23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 EYLÜL 2002 CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN AB Hanr Değil Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel'in Brük- sel görüşmeleri sürüyor. AB'nin genişlemeden sorumlu üyesi Günther Verheugen'in daha önce yaptığı açıklamalar da göz önünde bulun- durulursa, bu görtişmelerden Türkiye'nin AB üyeliği yolunda ilerlemesi konusunda önemli bir gelişme beklemenin anlamı yok. Dunjmun sorumlusu Türkiye değil. Çünkü Ankara, üyelik müzakerelerinin başlama takvi- mini alabilmek için kendisine düşenlerin hep- sini yerine getirmiş bulunmaktadır. Burada bir noktaya dikkat çekmek gereki- yor. Kimse Türkiye'nin bugünkü haliyle üyeliğe bazır olduğunu ileri sürmüyor. Istenen, üyelik müzakereleri için takvimdir yalnızca. Bu takvimin verilmesi halinde, en iyi olasılıkladahi üyelik için on yıl dolayında birsü- renin geçeceği tahmin edilmektedir. Ama Avrupa bu takvimi bile vermeye yanaş- mazken Türkiye'yi almaya hazır olmadığını or- taya koymuş bulunmaktadır. Artıkfürkiye'deki iktidartar, bu gerçeği göre- rek politikalarını oluşturmalıdırlar. ••• Burada bir soru da kendiliğinden gündeme geliyor: Türkiye müzakerelerin başlaması konusunda takvim alamadığına göre, uyum yasaları olarak adlandırılan yasalan boşuna mı çıkarmıştır? Tabii ki hayır, çünkü çıkanlan yasalann hepsi zaten Türkiye'nin Avrupa'dan bağımsız olarak da kendi çağdaşlaşması ve demokrasi yolun- da adım atması açısından gerekli düzenleme- lerdi. Türkiye'nin bundan böyle izleyeceği politika da, kendi yapısal reformlannı Avrupa'dan ba- ğımsız olarak gerçekleştirmesi, ama AB gerçe- ğini de doğru görmesi olmalıdır. Avrupa Türkiye'yi üyeliğe ciddi biçimdeaday olarak algılamaya bile hazır değil. AB'yi oluşturan ülkelerde yapılan kamuoyu yok- lamalan, bu ülkelerde yaşayan halklann çoğun- luğunun Türkiye'nin üyeliğine sıcak bakmadı- ğını ortaya koyuyor. Konuya haklılık, haksızlık açısından yaklaşmak yanlıştır. Birçok kişi AB'nin Türkiye'ye karşı ikiyüzlü davrandığını düşünebilir, kimileri de, bizim bu halimizle AB'ye hoş görünmememizi haklı bu- labilir. önemli olan AB'nin Türkiye'yi hiç değilse ya- kın bir gelecekte, üyeliğe kabul etmeye hazır ol- madığını görmek ve ona göre hareket etmek- tir. ••• Türkiye ilk adımı Kıbns konusunda atmak ve AB'ye Kıbrıs politikasının tepeden tırnağayan- lış olduğunu, davranışlannın uluslararası anlaş- malara ve hukuka da aykın olduğunu tok bir ses- le anlatmak durumundadır. ' Avrupa'nın tavrı, "Ne olursa olsun Avrupa" fikrini savunanlann ne kadar yanlış yolda ol- duklarını da açık bir biçimde gözler önüne ser- miştir. Türkiye kısa ve uzun vadeli politikalannı yal- nızca AB seçeneğine dayandıramaz, başka al- ternatifler de bulmak ve geliştirmek zorunda- dır. Hiçbir devlet kendi iradesi dışında tek bir al- ternatife bağlanamaz. Umarız Şükrü Sina Gürel, bu gerçekleri açık vetok bir biçimde Brüksel'deki muhataplanna anlatmıştır. Top artık Brüksel'dedir. Türkiye tüm uyum yasalarını çıkardıktan son- ra, kendisine bir müzakere takvimi bile verme- miş olan AB'ye karşı tavrını değiştirmeli, ama gâvura kızıp oruç bozar gibi, yapısal refomnla- nndan da vazgeçmemelidir. Şurası açıktır ki, AB'nin şu durumda Türki- ye'den herhangi birtalepte bulunma hakkı yok- tur. Her şeyden önce yapılması gereken de bu ger- çeğin açıkça anlatılması olacaktır. Durmuş, 9 makam aracı alıyor • ANKARA (ANKA) - Sağlık Bakanlığı, makam aracı olarak kullanılmak üzere 9 adet araç alıyor. Parası bütçeden karşılanmak üzere DM0 tarafindan ahnacak araçlar makam aracı olarak kullanılacak. Her birinin 20 milyar lira değerinde olduğu öğrenilen araçların, genel müdürlerin kullanımına verileceği kaydedildi. Bakanlık geçen vıl da 100 adet araba satın almıştı. DENİZLER İDAMA GİDERKEN ORAL ÇALIŞLAR Herbırj ayrı bir anıyı anlatan özgün yazılardan derfenen kıtap. yıtınlen ınsanlan otuz yıl sonra tekrar arnnak ıçın hazırlandı AB uyum yasalan eğitimini serbest bıraktı ancak ders verecek eğitmen sorunu aşılamadı Kürtçe öğretmeni yokEBRUTOKTAR ANKARA-Milli Eğitim Bakanlığı, Kürtçe kurslann açılmasına olanak sağlayan "Türk Vatandaşlannın Fark- h Dil veLehçeleriOğrenmeieritçm Açj- lacak Özd Kurslar YönetmeBği'"ne ilişkin taslağı hazırlayarak Başbakan- lık'a sundu. Ilköğretim çağındaki öğ- rencilerin kurslara katılması için veli- lerin izin vermesi koşulunu getiren ve "yaz tatilleriflehafta sonlannı" adres gösteren yönetmelik, öğretmen soru- nunun giderilmesine ilişkin kesın çö- züm önerileri getiremedi. Milli Eği- tim Bakanı Necdet Tekin, ilk yıllarda sorunlar yaşanabileceğini belirterek "Ama serbest pazargibfher şeyzaman içinde yerti yerine oturacak" dedi. Milli Eğitim Bakanlığı, AB'ye uyum çerçevesinde Türkiye'de konuşulan et- nik dillerin öğretimine olanak tanıyan kurs yönetmeliğine ilişkin hazırlık ça- • Bakanlık başta Kürtçe olmak üzere etnik dilleri öğretecek öğretmenleri bulmakta yaşanacak sorunlar üzerinde dunıyor. İlk kez bu yıl açılması planlanan Kürtçe kurslara katılacak öğretmenlerin nereden bulunacağı ve niteliklerinin nasıl belirleneceği üzerinde sıkıntılar yaşanması bekleniyor. lışmalannı tamamladı. Taslağı, Baş- bakanlık'a gönderen Milli Eğitim Ba- kanlığı, ilgili kurumlardan ve diğer ba- kanlıklardan gelecek görüşlere göre taslağa son şeklini verecek. Sertifikalı öğretmen Ancak taslakta. Kürtçe başta olmak üzere etnik dillen öğretecek öğretmen ve usta öğreticilerin nereden buluna- cağı sorununa net bir yanıt getirileme- di. Daha önce benzeri kurslann açıl- mamış olması nedenıyle "sertifikalı öğretmen" bulunmaması ve üniversı- telerde ilgili yabancı dil öğretmenliği bölümlerinin yer almaması, bakanlığı zor duruma düşürdü. Bakanlık, bu so- run nedeniyle Kürtçe kurslarda eğitim verecek öğretmenlere ilişkin standart- lann çerçevesini belirleyemedi. Ba- kanlık, üniversıtelerin öğretmenlik bö- lümlerinden mezun olanlardan etnik dil- len bılenlere veya yabancı ülkelerde bu konuda eğitim görmüş adaylara, kurs- larda öğretıcilik yaptırma gibi seçe- nekler üzerinde duruyor. Zaman içinde sorunun kendiliğinden çözüleceğine ve sertifakalı öğretmen- lerin yetişerek bu kurslarda eğitim ve- receğıne ınanan bakanlık, ilk aşama- da çözümü özel kurslara bıraktı. Ba- kanlık, özel kurs sahiplerinin kendile- rine teklifedeceği adaylan inceleyerek, uygun bulacağı usta öğreticı ya da öğ- retmenin eğitim vermesine izin ver- meyi planladı. Milli Eğitim Bakanı Necdet Tekin. "Bu konuda öğretmen olaraktanımla- nacak kişi olmayacak. Tabii ilk aşama- da öğretmen niteliğinde yetişnüş ele- manların eğitim vermesini isteyeceğiz. Bu koşuOarda eleman bulamazsak, as- gari koşuüar aranz. İlk yıl bazı sorun- laryaşanması kaçınıhnaz" diyerek ola- sı sıkıntılara ışaret ettı. San, lormızı ve yeşil yasak Tekin, 15 yıldır azınlık dillerinin öğ- retimme ilişkin kurslan bulunan Is- veç, Belçika, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin mevzuatını incelediğıni be- lirterek şunlan söyeledi: "O ülketerde de devlet kurs açnu- yor, kendi lebçe ve dfllerini öğretmekis- teyenler kurs açıyor. Devletin, kurs aç- ma, açnrma gibi işlevi yok. Sadeceyön- lendiridoluyor,yasalan hazntyT>r,çer- Kürtce Eğitimi serbest ısmı yasakDtY\RBAKIR(Cum- huriyet Bürosu) - Diyar- bakır'ın Ergani ilçesin- de oğluna Kürtçe Hejar Pola adını veremeyen avukat Berdan Acun Av- rupa Insan Haklan Mah- kemesi'ne (AİHM) baş- vurdu. Oğluna Hejar Po- la "Çok değerii, Çelik" adını takmak isteıken nü- fus müdürlüğünce en- gellenen, kaymakamlı- ğa baro aracıİığı ile yap- tığı başvurudan sonuç alamayan Berdan Acun, önce kaymakamlık hak- kında suç duyurusunda bulundu. Acun avukatlan Meh- met Biçen ve Ramazan Kartalmış aracıİığı ile AlHM'ye başvurdu. Acun'un avukatlan di- lekçelerinde Avrupa In- san Haklan Sözleşme- si'nin(AİHS) 12. mad- desinde koruma altına alınan haklarının ihlal edildiğini, bu maddenin "evienme çağına gelen her erkek ve kadm, evten- me hakkımn kuOanılma- smı düzenleyen uhısal ya- salara göre evlenme ve aile kurma hakkuıa sa- hiptir" düzenlemesini öngördüğünü belirttiler. Başvurucuların yeni doğan çocuklannın adla- nnı nüftıs kütüğüne tes- cil ettiremediğı belir- tilen dilekçede şöyle de- nildi: "Başvunıculann Kürt kökenHohnalan ve çocuklanna Kürtçe isim vermek istemelerinden dolayı bu talepier yerine getirflmeyerek ırk aynm- cüığı yapüarak eşittik 0- kesi ihlal edilmiştir." Verheugen: Kıbns, tek sesle konuşmalı BERLtN (AA) - AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen, Almanya'da akredite olan yabancı gazeteciler ile Bonn kentinde yaptığı basın toplantısında, "Adada bulunacak çözüm ne olursa olsun, Kıbns, AB'de tek sesle konuşmalT dedi. Kopenhag'da aralık ayında yapılacak AB zirvesine kadar Kıbns sorununun çözülmesini ümit ettiklerini belirten Verheugen, aralannda Kıbns'ın da bulunduğu üye adayı ülkelerin AB'ye alınması konusunda bu zirvede karar verileceğini kaydetti. Verheugen, Kıbns'm üyeliği konusunda da karar verilecek olmasmın, Kıbns sorununun çözümünü hızlandırabileceğini de kaydetti. Verheugen, Türkiye ile üyelik müzakerelerİBe başlanması konusunda ise Türkiye'nin uyum yasalannın kabulüyle çok önemli adımlar attığmı, ancak yasalann uygulanmasının izlenmesi gerektiğini söyledi. Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel, Brüksel'deki temaslan kapsanunda AB Komis- yonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen ile bir araya geldL (AA) Gürel, müzakerelerin 2003 Mart'ta başlaması gerektiğini söyledi AB bahane aramasmBRÜKSEL(AA)-Başbakan Yardım- cısı ve Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gü- rel AB'nin Türkiye için "uygulamayıgö- riip karar vereüm" demeye hakkı ol- madığını belirterek "Türkiye'nin atöğı adımlar karşısmda şaşıranlar bunu kat etmeye çahşryorlar. Buna kimse- nin hakkı yok. Bu yasalar çıkög»- na göreelbette uygulanacak. Hem bir ülkeyi ada> göreceksiniz hem de dışnuzda tutmakiçinçeşnü ba- haneler öne süreceksiniz. Ben AB'nin butavragirmeyi içinesin- direceğme ihtimal vermiyorum'' 2003 Mart ayından önce Türkiye ile mü- zakerelerin başlaması için tarih veril- mesini isteyen Gürel, "EğerTürkij'e'de- kideği^Tdervegerçekteşnnien reform- lar gerçekçi veiçtenbir şekilde değeıien- diribııezse o zaman Türkiye ile AB ara- sında kaçınılmaz olarak iyi ohnayan bir dönem başlayacakar" dedi. Brüksel'de temaslanna devam eden Gürel, dün AB Komisyonu'nun geniş- lemeden sorumlu üyesi Günter Verhe- ugen ile görüştü. Gürel, görüşmeden sonra yöneltilen bir soru üzerine, Ver- heugen'in kendisine, bazı açıklamalan- • Dışişleri Bakanı Gürel, uyumyasaknmn çüdtğını ve uygulanacağuu belirterekAB 'nin bahanesinin kalmadığı söyledL Gürel, AB 'nin 2003 Mart ayuta kadar tarih vermemesi durumunda ilişkilerde iyi ohnayan bir dönemin başlayacağım behrttL dedi. nın basında eksik veya yanlış yansıtıl- dığını belirttiğini söyledi. Gürel daha sonra bir basın toplantısı düzenleyerek temaslannı değerlendirdi. "Türldye'nDî arük Kopenhag siyasal kriterierini ger- çeideştirdiğini'' AB temsilcilerine anlat- tığını bildiren Gürel, "Bundan sonraki beklentSerimizi de kendilerine açıkça beBrttim. Bu beklentimiz, AB'nin artık, bu yıl sonundan önce Türkiye'ye tam üyelik müzakerelerini başlatma zamanı vermesigereküiğidir" dedi. Gürel, bir so- ru üzerine. "Takvim bizim için önemli. Engeç KopenhagdoruğundaTürldye'nta duruımı değerlendirflmelidir. Bia tatmin edecek tek seçenek, müzakere- lerin biran önceba^amâsdır.Ör- neğin,2003 Mart ayında AB ye- ni üyelerle anlaşmalannı imza- lay^caknr.Bu tarihten önce Tür- kf^eflemüzakerelerin başlatdma- sıgerekir'' diyekonuştu. Erdal'ın iadesi gündemde Bu arada Gürel, dün Belçika Meclis Başkanı Herman De Croo ile görüştü. De Croo, görüşmeden sonra yaptığı açık- lamada, Türkiye'de ölüm cezasının kal- dınlmasından sonra, terörist Fehri>« Er- dal'ın iadesinin sakıncalı görülmeyece- ği mesajmı verdi. çeveyi çiziyor. Biz de öyie yapacağız." Başbakanlık'a sunulan taslağa göre, özel kurslarda aranaCak nitelikler şöy- le: - Sıyasi ve bölücü akımlann simge- lerini çağnştıran poşu, türban, yeşil kırmızı ve san renklerden oluşan kı- yafetler yasaklanacak. - Özel Kurs Yönetmeliği'ndeki tüm kurallar geçerli olacak. Ilköğretim ça- ğındaki çocuklarbu kurslara gitmek için velilerin iznini alacaklar. Çocuklar, bu kurslara hafta sonu veya tatil dönem- lerinde gidebilecek. -18 yaşından büyükler için herhan- gi bir sınırlama olmayacak. - Bu kurslann denetiminde Içişleri Bakanlığı başta olmak üzere diğer ba- kanlardan da bilirkişi ve uzmanlar yer alacak. - Yönetmeliğe uymayan kurslara ka- patmaya kadar gidecek sert yaptınm- lar uygulanacak. UYUM YASALARI Dışişleri kaygıhANKARA (ANKA) - Dışişleri Ba- kanlığı, Avrupa Birligi'ne uyum ya- salan sonrasmda uygulamaya dönük yönetmelik çalışmalan hız İcazanır- ken ciddi bir uyanda bulundu. Ba- kanlık, uyum yasalannın kabul edil- mesinden sonra anadilde eğitim di- lekçelerine yönelik idari ve adli taki- batla Manisa Davası'ndaki gelişme- lerin AB'ye anlatılmasının imkânsız hale geldiğini bildirdi. AB'ye üyelik sürecinde uyum yasalanna ilişkin tü- zük ve yönetmelik çalışmalan kap- sanunda Başbakanlık'ta düzenlenen toplantıya Dışişleri Bakanlığı'nı temsilen katılan Dışişleri Bakanlığı Çok Taraflı Siyasi Işler Genel Mü- dûrü Daryal Baübay dikkat çekici uyanlarda bulundu. Edinilen bilgile- re göre Batıbay, AB'de uyum yasala- nmn çıkanlmasından sonra dikkatle- rin uygulamaya yöneldiğini bildirdi. AB'nin 1995 Madrid Zirvesi'nde, "uyguüuna"nın da Kopenhag kriter- leri kapsamında olduğu karanm anımsatan Batıbay, anadilde yayın ve öğrenimle birlikte vakıflar konusun- dakı yönetmeliklerin de sonuçlandı- nlmasının öncelikli öneme samp ol- duğunu kaydetti. Türkiye'nin AB'de insan haklanna ilişkin en çok eleştiri aldığı konunun ifade özgürlüğü ol- duğunu belirten Batıbay, yasalann değışmesine karşın TCK"nin 159 ve 312'nci maddeleriyle ilgili uygula- manın değişmediğinin iddia edildiği- ni bildirdi. Batıbay şunlann alhnı çizdi: "Özeflikle Manisa Davası'nda- ki geüşmeler ülkemizin imajını zede- lemektedir. Uyum yasalan sonrası anadil dilekçeleriyİe ilgili verilen idari cezalar ve yapılan adh* işlemlerin, AB ülkelerinde anlaohnası imkânsız hale getaıiştir." Dışişleri Bakanlığı temsil- cisi "Yakalama, Gözalûna Ahna ve îfade Ahna YönetmeKği''ndeki deği- şiklik çalışmalannın Avrupa Işken- ceyi Önleme Komıtesı'nin 10-20 Eylül 2002 tarihlerinde Türkiye'ye yapacağı ziyaret öncesinde tamam- İanması gerektiğini belirtti. Temsilci, yönetmeliğin 10'ncu maddesinin de- ğiştirilerek "doktor muayenesinde kolhık görevtisi bulunmaması'' tale- binin karşılanmasının büyük önem taşıdığını vurguladı. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com SHP, ÖDR HADEP ve EMEP ara- sında sürdürülen ve umut verici bir aşamaya gelen birlik görüşmeleri, bu yazıyı yazdığımız sırada yapılan bir açıklama ile umut kırıcı bir noktaya ulaştı. HADEP Genel Merkezi'nde yapılan açıklama ile HADEP, DEHAR EMEP ve Akın Birdal'ın genel baş- kanlığındayeni kurulan SDP'nın (Sos- yalist Demokrasi Partisi) birlikte se- çime katılacakları, ısterse SHP ve ODP'nin de bu birliğe katılabileceği bildirildı. Murat Karayalçın'ın genel baş- kanlığında DEHAP çatısı altında bir- leşme noktasında anlaşma yapılmış gibi görünüyordu. HADEP'te yapılan basın toplantısı, solda daha geniş birlik umutlarına gölge düşürdü. Ne- den SHP ve ÖDP sürecin dışında kal- dı? Bunu anlayabilmek için HADEP yöneticileri ile yaptığımız görüşmeden çıkan sonuç şu: Önce EMEP, Murat Karayalçın'ın genel başkanlığına iti- raz etti. Tartışmalar sonucunda bu sorun çözüldü. Daha sonra HADEP yöne- Solda îttifak Tıkandı mı? ticileri Akın Birdal'ın başkanlığında yeni kurulan SDP'nin de sürece ge- nel başkan düzeyinde katılmasını is- tediler. Karayalçın ve Uras, yeni çev- relere açılma konusunun genel baş- kanlarca ele alınmasını önerdiler. HA- DEP, SDP'nin sürece eşit şartlarda da- hil edilip edilmemesi halinde ÖDP ve SHP yönetımine bu süreçten çekile- ceğini bildirdi. Onlaraönceki akşama kadar süre tanıdı. Bunun üzerine devreye giren Mu- rat Karayalçın, Bozlak ve Uras'la kri- zi çözmek için yeni bir görüşme öner- di. Ben bu yazıyı yazdığım sırada Ufuk Uras ve Murat Karayalçın, Mu- rat Bozlak'la görüşmeye hazırlanı- yorlardı. Tam onlar Bozlak'la görüş- meyi beklerken ajanslardan HADEP, EMEP, DEHAP ve SDP açıklaması geldi. • • • Zaman daraldı ve HADEP'ın yap- tığı bu yeni açıklama bırleşmeyi iyı- ce zora soktu. SHP Genel Başkanı Ka- rayalçın, Bozlak'ın tutumunun siya- si nezaket kurallarına uymadığını be- lirtti: "En azından böyle bir girişım- de bulunacaklarını bize söyleyebilir- di. Onlann ne yaptıklannı basın yo- luyla mı öğrenmeliydik." HADEP yö- neticileri ise SDP konusunda ısrariı ol- duklarını Karayalçın ve Uras'a bildir- diklerini, olumlu bircevap alamayın- ca böyle bir yola başvurmak zorun- da kaldıklannı söylediler. Umarım, yine de bütün köprüler atılmış degildir. Şimdi SHP ve ÖDP yöneticilen HADEP'in bu tutumu kar- şısında ne yapacaklarına karar vere- cekler? Çünkü, beklemedikleri birtu- tumla karşı karşıya kaldıkları inan- cındalar. SHP, ÖDP, HADEP ve EMEP ara- sında sürdürülen ve sonuca yaklaşan ıttifak çalışmaları, sol kesımlerde bir umut ışığı yakmıştı. Çünkü sosyalıst- ler, Kürtlerden büyük destek gören HADEP ve sosyal demokrat SHP ara- sında yapılabilecek bir ittifak Türki- ye'nin geleceğine de ışık tutacak önemli bir başlangıç olacaktı. Türki- ye'nin demokratikleşmesine, AB'ye giriş sürecinin hızlandınlmasına böy- le bir ittifak önemli bir ıvme kazandı- racaktı. Ufuk Uras, HADEP tarafindan ani- den gündeme getirilen böyle birem- rivakiye çok üzülmüştü. Bu nokta- dan sonra nasıl biryol alınabileceği- ni kestiremiyordu. HADEP'ın sosyal demokratlardan veÖDP'den kopması, kendi siyaset- leri açısından ne derece kabul edile- bilir? Böyle biryolun kapanması, HA- DEP'in daha geniş kesimlerte birtik yol- larını da tıkamış olmuyor mu? ••• Süreç, şu anda tıkanmış gibi görü- nüyor. İnsan düşünmeden edemiyor: Sol yine gelenekselleşmış eski özel- lıklerı nedeniyle bir umudu daha mı tüketiyor? Sol, ne zaman marjinal kalmaktan kurtulacak biranlayışa ka- vuşacak? Küçük hesaplar, ne zaman büyük geleceklere yürüyecek anlayış- lara yenik düşecek? Ben umudumu kesmek istemiyorum. Çünkü, Türki- ye'nin geleceği bu hesaplann hepsin- den daha önemli. Bu yazıyı yazdığım sırada HADEP'ın basın toplantısı doğ- rultusunda girişimlerini sürdürdüğü, bazı HADEP yöneticilerinin partiden istifa ederek DEHAP'a geçmeye ha- zırlandığı haben geldi. Ben bir yurttaşım ve seçmenim. Türkiye'de emek ağıriıklı, özgürlükçü, kitlelere umut verecek bir birtikteliği bekliyorum. Yıllardır çektiğimiz acıla- rı dile getirebilecek, bu acılara çö- züm üretebilecek, kitleleri ikna ede- bilecek bir çözüm istemek çok şey istemek mi sayılır? • • • Bozlak, Karayalçın ve Uras, bu du- rumu tersine çevirmeliler. Toplum, solun geniş kesimleri onlardan bunu bekliyor. Biz de bu isteklerin takipçi- si olacağız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle