Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15EYLUL2002PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Doç. Dr. ]%dustafaAdak 'la ortaya çıkardıkları bilinmeyen Likya antik kentini konuştuk
S Ö Y L E $ İ : LEYLA TAVŞANOCLU
ieyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
Antaîya'daAkdeniz LJniversitesi EskiçağDilleri ve
KültüHeri Bölümü el&manları şimdiye kadar hiç
bilinmeyen bir Likya antik kentini ortaya çıkardılar.
Bölüm Başkanı Prof Sencer Şahin 'in önderliğinde
çalışan eskiçağ uzmanlan, bulduklan Likya kentinin
esas Olimpos kenti olduğunu saptadılar.
Kıyıda Olimpos adıyla bilinen liman kentinin de
Korikos olduğunu belirlediler. Akdeniz Üniversitesi
EskiçağDilleri ve Kültürleri Bölümü öğretim üyeleri,
1999dan beri sürdürdükleri bu çalışmaları "Likya
Incelemeleri" adlı bir kitapta dayayımladılar. Bölüm
elemanlarındanDoç. Dr. MustafaAdak'la, hâlâ
Olimpos olarak anılan Korikos 'ta bu çalışmalarla ilgili
aynntılı bir söyleşiyaptım. Doç. Dr. Adak, bu
çalışmalarda ve kitabın yayımlanmasında yörede
tanınmıs turizmci ve çevre koruma uzmanı
Ziya Şimşek'ten maddi-manevi her türlü desteği
aİdıklannı da sözlerine ekledi.
Olimpos kentini
yeniden keşfetmek- Akdeniz Üniversitesi Eskiçağ Dilleri ve Kül-
türleri Bölümü elemanlan olarak siz şimdiye ka-
dar hiç bilinmeyen bir Likya kentini ortaya çı-
kardınız. Bunun öyküsünü aniatır mısımz?
ADAK - Evet. Patara kentinde 1994 yılında ya-
pılan bir kazıda yol güzergâhlarLnı gösteren ve Im-
parator Claudius dönemine, yani M.Ö. 40'h yılla-
ra ait Stadiasmus adlı bir anıtuı üzerindeki bir ya-
zıt bulundu. Bu anıt harika bir şeydi.
-Nasıl?
-Tüm Likya kentleri arasındaki yol mesafeleri-
ni gösteriyordu. Böylece biz bu Likya yanmada-
suıda 70 tane kent bulunduğunu öğrendik. Bu kent-
lerin arasındakı yol mesafelerini de böylece öğren-
mış olduk. Bu kentlerın aşağı yukan 20 tanesi da-
ha hiç bilinmiyordu. Yani bunlan arazide bulrna-
mız gerekiyordu. Biz böyle bıriş yaptık. Yıllardır
tek tek bu kentleri geziyoruz ve bunlann lokahzas-
yonunu yapıyoruz.
- Bu çalışmalar tam olarak ne zaman başla-
dı?
- Bu çalışmalar 1999 yılında başladı. Zaten bi-
zim bölüm de yeni bir bölüm. Elemanlanmız ye-
ni yetişiyor. Ben de 1999'da Almanya'dan buraya
dönmüştüm.
-Almanya'dahangiüniversitedegörevliydiniz?
-Ben Freiburg, bölüm başkanımız Prof. Dr. Sen-
cer Şahin Köln üniversitelenndeniz. Biz kıtap ıçın
bu yayını hazırlarken bütün Likya'yı gezmek zo-
rundaydık. Ve biz doğudan başladık.
- Nereye göre doğudan başladınız?
-Yani, Antalya'da yaşadığımız içinenyakın me-
safe Doğu Likya oluyordu. Yani Kumluca'dan bu-
günkü Olimpos'a, Antarya 'ya kadar olan bölge. Bu-
rasını tanımaya yöneldik ve orasının iyi araştınl-
madığını gördük. Bu çalışmalanmız sırasında da
gerçekten müthiş şeyler bulduk.
Bu yaptığımız araştırmalarda örneğin Eski Lik-
ya'nın doğuyla sınınnm nereden geçtiğini ispatla-
dık. Aşağıda Gelidonya Burnu vardır. Gelidonya
Burnu'yla Tahtalı Dağı arasındaki dağ kütlesi Lik-
ya"nın doğuya doğru olan kültür smınnı çiziyor.
- Peki, bunu nasıl ispatladtmz?
- Bu hatta birçok Likya tipi kaya mezan var.
Böylece Eski Likya'nın hem küJtürel hem de sı-
yasi sınınnı çizdik.
Bllmece glbl
- Şimdi, öteden beri Olimpos adıyla bildiğimiz
antik Likya limanı gerçekten Olimpos mu, yok-
sa Korikos mu?
- Biz Doğu Likya'da araziyi gezdik. Demin de-
diğim gibi kaya mezarlannı, bir de kent bulduk. Bu,
yörenin en eski kenti. Yeri de Erentepe adı verilen
bir tepede. Oraya biz gidinceye kadar hiçbir bilim
adamı ayak basmamış. tki yıl önce o yörede bir or-
man yangını olmuş. 0 orman yangını nedeniyle bu
kent ortaya çıkmış. Biz gittik, baktık. Erken döne-
me, 5., 4. yüzyıla ait Likya lahitleri bulduk. Kar-
şımızda koskoca bir kent duruyordu. Tabii o ken-
ti araştırmak da bizim görevimizdi. Sonra, burada
bir de Korikos-Olimpos sonmu vardı.
- O nasıl ortaya çıkmıştı?
- Çünkü, o sözünü ettiğim Stadiasmus anıtında
demin de söylediğim gibi yol güzergâhlan verili-
yordu. Eski adıyla Koridalİa, yani bugünkü Kum-
luca'dan yolu Gagay kentine, yani Mavi Kente
vermiş. Gagay'ın Mavi Kent olduğu yazıtlardan do-
layı iyi biliniyor.
Stadiasmus Amtı'ndaki yol güzergâhı Olim-
pos'a doğru değil de, Korikos'a doğru. Yani, yu-
kanya, Antarya'ya doğru giderken... Buraya kay-
naklann hepsini getirdim. Öyle güzel bir bilmece
ki... Üstelik de bilmecenin parçalan birbirine çok
güzel uyuyor.
M.Ö. 43 yılında Stadiasmus Anıtı'na Korikos ya-
almış. Olimpos hiç verilmiyor.
- Bu garip değil mi?
- Tabii ki. Çok da şaşırtıcı. Çünkü Olimpos bu
anıtın yapılışmdan bir-iki kuşak önce Likya'nın al-
tı büyük kentinden birisiydi. Nüfusunu da 10 bin
civannda olarak düşünmeniz gerekiyor. Öyle bir
kent muhteşem olmalı. Surlarla çevrili, büyük bir
kent yapısına sahip bir kent olması gerekiyordu,
Olimpos'un... Fakat Olimpos kenti Stadiasmus
Anıtf nda yer alrruyordu. Sadece Korikos vardı.
Bu bizi çok şaşırttı. Böylece de biz,"Bu Olimpos
•erede?" diye aramaya başladık. Bir şey daha ek-
lemek istiyorum. Stadiasmus Anıtı Korikos'tan
sonra Phaselis'i veriyor.
Böylece de biz Korikos'un Gagay, yani Mavi
Kent'le Phaselis arasında aranması gerektiğini çı-
kardık. Başka kaynaklara da baktık. Örneğin eli-
mızde eski coğrafyacılann çalışmalan vardı. Bun-
lardan birisi, Gelidonya Burnu'nu saydıktan son-
ra Krambuza Adası'nın geldiğini belirtiyor. Kram-
buza Adası Uluada...
Buna göre Uluada'dan sonra büyük bir Olimpos
kenti ve kentle aynı adı taşıyan büyük bir dağ var.
Kentin de bu dağın üzerinde olması gerekiyor. Yi-
ne bu kaynağa göre, Olimpos'tan sonra kıyı şeri-
dı olan Korikos geliyor. Üstelik de bunun bir kum-
sal olması gerekiyor ki bu kumsala gemiler çeki-
lebilsin. Korikos'tan sonra Phaselis'in, Phaselis'ten
sonra da çok büyük, Zolima adlı bir dağın geldi-
ğini aynı kaynak belirtiyor.
- Yoksa bu Zolima Dağı Tahtalı Dağı mı?
- Evet. Öyle olması gerekiyor. Çünkü haritaya
göre konumu hemen Phaselis'ın üzerinde. Dola-
yısıyla da Olimpos Dağı'nı Phaselis yakınlannda
aramak mantıklı değil.
Başka kaynaklar da bu Korikos kentini bir liman
kenti, emporion olarak tanıtıyor. Başka bir kaynak
da Korikos'u Ghımaira, yani Yanartaş'la eşleştiri-
yor. "Oras Korikos DağTdır" diyor. Böylece bır
sürü bılgi topladık. Yam Korikos bu civarda, bir li-
man kenti, kumsalı bulunmalı ve Yanartaş'la bir
ilişkisi olmalıydı.
- Bu bilgilerle Korikos 'u nereyeyerleştirebili-
yoruz?
-Tüm bilım adamlan kaynaklan iyi değerlendır-
memişler ve Korikos'u hep Olimpos sandıklan
içın esas Korikos'u kuzeye, Phaselis'e doğru At-
bükü Koyu'na yerleştirmişler. Çünkü orada da kü-
çük bır doğal liman var.
Ama baktık, orada hiçbir kalıntı yoktu. Üstelik
de Korikos'u aramak için o kadar kuzeye gitmeye
hiç gerek yok. Bu Olimpos-Korikos meselesıne
gelince... Bizim kanımızca Olimpos ve Korikos'un
gerçek konumlannı ispatlayan Musa Dağı'nın üze-
rinde başka bir antik kentin bulunması... Ama şim-
diye kadar bu kent hiç bilinmiyordu. Biz bu ken-
te iki-üç kez gittik. Binalarına, ne kadar büyük ol-
duğuna baktık ve böylece yukandaki kentin, bu
Olimpos adıyla tanınan aşağıdaki kentten daha es-
ki ve Helenistik dönem kenti ve büyük Likya ken-
tinden birisi olduğunu saptadık.
Korsanlar kralı Keniketis
- Bunlan nasıl saptadınız?
- Mimarisinden, tam kent dokusundan... Şimdi
size bu kentle ilgili aynntılı bılgi vermek istiyo-
rum. Burası çok ilginç bir kent.
Kentin üzerinde bulunduğu Musa Dağı bin met-
re yüksekliktedır. Zirvesinden çevre çok güzel gö-
rünür. Bu zirvenin aslmda askeri bir önemi de var.
Tüm Antalya, ya da Pamfilya Körfezi'ni kontrol
edebiliyor. Gelidonya Burnu'na kadar her yer gö-
rüş alam ıçinde. Kumluca'ya doğru gemılerin Ge-
lidonya Burnu'dan geçişlennı görebihyorsunuz.
Dolayısıyla stratejik önemi çok fazla olan bir yer.
Bu zirvenin altında bir platform var. Burası kent
kurulması için çok uygun bir yer. Bır taraftan Ad-
rasan'a, bir taraftan da Tahtalı Dağı'na hâkim. Ya-
ni Doğu Likya'dan bir saldın durumunda hazırlık-
sız yakalanmanız mümkün değil.
Bu kent orada. 14-15 hektarlık bir alana kurul-
muş. Çevresinde Helenistik döneme ait muhteşem
surlar var. Kentin içine bir agora, çok güzel cad-
deler ve yüzlerce de ev yapmışlar. Dolayısıyla da
burasının çok büyük bir kent olduğu görülüyor.
- Peki, aşağıdaki, Olimpos adıyla bildiğimiz
kente kıyasla büyüklüğü ne kadar?
-Arazi açısından, tahminen beş kat daha büyük.
Ben Phaselis'in de yüzölçümüne baktım. Phaselis
buranın en büyük ve en eski kenridir. Yukandaki
kentin arazisi Phaselis' in arazisinden biraz daha da
DOÇ. DR. MUSTAFA ADAK
1968, Meseü Köyü, Adapazan doğumtu,
Lisans eğitimini eskiçağ tarihi ve klasik
arkeohji alarunda Almanya 'da Freiburg
Cniversitesi'nde tamamladu Doktorasını
da aynı alanda Freiburg Üniversüesi'nde
yaptu VzunyıUarFreiburg
Üniversüesi'nde araşürma görevtisi olarak
çahşttktan sonra, 1999'da Türkiye'ye
dönerek Akdeniz Üniversitesi Fen-Edebiyat
FaküüesiEskiçağ Dilleri ve Kühürieri
Bölümü öğretim görevlisi oldu. 2000-2001
döneminde aynı bölümdeyarduna doçent,
sonra dadoçent olarak görevakb. Eski
Yunanca, Latince, Almanca, tngüizce,
Fransızca büiyon Pek çok makalesi, yurt
içindevedışındayayımlandL
büyük. Biz bütün bunlan görünce şu sonuca var-
dık: Mademkı Olimpos kenti var ve kendisiyle ay-
nı adı taşıyan bir dağın üzerinde, büyük olasılıkla
bu kent o kent.
Burada sıze ilginç bir tarih kesiti vermek istiyo-
rum. M.Ö. 100 yılı dolaylannda Romalılar Hele-
nistik dönem krallannı yeniyorlar; onlann güçle-
rini yok ediyorlar. Bu nedenle Doğu Akdeniz'de
bir güç boşluğu oluşuyor. Bu güç boşluğunu da kor-
sanlar dolduruyor. Bu korsanlar devletler kuruyor-
lar. Burada çok önemli bır kral, Keniketis adında
bir kişi. Kendısim korsanlann kralı olarak tanıtı-
yor.
- Peki, Roma İmparatoHuğu bu korsanlann böy-
lesine başıboş kalmalanna nasıl gözyumdu?
- Bir süre göz yumdu. Ama M.Ö. 75 yılında Ro-
ma tmparatorluğu aldığı bir kararla bu korsanla-
nn saltanatına son vermek için harekete geçmiş.
Ve müthiş bir orduyu Doğu'ya göndermiş. Bu or-
du Olimpos kentini fethetmiş. Kral Keniketis de
Roma'ya karşı kaybettiğini görünce intihar etmiş.
Bundan sonra bazı kaynaklarda görüyoruz ki
korsanlarla işbirlığı yapma suçu işleyen Olimpos
kenti Romahlar tarafindan ağır biçimde cezalan-
dınlmış. Halkın büyük kısmı köleleştirilmiş. Kent
yağmalanmış: ne varsa Roma'ya götürülmüş. Ara-
zileri de satılığa çıkanlmış. Böylece yukandaki
kent önemini kaybetmiş. Bizim Stadiasmus Anıtı
iki kuşak sonra o kenti artık anmıyor.
- Neden?
- Çünkü kent artık önemini yitirmiş de ondan.
Ancak 150 yıl kadar sonra aşağıda, kumsalda bir
kentin Olimpos adını taşıdığını görüyoruz. Bun-
lan da yazıtlardan öğremyoruz.
Olimpos ortaya çıktı
- Yani biri aşağıda liman kenti, birisi de dağın
üzerinde olmak üzere iki kent var ve ikisi de
Olimpos öyle mi?
- Öyle. Ama bir de Korikos var. Kaynaklara bak-
tığınızda hemen görüyorsunuz. Dağın ûzerindeki
Olimpos. Çünkü Olimpos Dağı'nın üzerinde ve çok
büyük bır kent. Aşağıdaki liman kenti de Korikos
olmah. Üstelik çok önemli bir liman kenti olduğu
için sürekli birilen tarafindan fethediliyor. Önce Ko-
rikos olan, ama sonradan Olimpos ismini alan li-
man kentmı gezınce birtakım şeyler görüyorsu-
nuz. Kentin ortasından bir dere akıyor.
Derenin bir kuzey, bir de güney kısmı var. Ken-
tin o kuzey kısmında Helenistik döneme ait hiçbir
kalıntı yok. Hepsı ya Roma, ya Bizans dönemin-
den kalma... Demek kı tepedeki büyük kent var-
ken aşağıdakı liman kentinın sadece güney bölü-
mü kullanılıyordu.
- Yani kenti hangi dönemde kim işgal etmişse
kendine göre kent üzerine kent mi kurmuş?
- Aynen öyle. Kuzey kısmında Roma, güney kıs-
mında Helenistik tabakayı görüyorsunuz. Yani so-
nuç olarak, Korikos limanı küçük bir kentti, yuka-
nda da büyük bir kent vardı. Bunun adı da Olim-
pos'tu. Bu kent Olimpos Dağı'nın üzerinde oturu-
yordu.
- Demek kiAkdeniz Vniversitesi eskiçağ uzman-
lan ilk kez bu kenti ortaya çıkardu..
- Evet. Biz, elimizdeki bir haritadan yola çıka-
rak Korikos'u ararken asıl Olimpos'u bulmuş ol-
duk.
- PekibulunanyazıtlarLikçe mi,yoksa eski Yu-
nancaya da Latince mi?
- Ben size Likya'nm kültürel ve siyasi sınırla-
nndan söz etmiştim, demin. Yani, Gelidonya Bur-
nu'ndan Tahtalı Dağı'na bir çizgi çizdiğimızde do-
ğusunun Likya olmadığını söylemiştim. Eski Lik-
çe yazıtlar Likyalılann yaşadığı bölgede bulunu-
yor. Eski Likçe M.Ö. 4. ve 5. yüzyıllarda kullanıl-
mıştır. Ondan sonra kullamlmadı. Çünkü Likyalı-
lar da Grekleştiler; eski Yunanca yazmaya başla-
dılar. Zaten o dönem artık bütün Alcdeniz eski Yu-
nanca konuşuyor.
Bu nedenle de artık M.Ö. 300'den sonra eski
Likçe yazıtlar bulunamıyor. Fakat bu bölge hiçbir
zaman tam olarak Likya olmamıştı. Asıl Likya
dağlann arkasında. Tahtah Dağı'nın doğusunda, Pha-
selis, Olimpos, Korikos olsun, Doğu Şent denız yol-
culuğunda, ticarette çok önemli rol oynadığı için
de Likyalılardan çok Finikeliler ve Yunanlılann il-
gisini çekmiş ve bunlar tarafindan kolonıze edil-
miştir. Doğu Şerit'e Likya dememek lazım. Çün-
kü burası çok geç Roma döneminde Likya oluyor.
Diplomasiyle
bağımsız kaldılar
- Peki orada yaşayanlar kimlerdi?
- Kolonistlerdi. Kaynaklara baktığımızda
burasının bir çekişme bölgesi olduğunu
görüyoruz. Burada Finikelilerie Yunanhlarticaret
merkezleri kurmaya çahşıyorlar. Bakın, Phaselis
kenti M.Ö. 7. yüzyüda Rodoslulartarafindan çok
güzel limanlara sahip olduğu ve Mısır'a,
Suriye'ye ve daha uzak ülkelere giden bütün
ticaret gemileri oradan geçtiği için kurulmuştur.
Korikos da böyle bir kent olmalı. Kaynaklara
baköğımızda burada Yunan ve Finik isimleri
olduğunugörüyoruz. Tahtalı Dağı'nın adı Zolüm.
Dilbilimciler bu sözcüğün selam sözcüğüyle
bağlantıh, Finik kökenli bir sözcük olduğunu
söylüyorlar. Üstelik oradaki derenin adı da
Olimpos olmadan önce Finike Deresi'ymiş.
Olimpos Dağı olmadan da Musa Dağı'nın adı
Finike Dağı'ymış. Bu toponimlerin, yani yer
isimlerinin hepsi Finikelilerin bu bölgeye çok
büyük ilgi duyduklannı ve belki de burada
koloni kurduklannı gösteriyor. Fakat Yunanhlar
daha ağır basarak Finikelileri buradan kmınuş
ve kendi kolonilerini kurmuşlar.
- O yüzden mi burada Likçe doğru dürüst
yerleşmemiş?
- Evet. Burada üstelik çok değişik halklar
yaşamışlar. Üstelik bunlar karadan çok denize
yönelik insanlarmış. Özetle buradaki çok kanşık
bir halkmış.
- Siz bu çalışmalannızdan elde ettiğiniz
bilgilerin bir kısmını Likya İncelemeleri 1 adlı
kitapta topladınız. Buyaymlara devam edecek
misiniz?
- Ne yazık ki Türkiye'de çok fazla yayın
yapılmıyor. Kamuoyu da bu çalışmalarla ilgili
fazla bilgilendirilmiyor. Biz, "Bölüm olarak bir
kitap çıkarahm vekendi araşürmalanmızı biraz
bOiııısel, birazda halka yÖneükolarak tanıtahm"
dedik. Bu fikir iki yıl kadar önce doğdu. Zaten
bölümün kuruluşundan beri var da kadrolaşma,
insanlan yetiştirme çok zaman aldığı için
zamanımız olup buna eğilmeyi ancak geçen yıl
becerebildik. Bu "Likya Incelemeleri 1* bir dizi
kitabın ilk cildi olarak düşünüldü. Bu epigrafi
ve tarihsel coğrafya dizıni oluyor. Zarnan oldukça
başka bölgeleri ve bunlann özelliklerini hem
halkımıza hem de bilim dünyasına tamtmak
istiyoruz. Dili de Türkçe oluyor.
Kitapta Likya bölgesiyle ilgili çeşitli açılardan
kaleme alınmış makaleler yer alıyor. Roma,
M.Ö. 189 yılından sonra Akdeniz'in hâkinü
oluyor. tşin ilginç yani Likyalılann biraz
diplomasi, biraz şansla Roma tmparatoriuğu'nun
dostluğunu kazanmış ohnalan. Aşağı yukan
250 yıl boyunca da Roma'nın dostu olarak en
azından iç bağımsızhklanm koruyabilmişler.
Anadolu'da her yer Roma eyaleti olurken
Likyahlar M.S. 43 yılına kadar bağımsız
kalabibnişler.
Roma'nın eyaleti Likya
- Peki, bunca zaman bu koşullardabağımsız
nasıl kalabilmişler?
- Örneğin Likyahlar Roma imparatorlanna
onur yazıtlan dikmişler, sikkelerine isimlerini
almışlar. Müthiş bir diplomasiyle işi götürmüşler.
Ama sonunda Roma burasını ele geçirmiş, çünkû
Likya'da kanşık bir dönem yaşandığını,
aristokrasiyle halk arasında bir çatışma yaşarup,
bunun iç savaşa dönüştüğünü biliyoruz.
Aristokratlar Roma'dan yardım istemişler. Bunun
üzerine Roma, aristokratlann imdadına koşmak
üzere büyük bir ordu göndermiş. Bundan sonra
Roma'nın Likya'yı eyaleti yaptiğını öğreniyoruz.
Bunun için önemli bir kaynak da bu Stadiasmus
Anıtı. Bu anıt sadece yol güzergâhlannı
göstermekle kalmıyor, artık Roma'nın Likya'yı
yönettiğini gösteriyor. Anıtın tam ortasında
Likyalılardan Imparator Çlaudius'a ithaf edilmiş
bir yazı var. Bu yazıda, "ImparatorOaudiııs bizi
anarşiden, iç savaşlardan, korsanlardan
kurtardığın için sana şükran borçluyuz" yazılı.
Böylece Likya'nın neden Roma eyaleti haline
geldiğinin arka plan bilgisini de anıtın ûzerindeki
bu yazıdan öğrenmiş oluyorsunuz.
- Yani Likya Birliği her döneminde iyi bir
performans gösterememiş, öyle mi?
-Evet. Özellikle son dönemlerinde gerçekten
bir felaket yaşadığım öğreniyoruz. Ancak
Likya'nın son dönemlerinde neden bu sorunlann
patlak verdiğıni, halkın neden birbirine düştüğünü
ve halkın bir bölümünün neden Roma'dan yardım
isteyerek Roma'ya ilhak olduğunu bize anlatacak
bir kaynak yok. Ama bu Likya kentlerinin
oligarşik bir yapıya sahip olduklannı biliyoruz.
Bu kentleri yöneten üst düzey aileler başka
kentleri yöneten ailelerle akrabaydüar. Sanıyorum
bu aristokrat ailelerin altında daha küçük aileler
bu yönetimlerden yeterince pay alamadıklan
için halkla işbirliği yaparak yönetici ailelere
karşı isyan çıkardılar. Böylece de iç savaş başladı.
Zengin sınıf zaten bunun üzerine Roma'dan
yardım istedi. Böylece de bağımsız Likya'nın
sonu geldi. Bu kitap dizininin arkası gelecek.
Önümüzdeki yıllarda yayımlanacak bu kitaplar
Likya ile ilgili de olabilir, Likya'dan başka
konulan da içerebilirier.