Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 EYLÜL 2002 CUMA
OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Smırlar
POLİTİKA, iktidar içindir ve paıiamenter de-
mokrasıde iktidann ilk adımı parlamentoya giriş-
le atılır. O girişe sınıriamalar konması eskiden
beri tartışılır; kimileri hiç sınııiama koymayıştan
yanadır, kimileri ıse sınıriamalan savunur.
Savunanlar, devletin temel ideolojisini koru-
ma peşindedirler; çünkü bu temel savunulmaz-
sa, demokrasi sonuçta devleti yıkmaya ya da en
azından en özünü değiştirmeye kadar varacak-
tır. örneğin Nazızm yüzünden savaş yıkımına
sürüklenen Almanya, parlamentoya girme yan-
şının kulvarianndan biri olan siyasal partiler dü-
zeninde ırkçılığa izin vermez; anayasa niteliğin-
deki temel yasaya göre, ırkçılığı savunan parti-
lere yer yoktur orada.
„ • • •
Onemli sorun, bazen yasal hükümlerle açık-
ça ortaya konan, bazen de kurallann ve ku-
rumlann özünde saklı duran bu sınırtann koru-
nuş tarzıdtr.
örneğin, Amerika Birleşik Devletleri yasala-
nnda çoğu zaman bu sınıriar açıkça görülmese
bile sistemin özünde bal gibi vardır ve sınıriann
koruyuculuğu halkın Amerikalılık duygusu ile
"Amerikan ulusu"nun bu değerier konusunda-
ki bilincine ya da inancına dayanır. Bunlara say-
gı göstermeyen, değil içine girmek, kapısından
bile bakamaz Kongre'nin.
Türkiye devletinin kuruluş yıllannda cumhuri-
yetçi ideolojiye karşı büyük tehlike hilafet ve sal-
tanat yandaşJanndan gelebilirdi. Ama, cumhu-
riyetçiliğin en sağlam güvencesi, yasal sınıriama-
lardan daha çok, muzaffer kurtancının halk yı-
ğınlannda kazandığı sınırsız saygınlık olmuştur.
O güvencedir ki, devletin başlangıç yıllannda, baş-
ka ülkeler açısından büyük afet sayılan Bolşevik
rejimle bile sıcak ilişkiler kurulmasını mümkün kıl-
mıştır.
Ikinci Dünya Savaşı'nın sonrasında aynı reji-
min ideolojik etkisine karşı konan yasal engeller
ve bunlann uygulanışındaki aşınlık, aslında cum-
huriyetin özüyle en banşık olanlan da düşman
olarak görmeye kadar varabildi.
1980'den bu yana büyük tehlike, kuruluş yıl-
lannda olduğu gibi yine dinciIik olarak akjılanmak-
ta. Ama, demokrasi ve vicdan özgürlüğü kavram-
lannın zamanla kazandtgı agırlığa birde Ikinci Cum-
huriyetçi akımlann etkisi eklenince, tehlikeye kar-
şı sınırlar koyma ve o sınırian koruma işi daha
da titizlik ister duruma geldi.
•••
Cumhuriyet bekçisi bir ordu etkisinin ancak
dolaylı olabilmesi ve medyanın da kaypak
tutumu gözönündetutulursa, günün koşullann-
da koruyuculuğun büyük yükü yargıya düşmek-
te. Yargı mensuplannın yetişme yıllannda cum-
huriyetçi ilkeleri özümseyip bunlan sağlam hu-
kuk temellerine dayandırması ve uygulamada
titizlikle çabukluğu bağdaştırma becerisi şimdi-
lik Kemalist devrim mirasını yasal yolla korumanın
tek çaresi olarak gözüküyor.
Eğitimsizliğe Bilet Kesilen Yer: Eğitim Fakülteleri...
• Bilisizlik, uygarlaşma sürecinde her anda ve her
alanda yakamıza yapışsrn istemiyorsak, eğitimcilerimizin
'gücüne' güvenebilrneliyiz. Bilgi ve onu kullanabilme
yeteneği en tartışmasız güçtür.
Başak E R G I L Yıldız Teknik Üniversitesi, Yabancı Diller
Yüksekokulu Öğretim Görevlisi
Y
ine bir seçim'e
yaklaşüğımızşu
günlerde, 'seç-
me' eyleminin
önemi ve sonuç-
lan konusunda bilinçsiz olan
bir kalabalığın kendi yazgısı-
nı belirlediği tarihsel bir kesi-
te adım atmaktayız. Seçim er-
tesi, sonuçlardan memnun ol-
mayacak bir çoğunluk, her za-
manki gibi, faturayı 'eğitim-
siztiğe' kesecek, halkı 'cahil'
olmakla suçlayacaktır. Bu ger-
çek yadsınamaz. Insanımız,
cahilliğini gitgide kanıksamak-
tadır.
Birçok genç öğretmenin her
yıl aramıza katılması, gurur
verici olduğu kadar ürkütücü-
dür de. Bu meslektaşlanmın
yaşayacağı sorunlan ve gele-
cek için taşıdıklan önemi, al-
dıklan öğretmenlik eğitiminin
yeterliliği bağlamında tartış-
mak ve değerlendirmek, bir
neden-sonuç ilışkısirun eleğin-
den geçirmek gerekir.
Yeni mezun öğretmenlerin
karşılaşacaklan sorunlardan
biri uygulama sorunudur. Eği-
tim fakültelerindeki öğretmen
adaylan, bazı eğitim dersle-
rinden sorumlu tutulmakta, bu
kuramsal dersler, güncelleşti-
rilmemiş, eski basımlı kıtapla-
nn, her yıl ezberletilmesi şek-
linde işlenmekte, yazılı sınav-
larbilgilerinölçülmesinde gü-
venilirlik taşımamaktadır. Da-
mıtılmış bir eleştirel bakış, top-
lumsal bilinç ve duruş, kültü-
rel bir yeterlilik olmaksızm,
bir öğretmenin altyapısı ta-
mamlanamaz. Bilme edimi'ni
edilgenlikten çıkarnp etkin kıl-
manın tek yolu, kişinin bilgi-
sini, yaşama ve içinde bulun-
duğu toplumun gelişim süre-
cine yararh olacak şekilde dö-
nüştürebümesidir. Bu da, için-
de bulunulan toplumun gerek-
sinimlerini saptayarak bilgisi-
ni bu yönde uyarlamakla ola-
sıdır. Ezbere dayalı dersler ve
tartışma ortamından yoksun-
luk, öğretmen adayının eleşti-
rel ve gerçekçi düşünebilme
yeteneğini körelttiğinden, genç
öğretmen, el yordamıyla bir
tarz geüştirmeye ve bilgisini
toplum yaranna kullanmak-
tansa, toplumu kendi bilgile-
rine uydurmaya çalışmaktadır.
Kuramdan uygulamaya doğ-
ru yönelmesi gereken 'öğre-
tim' etkinliği uygulamanın ku-
ramsal kalıplara zorla uydu-
rulmaya çalışıldıgı sıkıntüı bir
edilgenliğe dönüşür. Eleştiri
ve yorumlama odaklı eğitim-
den yoksun kalan aday, gerek-
sinimlere yönelik uygun bir
öğretim yöntemi geliştiremez,
fakültesinin sunduğu kuram-sı-
nırlı bilgiden yararlanamaz.
Çözüm, eğitim fakülteleri ders
programlannın her yıl ince-
lenmesi, güncelleştirme ve ye-
niliklerin, öğretmen adaylan-
nın toplumsal biünç, yorumla-
ma yeteneği ve eleştirel bakış
açısı geliştirmeleri amacına
hizmet etmesidir.
Sorunlar, sorunJaru.
Başka bir önemli sorun ise
öğretmenlerimizin 'dfl' sorunu-
dur. Türkdili dersleri ezbere da-
yalı dilbilgisi kavramlannın
çevresinde dönenmekte, dil
kullanımının uygulandığı bir
alana rastlanmamaktadır. Öğ-
retmen adaylan, dilbilgisel te-
rimleri ezberlerken, dilin iş-
levleri, farklı kullanımlan, kül-
türle kopmaz bütünlüğü, top-
lumsal ve ideolojik önemi açı-
sından bilinç kazanmadan me-
zun olurlar. Dilin önemini fark
edememiş, anadilinde yetkin
olmayan bir kuşak öğretmen,
uygarlaşma sürecine Türk Dil
Kurumu ve Türk Tarih Kuru-
mu gibi iki kurumla başlayan
birCumhuriyetin, uygarkalrna-
yı başarma çabasını nasıl sür-
dürecektir? Dilin yozlaşması,
kültürü, kimliği ve bilinci de
ortadan kaldıracağına göre,
eğitim sistemimizin temelini ne
oluşturacaktır?
Anadilinde yetldnleşemeyen
öğretmen adayı, kuşkusuz ikin-
ci dilde de uzmanlaşamaz. Iş-
leri 'bilmek' olan öğretmenle-
rimiz, ikinci bir dil olmaksızın,
alanlanndaki gelişmeleri na-
sıl izleyecek, geçerliliğini yi-
tirmiş kuram ve uygulamala-
n nasıl öğrenecektir? Mezun ol-
madan önce, öğretmen adayı-
nın anadilinde ve ikinci dilde
yeterlilığini kanıtlaması önko-
şul olmalı, bu önemli görevi de
eğitim fakülteleri üstlenmeli-
dir.
Bir yaşamsal sorun da, bi-
limsel düşüncenin bizde yer-
leşmemiş oluşudur. Hurafeler
ve batıl ınançlarla bütünleş-
meyen, karşısına çıkan durum-
lan neden-sonuç ilişkisi için-
de değerlendirebilecek kadar
uyanık bir toplum oluşturabil-
menin tek yolu, bilimselliği
bir yaşam tarzı olarak benim-
seyen öğretmenlerdir. Eğitim
fakülteleri, 'Bflimset Dûşûnce
Tarihi' derslerini programına
almalı, bilimsel düşüncenin
gelişimini ve kültürlerin olu-
şumuna katkılannı ortaya ko-
yarak, güncel sorunlara bilim-
sel yaklaşımlarlaçözüm arama
ilkesinin yararhlığını öğret-
men adaylanmıza kanıtlama-
lıdır. Aksi halde, öğretmenle-
rimiz bilimsel açıklamalar ve
ilişkilendirmeler yerine kopuk,
kulaktan dolma bilgilen suna-
caklardır. Öğrenci bu bilgile-
ri hayatla ilişkilendirip düşün-
sel gelişim sürecinde yararla-
namadığından, bılgıye sınavı
gecme dışında bir anlam yük-
lemeyecektir. Bu, yeni öğret-
men için birbaşansızlıknr. An-
cak bilimsel temellere oturtul-
muş bilgi, öğrencisine yarar
sağlar.
Öğretmen adayının gerek-
sindiği bir özellik de araşûr-
macıhknr. Anadilinde ve baş-
ka bir dilde uzmanlaşan, düşün-
ce sistemini bilimsellik teme-
line orurtmuş öğretmen ada-
yı, iyi bir araştırmacı da olma-
lıdır. 'Araştırma Teknikleri'
dersleri eğitim fakülteleri prog-
ramlannın kapsamına alınma-
lı, öğretmen adayı, bir araştır-
ma projesini tamamladıktan
sonra mezun olmalıdır. Aday,
projesinin aşamalannda öğre-
tim elemanından yararlanarak
T»Ti1 (YlillıllKA İTİ ı i [• 11 ıTt li
Ornek: *135*053XXXXXXXX#
bir araştırma sürecini uygula-
malı olarak deneyimlemelidir.
Gelecekte öğTencisini bilim
dışı eğilimlerden kurtanrken,
öğretmenin kullanacağı silah
'bilgi'ye -yani araştırmaya-
yönlendirmek olacaktır.
Bu sorunlara birçoğuekiene-
bihr. Bunlaria baş etme ve çağ-
daş bir öğretmen kuşağı yetiş-
tirme yükûmlülüğü ise kuşku-
suz eğitim fakültelerindeki aka-
demik kadrolara düşer. Bol
emek ve zaman gerektiren 'öğ-
retmen yetiştirme' uğraşı için
her şeyden önce öğretim ele-
manlannın sürekli olarak ken-
dilerini yetiştirmeleri, bu sorun-
lar doğrultusunda yeni hedef-
ler ve çözümler belirlemeleri,
ders programlannda ve mater-
yallerinde değişiklikler yap-
malan zorunludur. Tüm bun-
lar için uygun bir akademik
zemin hazırlanmalı, öğretim
elemanlanna yönelik kongre-
ler ve hizmet içi eğitim çalış-
malan arttınlmalı, kadro soru-
nu çözülmelidir. Yeni öğretim
elemanlan alınınca, ders yükü
hafifleyeceğinden bu tür ça-
lışmalara zaman bulmak kolay-
laşacaktır.
Bir güncel sonı da, kendi öğ-
rencilerine yetemeyen eğitim
fakülteleri'nin nasıl olup da
başka fakültelerin mezunlan-
na üç yanyıl süren bir program
sunduğudur. 'Tezsiz Yüksek
Lisans' adlı bu program da ve-
rimsiz geçmekte, farklı bölüm-
lerden mezun olan öğrenciler,
amfılerin yerlerinde ve mer-
divenlerinde ders 'dmlemek-
te', yine tartışma ortamı bula-
mamaktadır. 'Yükseklisansse-
Idz yüz Idşiyle ve tezsiz nasıl
onu"' sorusu da eğitim fakül-
teleri sorununun devamında
tartışılacak bir başka konudur.
Yukandaki sorunlar ve ben-
zerleri yalnızca eğitim fakül-
telerinin değil, yükseköğretim
yapılanmamızın genel sorun-
İandır. Ancak, toplumsal ve
kültürel süreçlerin tümüyle eği-
timin kurduğu ilişkiden dola-
yı, bu konunun altını kalınca
çizmek gerekir. Anılan sorun-
lar ve çözümleri göz ardı edi-
lirse, bilgisizlik (cahillik) ko-
nusundaki yakınmalanmız gü-
nah çıkartmaktan öteye gitme-
yecek, eleştirilerimiz yapıcı
değil, yıkıcı olacaktır.
Bilisizlik, uygarlaş-
ma sürecinde her anda
ve her alanda yakamı-
za yapışsın istemiyor-
sak eğitimcilerimizin
'göcüne' güvenebilme-
liyiz. Bilgi ve onu kul-
lanabilme yeteneği en
tartışmasız güçtür.
PENCERE
Ruhi'nin Yaşamı Bir
Türküdür...
Bugün Ruhi Su'yu yitirdiğimiz günün yıldönümü,
Ruhi gitti, sesi kaldı yadigâr...
Ses ama ne ses!..
Halkın sesi!..
Sanatın sesi!..
Geçmiş yıllardan birinde bu köşede yayımlanmış,
bir yazıda Ruhi Su için bakın ne söylemişim?..
•
"Ruhi Su gibi bir adamı nerede ne zaman bu-
lurinsan? Şu koskoca yeryüzünde bir Ruhi Su da-
ha varmı? Belki vardır, belki yoktur, bilemem; Ok-
yanuslann ötesinde berisinde öyle halklar yaşıyor
ki, halklann öylesinegüzeldeyişleri, söyleyişleri var
ki, belki onların içinden de bir, bilemedin ikiya da
üç Ruhi çıkmış, yüzyıllann bihkiminde ezgileşen
türküleri derteyıp, toplayıp, düzenleyip söylemiş-
tir; hem tarihin yüreğini dile getirmiş, hem yaşa-
dığı çağın duyahığını yansıtmıştır.
Türkü deyip geçmeyin!..
Türkünün özelliği, ayncalığı vardır...
Bir müzik parçasını bestelemek ayrı şey, türkü
yakmakayn şey.
Türkü bestelenmez..
Yakılır.
Türkünün yakılması için insanoğlunun yanması
gerek; sen yanmasan, ben yanmasam, oyanma-
sa, biz yanmasak, nasıl yakılırdı türküler?..
Seferberliklerolmasa, insanlarsavaşa sürülme-
se, Pir Sultan'lara darağaçlan kurulmasa, Kara-
caoğlan'/ar/n gözünü sevdalar bürümese, emek-
çiler el kapılarında gurbetçilik yapmasa, analar
oğullanna kızlarına yanmasa, nasıl yakılırdı türkü-
ler?.. Halkın vicdanına yansıyıp bilincine kazınan
olaylann ürettiği tütsüler insanın genzini yakma-
sa, nasıl yakılır türküler?..
Yaşadığı ülkenın türkülerini tanımayan aydınlar
halkı tanımıyordemektir.
Ruhi Su işte bunu yaptı, hepimize türkülerimizi
tanıttı, öğretti; halkbilimin bilgecesi yalnız öğren-
mekle yetinmez, duymakla duyumsamakla peki-
şir."
•
Ruhi Su biryol açtı...
Ardından nice güzel sanatçı yetişti; ama, bilme-
liyiz ki Su öncüdür, ustadır, liderdir...
Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş 'Ay-
dınlanma'run gereklerini yerine getirmekle gerçek-
leşti; saray dili aşıldı, Osmanlıca yerine Türkçe gü-
zelliğine, derinliğıne, ıçerığine, şiirselliğine, kav-
ramsallığına, sanatsallığına dönük bir devrim sü-
recıyle hayatımızda yerini buldu; halkın türküleri-
ne ışleyen ezgilerimızi de bu süreçte keşfettik... Ken-
di kendimizde kendımizi keşfetmenin evrensel yön-
temlerıni ve bilimsel yordamlannı kullanarak türkü-
lerimizi ikinci kez benliğimizde yaktık...
Ruhi'dir bu sürecin önderi...
7923 Aydınlanması'nda türkülerimize dönük bi-
lincimizi ışıtmıştır Ruhi...
Ama ne pahasına?..
•
Yaşamın kuralıdır, hayatın dogasıdır, devrim kar-
şıdevrimi türetir; hiçbir coğrafyada 'Aydınlanma
Devrimi'rim tarihsel dönüşümü gülsuyuyla yapıl-
madı...
Ruhi'nin anı defterinde ne acılaryazılıdır..
Hapis mi, işkence mi?..
Işsizlik mi, dışlanma mı?..
20'nci yüzyılın ikinci yansından başlayarak ege-
menleşen karşıdevrimin kahredici sürecinde Ruhi
nasıl ayakta kaldı, türkülerini nasıl söyledi, nasıl din-
letti, türküyü kentleşme sürecinde köyden şehire
nasıl getirdi, aydınlara nasıl benimsetti?..
Türküler için yaşamını bir türkü gibi yaktı Ruhi...
Hepimizin hayatı bir türkü değil mi?..
Yeter kı yaşadığımız hayatın ezgisini duyumsa-
yacak kadar anlamını bilelim, bilinçlenelim...
KOCAELİ 3. İCRA DAİRESt'NDEN GAYRİMENKULÜN
AÇIK ARTT1RMAİLANI
DosyaNo:2001 1522
Sabbnasuu karar verikn gayrimenkulün cinsL kı\meti. adedi, evsafi: Kocaeli. Iz-
mit, Çayırköy, Kırazocagı mevkiinde kâim ve tapunun 786 parselınde 19.800 m2 ola-
rak tarla vasıflı borçluya aıt 1116 hıssesine isabet eden kuru tanma müsait gayrimen-
kul satılacaktır. 27.225.000.000.-TL kıymet takdir edılmıştır.
Sabşşardan: 1- Satış. 04.11.2002 giinü saat 11.00'den 11.10'a kadar Kocaeli 3. tc-
ra Müdürlüğü'nde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen
kıymetin yüzde 75'ıni ve füçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış
masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa, en çok
arttıranın taahhüdü balci kalmak şartıyla 14.11.2002 Perşembe günü aynı yerde ve ay-
nı saatte ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu miktar elde edilememiş-
se gaynmenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında göste-
nlen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar kı arttırma bedelinin
malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulması ve satış isteyenın alacagına rüç-
hanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve
paylaştırma masraflannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış ta-
lebi düşecektir.
2- Arttırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde
pey akçesı veya bu miktar kadar milli bir bankanın temınat mektubunu veımelen la-
zımdır. Satış, peşın para ıledır. alıcı istediğınde 20 günü geçmemek üzere mehıl ven-
lebilir. Tellaliye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş ver-
giler satış bedelinden ödenir.
3- Ipotek sahibı alacaklılarla diğer ılgililenn (*) bu gaynmenkul üzerindeki hakla-
nnı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgeleri ile on beş gün
içmde daıremize bildirmeleri lazımdır. Aksı takdirde haklan tapu sicili ile sabit olma-
dıkça pajlaşmadan harıç bırakılacaklardır.
4- Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine
sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettıkleri bedel ile son ihale bedeli arasmdaki
farktan ve diger zararlardan ve aynca temerrüt faızinden müteselsilen mesul olacak-
lardır. ihale farkı ve temerrüt faizi aynca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil
olunacak, bu fark. varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır.
5- Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup
masrafı verildiğı takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebılir.
6- Satışa iştirak edenlenn şartnameyı görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayıla-
caklan, başkaca bilgi almak isteyenlenn 2001 1522 sayılı dosya numarasıyla müdür-
lüğümüze başvurmalan ilan olunur. 02.09.2002
(*) tlgililer tabirine irtıfak hakkı sahiplen de dahıldır. Basın: 57080
emeliAra
HAZIR KART
ELL
TURKCELL
StVRÖÜSAR KADASTRO MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
Eskışehir ih Sıvrihısar ilçesi Ertuğrul Köyü Beller Mevkiı 2557 numaralı taşınmaz
tapulama tespıti esnasında maliye hazinesi adına yapılan tespıte \usuf oğlu thsan
Yıldınm ve Ramazan oğlu tbrahim Başçı'nın vaki itirazlan üzenne 22.11.1983 tanh
ve 1983'129 sayılı komisyon karan ile itirazcılann itırazlannın red edıldıği. yapılan
tapulama tespitinin doğruluğuna karar verilmiş karar. ıtıraz edenlerden Yusuf oglu
Ihsan Yıldınm veya mirasçılannın yapılan araştırmalara rağmen adresleri kesın ola-
rak tespit edilemediğınden teblığ edilememıştir.
Bu sebeple ıtırazlann reddıne dair karann ilanen tebliği gerek görülmüştür. tş bu
ılanın gazetede yayımlandığı tarihten itibaren ilgılısı veya ilgıhlerinın 30 (Otuz) gün
içinde Sivrihısar Kadastro Mahkemesine dava açmalan gerekmektedır. Aksi taktirde
komisyon karanna göre Maliye Hazinesi adına tescıh yapılacaktır. Tebliği yerine kâ-
ım olmak üzere ilgilı yasa ve yönetmelıkler gereğınce ilanen duyurulur. Basın: 57066