22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 EYLUL 2002 CUMA 14 KULTUR kultur(g cumhuriyet.com.tr RuhiSu ölümünün 17. yıldönümünde de sesiyle, sazıyla, güleç ve aydınlık yüzüyle aramızda ann saat 12.30'da Ruhi Su'nun mezan başında bir anma buluşması yapılacak... Aynı buluşma Beyoğlu'ndaki Ruhi Su Vakfı binasında türkü ve saz dinletileriyle akşama kadar devam edecek... zgili yürek' anılırken...OKTAY EKÎNCt Geçenlerde Edirne'deyiz... Tarihi Kentler Birliği'nin kültürel kimlikle- ri korumak için 13-15 Eylül 2O02 gün- lerinde düzenlediği "serhat kenti bu- luşması"na kimi belediyeler de kent- lerini tanıtan çahşmalanyla katılıyor- lar... Çanakkale Belediyesi'nın şımdı "aday" olan önceki başkanı İsmail Ozay, bu amaçla bir fîlm gerçekleş- tirmeye karar vermiş... Yıllardır Ana- dolu'nun her yöresine ait uygarlık de- ğerleriyle sinemayı buluşturan yönet- men Hasan Ozgen de kollarını sıva- yarak "Tarihin Kiüdi(, anakkak^n le Gelibohı'yu da kucaklayıvermiş... Tarihin içinde Çanakkale ve Geli- bolu... Bu muhteşem ikili, sinema sanatı- na konu olur da aynı ikilinin ortak sevdalısı Ruhi Su böylesi bir kucak- laşmadan uzak kalabilir mi?.. Nitekim, tarihi Devecihan ın top- lantı salonundaki taş duvarlann önün- de duran beyazperdeye o efsanevi si- per savaşlan yansıdığında, sadece unu- tulmaz sesiyle ve sazıyla değil. güleç ve aydınlık yüzüyle de Ruhi Su beli- riyor... Tam 17 yıl önce "resmi yetküıle- rin" acımasız inadı yüzünden pasaport alamayıp Abnanya'ya tedaviye gide- mediği için yaşamını yitıren büyük sanatçımızın; "Çanakkale İçinde Ay- nah ÇarşL.." türküsü Gelibolu kahra- manlannın görüntülerine eşlik etti- ğınde, şimdi Edirne'deki resmi yetki- lilenn tümü "hayranhkve duygu yük- lü buğuhı gözkrie" onu yenıden dın- liyorlar... Herkes beyazperdeye göz ve kujak kesilmişken ben de bir ara Hasan Öz- gen'e bakryorum... Ruhi Su'nun kar- şısında saygıyla susanlara "bu ülke- nin özdeğerini" bir kez daha anımsat- manın gururunu yaşadığı nasıl da her halinden belli oluyor?.. Öztem yüklü türküler... Ruhi Su, 20 Eylül 1985 'te sesini ve sazını sonsuza dek susturduğunda, büyük kentlerdeki barlarda türkü söy- lemek şöyle dursun, şimdi gençlerin her gece hklım tıklun doldurduklan "türkü-barlar'' akla bile gelmezdi... Hele disco-barlanyla ünlü Bod- rum'da bile örneğin modern Oasis kültür merkezinın en popüler yerleri arasında yine "saz ve türkü kahvesi- nin" olacağını kim tahmin edebilirdi?.. llerleyen yıllarda Ruhi Su'ya ve onun kulaklanndan silinmeyen ezgi- lerine duyulan özlemin yardımına ön- ce Ruhi Su DostJar Korosu yetişri... Derken artık "herkes" birer Ruhi Su gibi Anadolu seslerinin sevdalısı ol- muştu... Böylece barlar, cafeler ve hatta gece kulüplerinde bile türkü din- letileri hızla yaygınJaşırken, son 15 yıl içinde saz üretiminde ve saz çalan gençlerin sayısındaki olağanüstü ar- tışın başlıca nedenini de yine Ruhi Su'dan miras kalan "özgün türkü" kültürünün yeni kuşaklan sarmala- masıydı... Sıdıka Su'nun armağanı Işte böylesine "etidli" bir sanatçı- nuı anılannı, düşüncelerini ve biri- kimlerini "kunınısalbirsahiplenmey- le" sonsuza dek yaşatarak, gelecek kuşaklann da bu "ulusal onurumuz- dan" esinlenmelennı kalıcı kıhnak üzere Sıdıka Su ve dostlannın kur- duklan "Ruhi Su Vakn"run değeri ise aslabelirlenemez... Sıdıka Su, büyük özveriyle yaşat- tığı bu vakıfla eşine karşı emsalsiz bir sevgi, saygı ve bağlılık duygusunu adeta "okuJa" dönüştürüyor... Aynı okuldan yetişenler de ülkele- rine ve aydınlık yannlara duyarh genç sanatçılar olarak Ruhi Su'nun sesini ve bilincini kuşaktan kuşaga taşıyacak- lar... Aramızdan aynhşının bu seneki yıldönümü için deyann saat 12.30'da Ruhi Su'nun mezan başında bir an- ma buluşması yapılacak... Aynı buluş- ma Beyoğlu'ndaki Ruhi Su Vakfi bi- nasında türkü ve saz dinletileriyle akşama kadar devam edecek... Acaba 17 yıl önce pasaport verme- yenler, şimdi nerelerde ve ne haldeler?.. Bu sürede yaşamlannı yirirenler var- sa onlara sözümüz zaten olamaz... An- cak yaşayanlannı çok merak ediyo- rinn... Sakın onlar da Ruhi Su dinle- venlerin arasında bulunmasınlar?.. Ali Atmaca, Mehveş Demiren ve Maria Kılıçlıoğlu'nun yapıtlan 'Artîstanbul 2002'de Sanatın üç kolu bir arada. li Atmaca'nın tuval üzerine akrilik, Mehveş Demiren'in seramik, Maria Kılıçlıoğlu'nun ise heykel çahşmalanyla katılacağı sergi fuar kapsamında Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayf nda yer alacak. KULTUR - SAMAT |0212| 293 «9 7« A N X Ü PERA TIYAT ROB Ö L Ü M Ü 2002-2003 Öğretim Yılı için kayıtlarımız başladı • PROGRAMINAMACI: Tiyatro ve oyunculuk sanatı yolu ile kendini ifade edebilme becerisi kazandırmak, grup çalışması yöntemiyie kişisel yaraticılığı geliştirmek. Tiyatro da ilgi noktalarını çeşitfendirmek ve öğrenciye özgü bir yaratıcılık alanı sağlamak... • PROGRAMIN İÇERİĞİ: -Ses - Diksiyon - Tiyatro Dili - Tiyatro Kuramları - Dramaturji - Dans - Eskrim - Makyaj -Şan - Doğaçlama - Oyunculuk - Toplu Oyunculuk • PROGRAMIN SÜRESİ: *Toplam süre 4 yıldır. *Programa en az ilköğretim mezunu her yaşta öğrenci giriş sınavı ile alınır *Programt başarı ile bitiren öğrencilere MİLÜ EĞİTİM BAKANLIĞI'nın onaylı kurs bitirme belgesi verilir. SINAV TARİHİ: 21 EYLÜL 2002 SAAT: 10.00 PERA Güxel Sanatlar / İleti^im www.perasanal.com.tr Sıroselviler cad. Billurcu sok. Billurcu Çıkmazı No: 14 80060 Taksim/İsranbul errK]il:pgs@ peroguzelsanarlar.com.tr Tol: [0.212) 245 44 6O - 244 52 03 - 245 30 O8/O9 Fgx: (0212) 252 3O 82 Sinema TEK K A D I K Ö Y Caferağa Mah. Sakız Gülü Sok. No: 29Bahariye-Kadıköv Tel: 0216.346 0141 ^*»2(H)O CANNKS l'N CEKTAIN KKt;ARI) 2(MM» IIAVANA KN İYİ ŞENAKYO 2004) KARTACA KN İYİ AKTÖK OTOBÜS DURAĞI ThettailingList A film bv Juan Carlos Tabio VEÇİKO BNETMENINDE ISeyirc/ferımizı'n İlgisine Tesekkür Ederiz. I Iviadimir cruz, tahimi alvarino, jorge perugorrıa 11.30-1 4.00-16.30-19.00-21.30 SİNEMAMIZ SEÇKİN FİLMLER SUNMAYA DEVAM EDİYOR. İlanlarınıx İçin (O212) 293 89 78 perareklam@perareklam.com.tr perareklam@superonline.com.rr www.perareklarn.com.tr Kültür Servisi - Çağdaş Türk resim, heykel ve seramik sanatlannın üç temsilcisinin, AU Atma- ca, Mehveş Demiren ve Ma- ria Kıbçlıoğlu'nun yapıtla- n, 24 - 29 Eylül tarihleri arasında Lütfi Kırdar Ulus- lararası Kongre ve Sergi Sarayf nda 'Artlstanbul 2002' kapsamında Gale- ri Baraz'da sanatsever- lerle buluşuyor. Ali Atmaca, fuara, tuval üzerine akrilik son dönem çahşmala- nyla katılacak. 1971 - 1972 yıllan arası istanbulGüzelFa- kültesi'ndekonuk öğrenci olarak atölye çalışmalan yaptıktan sonra 1982'de Paris Güzel Sanatlar'da çalışmalannı sürdüren At- maca'nın, Nice Modern Sanatlar Mü- zesi ve dönuşümlü olmak üzere Antibes Picasso Müzesi'nde yapıtlan bulunuyor. Galeri Baraz'la ftı- ara katılan seramik sanatçısı Mehveş Demiren, seramik çalışmalanna 1985 yılında Ayfer Kara- mani atölyesinde başladı. Bugüne dek, kişisel ve kar- ma olmak üzere yedi sergi açtı. Sanat yaşamının başında Boğaziçi yalılan, Istanbul ve Anadolu evlerin- den esinlendiği çabşmalar ger- çekleştiren sanatçı, son dönem çalışmalannda Türk çini sa- natından esinleniyor. Fuarda bu dönemden ör- neklerle sanatseverlerle bu- luşacak olan sanatçı, 6-14 Aralık 2003 tarihleri ara- sında yapılacak olan Flo- ransa Uluslararası Çağdaş Sanat Bıenali'ne davet edilen sanatçılar arasın- da. 1988yıhndanitiba- ren resim ve heykel ça- hşmalannı bir arada sür- dürmekte olan Maria Kılıçlıoğlu, Ar- tlstanbul 2002 'ye, bronz heykel çalış- malan ile katılacak. Sergide, sanatçı- nın 1994 -2002 yıl- lan arasında gerçek- leştirdiği yapıtlan yer alacak. Bugüne dek 48 kişisel sergi açan sanatçının, ltalya, Fransa, Japonya ve Amerika'da özel ko- leksiyonlarda yapıt- lan bulunuyor. (0 212 225 4702) Uluslararası Komedi Filmleri Festivali bugün başlıyor Açüışfilmi 'RüyadaBile Olmaz* Kültür Servisi - TÜRSAK Vakfi tarafindan düzenlenen \e 26 Eylül"e dek sürecek olan '1. Uhıslararası Komedi Filmleri Festivali' bugün başlıyor. Komedi Filmleri Festivali'nin açılış gecesinde, yönetmenliğini Gianluca GJreco'nun üstlendiği, Italyan sanatçı Martina SteDa ve Ahmet Uğurlu'nun başrollenni paylaştığı 'Rih'ada Bile Obnaz / Nemmeno In l n Sogno' adlı film, aynı gün Roma'da yapılacak dünya prömiyeri ile aynı anda gösterilecek. Uluslararası alanda bir Türk oyuncusunun ilk kez başrol oynadığı fılmde Uğurlu, 'Armengistan' adındaki bilinmeyen ülkeden ttalya'ya sığınmacı olarak gelen. Italyan televizyonuna takrntısı olan bir karakteri canlandınyor. 'Rüv^da Bile Ofrnaz", göç sorununu ve çağunızın tatil anlayışındaki tüketim çılgınlığını ironik bir şekilde işliyor. Italya'nın önemli yapım şirketlerinden biri olan Tangram'ın yapımcılığını üstlendiği film, çeşitli film festivallerine katıldıktan sonra, bir başka yapım ortağı olan Rai Uno adlı Italyan kanaluıda gösterilecek. YAZIODASI SEIİMİLERİ Biilbiil Yuvası (2) Muazzez Tahsin'in romanında fakir, kimsesiz Ne- rime 'fabrikatör', "mağnjrveazametli"Fendun'\aev- lenecektır. Gelgelelim birdolu Charles Dickens ma- cerasından sonra. Ister inanın ister inanmayın. tam anlamıyla Charles Dickens! Romanın yan kişileri hep yoksul, korunak- sız, çok kötü koşullarda yaşayan işçiler, işçi aileleri- dir. Bülbül Yuvası'nda iyi kalpli Nerime onlara yardım eder ve Feridun'un gönül eğrtimınden geçmesıne fır- sat verir. 1960'lar Bülbül Yuvası filme alınmış, rahmetli Ne- jat Saydam hem senaryosunu yazmış hem yönet- miş. Ailecek seyretmeye gitmiştik. Başrollerde Eiel- gin Doruk, Göksel Arsoy ve Kenan Pars. Daima ezilenden yana o günlerin güzelim Türk si- neması, fabrikatör Feridun'u kapının önüne koymuş, Nerime'yle harap "bülbülyuvası'mn kemanist Nejat'ını evlendirivermışti. Böylece Belgın Doruk, Göksel Arsoy'laevlenirken, Kenan Pars da azametinin cezasını çekiyor; Muaz- zez Tahsin'in "kibarâlemi"ne prim tanıyışı da ağzının payınıalıyordu... Işte tam o dönemlerde Cihangir'imizin Saraylı Bü- yükhanım'ı da, menekşe şerbetini özlediği gibı, bir baş- ka bülbül yuvasını özlüyor, kolları sıvayıp murfağa gi- riyor. Önce akpak unu güzelce eliyor, sonra ortasını açı- yor. Evet, ilkın yanm kılo kadar unu eleyeceksiniz. Va- krt kaybetmeden unun ortasına bir kahve fıncanı "iç- me suyu"nu, yanm çay kaşığı -arzuya göre arttınla- bilir- lımon suyunu boca edin. Dört yumurtayı kınn, bir çorba kaşığı erimiş tereyağını da ekleyin. Saraylı Büyükhanım iyice yoğuruyor, yusyuvarlak birtop yaptıktan sonra bülbül yuvasının hamurtopu- nu nemli bezle örtüyor; artık o zorunlu yanm saatin geçmesini sabırsızlıkla bekliyor. Bu yanm saat birtür- lü geçmek bilmıyor. Neyse, geçti. Saraylı Büyükhanım büyük toptanon iki adet küçük hamur top yaptı, yine yoğurarak, yine nemli bezle örterek. Bu kez on beş dakika beklene- cek. Yine sabır sınavı! Şimdi her biri oklava ve nişastayla açılryor. İki yüz elli gram kadar nişasta gerekli. Açılan yufkayı ortasın- dan ikiye böleceksıniz ve şam fıstığı koyacaksınız. llle şam fıstığı! Saraylı Büyükhanım "Hiç cevizle bülbül yuvası mı olurmuş?!" diye itiraz ediyor, ceviz- li bülbül yuvalarına asla gönül indirmiyor. Yufkayı yuvarlak tarafindan oklavaya saracaksınız; belalı iş. Hemen büzecek, oklavayı "usu/cac//("çıka- racaksınız. "Dedımya, belalı iş. Maharet ister..." Böyle böyle sarılan burmalar üçer dörder parmak genişliğınde kesilecek, burmalara yanmay şekli veri- lecek, hepsi yağlı tepsiye güzelce dizilecek. Üç yüz gram kadar tereyağını eritin, hafiften kızdn nn, burmalann üstüne dökün. "Orta hararetteki" fı- nnda pişiriliyor. Oldu bftti sanmayın bülbül yuvasını. Şurubu için bir kilo toz şekeri, iki bardak içme suyunu, bir tatlı kaşı- ğı limon suyunu iyice kaynatın. Koyuca bir şurup el- de edeceksiniz. Bu şurubu, fınndan çıkardığınız tep- siye dökeceksıniz. Yalnız püf noktasını unutursanız, bülbül yuvalan haştanmatehlikesiyle burun buruna geliyor Şurup so- ğutulmuş olacak! Servisten önce şuruplu bülbül yuvalannın üstüne yine şam fıstığı bolca serpilecek. Hapır hupur yiyebi- lirsiniz artık. Bizde de oklava vardı. Akpak un mun da vardı. Ama bülbül yuvası yapılmazdı. Bizdeki oklavanın canımı iyice yakmak gibisinden değişik bir işlevi söz konusuydu. Saraylı Büyükhanım oklava yemiş çocuklan bülbül yuvası ikram ederek avutur, bir yandan da güzel söz- ler söyler, saçlanmızı okşardı. Takvimde tz Bırakan: "Kedım Zeynep'le göz göze geldik." Refik Halid Karay Makıyajlı Kadın, Semıh Lütfi Kitabevi, 1943. 15. Avrupa Rlm Ödülleri adayları • Kültür Servisi - Bu yıl 15.'si düzenlenen Avrupa Film Ödülleri'nde yanşacak, başını Almanya ve Fransa'dan katılan filmlerin çektiği adaylar belli oldu. A\Tupa Fihn Akademisi'nin 300 eser arasından seçtiği 37 filmden bazılan şunlar; Mike Leigh'tan 'Ali orNothing' (Ingiltere, Fransa) Alain Chabat'dan 'Asteriks ve Oburiks' - Kleopatra Görevi (Fransa) Pedro Almodovar'dan 'Hable Con Ella' (Ispanya) Bertrand Ta\ernier'den 'Laissez-Passer' (Fransa, Almanya, tspanya) Ken Loach'tan 'Sweet Sixteen' (Ingiltere) Roman Polanski'den 'The Pianist' (Fransa, Polonya. Almanya, Ingiltere). Ödüller 7 Aralık'ta, Roma'daki Parco Della Musica'da sahiplerini bulacak. K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle