Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EITLÜL2002PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JİiJvtJiı\_J1VJX [email protected] 13
ŞlHKETLERDEN
1VIÜJDE LÜX, genç
kozlann okul kıyafetleri
altına giydikleri dizaltı
çoraplan ve okul
kıyafetlenne uygun
ilrün yelpazesini
piyasaya sundu.
AYMERKEZokul
alışverişleri için ünlü
markaJann da
aralannda bulunduğu
onlarca seçenek ve
uygun fıyatlar sunan
kampanyalar hazırladı.
ÇARŞI
MAĞAZALARI,
öğrencilerin tüm okul
ihtiyaçlannın
bulundugu "Okula
Dönüş" reyonunu
hizmete soktu.
NIVEA, buğday yağı
içeren ve su tutucu
özelliğe sahip pişik
kremi Nivea Baby ile
bebeklere sağlıklı bir
cilt armağan ediyor.
ECZACffiAŞI-
AVON'un yeni ürünü
"Astonishing Lengts
Mascara", kirpüderi
daha uzun ve belirgin
hale getirirken akma ve
bulaşma sorununa da
son veriyor.
UNTTED COLORS OF
BENETTON, "Back to
School" adıyla 2002
sonbahar-kış
koleksiyonunu
piyasaya sürdü.
BAŞAKHAYAT
SİGORTA, 2002-2003
sezonunda Kültür
Bakanlığı Istanbul
Devlet Opera ve Balesi
çocuk müzikallerine
sponsor oldu.
ALGİDA, ev tipi
üriinler arasında
piyasadaki "ilk sakızlı"
dondurma olma
özelliğini taşıyan
Algida Maraş Usulü
Saraylı Sakızlı'yı
dondurma severlerin
beğenisine sundu.
ELECTROLUX, yanm
saatte bulaşıkJan
yıkayan, maksimum
tasarruf özelliğine
sahip, sessiz "ye,
yükle, yıka" programlı
yeni bulaşık
makinelerini piyasaya
sürdü.
VESTEL'in
tüketicilerine Kasım
2002 'de teslim edilecek
üriiılerde yüzde 40
indırim ve 9 taksit
imtânı sunan "Ön
Öctmeli'' kampanyası
20 Eylül'e kadar
süncek.
FL0 SHOE STORE,
15 Eylül'e kadar
süiîcek
kanpanyasında, okul
ayddcabılannda yüzde
30 a varan indirim ve
tateit seçenekleri
suıuyor.
G^LLERIA yerli ve
yalancı markalann yer
aldğı mağazalanyla,
olcıl ihtiyaçlanna
yönelik alışveriş
olaıaklan sunuyor.
Tanm teknolojisine destek verilmezse 50 yıl sonra dünyanın yansı aç kalacak
Zengin dünyaumursamaz•Açlık tehlikesine karşın
gelişmiş ülkeler yürütülen
çalışmalara kaynak
aktarmadığı gibi var olan
kaynaklan da geri çekiyor.
Dünya genelindeki 1470 gen
bankasımn kapanma
tehlikesiyle karşı karşıya
olduğu belirtiliyor.
Ekonomi Servisi - Istatistiklere göre,
8O0 milyona yakın insan, her akşam ya-
tağına aç dönüyor. Cstelik gelecek 50
yıl içerisinde büyüyen yiyecek talebine
paralel olarak gıda üretimi ikiye katlan-
mazsa dünyanın yansı aç gezecek. Ta-
nrn uzmanlan, sorunun tek çözümünü
gelişmiş ülkelerin hâkimiyetinde olan
tanm teknolojilerine yönelik çalışmala-
ra ağırlık verilmesinde bulunuyor.
Ancak, tıpkı yoksulluğun azaltılması-
na yönelik "bollaftLazuygulamairpro-
jelerde olduğu gibi, tanmsal alanda da
gelişmiş ülkeler kaynak miktannda kı-
sıtlamaya gidiyor. Tanm çeşitliliğini ve
verimliliğinı arttırmak ıçin kurulan "gen
bankalannın" dahi fon yetersizliği yü-
zünden kapanmanın eşiğinde olduğu be-
lirtiliyor.
Birleşmış Milletler'in Johannes-
burg'da düzenlediği Dünya Sürdürüle-
bilir Kalkınma Zirvesi, sanayi toplumu-
na geçişle "pabucu dama aülan" tanm
alanrnda uygulanan yanlış politikalar yü-
zünden dünyanın açlık tehdidiyle yüz
yüze kaldığını ortaya koydu.
Teknolojiyi elinde bulunduran güçle-
rin savunma sektörii ıle sanayi ve fînans-
taki "yeni trendlere" yönelik çalışmala-
n son hızla sürerken "derebeytikler dö-
nemininkazançkapısı" tanm "nedeol-
sayapıhr" işlerarasınaalındı. Tanmnü-
fusu, özellikle geiişmekte olan ülkeler-
de kendi kaderine bırakıldı, kırsal alan-
dan kente göçler işgücü açısından olum-
lu sayıldı, tanmsal üretimdeki düşüş "it-
halatla aşıhr" sanıldı. Tek tek ülkelerde
tanm sektörünün yaşadığı darboğazın
yanı sıra tüm dünya için gelecek günle-
rin açlık vaat ettiğinin anlaşılmasıyla bu
alana ilgi yoğunlaştı. 1990'larda kurulan
genbankalan \ e biyoteknolojiye yönelik
çalışmalarla tanmsal üretimde bir "dev-
rim" yaşanacağı düşünülüyordu.
Ancak veriler yapılan yatınmlann ye-
tersiz olduğunu, aynlan fonlann giderek
küçülmeye başladığını ortaya koyuyor.
Londra Imperial College raporuna göre;
kurulan 1470 gen bankası, aynlan mad-
di desteğin düşmesi nedeniyle kapan-
ma tehlikesi altında. Uluslararası Gı-
da ve Tanm Örgütü'nün (FAO) araş-
tırması, 1996 yılından 2000 yılma ka-
dar gen bankalanndaki örnek sayısı ül-
kelerin üçte ikisinde büyürken bu ül-
kelerin yalnızca üçte biri aynlan kay-
nak miktannı arttırdı.
Zirvedetanm
Dünya Bankası Sürdürülebilir Kal-
kınma Bölümü Başkan Yardımcısı Ian
Dürryada 800 mihon
insan karnıru
doyurabilecek ekonomik
geürden yoksun.
Istatistikler bu rakamın
azahnak yerine
artacağnu gösteriyor.
l zmanlar sorunun
çözülebilmesi için
tanmsal üretimin
arttunlması gerektiğiııj
beürtirken çok kaühmh
zirveJerde konuyu ele
alan gelişmiş ülkeler
yeterince kaynak
ayırmrvor.
Johnson, BM Zirvesi'nde yaptığı ko-
nuşmada, tanm konusunda acil önlem-
ler alınması gerektiğini bildirdi.
Johnson, üretimi arttırmak için hem
verimlilik hem de çevresel yönetimde
alışkanlıklara karşı savaş açmak ge-
rektiğini belirtri. Zirvede sivil toplum
örgütleri ve uluslararası kuruluşlar, ta-
nm politikası için bir de model oluş-
turma karan aldılar. Hükümetler ve iş
çevreleriyle de tartışılacak olan mode-
lin iklimsel ısınma ve çevre konula-
nndaki uluslararası yaphnmlara ben-
zer bir yapıya kavuşturulması plan-
lamyor.
Ziraat Bankası, SSK maaş ödemelerinin ay içinde 8 güne çıkanlması için hazırlık yapıyor
Eıııekli kuyruklarına çözüm arayışı
ANKARA (AA) - Ziraat Bankası, emekli
kuyruklannı birirmek için çalışmalannı sürdürüyor.
Banka Genel Müdürü Niyazi Erdoğan, kuyruklann
daha da azaltılması için SSK maaş ödemelerinin ay
içinde 8 güne yayılması için çalışmalann devam
ettigini bildirdi.Erdoğan, emekli maaş
ödemelerindeki yoğunluğun, maaş ödeme
günlerinde emeklilerin maaşlannı aynı saatlerde
almak istemelerinden kaynaklandığını harırlattı.
Maaş günleri özellikle sabah saatleri ve öğleye
doğru olan zamanlarda yoğunluğun en üst seviyeye
çıktığına işaret eden Erdoğan, maaş ödeme
günlerinde saat 15.00'ten sonra sıranın çoğunlukla
bittiğini belirtri ve emeklileri pik saatler dışında
maaşlannı almaya davet erti.Emekli maaş
ödemelerinde yoğunluğun azaltılması için
ödemelerin ay içindeki günlere dağıhlması
çabalannın sürdüğünü kaydeden Erdoğan, bu
kapsamda SSK emeklilerinin maaş ödeme
günlerinin 8 güne yayılması için çalışmalann
devam ettiğmi kaydetti.Emekli Sandığı maaşlanrun
5 gün, Bağ-Kur maaş ödemelerinin de 4 güne
yayıldığını hatırlatan Erdoğan, SSK ödemelerinin 8
• Ziraat Bankası Genel Müdürü
Erdoğan, SSK maaş ödemelerini 8
güne çıkarmak için çalışmalann
sürdüğünü kaydetti.
güne çıkması ile birlikte maaş ödemelennde
rahatlama sağlanacağını kaydetti. Emekliler
arasında Bankkart kullanımırun hâlâ yüzde 20'ler
seviyesinde kaldığını açıklayan Erdoğan. bunun
arttınlmasının da kuyruklann azalmasına neden
olacağının altmı çizdi.Yıl sonuna kadar
ATM'lerin (para çekme makineleri) değişiminin
bitirileceğini ve "smı sistemleri"nın devreye
sokulacağını ifade eden Erdoğan, bunun yanında
emeklilerin maaşlannı daha iyi
değerlendirebihneleri amacıyla, hesaplanndan
havale yapabilecekleri, fon alabilecekleri kolay
hesabın devreye sokulduğunu kaydetti. Erdoğan,
bundan böyle emekli maaşı verilen şubelere Milli
Piyango ve fon satışı gibi emeklilerin bireysel
bankacıhk taleplerini yerine getirecek satış
elemanlan koyacaklannı da açıkladı. Erdoğan,
emeklilerin talep etmeleri halinde hesaplanndan
fon ve repo ürünleri alabileceklerini ve her ay
gelmelenne gerek kalmadan paralannı
değerlendirebileceklerini kaydetti.
DÜNYA EKONOMÎSlNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA erginy(a tr.net
Irak'a yönelik bir işgal girişi-
miyie birlikte bölgede "kıyame-
tin kopacağım" düşünerek, di-
ni mitolojiden alınma bir deyim-
le geçen hafta "emareler be-
lirdi" diyebiliriz sanınm. Bush,
en üst düzey danışmanlarının
haftalardır kamuoyu önünde
sürdürdükleri tartışmalan ses-
sizce izliyordu. Geçen çarşam-
ba, "Bugün, süreç burada
başlryor" diyerek (Los Ange-
les Times, 05/09) hem bu tar-
tışmalann bir anlamda sonuç-
landığını hem de çok yönlü bir
savaş stratejisini harekete ge-
çirdiğini açıkladı. Yine de kimi
Amerikan entelijans analistleri-
nin "60 gün içinde savaşa gi-
diyoruz" (VVorldNetDaily.
04/O9) saptamalarına bakarak
"Irak'ın işgali için geri sayımın
başladığı" sonucuna ulaşmak-
ta çok acele etmesek iyi olur,
diye düşünüyorum.
Diplomatik zaman
hızjandı
Bush'un çarşamba günü
"baş/arf/ğ/"sürecin bileşenleri,
geçenlerde Global Politikül-
tür köşemizde özetledığimız
tartışmalarda vurgulanan nok-
talarla uygunluk halinde. Bu
tartışmalarda Scovvcroft, Bre-
zinzski, Kissinger gibi dış po-
litika "duayenlerinin" uyanlan-
nı üç başlık altında toplamıştık:
(1) ÂBD savaşa yalnız girme-
meli, mumkün olan en geniş it-
tifaklara dayanmalı. (2) Başkan
savaş kararını birkaç kişıye da-
yanarak, kapalı kapılararkasın-
da almamalı, (3) Ortadoğu'da-
kı çatışmalar, her iki tarafa da
baskı yapılarak bir gelişme
sağlanamasa bile en azından
bir süre için sterilize edilmeti.
(21/08)
Bush geçen hafta, önce
Kongre grup liderleriyle bir top-
lantı yaptı, sonra da savaş ıçin
Kongre'nin onayını almak ama-
cıyla başvuracağını açıkladı. Ay-
nı günlerde Blair, ingiltere'de
kaygıları gıdermek için Sad-
Irak: Emareler Belirdi
dam'ın krtle imha sılahlan yap-
makta olduğuna ilişkin kanıtları
taşıyan bir dosyayı yakında
açıklayacağını söyledi.
Bush ülke içinde Kongre'nin
onayını alarak savaşa bir meş-
ruiyet kazandırmaya çalışırken,
uluslararası alanda da BM'nin
onayını almak amacıyla bazı
adımlar atmaya başladı. Bu
bağlamda Bush, BM'nin Sad-
dam'a son bir kez daha müfet-
tiş göndermeyi önererek, kabul
etmezsen arkasından işgal ge-
lecek, demek üze-
re bir karar çıkar-
masını kabul etti.
Bu arada BM Gü-
venlik Konse-
yi'ndebirvetoola-
sılığını ortadan
kaldırmak amacıy-
la ABD yönetimi
önce, "Irak'ta,
Rusya'nın ve
Fransa'nın eko-
nomik çıkarlannı
göz önüne ala-
cağını açıkladı"
(Financial Times,
05/09), hafta so-
nunda da Bush, Rusya, Fransa
ve Çin liderleriyle telefonla konu-
şarak desteklerini isredı.
Bush hükümetinin Ortadoğu
sorunuyla ilgili ne yapacağı bel-
li olmamakla birlikte, geçen haf-
ta Şaron'un anıden "Banş açı-
sından yeni bir olanak ortaya
çıkmaya başladı" demeci (Ja-
rusalem Post, 05/09) bunun,
büyük bir kamyon bombasının
bulunmasından sonra geri alın-
maması, belki sinık bir tutum
olacak ama, Israil-Filistin çatış-
malarının bir süre için sterilize
edilmesi hedefi bağlamında de-
ğerlendirilebilir sanınm.
Askeri zaman da
Cumartesi günü Blair'in
Bush'la yaptığı acil, basında
"savaş konseyi" olarak yorum-
lanan toplantının yanı sıra, sü-
recin hızlandığını gösteren tek-
nik gelişmeler de var. Örneğin
ABD'nin Irak'ı çevereleyen üst-
lerine personel ve malzeme yı-
ğınağı yapmaya başladığı, or-
dunun bu amaçla ağır zırhlt
araç taşıyacak gemiler kıraladı-
ğı (dolayısıyla kendi taşıma ka-
pasitesini artık aştığı) bildirili-
yor. Bölgedekı en büyük nükle-
er uçak gemısı Kittiy Havvk'ın
komutanının disiplini yeterince
sağlayamadığı için görevinden
alınmasına ilişkin haberler de
savaş öncesi hazırlık bağlamın-
da yorumlandı (The Times,
04/09).
Bunlara ek olarak, cuma gü-
nü gazeteler, son haftalarda
Irak'a yönelik Ingiliz ve ABD
"sort/"lerinin yoğunlaşmaya
başladığını, en son 100 uçak-
lık saldınnın aslında bir savaş
hazırlığı olduğunu ve Bağdat'a
kadar uzanan bir hava korido-
runu, özel tımlerın helikopterle-
rıne açmayı amaçladığını yaz-
dılar (The Daily Telgraph,
06/09). Nıhayet cuma gunü As-
sociated Press, BM silah mü-
fettişleri ekıbinin başkanına
atıfla "Uydudan çekılen fotoğ-
raflarda, daha önce denetle-
nen kimi bölgelerde şimdı izah
edılemeyen yeni yapıların"
saptandığını aktardı. Beyaz Sa-
ray sözcüsü de bu fotoğrafla-
nn Saddam'ın "Nükleersilah-
lar geliştirmeye çalıştığının
işareti olabileceğini" ileri sür-
dü.
Madalyonun öbür yüzü
Ancak, yine de, tüm bu gös-
tergelerin "işgal, hemen şim-
di" dediğini kabul etmek zor.
Birincisi, her ne kadar Bush
Kongre'den, ekimde ara se-
çimler için çalışmalarına ara
vermeden önce bir
karar bekliyorsa da
New York Times'a
göre Kongre konu-
yu, haftalarca, enine
boyuna, hatta kasım
seçimleri sonrasına
kadar tartışmaya ni-
yetlı. Diğer taraftan,
Carnegie Endove-
ment tarafından ya-
yımlanan raporda
önerilen "anında is-
tila tehdidiyle des-
tekli denetim'', öne-
nsinı BM benimser,
Saddam da her şe-
ye rağmen kabul ederse New
York Times'ın bildirdiği gibi ye-
ni denetimlerin sonuç vermesi
bir yıl sürebilir (06/09).
Bush'un Çin, Fransa ve Rus-
ya devlet başkanlanyla yaptığı
ilk koalisyon kurma çabalannın
başanlı olmadığı (Irrternational
Herald Tribune), Moskova,
Paris ve Pekin'i ıkna edemedi-
ği (Le Monde) anlaşılıyor. Ek
olarak Blair'in açıklayacağı
dosyadan yeni bir bilgi çıkma-
sı da beklenmiyor (The Times).
Uydudan çekilen fotoğraflara
gelince, Christian Science
Monitor'un, Körfez Savaşı'nın
başlamasında en önemli ne-
den olarak Irak ordusunun Su-
udı sınırına yığınak yaptığını
gösteren fotoğrafların, iş işten
geçtikten sonra sahte olduğu-
nun ortaya çıktığını anımsatan
yazısına (06/09) dikkat çek-
mekle yetinelim.
Tüm bunlara ek olarak hiç de
azımsanmaması gereken bir
etken daha var. Birçok yorum-
cuya göre, bugün karşımızda,
belki de ABD tarihinin, kamu-
oyu yoklamalarına en duyariı
yönetimi var. VVashington
Post/ABC kamuoyu yoklama-
lanysa, halkın, Bush yönetimi-
ni ancak geniş bir koalisyona
ve BM karanna dayanarak sa-
vaşa girdiği taktirde destekle-
yeceğini gösteriyor. Diğer ta-
raftan, savaşın 2004teki genel
seçimlerde, Bush yönetiminin
şansını azaltmayacak bir bi-
çimde planlanması gerekiyor.
Şu anda ekonomik durgunluk,
şirket skandallan ve bunlarla
hükümet arasındaki ilişkiler
Bush yönetimini olumsuz yön-
de etkiliyor, bir de bunlara sa-
vaşın getireceği yüksek petrol
fiyatlan, ek bütçe açığı ve niha-
yet can kaybı gibi etkenler ek-
lenirse...
Bu koşullarda iki seçenekle
karşı karşıya olabiliriz. Ya Bush
yönetimi savaşa hemen, ne
olursa olsun girip kısa sürede
sonuç almayı planlıyor/umuyor,
dolayısıyla da büyük bir mace-
rayaatılmayahazırlanıyoryada
"Ben çok sabıriı bir adamım"
diyen Bush, milliyetçi duygula-
rı seçimlere kadar canlı tutarak
kamuoyu desteğıni arttırmayı
ve işgali seçimlerden sonraya
bırakmayı düşünüyor. ingilte-
re'nin eski Irlanda Bakanı Mo
Mowfam ın bu hafta Guardi-
an'da vurguladığı gibi, eğer Irak
savaşının esas amacı Sad-
dam'ı devirmek değil de bir ka-
nşıklık anında (Mowlam'a göre
ABD Suudi rejiminin çok yaşa-
mayacağına inanıyor) Batı adı-
na Suudi petrollerine el koyabi-
lecek bir konumda olmak ise
aslında, istilayı aceleye getir-
menın bir gereği yok. Ama ne-
reden bakarsak bakalım, savaş
kaçınılmaz görünüyor.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Bilişim Yetmez
Geçen günlerde yeni bir bilişim rüzgân esti. Is-
tanbul'da çok başanlı bir Bilişim Fuarı yapıldı. Da-
ha önce de 10-12 Mayıs 2002'de Ankara'da Bili-
şim Şûrası düzenlenmiştı.
Bilişimın önemsenmesı hiç kuşkusuz çok doğ-
rudur; yerindedir. Yaygın benzetilmesiyle bilişim,
toplumsal yaşamın sinir sistemi gibidir. Başta
yazılım olmak üzere, donanım, internet kullanımı,
bilgisayarokur-yazarlığı; e-ticaret; e-devlet gibi sü-
reç ve uygulamalar yaşamın etkinliğini sağlar. Bu
nedenle de bilişıme ve bilişimin yaygınlaşmasına ne
kadar önem verilse azdır.
• • •
Ancak, bilişim, bilim ve teknolojik yenilik dedi-
ğimız bir büyük sistemin bir parçasıdır; daha doğ-
rusu altyapısıdır. Onun yerini alıyormuşçasına
algılanması, ışin özünü kaçırmak olur.
Günümüzde, istikrariı ekonomik büyümenin
ve toplumsal gelişmenin gerçek kaynağı, teknolo-
jik yeniliktir Teknolojik yenilik de araştırma-gelış-
tirmeye (AR-GE) ya da bilgi üretimine bağlıdır.
Eğer bir toplum, bilimsel üretimde güçlenir ve bu-
nu ekonomide kullanmayı başanr, yani teknolo-
jik yenilik yaparsa, ekonomik gelişmesi hızlanır. Tek-
nolojik yenilik, verimi arrtırır, ürünün kalitesini iyileş-
tirir; sonuçta, üretilenin satılması kolaylaşır; üreti-
cinin geliri artar. Bu nedenle, (özellikle, dünyanın en
gelişmiş ülkelerı ile Türkıye, Meksika, Güney Kore
gibi kimi geiişmekte olan ülkelerin üye olduğu)
OECD (Ekonomik Işbirliği ve Kalkınma Örgütü) ül-
kelennde hükümetlerin birincil görevi, toplumla-
rının bilim ve teknoloji yeterliliğinı yükseltmektir.
Çünkü bu, toplumun geleceği açısından ya-
şamsaldır. Gelişmiş ülkelerin hükümetleri, tam bir
siyasal karartılık ve ulusalcı tutumla bu amacı
gerçekleştirmeye çalışıyor.
Bilim ve teknoloji yeterliliğinin yükseltilmesi, ko-
lay iş değıl. Hükümetlerin bilinçli ve kararlı tutumu
gereklidir, ancak yeterli değıldır. Bu amaca ulaşıl-
ması ıçin, önce, AR-GE'ye aynlan kaynaklann art-
tırılması, sonra da bu kaynaklan verimli bir biçim-
de değerlendirecek kurumsal yapının oluşturul-
ması gerekir.
AR-GE'nın kurumsal yapısı denilinceaklımıza he-
men üniversiteler geliyor. Bu doğrudur. Ancak, asıl
AR-GE yapması gerekenler firmalardır. Yani bü-
yüklü küçüklü mal ve hizmet üretimi bırimleri, araş-
tırma ve geliştirmeye önem vermelidir. Türkiye'de
geleneksel ve de genel olarak fimnaların böyle bir
kaygısı yoktur. Ve bu durum, ülke açısından çok bü-
yük bir eksikliktir.
Firmalara ve üniversitelere ek olarak AR-GE yap-
ması gereken üçüncü grup, devletin elindekı AR-
GE kuruluşlandır. Devletin elinde, büyük çoğunlu-
ğu tanm sektörunde olmak uzere, 100'e yakın araş-
tırma enstitüsü vardır. Bu araştırma enstrtülerinin et-
kin ve verimli çalıştıkları; üreticiye teknolojik yeni-
lik desteğı verdikleri söylenemez.
Türkiye'de bu üçlünün, yani firmalann, ünıversi-
telerın ve kamu araştırma birimlerinin, önce ken-
di içlerinde AR-GE'ye önem vermeleri, sonra da
bukonudaişbiriiğiyapmaları, kesinbirzorunluluk-
tur.
Bu araştırma çekirdeğinin etkili bir patlama
yapması için, çerçeve koşullannın yerine getirilme-
si gerekiyor. Bu koşullar, esas olarak bilim ve tek-
noloji altyapısıdır. Bilişim, bu altyapının en temel
ögesıdır. Bunun tamamlayıcısı olarak yaratıcı yete-
nekleri geliştiren ve yaşam boyu olması gereken bir
eğitim düzeni ve işgücünün niteliğinin yüksel-
tilmesi; araştırma finansmanının kurumlaşması;
teknolojik yenilikten zarar görecekleri koruya-
cak bir sosyal güvenlik sistemi ve iç ve dış pi-
yasa koşullan vardır.
Bunlara ek olarak devletin satın alma ve tek-
noloji transferi politikalan dahil, bilim ve tekno-
loji politikalarını ulusal bir çerçeveye yerleştirmesi,
bilim insanlarının ve başta mühendisler olmak
üzere uygulayıcıların. gerek politika oluşturulma-
sı, gerekse uygulama sürecine etkin katılımlannın
sağlanması büyük önem taşıyor.
Bilişim adımlan çok olumlu; ancak bunlan bütün-
cül bir teknolojik yenilik programıyla tamamla-
mak gerekiyor.
[email protected]
Sonbaharda sonuclandırılacak
Dünya Bankası'ndan
yardım beklentisi
ANKARA (AA) -
Dünya Bankası ile ilk-
bahardöneminde hazır-
lıklanna başlanan,
2003-2005 dönemini
kapsayacak toplam ma-
li yardımm belirlenece-
ği Ülke Yardım Strate-
jisi (CAS) görüşmeleri-
nin sonbaharda sonuç-
landınlması bekleniyor.
Dünya Banka-
sı 'ndan, üç yıl için orta-
lama 4.5 ile 5 milyar
dolar düzeyinde bir ma-
li yardım sağlanması
planlanıyor.
Türkiye'nin, üç yılhk
bir dönem içinde uygu-
lamayı planladığı proje
ve program portföyü-
nün, Dünya Bankası
kredisiyle desteklen-
mesini amaçlıyor. Yet-
kililer, halen yürürlükte
olan CAS'ın esasen,
Dünya Bankası mali yı-
lı olan gelecek yıl hazi-
ran ayına kadar sürme-
si gerekirken fiili ola-
rak bu yıl sona ereceği-
ni kaydediyorlar.
Edinilen bilgiye göre,
Dünya Bankası'ndan
ihtiyaca göre, üç yıl için
yaklaşık 4.5-5 milyar
dolar arasında bir mali
yardım sağlanması
planlanırken bu raka-
mın, Türkiye'nin top-
lam proje ve program
talebini karşılayabile-
cek yeterhlikte olduğu
kaydediliyor.
Bu arada Dünya Ban-
kası'ndan üç yıl için
sağlanacak yeni CAS
kredisi portföyünde,
sosyal amaçlı, eğitim ve
yoksulluğu azaltıcı pro-
jelere ağırlık verilecek.
Türkiye'nin yapısal
dönüşümü sağlayıcı
önemli bir ekonomik
program uyguladığını
belirten yetkililer, bu
programdan en çok za-
rar gören kesimlerin da-
ha çok korunması için
yeni kredi portföyünde,
sosyal amaçlı projelere
ağırlık verileceğini ifa-
de ediyorlar.
Banka ile yapılan gö-
rüşmeler, Hazine ve
DPT koordinasyonun-
da, tüm ilgili kurumla-
nn görüşleri alınarak
yapılıyor. Öncelikle ha-
zırlanan ihtiyaçlar liste-
si daha sonra Dünya
Bankası ile görüşmeler
sonucunda kesinleş-
tıriliyor.