23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13EYLÜL2002CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK DÜ.RuST TA3İATLI ÎS?AN3üL EFENDÎ Sİ ABDÜİCANBAZ1 Ifl HAHÎKULÂD2 KAC3RALA2I A KISIM TEKMÎLÎ BÎHDEN ft'IÜ PPÖTOCEPAVIN tTTİ, SOH^A TAİ. AâıM>ı, SEPTTÎ Hugo'nun dönüşü, korkunç yıl Çağdaşımız Victor Hugo SERVER TANILLİ 1859'da, IIL Napoleon, yurttan kovulanlar için genel af ilan eder. Hugo, yurduna dönebilecektir artık. Ne var ki o, kabul etmez bunu; "Ceza vermeye hakkı obmadığı gibi, bağışfcunaya da hakkı yoktur" deyip reddeder. III. Napoleon'un düşüşüne kadar (1870), kendi isteğiyle sürgünde kalır. Bu davranışı daha da yüceltir şairi. Sürgün yıllan, kişi olarak Hugo'ya neye mal olursa olsun, onun dehasının en verimli ve en yüksek dönemi oldu. Bir görkemli hayır!" lü . Napoleon, iktidara geçmek için, imparatorluğun banş dönemi olacağı üstüne ant içmişti. Doğrudur, onun döneminde sanayi ve ticaret hızla gelişmişti. Gerçekte ise Fransa'nın fetih savaşına girmedığı tek bir yıl da görülmemiştir bu dönemde. Önce, Rusya'ya karşı Kınm Savaşı (1854-1856); arkasından da, Fransa'nın yeni sömürgeler kazandığı Afrika ve Hindiçini'deki savaşlar... Bu arada, sömürüye arka çıkan burjuva devlet çarkı da güçlendirilip durmuştur. Napoleon, işçilere ve köylülere, yaşam koşullannı iyileştireceği hakkında söz vermişti; ama burjuvazinin isteklerini yerine getirmekten başka bir şey yapmaz ve bu sayede kendi iktidannı da güçlendirir. Ne var ki, 1870'e doğru, Fransa'da rejim için genel bir güvensizlik başlamıştır, imparatorluk tahtı da sallanmaktadır. Bunu kendisi de farkettiğinden olacak, imparator, yönetimini halka yeniden onaylatmak amacıyla "plebisife başvurur. Aslında siyasal bir manevTadır bu. Yurtdışındalti Hugo'nun fikrini de öğrenmek isterler Fransa'dan ve ne yolda oy kullanılması gerektiğini sorarlar. Hugo'nun yanıtı üç harfli bırkelımedir:*Non!" "Hayır!" demek. Büyük ün kazanır onun bu kısa ve anlamlı yanıtı. 19 Temmuz 187O'te, Fransa Prusya'ya savaş ilan eder. Hugo, bir ivedi dönüş varsayımına dayanıp, evraklannı toparlar ve Guernesey'deki Old Bank'a üç valiz dolusu emanet eder. 17 Ağustos'ta Brüksel'e vanr. 2 EylüTde de, Sedan'daki yenilgiyi ve III. Napoleon'un teslim oluşunu orada öğrenir. 4 Eylül'de Cumhuriyet üan edilir ve bir geçici hükümet kurulur. Ertesi gün de, Victor Hugo, beraberinde Jubette, oğlu Charles ve ailesi olmak üzere, on dokuz yıllık sürgünlükten sonra Fransa'ya doğru yola çıkar... Victor Hugo, 5 Eylül'de Paris'tedir. Kaos içinde bir ülkedir bulduğu: Cumhuriyet i.an edümiştir ama, Alman ordulan da Paris'e cofru yürümektedir: bunun, nice vahim gelişmeyi beraberinde getireceği açıktır. Hogo ıse daha ilk günden Paris savunmasındadır. Paris savunmasında V ictor Hugo, 5 Eylül günü, biraz da sessiz-sedasız olsun diye, Paris'e gece varacak bir trene binmişti Brüksel'den. Oysa Kuzey Gan'nda renden indiğinde. Marseyyez'i ve Yürüyüş darşı'm söyleyen büyük bir kalabalık karşılar :endisıni. Hugo heyecanlanır. J ek yüreklendirici bir konuşma yapar topluluğa. •Barava görevimi yapmaya geldim; Paris'i aMinmaya ve korumaya™* diye başlar sözlerine 'esürdürür. Birkaç gün sonra da, 9 EylüTde, •Avnıpa Birleşik Devtetteri" adına, savaşın lurma>ı için. "Almanlar'a" bir çağnda bulunur. \ncak şunu da hatırlatır Almanlar Paris'e akhnp da yakıp yıkmayı istediklerinde, J ansliler, "sonuna kadar" kendilenni .avunacaklardır. •<Je\aıla Alman basını alay eder iöyledıkleriyle. Alman ordulan Paris'ın capılanna gelip dayandıklannda da, 19 Victor Hugo 5 Eylül 1870'de sürgünden yurda döndüğunde Paris'te görkemli bir şekilde karşılanmışü. Eylül'de, "Franszlar'a'", direnış çağnsında bulunur. Başkentin ablukası başladığında, Victor Hugo bir kutsal kişilik kazanır. Abluka sürer, kent bombalanır ve halk için yaşam koşullan ağırlaşır. Abluka karşısında Parisliler direnış kararlılığı gösterseler de, hükümet, silah bırakışması amacıyla, bir temsilcısini Bismarck a yollar aceleyle. 28 Ocak 1871'de, silahlar susar. Bismarck'ın bır istediğı de vardır. Meşru bir hükümetle banş antlaşması imzalayabihnek için, bir Ulusal Meclis seçılmelidir. Victor Hugo, daha dönüşünden başlayarak siyasal yaşama yeniden gırmeyı reddedıp dursa da, Parislilerce seçilir. Turtuğu saf, sol kanattır. Ne var ki, 4 Eylül 187O'te ilan edılen Cumhuriyet, Millet Meclısı'nde, cumhuriyet karşıtı bir çoğunluğa sahıptir. 12 Şubat'ta Bordeaux'da toplanan Meclis, banş koşullannı tartışmak zorundadır. Bismarck'ın şartlan ise acımasızdır. Sağ susar, ihtiyatlıdır ve son oylamadan da emindir; sadece sol konusur. Hugo, yurdu parçalamaya görürecek olan bu onursuzlugu Paris'in kabul etmeyeceğını söyler. Bir kehanette de bulunur ve der ki: "Şu anda bir antiaşma adı verilmek istenen bu siddet eseri gerçekleşirse, bu amansız bartşta anlaşıhrsa. Avrupa'da huzur bitmiş demektir; dünya bitip tükenmez bir uykusuzluğu yaşıyacaknr. Avrupa'da, korkunç ikj ulus olacakür artık; biri zafer kazandığı için korkunç, öteki de yenUdiği kan!" Meclis, önerilen şartlan, oy çokluğu ile kabul eder. Hugo ise, yürütülen genel politikadan duyduğu rahatsızlık nedeniyle, Meclis'ten istifa edip uzaklaşır. 18 Mart'ta Paris'e vardığında bambaşka bir olayla karşılaşır: tarihin ünlü "Paris Komünü" kurulmustur. Çeşıtlı koşullar, Fransızlan iç savaşa götürür. Ne var ki, kanla bastınlrr Komün başkaldınsı. Hugo ne yapar bu hengâmede? Victor Hugo ve Paris Komünü B irkaç kişi dışında, Fransa'da bütün yazarlar, 18 Mart ayaklanışını kesinlikle mahkûm ederler. Neredeyse hepsi. olaya siyasal ya da sosyal bir açıklama getirmeyı reddederler. Onlara göre, başkaldın, küçük bir haydut ve barbar grubunun eseridır ve failler uzun bir süreden beri hazırlanmışlardır. Bütün bu değerlendirmelerde, yazarlann çağlanndaki toplumla bütünleşme derecesi ya da burjuva düzeninden bağımsızlıklan veya ona karşı isyancı tavırlan da rol oynadı elbet. Gerçek şu ki, Komün, bir gerçeği görme anı oldu: Burjuvazinin egemenliğinden -bır bölümüyle de olsa- yakasmı sıyıranlar. ya Victor Hugo gibi bir büyük yazar oldu, çünkü hakça rutulur oluşu ve sürgünlüğü ona, kamuoyu karşısında belli bir bagımsızlık sağlıyordu; ya da uçta yaşayan. bohem yazarlar böyle oldu, onlannsa kamuoyunu kazanma gibi bir dertleri bulunmuyordu, yani kaybedecekleri bir şey yoktu. Hugo için bıraz daha aynntıya gırebilıriz. Ailesini ilgilendiren ışler için gıttığı Brüksel'den, Hugo, yaralı ve güçsüz bir halde, her ıkı cephe arasında karşılıklı ödün vermenin reddedilir oluşunu; Fransızlar arasında - düşmanı güldüren- kanlı çatışmayı mahkûm eder. Versaılles'ı, Pans'i yok etmeden önce aşağılamak ısteyen kör meclisi eleştirir; ama Komün'ü, Cumhunyet'in bütün ılkelerini yadsıyan -özgürlük katilı- eylemlenyle diktatörlüğü de mahkûm eder: Komün, "Kötû savunulan iyi bir iştir" Hugo'ya göre. Ama, "Meclis, nasıl Fransa demek değilse, Komün de Paris demek değildir'' der. 25 Mayıs'ta, Paris'tekı çatışmalar sona bile ermemişken. Belçika hükümeti, Paris Komünü yanlılanna, siyasal sığınma hakkını reddeder. Hugo ıse protesto eder bu karan ve 27 Mayıs günlü Bağımsız Belçika adlı gazetede şöyle der: "Bir Victor Hugo Paris Komünü'nde oğlu Charles Hugo'nun cenaze arabasıyla geçiyor. insan kanun dışı ilan edflmişse, evime girme hakla vardır. Evime gelip de bir Komün kaçağmı almak isteyenler, beni alacaknr. Ahp götürüklüğünde, ben de arkasından gideeeğim... Belçika'nın onuru, bir sığınma yeri oimayı gerektirhor. Bu onuru, onun eimden almavalımr Komün'ü mahkûm edip sıvil banşı savunan ama siyasal savunmanın kutsal yasasım da hatırlatan Hugo, Belçikalı muhafazakârlann gözünde, devnmcilerin suç ortağı olup çıkar. 27 Mayıs akşamı Brüksel'de Hugo'nun evine saldınr göstericiler, kapıyı kınp içen girmek isterler ve haykınrlar: "Vktor Hugo'ya ötüm! Kahroisun Victor Hugo! Jean Valjean'a ölüm! Kahroisun haydut!" 30 Mayıs günü de, altında Belçika Kralı II. LeopoJd'un imzası, bir karamame, "Bay Victor Hugo'nun kralhğı hemen terk etmesnu"" buyurur kendisine. Hugo'nun, bu ateşin tutuşmasında, bu sa\-aşa, bu kanşıklık ve kıyıma yol açmada bır dahlı yokrur kuşkusuz; Belçika Adalet Bakanı'nın iddia ettiği gibi, evınde sınıf mücadelesını öğütleyen ya da kışkırtan bir kişi de bulunmuş değildır. Ne var ki, eski sürgün. Sefıller'in yazanydı. Brüksel'lı göstericiler onu iyi bıliyorlardı: penceresınin altında, "Jean Valjean'a ölüm!" diye haykınrken, anlatmak istediklen buydu. Kral emırnamesıyle Belçika'dan sınırdışı edılen Hugo, Paris'e döndüğunde, yeni bır konuyu dava edinmıştir kendısine: "Paris Komünü vanhlannm bagışlanmasrdır bu! "Derhal \« her şeyden önce genel af!" Bütün gücüyle sanlır ona. Önce, sıradan bır yurttaş sıfatıyla girişir mücadeleye: daha sonra, 1876'da Cumhuriyet Senatosu'na seçilmesınin arkasından, senatör olarak konuya ilgisini gösterir. Ancak, bu yoldaki çabalan, daha başta, 7 Ocak 1872 seçimlerinde başansızlığa uğramasına da yol açacaktır. Aslında, Cumhunyetçi bilincin sesi, özgürlüğün temsılcisi, ezilenlerin savunucusu, Avrupa Birleşik Devletleri'nin şampiyonu olup çıkan ve bir peygamber kimliğı ve otoritesi ile dolaşan ünlü ihtiyan durdurabilecek hiçbir engel yoktur. Fransa'da yeniden Cumhuriyet kurulmustur ama, Cumhuriyetçılerin görevlen de bırmemiştir: ÜTkeyi, hele hele köylü olarak kalmış halkı Cumhuriyetçi anlayışa götürmek, bu görevlerden biridir. Özellikle 16 Mayıs 1877 bunalımında. Mac Mahon ve tutucularla Cumhuriyetçıleri karşı karşıya getiren -o ünlü- bunalımda Hugo Cumhuriyetçileri destekler; Mareşal Mac Mahon'un 1879'da istifa ermek zorunda kalışı ise Cumhuriyetçilerin bır zaferi olarak geçer tarihe. Yıllar geçtikçe monarşik restorasyonun imkânsızlığı daha da belirginleşecek, yeni Cumhuriyetçi rejimi Fransızlann çoğunluğu kabul edecek ve kurumlar yenne oturacaktır. Gitgide yatışan bır ortamda, Victor Hugo da, bütün bir toplumun, bu arada yeni sanat ve edebiyat kuşağının sevgisi ve saygısı ile çevrili olarak geçirecektir uzun yaşlılık yıllannı. Olympos'taki Zeus gibıdir... YARIN: HUCO VE KADIN HAKLARI DUZYAZI ORHAN BİRGİT Gemisini Kurtaran Kemal... Kemal Derviş, bugün ilk kez CHP Istanbul I. Böl- ge Milletvekili adayı kimliğı ile "Taksim Toplantı- ları"nın konuğu olacak. Yakından izlemeyenler için "Taksim Toplantıla- n"nın, doğrudan CHP üyesi ya da eğilimli, çeşit- li mesleklere mensup, isim yapmış beş saygın ki- şi tarafından yıllardan beri düzenlendiğini ve he- men her ay, önemli isimlerin konuştuğu bir think- tank oluşumu olduğunu söylemek gerekiyor. Ko- nuşmacının bildirisinin arkasından, toplantıya ka- tılanların soruları geliyor. Bu akşam da herhalde Derviş ile sorulu yanıtlı tartışmalar yaşanacaktır ve sanırım izleyicilerin en çok merak ettiği konulann başında, daha dün Baş- bakan'ın NTV'de yinelediği gibi, DSP Grubu'nu bölme girişimi için neler söyleyeceği de gelebilir. Bir başka yanıt bekleyen soru da muhtemelen Kemal Dervış'in ekip ruhuna ve arkadaşlanna bağ- lılığı hakkında fikir edinmek isteyenlerden gele- cektir. Cem ve Özkan'a troyka fomnülü için "Evet" diyen Derviş, sonra hem bu ikiliyi hem de onlarla birlikte DSP'den ayrılarak YTP sergüzeştine katı- lan milletvekılini yüzüstü bırakarak kapağı CHP'ye atmıştır. Atarken de kamuoyu önünde olabildiğince ka- labalık bir ekip ile CHP'ye gideceğini söylemiştir. CHP'de Derviş kanı... O katılım sırasında, bu köşede kendisinin CHP'nin 7. Ok'u olacağını yazdım. Kimileri, Derviş'ın CHP'ye yeni bir kan getirmekte olduğunu düşünerek rüz- gânn bu parti için eseceğinı söylediler. Kan nakli, elbette yeni bir kadro ve ekiple olu- şacaktı. Oysa 3 Kasım için açıklanan aday listelerinde, Derviş'in Istanbul 1. Bölge'de kendisine gerçek- ten çok güçlü bir kaptan köprüsü sağladıktan son- ra, mesela Zeynep Göğüş u ve Hurşrt Güneş'i nasıl acımasızca harcattığını görduk. Zeynep de, Hurşit de iki eskı arkadaşımın ço- cukları. Zeynep Göğüş'ün, yurtdışında tamamla- dığı öğrenim ile nasıl donanımlı bir gazeteci ola- rak ülkesine döndüğünü yakından izledim. Onun Brüksel'de gazetecilik yaptığı yıllarda Türkiye'de Ortak Pazar ve Avrupa Topluluğu gibi kavramlan bildiğinı söyleyenlerin sayıları, bir elin parmaklan- nı bile bulmayacak kadar azdı. Zeynep'i bir dolgu malzemesi gibi kullandıran Derviş, kendisi gibi ekonomist ve akademik kimlik sahibi Hurşit'in De- niz Baykal tarafından "kırmızı kart" gösterilerek liste dışı kalmasına da omuz silkti. Çünkü, artık gemisini kurtarmış, TBMM'ye se- çilmiş üye olarak adım atmayı garantılemişti. Ya Deniz Baykal? Kemal Derviş, gemisini kurtaran kaptan olmak için bir politikacıda en çok aranması gereken ekip ruhundan nasip almadığını ortaya koymuş oldu. Ama öte yandan öyle bir ruha fazlası ile sahip ol- duğunu yine bu listelerin hazırlanması sırasında bır kez daha gösteren Deniz Baykal'ın, Hurşit Güneş düşmanlığının altında yatan nedir? Prof. Dr. Hurşit Güneş'in yine bir başka profe- sörün, rahmetli Turan Güneş'in oğlu olması, De- niz Baykal için acaba ne ıfade etmektedir? Politikaya 1950'de DP milletvekili olarak atılan Turan Güneş, daha sonra CHP'de önemli görev- ler üstlendi. Ecevit ile yol ayrımına girmeden ön- ce, aynı ekibin içinde birlikte çalıştığım Turan Ho- ca olmasaydı, Deniz Baykal bugün CHP Genel Başkanhğı kimliğini taşımayacaktı. Çünkü, Anka- ra Siyasal Bilgiler Fakültesı'nde Idari Hukuk Pro- fesörü iken Baykal'ı önce asistan daha sonra do- çent olarak tanıyan Güneş, bir gün bu genç ada- mı elinden tuttu ve CHP'ye getirdi. CHP Genel Sekreteri Ecevit iletanıştırdı, kaynaş- tırdı. Ecevit, Baykal'ı 1973 seçimlerinde milletve- kili adayı yapabilmek için Antalyalılara, "Deniz Bey'i yoklamaya sokmayacağım; çünkü Seçim Bildirgesi'ni hazırlayan ekipte" dedi. öylece De- niz Baykal, Antalya listesine adeta paraşüt ile in- mişoldu. Hani adam, kendisine tuzak hazırlayan kişinin dav- ranışına hiç anlam veremediği için, "Ben ona han- gi iyiliği yapmıştım ki?" diye düşünürmüş ya. Deniz Baykal, Marmara Üniversitesi Ekonomi Fakültesı'nde kürsü, Milliyet gazetesinde köşe sa- hibi olan, çeşitli kuruluşlarda ekonomi danışman- lığı yapan Hurşit Güneş'i, bir kurultayda genel baş- kan adayı olarak karşısına çıktığı için affetmedi. Kendısinı politikaya sokan Turan Güneş'e olan manevi borçlarının karşıhğını, oğluna bır adaylığı çok görerek inkâr etmekte sakınca görmediğini or- taya koydu. Cumhuriyet okurlanna hesap Benim gibi, yanm yüzyıla yakın politik geçmişe sahip birisinin, 3 Kasım seçimlerinde aday olaca- ğı elbette aklagelmemeliydi. Güncelpolitikadef- terini, onurlu bir biçimde kapattığımı sanan ben de öyle düşünüyor ve çok zevk aldığım gazeteci- lığimi Cumhunyet'in çatısı altında sürdürüyordum. Geçen hafta perşembe günü, DSP Genel Baş- kanı Bülent Ecevit'in çağrısını aldım. Çağrının bi- çimi, hiçbir mazereti geçerli kılmayacak kadar iç- tendi ve inançlan doğrultusunda ülkesine hizmet etmek isteyen aziz Ecevit'i yatağa düşürtmeyi, gö- revden uzaklaştırmayı amaçlayanların karşısında bir tür beyaz bayrak çıkartmak yerine, yeniden cepheye gitmek kaçınılmaz bir borçtu. Ömrünü bu tür borçlar ödemeye adamış bir yurt- taş olarak, 3 Kasım'a kadar hem gazeteci hem de DSP'nin Afyon adayı olmanın omuzlanma yükle- diği ağırsorumluluğun bilinci ile hareket edeceği- mi bilmenizi istiyorum. Faks: 0212- 677 07 62 obirgit(Ş e-kolay.net İLAN TC KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİNDEN Dosya No: 2002-507 Vası Tay. Mahkememizce verilen 20.08.2002 tarih ve 2002-507 esas, 2002 705 sayılı ilamı ile Turgut-Se- vim oğlu 1956 dogumlu Uğur Ersoy'un rahatsızlıgı sebebiyle 4721 s. TNfK'nın 405. maddesı gereğınce vesayet altına ahnarak kendisinin TMK'nin 419. maddesı gereğınce annesi Se\im Özkut'un velayetı altına konulmasına karar verildi. Keyfıyet ilan olu- nur. 20.08.2002 Basm: 55679
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle