Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 2002 CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
AB Hanr Değil
Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel'in Brük-
sel görüşmeleri sürüyor. AB'nin genişlemeden
sorumlu üyesi Günther Verheugen'in daha
önce yaptığı açıklamalar da göz önünde bulun-
durulursa, bu görtişmelerden Türkiye'nin AB
üyeliği yolunda ilerlemesi konusunda önemli
bir gelişme beklemenin anlamı yok.
Dunjmun sorumlusu Türkiye değil. Çünkü
Ankara, üyelik müzakerelerinin başlama takvi-
mini alabilmek için kendisine düşenlerin hep-
sini yerine getirmiş bulunmaktadır.
Burada bir noktaya dikkat çekmek gereki-
yor. Kimse Türkiye'nin bugünkü haliyle üyeliğe
bazır olduğunu ileri sürmüyor.
Istenen, üyelik müzakereleri için takvimdir
yalnızca. Bu takvimin verilmesi halinde, en iyi
olasılıkladahi üyelik için on yıl dolayında birsü-
renin geçeceği tahmin edilmektedir.
Ama Avrupa bu takvimi bile vermeye yanaş-
mazken Türkiye'yi almaya hazır olmadığını or-
taya koymuş bulunmaktadır.
Artıkfürkiye'deki iktidartar, bu gerçeği göre-
rek politikalarını oluşturmalıdırlar.
•••
Burada bir soru da kendiliğinden gündeme
geliyor:
Türkiye müzakerelerin başlaması konusunda
takvim alamadığına göre, uyum yasaları olarak
adlandırılan yasalan boşuna mı çıkarmıştır?
Tabii ki hayır, çünkü çıkanlan yasalann hepsi
zaten Türkiye'nin Avrupa'dan bağımsız olarak
da kendi çağdaşlaşması ve demokrasi yolun-
da adım atması açısından gerekli düzenleme-
lerdi.
Türkiye'nin bundan böyle izleyeceği politika
da, kendi yapısal reformlannı Avrupa'dan ba-
ğımsız olarak gerçekleştirmesi, ama AB gerçe-
ğini de doğru görmesi olmalıdır.
Avrupa Türkiye'yi üyeliğe ciddi biçimdeaday
olarak algılamaya bile hazır değil.
AB'yi oluşturan ülkelerde yapılan kamuoyu yok-
lamalan, bu ülkelerde yaşayan halklann çoğun-
luğunun Türkiye'nin üyeliğine sıcak bakmadı-
ğını ortaya koyuyor.
Konuya haklılık, haksızlık açısından yaklaşmak
yanlıştır.
Birçok kişi AB'nin Türkiye'ye karşı ikiyüzlü
davrandığını düşünebilir, kimileri de, bizim bu
halimizle AB'ye hoş görünmememizi haklı bu-
labilir.
önemli olan AB'nin Türkiye'yi hiç değilse ya-
kın bir gelecekte, üyeliğe kabul etmeye hazır ol-
madığını görmek ve ona göre hareket etmek-
tir.
•••
Türkiye ilk adımı Kıbns konusunda atmak ve
AB'ye Kıbrıs politikasının tepeden tırnağayan-
lış olduğunu, davranışlannın uluslararası anlaş-
malara ve hukuka da aykın olduğunu tok bir ses-
le anlatmak durumundadır.
' Avrupa'nın tavrı, "Ne olursa olsun Avrupa"
fikrini savunanlann ne kadar yanlış yolda ol-
duklarını da açık bir biçimde gözler önüne ser-
miştir.
Türkiye kısa ve uzun vadeli politikalannı yal-
nızca AB seçeneğine dayandıramaz, başka al-
ternatifler de bulmak ve geliştirmek zorunda-
dır.
Hiçbir devlet kendi iradesi dışında tek bir al-
ternatife bağlanamaz.
Umarız Şükrü Sina Gürel, bu gerçekleri açık
vetok bir biçimde Brüksel'deki muhataplanna
anlatmıştır.
Top artık Brüksel'dedir.
Türkiye tüm uyum yasalarını çıkardıktan son-
ra, kendisine bir müzakere takvimi bile verme-
miş olan AB'ye karşı tavrını değiştirmeli, ama
gâvura kızıp oruç bozar gibi, yapısal refomnla-
nndan da vazgeçmemelidir.
Şurası açıktır ki, AB'nin şu durumda Türki-
ye'den herhangi birtalepte bulunma hakkı yok-
tur.
Her şeyden önce yapılması gereken de bu ger-
çeğin açıkça anlatılması olacaktır.
Durmuş, 9 makam aracı alıyor
• ANKARA (ANKA) - Sağlık Bakanlığı, makam
aracı olarak kullanılmak üzere 9 adet araç alıyor.
Parası bütçeden karşılanmak üzere DM0
tarafindan ahnacak araçlar makam aracı olarak
kullanılacak. Her birinin 20 milyar lira değerinde
olduğu öğrenilen araçların, genel müdürlerin
kullanımına verileceği kaydedildi. Bakanlık geçen
vıl da 100 adet araba satın almıştı.
DENİZLER İDAMA GİDERKEN
ORAL ÇALIŞLAR
Herbırj ayrı bir anıyı anlatan özgün yazılardan
derfenen kıtap. yıtınlen ınsanlan otuz yıl sonra
tekrar arnnak ıçın hazırlandı
AB uyum yasalan eğitimini serbest bıraktı ancak ders verecek eğitmen sorunu aşılamadı
Kürtçe öğretmeni yokEBRUTOKTAR
ANKARA-Milli Eğitim Bakanlığı,
Kürtçe kurslann açılmasına olanak
sağlayan "Türk Vatandaşlannın Fark-
h Dil veLehçeleriOğrenmeieritçm Açj-
lacak Özd Kurslar YönetmeBği'"ne
ilişkin taslağı hazırlayarak Başbakan-
lık'a sundu. Ilköğretim çağındaki öğ-
rencilerin kurslara katılması için veli-
lerin izin vermesi koşulunu getiren ve
"yaz tatilleriflehafta sonlannı" adres
gösteren yönetmelik, öğretmen soru-
nunun giderilmesine ilişkin kesın çö-
züm önerileri getiremedi. Milli Eği-
tim Bakanı Necdet Tekin, ilk yıllarda
sorunlar yaşanabileceğini belirterek
"Ama serbest pazargibfher şeyzaman
içinde yerti yerine oturacak" dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı, AB'ye uyum
çerçevesinde Türkiye'de konuşulan et-
nik dillerin öğretimine olanak tanıyan
kurs yönetmeliğine ilişkin hazırlık ça-
• Bakanlık başta Kürtçe olmak üzere etnik dilleri öğretecek öğretmenleri bulmakta yaşanacak
sorunlar üzerinde dunıyor. İlk kez bu yıl açılması planlanan Kürtçe kurslara katılacak öğretmenlerin
nereden bulunacağı ve niteliklerinin nasıl belirleneceği üzerinde sıkıntılar yaşanması bekleniyor.
lışmalannı tamamladı. Taslağı, Baş-
bakanlık'a gönderen Milli Eğitim Ba-
kanlığı, ilgili kurumlardan ve diğer ba-
kanlıklardan gelecek görüşlere göre
taslağa son şeklini verecek.
Sertifikalı öğretmen
Ancak taslakta. Kürtçe başta olmak
üzere etnik dillen öğretecek öğretmen
ve usta öğreticilerin nereden buluna-
cağı sorununa net bir yanıt getirileme-
di. Daha önce benzeri kurslann açıl-
mamış olması nedenıyle "sertifikalı
öğretmen" bulunmaması ve üniversı-
telerde ilgili yabancı dil öğretmenliği
bölümlerinin yer almaması, bakanlığı
zor duruma düşürdü. Bakanlık, bu so-
run nedeniyle Kürtçe kurslarda eğitim
verecek öğretmenlere ilişkin standart-
lann çerçevesini belirleyemedi. Ba-
kanlık, üniversıtelerin öğretmenlik bö-
lümlerinden mezun olanlardan etnik dil-
len bılenlere veya yabancı ülkelerde bu
konuda eğitim görmüş adaylara, kurs-
larda öğretıcilik yaptırma gibi seçe-
nekler üzerinde duruyor.
Zaman içinde sorunun kendiliğinden
çözüleceğine ve sertifakalı öğretmen-
lerin yetişerek bu kurslarda eğitim ve-
receğıne ınanan bakanlık, ilk aşama-
da çözümü özel kurslara bıraktı. Ba-
kanlık, özel kurs sahiplerinin kendile-
rine teklifedeceği adaylan inceleyerek,
uygun bulacağı usta öğreticı ya da öğ-
retmenin eğitim vermesine izin ver-
meyi planladı.
Milli Eğitim Bakanı Necdet Tekin.
"Bu konuda öğretmen olaraktanımla-
nacak kişi olmayacak. Tabii ilk aşama-
da öğretmen niteliğinde yetişnüş ele-
manların eğitim vermesini isteyeceğiz.
Bu koşuOarda eleman bulamazsak, as-
gari koşuüar aranz. İlk yıl bazı sorun-
laryaşanması kaçınıhnaz" diyerek ola-
sı sıkıntılara ışaret ettı.
San, lormızı ve yeşil yasak
Tekin, 15 yıldır azınlık dillerinin öğ-
retimme ilişkin kurslan bulunan Is-
veç, Belçika, Fransa ve Almanya gibi
ülkelerin mevzuatını incelediğıni be-
lirterek şunlan söyeledi:
"O ülketerde de devlet kurs açnu-
yor, kendi lebçe ve dfllerini öğretmekis-
teyenler kurs açıyor. Devletin, kurs aç-
ma, açnrma gibi işlevi yok. Sadeceyön-
lendiridoluyor,yasalan hazntyT>r,çer-
Kürtce
Eğitimi
serbest
ısmı
yasakDtY\RBAKIR(Cum-
huriyet Bürosu) - Diyar-
bakır'ın Ergani ilçesin-
de oğluna Kürtçe Hejar
Pola adını veremeyen
avukat Berdan Acun Av-
rupa Insan Haklan Mah-
kemesi'ne (AİHM) baş-
vurdu. Oğluna Hejar Po-
la "Çok değerii, Çelik"
adını takmak isteıken nü-
fus müdürlüğünce en-
gellenen, kaymakamlı-
ğa baro aracıİığı ile yap-
tığı başvurudan sonuç
alamayan Berdan Acun,
önce kaymakamlık hak-
kında suç duyurusunda
bulundu.
Acun avukatlan Meh-
met Biçen ve Ramazan
Kartalmış aracıİığı ile
AlHM'ye başvurdu.
Acun'un avukatlan di-
lekçelerinde Avrupa In-
san Haklan Sözleşme-
si'nin(AİHS) 12. mad-
desinde koruma altına
alınan haklarının ihlal
edildiğini, bu maddenin
"evienme çağına gelen
her erkek ve kadm, evten-
me hakkımn kuOanılma-
smı düzenleyen uhısal ya-
salara göre evlenme ve
aile kurma hakkuıa sa-
hiptir" düzenlemesini
öngördüğünü belirttiler.
Başvurucuların yeni
doğan çocuklannın adla-
nnı nüftıs kütüğüne tes-
cil ettiremediğı belir-
tilen dilekçede şöyle de-
nildi: "Başvunıculann
Kürt kökenHohnalan ve
çocuklanna Kürtçe isim
vermek istemelerinden
dolayı bu talepier yerine
getirflmeyerek ırk aynm-
cüığı yapüarak eşittik 0-
kesi ihlal edilmiştir."
Verheugen:
Kıbns, tek sesle
konuşmalı
BERLtN (AA) - AB Komisyonu'nun
genişlemeden sorumlu üyesi Günter
Verheugen, Almanya'da akredite
olan yabancı gazeteciler ile Bonn
kentinde yaptığı basın toplantısında,
"Adada bulunacak çözüm ne olursa
olsun, Kıbns, AB'de tek sesle
konuşmalT dedi. Kopenhag'da
aralık ayında yapılacak AB zirvesine
kadar Kıbns sorununun çözülmesini
ümit ettiklerini belirten Verheugen,
aralannda Kıbns'ın da bulunduğu
üye adayı ülkelerin AB'ye alınması
konusunda bu zirvede karar
verileceğini kaydetti.
Verheugen, Kıbns'm üyeliği
konusunda da karar verilecek
olmasmın, Kıbns sorununun
çözümünü hızlandırabileceğini de
kaydetti. Verheugen, Türkiye ile
üyelik müzakerelerİBe başlanması
konusunda ise Türkiye'nin
uyum yasalannın kabulüyle çok
önemli adımlar attığmı,
ancak yasalann uygulanmasının
izlenmesi gerektiğini söyledi.
Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel, Brüksel'deki temaslan kapsanunda AB Komis-
yonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen ile bir araya geldL (AA)
Gürel, müzakerelerin 2003 Mart'ta başlaması gerektiğini söyledi
AB bahane aramasmBRÜKSEL(AA)-Başbakan Yardım-
cısı ve Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gü-
rel AB'nin Türkiye için "uygulamayıgö-
riip karar vereüm" demeye hakkı ol-
madığını belirterek "Türkiye'nin atöğı
adımlar karşısmda şaşıranlar bunu kat
etmeye çahşryorlar. Buna kimse-
nin hakkı yok. Bu yasalar çıkög»-
na göreelbette uygulanacak. Hem
bir ülkeyi ada> göreceksiniz hem
de dışnuzda tutmakiçinçeşnü ba-
haneler öne süreceksiniz. Ben
AB'nin butavragirmeyi içinesin-
direceğme ihtimal vermiyorum''
2003 Mart ayından önce Türkiye ile mü-
zakerelerin başlaması için tarih veril-
mesini isteyen Gürel, "EğerTürkij'e'de-
kideği^Tdervegerçekteşnnien reform-
lar gerçekçi veiçtenbir şekilde değeıien-
diribııezse o zaman Türkiye ile AB ara-
sında kaçınılmaz olarak iyi ohnayan bir
dönem başlayacakar" dedi.
Brüksel'de temaslanna devam eden
Gürel, dün AB Komisyonu'nun geniş-
lemeden sorumlu üyesi Günter Verhe-
ugen ile görüştü. Gürel, görüşmeden
sonra yöneltilen bir soru üzerine, Ver-
heugen'in kendisine, bazı açıklamalan-
• Dışişleri Bakanı Gürel, uyumyasaknmn çüdtğını
ve uygulanacağuu belirterekAB 'nin bahanesinin
kalmadığı söyledL Gürel, AB 'nin 2003 Mart ayuta
kadar tarih vermemesi durumunda ilişkilerde iyi
ohnayan bir dönemin başlayacağım behrttL
dedi. nın basında eksik veya yanlış yansıtıl-
dığını belirttiğini söyledi. Gürel daha
sonra bir basın toplantısı düzenleyerek
temaslannı değerlendirdi. "Türldye'nDî
arük Kopenhag siyasal kriterierini ger-
çeideştirdiğini'' AB temsilcilerine anlat-
tığını bildiren Gürel, "Bundan sonraki
beklentSerimizi de kendilerine açıkça
beBrttim. Bu beklentimiz, AB'nin artık,
bu yıl sonundan önce Türkiye'ye tam
üyelik müzakerelerini başlatma zamanı
vermesigereküiğidir" dedi. Gürel, bir so-
ru üzerine. "Takvim bizim için önemli.
Engeç KopenhagdoruğundaTürldye'nta
duruımı değerlendirflmelidir. Bia tatmin
edecek tek seçenek, müzakere-
lerin biran önceba^amâsdır.Ör-
neğin,2003 Mart ayında AB ye-
ni üyelerle anlaşmalannı imza-
lay^caknr.Bu tarihten önce Tür-
kf^eflemüzakerelerin başlatdma-
sıgerekir'' diyekonuştu.
Erdal'ın iadesi gündemde
Bu arada Gürel, dün Belçika Meclis
Başkanı Herman De Croo ile görüştü.
De Croo, görüşmeden sonra yaptığı açık-
lamada, Türkiye'de ölüm cezasının kal-
dınlmasından sonra, terörist Fehri>« Er-
dal'ın iadesinin sakıncalı görülmeyece-
ği mesajmı verdi.
çeveyi çiziyor. Biz de öyie yapacağız."
Başbakanlık'a sunulan taslağa göre,
özel kurslarda aranaCak nitelikler şöy-
le:
- Sıyasi ve bölücü akımlann simge-
lerini çağnştıran poşu, türban, yeşil
kırmızı ve san renklerden oluşan kı-
yafetler yasaklanacak.
- Özel Kurs Yönetmeliği'ndeki tüm
kurallar geçerli olacak. Ilköğretim ça-
ğındaki çocuklarbu kurslara gitmek için
velilerin iznini alacaklar. Çocuklar, bu
kurslara hafta sonu veya tatil dönem-
lerinde gidebilecek.
-18 yaşından büyükler için herhan-
gi bir sınırlama olmayacak.
- Bu kurslann denetiminde Içişleri
Bakanlığı başta olmak üzere diğer ba-
kanlardan da bilirkişi ve uzmanlar yer
alacak.
- Yönetmeliğe uymayan kurslara ka-
patmaya kadar gidecek sert yaptınm-
lar uygulanacak.
UYUM YASALARI
Dışişleri
kaygıhANKARA (ANKA) - Dışişleri Ba-
kanlığı, Avrupa Birligi'ne uyum ya-
salan sonrasmda uygulamaya dönük
yönetmelik çalışmalan hız İcazanır-
ken ciddi bir uyanda bulundu. Ba-
kanlık, uyum yasalannın kabul edil-
mesinden sonra anadilde eğitim di-
lekçelerine yönelik idari ve adli taki-
batla Manisa Davası'ndaki gelişme-
lerin AB'ye anlatılmasının imkânsız
hale geldiğini bildirdi. AB'ye üyelik
sürecinde uyum yasalanna ilişkin tü-
zük ve yönetmelik çalışmalan kap-
sanunda Başbakanlık'ta düzenlenen
toplantıya Dışişleri Bakanlığı'nı
temsilen katılan Dışişleri Bakanlığı
Çok Taraflı Siyasi Işler Genel Mü-
dûrü Daryal Baübay dikkat çekici
uyanlarda bulundu. Edinilen bilgile-
re göre Batıbay, AB'de uyum yasala-
nmn çıkanlmasından sonra dikkatle-
rin uygulamaya yöneldiğini bildirdi.
AB'nin 1995 Madrid Zirvesi'nde,
"uyguüuna"nın da Kopenhag kriter-
leri kapsamında olduğu karanm
anımsatan Batıbay, anadilde yayın ve
öğrenimle birlikte vakıflar konusun-
dakı yönetmeliklerin de sonuçlandı-
nlmasının öncelikli öneme samp ol-
duğunu kaydetti. Türkiye'nin AB'de
insan haklanna ilişkin en çok eleştiri
aldığı konunun ifade özgürlüğü ol-
duğunu belirten Batıbay, yasalann
değışmesine karşın TCK"nin 159 ve
312'nci maddeleriyle ilgili uygula-
manın değişmediğinin iddia edildiği-
ni bildirdi. Batıbay şunlann alhnı
çizdi: "Özeflikle Manisa Davası'nda-
ki geüşmeler ülkemizin imajını zede-
lemektedir. Uyum yasalan sonrası
anadil dilekçeleriyİe ilgili verilen idari
cezalar ve yapılan adh* işlemlerin, AB
ülkelerinde anlaohnası imkânsız hale
getaıiştir." Dışişleri Bakanlığı temsil-
cisi "Yakalama, Gözalûna Ahna ve
îfade Ahna YönetmeKği''ndeki deği-
şiklik çalışmalannın Avrupa Işken-
ceyi Önleme Komıtesı'nin 10-20
Eylül 2002 tarihlerinde Türkiye'ye
yapacağı ziyaret öncesinde tamam-
İanması gerektiğini belirtti. Temsilci,
yönetmeliğin 10'ncu maddesinin de-
ğiştirilerek "doktor muayenesinde
kolhık görevtisi bulunmaması'' tale-
binin karşılanmasının büyük önem
taşıdığını vurguladı.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
SHP, ÖDR HADEP ve EMEP ara-
sında sürdürülen ve umut verici bir
aşamaya gelen birlik görüşmeleri, bu
yazıyı yazdığımız sırada yapılan bir
açıklama ile umut kırıcı bir noktaya
ulaştı. HADEP Genel Merkezi'nde
yapılan açıklama ile HADEP, DEHAR
EMEP ve Akın Birdal'ın genel baş-
kanlığındayeni kurulan SDP'nın (Sos-
yalist Demokrasi Partisi) birlikte se-
çime katılacakları, ısterse SHP ve
ODP'nin de bu birliğe katılabileceği
bildirildı.
Murat Karayalçın'ın genel baş-
kanlığında DEHAP çatısı altında bir-
leşme noktasında anlaşma yapılmış
gibi görünüyordu. HADEP'te yapılan
basın toplantısı, solda daha geniş
birlik umutlarına gölge düşürdü. Ne-
den SHP ve ÖDP sürecin dışında kal-
dı? Bunu anlayabilmek için HADEP
yöneticileri ile yaptığımız görüşmeden
çıkan sonuç şu: Önce EMEP, Murat
Karayalçın'ın genel başkanlığına iti-
raz etti.
Tartışmalar sonucunda bu sorun
çözüldü. Daha sonra HADEP yöne-
Solda îttifak Tıkandı mı?
ticileri Akın Birdal'ın başkanlığında
yeni kurulan SDP'nin de sürece ge-
nel başkan düzeyinde katılmasını is-
tediler. Karayalçın ve Uras, yeni çev-
relere açılma konusunun genel baş-
kanlarca ele alınmasını önerdiler. HA-
DEP, SDP'nin sürece eşit şartlarda da-
hil edilip edilmemesi halinde ÖDP ve
SHP yönetımine bu süreçten çekile-
ceğini bildirdi. Onlaraönceki akşama
kadar süre tanıdı.
Bunun üzerine devreye giren Mu-
rat Karayalçın, Bozlak ve Uras'la kri-
zi çözmek için yeni bir görüşme öner-
di. Ben bu yazıyı yazdığım sırada
Ufuk Uras ve Murat Karayalçın, Mu-
rat Bozlak'la görüşmeye hazırlanı-
yorlardı. Tam onlar Bozlak'la görüş-
meyi beklerken ajanslardan HADEP,
EMEP, DEHAP ve SDP açıklaması
geldi.
• • •
Zaman daraldı ve HADEP'ın yap-
tığı bu yeni açıklama bırleşmeyi iyı-
ce zora soktu. SHP Genel Başkanı Ka-
rayalçın, Bozlak'ın tutumunun siya-
si nezaket kurallarına uymadığını be-
lirtti: "En azından böyle bir girişım-
de bulunacaklarını bize söyleyebilir-
di. Onlann ne yaptıklannı basın yo-
luyla mı öğrenmeliydik." HADEP yö-
neticileri ise SDP konusunda ısrariı ol-
duklarını Karayalçın ve Uras'a bildir-
diklerini, olumlu bircevap alamayın-
ca böyle bir yola başvurmak zorun-
da kaldıklannı söylediler.
Umarım, yine de bütün köprüler
atılmış degildir. Şimdi SHP ve ÖDP
yöneticilen HADEP'in bu tutumu kar-
şısında ne yapacaklarına karar vere-
cekler? Çünkü, beklemedikleri birtu-
tumla karşı karşıya kaldıkları inan-
cındalar.
SHP, ÖDP, HADEP ve EMEP ara-
sında sürdürülen ve sonuca yaklaşan
ıttifak çalışmaları, sol kesımlerde bir
umut ışığı yakmıştı. Çünkü sosyalıst-
ler, Kürtlerden büyük destek gören
HADEP ve sosyal demokrat SHP ara-
sında yapılabilecek bir ittifak Türki-
ye'nin geleceğine de ışık tutacak
önemli bir başlangıç olacaktı. Türki-
ye'nin demokratikleşmesine, AB'ye
giriş sürecinin hızlandınlmasına böy-
le bir ittifak önemli bir ıvme kazandı-
racaktı.
Ufuk Uras, HADEP tarafindan ani-
den gündeme getirilen böyle birem-
rivakiye çok üzülmüştü. Bu nokta-
dan sonra nasıl biryol alınabileceği-
ni kestiremiyordu.
HADEP'ın sosyal demokratlardan
veÖDP'den kopması, kendi siyaset-
leri açısından ne derece kabul edile-
bilir? Böyle biryolun kapanması, HA-
DEP'in daha geniş kesimlerte birtik yol-
larını da tıkamış olmuyor mu?
•••
Süreç, şu anda tıkanmış gibi görü-
nüyor. İnsan düşünmeden edemiyor:
Sol yine gelenekselleşmış eski özel-
lıklerı nedeniyle bir umudu daha mı
tüketiyor? Sol, ne zaman marjinal
kalmaktan kurtulacak biranlayışa ka-
vuşacak? Küçük hesaplar, ne zaman
büyük geleceklere yürüyecek anlayış-
lara yenik düşecek? Ben umudumu
kesmek istemiyorum. Çünkü, Türki-
ye'nin geleceği bu hesaplann hepsin-
den daha önemli. Bu yazıyı yazdığım
sırada HADEP'ın basın toplantısı doğ-
rultusunda girişimlerini sürdürdüğü,
bazı HADEP yöneticilerinin partiden
istifa ederek DEHAP'a geçmeye ha-
zırlandığı haben geldi.
Ben bir yurttaşım ve seçmenim.
Türkiye'de emek ağıriıklı, özgürlükçü,
kitlelere umut verecek bir birtikteliği
bekliyorum. Yıllardır çektiğimiz acıla-
rı dile getirebilecek, bu acılara çö-
züm üretebilecek, kitleleri ikna ede-
bilecek bir çözüm istemek çok şey
istemek mi sayılır?
• • •
Bozlak, Karayalçın ve Uras, bu du-
rumu tersine çevirmeliler. Toplum,
solun geniş kesimleri onlardan bunu
bekliyor. Biz de bu isteklerin takipçi-
si olacağız.