25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 EYLUL 2002 SAL1 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL J-J evlet Tiyatroları dingin, îstanbul Büyükşehir Belediyesi Tiyatroları huzursuz. Ekonomik krize yenik düşmek üzere olan özel topluluklar ise seçime endeksli toplumda seyirci sıkıntısı çekecek. Özel tiyatrolar için 'kurtarma operasyonu' gerekli. Yeni tiyatro döneminde özel tiyatrolar düşük bilet ücretiyle hizmet veren ödenekli tiyatrolar karşısında zorlanacak Tiyatrodan iyi/kötü haberlerYaz başından bu yana tiyatromuz- dan iyi haberler gelmiyor. Önce îstanbul Belediyesi Şehir Ti- yatrolan Genel Sanat Yönetmeni Şükrü Türen'in görevden alınma- sı, kurumun bünyesinde yıllardır de- neysel tiyatro çahşmalan yapmakta olan TAL'ın kapahlması, 2002-2003 sezonu yeni oyunlannın, kurumun 88 yıllıİc geleneği dışına çıkılarak sanatçılara nezaketen de olsun danı- şılmadan açıklanması, muhalif tavır alan kimi sanatçılara karşı sergilenen yıpratıcı tutum, haziran ayı içinde basında yer aldı. ÎBŞT tarihi boyun- ca -hele siyasetin sanata şu ya da bu biçimde müdahale ettiği dönemler- de- uygulanan 'görevden alma' iş- lemleri bu en eski tiyatro kurumumu- zun doğal gelişimini engellemiş ya da geciktirmiştir. Tiyatronun'sanat dışı' sorunlarının, 'sanatsal' etkin- liklerden daha çok ve sık gündeme gelmesi. tiyatromuzda yıllardır iz- lenen 'yalpalama'nın ironik göster- gelerinden biri olagelmiştir. Ağustos ayında yeni sezona ilişkin görüşlerini açıklayan kimi özel top- luluklar, çoğunlukla 'umut' sözcü- ğünü 'umutsuzluk' imleyen bir tu- tum içinde dile getirdiler. Siyasete ve ekonomik krize kilitlenmiş seyirci kitlesi ödenekli kurumlann ucuz bi- letle sunduğu tiyatro hizmetini bir oranda alıyor ama yüksek bilet üc- reti ödemeyi gündemden çıkarmış görünüyor. Ülke düzeyinde yaşanan genel seçim travması içinde başlaya- cak olan 'yeni tiyatro dönemi' özel tiyatroculan kaygılandınyor. 50 yıl- dır tiyafromuza pek çok büyük sanat- çı ve bir dolu başanlı yapım kazan- dırmış olan Dormen Tiyatrosu'nun -özel tiyatro tarihimiz içinde taşıdı- ğı misyon bile göz ardı edilerek- ka- panmasına göz yumulması. yakın gelecekte ekonomik çıkmaza girme- si olası öteki özel topluluklanmızı da karamsarlığa yöneltiyor. Ödenemeyen faturalar, ücret- ler Salonsuz topluluklann çekegel- mekte olduğu zorluklar yanmda, bir tiyatro salonunu sahiplenip de o sa- lonu yaşatmaya çalışan özel toplu- luklar da umutla bakamıyor yeni dö- neme. Kira borçlan, idari personele ödenecek aylıklar, birikmiş faturalar. sanatçılar hiç ücret almadan sahne- ye çıksalar bile sezonu sürdürme ola- nağını iyice kısıtlayacak gibi görü- nüyor. Bir tür kurumlaşma içinde olan özel topluluklann sayısı 10'ubi- Yeni dönemde sürecek 2002 yapınıları: Tango (AST), Yalancı Aranıyor (Ankara Ekin Tiyatrosu), Üç Kuruşluk Opera (Ankara Devlet Tiyatrosu), Git Cel Dolap (Ankara Devlet Tiyatrosu), Othello(tBŞT) le bulmuyor ülkemizde. Aralannda Kenter Tiyatrosu'nun, (Ortaoyuncu- lar'ın topluma yeniden kazandırdığı) tarihsel Ses Tiyatrosu'nun da bulun- duğu, 'salon sahibi olma' sorumlu- luğunu yürüten topluluklardan 2'sin- den gelen somut veriler korkutucu. Iki yıl önce Ankara Ekin Tiyatro- su tarafından binbir emekle başken- te kazandınlan ve Ekin Sanat Mer- kezi adı verilen 70'li yıllarda kente önemli bir tiyatro hizmeti de vermiş olan eski Menekşe Sineması'ndaki et- kınlikler, ekonomik krizden aldığı pay nedeniyle noktalanma sürecine girmiş görünüyor. Sanatçı kadrosu ve teknik personel. ücretlerinden öz- veride bulunarak 'kapanma'ya diren- meye çalışırken iki yeni oyunun da (Aziz Nesin'den'Yaşar Ne Yaşar N'e Yaşamaz" ve Skarmeta'dan 'Ateş- ü Sabır') hazırlanması düşünülüyor. Sanatçı ve teknik personel olarak 27 eleman çahştıran Ankara Sanat Tiyat- rosu'nun da iki aydır elektrik, su, te- lefon, SSK, KDV ödemelerini yapa- madığı, personelin üç aydır isrihkak alamadığı bildiriliyor. Topluluk, tüm ohımsuzluklara karşın, yeni oyun ola- rak 'Godot'yu Beklerken' ile iki ço- cuk oyunu hazırlamaya çalışıyor. îs- tanbul'daki özel topluluklardan da çok farklı veriler çıkacağını düşün- mek, aşın iyimserlik olur. Kriz yaşanmasına karşın seyirci sı- kıntısı çekmediğini, seyircinin 'nite- likli' çahşmalara ilgi gösterdiğini söyleyen topluluklar da çıkabilir kuş- kusuz. Ancak, tüm 'nitelikü' yapım- lann medyanın gündemine gelme- diği de bir gerçektir. Özel tiyatrola- ra biçilen yazgı ise bellidir. Ülkenin neredeyse tüm sektörlerinde 'özelleş- tirme've destek verilirken savılan zaten sınırh olan 'özel tiyatrolar', 'ol- nıasa da olur' anlayışıyla birer te- cimsel kuruluş olarak tam ödenekli tiyatro kurumlannın 'rekabet'iyle karşı karşıya bırakılmışhr. Avnıpa Birliği'ne girmeye çaba- larken "Bu ülkede tiyatro, devlet ve kimi belediyeler eliyle yapüır" mı demek zorunda kalacağız? İçimiz dı- şımız ekonomi ve siyaset olduğu için 'sanat' konusunun da bir gün gün- deme geleceğini unutmuş görünü- yoruz. Ülkemizde tiyatrocular kolay yetişmiyor; zorlukla var edilmiş özel tiyatro kurumlannın yok oluşuna se- yirci kalınması ise 'yap-boz'la yiti- rilmiş zamanlara yenilerini eklemek- ten başka bir sonuç getireceğe ben- zemiyor. Özel tiyatrolar bağlamındaki bu karamsar tablonun ortadan kalkma- sı için, devlet tarafından, 'batan' bankalar bağlamında yapılan 'kur- tarma operasyonları'nın binde bı- ri düzeyinde ilgi gösterilse, öyle sa- nıyorum ki yeni tiyatro dönemine bir nebze 'umut'la gırılebilecek. Bu bağ- lamda Başbakan Sayın Bülent Ece- vit'in sanatçı duyarlığına seslenme- nin tam sırası. Seçimlenn neler ge- tirip neler götüreceğinin bilinmedi- ği bir aşamada, özel tiyatroları -ge- çici olarak da olsa- biraz 'rahatlat- ma'nın uzun dönemde yararlı olaca- ğını ummaktan başka çaremiz yok... DT'de tûmüyle yerli oyunlar Tiyatromuzda 'iyi' olarak nite- lendirilebilecek haberler de var. Dev- let Tiyatrolan geçen yıl içinde 'ge- nel müdür sendromu' yaşamadı- ğı için, oldukça dingin bir dönem ge- çirmiş görünüyor. Genel Müdür Le- mi Bilgin'ın basın açıklamasına gö- re, geçen tiyatro döneminde 12 böl- gedeki 28 yerleşik sahnenin çoğun- da yüzde İOO'e yakın doluluk ora- nına ulaşılmış. Adana, Diyarbalor, Trabzon, Van ve Îstanbul'da 5 ulu- sal/uluslararası tiyatro şenliği dü- zenlenmiş olması da geçen döne- min artılan arasında. Bilgin, Van'da gerçekleşen ve başansı aldığı tsmet Küntay Ödülü ile de kanıtlanan Ço- cuk ve Gençlik Tiyatrolan Festiva- li'nin yeni dönemde 3 ayn ilde ya- pılacağını muştulama yanında, yaz başında ekonomik nedenlerle kapa- nan Ankara'daki Akün Sineması'nın da Devlet Tiyatrolan'na katıldığı haberini veriyor. Geçen dönem 12 bölgede sunulan yapımlardan yak- laşık 40 tanesi yeni dönemde sürer- ken yeni dönemin ilk tur oyunlany- la bir 'ilk' deneniyor: Devlet Tiyat- rolan, tarihinde ilk kez, bir tiyatro dönemi başlangıcında, bütünüyle yerli oyunlara odaklanıyor; böyle- ce, yazarlanmızın yapıtlannı değer- lendirme yolunda sanatsal enerjisi- ni sınıyor. MeHh Cevdet Anday'dan Özen Yula'ya, çeşitli kuşaklardan tam 25 yazanrmzın çoğunlukla es- ki ve denenmış, bir oranda da yeni oyunlan yakında seyirciyle buluşa- cak. 8.5 ay önce yitirdiğimiz Memet Baydur'dan bir oyun seçilmemiş olmasına şaşırmadrm. Yeni oyunla- rın çoğunlukta olmasuıı da yeğler- dim. Yine de 'iyi haber', eski oyun- lann da yapımlanna gösterilen öze- nin ve 40 yıl içinde sahnelemede bir gelişim olduğunun kanıtlan- masıyla oluşacak. Tiyatromuzun yeni dönemde 'iyi haberler' iletmesi dileğiyle... on Tiyatrosu Karadeniz de Tek Kişilik Şehir'i Işıl Kasapoğlu yönetiyor. Kültür Senisi - Akbank Kültür Sanat Merkezi kapsamında faaliyet gösteren Prodüksiyon Tiyatrosu, 23-30 Eylül tarihleri arasında Behiç Ak'ın 'Tek Kişilik Şehir' adh oyunu ile Karadeniz turnesine çıkıyor. Prodüksiyon Tiyatrosu oyunculan, Behiç Ak'ın yazdığı ve Işıl Kasapoğlu'nun yönettiği 'Tek kişilik Şehir'de Tilbe Saran, Köksal Engür ve CüneytTürel ilesahneye çıkacak. Çevre düzenini Duygu Sağıroğlu'nun üstlendiği oyunun müzikleri ise Joel Simon imzasını taşıyor. Prodüksiyon Tiyatrosu, 23 Eylül'de Samsun Atatürk Kültür Merkezi'nde, 24 Eylül'de Yalçın Otel Tiyatro Salonu'nda, 25 Eylül'de Ordu Özel Idare Salonu'nda, 26 Eylül'de Giresun Özel Idare Salonu'nda, 27 - = = Eylül'de Trabzon Hamamzade Salonu'nda, 29 Eylül'de Artvin Pembe Köşk Sineması'nda, 30 Eylül'de Rize Pembe Köşk Sineması'nda sanatseverlerle buluşacak. Yoksul Anadolu insanının 'Kördövüşü' DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakır Devlet Tiyatrosu (DT), 3 Ekim'de Tuncer Cücenoğlu'nun yazdığı "Kördövüşü" adh tiyatro oyunuyla perdelerini açacak. DT Müdür Vekili Tayfun Erarslan. 30 yıl önce "Kördövüşü" oyununun hâlâ güncelliğini koruduğunu belirtti. Yazann Türk insanmı sevecen bir yaklaşımla anlatması nedeniyle oyunun yeni kaldığını ifade eden Erarslan, "Oyunun yazıldığı zamandan bugüne anlatılan yoksul Anadolu insanının özlemleri, gündelik ihriyaçları farklılaştı, ancak kendi has gülmecesi değişmedi" dedi. Tüm Diyarbakırhlan oyunu izlemeye davet eden Erarslan, "Cücenoğlu, Kördövüşü'nde Anadolu insanının hamurunu iyi yakalanmış. DT olarak bu hamurdan en iyi ekmeği yakmadan ve çiğ bırakmadan hazırlamak istivoruz" dedi. YAZI ODASI SELİM İLERİ İstanbula Son Yazı Behçet Necatigil "EskiSokak"a, o güzel şi- irine şöyle başlar: "Küçük ahşap bir dizi evlerdi On yıl önce o sokak." Hangi sokak diye sorarsanız, Beşiktaş'ın arka sokaklarından biri demem gerekir. Bir yandan da Istanbul'un birçok sokağı gözümün önünden geçer. Yalnız zaman, on yıldan ötedir. Otuz yıldır, belki kırk yıldır, ahşap evlerin art arda dizildi- ği istanbul sokaklannı görmek olasız. Şehir usul usul kimlik değiştirdi ve bir apartman / gök- delen mezarlığı halini aldı. Doğan Kitapçılık için "Aşka Davet" dizisini hazırlarken, bu aşk romanlarının hemen hep 'asıl' îstanbul dekoru önünde geçtiğini fark ettim. Dekorun son parçalarına ben de tanık- lık etmiştim; bu yüzden, semtleri, bahçeleri, köşkleri, bazı adlı sanlı yapılan okudukça içim cız ediyordu. Örnekse, Kerime Nadir'in Gelinlik Kız roma- nı beni epey üzdü. Burada çocukluğumun Ege Bahçesi'nden söz açılıyordu. Ege Bah- çesi, nice zamanlar öncesinden bir apartman- lar öbeği olup çıkmış Cihangir'de soluk alına- cak çay bahçesi, adeta kır gazınosuydu. Ora- dan Istanbul'un peyzajına bakabilirdiniz. Sonra sonra değişmeye başladı Ege Bah- çesi. Içkili lokanta bölümü oluşturuldu. Der- ken gece kulübü oldu, kapısından yeni Istan- bulluların saltanatla girdiği. Şimdilerde apart- man olacağı günü bekliyormuş... Istanbul'da ahşap, bir gönül dokusu gibiy- di. Eskilerin onca yangına aldırışsız kalışı bo- şuna değil herhalde: Yaşamın gelgeçliğini ah- şap her şeyden çok dile getiriyordu. Ustelik, bir anda yanıp kül olarak. Çocukluğumun Kadıköyü'nde ahşapla bir- likte kâgir evler, yarı ahşap yarı kâgir evler, hat- ta taş evler vardı. Hatta ilk apartmanlar boy gösteriyordu. Ne var ki kentsel özellik bozul- mamıştı. Apartmanların geniş arka bahçeleri meyve ağaçlarıyla bezelıydi. Taş yapılar hep tek kat- lı ve bahçe ortasındaydı. Böylece, yeşilli ve çi- çekli birörtü, şehri kuşatmaya devam ediyor- du. Yapıların insanı ezerek bunaltmaması hâ- lâ bir ilkeydi. On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Istan- bul'u ziyaret eden Edmondo de Amicis, kim- bilir kaç kez yazdığım gibi, şehri bir rüya için- de görür ve gözlerine inanamaz. Rüya, Istan- bul'un sislerle örtülmüş bir sabahında başlar. Siluet, yeryüzünün hiçbir kentindekine benze- memektedir. Bu silueti ancak denizden yakalayabilirsiniz. Ben de az çok yakalamıştım. Birçok yazarın, şairin niye büyülendiğini duyumsayabiliyor- dum. Sözgelimi, hasta Ahmet Haşim'i ziya- rete giden veya ziyaretten dönen Abdülhak Şinasi Hisar da her defasında o siluete bak- mış, şaşakalmıştır. Öyleyken, de Amicis'ten Yahya Kemal'e, Hi- sar'a, daha başka edebiyat adamlarına yan- sımış güzellik, kuşaktan kuşağa gönül eğiti- mi veriyordu. Şimdi Beşiktaş'tan Üsküdar'a geçerken ba- şınızı yanlışlıkla sola çevirecek olursanız, gök- delen oteller, işyerleri, holdinglersiluetiyle kar- şılaşıyorsunuz. Orada ve onlarda îstanbul son- suza kadar bitmiş oluyor. Açık konuşmak gerekirse, Istanbul'u her döneminde güzel bulanlar, bu kenti hiç anla- mamışolanlardır. Bugünkü Istanbul'da güze- li çağrıştıracak beş on yapı da bakımsızlığın pençesine düştüğünden, geriye bir şey kal- madı. Bunda büyük yoksulluk elbette pay sahibi. Gelgelelim büyük vurgunculuk da başı çe- kenler arasında. Niye hep gökdelenler? Besbelli, belimiz biraz daha bükülsün di- ye... Takvimde Iz Bırakan: "Çökerttin doğayı, beni de fırlat I Uzaya mı, boşluğa mı ve sonra I Başlasın buzul çağı, çevrenIFosil, taş, çimentoyığınlannda. "Beh- çet Necatigil, "Uygariık Raporu", 1977. Ensemble GuitART Istanbul'da • Kültür Servisi - 1996 yıhnda dördüncüsü yapılan 'gitar orkestralan' yanşması birincisi 'Ensemble GuitART', bugün saat 19.00'da İTÜ Orhan Öcal Giray Salonu'nda bir konser vermek üzere Türkiye'ye geldiler. Çağdaş Alman müziği uzmanlanndan Helmut Oesterreich tarafindan yönetilecek orkestra konserin ilk yansında sahne alacak ve Purcell, Vivaldi, Koshin, Ginestra ve Metheny'den eserler seslendirecek. 1991 'de, topluluk Cottbuser Guitar-ensamble'la yer değiştirmiş ve 1998^99'da 'Uluslararası Crimea Gitar Festivali'ne katıldığı Ukrayna'da iki defa turneye çıkmıştı. 2000 yılında ise GuitART Hannover'deki Expo 2000'de Alman Pavillon'da sahne almış ve geçen yıl Sofya'da, Plovdiv'de ve diğer şehirlerde konserler vermek üzere Bulgaristan'a gitmişti. Konserin ikinci yansında ise Türkiye'nin ilk profesyonel gitar orkestrası olan 'Collegium Cithara îstanbul' (CCR) sahne alacak. Kurucusu Muzaffer Çorlu yönetimindeki orkestra Vivaldi, Çaykovski, Mozart, Belevi ve Boccherini'den eserler seslendirecek. BUGÜN • BEYOĞLU SfcVEMASI'nda 'Yaz Senliği- Son 2002, Ferruh Doğan .\nısına' kapsamında 12.00, 15.00, 18.00ve21.00"deDavid Lynch'in yönetmenliğini yaptığı 'MulhoIIand Çıkmazı.' (0 212 251 32 40) • AKŞAM SEFASI'nda 21.00'de 'Şiirlerle Turgut Uyar Oturumu'. (0 212 244 53 84)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle