10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET SAYFA ekonomi(5 cumhuriyet.com.tr 13 KLa:ak cenneti İkitelli Organize Sanayi Bölgesi'nde KOBİ'ler elektrik kesintisi ve susuzlukla boğuşuyor Hemorganize hem kaçakBEL5DİYE MAĞDURLARI Bakaıılık inceliyor BedKttin Dalan' ın bebdiye başkan- Uğı döıeminde, Haliç'inemizlenme- si projrsi kapsamında krulan ikitelli Organze Sanayi Bölgea. belediyeler arası aılaşmazlığın ve il|tsizliğin kur- bam. îkıtelı Kooperatifler Bırliği Başka- nı Yıısıf Akgün, altyapne inşaat çalış- m a l a n 19967 da tamamknan bölgeyi kaçak renneti haline geıren gelişme- leri şöjle anlatıyor: u Befcdiyeler arası pasbşmalarm kur- baıu oUuk. Dalan'ın iznyle başladığı- nuz k»>peratif inşaaünn inıar planla- n Nurectın Sözen dönenude iptal edü- di. Söztn yeni bir ırygulama planı yap- ü, amaplan yükselen inşjarlaraı çoğu- nun yıkümasını gerektirhordu ve uygu- lanabiEr değildi. Koopentifler planı ip- tal ettirip 1994'te yeni birplan hazuia- dı. 19%'da anakent 1/fflOO'lik planı onayladı. Ama Küçükçekmece Beledi- yesi onjy vermedi. Küçikçekmece Be- İediyesi'nin hazuiadığı planlara da AnakeatBelediyesi onay vermedi," iki- telli deki "belediyemağdurluğu" 2000 yıhnda çıkan bir kanurla OSB'lerin imar planlanndan OSB yönetiminin yetkili kıhnmasıyla bitti. Ancak bölge- nin "taühi" bundan sonn da değişme- di. OSB yönetiminin yaptığı planlar, Sanayi Bakanhğına bu yıl nisan ayın- da verildi. Ancak Bakarlık inceleme- lenni "hâlâ" bitiremedi. Akgün, bu du- ruma "Bu ülkede Sanayi BakantağL, sa- nayiyi teşvik için değil engellemek için bulunuyor" sözleriyle tepki verdi. GÜLŞAH KARADAĞ Krizle birlikte, ekonominin "can damarT ilan edilen KOBt'le- re venlen destek sözleri, îkitel- li'deki 1 bin dönümlük "kaçak cennetij'le" yalanlanıyor. 30 bin iş- yeri kapasiteli tkitelli Organize Küçük Sanayi Bölgesi'nde (OSB), 15 yıldır işyerleri imar planı olma- dan çalışıyor. Sanayinin "organi- ze olması" için kurulan bir alanda, "her yağmurda elektriklerin kesil- mesi sonucu triKonlarca lirahk za- rara giriliyor, susuzluk ve trafik sı- kışıkhğı yaşamyor." Ortaya çıkan trajikomik tablo, krız sonrası işyerlerinin düştüğü • Dalan döneminde hayata geçirilen İkitelli Organize Küçük Sanayi Bölgesi'nde işyerleri, belediyeler arası anlaşmazlıklar yüzünden 15 yıldır imar planı olmadan çalışıyor. Pek çok siyasetçinin ziyaret ettiği bölgede bulunan 15 bin KOBİ, her yağmurda kesilen elektriklerle ve susuzlukla boğuşuyor. batık ve "sözü edilen ama bir tûr- ayakta duruyor. lü görülemeyen" teşviklerin yarat- tığı zor durumla birleşiyor. 7 bin dönüm arazi üzerinde 36 meslek grubundan 30 bin işyerine hizmet edebilecek olan sanayi si- telerinde. bugün 15 binin üzerin- de üretici bannıyor. Tam kapasi- teyle çahşıldığında 300 bin kişiye isrihdam sağlayan bölge, KOBİ'le- rin devlet desteği olmaksızın yap- tığı 2 milyar dolarhk yatınmla ikitelli Kooperatifler Birliği Başkanı Yusuf Akgün, bölgenin imar planı kazanması için yıllardır mücadele verdiklerini, ancak so- nuç alamadıklannı belirtiyor ve ekliyor: "ÜdtelH'de Anakent Bele- dıyesi'nin Başak Konunan'ıu, Kü- çük çekmece Belediyesi'nin ise Onur Konutlan'nı yapma girişimi vardı. Bu çaüşma yüzünden biri- nin onayladıgı imar planlannı bir 30 bin işyerinin bulunduğu İkitelli Organize Sanayi Bölgesl tam kapasiteyle çahşabilse 300 bin kişiye istihdam sağlayacak. diğeri reddeTOV Etektriksiz tiretim îkitelli'de şu anda işyerlerinin yüzde 6O'ı aktif dunımda. Ancak kriz sonrası düşen talep oranı nede- niyle birçok işletme kapasitesini dü- şürmüş. Akgün, 100 işçiyle çalışan işletmelerin istihdamı 20 kişiye dü- şürdüğünü, kapasitelerin ise yüzde 15-20'sinin kullanıldığını ifade etti. Sanayi sitelerinden Tormak'ın Başkanı Elektrik Yüksek Mühendi- si Doğu Bulutsuz. düşük kapasite kullanımına karşın her yağmurda elektrik kesintilerinin yaşandığına dikkat çekti. Bulutsuz, kesintiler yü- zünden işyerlerinin günlük 400 mil- yon 1 milyar lira arasında zarara gir- diğini belirtti. OSB sakinlerinden kalıp üretimci- si TamerDemirde son yağmurlar sı- rasuıdaki kesinti yüzünden bazı iş- yerlerinde hammaddenin dahi don- duğunu belirterek "1 saat dektrikke- sildiginde 4-5 saatim gidiyor. makine parçalan lanhyor" diye konuştu. Vergi vermek istiypnız Bulutsuz, gerekli teşvikler veril- mediği için, belirli meslek gruplan- nın bölgeyi terk edip maliyetlerin daha düşük olduğu, eşit bir rekabe- tin yaşandığı eski yerlenne gittiğine de dikkat çekti. Bulutsuz, "Devletin ben burayı sahipleniyorum demesi laam. Biz vergi verelini istiyoruz" di- ye konuştu. Yusuf Akgün. "Taşıma su İSKÎ suyundan ucuza geldigi için siteler suya baglanmak istemiyor. IS- Kİ'yle görüşrük. ancak ne teşvige ne de indirime gidilmiyor* dedi. OSB'de aynca iş çıkışında yoğun bir trafik sorunu yaşandığı, Başak Ko- nutlan nedeniyle artan trafiğin Olimpiyat Stadı'nın kullanılmasıy- la tamamen kilitleneceği belirtildi. Üçüncü dünya borç içinde ANKARA (AA) - thracatta bu yıl yaşanan olumlu gelişmeye karşın ihracat gelirleri, yıllık dış borç servisine ancak yeter hale geldi. Uludağ Üniversitesi (UÜ) Ik- tisadi ve Idari Bilimler Fakülte- si (IIBF) Öğretim Üyesi Dr. Nej- la Adanur Aklan' ın araştırması- na göre, 1991 d e Türkiye'nin ih- racat gelirlerinin yüzde 55.2'si dış borç servisine giderken, ge- çen yıl bu oran yüzde 88.2'ye ulaştı. Dr. Aklan'm Dış Ticaret Müs- teşarlığı'nın yayın organı Dış Ti- caret dergisinin temmuz sayısmda ya- yımlanan "Dış Borçlanma Geaşmek- te Olan Ülkeler tçin Etkin Bir Finans- man Yöntemi midir" başlıklı değer- lendirmesine göre, 1991 'de ihracat gelirlerinin yüzde 5 5.2 sı dış borç ser- visinin yapılmasına yetiyordu. 1991-2001 döneminde ihracat ge- lirleri yüzde 90 artarak 13.5 milyar Türkiye yalnız değil Dış borçlannın ihracat gelirlerine oranı (%) Clkeler Brezılya Şili Meksika Venezûela Çın Endonez>a Güney Kore Malezya Fılipinler Ta>land 1971-1980 2U.6 281.0 250.5 271.7 80.7 4.1 185.8 135.0 42.6 168.8 77.2 1981-1990 497.2 361.7 316.1 299.8 212.2 62.2 192.8 97.5 90.3 281.3 127.2 1991-1995 93.2 295.9 153.0 215.9 194.3 83.3 214.1 47.4 43.5 174.5 88.0 dolardan 25.9 dolara çıkarken, dış borç servisindeki artış yüzde 200 ol- du. 1991de 7 milyar 510 milyon do- lar olan yıllık dış borç servisi, geçen yıl 22 milyar 914 milyon dolar düze- yinde gerçekleşti. Türkiye'nin dış borç stoku da ihra- cat gelirlerinin 3.5 katına ulaştı. Dış kaynak kullanımının büyüklü- ğünün ülkenin gelir kaynaklannın üzerinde olmaması gerektiği- ne, aksi takdirde dış kaynakla- nn geri ödenmesi sorununun makroekonomik ıstikrarsızlık- ların kaynağını oluşturacagına işaret eden Dr. Nejla Aklan, değerlendirmesinde şu görüş- leri dile getirdi: "Dış borç stoku ve ihracat v«- rilerindcn harekerle. bazı Latin Amerika ve Asya ülkelerinde olduğu gibi Türkiye'de de dış borçlanmanın sınınna ulaşıl- mıştır. Söz konusu ülkeler, öde- me güçlerinin temel belirieyici- si olan ihracat gelirlerinin üze- rinde borçlanmaktadıriar. Bu nokta- dan hareketk, ülkelerde gelir kaynak- lan ile orantıh dış borçlanma politika- laruun izlenmesi geregi vardır. Aynca dış borçlanma vadelerinin uzatuarak borçlanma faizlerine eklenen risk primlerinin sağlanacak ekonomik is- tikrar doğrultusunda azaltıhnası ge- rekmektedir." 2.2 milyon işsizin çoğu 25-34 yaş arası Gençler iş bulamıyor ANKARA (ANKA) - Türki- ye'dekı işsızlerin büyük bölümü, çalışma hayatı açısından en ve- rimli çağ olarak değerlendinlen 25-34 yaş grubundan oluşuyor. Devlet lstatistik Enstitüsü'nün hanehalb ve işgücü \en tabanın- da yer alan verilerden yaptığı be- lirlemelere göre Ha- ziran 2002 sonu itiba- nyla 2 milyon 217 bin olarak açıklanan Türkiye'deki işsizle- rin 674 binle en bü- yük bölümünü 25-34 yaş grubundakiler oluşturuyor. Bu gru- bun toplam işsizler içerisindeki payı son 1.5 yıl içerisinde önem- li ölçüde arttı. 25-34 yaş grubun- daki işsizler 2000 sonunda 369 binle toplam işsizlerin ancak yüz- de 27'sini oluşturuyorlardı. 2001 başmda başlayan ekonomik kri- • Kriz döneminde artan işsizlikten en fazla 35-54 yaş grubu etkilendi. zin en fazla etkilediği yaş grup- lanndan ikincisinin 25-34 yaş grubu olduğu belirlendi. 2000 yılı sonunda 262 bin olan 35-54 yaş grubundaki iş- sizlerin sayısı ise kriz içerisinde geçirilen son 1.5 yıllık sürede 615 bine yükseldi. Bu yaş gru- bunun toplam işsizler içerisinde yüzde 19.2 olan payı, yüzde 27.7'yekadarhrman- dı. Kriz döneminin en fazla etkilediği yaş grubunun 35-54 ara- sındaki grup olduğu hesaplandı. Haziran 2002 sonu itibanyla Türkiye "deki işsizlerin 325 bini- ni 15-19 yaş arasındakiler, 544 binini 20-24 yaş grubunda bulu- nanlar, 59 birum ise 55 ve üze- rindeki yaşlarda olanlar meyda- na getiriyor. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA erginyıjî tr.net Bush'un geçen hafta Birleşmiş Mil- letler'de yaptığı konuşmanın konusu "terorizme karşı uluslararası savaş" değildi. Usame bin Ladin'e hiç de- ğinmedi, hep Saddam'dan söz etti. O şimdi Irak'ı ışgal etmek istiyor! New YorkTimes, konuşmayı, "ABDsava- şı tırmandınyor, Saddam'ı da birnu- maralı düşman ilan etti" başlığıyla ver- di. CNN'e göre konuşmanın mesajı, "Eğer BM davranmazsa biz davrana- cağız" idi. Nereden, nereye geldik? 'Bir metafor olarak savaş' Önce "terorizme karşı uluslararası savaş" ilan edildi. Sonra? Afganis- tan'da, Orta Asya'da, Uzakdogu'da hatta Ortadoğu'da yeni askeri üsler, derken "şer ekseni" ve "terorizme karşı savaş" süreciyle ilişkisi (bırakın kanıtlanmayı), mantıksal düzeyde bi- le kurulamayan bir Irak işgali humma- sı. Başkan Yardımcısı Cheney, Milli Güvenlik Sekreteri Rice, Savunma Bakanı Rumsfeld, onun yardımcısı WoHowitz, Kagan, Kristol gibi ya- zarian National Review, VVeekly Sa- tandard gibi yayınları da içeren milita- rist bir blok "Işgal hemen şimdi" di- yor ve ekliyor: Bunun için gerekli as- keri kapasite var, Irak halkı Sad- dam'dan nefret ediyor. İş kolay, Avaı- pa, BM ne derse desin. Buna karşılık Dışişleri Bakanı Po- well, eski savunma bakanları, birçok üst düzey general Kissinger, Brze- zinski gibi dış politika duayenleri, aman diyortar, yalnız gitmeyin, BM'yi es geçmeyin, neyaparsanızyapın "te- rorizme karşı savaşı aksatmayın"\ Geçenlerde edebiyat eleştirmeni Suzan Sontag, The New York 71- mes'taki yazısında "terorizme karşı İpotekli İmparatorluk savaş" kavramını sorguladı. Bu savaş, bildiğimiz savaşlardan çok farklı. Bir devlete, düzenli orduya karşı değil, hangi koşullarda sona ereceği de bel- li değil. Adeta kansere karşı verilen "savaş" gibi bir şey, yani bir metafor. Üstelik "terorizm" kavramının, üzerin- de anlaşılmış hukuksal bir tarifi de yok. Öyleyse "terorizme karşı savaş" aslın- da boş bir kavram. Bu yüzden Bush yönetiminin 11 Eylül'ün arkasından uygulamaya koyduğu impara- torluk stratejisinin hertürlü tak- tik gereksinimıni bu kavramın içine koyarak sunmak müm- kün. Dün Afganistan, bu gün Irak, belki yarın Iran? Diğer bir deyişle asıl sorun, Irak'ın işgali değil. Bu bulanık suda tartışılan esas konu "imparatorluk kur- ma girişimi". Maço men... ABD sağının Maço men'leri- nin başını döndüren de işte bu ">: imparatorluk kurma hayali. Her fırsatta, "ABD'nin öyle bir aske- ri gücü varkı" diye söze başla- yıp sonra "Vizyon 2020, füze kalkanı, uzayyalnız bize açık olmalı; uluslara- rası anlaşmalar da neymiş, bizi kim- se tutamaz..." alıp başlannı gidiyorlar. Rumsfeld1 e göre "dünyada küresel çıkarlan olan tek ülke" ABD! Adeta, geri kalan herkes aynntı, yerel sorun... Kagan'a kalsa ABD'nin ittifaka filan gereksinimi yok. Bush "uygarlığın ayakta kalmış biçiminin en ileri tem- silcisi olduklanna" inanıyor; BM 'ye gi- dip (ihtiyacım yok ama neyse, hava- sıyla) ültjmatom veriyor. Maço men'le- rin gazetesi The VVashington Tımes. 11 Eylül'ün yıldönümde "Emperyal dönem başladı" başlıklı biryorum ya- yımlıyor: "El Kaide'ye yataklık eden Afganistan'ı fethettik (evet aynen bu deyimle E.Y). Pakistan veSuudiAra- bistan 'a medreselere para verme de- dik. Eğitim sistemlerini beliriedik. Bü- tün ülkelere baskı yapıp para hareket- lerini bize rapor etmek üzere banka- cılık prosedürierini değiştirttik. özel timlerimiz Endonezya'dan Filipinlerie, Sudan'dan Gürcistan'a, Yemen'den Somali'ye terörist avına çıkıyor." Bu maço kasılmalar iyi de ortada ufak bir sorun var! Borçla imparator- luk kurulmaz. Olsa olsa ingiltere'nin son döneminde olduğu gibi ipotek edilir. VVılliam Grieder, The Nation'da hatırlattı, Ingiltere. 1956'da Süveyş Kanalı'nı işgal etmeye kalktığında, ABD, IMF kredisini bloke etti, steriin çöktü. ingiltere de kuyruğunu kıstırıp Süveyş'i terk etti. Ortadoğu'yu ABD'ye bıraktı. Bugün bu senaryo, ABD için çok mu gerçek dışı? 1987'de ABD'nin hiç dış borcu yok- tu. Şimdi dış borcu 2.5 trilyon dolaria GSMH'sinin yüzde 25'ine ulaştı. ABD yılda 400 milyar dolara ulaşan dış ti- caret açığını, bu borçlarlafinanse edi- yor. 1990'larda bu borçlar borsayı ayakta tuttu, teknolojik askeri yenilen- meye, ekonomik büyümeye olanak sağladı. Bugün cari açı- ğını finanse edebilmek için ABD'nin günde 1 milyar dolar sermaye ithal etmesi (borç al- maya devam etmesi) gerekiyor. Bu yüzden sermaye hareketle- ri yön değiştirmeye başlarsa, dünyanın bu en borçlu ekono- misi çok zor durumda kalacak! 11 Eylül'den sonra ayda or- tama yüzde 11 artan savaş har- camalan ve büyuk şirketlere ya- pılan transferier son on yılın toplam 5 trilyona ulaşan bütçe fazlasını, bu yılın eylül sonu iti- banyla 157 milyar dolar açığa dönüştürdü. Borsa gerilerken yabancı sermayenin hükümet kâğıtla- rına yönelmesi, ABD'nin şimdi bütçe açığını da yabancı sermayeyle finan- se etmeye başladığını gösteriyor. Bu ne kadar devam edebilir? Geçen hafta Kongre'de konuşan FED Başka- nı Greenspan'a göre uzun süre de- vam edemez, faizler yükselmeye baş- lar. Bu, ekonomik büyümeyi boğar borsayı krize sokar. Daha şimdiden, yabancı yatırımcının ABD'den uzak- laşmaya başladığını gösteren geliş- meler de var. Suudi yatırımcılann ge- çen aylarda, siyasi nedenlerle 200 mil- yar doları ABD'den çekmiş olması (Fi- nancial Tımes) bir yana, net portföy yatırımlan bu yılın ilk beş ayında bir önceki yıla göre yüzde 28 geriledi. Bu dönemde Euro bölgesi geçen yılın 35 milyarlık net alımına karşılık, bu yıl net 68 milyar dolarlık ABD kâğıdı satmış. Japonya'dan gelen net giriş 13 milyar dolardan 9 milyar dolara düşmüş. As- ya'dan gelen sermaye girişi de aylık ortalama 9 milyardan 1.5 milyar dola- ra gerilemiş (Global Economic Forum 01/08). Bugün ABD piyasalarında yaban- cı yatırımcı için hâlâ cazip alanlar var. Buna ek olarak. Japonya örne- ğinde olduğu gibi kendi bölgelerin- de egemenliklerini pekiştirene ka- dar ABD'nin dünyanın geri kalanıy- la ilgilenmesi kimi ülkelerin işine ge- liyor. Ama yarın, artık ABD'ye borç vermek riskli olmaya başlar ya da borç veren ülkeler ABD'nin dış po- litikasını etkilemek isterse durum hızla değişebilir. Belki de "maço men "lerinacelesi bu yüzden: Bir an evvel her yeri, özellikle enerji kay- naklarını askeri denetim altına almak istiyorlar. Ama bu bir kâğıttan şato kurmaktan farksız. Baksanıza ge- çen hafta Stratfor, "ABD askeri gü- cü ihtiraslanna cevap veremeyebi- lir" diyordu. İmparatorluk kurma düşlerinin sonu hep aynı nedenle hüsranla biter. İmparatorluk sürekli yayılır ve nihayet geri dönemeyece- ği noktaya geldiğinde mali kaynak- ları da tükenmeye başladığı için bir anafor yaratarak batmaya başlar. Ipini bu imparatora bağlayanlar da onunla birlikte batmaktan kurtula- mazlar. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Altıncı "Altın Yıl' ODTÜ Ekonomi Araştırmaları Merkezi (ERC) tarafın- dan düzenlenen 6. Uluslararası "ODTÛ Ekonomi Kongresi", geçen hafta, 11-14 Eylül günlerinde yapıl- dı. Toplam 40'a yakın ülkeden katılımcı tarafından, yaklaşık 120 oturumda, 350'nin üzerinde bildiri su- nuldu. ODTÜ Ekonomi Kongresi, başlı başına bir başan öyküsüdür. Kongre'yi düzenleyen ODTÜ Ekonomi Bölümü öğ- retim üyeleri (soyadlarına göre abecesel) Alper Güzel, Erdal Özmen ve Erol Taymaz, yıllardır. büyük bir uyum içinde çalışıyorlar. Hiç kuşkusuz Kongre hazır- lıklanna araştırma görevlileri ve diğer çalışanlann da büyük katkısı bulunuyor; ancak işin çekici gücünün bu üçlünün işbirliği ve uyumu olduğu yadsınamaz. Ülke- mizde hemen hiç karşılaşılmayan bir birlikte iş yap- manın en güzel örneğini veriyorlar. Kongre, her yıl olduğu gibi bu yıl da kapitalizmin aşırı sayılabilecek yanlılannın olduğu kadar konuya iş- çi sınıfı açısından bakan emek değer kuramı yanlıla- nnın da katılımına tanıklık etti. önde gelen bir yaban- cı iktisatçının da vurguladığı gibi, böyle bir özgür tar- tışma ortamı, şu sırada dünyada çok az karşılaşılan ya da bulunmayan bir dunjmdu. Bu olağanüstü özgür tartışma ortamı, hiç kuşkusuz, genç iktisatçılara yep- yeni düşünsel açılımlar sağlıyordu. Bu özgüriük orta- mı, geleceğin çok verimli ve ileri düzeyde bilimsel üretimlerinin tohumlannın ekilmesine olanak veri- yor. Kongrenin en önemli kazanımlanndan biri de ülke- mizin büyük kent dışı üniversrtelerinden katılan genç bilim insanlannın sağladığı kazanımlardır. Anado- lu'nun uzak yörelerinde, çoğu kez çok olumsuz koşul- larda bilimsel çalışma yapmaya çalışan bu gençler, gereksunuşlan ve bildirilerinin tartışılması, gerekse de önde gelen yabancı bilim insanlanyla yaptıklan görüş- melerle, kendileriniyenilemeolanağı buluyor; çalıştık- ları bilim dalının en önde gelen düşünürlerini bire bir tanıyor. Kongrede altı çizilen önemli konulardan biri de bir bilim dalı olarak ekonominin öbür bilim dallannı gi- derek artan oranda etkilediği veyine diğer bilim dal- larından etkilendiğiydi. Geleneksel olarak, ekonomi, sosyal bilimlerin prensesi sayılır; diğer bilim dallan- nı etkiler. Son yıllarda olan bunun ötesinde bir durum- dur. Ekonomi, yalnız öbür sosyal bilim dallarını değil, biyolojiden fiziğe, astronomiden matematiğe temel bi- limleri de bir biçimde etkiliyor bunun tersi de doğru- dur; onlar tarafından daha çok etkileniyor Biyolojiden kaynaklanan evrimci kuramın ekonomik değişim- leri açıklamada kullanıldığı bilinir. Bu süreç. hiç kuş- kusuz, son yıllarda yaşanan iki önemli gelişmeden kaynaklanıyor Bunlardan birincisi bilimsel calışma- lann. gıderek artan bir oranda disiplinlerarası bir özel- lik kazanması; ikincisi de ekonomik büyüme bağlamın- da bilim ve teknolojinin içselleşmesidir. denilebilir. Kongre, bu yıl da en soyut kuramsal yaklaşımlar- la en somut ve güncel sorunların tartışılmasına tanık- lık etti. Başı çeken konular arasında, bankacılık ve fi- nansal bunalımlar vardı. Bu alanın uluslararası düzey- de en önde gelen uzmanlan ile ülkemizin uygulayıcı- ' ları aynı sorunlan derinlemesine irdelediler. Vanlan or- tak sonuçlardan biri. verimlilik ve büyüme odaklı poli- tikalann başarıst için güçlü birfinansal sistemin gerek- T liiiğiydi. Ek olarak. bankalann eskisinden daha çok ser- mayeye gereksinimi bulunduğu vurgulandı. Küreselleşmeye bağlı bunalımlar da enine boyuna tartışma konusu oldu. Küreselleşmenin yarattığı olum- suzlukların giderilmesi için krizin nedenlerinin daha çok irdelenmesi ve bunlara karşı çözümler üretil- mesi gereği üzerinde duruldu. Özellikle küreselleşme karşısında, ulusal düzeyde, dış ticaret ve sanayileşme politikalarının etkisizleşmesi; stratejik sektöıier için ya- pılabileceklerin sınırlanması; gelir dağılımını düzenle- yici politikalann yok olacak düzeye gelmesi; ekonomik dalgalanmalara karşı önlem alınamaması; sıcak para- nın dolaşımı ve bilginin üretimi ve dağılımı vb konular, yeni araştırmaları bekliyor. Gelecekyıla kadar bilim in- sanlannın üzerinde araştırma yapacağı o kadar çok konu var ki... Bu durumda ODTÜ ERC Ekonomi Kongresi'ne nice yıllara demek gerekiyor. Iran'dan doğalgaz tepkisi • Ekonomi Servisi - Iran Petrol Bakanı Bijan Namdar-Zangeneh, Türkiye'nin Iran'dan gaz ithalini durdurma yönündeki tavnnı sürdürmesi halinde, zararlannı karşılamak zorunda kalacağını söyledi. Ithalatı durdurma karannın, iddia edildiği gibi gazın kalitesiyle ilgili olmadığını söyleyen Zangeneh, gerçek sebebin Türkiye'nin ekonomik problemleri olduğunu ifade etti. Öte yandan, Tahran Radyosu, kış aylannda Iran'dan doğalgaz alan Türkiye'nin, ithalatı durdurma gerekçesinin gerçekçi olmadığını savundu. Tahran Radyosu'nun dünkü yorumunda, "Türkiye'nin Iran'dan doğalgaz ithalini kesmesi dostça değil" denildi. Devlet VEDOP için dünyayı 8 kez turladı • ANK\RA (ANKA) - Vergi dairesi işlemlerinm tümünün bilgisayarlarla yapılması ve sağlıkh bir yönetim bilgi sisteminin oluşturulmasını amaçlayan 'Vergi Dairesi Otomasyon Projesi'nde (VEDOP), bugüne kadar 350 bin kilometrelik yol kat edildiği bıldirildi. \^EDOP 1 in, 200 adet bellek kapasitesi oldukça büyük olan ana bilgisayarlar ile desteklendiğini kaydeden Gelirler Genel Müdürlüğü, henüz birinci aşamada olan sistemin sağlıkh işlemesinin sağlanması için 350 bin kilometre yol kat edildiğini, bunun da "dünya çe\Tesinin 8.5 kez turlanması" anlarruna geldiğini ifade ediyor. IFC Türkiye'den umutlu • İSTANBUL (AA) - Dünya Bankasf nın yan kuruluşu olan Uluslararası Finans Kurumu'nun (IFC) Türkiye Müdürü Sujata Lamba, "IFC'nin portföyünden yararlanan üçüncü büyük ülke olan Türkiye'yi, iyi bir yatınm ortamı olarak görüyoruz" dedi. IFC'nin doğrudan KOBl'lere yardım ettiğini, ancak yerel kurum ve bankalan bu iş için devreye sokmaya çalıştıklannı belirten Lamba, "Şubat krizi sonrasında da uluslararası fonlardan ve uluslararası sermaye piyasalanndan Türkiye'ye kredi sağlamada ön ayak olduk" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle