Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLUL 2002 SALI
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
OKTAY AKBAL
0 'Gerçek Bir
Devrtmclydi'
"Dönek, ipini koparan adamdır. Sadece dev-
rimcilikter, değil. her türiü sınıfsal ve toplumsal
değerlerden insanlığı çıkardığınız zaman, geride
kalan şeycir. Artık hiçbir zaman, hiçbir yaşama il-
kesine satip olmayacaktır. Bütün tetikçiler gibi...
Kendine devşirrneler pazannda müşteri bekle-
mekten başka biryol bırakmamıştır. Istihbarat ör-
gûtlerinin ve medya patronluğuna geçmiş kara
para krallannın, adamlannı dönekler piyasasında
tutması, boşuna değildir."
5 Mayıs 2002 tarihli 'Aydınlık'ta böyle yazmıştı
Hasan YalçınL
Yazılarını hep ilgiyle okuduğum bir yazar... Yılgın-
lık nedir bilmeyen bir devrimci!.. özellikle, koca bir
kitap dolduracak kadar çok "dönekler" dizisi!.. Bu-
gün basın, medya ortamında adı geçen pek çok
eski devrimcinın yüzlenni, nitelikJerini yansıtan bu
yazılar ibret verici yazılar...
"... Dönenlerin dönmüş olanı bile suçluluk duy-
gusundan asla kurtulamıyor. Bütün hayatını aşa-
ğılık biryaratık olarak geçirmeye mahkûm oluyor.
Çünkü insanlığın geleceğidir sosyalizm. Dönek,
insanlığa sırtını dönen adamdır."
"Değiştirn, gelıştim, yanılgıdan döndüm" diyen-
teri Cumhuriyet okurlan yakından tanırlar! Bellek unut-
kandır, ama yazılar, kıtaplar, konuşmalar hiçbir şe-
yi unutmaz. Gazete, dergi koleksiyonları ortadadır.
Bir zamanlar yazılarıyla, konuşmalarıyla gençle-
re devrimcılik yolunu gösterenler, anlatanlar, söz-
lerine, tutumlanna karşı çıkanlan en ağır biçimde
suçlayan kişiler, bir de bakıyorsunuz bambaşka
biri oluvermiş!.. Başına gelenlerden sonra bir da-
ha aynı sıkıntılara düşmemek için mi, yoksa kişili-
ğini yeni düzene uydurmanın çok yarartı bir davra-
nış olduğunu düşündükleri için mi?
Hasan Yalçın'ı tanımadım. Işçi Partisi'nin önde
gelen bir lideriydi. Bir savaşım adamı... Tuttuğu
yoldan geri dönmeyen biri...
Bozgunlardan bozgunlara, niye yenilgiden yenil-
giye uğruyorsak, dün inandığımız biri, bugün tam
ters yolda gidiyor, hiçbir sıkıntı duymadan bizleri
de yeni tuttuğu yola çağırmaya kalkışıyorsa!.. Ha-
san Yalçın, böylelerini tarih önünde en ağır bir tu-
tumla sergiliyordu. "Tanıyın bunlan" diyordu...
Son yazılarindan birinin başlığı: "Zekâ Testi":
"Bugün Türkiye millet olarak birakıl testinden ge-
çiyor." Işçi Partisi'nin halkın yarannı, bugününü,
yarınını düşünen, çözümler öneren tek siyasal güç
olduğunu yineleyerek "Siyasetsahnesinde ihanet
oyunu var. Seyri bedava, bütün ekranlardan nak-
len ve gazetelerde manşetten"diyordu...
Hasan Yalçın inandığı düşünceleri geniş yığınla-
ra duyurmak, yaymak çabasındayken yaşamdan
aynldı. Bu, gerçek bir devrimcinin yok olmasıdır. Ya-
şamını emeğiyle kazanan halkı, emekçiyi, aydını,
"kendi sesini Türkiye 'ye seslenen bir ses yapma-
ya, çanğı giyip kent kent, köy köy Türkiye'ye an-
latmaya, başarıyı damla damla teriyleyaratmaya"
çağırıyordu. "Birheykelgibi, bir tablo gibi, birbü-
yüksenfoni gibi..."
Anısı hep saygıyla yaşayacak!.. • • ' -
Çevre Bakanlığı Sorunu
Çevre Bakanlığı asıl olarak eşgüdümden, iletişimden so-
rumlu bir kurumdur. Ne var ki eşgüdüm kapsamına giren
kuruluşlar nezdinde başanlı olarak algılanmamaktadır.
Istenirse, nesnel biçimde yürütülecek bir anket ile bu ko-
layca ortaya konulabilir.
Dr. Uçkun GERAY Ist. Üniversitesi Orman Fakültesi
V
Jevre' sözcüğünü
içeren mesleklerin
oluşması ve bir ül-
'kede çevreden so-
rutnluolanbireridn
(sekreterlik, müsteşarlık, bakan-
lık) oluşturulması, çevre sorun-
lannın baş edilemez noktaya ulaş-
makta olduğunun anlaşılmasın-
dan, yani ancak 1970'lerden son-
raya rastlamaktadır. Oysa orman-
cılık mesleğinde ve kurumlann-
da böyle bir beklemenin olmadı-
ğı bilinmektedir. Nitekim bu mes-
lek için "doğal denge", "kültür-
ormanft^da" ve tt
devamhhk($ür-
düriilebflirtik)71
ve benzeri konu-
lar bilimsel içerikte 1713'e; çok
yönlü kaynak yönetimi anlayışı
1960'adayanmaktadır. "Uygula-
malar" olarak ise bu terimler, 14.
yüzyıla kadar inmektedir. Orman-
cılığın bu çevreci ilk meslek ol-
ma özelliği yanında, bir başka
önemli özelliği de, daha çok, çev-
re kirizini önleyici bir anlayışın
mesleği olmasıdır.
Dolayısıyla oluşmuş bir soru-
nun hafıfletilmesine, pansumanı-
na ağırlık tanımamasıdır. Başka de-
yişle "kirieten öder" ilkesini red-
detmesidır. Yüzyıllara dayanan
bu meslek hikâyesinini kuşkusuz
kurumsal ve hukuksal yanı da söz
konusudur. Ülkemizde de pek çok
doğa koruma ve kaynak yönetimi
sorumluluğu, en az yetmiş beş
yıldır ormancılık kurumlanna ve
bu mesleğe verilmiştir. Su işleri,
köy kalkınması, sağlık.. ile ilgili
hizmetler de çok uzun yıllara da-
yanan kurum ve kuruluşlar eliy-
le yürütülmüştür. Yani, pek çok
meslek doğal kaynak ve kent yö-
netiminde ve bunlann aynlmaz
parçası olan çevre yönetiminde,
adında "çevre" bulunmasa da yet-
ki ve birikim sahibi olmuştur.
Yeni bir meslek olan çevre mü-
hendisliğinde, îstanbul'da bulu-
nan bir üniversite örneğine göre,
öğretimin temeli çok büyük bir
oranda (ders saatlerinin yüzde
65'i), fizik, mekanik, hidrolik,
kimya, atıklar ve antma eksenli-
dir. Ekoloji, biyoloji ve sosyoeko-
nomi grubunun ağırhğı yalnızca
yüzde 10'dur.
Buna karşılık orman mühen-
disliğindeki eğitimin içeriği, bit-
ki sistematiği, botanik, bitki sos-
yolojisi, zooloji, ağaçlandırma,
toprak, ekoloji, yaban hayatı, su
ürünleri, toprak koruma, sel yatak-
lan düzenlemesi, havza yöneti-
mi, mera yönetimi, orman yöne-
timi, orman bakımı ve yetiştiril-
mesi, orman koruma ağırhklıdır;
sosyoekonomi ve kaynak yöneti-
mi içeriğinde ise yirmi beş saat zo-
runlu ders söz konusudur. Doğal
dengenin korunması, geliştiril-
mesi ve sürdürülebilir yönetimi
bunu gerektirir ve birileri bunla-
n bilmek zorundadır.
Ülkemizde Çevre Müsteşalı-
ğı'nın ve Çevre Bakanlığı'nın ku-
ruluş yıllan sırasıyla 1978 ve
1991'dır. Bu kuruluşlann teme-
linde "çevre* ile ilgili birçok mes-
leğe ve kuruluşa bölünmüş olan
konularda birlik ve eşgüdüm sağ-
lama hedefi bulunmaktadır. Zira
"uygulama" alanlan (koruma,
geliştirme, yönetme) yüzyıllardır,
onyıllardır kendilerine özgü mes-
leklerle dolu durumdadır. Eşgü-
dümün dahi bu pek çok mesleğe
yayılı alanlar için salt çevre mü-
hendisleri eliyle gerçekleştirilme-
sinin olanaklı olmadığı çok açık-
tır. Işte o nedenledir ki eşgüdümü
yapacak kuruluşun da çokboyut-
lu olarak oluşturulması zorunlu-
dur. Bu nedenle "Çevre Müsteşar-
lığı" dönemindeh meslekler bi-
leşimine dikkat etmek gerekir.
Ama bugün, eşgüdüm ve benze-
ri çalışmalann adeta tek boyutlu
olarak yürütüldüğü söylenebilir.
"Çevre" teriminin yer edinme-
ye başladığı yaklaşık 1970 sonra-
sında bu kavram, sağhk mühen-
disliği, ekoloji ve kimya eksenli
olarak algılanmıştır. Bu yanlışlı-
ğın arkada bırakılmakta olduğu
görülmektedir.
Çevre, belli biruzamdaki hertür-
den canlıyı ve elbette insanı etki-
leyen çok boyutlu akımlar ve kar-
şılıklı etkileşimler örgüsüdür.
0 nedenle de adında "çevre"
sözcüğü bulunan yasalarla, mes-
leklerle, yazı (makale) başlıklany-
la, fakültelerie... sınırlı değildir. Bu
sözcüğü içermeyen bir meslegin
çevre dışı olduğu savı, ancak ve
ancak bu işin bilinmediğinin ka-
nıtı olabilir. Bu sözcüğü içerdiği
için bir meslegin yetkili ve yeter-
li olduğu savı da anlamsızdır.
Çevre Bakanlığı asıl olarak eş-
güdümden, iletişimden sorumlubir
kurumdur. Ne var ki eşgüdüm
kapsamına giren kuruluşlar nez-
dinde başanlı olarak algılanma-
maktadır. Istenirse, nesnel biçim-
de yürütülecek bir anket ile bu
kolayca ortaya konulabilir.
ÇED kurallan, süreci ve bunla-
nn hukuki sonuçlanyla ilgili tu-
tumlar, çölleşme ile mücadele ulu-
sal eylem programının hâlâ biti-
rilememiş olması, Türkiye Ulusal
Çevre Stratejisi ve Eylem Pla-
nı'ndaki sentez boşluklan ve yan-
lışlıklar, Rio+10 Johannesburg
için hazırlanan Türkiye Ulusal
Raporu'nun başansızlığı, ÇevTe
Şûrası Yönetmeliği'ndeki katı-
lımcılığa kasti kapalılık, tek mes-
leğe kilitli personel politikası ve
bütün bu zaaflar yokmuşcasına, eş-
güdümü atlayarak icra gücükazan-
ma merakı ortadadır. Bu koşullar
altinda Çevre Bakanlığı eşgüdüm
noktası değil çatışma noktası ha-
line gelmektedir. tlke şudur: Çev-
re Bakanhğı'mn,eşgüdüm içerisi-
ne sokmak istediği kuruluşlann
işlerini değil, eşgdümü gerçekkş-
tirmeyi bilmesi yeteıüdir. Ancak
unutmamahdır ki eşgüdüm sağla-
nırken dahi tek akdla, tek boyut-
lu bflgiyle bunu gerçekkştirmek
mömkün değildir. Omeğin beffi
bir konuda me>zuat hazuianma-
a da tek kuruluşun hegemonvası-
na, değerlerine ve bilgisine, örne-
ğin Çevre Bakanbğı'na terk edfle-
mez.
Sonuç: "Çevre" sözcüğünü
koruyarak (muhafaza ederek) bu
bakanlığı, Başbakanlık'a bağh
müsteşarlığa dönüşrürmek en
kestirme çözgedir (çaredir). Obür
bakanlıklarla aynı hiyeraraşik
düzeyde olan bir bakanlığın, on-
lann çevresel nitelikli çalışma-
laruu bir yere toplayıp eşgüdüm
yapması yanlıştır, hele hele ic-
raya soyunması daha da yanlış-
nr. Eğer eşgüdüm temel hedef ise
bunun için bir bakanlık düşün-
mek de zorunlu değildir, fazla-
dandır. pahalıdır ve kamu yöne-
tim mantığına aykındır. Zaten
birçok ülkede "çe\Te" bakanlık
olarak örgütlenmiş değildir. Çev-
re Bakanlığı olan ülkelerin ise
mevzuaö eşgüdüme dönüktür ve
kuruluşlann görev tanımlan bi-
zebenzememektedir. Başbakan-
lığa bağh çevre müsteşarhğının
öteki ülkelerle iletişim ve uyum
sağlamada aksamaya neden ola-
cağı da kanıtlanamaz. Esasen ül-
kemiz böyle bir müsteşarlık dö-
neminden geçmiştir ve bu mo-
delin daha başanlı olduğu ön-
ceki müsteşarlanmızdan doğru-
dan öğrenilebilir. Çevre Bakan-
lığı sorunu artıkher ortamda tar-
tışmaya açılmalıdır.
D
KORSAN KİTAP BASANA DA SATANA DA
ACIYINIZ: ER GEÇ YAKALANACAK
VE 4-6 YIL HAPİS CEZAS1ALACAK!
Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri
Meslek BirUği (BESAM)
ilekolay.kurul-
duğul952yılın-
dan beri elli yıl
geçmiş. Türk-lş geniş ka-
tılımlı bir törenle yıldö-
nümünü kutladı. Elde pa-
ra makbuzu beş ila yirmi-
beş kunış sendika öden-
tilerinin toplandığı ellili
yıllarda sendikacıların
birleşerek konfederasyon
olarak örgütlenmeleri el-
bette bir başan olarak anı-
lacaktır. Hele ilk başkan-
lardan rahmetli SeyfiDe-
mirsoy'un, "Ankara'da
50. Yılında Türk-lş
Dr. Cengiz ABBASGİL Hukukçu
hukümetvar, Ankara'da
Türk-lş de var" söylemi
emek kesiminin haklı
övüncü olmuşru. Bu
övünce kaynaklık eden
güçten beklenen sonuç-
lar ahnmış mıdır? Kısa-
ca buna bir göz atmakta
yarar vardır. Yani emek
kesiminin ve emek kesi-
minden emekli olmuş
sızı aldatıyor!
Yıllardır vazgeçemedığıniz CAD'ınizin tamamen aynı
özelliklere sahip, üstelik 10'da 1 fiyatına alabileceğiniz bir
benzeri olduğunu biliyor muydunuz?
imza
bir dost
bricscad
Bricscad IntelliCAD 2002
"Yeni CAD'iniz"
www.inteilicad.tc
* Blgısaya/* destalclı tasanm prograrm.
• Bir yıl boyunca destek hgmetl. veralyon gûnıo«em<Ku ve Türkça kuHaınn kılavuzu Byata dahrtif.
yurttaşlann, başta geçim,
diğer sorunlan halledil-
miş midir? Sağlık sorun-
lanna umar bulunmuş
mudur? Eğitim sorunla-
n çözüme kavuşturulmuş
mudur? Işsizliği ortadan
kalduacak önlemler ger-
çekleştirihniş midir? Ko-
operatif sendikacılığm-
dan giderek toplu iş söz-
leşmesi sendikacılığm-
dan başka ileri bir adım
atılabihniş midir? Siya-
sal güç (iktidar) çevrele-
rinden ses getirecek et-
kinliğe kavuşuhnuş mu-
dur?
Bütün bunlara eklene-
bilecek yüzlerce sorun
ve soru üretilebihr. An-
cak bu aşamada önemli
olan, emekçi kesimin so-
runlanna umar aramak
ve üretmektir. Gelelim
sözün özüne. Şimdi elli
yıllık deneyimden yarar-
lanarak emekçi kesimle-
rinin sorunlanna umar
olabilecek girişimler için
çaba harcamanın zama-
mdır.
Öncelikle elli yıldır
yapılan politik yanılgı-
dan dönmek gerekir. Ya-
ni Amerikan sendikacılı-
ğının dayattığı ve uygu-
lattığı partiler üstü poli-
tika uydurmasından vaz-
geçmek gerekir. Aslında
bu da bir politikadır am-
ma.. emekçi kesimin
aleyhine siyasilerin ya-
ranna işleyen bir politi-
kadır.
Nitekim bu savda olan
sendikacılar kendilerine
uzatılan sus payı millet-
vekilliklerini yan ceple-
rine atarak uslu çocuğu
oynamışlardır. Işin ilginç
yanı, milletvekili olanla-
nn çoğunluğu emek ke-
simi inançlan ile bağdaş-
mayan sağ kesim parrile-
rinden seçilmeye razı ol-
malandır. Bu yanılgıdan
caymak gerekir. Bunun-
la da yetinmeyip ya
emekçılenn kendi siyasal
örgütlerini kurmalan ya
da kendi çıkarlanm sa-
vunacak siyasal örgütle-
re destek vermeleri kaçı-
nılmaz bir zorunluluktur.
Umanz elli yıllık dene-
yim, sendikacılanmızda
bu bilinci yaratmıştır. Bu
da yetmez. Sendikal ör-
gütlenme bugünkü duru-
mu ile dağmık ve birkaç
başlıdır.
Aralannda büyük fark-
hhklar ohnayanüç ayn iş-
çi konfederasyonunun
varhğı emekçi kesim için
bir lüks olmaktadır. Ni-
tekim bunlar rahatlıkla
emek platformunda bir
araya gelebihnektedirler.
Zira amaç aymdır. Emek-
çi kesimin mutlulugu. Bu
nedenle birlikten kuvvet
doğar ilkesi gereği bir-
leşmeyi gerçekleştirme-
nin kaçmıknaz olduğu-
nu görmek gerekir. An-
cak o zaman emekçi ke-
simin sorunlanna, örne-
ğin iş güvencesi yasa ta-
sarısında olduğu gibi
umar bulmak için siyasal
güç kapısmda ya da ken-
di çıkarlanndan başka bir
şey düşünmeyen partile-
rin kapılannda bekleme-
ye gerek kalmayacaktır.
Bütün bunlann başanla-
bilmesi için sendikacıla-
nmızm öncelikle kendi-
lerine dönüp özeleştiri-
lerini yapmalan gereke-
ceği inancmdayız. Işsiz-
liğin ve sendikal erozyo-
nun üst düzeyde olduğu
şu günlerde buna kesin
gereksinim duymaları
gerekir.
Yapılan hatalan ken-
dileri daha iyi bildikleri
için burada ayrıca
sıralamaya gerek yoktur.
Ancak sendika yönetici-
lennın tabandan kopuk
yaşantılanm düzene sok-
malan ve hak etmedikleri
halde sendika ağalığı
nitelendirmelerine çanak
tutacak görüntülerinden
sıynlmalan iyi bir baş-
langıç olur görüşündeyiz.
Anlayana sivrisinek saz
örneğini yineleyerek
Türk-tş'in elli yıllık geç-
miş deneyimlerinden
yararlanması dileği ile
gerek kendisine gerekse
tüm emekçi kesime daha
iyi yannlar umudu ile ör-
nek işçi önderlerinden,
Halil Tunç'un vakitsiz
ölümü nedeni ile de tüm
emekçilere başsağlığı
dilemekteyiz.
Bilgisayar Kullanan Gerçek Aydınlar!.
NASIL KULLANIYORSUNUZ Bilgisayarınızı ?
1 - 2 parmakla BİLİNÇSİZCE mi ?
10 parmakla + bakmadan UZMANCA mı ?
Aradaki farkı düşünmek istemiyorsanız
BETA
"TEKNGLDJI USTASl"
Bilgisayar Mühendislik Danışmanlık San. ve Tic. Ltd. Şti.
Kuşdill Cad. No: 44 Kadıköy / istanbul Tal: 0 216 347 68 90 (pbx) Faks: 0 216 347 97 69
www.betabMgisayar.com e-maü: ırttoObetabilg&ayar.com
YAZIK DEGIL Mİ Gözlerinize ?
Zamanınıza ?
14 Dünya Rekoru
28 Dünya Şamplyonluğu
76.730 Gence Meslek-lş
www.samplyon-kurslari.com.tr - sampiyon@superonline.com
ONPARMAKLA+BAKMAPAN
BİLGİSAYAR KULLANIMI^
I İŞLETMENLİK + MUHASEBE
DAKTİLO + YABANCI DİL
PENCERE
Zavallı Müslüman!••
Niçin zavallı?..
Soruyu yanıtlamak için son birkaç gün içinde
gazetelerde yayımlanan haberlerden gelişigüzel
bir derleme yapmakta yarar var...
•
Tataristan'ın başkenti Kazan'da "Dünya Tatar-
larKongresi" yapılmış; Rusya Devlet BaşKanı Vla-
dimir Putin'in de katıldığı toplantıda konuşulan
önemli konu:
örtü!..
Ister türban ya da başörtüsü olsun bir şey de-
ğişmiyor; kimlik belgesinde kadının fotoğrafı açık
başlı mı olacak, örtülü rnü?..
21 'inci yüzyılda Müslüman coğrafyasında örtün-
mek birincil sorunlardan sayılıyor.
•
Nijerya'da Emine Laval gayri meşru çocuk do-
ğurmuş; zina ürünü olan bebeğin annesi şeriat ya-
salarına göre taşlanarak öldürülecek...
OlayTürkiye'detartışılıyor, bizim uzmanlarelbir-
liğiyle diyorlar ki:
Recm (zina suçlusu kadının taşlanarak öldürül-
mesi) Kuran'da yok; ama, şehatta var, fıkıh hük-
müdür; Islamda çoğuyerde vezamanda uygulan-
mıştır.
Nijerya dünyanın gündeminde..
Herkes bekliyor..
Emine'ye verilen recm cezası bağışlanacak mı,
uygulanacak mı?..
•
Pakistan Müslüman ülkesi; anayasasında Islam
devleti olduğu yazılı...
Pakistan'dan haber:
"Pakistan'da bir aşiret meclisi, oğulları aşiret-
ten bir kızla görülen aileyi cezalandırmak için ai-
lenin otuz yaşındaki kızı Muhtiar Mai'ye tecavüz
edilmesi kararını almıştı. Tecavüz karannı uygula-
yan altı erkek asılarak ölüme mahkûm edildi. Dün-
yanın da tepkisini çeken olay ülkeyi kanştırdı."
Neresinden, nasıl tutmalı, nasıl yorumlamalı bu
haberi?..
•
"Afganistan'da nüfus sayımı yapılacak!.."
Doğal değil mi; böyle bir habere gazetelerde
önemle yer verilmesi neden?..
Çünkü 23 yıldan beri Müslüman Afganistan'da
nüfus sayımı yapılamıyor...
Savaşlar nüfus sayımına engel sayılmışlar...
Vah Afganistan'da yaşayan MüslümanaL
•
Gelelim Türkiye'ye:
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın verdiği bilgiye göre
ülkemizdeki 76 bin 922 camiden yaklaşık 6 bini atıl,
daha doğru deyişle kullanılmıyor.
2919 cami yalnız ramazan aylannda ibadete açı-
lıyor; 1424'ü yalnız belirli mevsimlerde kapılannı açı-
yor; 1494'ü sürekli kapalı duruyor...
Islamcının cami yaptırma politikasının sonucu
bu!..
•
Küreselleşen dünyanın aynntılı haritasında Is-
lam coğrafyası geri kalmış bölgelerin yoksullukto-
pografyasını oluşturuyor...
Hıristiyan Ortaçağı tarihe gömüldü..
Islam Ortaçağı sürüyor.
Zavallı Müslümanın ensesinde siyasal Islamcı
boza pişiriyor!..
Ve Türkiye'de "camiler kışlamız, minareler sün-
gümüz, kubbeler miğferimiz" diyen Islamcının ba-
şında bulunduğu parti seçim sandığında birinci...
Zavallı Müslüman!..
www.kulturgezileri.com
ACIKAYBIMZ
Cemıyetımız uyesı. Basın Şeref Kartı ve 1996 Burhan
Felek Basın Hızmet Ödülü sahıbı değerlı arkadaşunız
SOFU TUĞRUL
31 Ağustos 2002 tanhınde tstanbul'da vefat etmiştir
Vefatı camıamızda üzüntü \aratan Tuğrul'un cenazesı 3
Eylül 2002 Salı günü Ankara'da Kocatepe Camiı'nde
kılınacak öğle namazının ardından Cebecı Asri
Mezarlığı'nda toprağa \erilecektır. Sofiı Tuğrul'a
Tann'dan mağfıret, üvelenmıze ve kederlı ailesıne
başsağlığı dılenz.
TÎTRKhT GAZETECİLER CEJVÖYETİ
—Thtı
Beyazıt: 517 92 57 Kadıköy: 336 11 50 Şişli: 230 90 37 Bakırköy: 561 29 06
517 92 58 (0216) 338 08 42 234 30 49 5713131
ENGLISH CENTRE
a g e S c h o o l
Genel Ingıkzce Programlan
ŞHetler ve Kurukışlar (çın ÖZEI Programlar
Iş Ingıtaesı Progratnlan
TOEFL-IELTS-FCE Sınavtarına Hazırl* Programlan
Çocuklara Ozel Hafta Içı Gündûz Yaz Programlan
Bıre-bn- Ingıizce Egtımlen
Ev Hanımlarma ÖzeI Programlar
Dğrencılenmıze Ûcretsn Aktıvıteter
Rundi Cad No.92 *m Omankty Istanbut
T«l (0212)225 9177-247NI3-241 20 34
•IMHIlUİllllıılll