlı projelere ağırlık verileceğini ifa- de ediyorlar. Banka ile yapılan gö- rüşmeler, Hazine ve DPT koordinasyonun- da, tüm ilgili kurumla- nn görüşleri alınarak yapılıyor. Öncelikle ha- zırlanan ihtiyaçlar liste- si daha sonra Dünya Bankası ile görüşmeler sonucunda kesinleş- tıriliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle