25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 EYLÜL 2002 CUMA OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr AÇI MUMTAZ SOYSAL Smırlar POLİTİKA, iktidar içindir ve paıiamenter de- mokrasıde iktidann ilk adımı parlamentoya giriş- le atılır. O girişe sınıriamalar konması eskiden beri tartışılır; kimileri hiç sınııiama koymayıştan yanadır, kimileri ıse sınıriamalan savunur. Savunanlar, devletin temel ideolojisini koru- ma peşindedirler; çünkü bu temel savunulmaz- sa, demokrasi sonuçta devleti yıkmaya ya da en azından en özünü değiştirmeye kadar varacak- tır. örneğin Nazızm yüzünden savaş yıkımına sürüklenen Almanya, parlamentoya girme yan- şının kulvarianndan biri olan siyasal partiler dü- zeninde ırkçılığa izin vermez; anayasa niteliğin- deki temel yasaya göre, ırkçılığı savunan parti- lere yer yoktur orada. „ • • • Onemli sorun, bazen yasal hükümlerle açık- ça ortaya konan, bazen de kurallann ve ku- rumlann özünde saklı duran bu sınırtann koru- nuş tarzıdtr. örneğin, Amerika Birleşik Devletleri yasala- nnda çoğu zaman bu sınıriar açıkça görülmese bile sistemin özünde bal gibi vardır ve sınıriann koruyuculuğu halkın Amerikalılık duygusu ile "Amerikan ulusu"nun bu değerier konusunda- ki bilincine ya da inancına dayanır. Bunlara say- gı göstermeyen, değil içine girmek, kapısından bile bakamaz Kongre'nin. Türkiye devletinin kuruluş yıllannda cumhuri- yetçi ideolojiye karşı büyük tehlike hilafet ve sal- tanat yandaşJanndan gelebilirdi. Ama, cumhu- riyetçiliğin en sağlam güvencesi, yasal sınıriama- lardan daha çok, muzaffer kurtancının halk yı- ğınlannda kazandığı sınırsız saygınlık olmuştur. O güvencedir ki, devletin başlangıç yıllannda, baş- ka ülkeler açısından büyük afet sayılan Bolşevik rejimle bile sıcak ilişkiler kurulmasını mümkün kıl- mıştır. Ikinci Dünya Savaşı'nın sonrasında aynı reji- min ideolojik etkisine karşı konan yasal engeller ve bunlann uygulanışındaki aşınlık, aslında cum- huriyetin özüyle en banşık olanlan da düşman olarak görmeye kadar varabildi. 1980'den bu yana büyük tehlike, kuruluş yıl- lannda olduğu gibi yine dinciIik olarak akjılanmak- ta. Ama, demokrasi ve vicdan özgürlüğü kavram- lannın zamanla kazandtgı agırlığa birde Ikinci Cum- huriyetçi akımlann etkisi eklenince, tehlikeye kar- şı sınırlar koyma ve o sınırian koruma işi daha da titizlik ister duruma geldi. ••• Cumhuriyet bekçisi bir ordu etkisinin ancak dolaylı olabilmesi ve medyanın da kaypak tutumu gözönündetutulursa, günün koşullann- da koruyuculuğun büyük yükü yargıya düşmek- te. Yargı mensuplannın yetişme yıllannda cum- huriyetçi ilkeleri özümseyip bunlan sağlam hu- kuk temellerine dayandırması ve uygulamada titizlikle çabukluğu bağdaştırma becerisi şimdi- lik Kemalist devrim mirasını yasal yolla korumanın tek çaresi olarak gözüküyor. Eğitimsizliğe Bilet Kesilen Yer: Eğitim Fakülteleri... • Bilisizlik, uygarlaşma sürecinde her anda ve her alanda yakamıza yapışsrn istemiyorsak, eğitimcilerimizin 'gücüne' güvenebilrneliyiz. Bilgi ve onu kullanabilme yeteneği en tartışmasız güçtür. Başak E R G I L Yıldız Teknik Üniversitesi, Yabancı Diller Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Y ine bir seçim'e yaklaşüğımızşu günlerde, 'seç- me' eyleminin önemi ve sonuç- lan konusunda bilinçsiz olan bir kalabalığın kendi yazgısı- nı belirlediği tarihsel bir kesi- te adım atmaktayız. Seçim er- tesi, sonuçlardan memnun ol- mayacak bir çoğunluk, her za- manki gibi, faturayı 'eğitim- siztiğe' kesecek, halkı 'cahil' olmakla suçlayacaktır. Bu ger- çek yadsınamaz. Insanımız, cahilliğini gitgide kanıksamak- tadır. Birçok genç öğretmenin her yıl aramıza katılması, gurur verici olduğu kadar ürkütücü- dür de. Bu meslektaşlanmın yaşayacağı sorunlan ve gele- cek için taşıdıklan önemi, al- dıklan öğretmenlik eğitiminin yeterliliği bağlamında tartış- mak ve değerlendirmek, bir neden-sonuç ilışkısirun eleğin- den geçirmek gerekir. Yeni mezun öğretmenlerin karşılaşacaklan sorunlardan biri uygulama sorunudur. Eği- tim fakültelerindeki öğretmen adaylan, bazı eğitim dersle- rinden sorumlu tutulmakta, bu kuramsal dersler, güncelleşti- rilmemiş, eski basımlı kıtapla- nn, her yıl ezberletilmesi şek- linde işlenmekte, yazılı sınav- larbilgilerinölçülmesinde gü- venilirlik taşımamaktadır. Da- mıtılmış bir eleştirel bakış, top- lumsal bilinç ve duruş, kültü- rel bir yeterlilik olmaksızm, bir öğretmenin altyapısı ta- mamlanamaz. Bilme edimi'ni edilgenlikten çıkarnp etkin kıl- manın tek yolu, kişinin bilgi- sini, yaşama ve içinde bulun- duğu toplumun gelişim süre- cine yararh olacak şekilde dö- nüştürebümesidir. Bu da, için- de bulunulan toplumun gerek- sinimlerini saptayarak bilgisi- ni bu yönde uyarlamakla ola- sıdır. Ezbere dayalı dersler ve tartışma ortamından yoksun- luk, öğretmen adayının eleşti- rel ve gerçekçi düşünebilme yeteneğini körelttiğinden, genç öğretmen, el yordamıyla bir tarz geüştirmeye ve bilgisini toplum yaranna kullanmak- tansa, toplumu kendi bilgile- rine uydurmaya çalışmaktadır. Kuramdan uygulamaya doğ- ru yönelmesi gereken 'öğre- tim' etkinliği uygulamanın ku- ramsal kalıplara zorla uydu- rulmaya çalışıldıgı sıkıntüı bir edilgenliğe dönüşür. Eleştiri ve yorumlama odaklı eğitim- den yoksun kalan aday, gerek- sinimlere yönelik uygun bir öğretim yöntemi geliştiremez, fakültesinin sunduğu kuram-sı- nırlı bilgiden yararlanamaz. Çözüm, eğitim fakülteleri ders programlannın her yıl ince- lenmesi, güncelleştirme ve ye- niliklerin, öğretmen adaylan- nın toplumsal biünç, yorumla- ma yeteneği ve eleştirel bakış açısı geliştirmeleri amacına hizmet etmesidir. Sorunlar, sorunJaru. Başka bir önemli sorun ise öğretmenlerimizin 'dfl' sorunu- dur. Türkdili dersleri ezbere da- yalı dilbilgisi kavramlannın çevresinde dönenmekte, dil kullanımının uygulandığı bir alana rastlanmamaktadır. Öğ- retmen adaylan, dilbilgisel te- rimleri ezberlerken, dilin iş- levleri, farklı kullanımlan, kül- türle kopmaz bütünlüğü, top- lumsal ve ideolojik önemi açı- sından bilinç kazanmadan me- zun olurlar. Dilin önemini fark edememiş, anadilinde yetkin olmayan bir kuşak öğretmen, uygarlaşma sürecine Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kuru- mu gibi iki kurumla başlayan birCumhuriyetin, uygarkalrna- yı başarma çabasını nasıl sür- dürecektir? Dilin yozlaşması, kültürü, kimliği ve bilinci de ortadan kaldıracağına göre, eğitim sistemimizin temelini ne oluşturacaktır? Anadilinde yetldnleşemeyen öğretmen adayı, kuşkusuz ikin- ci dilde de uzmanlaşamaz. Iş- leri 'bilmek' olan öğretmenle- rimiz, ikinci bir dil olmaksızın, alanlanndaki gelişmeleri na- sıl izleyecek, geçerliliğini yi- tirmiş kuram ve uygulamala- n nasıl öğrenecektir? Mezun ol- madan önce, öğretmen adayı- nın anadilinde ve ikinci dilde yeterlilığini kanıtlaması önko- şul olmalı, bu önemli görevi de eğitim fakülteleri üstlenmeli- dir. Bir yaşamsal sorun da, bi- limsel düşüncenin bizde yer- leşmemiş oluşudur. Hurafeler ve batıl ınançlarla bütünleş- meyen, karşısına çıkan durum- lan neden-sonuç ilişkisi için- de değerlendirebilecek kadar uyanık bir toplum oluşturabil- menin tek yolu, bilimselliği bir yaşam tarzı olarak benim- seyen öğretmenlerdir. Eğitim fakülteleri, 'Bflimset Dûşûnce Tarihi' derslerini programına almalı, bilimsel düşüncenin gelişimini ve kültürlerin olu- şumuna katkılannı ortaya ko- yarak, güncel sorunlara bilim- sel yaklaşımlarlaçözüm arama ilkesinin yararhlığını öğret- men adaylanmıza kanıtlama- lıdır. Aksi halde, öğretmenle- rimiz bilimsel açıklamalar ve ilişkilendirmeler yerine kopuk, kulaktan dolma bilgilen suna- caklardır. Öğrenci bu bilgile- ri hayatla ilişkilendirip düşün- sel gelişim sürecinde yararla- namadığından, bılgıye sınavı gecme dışında bir anlam yük- lemeyecektir. Bu, yeni öğret- men için birbaşansızlıknr. An- cak bilimsel temellere oturtul- muş bilgi, öğrencisine yarar sağlar. Öğretmen adayının gerek- sindiği bir özellik de araşûr- macıhknr. Anadilinde ve baş- ka bir dilde uzmanlaşan, düşün- ce sistemini bilimsellik teme- line orurtmuş öğretmen ada- yı, iyi bir araştırmacı da olma- lıdır. 'Araştırma Teknikleri' dersleri eğitim fakülteleri prog- ramlannın kapsamına alınma- lı, öğretmen adayı, bir araştır- ma projesini tamamladıktan sonra mezun olmalıdır. Aday, projesinin aşamalannda öğre- tim elemanından yararlanarak T»Ti1 (YlillıllKA İTİ ı i [• 11 ıTt li Ornek: *135*053XXXXXXXX# bir araştırma sürecini uygula- malı olarak deneyimlemelidir. Gelecekte öğTencisini bilim dışı eğilimlerden kurtanrken, öğretmenin kullanacağı silah 'bilgi'ye -yani araştırmaya- yönlendirmek olacaktır. Bu sorunlara birçoğuekiene- bihr. Bunlaria baş etme ve çağ- daş bir öğretmen kuşağı yetiş- tirme yükûmlülüğü ise kuşku- suz eğitim fakültelerindeki aka- demik kadrolara düşer. Bol emek ve zaman gerektiren 'öğ- retmen yetiştirme' uğraşı için her şeyden önce öğretim ele- manlannın sürekli olarak ken- dilerini yetiştirmeleri, bu sorun- lar doğrultusunda yeni hedef- ler ve çözümler belirlemeleri, ders programlannda ve mater- yallerinde değişiklikler yap- malan zorunludur. Tüm bun- lar için uygun bir akademik zemin hazırlanmalı, öğretim elemanlanna yönelik kongre- ler ve hizmet içi eğitim çalış- malan arttınlmalı, kadro soru- nu çözülmelidir. Yeni öğretim elemanlan alınınca, ders yükü hafifleyeceğinden bu tür ça- lışmalara zaman bulmak kolay- laşacaktır. Bir güncel sonı da, kendi öğ- rencilerine yetemeyen eğitim fakülteleri'nin nasıl olup da başka fakültelerin mezunlan- na üç yanyıl süren bir program sunduğudur. 'Tezsiz Yüksek Lisans' adlı bu program da ve- rimsiz geçmekte, farklı bölüm- lerden mezun olan öğrenciler, amfılerin yerlerinde ve mer- divenlerinde ders 'dmlemek- te', yine tartışma ortamı bula- mamaktadır. 'Yükseklisansse- Idz yüz Idşiyle ve tezsiz nasıl onu"' sorusu da eğitim fakül- teleri sorununun devamında tartışılacak bir başka konudur. Yukandaki sorunlar ve ben- zerleri yalnızca eğitim fakül- telerinin değil, yükseköğretim yapılanmamızın genel sorun- İandır. Ancak, toplumsal ve kültürel süreçlerin tümüyle eği- timin kurduğu ilişkiden dola- yı, bu konunun altını kalınca çizmek gerekir. Anılan sorun- lar ve çözümleri göz ardı edi- lirse, bilgisizlik (cahillik) ko- nusundaki yakınmalanmız gü- nah çıkartmaktan öteye gitme- yecek, eleştirilerimiz yapıcı değil, yıkıcı olacaktır. Bilisizlik, uygarlaş- ma sürecinde her anda ve her alanda yakamı- za yapışsın istemiyor- sak eğitimcilerimizin 'göcüne' güvenebilme- liyiz. Bilgi ve onu kul- lanabilme yeteneği en tartışmasız güçtür. PENCERE Ruhi'nin Yaşamı Bir Türküdür... Bugün Ruhi Su'yu yitirdiğimiz günün yıldönümü, Ruhi gitti, sesi kaldı yadigâr... Ses ama ne ses!.. Halkın sesi!.. Sanatın sesi!.. Geçmiş yıllardan birinde bu köşede yayımlanmış, bir yazıda Ruhi Su için bakın ne söylemişim?.. • "Ruhi Su gibi bir adamı nerede ne zaman bu- lurinsan? Şu koskoca yeryüzünde bir Ruhi Su da- ha varmı? Belki vardır, belki yoktur, bilemem; Ok- yanuslann ötesinde berisinde öyle halklar yaşıyor ki, halklann öylesinegüzeldeyişleri, söyleyişleri var ki, belki onların içinden de bir, bilemedin ikiya da üç Ruhi çıkmış, yüzyıllann bihkiminde ezgileşen türküleri derteyıp, toplayıp, düzenleyip söylemiş- tir; hem tarihin yüreğini dile getirmiş, hem yaşa- dığı çağın duyahığını yansıtmıştır. Türkü deyip geçmeyin!.. Türkünün özelliği, ayncalığı vardır... Bir müzik parçasını bestelemek ayrı şey, türkü yakmakayn şey. Türkü bestelenmez.. Yakılır. Türkünün yakılması için insanoğlunun yanması gerek; sen yanmasan, ben yanmasam, oyanma- sa, biz yanmasak, nasıl yakılırdı türküler?.. Seferberliklerolmasa, insanlarsavaşa sürülme- se, Pir Sultan'lara darağaçlan kurulmasa, Kara- caoğlan'/ar/n gözünü sevdalar bürümese, emek- çiler el kapılarında gurbetçilik yapmasa, analar oğullanna kızlarına yanmasa, nasıl yakılırdı türkü- ler?.. Halkın vicdanına yansıyıp bilincine kazınan olaylann ürettiği tütsüler insanın genzini yakma- sa, nasıl yakılır türküler?.. Yaşadığı ülkenın türkülerini tanımayan aydınlar halkı tanımıyordemektir. Ruhi Su işte bunu yaptı, hepimize türkülerimizi tanıttı, öğretti; halkbilimin bilgecesi yalnız öğren- mekle yetinmez, duymakla duyumsamakla peki- şir." • Ruhi Su biryol açtı... Ardından nice güzel sanatçı yetişti; ama, bilme- liyiz ki Su öncüdür, ustadır, liderdir... Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş 'Ay- dınlanma'run gereklerini yerine getirmekle gerçek- leşti; saray dili aşıldı, Osmanlıca yerine Türkçe gü- zelliğine, derinliğıne, ıçerığine, şiirselliğine, kav- ramsallığına, sanatsallığına dönük bir devrim sü- recıyle hayatımızda yerini buldu; halkın türküleri- ne ışleyen ezgilerimızi de bu süreçte keşfettik... Ken- di kendimizde kendımizi keşfetmenin evrensel yön- temlerıni ve bilimsel yordamlannı kullanarak türkü- lerimizi ikinci kez benliğimizde yaktık... Ruhi'dir bu sürecin önderi... 7923 Aydınlanması'nda türkülerimize dönük bi- lincimizi ışıtmıştır Ruhi... Ama ne pahasına?.. • Yaşamın kuralıdır, hayatın dogasıdır, devrim kar- şıdevrimi türetir; hiçbir coğrafyada 'Aydınlanma Devrimi'rim tarihsel dönüşümü gülsuyuyla yapıl- madı... Ruhi'nin anı defterinde ne acılaryazılıdır.. Hapis mi, işkence mi?.. Işsizlik mi, dışlanma mı?.. 20'nci yüzyılın ikinci yansından başlayarak ege- menleşen karşıdevrimin kahredici sürecinde Ruhi nasıl ayakta kaldı, türkülerini nasıl söyledi, nasıl din- letti, türküyü kentleşme sürecinde köyden şehire nasıl getirdi, aydınlara nasıl benimsetti?.. Türküler için yaşamını bir türkü gibi yaktı Ruhi... Hepimizin hayatı bir türkü değil mi?.. Yeter kı yaşadığımız hayatın ezgisini duyumsa- yacak kadar anlamını bilelim, bilinçlenelim... KOCAELİ 3. İCRA DAİRESt'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTT1RMAİLANI DosyaNo:2001 1522 Sabbnasuu karar verikn gayrimenkulün cinsL kı\meti. adedi, evsafi: Kocaeli. Iz- mit, Çayırköy, Kırazocagı mevkiinde kâim ve tapunun 786 parselınde 19.800 m2 ola- rak tarla vasıflı borçluya aıt 1116 hıssesine isabet eden kuru tanma müsait gayrimen- kul satılacaktır. 27.225.000.000.-TL kıymet takdir edılmıştır. Sabşşardan: 1- Satış. 04.11.2002 giinü saat 11.00'den 11.10'a kadar Kocaeli 3. tc- ra Müdürlüğü'nde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin yüzde 75'ıni ve füçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok arttıranın taahhüdü balci kalmak şartıyla 14.11.2002 Perşembe günü aynı yerde ve ay- nı saatte ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilememiş- se gaynmenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında göste- nlen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar kı arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulması ve satış isteyenın alacagına rüç- hanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış ta- lebi düşecektir. 2- Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey akçesı veya bu miktar kadar milli bir bankanın temınat mektubunu veımelen la- zımdır. Satış, peşın para ıledır. alıcı istediğınde 20 günü geçmemek üzere mehıl ven- lebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş ver- giler satış bedelinden ödenir. 3- Ipotek sahibı alacaklılarla diğer ılgililenn (*) bu gaynmenkul üzerindeki hakla- nnı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgeleri ile on beş gün içmde daıremize bildirmeleri lazımdır. Aksı takdirde haklan tapu sicili ile sabit olma- dıkça pajlaşmadan harıç bırakılacaklardır. 4- Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettıkleri bedel ile son ihale bedeli arasmdaki farktan ve diger zararlardan ve aynca temerrüt faızinden müteselsilen mesul olacak- lardır. ihale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark. varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verildiğı takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebılir. 6- Satışa iştirak edenlenn şartnameyı görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayıla- caklan, başkaca bilgi almak isteyenlenn 2001 1522 sayılı dosya numarasıyla müdür- lüğümüze başvurmalan ilan olunur. 02.09.2002 (*) tlgililer tabirine irtıfak hakkı sahiplen de dahıldır. Basın: 57080 emeliAra HAZIR KART ELL TURKCELL StVRÖÜSAR KADASTRO MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Eskışehir ih Sıvrihısar ilçesi Ertuğrul Köyü Beller Mevkiı 2557 numaralı taşınmaz tapulama tespıti esnasında maliye hazinesi adına yapılan tespıte \usuf oğlu thsan Yıldınm ve Ramazan oğlu tbrahim Başçı'nın vaki itirazlan üzenne 22.11.1983 tanh ve 1983'129 sayılı komisyon karan ile itirazcılann itırazlannın red edıldıği. yapılan tapulama tespitinin doğruluğuna karar verilmiş karar. ıtıraz edenlerden Yusuf oglu Ihsan Yıldınm veya mirasçılannın yapılan araştırmalara rağmen adresleri kesın ola- rak tespit edilemediğınden teblığ edilememıştir. Bu sebeple ıtırazlann reddıne dair karann ilanen tebliği gerek görülmüştür. tş bu ılanın gazetede yayımlandığı tarihten itibaren ilgılısı veya ilgıhlerinın 30 (Otuz) gün içinde Sivrihısar Kadastro Mahkemesine dava açmalan gerekmektedır. Aksi taktirde komisyon karanna göre Maliye Hazinesi adına tescıh yapılacaktır. Tebliği yerine kâ- ım olmak üzere ilgilı yasa ve yönetmelıkler gereğınce ilanen duyurulur. Basın: 57066
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle