14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AOUSTOS2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR [email protected] 15 HAYATIN ÖTE YAKASI FERtDUN ANDAÇ Canetti'den hiçkopmadan ODAK NOKTASI Körleşme, bir dil, bir bilinç ışığı ta- şıyor Çağa,zamana, yitirdiğimiz her an'ın en küçük zerresine bir akkor gi- bi yansıyor. Yaşadığımız her günün sırnnı çözen, bize bizi anlatan; yaşa- nılan onca çelişik, girişik durumun, iletişimsizliğin, saflığın, yalınlığm, çüriimenin, yozlaşmanın, aldanışın ve aldatışın dılini kuran benzersiz bir yapıt. En bungun, en kederli, en se- vinçlı anlannızda bile gelip gelip si- zi bulan; darda, ışıksız, dilsiz, sözsüz kaldığınızda kapınızı yoklayan, pen- cerenizi aydınlatan bir söz anıtı. Her döneme, her çağa, her insana söyleyecek sözü olan bir yapıtın ku- ruluşunu, yazannın bunu yazma se- rüvenini her okuyuşta merak edersi- niz. Körleşme işte böylesi yapıtlar- dan. Bunu, öylesine derin meraklar içinde, onun yazıp tamamladığı üç ciltlik özyaşamöyküsünün farkında olmadanokudum.YıI: 1982'ydi. ÜI- kemizin derin bir 'körleşme'ye yö- neldiği, birçok alanda kötürümleşti- rildiği yıllann başlangıcıydı. Yaza- nn, sözünü ettiğim yaşamöyküsel ya- pıtlan henûz dilimize kazandınlma- mıştı. Körlüğün bütün anlamlannı içeren, insanın doğada ve evrende olabilece- ği, yaşayıp edebileceği her türlü du- rumun bir yansımasmı getiren inanıl- maz bir yapıtla yüz yüze gelince ür- pertici bir duyguyu yaşarsınız. 'Körleşme'yle sûren yolculuk Yakm zamanda, yeniden yeniden Canetti okumalanma döndüğümde; Körleşme'yle süren ilk yolculuğu- mun izlerinde gezindim epeyce. Soğuk ve yağmurlu bir günde, bir Istanbul dönüşündeyim gene. Adı gi- bi yeri yurdu da öyle olan Andınn'ın yolunu tutmuşum. Çehov'un Altıncı Koğuş'uyla baş başa kalacağım bir o- tel odasında soluk alıyorum. Her şey Çehov'u anlatan bir keder içinde. Ya- nan odun sobası, kasabanın ıssız çar- şısı, pastane, yağan yağmur, sokakla- rın dostu köpelder İcara bir acıyı an- latıyorduÇehov'labana. Gromov'un öyküsüne ise dayanılır gibi değildi. Hemen yanı başımda duran Canet- ti'nin Körleşme'sinde ise bundan da acı, bundan da aydınhk bir öykü du- ruyordu; henüz farkında değildim bu- nun, ne de Kien'in öyküsünün. Ertesi gün, Akçadağ'ın kıyısında- ki dağ köyüne ulaşacağım. Elim ara- da bir gidip gidip geldiği kült kitap Körleşme'nin yanına Flaubert'in Gönül ki Yetişmekte'sini de koymu- A,. cıysa acı, tasaysa tasa, kederse keder, iyimserlikse iyimserlik, yalınlıksa yalmlık, sevinçse sevinç, korkuysa korku... Hepsinin üzerine üzerine götürüyor beni. Yazı ve hayat adma ne anyorduysanız her birini ağdırmıştı 'Körleşme'ye, Canetti. Elimizden tutuyor bir bir gezindiriyordu o en izsiz uzsuz yerleri. Hem içtekine, hem de dıştakine benzersiz bir yolculuğa çıkanyordu bizi. şum. Nereye ulaşırsam ulaşayım çan- tam dizlerimde. 'Yangında ilk kur- tanlacak' gibi sıkı sıkı sanhnışım. Kınm kıyım günleri. Bir kentten bir diğerine kolayca gidemiyorsunuz. Hatta sokaklan, caddelen ve otobüs garajlannı değiştirmek zorundasınız. '12Eylül' askeri darbesinin gölgesı sarmış her bir yanı, korku kol geziyor. Kontrollerde her şey didik didik ara- nıyor. Çantamdaki kitaplarla ortaya çıkmam an meselesi. Öyle de oluyor, son mola yerinde. Sanp sarmalanıyor sorguya çekiliyorum ıssız birjandar- ma karakolunda. Yağmurdan kaçar- ken doluya tutuluyorum. Issız bir dağ köyü yolunda bunca kitabın ne işi vardı!? Aydınhk yüzlü bir asteğmen, bir ekmeği okşarcasına dokunuyor ki- taplara; Cansever'in o güzelim şıiri- ni anımsatan bir dizesini fısıldıyor ka- ranlığa sanki! Ya da ben öyle algılı- yorum onun bu sözlerini: 'Bütün günler yenileşir her bekleyişte.' Çe- hov, Canetti, Flaubert, ben, bir de o; dünyanın başkentinde buluşmuş gibi oluyoruz izbe karakolda. Sürgûnlûk, parçalanmışlık... 0 bungun geçen günün sonrasında dönüyorum Körleşme'ye. Acıysa acı, tasaysa tasa, kederse keder, iyimser- likse iyimserlik, yalınlıksa yalınlık, sevinçse sevinç, korkuysa korku... Hepsinin üzerine üzerine götürüyor beni. Yazı ve hayat adına ne anyor- duysanız her birini ağdırmıştı buraya, Canetti. Her ders zili arasında birkaç sayfa okumahydım yanımdaki yö- remdeki insanlara. Ama kim duyardı ki bu sesi! Ne içimizdeki karanlığın, ne de körleşmenin farkındaydık. Oy- sa, Canetti, elimizden tutuyor bir bir gezindiriyordu o en izsiz uzsuz yer- len. Hem içtekine, hem de dıştakine benzersiz bir yolculuğa çıkanyordu bizi. Sürgünlüğü, parçalanmışhğı, dil- ler/kültürler arası yolculuğu, Avru- pa'nın çözülme sürecine tamklık e- den belleğinin taşıyıcı ışığım getirip bu yapıtına yansıtmıştı. Bugün, Canettti'ye, onun sözünü ettiğim şu kitaplannm tümünü oku- duktan sonra döndüğümde; Körleş- me'yi neden yazdığını daha iyi anlı- yordum. Size de, önerim; ona doğru çıkacağınız yolculukta, öncelikle o üç ciltlik özyaşamöyküsüne yüzünü- zü dönmeniz. Körleşme'ye buradan varmalısınız. Hayatrn anlamının böy- lesi bir edebiyat başyapıhnda nasıl anlatılabildiğine şaşarak, hayranlıkla yol aldığınız için benzersiz bir duy- gudüşünce tufanına kapılacaksınız- dır. Hadi, bugün kendinize bu roma- nı armağan edin, şenlikli bir okuma yolculuğuna çıkın. Zamanın yitme- yen en sahici görünümünü onun sa- tırlan arasındabulacağınıza eminim! Canetti'den hiç kopmadan yaşayaca- ğınıza da... OKUMA ÖNERILERI *Elias Canetti: Payel Yayıncvi Canetti 'nin yapttlannm önemli bir bölümünü dilimize kazandırdı: Körleşme, Çev.: Ahmet Cemal, Aralık 1981, 546 s.; Kurtarûmış Dil: Bir Gençliğin Öyküsü, 1995, 333 s.; Kulaktakı Meşale: Bir Yaşamın Öyküsü, 1997, 343 s.; Gözlerin Oyunu, 2000, 318 s., Çev.: Şemsa Yeğin; Kulak Misafıri: ElliKarakter, Çev.: Ş. Yeğin, 1994; Sözcüklerin Bilinci, Çev.: A. Cemal, 1984, 294 s. Diğer yayınevlerince yayımlananlar ise şımlar: Kitle ve tktidar, Çev.: GülşatAygen, 1998, Aynntı Yay.; Marakes'te Sesler, Çev.: Kamuran Şipal, 1999, Cem Yay. 215 s.; İnsanın Süası, Çev.: A. Cemal, 1996, İyi Şeyler Yay, 124 s.; Öbür Dava: Kafka'nın Felice'ye Mektupları Üzerine, Çev.: K. Şipal, 1994, Cem Yay., 144 s. BELLEK KUTUSU "Benim kötümserüğim hiçbir zaman öfkeden bağımsız değildir. Ben, hep öfkelenen yazarlardanım. Kanıtlamak istediğim bir şeyyok, ama hep şiddetle inanınm ve inancımı yayarım. Acaba buyüzden midir StendhaVi gereksinmem? Stendhal'in özgüHüğünde ve insanlar için beslediği ölçüsüz sevgide kendimi buluyorum:" Canetti / Çev.: Ahmet Cemal Jürl bln çocuktan oluşuyordu Giffoni Film Festivali sona erdi Kültür Servisi - ttalya'nın Giffoni Valle Piana kentinde düzenlenen Giffoni Çocuk Filmleri Festivali'nin otuz ikincisi sonuçlandı. Festivalin, 12-14 yaş arası çocuklara yönelik "Özgür Uçan- lar" başlıklı ana bölümünde birincilik ödülü Nor- veçli Lars Berg'in "Scars" adh fılmine verildi. 15-19 yaş arası çocuklara yönelik "Avluya Bakan Pencere" başlıldı bölümde ödülü Alman Chris- toph Stark'ın "Julietta" adh filmi kazandı. Da- nimarkalı Hans Fabian Wullenweber ise "Catch That Girl" adh filmiyle, 8-11 yaş arası çocukla- ra yönelik "tlk Seyirler" bölümünün ödülünü al- dı. Festivale katılan yanşmacılann en ünlüsü olan Ken Loach ise "Avluya Bakan Pencere" bölü- münde yanşan filmi "Sweet Sixteen" ile festival- den ödülsüz döndü. Festivalin seçiciler kurulu 8- 19 yaş arası bin çocuktan oluşuyordu. "Özgür Uçanlar" bölümünün birincisi "S- cars" yaşamının en mutlu döneminde, kentin ho- key şampiyonu olan kardeşi Ole'nin kan kanseri olduğunu ve birkaç ay ömrü kaldığını öğrenen Viktor adh bir çocuğun öyküsünü anlatıyor. "Av- luya Bakan Pencere" bölümünün birincisi "Ju- lietta"nın konusu ise, Berlin'de yapılan "Aşk ge- çidi" adlı bir izlenceye katılmak için evden kaçan yeniyetme bir kızın öyküsü: Genç kız içkili ve uyuşturuculu bir gecenin sabahında tecavüze uğ- radığını ve bebek beklediğini anlar. "tlk seyirler" bölümünün birincisi olan "Catch That GirF'ün konusu da bir hastalık çevresinde dönüyor: Bu kez hasta olan, fihnin on iki yaşındaki kahrama- nı Ida'nın babasıdır. Festivalin sanat yönetmeni Oaudio Gubitosi basına verdiği bir demeçte, Londra'da birkaç yıl- dır yapılan Çocuk Filmleri Festivali'nin 'British Film Instirut'un tam desteğiyle düzenlendiğini, 32 yıldrr düzenlenen kendi festivallerinin ise, ben- zerlerinin en iyisi olduğu halde devletten hiç des- tek görmediğini belirtti. Festival yetkilileri, yal- nızca 1 milyar eski Italyan lireti ile düzenlenen bu yılki festivali yüz bin kişinin izlediğini, festivalin internet sitesine ise bir hafta içinde beş yüz bin gi- riş olduğunu bildirdiler. ENKA Vakfı'nın düzenlediği programda sezonun seçkin filmleri gösterilecek Açık havada sinema keyfîKültür Servisi- Enka Vakfı'nın düzenle- diği Kültür Programı, Enka Açık Hava Tiyat- rosu'nda gerçekleşecek yaz programı ile 29 Ağustos'a dek devam edecek. Sezonun seç- kin filmlerinin yer aldığı gösterimler saat 21.15'tebaşhyor. Bugün Enka Vakfı'nda yönetmenliğini Christopher Nolanın yaptığı senaryosu ve kurgusuyla son derece etkileyici ve sıradışı bir fıhn olan 'Akıl Defteri' (Memento) izle- nebilir. Guy Pearce,Carrie-Anne Moss, Joe Pantoliano, Mark Boone Junior, Stephen Tobolowsky, Jorja Fox, Harriot Sansom Harris'ın başrollerini paylaştıklan film Bu yılın Oscar Ödülleri'nde en iyi orijinal senar- yo ve en iyi kurgu dallannda aday olmuştu. 6 Ağustos Sah günü John Madden'in yö- netmenliğini yaptığı 'Yüzbaşı Corelü'nin Mandolini'(Captain Corellı's Mandolin) gösterilecek. Sicholas Cage, Penelope Cruz, John Hurt, Christian Bale, David Morissey ve Irene Papas'ın rol aldığı film- de Ikinci Dünya Savaşı' sırasında yaşanan bir aşk hikâyesi anlatıhyor. 8 Ağustos Perşembe günü 74. Oscar Ödül- leri'nde en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi uyarlama senaryo. en iyi yardımcı kadın oyuncu dallannda Oscar alan 'Akıl Oyunla- n ' (A Beautiful Mind) izlenebilir. John For- bes Nash Jr'ın yaşamöyküsünün anlatıldığı fılmin yönetmeni Ron Howard. Filmde Rus- sel Crowe, Ed Harris, Jennifer Connelly, Christopher Plummer. Paul Bettany, Adam Goldberg oynuyor. Maguire'dan romantik bir komedi 13 Ağustos Sah günü en çok satanlar lis- tesinde yer alan Helen Fieldingin aynı adh romanından uyarlanan 'Bridget Jones'un Günlüğü' (Bridget Jones's Diary) izlenebi- lir. Romantik bir komedi olan filrnin yönet- meni Sharon Maguire. Filmde Renee Zell- weger, Colin Firth, Hugh Grant, Gemma Jones ve Jim Broadbent rol alıyor. 15 Ağustos Perşembe günü Steven Spiel- berg'ın yönettığı, Henry Thomas, Drew Barrymore ve Dee VValIace Stoneun baş- rollerini paylaştığı E.T.'nin (Extra-Terrestri- al) yeni versiyonu izlenebilir. 20 Ağustos Sah günü bu yılki Oscar Ödül- leri'nde en iyi erkek oyuncu ödülünü Denzel VVashington'a kazandıran 'tlk Gün' (Tra- ining Day) izlenebilir. Antoine Fuqua'ın yö- nettiği filmde Denzel NVashington, Ethan Hawke, Scott Glenn, Tom Berenger, Cliff Curtis ve Harris Yulin oynuyor. 22 Ağustos Perşembe günü Steven Soder- berg'in yönettiği başrollerini George Clo- oney, Brad Pitt, Matt Damon, Andy Gar- cia, Julia Roberts ve Don Cheadle'ın pay- laştığı 'Ocean's Eleven' gösterilecek. 27 Ağustos Sah günü yönetmenliğini Ge- orge Lucas'ın yaptığı Star Wars serisinin ye- ni bölümü olan 'Star Wars Bölüm 2-Klon- lann Saldınsı' (Star Wars Episode 2-Attack of the Clones) izlenebilir. Görkemli özel efektleri, ilginç çekim teknikleri ve Londra Senfoni Orkestrası'nın müziğini seslendirdi- ği filmde Ewan McGregor, Natalie Port- man, Hayden Christensen, Ian McDiar- mid, Pernilla August, Jack Thompson, Christopher Lee, Samuel L. Jackson,Te- mura Morrison rol alıyor. 29 Ağustos Perşembe günü ise Avusturya- lı yönetmen Baz Luhrmann'ın yönettiği, başrollerini Ewan McGregor, Nicole Kid- man, John Leguizano, Jim Broadbent, Richard Roxburgh'un paylaştığı çağdaş ve görkemli bir müzıkal-komedi olan 'Kırmızı Değirmen' (Moulin Rouge) izlenebilir. Bilgi için (0 212 276 22 14-15) AHMET CEMAL Bu Yaz, Bizim Orası... Yazın en sıcak günlerinde, Moda'daki bir çatı ka- tının perdeleri kapatılmış salonunu dolduran genç- lere bakıyorum. Sıcağın rehavetinde başka binbir yerde olabilecek iken, her pazartesi buraya gelip felsefeyi ve sanatı tartışmayı seçen gençlere. On- lar varlıklarıyla, bilincin ve iradenin taşıyıcısı olan in- sanın yaşamın akışı içerisinde ancak seçimleriyle ve seçimleri ölçüsünde var olabildiğinin canlı ka- nıtları. Varolmanın başka biçimlerini de seçebilirlerdi. Örneğin, bir yaz mevsiminin ortalık yerinde, vakit- lerini böyle değerlendirmek yerine vakit öldür- me'nin kısır döngüsüne de kapılabilirlerdi -bir bil- genin dediği gibi, sanki vakit, her an zaten kendi- ni öldürmüyormuş gibi. Sanki vakrtlerin ölebilmesi için bizim de ayrıca çaba harcamamız gerekliymiş gibi. Ama hayır. Burayı, bizim "Dergâhı" dolduran -sa- yıları hiçbir zaman onun altına düşmeyen-, çeşitli ünıversitelerden gelme ya da yüksekögrenimlerini tamamlamış olan bu gençler, yaz sıcaklannda da düşünmeyi seçmek gibi, aslında ortamlarının şim- di'sine aykırı düşen, fakat o ortamın yann'mm tek güvencesi olabilecek bir yoldan yürümekteler. "Bizim oras/"nın bu dergâh niteliği yeni değil. Ay- nı mekân, şimdi iki yıla yaklaşmakta olan bir süre önce Stüdyo Drama'nm düşünsel temellerinin atıl- dığı, o zamanlar daha konservatuvar eğitimlerinin son yılında olan gençlerce kurulmuş bir tiyatro top- luluğunun emeklemeye başladığı mekândı. Zaman, hızlı aktı. "Bizim orası", oyunların kuramsal çalış- malarının yapıldığı, bu çalışmaların yazıya dökülüp krtaplaştığı bir atölyeye dönüştü. 0 zamanlar bu kadar kalabalık değildik. Ama, Stüdyo Drama'nm çıktığı yol boyunca çoğalacağı- mızdan da emindik. Şimdi dönüp geriye baktığım- da, yaşamımda -kendi geleceğım de dahil- belki de hiçbir şeyin geleceğinden bu kadar emin olma- dığımı görüyorum. Bugün bizi çoğattanlann bir bö- lümü, geçen yıl TAL'de başlatılan, ama sonra yan- da kesilen eğitim süreci sırasında tanıştığımız gençler. Onlar, çok kısa zamanda "bizim oras/"nın sakinlerıne dönüştip bizden oldular. Ama daha sonra, suya atılan bir taşın gittikçe büyüyen halka- ları gibi, başka düşünmek ısteyenlerı de getirdiler. "Bugünün büyük gerçekleri, dünün büyük düş- lerinin ürünüdür", der bir düşünür. Geride kalan i- ki yıl boyunca, böyle bir düşün gerçeğe dönüşme- sine tanıklık etmenin mutluluğunu yaşadım. Çıktığımız yolun bir dönemecinde, Prof. Dr. Is- mail Ersevim gibi bir bilginle ve bilgeyle karşılaş- mak, bizler için inanılmaz bir şans oldu. Stüdyo Drama'nm çatısı altındaki tiyatro araştırmaları biri- mini onun başkanlığında kurduk. Yıllarını Amerika Birleşik Devletleri'nin en ünlü üniversitelerinde ge- çiımiş olan bu katıksız bilim adamı, paha biçilmez birikimini yeni kurulan birimde ülkesinin gençleri- ne aktarmaya başlamakta bir an bile tereddüt et- medi. Şimdi bu birim, yürüttüğü bir araştırma pro- jesinin yanı sıra bir de sanat tarihini konu alan bir eğitim programını yürürlüğe koymanın hazıriıklan içersinde. Kısacası sıcak bir yaz, "bizim orada" çok yoğun çalışmalarla geçiyor. Pazartesi sabahları araştırma biriminin toplantısı var. Aynı gün, iki saatlik bir ara- dan sonra, bu kez artık Stüdyo Drama Çevresi di- ye adlandırdığımız bir başka birimimizde, gençler- le toplanıyoruz. Araştırma biriminin birkaç ayiık ça- lışması, iki kalın klasörü doldurdu. Şimdi buna bir de 'Çevre'deki gençlerin çalışmaları için açılan üçüncü bir klasör eklendi. Evet, bir zamanlar "bizim orası" yalnızca bir ti- yatro için yola çıkılan bir yerdi. Şimdi ise kabuk de- ğiştirip daha genel bir bağlama oturdu ve düşün- ce ile sanatın buluştuğu bir mekân olma özelliğini kazandı. Yoğunluğu nedeniyle bazen bize çok uzunmuş gibi görünen bu henüz kısa yolculuğu- muz boyunca hem katılanlar, hem de ayrılanlar ol- du. Ama sonuçta hep çoğaldık. "Yaşamın anlamından çok, kendisini sevmeyi öğ- renmekgerek", der Dostoyevski. Ben de Stüdyo Drama çatısı altındaki çoğalmaya baktıkça, yaşa- mın anlamını aramak yerine oluşturmanın gerçek anlamda yaşamak olduğuna inanıyorum... e posta: [email protected] acem20c hotmail.com Atatürk Müzesi'ne yeni pano • AIVKARA (ANKA) - Anıtkabir'de Atatürk Müzesi yeniden düzenlenerek Çanakkale ve Kurtuluş savaşlannı konu alan bir pano hazırlanıyor. Atatürk Müzesi'nin yeniden düzenlenmesini kapsayan projede, Kurtuluş ve Çanakkale savaşlannı konu alan resimler, pano haline getirilecek. Genelkurmay Başkanlığı Sanat Danışmanı Mehmet Özel tarafından yönetilen proje, Türk ressam Aydın Erkmen yönetiminde Türk, Azeri ve Rus ressamlar tarafindan hazırlanıyor. Pano dışında, Türk ressamlar tarafindan yapılan ve yine Çanakkale ve Kurtuluş savaşlannı konu alan tablolar da müzede yer alacak. Atatürk Müzesi'nde yer alacak pano ve tablolar, 26 Ağustos'tan itibaren ziyaretçilerin beğenisine sunulacak. BUGÜN • ŞÎLE ATATÜRK TİYATROSU'nda '16. Şile Bezi Kültür ve Sanat Şenliği' kapsamında Aysun Yıldız konseri. (0 216 712 12 75) • CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA TtYATROSU'nda 21 OO'de MFÖ konseri. (0 212 296 36 60) • ES'KANDİL USTALAR SAHNESİ'nde 21.OO'de Nükhet Ruacan (vokal), Neşet Ruacan (gitar) ve Imer Demirer (saksofon) konseri. (0 216 332 80 36) • ÎŞ SANAT'ta 'Sinema Şenliği' kapsamında 12.00, 14.15, 16.30 ve 19.00'da YVöngKar- Wai'nin yönetmenliğini yaptığı 'Aşk Zamanı*. (0 212 316 10 83) • BEYOĞLU StNEMASI'nda 12.15, 14.30, 16.45, 19.00 ve 21.15'te Paul McGugian'ın yönetmenliğini yaptığı 'Asit Evi'. (0 212 251 32 40)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle