Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 AĞUSTOS 2002 PAZAR
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER olay.gorusCa cumhuriyet.com.tr
EVET/HAYIR
OKTAYAKBJİL
ÖKip Öliip Dirilmek
"PirSultan ölür ölür Dirilir"
Böyleyazmışkendisi için!.. "ölürölürdirilirim"de-
miş. Nasıl öleceğini, daha doğrusu nasıl öldürüleme-
yeceğını bılir gibi!.. Ğ>lmenin, büsbütün yok olmak sa-
yılmayacağını!.. Bir simge!.. Nice kıyımlara uğradık-
lan haldeyaşayanlan anırnsatan... Uzaklaragitmeye
gerek var mı? Zamanımızda insanlık, doğruluk, eşit-
lik, özgürlük diyenlerin başlanna gelenlersayılmaya-
cakkadarçok...
Mehmet Başaran bu adı taşıyan kitabında şiirdi-
liyle yaşam vermiş Pir Sultan'lara... Gezmiş'ler,
Uğur'lar, Sinan'lar, Tütengiller, Göktepe'ler, An-
ter'ler, Aksoy'lar, Üçok'lar, KışJalı'lar... Hepsinin kar-
şısında ünlü ünsüz "Hızır" paşa'lar!.. Ya da onlann çı-
raklan!..
"Daha avuçlanmızdayken I Ellerinin sıcaklığı I Kül-
lenmemişken yürekferde I Acının koru / Açmadan
pencerelerde I Kına çiç&kleri I Tutuldu yollar I Ku-
şattı umutlan düşleri / 12 Eylül karanlığı."
Karanlık herzaman var. Yalnız on ikı Mart'ta mı, on
iki Eylül'de mi? Belli bir günü saati yok karanlığın?
Birden çöker üstümüze, en beklenen, ya da beklen-
meyen zamanda...
"Koltuklannda kitaplan I Ders veriyor bugûn de I
Profesör Ümit Doğanay / Cavit Orhan Tûtengil /
Kurşun ışlemiyor seslerir>e / Özgürlük dıyor, aydın-
lanma diyor / yaşam ı savunan Server Tanilli. / Mu-
ammerAksoy'la Uğur Mumcu/ Ikj kutupyıldızı gök-
lenmızde." Bu "Tarih " var ya, hani kitaplar dolusu an-
latılan insanlık serüveni!.. Bir renk isterseniz vermek
ona, gülün çeşitlı güzelliklerini. Lalenin beyazlığını, şa-
faklann kızılını, gündoğurnunun mavisini! Yok, hiçbi-
ri anlatmaz geçmişten bugüne gelen insanoğlunun
yaşadığı, yaşattığı romanı!.. Bir renk, hep ağır basar;
kan, kanın rengi... Mızrakla, bıçakla, süngüyle, top-
la tüfekle, dökülen hep insan kanı... Yüzyıllardır de-
ğişmeyen! Uygarlık bir masal, insanlık, kardeşlik, eşit-
likbirdüş!..
'Homeros güzelozan I Hektor daAşil de yok gay-
n / Çoktan yıkıldı Troya / Bu savaş başka savaş / Des-
tanlar da eskidi / Suların kayalann diliyle / Gel yeni-
den yazalım seninle llyada'yı."
Bir liyada değil, sayısız llyada'lar yazıldı, yazıla-
cak... Neye yaradı bunca şiir, roman, felsefe? Kanın
rengi değişti mi, o hep akan, akrtılan kanın? 0 yüz-
yıl, bu yüzyıl, insanoğlunun içindeki acımasızlıklar, ye-
rinde saydı. Her gün, her yıl, her yüzyıl, daha da bü-
yüyerek, büyüterek acımasızlığı, insanın insanadüş-
manlığını... Zamanlaryeni arayışlarta, bütünleşme, in-
sanlaşma özlemleriyle geçmışti. Bırbirine kanştı Ru-
hi Su'lar. Tonguç'lar, Yücel'ler, Bedrettin'ler: "Yıl-
dızlann parladığı anlar mı tahhte / Ders veriyor Ef-
latun, Sokrates, Montaigne, Eyüboğlu"..
Burtıan Günel'ın yeni romanını okurken ben degit-
tim geldim o eskı zamanlara... Oysa bir tek zaman-
dayız! "Bütün Zamanlar" gerçekte bir, tek... Hepsi
kan renginde, kanın şınltısında, kanın durdurulmaz
akışında...
Sevgili şair Mehmet Başaran kendi öz acısını da
katmış, o, hep yaşayan, yaşantılanmızda yer alan
ölümsüzlerin savaşımını...
"Başka yol yok diyoriar". Bakma sen öyle diyen-
lere!.. Başaran'ın dizeleri açıklar karanlığı yok ede-
cek aydınlığı! "Aşktır yaşamın başkenti I Birieşece-
ğiz I Karanlığıyıkacak ellerimiz I Dünya kuş ve insan
cenneti I Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz...'
Başka yol yok mu, diyorlar. Yalan söylüyorlar!..
Atatürk'ün Vasiyetnamesi -1
Av.ErbaşarÖZSOY
B
üyük Atatürk, ölü-
münden altmış al-
tı gün önce 5 Eylül
1938 Pazartesi gü-
nü Dolmabahçe'de
kendi elyazısı ile vasıyetname-
sini hazırlamıştır. Ölümünden
sonra vasiyetname Ankara 3.
Sulh Hukuk Mahkemesi
(193 8'95 E.) tarafindan açılmış
ve uygulanmıştır.
Vasiyetnamenin hukuksal yo-
rumunu yapabilmek için metni
aynen almak gerekir:
"MaHk (sahip) olduğum bü-
tün nukut(nakitpara)vehissese-
netkri Oe Çankaya'daki nıenkul
ve gayrimenkul emvaümi (mal-
lannu) Cumhuriyet Halk Parti-
si'ne atideki şartlârla terk ve va-
siyet edh orum (aşağıdaki koşul-
larla tasamıf editmesi için bıra-
kıyorum.)
1. Nukutve hisse senederi şiın-
dikigM tş Bankas tarafindan ne-
malandmlacakür.
2. Her seneki nemadan bana
nispetleri şerefı mahfuz kaldık-
ça (bana onurlu yakmhklanm
koruduklan sürece) yaşadıklan
müddetçe Makbuk'ye ayda bin,
Afet'e sekiz yüz, Sabiha Gök-
çen'e alti yüz, Llkü'ye iki yüz B-
ra ve Rukhe ile Nebik'ye yüzer
Kra verilecektir.
3. Sabiha Gökçen'e bir ev de
abnabOecek, aynca para verile-
cektir.
4. Makbule'nin yaşadığı müd-
detçe Çankaya'da oturduğu ev
de emrinde kalacakbr.
5. İsmet tnönü'nün çocuklan-
na\1iksektahsflleriniiknial(öğ-
renimlerini tamamlamak) için
muhtaç olacaklan yanbm yapt-
lacakür.
6. Her sene nemadan müteba-
ki (gehrden geri kalan) miktar
yanyanyaTürkTarihveDilKu-
rumlanna tahsis edilecektir."
Atatürk'ün son arzulannı içe-
ren bu vasiyetname mahkeme-
ce açıldıktan sonra vasiyetname
lehdarlan tarafindan aynen ka-
bul edilmiş ve uygulanmaya baş-
lanmıştır. Başka bir anlatımla,
kendisine miras bırakılan CHP,
mirası reddetmemiş, kendileri-
ne gelir tahsis edilenler de her-
hangi bir itirazda bulunmamış-
lardır.
Vasiyetnamenin 3., 4 ve 5.
maddelerinde yazılı olan husus-
lar herhangi bir anlaşmazlık ko-
nusu olmadan yerine getırilmiş-
tir. Bu maddelerin uygulama ala-
nı kalmamıştır, uygulama so-
nuçlanmıştır.
Yine 2. maddede anlaşmazlık
yoktur. Kendilerine gelir tahsis
edilenlerden sadece Sayın UDcü
hanımefendi hayattadır. Günün
koşullanna uygun bir aylık ge-
lir CHP Genel Başkanı'nın tali-
matıyla kendisine Türkiye tş
Bankası yönetimince ödenmek-
tedir.
Vasiyetnamenin yüriiriükte ka-
lan hükümleri bellidir. Bunlar
mirasçı atanmasına ilişkin birin-
ci paragraf, para ve hisse senet-
lerinin değerlendirilmesi şekli-
ni belirleyen birinci bend ve ken-
dilerine gelirden pay tahsis edi-
len Türk Dil Kurumu ve Türk Ta-
rih Kurumu ile ilgili altıncı bent-
tir.
Yüriiriükte kalan ve tüzel ki-
şilikleri devam ettiği sürece yü-
rürlükte kalacak olan bu vasi-
yetname hükümlerinin uygulan-
ması ve yorumu konusunda bu-
güne değin Cumhuriyet Halk
Partisi, Türk Dil Kurumu, Türk
Tarih Kurumu ve Türkiye Iş Ban-
kası arasında çok sayıda uyuş-
mazlık çıkmış, taraflann birbir-
leri aleyhine açtıklan davalar
mahkemelerce karara bağlan-
mıştır. Yargıtay'ın kazai kontro-
lünden de geçerek içtihatlar oluş-
muştur. Bilim adamlan da Ata-
türk'ün vasiyetnamesinin hu-
kuksal yorumuna iüşkin yazılar
yazmış, görüşlerbildirmişlerdir.
Bütün bu bilimsel ve kazai iç-
tihatlardikkate alınarak vasiyet-
namenin hukuki yorumu ve ta-
raf olanlann hak ve sorumluluk-
lan bu yazının konusu olacaktır.
Şimdi, vasiyetname içeriğini;
bilimsel ve kazai içtihatlar kar-
şısında taraflann hukuksal du-
rumlanm; hak ve sorumluluk-
lannı inceleyelim;
l.CumhurhetHalkPartKİ'ne
yapdan tasarrufun mahiyeti:
a) Bu konu vasiyetnamenin
birinci fikrasındabelirlenmiştir.
"MaBk olduğum bütün nukut
ve hisse senederi üe Çankaya'da-
ki menkulve gayrtmenkul emva-
ntni CHP'ye aşağıdaki şartiarla
terk ve vasiyet ediyürum."
"Terk ve v'asiyet" sözcükleri
kimi bilim adamlannca "bir mal
vasiyeti'', kimilerince "mansup
mirasçı" (atanmış mirasçı) ola-
rak yorumlanmıştır. Ancak Türk
Dil Kurumu ve Türk Tarih Ku-
rumlan tarafindan CHP aleyhi-
ne açılan bir davada Yargıtay 2.
H. D. tarafindan verilen ve Hu-
kuk Genel Kurulu'nca da be-
nimsenen yargısal görüş,
CHP'nin hukuksal durumunu
"mansup mirasçı'' olarak değer-
lendirmiştır. Biz de Yargıtay gö-
rüşüne katılmaktayız.
1980 ihtilalinden sonra CHP
kapatılıp malvarlığı Hazine'ye
devredilmiştir. Daha sonra Ata-
türk'ün vasiyeti uyannca CHP'ye
geri verilmesi gereken hisseler ile
ilgili çıkan anlaşmazlığın çözü-
mü nedeniyle açılan davalarda
CHP'nin hukuksal durumunun
"mansup mirasçı" olarak kabul
edildiğini görüyoruz. Bu doğru-
dur.
b) Ortada bir miras hakkı bu-
lunduğuna göre, CHP mirasçı
olarak tam mülkiyet hakkına mı
yoksa çıplak mülkiyet hakkına mı
sahiptir?
Bu konuda, CHP'nin çıplak
mülkiyet hakkına sahip olduğu,
gelirden hiçbir pay alamayaca-
ğı yukanda sözü edilen bilimsel
ve kazai içtihatlarla belirlenmiş-
tir. Hatta CHP vekili olarak An-
kara Ticaret Mahkemesi'nde aç-
hğım, lehte karara bağlanan ve
Yargıtay'ca da onanan çeşitli ka-
rarlarda CHP'nin Atatürk hisse
senetleri üzerindeki yetkisinin
bir tür "Temsfl YeÜdsT olduğu.
hükme bağlanmıştır.
c) Kuru mülkiyet sahipliği ve
Temsil Yetkisini içeren "man-
sup mirasçıhk" şarta bağlı bir
mirasçılık mıdır? Evet. CHP'nin
mirasçılığı şarta bağhdır. Çünkü,
Atatürk, vasiyetnamesinde:
• Para ve hisse senetlerinin
Türkiye Iş Bankası'nda değerlen-
dirilmesini,
• Gelirlerden vasiyetnamede
isimleri yazılı gerçek kişilere
ödeme yapılmasını,
• Artan gelirin Türk Dil Ku-
rumu ve Türk Tarih Kurumu ara-
sında eşit paylaştınlmasını iste-
miştir ve bunlan şart koşmuş-
tur.
Atatürk, vasiyetnamede adı
geçen gerçek ve tüzel kişilere
para ve mal bırakmıştır. CHP'ye
de bir ödev ve sorumluluk yük-
lemiştir.
CHP'nin, vasiyetnameden bir
maddi çıkan yoktur. Ancak Bü-
yük Atatürk'ün mirasçısı olmak
onuru, her türlü maddi menfaatin
üzerindedir. Bu görevi yerine ge-
tirmek yüksek sorumluluk duy-
gusunu içerir...
CHP, bu görev ve sorumlulu-
ğunu yerine getirmektedir. Bu
görevi yerine getirmek CHP'nin
tüzelkişilik olarak varlığının te-
mel öğelerinden başlıcasıdır.
ç) Hisse senetlerinin Türkiye
tş Bankası 'nda nemalandınhna-
sı koşulu nasıl yerine getirilme-
lidır?
Son günlerde baa köşe yazar-
lan ve bazı ekonomistler, tş Ban-
kası'ndaki yüzde 28.09'luk Ata-
türk hisselerinin satılıp, eğitim
amaçlı bir vakıfta değerlendiril-
mesini söylemektedirler. Hatta bu
kampanyaya gazetelere yansıdı-
ğı kadanyla, bazı CHP yetkili-
lerinin de katıldığını üzülerek
görmekteyiz. Bu konu kanımca
çok önemlidir. Ve hatta ayn bir
yazı konusudur. Bu yazımda ben
şu kadannı söylemek istiyorum:
Bu tezlerin hiçbir hukuksal teme-
li yoktur ve vasiyetname emir-
lerine de tamamen aykındır. Uy-
gulaması hukuken olanaksızdır.
Bu önerilerin altında iyiniyet-
li görüşlerin bulunmadığını dü-
şünüyorum.
d) Türkiye tş Bankası'nın ser-
maye arttınmı sırasında hisse-
darlara verdıği "bedelsiz hisse
senederi"nin mülkiyeti ve gelir-
lerinden CHP yararlanabilir mi?
Bukonu, 1980 öncesinde CHP
ile banka ve kurumlar arasında
birçok kez dava konusu olmuş-
tur.
Mahkemelerce verilen ve Yar-
gıtay'ca da onanan kararlarda,
CHP'nin bu hisseler ve gelirler
üzerinde mülkiyet ve gelir iddi-
asında bulunamayacağı öngö-
rühnüştür. Böylelikle, CHP Ata-
türk hisse senetlerinin aslının ve
fer'ilerinin üzerinde bir mülki-
yet ve gelir iddiasında buluna-
maz. Yann, yazımın son bölü-
münde Dil ve Tarih Kurumla-
n'nın hukuksal durumunu be-
lirteceğim.
FFAFLIĞIN
KİTABIGELİYOR
Doğan Holding
Yönetim Kurulu Başkanı
Aydın Doğan, 12.06.2002
tarihli TBMM Medya Sorunları
MeclisAraştırması Komisyonu
oturumuna katıldı.
Aydın Doğan'ın
komisyona verdiği bilgiler,
Türkiye'de medyanın ve
iş dünyasının gelişmesi yolunda
bir kilometre taşı olacak.
Bu kitap, 12 Ağustos
Pazartesi günü gazeteniz
ile birlikte sizin olacak...
-Buyurun,
istediğinizi
sorun.
AYDIN DOĞAN
Şeffaflığın j
Türkiye'nin j
her kurumunda
yerleşmesi umuduylS
Aydın Doğan ır, 12.0İ.2002 tsr
TBMM Medys Sorunlan Meclis
A-3Sİ:rması Komisvonu ntunt
vc Konuvla ıtpili belpete;
SoluBirleştirmek...
Av. Burhaneddin AKDAĞ
Eski Sakarya Milleh'ekili
1
980 ihtilalini ya-
pan Kenan Evren
ve arkadaşlannın
bu memlekete en büyük
kötülüğü, Atatürk ve İs-
met tnönü'nün kurmuş
oldukları Cumhuriyet
Halk Partisi'ni (CHP)
kapatmak, CHP'yi se-
çimlere sokmamak ve
çağdaş 1961 özgürlük-
ler anayasasını iptal et-
mekolmuştur. 1961 çağ-
daş anayasası iptal edil-
meseydi, bugün Türki-
ye'nin Avnçıa Birliği 'ne
girmesi yolunda Türki-
ye Cumhuriyeti Anaya-
sası bir engel teşkil et-
meyecek ve sorun ol-
mayacaktı.
Ben, 1983 seçimlerin-
de CHP kurucu listesi-
nin belirlenmesinde Ke-
mal Atatürk'ün yaveri
ile tsmet înönü'nün oğ-
lu Prof. Erdal tnönü'nün
bu heyet tarafindan ve-
to edilişini gece yanla-
nna kadar Ankara Ana-
dolu Kulübü'nde izle-
yen ve CHP'nin seçime
sokulmayışının acısını
yaşayanlardan biriyim.
Kenan EvTen ve UIu-
su hükümeti üyeleri, o
tarihte Polonya'da tşçi
Sendikalan Başkanı Va-
lesa'ya tebrik telgrafı
gönderen, fakat Türki-
ye'de DtSK yöneticile-
ri Abdullah Baştürk ve
arkadaşlannı cezaevine
sokarak aylarca onlara
acı çektiren kişilerdir.
Atatürk, Yunanlılara
karşı savaşmamıza ve
milyonlarca şehit ver-
memize rağmen, savaş
sonrasında Yunanistan
ve Venizelos ile dost ol-
muş, çok akıllı ve kişi-
likli bir devlet adamı-
dır.
Sayın tsmet tnönü
CHP'den aynlıp Yalova
Termal Otel'e gittiğin-
de Sakarya CHP tl Baş-
kanı olarak ilk beni ka-
bul ettiğinde kendisine:
"Paşam ben siyaset oku-
luna 1950 yıhnda sizler-
le başladım. Şimdi siz
CHP'den aynldmız, Ben
ne yapayım?" deyince,
ciddi bir tavır alarak
"Akdağ, gücünün yetti-
ği kadar CHP saflânn-
da çalışacaksın. Sizler
pob'tikadan a>nhrsamz,
oravıhırsızlarvenamus-
suzlar doldurur. Sonra
sizler sıkınü çekersuıiz"
dedi. tsmet Paşa'nın bu
sözleri CHP'den ayn-
lanlara bir vasiyet nite-
liğindedir.
Bugün Türkiye'nin en
büyük sıkıntısı "hırsı
akhndan üstün olan po-
litikacılardır". Bugün
Türkiye'nin en büyük
gereksinimi "güvenflir,
aküh ve dürüstyönetid-
lerdir".
Ben solun "bir alal -
bir özveri (feragat) bir
kardeşUk - bir insanlık
sevgisi'' olduğuna ina-
nıyorum. Buradan Sa-
yın DenizBaykal'a. Sa-
yın Murat Karavakan'a,
Sayın Yekta Güngör Öz-
den'e, Sayın Mümtaz
Soysal'a, Sayın Sema
Pişkinsüte ve Yeni Olu-
şum içinde olan Sayın
tsmail Cem'e sesleni-
yorum. Eğer sola inanı-
yorsanız, Atatürk'e say-
gınız ve bu memlekete
sevginiz varsa CHP saf-
lannda birleşiniz. Tür-
kiye'yi içinde bulundu-
ğu zor koşullardan kur-
tannız. Bu sizlerin vatan
ve insanlık borcunuz-
dur.
PENCERE
Sepya
Sinema, televizyon, internet, ne olursa olsun,
fotoğrafın yeri başka...
İFSAK'ı bilir misiniz, "Istanbul Fotoğrafve Sine-
ma Amatörferi Derneği" on yılı aşkın bir süreden
beri aylık dergi çıkanyor...
Inanılırşey değil!..
Meraklısı için adresini vereyim: Istiklal Caddesi,
Ayhan Işık Sokağı, 34/2 Beyoğlu 80060 Istanbul.
Telefon 0 212 - 292 42 01 * Faks 0 212 - 252 44
61.
Bunca amatör, ama bunca sürekli bir dernek az
görülür; çıkardıklan "Fotoğrafve Sinema Dergisi"n\n
son sayısını incelerken aktardıklan eski bir yazıma
rastladım...
Unutmuşum yazıyı, okuyunca sevdim...
Size de anımsatmak için, bu pazar günü, köşem-
de yenıden yayımlıyorum.
Yazının adı:
Sepya!..
*
Sepya bir tür kahverengi...
Gizemli bir renk...
Mürekkepbalığınm kendisini korumak için sal-
gıladığı birsıvıdan elde ediliyor sepya, 18'inci yüz-
yıl ressamlanndan kimilerinin gözdesi, 19'uncu
yüzyılda modalaşıp yaygınlaşıyor.
Seviyorum sepyayı...
Çünkü kahverenginin binbir türü içinde sepya
'zaman' kavramının rengi gibidir.
•
Eski fotoğraf albümlerinde, sepyaya çalan re-
simlere çokça rastlanır, zamanla sararıp solan her
şeye, mürekkepbalığınm kendisini korumak için üret-
tiği salgının rengi siner, hüznü aşılanır.
öncekigün akşam saatlerinde, sepyalaşmış es-
ki bir aile fotoğrafına bakarken geçen zamanı du-
yumsadım.
Oysa fotoğraf zaman değil, an..
Nediran?..
Vaktiyle bize atomu 'maddenın en küçük parça-
sı' diye belletmişlerdi; şimdi sözlüklerde 'anzama-
nın en küçük parçası' diye tanımlanıyor.
Atom parçalandı..
An parçalanamaz mı?
Eski fotoğraftaki annemin suretine baktım, son-
ra babama ve biz kardeşlere...
Hepimiz sepyalaşmıştık, sanki mürekkepbalığı-
nm karnından çıkmış gibiydik; oysa yunus balığı-
nın karnında yaşamak, hem çok daha kolaydı,
hem de söylencelere daha çok yakışırdı.
Fotoğrafta donmuş olan zaman, biranın sürek-
li geleceğe taşınmasından oluşur.
Duran zamandır fotoğraf...
Elimdeki eski aile fotoğrafına bakarken duran za-
manın karşısında akan zamanla özdeşleştiğini du-
yumsadım...
Geçip gidiyordum.
•
Fotoğraf duran zaman..
Sinema akan zaman..
Yönetmen çevirdiği filmde zamanı istediğince
kullanabilir; yüzyıllan saatlereya da dakikalara sığ-
dırabilir, günümüzü ilk çağlara bağlayabilir, geç-
mişin derinliklerine iskandil sarkıtabilir, gelecekler-
de geziye çıkabilir; ama, bir film seyrederken in-
san sinemanın biteceğinin bilincindedir...
Film biter..
Fotoğraf bitmez.
İnsanın film karşısında fotoğraflaşmasının gize-
mi budur.
Fotoğrafın karşısında sinemalaşıyor insan...
Sinema karşısında fotoğraflaşıyor.
•
Kimbilir, belki de düşünülenden yakın bir gele-
cekte insan zamanın bilinmezliğini çözecek, dör-
düncü boyutu avucunun çizgilerine dönüştüre-
cek, yaşamın el falını okuyacak...
Atom gibi anı da parçalayacak...
Işık hızını sollayabilecek aracın ivmesinde ger-
çeği yakalayacak. Işık hızını aştığı an, insan sep-
yalaşmaktan kurtulup ikinci Aydınlanma'yı yaşa-
yacak...
Herşeyin başı insan..
Sonu da insan.
JÜlo* A)*
Captain Draguî
GÜMÜŞLÜK - BODRUM
Bodıum'un doğal kalan son koylanndan
KOYUNBABAT3A
1 Kişi T.P - 28.000.000 TL
0 - 6- yaşficretsiz,6 -12 yaş % 50 indirimli,
açık büfe kahvaltı öğle yemeği, 5 çayı,
açık büfe akşam yemeği,
Çocuk ve büyükler için havuz,
TV Salonu - Bar - Şaık köşesi
Gazeteniz, kitaplannız bizden
Tel: (252) 388 66 25 - 26 Fax: (252) 388 66 27
Cep(0532) 265 78 45
Yl ( EI E\ HOTFI
YUCaTUPİSTİK TESİSLERIYAT1RIM VE TK) A.Ş J Ç |
DÜŞLEDİĞİNIZTATİL
GERÇEK OLUYOR!
Ağahan Mımarlık Ödûllü Akyaka yöresmde.. Türk mımansı ile
Batı konforunun benzersız birleşimı GÖKOVA. dünya gûzelı bir belde
Bir yanda çam ağaçlan. bir yanda masmavı bir denız. Buz gıbı kaynak
sulan arasında doğa ıle baş ba$a bir dınience. Bu dınlence yennın adı
YÜCELEN HOTEL
• Denıze sıfir • Denız \e orman manzaralı • Özel plajlı
Yatak sayısı 220, odalannda klıma. mericezı ısıtraa. mınıbar, TV,
dırekt çıtaşlı teiefon. balkon, >aç kunıtma makınesı ve özel banyo mevcut
• Genış yuzme ha\uzu • Çocuk havuzu • Kapalı ısıtmalı havuz
• Sauna • Masaj • Jakuzzı t Çocuk parfa
Fıtness center, Spor aktıvıtelen
• Wındsurf • Tenıs • Masatenısı • Mını futbol • Bılardo • Joggıng
• Bısıklet • Kano • Kıteboard _
Geniş mekân içinde havuz bar. sahıl bar, lob> bar.
ÖNEMLl \'OT: Obıjen ve ı>olzengını Û'CELEN HOTELasöm veguatr
hastalan ıçın de önenlen bir sağjık merkezıdır
Rezervasjon >e daha fazla KUp için:
Tel: 0252-243 54 36 - 243 51 0 8
Fax: 0252-243 54 35
E-mail:goko\a(â yucelen.com tr
http://wwH.yucelen.com. tr