13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAVFA CUMHURfYET 15 AĞUSTOS 2002 PERŞEME HABERLER DSP, seçim meydanlannda 'ihanetf anlatacak 'En zengin'parünin'yoksuVgenel merkezinde kapalı kapılar açılmaya, suskunlarkonıışmaya başladı • Ankara Bahçelievler'deki DSP Genel Merkezi kısa bir süre öncesine kadar gazeteciler hatta partili milletvekilleri için bile girilmesi en zor yerlerden biriydi. En zengin bütçeli partinin bu yoksul genel merkezinde partide yaşanan parçalanmanın ardından çok şey değişti. TÜREYKÖSE AJVKARA - Parçalanmanın ar- dından DSP'de ilginç "degjşimJer" yaşanmaya başladı. Yaklaşık 50 tril- yorüuk seçim bütçesiyle *en zengin'' parti olan partinin "son derece sa- deveyoksulgörünüşhı" genel mer- kezine artık milletvekilleri, hatta gazeteciler bile girebiliyor Kapılar açılmaya, "suskun" yöneüciler "ko- nuşmaya" başladı... Bahçelievler'deki DSP genel mer- kezi, diğer partilenn şık, büyük, bol makam odalı, sekreterli genel merkezlerine benzemez. Genel Baş- kan Yardımcısı Rahşan Ecevitile ya- kın çalışma arkadaşlan dışında pek öyle herkes rahatlıkla girip çıka- maz Gazetecilerse genel merkez ginşindekı çay ocağı ile arka bah- çede yer alan ve "baraka" diye anı- lan parti meclisı salonu dışında yu- kandaki katlara kolay kolay giremez. Diğer partilerde olduğu gibi, basın bürosu falan da yoktur. Sezer'den çay daveti Son günlerde, milletvekilleri ve tek tük gazetecilere genel merkez kapılan açılmaya başladı. "Uzun gazetecihk yaşamnnızda DSP genel merkezinde yukan katlara hiç çık- madığmuzı. hiçbiryöneticiyi ziyaret edip çay içmediğimizr aİctardığı- mız Devlet Bakanı ve DSP Genel Başkan Yardımcısı Zeki Sezer bizi genel merkeze çay içmeye çağırdı. "Çağnh" olduğumuzu öğrenen görevliler yol verınce, bırinci kata çıktık. Bu kattaki odalann hepsinin kapılan açıktı. Aday olmak için gö- revınden istifa eden Başbakan Bü- lent Ecevit'in koruma müdürü Re- DSP yönetimindepartiden aynlanlara büyük tepki var. Önce partiyi sonra devieti elegeçirme plaruyapıldığını öne süren DSP Genel Başkan Yardımcısı ZekiSezer, Yeni Türkiye'yi, "kendilerine parti bile diyemiyoriar" sözlerryle eleştiriyor. cai Birgül, artık "siyasetçi'' olarak bına içinde dolaşıyordu. Odalann içi son derece sade döşenmişti. Or- tahkta bılgisayar falan da yoktu. Zekı Sezer, bu gözlemimizi aktar- dığımızda "üst katlarda bilgisayar odası olduğunu. aynca partinin in- ternet sitesi de buiunduğumı" vur- guladı. DSP Genel Merkezi, "enzengm" diye anılan bir parti için "fazlasıy- la sadeydi ve hatta dökülüyordıT Bunu anımsattığımızda Sezer, *Ba- dana bOeyapamadık. Seçim günde- me geüneseydi, kurultay toplana- cakn, genel merkezle deUgilenecek- tik" dedı. Sezer, sürekli partilerinin "zengin"lığinin altının çizilmesine de şu sözlerle tepkı gösterdi: "DSP, kuruluşundan buvana kim- seye, hiçbir kesime dryet borcu ol- mayan tek partidir. Gelirterimizin tamajou yasal kaynaklardandır. Bu- nun çok büyük bir bölümü, vüzde 99'un üzerinde bölümü de Hazine yardmudır. Biz har vurup harman savıırmavTZ. En kısa yerlere özel uçaklarla gitmeyiz, her birinıizin özel şoförü yoktur. Paramıa devlet bankalannda repo, vadeli hesap gi- bi hesaplarda değeriendiririz. Genel sayman değilim ama san*- noı 30 trihon civannda bir para var. Gazetecilerin hiç yardım aîma- yaniann seçim harcamalannı ve bir de DSP'nin harcamalannı yakm- dan izlemesi gereldr. Bakalım DSP'nin kaç kaöpara harcavacak- lar?" DSP'nin bankada repoda bulu- nan parasına alacağı 19 trilyon 249 milyar liralık seçim yardımı da ek- lendiğinde ortaya zengin bir seçim bütçesı çıkıyor. 4 Aynlaniar açıkta kaldı' Bu bütçe DSP'nin barajı aşması- na yetecek mi? Zeki Sezer, bu so- ruyu şöyle yanıtlıyor: "önce partiye, sonra devlete el koyma umutiarmın boşa çıkarüma- sından sonra sahte anketleıie baş- ka bir oyunun içine girdiler. Anket- leriyle, televizyonlanyla, gazetele- riyle insanlarm kafalannı bulandı- np vanm kalan oyunlanm sürdûr- mek istiyorlar. Genel başkanınuzm rahatsızljğını fırsat biüp partiye, devlete el koyma girişimteri vardı. BeDi çevreler, Ecevit gitsin, yerine 'şunlar' gelsin, diyordu. O 'şunlar' şimdi açıkta kaldılar. Kendilerine 'parti' bile diyemiyorlar." YTP'lilere suclama Yağız'dan Hhanet* ömekleriPeki, "hasta" bir başbakanla seçim kampanyası nasıl yürütülecek? Sezer, "Saym Başbakan kampanyaya kaolacak. Arûk seçim kampanyalan geçmişte olduğundan çok farkn. Her evde televizyon var. Beyinsel rahataznklan oianlarm yaıunda, Ecevit'in fizOd geçici rahatsıznğ) hiçbir şey değfl" diyor. Sezer, "Halk bu oyunlan göriiyor, bu üıanetleri, komplolan görüyor. Halk, ihanet edenleri affetmez" diye ekliyor. Bu arada, odaya giren DSP Genel Sekreteri Süleyman YağE "ihanefi örneklerle anlatmaya başlıyor: "Önce YTP'ye, sonra CHP'ye giden arkadaşmuz Mustafa Yılmaz, bir gün kuüste yanmıa geidL Kendisini Istemihan Talay'ın Gölbaşı'nda bir yemeğe davet ettiğini ve 'Sen genel merkeze yakınsın, ikna edin Başbakan çekilsin' dediğini, kendisinin de 'bunun haınlık, insafsızlık olduğunu' söyledigini aktartü. Bu arada gözlüğünü çıkanp gözyaşlarmı sildL Mahmut Erdir arkadaşınuz, 'Ecevitler'in sayesinde hayal bile edemeyeceğim makamlan aldım. tster yağcüık desinler,' •* ister başka bir şey, ben bu insanlarm ayağının altına paspas olurum' diyordu. Sancar Sayın, bize gekü Hûsamettin Özkania ügfli yoisuzhık iddiaa iceren dosyalan getirdi. Şimdi bu arkadaşlarYTP'de." •# Devlet Bakanı Fikret Unlü, siyasi geleceğini ve siyasetteki gelişmeleri Cumhuriyet'e değerlendirdi: Kemal Derviş'e endeksHdeğflimEBRUTOKTAR ANKARA - Kemal Derviş'e yakınlığı nedeniyle DSP yöne- tıminin tepkisıni çeken DSP'li Devlet Bakanı Flkrrtt nlü, ''Der- viş, amatörbirruhfaçakşrvor. An- cakgenel başkanhkya da başba- kanlık gibi bir iddiası kesinlikle yok. Keşke olsaydı!" dedi. Siya- si geleceğini Derviş'e endeksle- mediğini, görevinden istifa etme- w _ yi düşünmediğini de vurgulayan Ünlü, kendisine yönelik eleştınlerın birçoğunu konumu nedeniyle haklı bul- duğunu söyledı. Sporda yaptığı çalış- malardan dolayı "görevinde kalması gerektiğini'' kimsenin dile getirme- mesine üzüldüğünü belirten Ünlü, 'tstifasuun isteneceği'' yorumlan- na da " Başbakanun böyle bir dû- . - zenlemedendolayızordurumda \ ^ ise gereğini >-apanm" diye ko- \ \ nuştu. Kızı 0>'a Cnlü nedeniy- V le yakın olduğunu açıkladığı ^ k Derviş'e son ola- «^. rak bir arkadaşı- ^ * nın bürosunu ; tahsisedenFik- ret Ünlü, siya- si geleceği, Dervış ile yakın- lığı vegüncelgeliş- melere ılişkin Cumhuriyet'inso- rularını yanıtladı: - DSP'nin bir bakanı ol- manıza karşın Derviş'in Eskişehir'deki temasian baştaolmaküzerebirçok etidnngmiorganizeetme- niz ve kendisi ile «k bir araya gebneniz nedeniy- le birçok eteştiriye hedef oiuvTtrsunuz. Bueleştirile- re yanınnız ne? ÜNLÜ- Farklı eleştiri- ler var, aslında birçoğuna • KJZI Oya Ünlü nedeniyle yakın olduğunu açıkladığı Kemal Derviş'le ilişkisi konusunda DSP'liler tarafından eleştirilen Fikret Cnlü, "Ittifak arayışlan benim kafamdan çıkmadı. Siyasi geleceğüni Derviş'e endekslemiyorum" dedi. Derviş'in genel başkanJık gibi bir amacının olmadığını belirten Ünlü, "Benim çabam, Türkiye'nin Derviş'ten daha çok yararlanmasmı sağlamak içindi" diye konuştu. hak veriyorum. Bu benim konumumdan da tifak arayışı benim kafamdan çıkmış düşün- kaynaklanıyor. Oya'nın babası olmam, ye- ni oluşumcularla olan sıcak ilişkim, Dervış ile olan yatanlığım, farklı yorumlara neden ohıyor. Ne yapayım, DSP'den aynlanlarla, arkadaşlanmla, Derviş ile konuşmayacak mıyım? Dervış, ekonomiyi canlandırmak için, 4 Kasım'da ortaya çıkacak siyasi ıkti- danngücünüçok önemsıyor. Türkiye'nin ge- leceğine yönelik verdiği mücadelesi nede- niyle ona büyük saygı duyuyorum. Ancak kendisinin kesinlikle genel başkanhk ve baş- bakanlık arayışı yok. Keşke olsaydı! Ama- törce birgörev anlayışı sergilıyor. Zaten baş- bakanlık ya da genel başkanlık gibi bir ta- lebi olsa, farklı değerlendırirdim. Benim ça- bam, Türkiye'nin Derviş'ten daha çok ya- rarlanmasını sağlamak içindi. Demirerin söylediğigibı "Kendimiçinbir şe> istiyorsamnamerdim.'' Sosyal-liberal it- ce olamaz. Bu tamamen Deniş'e ait birkav- ram. Ancak ne yazık ki bu arayışlar içinde benim tercihım kimden yana. Derviş'e ne em- poze ediyorum? Bu konuda her partide as- tarsız yüzlerce eleştirinin hedefi oldum. - Sij'asi gdeceğJnizi Derviş'e mi endeksJe- diniz? Istifa etmevi düşünüyor musunuz? ÜNLÜ- Siyasi geleceğim, Derviş'e en- deksli degil. Siyasi gelecegimı her zaman üst- lendiğim görevie özdeşleştırmişündir. Der- viş, ikı kere istifa etti. Üdsınde de istifa et- mediğim halde, istifam yönünde beklenti devam ediyor. Görevimın başında olduğu- mu vinelememe karşın, ne yazık ki inandı- ncı olamıyorum! Sporbakanlığındagöster' diğim başanya karşın, kimse "Başanlıinsan, neden istifa etsin" demiyor. Bir bakanın gö- revde kalması, parti kimliği ve performan- sına bağhdır. Ûcisinin de takdiri Başbakan "da. Herhangi bir tereddüt varsa, bunu hisseder- sem, anında görevimi bıkanm. -MasumTürker'inatanmaaüedeDSFnin bakansayıanm 13'eçıkbğı, bununda ANAP ve MHP'nin tepldsini çektiği için sizin istifa- nom isteneceğibelirtfliyor. Bukonudadüşün- cderiniz neier? UNLÜ-Böyle birdüzenlemeden ötürü sa- yın Başbakanımız zor durumda ıse bu ko- nuda gereğini yapanm. - Derviş ile yakuıhğnıız nasıl başladı? ÜNLÜ-Beden Terbiyesi Genel Müdürü ol- duğum vıllarda Derviş, ögrencim Bülent Özer ile bırlıkte Başbakan'ın danışmanlıgı- nı yapıyordu. Oradan da tanıyorum. Ama sa- mimiyetim, kızım Oya'nın onunla çalıştığı dönem ile başladı. - Derviş'in ittifak çabalannın sonuca ula- şabileceğini düşünüyor musunuz? ÜNLÜ- Bu yakında görülecek. Ben viz- yon bırliği olan, gönül ve düşünce birliği olan partilenn bir araya gelip Türkiye yöne- timıne talip olmalan yönündekı çabasını tak- dırlekarşılıyorum. Demş'i "takmunıküme düşürmektolaırtaranbirteknikdirektbrhe- yecanı ve duyarhhğı içinde" çalıştığı için önemsiyorum. Fikret Ünlü'den, Kemal Derviş'e tutulan büroyla ilgili iddialara sert yanıt. Haberlerde kötü niyet var - Derviş'in istifasuun ardından tutmuş olduğu büronun TMSFden devrediten İnter Yaonm'm sahfibi Necati Yağa olduğu ve damadmız Emre Kızd'm da bu şirkette çaaşüğı ortaya çıkü. Kamuovıında bu konuda tepkiler oluştu. Ne diyorsunuz? UNLÜ- Bu, Fikret Ünlü'nün dağda yürüyüş yapnğının ortaya çıkması gibi bir şey. Medyanın tamamen çarpıtması. Büroyu zaten parayla tuttular. Haberlerde kötü niyet var, oysa durumda bir anormallik yok. Tüm bunlann suç işlenmiş gibi yansınlması saygısızlık ve terbiyesizlikten başka bir şey degil. Kızım Oya, gelişmelere çok üzülüyor. Emre, damadım olduğu için söylemıyorum, ama gerçekten çok başanlı bir bankacı. Boğaziçi'ni dereceyle bitirdi. ABD'deki çok büyük bir bankanın sınavını da dereceyle kazandı, gitmedi. îktisat Bankası'nda çalıştı, ancak Îktisat Bankası kapanınca da işsiz kalmadı, Ingiltere'deki bir bankadan astronomik rakarnlı tjir teklif aldı. Fakat, Oya'dan ayn kalmamak için karar vermekte zorlandı. Aile dostumuz olan Necati Yağa kendisini înter Yannm'a davet edince ve bunda ısrarlı olunca mayısın sonunda Inter Yatınm'a geçn'. Bunda anormallik nerede? Emre, uluslararası düzeyde pek çok şirketin peşinden koştuğu bir isim, çok iyi yetişmiş biri, keza kızım da öyle... Dünya Bankası 'nda 6 bin dolarlık işini bırakıp Türkiye'ye hizmet için geldi. îkisi de bu iddialan hak etmiyorlar. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Menkezkaç Oyunu ve Seçmen DYP lideri Çiller, partisini barajın altında gös^ terdiği için biranket şirketini mahkemeye vermiş Kamuoyu anketleri, bütün merkez partilerin barajın altında veya sınınnda gösteriyor. DYP'nin hareketi bir yukan bir aşağı. ANAP AŞ çökmüş durumda. Bu nedenle düş- tüğü çukurdan "Meclis"e tırmanabileceği güçlü bir "halat" arayışı içinde. Halatın sihirli adı "Itti- fak". önceki seçimlerde diğer bir "merkez parti" CHP, seçmen tarafından "kızağa "çekılmiş, "na- das"a bırakılmıştı. Şimdi sanki barajın üzerine çı- kacak gücü toplamış gibi. Seçmenin "merkez"e getirdiği DSP de gümbür- demiş gözüküyor. Yeni Türkiye, çökmüş merkezden, "dıştaki" merkezciler tarafından doğurtuldu. Can havliyle. Umut: Bence yok. Hele Derviş'siz. Dervişlı bile barajın biraz üstü, büyük başan. Cem, dün Derviş'e saldırdı; çünkü hüsran on- lan bıtirecek. Sabırsızlıktan DSP'yi de kaçırdılar. Derviş, seçimlerden sonra Meclis'te iktıdarsız bir milletvekili olmak istemiyor. Yoksa "tarihin kendisine biçtiğine inandığı rolü" oynamayacak. Bu "görevini" yerine getırebilmesı, dün Hürri- yet'te Bekir Coşkun'un da yazdığı gibi, merkez sağda kimse kalmadığı için, ancak merkez sol- daki büyük gücü toparlayabilmesine bağlı. Bu kanatta büyük bir ıktidar oyunu sürüyor: Cem'ın Derviş'e çıkışını Baykal'ın anında "yaka- layan" atılımını izledık. "Solkanat" merkezi doldurabıtecek mi? Bilmi- yoruz. Merkez boşaldı. Ne demek merkez partisi? Iktidar demek. Biri iner biri çıkar, ama hep ülkeyı yönetir. Kıyametin koptuğu noktadayız... Çünkü iktidar "merkezkaç"ın etkisi altına gir- di. • • • Merkez'in en büyük "Türkiye denklemi": Merkez= iktidar= iflaslar. Büyük yiyıcilik, sadece ıktidarda kalma hesap- lan ve rant dağıtımlan. Her bakımdan kirletılen deviet, ekonomik ve sos- yal ilişkiler... Tipik, minik ve çapsız üçüncu dunya ülkeleri si- yasetçileri tablosu. Sürekli tökezleme, surekli IMF bağımlılığı, sü- rekli tam anlamıyla dış bağımlılık... Sürekli perspektifsizlik, sürekli plansızlık... he- defsizlik. Ülkeyi ve bireyi büyük hedeflere kilitleyecek fi- kiryoksunluğu... • • • Seçmen, 3 Kasım'da şimdi bu merkezi buda- ma karannda. Budama ne demek, hatta bazıla- rını kökünden kesıp atma niyetinde. Çünkü merkez kendini temızleyemedi, ahlak- sız siyaset ilişkilerini üzerınden atamadı. Iş seçmene düştü. Şimdi seçmen ve oyları, siyasi tuzaklaria etki- sizleştirmeye çalışılıyor. Niye beceriksizler, başarısızlar, yıllardır kire bu- laşanlar, seçmene rağmen "rol çalıp" ülkenin si- yasi hayatında etkıli olsunlar hâlâ? Korku kurtarmaz, panik daha da batınr. Türkiye MC dönemlerini aşmış olmalıdır. Hiçbir şey kendini tekrarlamaz. Tarih, yineleme- ler değildir. Yeni MC'ler ancak görünüşte olabi- lirler. Parlamenter demokrasılerde böyle temizlik süreçleri ağır işler. Seçmen durumu anlayınca- ya, deneye yanılıncaya, söz hakkı elde edinceye kadar ne yazık ki yıllar geçer. Seçmen merkezi budamalı. 0 ilk kez "Büyük Biçici" olma fırsatını yakala- dı. Ayrıca, Merkez boş kalmaz. Seçmen merkeze yenileşme kapılannı açıyor. Seçmenin, parti AŞ'lerini seçim sonuçlarıyla kıl payı da olsa barajın altında bırakması, ancak, parlamenter demokrasi içinde yaşanacak büyük bir devrim olabilir. Bir aşama gerçekleşmeden, yeni ve daha iyi- nin arayışı olamıyor "parlamenterdemokrasi"de. Önce şu "devrimi" yaşayacağız, sonrasını dü- şüneceğiz... [email protected]. İnter Yatırım'ın Yağcı'ya satışı BDDK'den 'aracılık' iddialarmayalanlama ANKARA (Cumhu- rryet Bürosu) - Banka- cıJık Düzenleme ve De- netleme Kurumu (BDDK), Inter Yatırım Anonim Şirketi'nin Ke- mal Derviş'ı destekle- yen işadamı Necati Yağ- cı'ya satışı konusunda açıklama yaptı. BDDK yönetimi, şirketin satı- şında hiç kimsenin "aracüik vericasmaizm verilmediğini'' bildirdi. Kemal Derviş 'in işa- damı Necati Yağcı'ya ait büro ve araçlan kul- lanmasıyla ortaya çıkan tartışmaya BDDK de katıldı. Kurum tarafın- dan yapılan açıklamada, yüzde 20'si Tasarruf Mevduatı Sigorta Fo- nu'na ait olan înter Ya- tınm Menkul Değerler AŞ'nin, ihale koşullan titizlikle yerine getiri- lerek 15 Mayıs 2002 ta- rihinde satıldıfı anmı- satıldı. Inter Yatınm'ın bir yahrım bankası de- ğil menkul değer şirke- ti oldufuna dikkat çeki- len açıklamada şöyle denildi: "BDDK tüm işlemle- rini,kanungereğmce hiç kimsenin aracılık ve ri- casmaizinvçrmedenhu- kuk devletiflkesini,ka- nun hükümlerini, ülke yarannı esas alarak so- nuçlandırmaktadır. Ha- ber ve yorumlarda ku- rumumuzun bu yakla- şımı dikkate alınarak yanüş anlamalara izin vennevecek bir anlayış ve titizliğin gösterilme- si gerekmektedir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle