Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13EYLÜL2002CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK
DÜ.RuST
TA3İATLI
ÎS?AN3üL
EFENDÎ Sİ
ABDÜİCANBAZ1
Ifl
HAHÎKULÂD2
KAC3RALA2I
A KISIM
TEKMÎLÎ
BÎHDEN
ft'IÜ PPÖTOCEPAVIN
tTTİ, SOH^A
TAİ. AâıM>ı, SEPTTÎ
Hugo'nun dönüşü, korkunç yıl
Çağdaşımız
Victor Hugo
SERVER TANILLİ
1859'da, IIL Napoleon, yurttan kovulanlar için
genel af ilan eder. Hugo, yurduna
dönebilecektir artık. Ne var ki o, kabul etmez
bunu; "Ceza vermeye hakkı obmadığı gibi,
bağışfcunaya da hakkı yoktur" deyip reddeder.
III. Napoleon'un düşüşüne kadar (1870), kendi
isteğiyle sürgünde kalır.
Bu davranışı daha da yüceltir şairi.
Sürgün yıllan, kişi olarak Hugo'ya neye mal
olursa olsun, onun dehasının en verimli ve en
yüksek dönemi oldu.
Bir görkemli hayır!"
lü
. Napoleon, iktidara geçmek
için, imparatorluğun banş
dönemi olacağı üstüne ant
içmişti. Doğrudur, onun
döneminde sanayi ve ticaret hızla gelişmişti.
Gerçekte ise Fransa'nın fetih savaşına
girmedığı tek bir yıl da görülmemiştir bu
dönemde. Önce, Rusya'ya karşı Kınm Savaşı
(1854-1856); arkasından da, Fransa'nın yeni
sömürgeler kazandığı Afrika ve Hindiçini'deki
savaşlar... Bu arada, sömürüye arka çıkan
burjuva devlet çarkı da güçlendirilip durmuştur.
Napoleon, işçilere ve köylülere, yaşam
koşullannı iyileştireceği hakkında söz vermişti;
ama burjuvazinin isteklerini yerine getirmekten
başka bir şey yapmaz ve bu sayede kendi
iktidannı da güçlendirir. Ne var ki, 1870'e
doğru, Fransa'da rejim için genel bir
güvensizlik başlamıştır, imparatorluk tahtı da
sallanmaktadır. Bunu kendisi de farkettiğinden
olacak, imparator, yönetimini halka yeniden
onaylatmak amacıyla "plebisife başvurur.
Aslında siyasal bir manevTadır bu.
Yurtdışındalti Hugo'nun fikrini de öğrenmek
isterler Fransa'dan ve ne yolda oy kullanılması
gerektiğini sorarlar. Hugo'nun yanıtı üç harfli
bırkelımedir:*Non!"
"Hayır!" demek. Büyük ün kazanır onun bu
kısa ve anlamlı yanıtı. 19 Temmuz 187O'te,
Fransa Prusya'ya savaş ilan eder. Hugo, bir
ivedi dönüş varsayımına dayanıp, evraklannı
toparlar ve Guernesey'deki Old Bank'a üç valiz
dolusu emanet eder.
17 Ağustos'ta Brüksel'e vanr. 2 EylüTde de,
Sedan'daki yenilgiyi ve III. Napoleon'un teslim
oluşunu orada öğrenir. 4 Eylül'de Cumhuriyet
üan edilir ve bir geçici hükümet kurulur. Ertesi
gün de, Victor Hugo, beraberinde Jubette, oğlu
Charles ve ailesi olmak üzere, on dokuz yıllık
sürgünlükten sonra Fransa'ya doğru yola
çıkar...
Victor Hugo, 5 Eylül'de Paris'tedir.
Kaos içinde bir ülkedir bulduğu: Cumhuriyet
i.an edümiştir ama, Alman ordulan da Paris'e
cofru yürümektedir: bunun, nice vahim
gelişmeyi beraberinde getireceği açıktır.
Hogo ıse daha ilk günden Paris
savunmasındadır.
Paris savunmasında
V
ictor Hugo, 5 Eylül günü, biraz da
sessiz-sedasız olsun diye, Paris'e
gece varacak bir trene binmişti
Brüksel'den. Oysa Kuzey Gan'nda
renden indiğinde. Marseyyez'i ve Yürüyüş
darşı'm söyleyen büyük bir kalabalık karşılar
:endisıni. Hugo heyecanlanır.
J
ek yüreklendirici bir konuşma yapar topluluğa.
•Barava görevimi yapmaya geldim; Paris'i
aMinmaya ve korumaya™* diye başlar sözlerine
'esürdürür. Birkaç gün sonra da, 9 EylüTde,
•Avnıpa Birleşik Devtetteri" adına, savaşın
lurma>ı için. "Almanlar'a" bir çağnda bulunur.
\ncak şunu da hatırlatır Almanlar Paris'e
akhnp da yakıp yıkmayı istediklerinde,
J
ansliler, "sonuna kadar" kendilenni
.avunacaklardır.
•<Je\aıla Alman basını alay eder
iöyledıkleriyle. Alman ordulan Paris'ın
capılanna gelip dayandıklannda da, 19
Victor Hugo 5 Eylül 1870'de sürgünden yurda döndüğunde Paris'te görkemli bir şekilde karşılanmışü.
Eylül'de, "Franszlar'a'", direnış çağnsında
bulunur. Başkentin ablukası başladığında,
Victor Hugo bir kutsal kişilik kazanır.
Abluka sürer, kent bombalanır ve halk için
yaşam koşullan ağırlaşır.
Abluka karşısında Parisliler direnış kararlılığı
gösterseler de, hükümet, silah bırakışması
amacıyla, bir temsilcısini Bismarck a yollar
aceleyle. 28 Ocak 1871'de, silahlar susar.
Bismarck'ın bır istediğı de vardır. Meşru bir
hükümetle banş antlaşması imzalayabihnek
için, bir Ulusal Meclis seçılmelidir. Victor
Hugo, daha dönüşünden başlayarak siyasal
yaşama yeniden gırmeyı reddedıp dursa da,
Parislilerce seçilir. Turtuğu saf, sol kanattır.
Ne var ki, 4 Eylül 187O'te ilan edılen
Cumhuriyet, Millet Meclısı'nde, cumhuriyet
karşıtı bir çoğunluğa sahıptir.
12 Şubat'ta Bordeaux'da toplanan Meclis, banş
koşullannı tartışmak zorundadır. Bismarck'ın
şartlan ise acımasızdır.
Sağ susar, ihtiyatlıdır ve son oylamadan da
emindir; sadece sol konusur. Hugo, yurdu
parçalamaya görürecek olan bu onursuzlugu
Paris'in kabul etmeyeceğını söyler.
Bir kehanette de bulunur ve der ki: "Şu anda
bir antiaşma adı verilmek istenen bu siddet eseri
gerçekleşirse, bu amansız bartşta anlaşıhrsa.
Avrupa'da huzur bitmiş demektir; dünya bitip
tükenmez bir uykusuzluğu yaşıyacaknr.
Avrupa'da, korkunç ikj ulus olacakür artık; biri
zafer kazandığı için korkunç, öteki de yenUdiği
kan!"
Meclis, önerilen şartlan, oy çokluğu ile kabul
eder. Hugo ise, yürütülen genel politikadan
duyduğu rahatsızlık nedeniyle, Meclis'ten istifa
edip uzaklaşır. 18 Mart'ta Paris'e vardığında
bambaşka bir olayla karşılaşır: tarihin ünlü
"Paris Komünü" kurulmustur.
Çeşıtlı koşullar, Fransızlan iç savaşa götürür.
Ne var ki, kanla bastınlrr Komün başkaldınsı.
Hugo ne yapar bu hengâmede?
Victor Hugo ve Paris Komünü
B
irkaç kişi dışında, Fransa'da bütün
yazarlar, 18 Mart ayaklanışını
kesinlikle mahkûm ederler.
Neredeyse hepsi. olaya siyasal ya da
sosyal bir açıklama getirmeyı reddederler.
Onlara göre, başkaldın, küçük bir haydut ve
barbar grubunun eseridır ve failler uzun bir
süreden beri hazırlanmışlardır.
Bütün bu değerlendirmelerde, yazarlann
çağlanndaki toplumla bütünleşme derecesi ya
da burjuva düzeninden bağımsızlıklan veya
ona karşı isyancı tavırlan da rol oynadı elbet.
Gerçek şu ki, Komün, bir gerçeği görme anı
oldu: Burjuvazinin egemenliğinden -bır
bölümüyle de olsa- yakasmı sıyıranlar. ya
Victor Hugo gibi bir büyük yazar oldu, çünkü
hakça rutulur oluşu ve sürgünlüğü ona,
kamuoyu karşısında belli bir bagımsızlık
sağlıyordu; ya da uçta yaşayan. bohem yazarlar
böyle oldu, onlannsa kamuoyunu kazanma gibi
bir dertleri bulunmuyordu, yani kaybedecekleri
bir şey yoktu. Hugo için bıraz daha aynntıya
gırebilıriz. Ailesini ilgilendiren ışler için gıttığı
Brüksel'den, Hugo, yaralı ve güçsüz bir halde,
her ıkı cephe arasında karşılıklı ödün vermenin
reddedilir oluşunu; Fransızlar arasında -
düşmanı güldüren- kanlı çatışmayı mahkûm
eder. Versaılles'ı, Pans'i yok etmeden önce
aşağılamak ısteyen kör meclisi eleştirir; ama
Komün'ü, Cumhunyet'in bütün ılkelerini
yadsıyan -özgürlük katilı- eylemlenyle
diktatörlüğü de mahkûm eder: Komün, "Kötû
savunulan iyi bir iştir" Hugo'ya göre. Ama,
"Meclis, nasıl Fransa demek değilse, Komün de
Paris demek değildir'' der. 25 Mayıs'ta,
Paris'tekı çatışmalar sona bile ermemişken.
Belçika hükümeti, Paris Komünü yanlılanna,
siyasal sığınma hakkını reddeder. Hugo ıse
protesto eder bu karan ve 27 Mayıs günlü
Bağımsız Belçika adlı gazetede şöyle der: "Bir
Victor Hugo Paris Komünü'nde oğlu Charles Hugo'nun cenaze arabasıyla geçiyor.
insan kanun dışı ilan edflmişse, evime girme
hakla vardır. Evime gelip de bir Komün
kaçağmı almak isteyenler, beni alacaknr. Ahp
götürüklüğünde, ben de arkasından gideeeğim...
Belçika'nın onuru, bir sığınma yeri oimayı
gerektirhor. Bu onuru, onun eimden
almavalımr Komün'ü mahkûm edip sıvil banşı
savunan ama siyasal savunmanın kutsal
yasasım da hatırlatan Hugo, Belçikalı
muhafazakârlann gözünde, devnmcilerin suç
ortağı olup çıkar. 27 Mayıs akşamı Brüksel'de
Hugo'nun evine saldınr göstericiler, kapıyı
kınp içen girmek isterler ve haykınrlar: "Vktor
Hugo'ya ötüm! Kahroisun Victor Hugo! Jean
Valjean'a ölüm! Kahroisun haydut!" 30 Mayıs
günü de, altında Belçika Kralı II. LeopoJd'un
imzası, bir karamame, "Bay Victor Hugo'nun
kralhğı hemen terk etmesnu"" buyurur
kendisine. Hugo'nun, bu ateşin tutuşmasında,
bu sa\-aşa, bu kanşıklık ve kıyıma yol açmada
bır dahlı yokrur kuşkusuz; Belçika Adalet
Bakanı'nın iddia ettiği gibi, evınde sınıf
mücadelesını öğütleyen ya da kışkırtan bir kişi
de bulunmuş değildır. Ne var ki, eski sürgün.
Sefıller'in yazanydı. Brüksel'lı göstericiler onu
iyi bıliyorlardı: penceresınin altında, "Jean
Valjean'a ölüm!" diye haykınrken, anlatmak
istediklen buydu. Kral emırnamesıyle
Belçika'dan sınırdışı edılen Hugo, Paris'e
döndüğunde, yeni bır konuyu dava edinmıştir
kendısine: "Paris Komünü vanhlannm
bagışlanmasrdır bu! "Derhal \« her şeyden
önce genel af!" Bütün gücüyle sanlır ona. Önce,
sıradan bır yurttaş sıfatıyla girişir mücadeleye:
daha sonra, 1876'da Cumhuriyet Senatosu'na
seçilmesınin arkasından, senatör olarak konuya
ilgisini gösterir. Ancak, bu yoldaki çabalan,
daha başta, 7 Ocak 1872 seçimlerinde
başansızlığa uğramasına da yol açacaktır.
Aslında, Cumhunyetçi bilincin sesi, özgürlüğün
temsılcisi, ezilenlerin savunucusu, Avrupa
Birleşik Devletleri'nin şampiyonu olup çıkan ve
bir peygamber kimliğı ve otoritesi ile dolaşan
ünlü ihtiyan durdurabilecek hiçbir engel yoktur.
Fransa'da yeniden Cumhuriyet kurulmustur
ama, Cumhuriyetçılerin görevlen de
bırmemiştir: ÜTkeyi, hele hele köylü olarak
kalmış halkı Cumhuriyetçi anlayışa götürmek,
bu görevlerden biridir. Özellikle 16 Mayıs 1877
bunalımında. Mac Mahon ve tutucularla
Cumhuriyetçıleri karşı karşıya getiren -o ünlü-
bunalımda Hugo Cumhuriyetçileri destekler;
Mareşal Mac Mahon'un 1879'da istifa ermek
zorunda kalışı ise Cumhuriyetçilerin bır zaferi
olarak geçer tarihe. Yıllar geçtikçe monarşik
restorasyonun imkânsızlığı daha da
belirginleşecek, yeni Cumhuriyetçi rejimi
Fransızlann çoğunluğu kabul edecek ve
kurumlar yenne oturacaktır. Gitgide yatışan bır
ortamda, Victor Hugo da, bütün bir toplumun,
bu arada yeni sanat ve edebiyat kuşağının
sevgisi ve saygısı ile çevrili olarak geçirecektir
uzun yaşlılık yıllannı. Olympos'taki Zeus
gibıdir...
YARIN: HUCO VE KADIN HAKLARI
DUZYAZI
ORHAN BİRGİT
Gemisini Kurtaran
Kemal...
Kemal Derviş, bugün ilk kez CHP Istanbul I. Böl-
ge Milletvekili adayı kimliğı ile "Taksim Toplantı-
ları"nın konuğu olacak.
Yakından izlemeyenler için "Taksim Toplantıla-
n"nın, doğrudan CHP üyesi ya da eğilimli, çeşit-
li mesleklere mensup, isim yapmış beş saygın ki-
şi tarafından yıllardan beri düzenlendiğini ve he-
men her ay, önemli isimlerin konuştuğu bir think-
tank oluşumu olduğunu söylemek gerekiyor. Ko-
nuşmacının bildirisinin arkasından, toplantıya ka-
tılanların soruları geliyor.
Bu akşam da herhalde Derviş ile sorulu yanıtlı
tartışmalar yaşanacaktır ve sanırım izleyicilerin en
çok merak ettiği konulann başında, daha dün Baş-
bakan'ın NTV'de yinelediği gibi, DSP Grubu'nu
bölme girişimi için neler söyleyeceği de gelebilir.
Bir başka yanıt bekleyen soru da muhtemelen
Kemal Dervış'in ekip ruhuna ve arkadaşlanna bağ-
lılığı hakkında fikir edinmek isteyenlerden gele-
cektir. Cem ve Özkan'a troyka fomnülü için "Evet"
diyen Derviş, sonra hem bu ikiliyi hem de onlarla
birlikte DSP'den ayrılarak YTP sergüzeştine katı-
lan milletvekılini yüzüstü bırakarak kapağı CHP'ye
atmıştır.
Atarken de kamuoyu önünde olabildiğince ka-
labalık bir ekip ile CHP'ye gideceğini söylemiştir.
CHP'de Derviş kanı...
O katılım sırasında, bu köşede kendisinin CHP'nin
7. Ok'u olacağını yazdım. Kimileri, Derviş'ın CHP'ye
yeni bir kan getirmekte olduğunu düşünerek rüz-
gânn bu parti için eseceğinı söylediler.
Kan nakli, elbette yeni bir kadro ve ekiple olu-
şacaktı.
Oysa 3 Kasım için açıklanan aday listelerinde,
Derviş'in Istanbul 1. Bölge'de kendisine gerçek-
ten çok güçlü bir kaptan köprüsü sağladıktan son-
ra, mesela Zeynep Göğüş u ve Hurşrt Güneş'i
nasıl acımasızca harcattığını görduk.
Zeynep de, Hurşit de iki eskı arkadaşımın ço-
cukları. Zeynep Göğüş'ün, yurtdışında tamamla-
dığı öğrenim ile nasıl donanımlı bir gazeteci ola-
rak ülkesine döndüğünü yakından izledim. Onun
Brüksel'de gazetecilik yaptığı yıllarda Türkiye'de
Ortak Pazar ve Avrupa Topluluğu gibi kavramlan
bildiğinı söyleyenlerin sayıları, bir elin parmaklan-
nı bile bulmayacak kadar azdı. Zeynep'i bir dolgu
malzemesi gibi kullandıran Derviş, kendisi gibi
ekonomist ve akademik kimlik sahibi Hurşit'in De-
niz Baykal tarafından "kırmızı kart" gösterilerek
liste dışı kalmasına da omuz silkti.
Çünkü, artık gemisini kurtarmış, TBMM'ye se-
çilmiş üye olarak adım atmayı garantılemişti.
Ya Deniz Baykal?
Kemal Derviş, gemisini kurtaran kaptan olmak
için bir politikacıda en çok aranması gereken ekip
ruhundan nasip almadığını ortaya koymuş oldu.
Ama öte yandan öyle bir ruha fazlası ile sahip ol-
duğunu yine bu listelerin hazırlanması sırasında bır
kez daha gösteren Deniz Baykal'ın, Hurşit Güneş
düşmanlığının altında yatan nedir?
Prof. Dr. Hurşit Güneş'in yine bir başka profe-
sörün, rahmetli Turan Güneş'in oğlu olması, De-
niz Baykal için acaba ne ıfade etmektedir?
Politikaya 1950'de DP milletvekili olarak atılan
Turan Güneş, daha sonra CHP'de önemli görev-
ler üstlendi. Ecevit ile yol ayrımına girmeden ön-
ce, aynı ekibin içinde birlikte çalıştığım Turan Ho-
ca olmasaydı, Deniz Baykal bugün CHP Genel
Başkanhğı kimliğini taşımayacaktı. Çünkü, Anka-
ra Siyasal Bilgiler Fakültesı'nde Idari Hukuk Pro-
fesörü iken Baykal'ı önce asistan daha sonra do-
çent olarak tanıyan Güneş, bir gün bu genç ada-
mı elinden tuttu ve CHP'ye getirdi.
CHP Genel Sekreteri Ecevit iletanıştırdı, kaynaş-
tırdı. Ecevit, Baykal'ı 1973 seçimlerinde milletve-
kili adayı yapabilmek için Antalyalılara, "Deniz
Bey'i yoklamaya sokmayacağım; çünkü Seçim
Bildirgesi'ni hazırlayan ekipte" dedi. öylece De-
niz Baykal, Antalya listesine adeta paraşüt ile in-
mişoldu.
Hani adam, kendisine tuzak hazırlayan kişinin dav-
ranışına hiç anlam veremediği için, "Ben ona han-
gi iyiliği yapmıştım ki?" diye düşünürmüş ya.
Deniz Baykal, Marmara Üniversitesi Ekonomi
Fakültesı'nde kürsü, Milliyet gazetesinde köşe sa-
hibi olan, çeşitli kuruluşlarda ekonomi danışman-
lığı yapan Hurşit Güneş'i, bir kurultayda genel baş-
kan adayı olarak karşısına çıktığı için affetmedi.
Kendısinı politikaya sokan Turan Güneş'e olan
manevi borçlarının karşıhğını, oğluna bır adaylığı
çok görerek inkâr etmekte sakınca görmediğini or-
taya koydu.
Cumhuriyet okurlanna hesap
Benim gibi, yanm yüzyıla yakın politik geçmişe
sahip birisinin, 3 Kasım seçimlerinde aday olaca-
ğı elbette aklagelmemeliydi. Güncelpolitikadef-
terini, onurlu bir biçimde kapattığımı sanan ben
de öyle düşünüyor ve çok zevk aldığım gazeteci-
lığimi Cumhunyet'in çatısı altında sürdürüyordum.
Geçen hafta perşembe günü, DSP Genel Baş-
kanı Bülent Ecevit'in çağrısını aldım. Çağrının bi-
çimi, hiçbir mazereti geçerli kılmayacak kadar iç-
tendi ve inançlan doğrultusunda ülkesine hizmet
etmek isteyen aziz Ecevit'i yatağa düşürtmeyi, gö-
revden uzaklaştırmayı amaçlayanların karşısında
bir tür beyaz bayrak çıkartmak yerine, yeniden
cepheye gitmek kaçınılmaz bir borçtu.
Ömrünü bu tür borçlar ödemeye adamış bir yurt-
taş olarak, 3 Kasım'a kadar hem gazeteci hem de
DSP'nin Afyon adayı olmanın omuzlanma yükle-
diği ağırsorumluluğun bilinci ile hareket edeceği-
mi bilmenizi istiyorum.
Faks: 0212- 677 07 62 obirgit(Ş e-kolay.net
İLAN
TC
KADIKÖY 2. SULH HUKUK
MAHKEMESİNDEN
Dosya No: 2002-507 Vası Tay.
Mahkememizce verilen 20.08.2002 tarih ve
2002-507 esas, 2002 705 sayılı ilamı ile Turgut-Se-
vim oğlu 1956 dogumlu Uğur Ersoy'un rahatsızlıgı
sebebiyle 4721 s. TNfK'nın 405. maddesı gereğınce
vesayet altına ahnarak kendisinin TMK'nin 419.
maddesı gereğınce annesi Se\im Özkut'un velayetı
altına konulmasına karar verildi. Keyfıyet ilan olu-
nur. 20.08.2002
Basm: 55679