14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 AĞUSTOS2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA SAGLIK ÇocuMapı Asprîı uysrısı • ISIA1SBUL (ANKA) - Saağnsı teda.isinde sıiilda kullanJan aspirin degeri dönüşı olmayan başığnsına yd açabiliyor. rîiidye Kızılîy Derneği ya\ımladığı Ikyardım El KJabı 'nda zetirlenmelere karn yurttaşlan uyardı. Bırada yer alaı bilgilere göre, ev ortarnnda özellikle küçik çocuklarda (14 yaş) sindirim sisteni yoluyla zehırlenme ka^alan, önemli bir yertutuyor. İstatistiklere gire, 1 yaşın altındaki çocudarda görûlen ölümlerin yansından faz.ası bir zehırlenme sonucu gelişiyor. Çocuklarda sıklıkla bir zehirlenmeye yol açan maddelerin başında aspirin ve uyku ilaçlan geliyor. Uzmanlar, çocuklann ilaçlan şekerlemelerle kanştırdığına dikkat çekıyor. Genç doktora TÜBfTAK ödülü • ANKARA (AA)- TÜBİTAK'ın Bilim, Hizmet ve Teşvik Ödülü'ne sağlık alanında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji /Onkoloji Bilim Dalı Öğretım Üyesı Prof. Dr. Taner Demirer layık görüldü. Demırer'in 115 yabancı yayınından 66'sı Science Citation Index'e girerken bu çalışmalanna Ocak 2002 itibanyla bin 913atıfyapıldı. 1961 Ankara doğumlu olan Taner Demirer, Türkiye'de sağlık alanmda TÜBtTAK ödülü alan en genç tıp doktoru unvanını da aldı. Demirer, özellikle kemik iliği kök hücre transplantasyon alanında yaptığı çalışmalar ve yayınlan ile tanınıyor. Demirer, 23-30 Mart 2003'te yapılacak Avrupa Kemık Iliği Transplantasyon Komitesi'nin bilimsel sekreterhğini yürütüyor. Şüphe, kanseri optaya çıkardı • BURSA(AA)-Bursa Sağlık Müdürlüğü'nün, Orhaneli, Harmancık ve Büyükorhan ilçelerinde, son dönemde verem tedavisi gören hasta sayısında belirgin bir azalma yaşanması üzerine başlattığı taramada, 3 verem hastasının yam sıra 11 şüpheli kanser vakasına rastlandı. Bursa Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Hüsnü Serdar, 3 ılçeye de hizmet veren Orhaneli Verem Savaş Dispanseri aracılığıyla son dönemde takip edilen verem hastası sayısında belirgin bir düşüş yaşanması üzerine konuyu araştırmak üzere \erem taraması başlathklannı ve akciğer kanseri şüphesi uyandıran 11 kişinin tanı konulması anacıyla sağlık kuruluşlanna TÖnlendirdiklerini bildirdi. Nlobîl' cenaze yıkama • ANTAKYA(AA)- .Vntakya Belediyesi, teledıyenin araç parkında hılunan bir minibüsü 'eniden düzenleyerek, •eyyar cenaze yıkama ıracıhalinegetirdi. îeledıye Basın Yayın ve -lalkia llişkiler Müdürü Vhmet Akseven, nüfusun ırtmasıyla birlikte ^atacdaşlann htıyaçlannın da ;eşıt!endiğini belirterek 'Bebdiyemizin araç 3aricııda atıl durumda suiuıan minibüsü yeniden iüzealeyerek, seyyar reıaze yıkama aracı rıaore getirdik. Bu hizmeti vaaıdaşlanmızdan gelen talq: doğrultusunda ge-çekleştirdik" dedi. Ceiizenin bulunduğu yext yıkanarak defıne tıaahale getirilebildiği ança, tek bir cenaze için m.n bölümü ve atık sular âçE )ir de depo Inhnduğu bildirildi. Şehir yaşamınm aynlmaz bir parçası haline gelen ses kirliliği sağlığımızı tehdit ediyor Gürültü îstanbul'uboeuvorW m/ SAADET USLU Çalıştığımız bürodan eğlendiğimiz diskoya, evimizdeki odalardan din- lendiğimiz parka dek gürültü hayatı- mızın her alanına girmiş durumda. Ya- şamın modernleşmesiyle birlikte gün- lük yaşantımızın bir parçası haline ge- len gürültü, bazılanmızda yalnızca stres yaratırken, bazı insanlarda işit- me kayıplanna bile neden oluyor. Türk Akustik Derneği (TAKDER) Başkanı Prof. Müjgan Şerefhanoğhı Sö- zen, tstanbul'un temel sıkınhsının plan- sız kentleşme oldugunu söyledi. 1986 yılında kabul edilen yönetme- likte olmasına karşın hâlâ kentin bir gürültü haritası bulunmadığını da ifa- de eden Sözen, "Üniversitelerde kişi- sel çalışmalar var ancak tüm İstan- buTu kapsayan planlı bir çalışma yok. Bu çalışma yerel yönerinıler tarafin- dan yapılmak. Bölgelerin gürültü dü- zeyleri beiirlenince o yerdeld yapılar- da ahnmas gereken önkmler de ahna- IZOLASYON ŞART Bireysel korunma yöntemleriİnsan sağlığını ve yaşam kalitesini ciddi olarak tehdit eden gürültüye karşı alınabilecek önlemler şöyle sıralanıyor: - tşyerlerinde gürültü yaratan maddeler daha az gürültü çıkaranlarla değiştirilmeli. Eğer bu mürnkün onnuyorsa bu madde izole edilmeli, - Gürültüye direkt olarak maruz kalan kişinin korunması gerekir. Kulak tıkaçlan 10-15 dB, maşonlu kulak koruyuculan r. ise 20-35 dB'e r—0 r _ kadar gürültüyü azaltır. - Çok gürültülü : ortamda bulunan kişinin çalışma süresi gürültünün derecesine göre avarlanmah, - Çevrede gürültü varsa pencerelere çift cam takılmah, mümkünse duvarların izolasyonu sağlanmalı. Hiçbiri yapılamıyorsa yatak odası yol tarafında olmamalı, - tşletmeler kendi içlerinde teknolojilerini insan sağhğına uygun olarak yenilemelL - Trafik de önemli bir gürültü kaynağı. Araç bakımı düzenli olarak yapıhnalı. Yol kenarlanna dikilecek ağaçlar ya da duvarla da gürültünün yayılması azaltır. - Toplum bilinçlenmeli. Her birimizi gürültü yapmak için adeta yanşıyoruz. • Günlük yaşantimızın bir parçası haline gelen gürültü, bazılanmızda yalnızca stres yaratırken, bazı insanlarda işitme kayıplanna bile neden oluyor. Istanbul'de gürültü kirliliğinin önlenmesi konusuda planlı bir çalışma yapılmadığını belirten Prof. Dr. Müjgan Şerefhanoğlu Sözen'e göre rant uğruna çok güzel bir şehir mahfediliyor. bifir" diye konuştu. Asıl olması gerekenin planlamanın baştan yapılıp, yerleşim yerlerinin ona göre belirlenmesi oldugunu da kay- deden Prof. Sözen, kentte gürültü de- netiminin olmaması nedeniyle yapı içlerindeki sorunun da büyük oldugu- nu söyledi. Akdeniz insanı gürültücü Kent içindeki seslerin yansıyarak etkisinin daha da arttığını vurgulayan Müjgan Şerefhanoğlu Sözen, Istan- buldaki kirliliğin boyutu hakkında şöyle konuştu: "Burası kabalahk ye plansız bir kent Yollar dar, trafik çok fazla. Yapılar- dan yansryan sesler, gürültüyü artûn- yor. Yeşflalan ohnamaa da sorunun bü- yüklüğünde bir etken. Araçlar bakun- sız, asfalün niteliği kötü, sokak saücı- lan, iç içe evlerdeki güriiHüler, yol ça- hşmalan, pazar yerleri, okul bahçele- ri,inşaaüar_ Bunlartabikiolacakşey- ler ama planb yapdmah. Örnegin okul- lar geniş ve ağaçlandınlmış bahçeler içinde olsa gürültü etraftaki ev lere git- mez. Akdeniz insanı da gürültücü. In- sanlann birbirine saygısı yok. Bir de kentteki son 10 yılda yaşanan yapılaş- ma var. Çevre yoDaruun kenarlanna Moklar yapıldı. O> sa bunlann önüne önce geniş ağaçlandırnıa olmalıydı ki yolun gürültüsü gitmesin. Rant uğru- na çok güzel bir şehir mahveditiyor." Denetim mekanizması yok Gürültünün önlenmesi konusunda denetim mekanizmasının olmadığmı da ifade eden Sözen, yurttaşlann ken- di konutlannda alabileceği küçük ön- lemleri ise şöyle anlattı: "Yeniyapıla- cak evier gürültüye karşı izole edilerek inşaa edilebihr. Zaten mevcut olanlar- da ise gürültüye karşı enzayıfnokta pen- cerelerdir. Buralann çift cidariı olma- 9 öneml.AİDyumuşak haUaraşağıkat- lara ses gitmesini önleyebilir. Tesisatiar gürültü yapar. Bozuk olanlar düzeltil- meli." Aşın ses, stres ve öfkeyi körüklerSesinyük- sekliği kadar osestene ka- dar süre ka- lındığı da in- san üzerinde- ki zarann derecesinı belırliyor. Günlük 8 saat süreyle maruz kalınabüecek gürültü 90 desibel (dB) olarak kabul ediliyor. Ba- zı kişilerde eşik 60 dB'e kadar iner. Buna göre, 95 dB'de 4 sa- at, 100 dBde 2 saat, 105 dB'de 1 saat, 110 dB'de 30 dakika ve 115 dB'de 15 dakikadan fazla sürekli kalmak zararlı. 140 dB ise kabul edilemez bir seviye- dir. Alkol de gürültünün etkisi- niarttınr. Organizmaya direkt etki eden gürültünün insan sağhğına za- rarlan saymakla bitmiyor. Uz- manlar gürültünün etkilerini özetle şöyle sıralıyor: Gürültü 30 desibelden (dB) sonra sorun yaratmaya başlı- yor. - 30- 65 dB arası, öfke, kız- gınlık, işe konsantrasyon bo- zukluğu ve uyku bozukluğu, - 65-90 dB, fızyolojik tepki- ler, solunumun hızlanması, kalp atışlannın azalması ve beyin sı- vısındaki basıncın düşmesine neden oluyor, - 90-120 dB arası, fizyolojik rahatsızhklar artarken, başağ- nlan başhyor. -120-140 dB arası, iç kulak- ta ciddi hasarlar görülüyor, - 140 dB'in üzeri, meydana gelen tahribatlar doğrudan doğ- ruya beyinle ilgili oluyor. - Gürültü, stres, kas kasıhna- sı, dikkatsizlik, öfke, saldırgan- lık emziren annenin sütünün kesilmesi gibi sorunlar yaratı- yor Dünyada her yıl 40 milyonu aşkın insan, önlenebilir körlükle karşı karşıya kalıyor Gözlerinizi iluııal etmeyin • Glakom, diyabet. küçük çocuklarda göz tembelliği, göz içi kanamalan, retina kanamalan gibi hastalıklar zamanında teşhis ve tedavi edihnezse körlüğe kadar gidiyor. Ekonomik kriz nedeniyle insanlann sağlık sorunlannı ihmal ettiklerini belirten Göz Nurunu Koruma Vakfi Başkanı Yıldınm Nuri Giray, vakıf olarak önlenebilir körlüklere karşı çalışmalar yaptıklarmı vurguladı. tstanbul Haber Servisi - Dünyada her yıl 40 milyonu aşkın insanm ön- lenebilir körlükle karşı karşıya kaldı- ğını belirten Göz Nurunu Koruma Vakfı Başkanı Yıldınm Nuri Giray, bu durumun ülkemiz için de çok iç açıcı olmadığını belırtti. Vakıf olarak önlenebilir körlüklere karşı çalışma- lar yaptıklarmı \urgulayan Giray, "Yıl- da 300 bin tarama yapıyonız, 300 bi- nin üzerinde insanı da çeşitli biçimler- de bilgüendiriyoruz" dedi. Özellikle ekonomik imkânlan kıt kırsal kesim ınsanlannın sağlık gider- Belirli aralıklarla yapılacak kontroller göz sağlığının korunması ve görme kayıplannın önlenmesi konusunda büyük önem taşıyor. lerine harcama yapamadıklanna dik- kat çeken Giray, "Glakom, diyabet, küçük çocuklarda göz tembelliği, göz içi kanamalan, retina kanamalan gi- bi hastalıklar zamanında teşhis ve te- davi edilmezse körlüğe kadar gidiyor. Imkânı obnayan insanlar, gö/Jerine ka- ra su indi, aksu geldi, çocukken şaşı ol- du diye başlanna gelene katlanıyor- lar" diye konuştu. Bunlara karşı hal- kı bilinçlendirmek ve etkm tedavinin sağlanması için çalışmalar yaptıklan- nı kaydeden Yıldırım Giray, vakıf ça- lışmalanm şöyle anlattı: "Yılda 300 binin üzerinde insana bfl- gi veriyoruz. tstanbul ve Bursa'da yıl- da 300 bin çocuğu tanyonız. Durumu iyi obnayan çocuklann tedavüerini kar- şıbyoruz. Okul döneminin dışında ma- hallelerdc dolaşarak tarama yapıyo- ruz. İstanbul'da yedi ve bir adet de Bursa'da olmak üzere sekiz merkezde hizmet veriyoruz. 18 yıldır taramala- nmızsürüyor. Bir de tstanbul çevresin- de durumu kötü olan 120 köyde tara- ma ve sağhk hizmeti verdik. 0-6 yaş grubu çocuklar için de göz tembelliği v e gizK şaşıhğa karşı kreşlerde tarama yaprvoruz. Bizim gibi sürekli tarama yapan başka kurum yok. Bizim ün- kânlanmız kısıth olduğu için bu ka- dar yapabihyoruz. Arzumuz tarama- lan tüm Türkiye'ye yayabilmek." Göz sağlığı için tavsiyeler Giray, çocuklarda en sık miyop, hi- permetrop gibi kırma kusurlan, yetiş- kinlerde ise glakoma rastlandığını da söyledi. Insanlann erken yaşlarda he- kime giderek daha sonra yaşanacak önemli sorunlardan kurtulabilecekle- rini de ifade eden Yıldınm Giray, göz sağlığı için şu tavsiyelerde bulundu: - Sorununuz yoksa da yılda bir kez heldme kontrol olun, - Yeni doğmuş bebekler birkaç ay- lıkken ilk kontrolleri yapılmalı, - Okul dönemindeki çocuklar her yd kontrol olmah, - Sokakta satılan güneş gözlüğü ya da numarah gözlükler ciddi hasarlara yol açabilir, - Küü elle gözleri kanşünnak zarar verebilir. GÖRÜŞ Prof. Dr. TURKAN SAYLAN ÇYDD Genel Başkanı Çağdaşlaşma ve Tüpkiye Cumhupiyeti Son gunlerdeki yenı oluşum gınşimleri sırasında, "çağdaş" sözcüğü ve kuşkusuz ıçerdığı anlam yeniden güncelleşıp, medyada sürekli geçer oldu. Bırsözcük, sözlükteki açıklaması dışında, nerede ve nasıl kullanırsanız ona göre de anlam yüklenebilir, çağ- daş sözcüğü de bunlardan biridir. Kendisine son dö- nemlerde yüklenilmiş anlamlar, sımgeler ve eyfemler ne- deniyle, toplumun pek çok kesiminde, son derece olumlu, coşku ve umut veren bir sözcük olduğu, ka- muoyu yoklamalannda her kesımden insanm verdiği ya- nrtlardan anlaşilıyor. "Çağdaş" sözcuğünün, "aynı çağdayaşayanlar" an- lamı dışında bir ülküyü (ideali) paytaşmadığı, yerine "çağcıl" sözcuğünün uygun oiduğunu yazanlar, söy- leyenler varsa da. bize gbre "çağdaş" tümüyle, toplu- mumuzun çoğunluğunun beklentı, umut ve geleceğe bakışını kapsayan, kavrayan birtanım olarak çoktan gün- lük dilimızde, söylemlerımızde yenni almıştır. Belki de onümüzdeki dönemlerde insanlığın yarattığı ve üretti- ğı tüm ortak evrensel değerleri de üstlenerek daha da genişleyecektir. Kuşkusuz, "çağdaş" sözcüğü, tam da içerdiği ve yüklendiğı özdeğerler nedeniyle, dürüstçe kullanıldığın- da, potitik beklentileri ve hırslannı ınanç sömürüsüyie, örneğin yapay başörtüsü kavgalanyia, cumaya gitme gösterileriyle... vb. yürütmekten başka ufuklan olma- yanlar ıçın "maıjinal" olarak değeriendırılecektır. Ne yapalım, bu da onlann bileceğı bir şey!.. "Çağdaş" sözcüğü, 1989'da kurulan "Çağdaş Ya- şamı Destekleme Demeği"nm ve ardından gelen bir- çok değerli sivil toplum örgutünün ozgorevini (mısyon) de tanımlamaktadır. Anımsarsınız, o tanhlerde, hoşgörü ıle karşılanan ra- dıkal Islamcılar, yerel yönetimlerin çoğunu ele geçirmiş- ler ve insanlarda inanılmaz bir panıkle "Nereye götü- rülüyoruz?" korkusu oluşmuştu. Atatürk ilke ve devrimlerinin, cumhunyetimizin laik düzenınin ciddi tehlikelere girergibi olduğu bu dönem- de, Ankara'mızda, kara görüşun canına kıydığı, öncü insanlarımızdan Prof. Dr. Muammer Aksoy, "Atatûrk- çü düşünce"y\ yaşatmak, savunmak ve unutturulmuş olduğu kıtlelere yaymak amacıyla, ADD'yı kurmaktay- dı. Bizler de kendıni bu ülkeye borçlu sayan ve bilgisı, deneyımi, üretimi ve yureğiyle Atatürk ilke ve devrim- lerıni korumak, geliştimnek, özgörevinı yerine getırmek ıçın çağdaş eğitimin temellenmesine çalışmak amacıy- la, İstanbul'da ÇYDD'yı oluşturmaktaydık. Tıp faküfte- sinde, Çapa'daki odamda bu unutulmaz değerdeki in- sanla bir araya gelip ıkı dernekle, bıryandan fıkirsel, öte yandan eylemsel üretimlerle, laik ve çağdaşTürkiye'nin gelişmesıne yararlı olma kararlılığını tazeledığimiz gün- lerdün gibi gözümüzün önünde... 1989'larda, ÇYDD'nin özgörevıni, bakış açısını ve amaçlannı anlattığımız zaman bize en çok sorulan, "çağdaş" sözcuğünün anlamıydı ve şöyle yanıtlardık: "Bizler Ahmet, Mehmet, Ayşe, Emine.. bu ülkenin iyi eğıtım almış şanslı insanlan, kendımiz, ailemiz ve ço- cuklanmız için nasıl, bılimden, teknolojiden, eğitimden, ekonomiden, doğadan en iyi şekılde yarartanmayı is- tiyor, en iyi koşullarda yaşamak için çaba gösteriyor- sak, aynı şekilde, ülkemizin dört biryanında, bizlerden hiç farkı olmayan, belki de bizden çok daha fazla ye- tenekli olabilecek tüm insanlann, kadınlann, çocukla- nn ve gençlerin de aynı fırsat eşitiiğine ve olanaklara kavuşmalannı ıstemeyi ve bu eşittik için çaba göster- meyi, emek vermeyi çağdaşlık olarak algılıyonız." Işte "çağdaş" olma ve bu sıfatı benimseme bize, bu sorumluluğu yüklemektedır; bu nedenle de kullanımı, kararlılık ve özgüven gerektirir. "Çağdaş insan", kendisi için istediği tüm iyi şeylerin herkesın de hakkı oldugunu bilır; hukukun üstünlüğü- ne, eşitliğe, laiklığe, sorumluluk taşımaya, çalışarak üretıme katılmaya öncelık tanır; insan onurunun en bü- yük değer olduğuna inanarak varlığını sürdürür ve bu ilkelerle donanmış insanlaria el ele vererek, "örgütlü ve çağdaş bir topluma" ulaşmayı hedefler. "Çağdaş "lık, bilimin ve uzmanlığın yol göstericiliği- ni planlamayı, birbirini sabıria dinlemeyi, başkalannın görüş ve düşüncelerine saygı göstermeyi, birlikte üret- meye ve paylaşmaya yatkınlığı, etrafı saran pohpoh- çulann, yandaşlann, yardakçılann yönlendiımetuzağı- na duşmeden ortak aklı ortaya çıkarmayı simgeleyen, yaratıcı-yapıcı, sorun değil çözüm üretici vesonuca ulaş- mak için eylemlı, sabıria emek veren insanlan ve onlar- dan oluşan bir toplumu anlatır. Bu nedenle de evren- seldır. Bugun, Anadolumuzun dört bir yanında, en zor ko- şullarda bile çağdaş çocuklar, çağdaş genç kızlar eği- time katılarak gelecekte karar mekanizmalannda yer al- maya hazırlanıyoriar. "Su insanlar geri kalmıştır, gele- neksel toplumda kızlar okutulmaz" önyargısını köşe- mızden mınldanıpdurmayı bırakıp •7mece"yteyaptıra- bildiğimız her kız yurdu, bu söylemi yalanlarcasına anın- da dolup taşıyor. Kımse kırsal ınsanımızı küçümseme- sin, onlar "çağdaş"lığın mum ışığını bile görseler ko- şup gelir, yoksulluğun kısrtlamalanndan seve seve kur- tulmak isterler, yeter ki onlara bu güvenceyi verelim. Mustafa Kemal'ın aydınlattığı ve açtığı yol, "çağdaş düşünce"yi beyninde veyüreğındetaşıyan "çağdaş in- san "ların alçakgönüllülükle ve yoğun çalışmayla döşe- diği taşlarla ilerleyecek ve Türkıye Cumhuriyetımizi geleceğe, evrenselliğe taşıyacakttr. Kimsenin bundan kuşkusu olmasın! İngiliz bilim adamlari: Genetik hastalıkhın ana rahminde tedavi edebüiriz LO\DRA(AA)-Ingi- liz bilim adamlan, ana rahmindeki fetusa ilk 3 ayda uygulanacak gen tedavisiyle genetik has- talıklann önlenebilece- ğini öne sürdüler. Bir grup îngiliz birinı adamı, genetik hastahğı bulunan fetustan ilk 3 ay- da alınacak, kanda ser- best dolaşan kök hücre- lerin genlennın sağlıklı genlerle değiştırilmesiy- le, genetik hastahklann önüne geçilebileceğini savundu. Fetusun kök hücrelerinin kanda ser- best dolaşıyor olmasının bir avantaj oldugunu be- hrten bilim adamı Prof. MckFlsk, bu kök hücre- lerin fetustan alınıp la- boratuvar ortamında bo- zuk genlerin sağlıklıla- nyla değiştinldıkten son- ra yeni- den fetu- sa enjek- te edüebileceğini söyle- di. Prof. Fisk, ahnan hüc- relerin yahıızca ıç yapı- sında değişiklikyapılaca- ğı için fetusun bu hücre- leri yabancı kabul etme- yeceği ihtimannin de çok yüksek oldugunu belirt- ti. Prof. Fisk, bugüne ka- dar yapılan testlerin yüz- de 99'luk bir başanya işaret ettiğini ifade em'. Bilim çevreleri ise yön- temin uygulanabilmesi halinde, genetik köken- li pek çok hastahğın ön- lenebıleceğini kaydedi- yorlar. Ancak yöntemin yaygın olarak uygulana- bilmesi ıçın en az 5 yıl da- ha araştırmalann yapıl- ması gerektiği beürtili- yor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle