Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2002 CUMARTESi
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
MUMTAZ SOYSAL
Niyet Tahlili
BELKİ "Bizim Derviş" hariç, bütün derviş-
lerin zikri neyse fikrj de odur.
Niyeti de.
Bu bakımdan, zikirlere bakıp niyetleri çıkar-
njak ciddi tahlil ister.
Orneğin, tam üyelik konusuyla Türkiye'nin
siyasal gündemini altüst eden Avrupa
Birliği'nin niyeti nedir? Daha doğrusu, o kuru-
luşta fiilen yürütme organı sayılan Avrupa Ko-
misyonu'nun niyeti ne? Bu konuda, Komis-
yon'un "genişlemesorumlusu"Günther Ver-
heugen'in zikrini tahlil etmek gerekmez mi?
Hele, sözleri Almanya'nın en ciddi haftalık ga-
zetesi olan Die Zeit'ca zikredilmişse.
Ne demiş geçen hafta sonu Herr Verhe-
ugen?
Aynenşöyle: "Türkiye, siyasi bir ödülalmak
için Kıbns sorunuyla ilgi/i olarak yeni bir tek-
lif getirebilir... Türkiye'yle üyelik müzakerele-
rinin kısa sürede başlaması da mümkündür...
Ancak bunun için önemli bazı şartlar mevcut
değil. Türkiye'deki anayasa değişiklikleri yü-
rürlüğe konmalıdır."
Nedense, yerfi medya bu sözlere pek fazla
önem ve yer vermedi; tahli/ine de gırişmedi. Oy-
sa mesaj ve niyet açık.
Mesaj, "Kıbns'la ilgiliyeni önerigetirin; şim-
dikiyetmez. Başkatürlü, siyasi ödün alamaz-
sınız"dır. Peki, yeni öneri yeterli olacak mı?
Asıl niyet ne?
Son cümlede beliren asıl niyet, yapılmış ve
yapılacak yasa, hatta anayasa değişiklikleri
ne olursa olsun, uygulamalan görmeden mü-
zakerelere "kısa sürede başlamamak"tır. Do-
layısıyla, hemen kaçan bir tren falan yok.
Öyleyse, Türk siyaset sahnesindeki bu te-
laş, bu seçim koşuşması niye?
Yanıt için, sahnedeki aktörlerin repliklerine,
yani zikirlerine bakmalı.
Hepsi, AB'ce "Kopenhag ölçütleri" diye is-
tenenler çevresinde dönüyor. Kim ne derse
desin, erken seçimin kampanyası bu tema et-
rafında sürdürüleceğe benzer: AB için yeterin-
ce çaba gösterenler göstermeyenler, erken
seçim kararını AB yasalarının önüne alanlar
almayanlar, hatta kaçmamış ve istasyondan da-
ha defalarca geçecek olan trenin kaçmasına
sebep olanlar olmayanlar...
Sanki birgenel seçimde platform tercihleri-
ne konu olacak başka sorun yokmuş, Türki-
ye hayatpahalılığı,yatınmsızlığı,işsizliği, tanm
çöküntüsü, bozuk gelir dağılımı olmayan bir ül-
keymiş gibi.
Sanki AB'ye tam üye olup olmamak bütün
bu sorunlann tek çözüm anahtarıymış ve san-
ki iki üç haftalık araya sıkıştırılacak yasa degi-
şiklikleriyle tam üyelik kapıları hemen açıla-
cakmış gibi.
Belki de, bütün çabalarına karşın dış reçe-
telere kapılıp ülke sorunlarını çözememiş bir
parlamenterler kadrosunun asıl niyeti, seçim-
de cezalandınlma korkusuyla, yanıltıcı bir AB
bahanesine sığınmaktan ibarettir.
Başbakan'ın Sağlık Sorunuyla Güncelleşen...
Yrd. Doy. Dr. Nilgün KÜÇÜKKARACA«.aff<p«
Üniversitesı Sosyal Hizmetler Y.O, Öğretim Üyesi
S
ayın Başbakan Bü-
lentEcevtt'inhastalı-
ğı ve dolayısı ile ya-
şanan ulaşılabilme
sorunlan ve hasta
haklan günlerdir aklunda olan
birkonu. Aslında hem ekonomi-
de hem de yönetimde bazı so-
runlara yol açan bu hastalık dö-
nemi engelli ve hasta kişiler için
önemli bir sorunun gündeme
getirilmesi ve dikkat çekilmesi
açısından da bir işleve sahip.
Hem de olumlu bir işlev... Has-
talık dövizi, borsayı, enflasyo-
nu, yönetimi ve pek çok başka
şeyi olumsuz etkilerken olum-
lu etkilediğini ya da etkilemesi-
ni düşündügüm konu, engeffi Id-
şflerin tophıma katalabüınesi açı-
sından karşılaştıklan ulaşılabt-
liıüksorunu'nun toplumun bü-
tün bireylerinin gözü önünde
yaşanması ve çözümlenmeye
çalışılmasıdır. Aynı zamanda
ahlaksal birkonu olarak da has-
ta haklannm gündeme getirilip
tartışılması, hem toplumun bu
konuda eğitilmesi hem de has-
talann ailelerinin ve sağlık ekip-
lerinin daha duyarlı duruma gel-
melerine yardımcı olunması için
uygun bir tartışma ortamı oluş-
maktadır.
Bu kadar hastalık, bu kadar
ekonomi yatınmı denilen para-
dan para kazananlaruı yaşadık-
ları sorunlar karşısında engelli-
Ierin ulaşılabilirliği ve hasta hak-
lannın önemsizliğini düşünen-
lere çok kısa bir not düşmek is-
tiyorum: Engellilerin ve ülke-
min hasta insanJannın büyük bir
çoğunluğunun zaten bu ekono-
mik araçlara yatınm yapmala-
rının mümkün olmadığını bili-
yoruz ve bu sorunlar içinde tüm
engellenen kişilerin ve tüm has-
talann haklannın gündeme ge-
tirilmesinin son derece güncel ol-
duğunu düşünüyorum. Parası
olmadan da haklan olduğunu
bilen kişilerle yannlannuz ve
demokrasimiz oluşacaktır.
Ulaşılabilirlik nedir? Neden
Sayın Başbakan için Cumhur-
başkanlığındakı toplatıda en az
merdivenli salon seçildi? Ne-
den hastanenin merdivenlerin-
den inerken sendeledi ve kemik-
leri rahatsız oldu. Televizyonda
bu sahneyi ilk izlerken içim yan-
dı ve aklıma ulaşılabilirliği hep
sorun olan insanlargeidı. anıla-
nm canlandı gözlerim doldu,
"Tutun Saym Karaoğlan'ışu an-
da çok zor durunıda. şu anda
çok hastaveçok engeflenhor" de-
dim.
Biz engellilerimizle ve hasta-
larımızla kentlerimizi, binalan-
mızı, otobüslerimizi, hastane-
lerimizin girişlerini ve koridor-
lannı, lokantalanmızı, kaldınm-
lanmızı, otoparklanmızı, deniz-
lerimizi, havalanmızı ve sulan-
mızı, güneşimizi paylaşmayı bil-
miyoruz. Ustelik bunu ögren-
meyi de istemiyoruz. Biz hasta-
lanmıza ve engellenen tüm va-
tandaşlanmıza evimizde olsa
canımızı verecek kadar bakanz,
ama toplumumuzu ve araçlan-
mızı ve bilgilerimizı, bilgi kay-
naklanmızı onlarla paylaşmak
üzere hazırlamayı ise "şu kadar
sornn varken" bakış açısı ile er-
telemekteyiz.
Birleşmiş Milletler, 20 Aralık
1993 tarihinde «Engeffiler İçin
Fırsat Eşrtüği Konusunda Stan-
dart Kuraflar
1
' başlıgı ile kap-
samlı bir haklar bildirgesini ka-
bul etmiştir. Bu çalışma 1975
yılında kabul edilen "Engeffi Fö-
şikrin Haklan Bildirçesi"ndeki
temel haklan daha aynnhlamak-
ta ve kapsamlı bir şekilde yeni-
den tanımlamaktadır. Bu metin
engelli kişilerin haklannı dört
ana başlıkta ele almaktadır (ve
bu metni okumak çok kolay ve
çok gereklidir). Birinci bölüm,
"EşitKaöhm tçin Ön KoşuBar"
ikinci bölüm *Eşit Kaöhm İçin
HedefAlanlar", üçüncü bölüm
"Yürütme Önlemleri" ve son
bölümde ise "Izteme Mekaniz-
maa''yeralmaktadır. Ulaşılabil-
me ise Eşit Katılım İçin Hedef
AJan başhğında yer almaktadır.
Bu başhğın kapsamında ise hem
fiziksel ulaşılabilirliğin hem de
bilgisel, teknolojik, kültürel ula-
şılabilirliğin sağlanması önem-
lidir. Ulaşılabilirlik özellikle in-
ternetin ve bilgi teknolojileri-
nin artması ile pek çok alanda
karşımıza çıkmaktadır. Ancak
bu yazı kapsamında engelli bi-
rey ve ailelerinin yaşadıklan fi-
ziksel sorunlann gündeme ge-
tirilmesi hedeflenmektedir.
Engellilerin haklannın savu-
nulması ve yeniden paylaşımcı
ve ortalıklara açık bir toplum
olabilmemiz için neler yapma-
mız gerekiyor? Ashnda yapıla-
caklar son derece basit. Ulaşı-
labilirlik açısından öncelikle eği-
tim ve engellilerin toplumsal ve
bireysel olarak istismarının ön-
lenmesi önemlidir. Engelliliğin
önlenmesi, önlenemeyen engel-
lilikler açısından kamu hizmet-
lerinin arttınlması, engellilerin
eğitiminin önemsenmesi ve bu
konuda halkın duyarlılığının art-
tınlması temel hedef olmalıdır.
Öncelikle bu toplumu hep bera-
ber oluşturduğumuz ve uzun ya
da kısa dönemli de olsa yaşana-
cak engellenmelerden dolayı
kendimizi yalnız duyumsamaya-
cağımız fiziksel önlemleri bu
yazı çerçevesinde sıralamak bel-
ki yapılacaklann nasıl kolay ol-
duğunu gösterecektir.
Yollanmız ve araçlanmız en-
gelli dostu olsun. Engelli dostu
kentlerimiz olsun. Kaldınmla-
nmızda tampalar olsun ve bir en-
gelli yardım almadan ve kimse-
ye bağımlı olmadan yürüyebil-
sin ya da aracını kullansın. En-
gellilerdüşünülmeden çok faz-
la alt ve üstgeçit yapılmasın. Bi-
nalanmızın içi engellilere göre
düzenlensin; giriş, çıkış, tuvalet,
kapılann genişliği, yerlerin kay-
gan olmaması vb. şekiller göz
önünde bulundurulsun. Lokan-
ta ya da cafeler engellilerin ra-
hatça yemek yiyebilecekleri bi-
çimde düzenlensin ve zihinsel
engellileri aileleri dışan çıkar-
sın. Bu çocuklarla yemek yiye-
lim ve onlar da güneşe gözleri
kamaşarak baksın. BalkonJar ve
diger alanlar engelli adayı oluş-
turmayacak şekilde yeniden
planlansın.
Kentlerimizde trafik ışıklan
seslendirilsin ve bazı yollarda
yayalar için trafik ışıklan ko-
nulsun; mağazalara ve alışveriş
mericezlerine giriş çıkış kolay
olsun, engelliler istedikleri gibi
hareket edebilsinler...
Engellilerin bilgiye ulaşma-
lan için öncelikle engelli okul-
lan arttınlsın ve okula gitme-
yen ve işe yerleştirilemeyen, ye-
tenekleri doğrultusunda toplum-
sal işbölümüne katılmayan ve
gereksinimleri doğrultusunda
toplumsal paylaşımdan pay ala-
mayan engelli kalmasın. Engel-
li nüfiısun genel nüfus içindeki
oranı hep abartılıyor, bu neden-
le birkaç yıl önce yapılan en-
gelli nüfus saptama çalışması-
nın sonuçlan açıklansın ya da en-
gelli nüfus için yeniden sayıla-
lım. Çünkü nüfusun yüzde onu
gibi çok büyük sayılarda engel-
li nüfiısumuzun olduğunu dü-
şünmüyorum. "Engelli nüfus
çok fazla, nasdokulyetiştiretim "
gibi sosyal adalet ve hukuka,
sosyal devlet anlayışına aykın
görüşlerin ortaya atılmasınakar-
şı çıkalım. Bunlan kim yapa-
cak?
Bir yabancı ülkeye gittiğimiz-
de engellilere sunulan hizmet-
lere bakıp içimiz burkulmasın.
Bu nedenle engellilerle ilgili si-
vil toplum örgütleri, yerel yöne-
timler, meslek elemanlan ve
meslek örgütleri, sendikalar, üni-
versiteler, gönüllüler, sosyal hiz-
met uzmanlan hep beraber ol-
mak gerekiyor. Sadece kamu
kurum ve kuruluşlanna bırakı-
lan insani ve vatandaşlık sorum-
luluklanmızı gerisin geriye üst-
lenip engellilerin haklannın sa-
vunulmasında ve onlann bu top-
luma etkin katılımlannın sağ-
lanması için birlikte çalışalım.
Engellinin topluma çıkması ve
gereksinimlerinin gündeme ge-
tirilmesi en önce kentlerimizin
yeniden düzenlenmesine yol aça-
caktır. Sayın Başbakanımızın
bu konudaİd yaşadıklaruıın top-
lum önünde tartışılması, bu so-
runu yaşayanlann çözümlerinin
en canlı örneği olacaktır.
Sayın Başbakan'a tekrar geç-
miş olsun der, ivedi iyileşmeler
diler ve hükümetin en kısa za-
manda engellilik ve ulaşılabi-
lirlik konusunda kentlerimizi
denetleyecek ve yeniden düzen-
Ieyecek kararlar almasını, uy-
gulamasını dilerim.
Bağımlı, Ödüncü, IMF'ci...
Sevgili Babamız,
dedemiz, eğitimci,
güzel insan
NURETTİN
KILIÇ'ı
ölümünün 1. yılında
özlemle anıyoruz.
YAKINLARI
Erol ERTUĞRUL
-£• çerisindebulunduğu-
I muzgünlerde,yalnız-
X ca ekonomik açıdan
değil, siyasal açıdan da sı-
kıntılar yaşıyoruz. Par-
lamentodaki siyasal par-
tiler ülkemizin sorunlan-
nı çözmek bir yana, uy-
guladıklan politikalaria,
ekonomik bağımsızlığı-
mızı yok etmekle kalma-
dılar, ulusumuzun siyasal
umutlannı dagerilettiler.
Politikaya ve politikacı-
ya duyulan güven hiç bu
kadar sarsılmamıştı.
Uzunca bir zamandan
Hukukçu Aydın Ataıürkçû Düşünce Derneği Başkanı
bu yana, ülkemiz
IMF'nin kararlanna gö-
re yönetiliyor. Çalışan-
lanmızın ücret artışlan,
üreticilerimizin taban fi-
yatlan, Uluslararası Pa-
ra Fonu'nun onayından
geçiyor. IMF'nin istemi
ile on iki bin işçinin da-
ha işinden çıkanlacağını
ve bu yolda IMF yetkili-
lerine söz verildiğini öğ-
reniyoruz. "BorçlarmiJ-
21 öderken bir yandan da
büyüyoruz, üretin) arö-
yor" biçimindeki açıkla-
malara, TOBB başkanın-
Birlik Medya
Fida Film
Fuji Film
Kampüs Medya
Mas Matbaacılık
Mimeray
Ofset Yapımevi
Promoshop
Reklam-lş
Sinefekt
TAV
TAYFA
THY
VVall
Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı,
9. Uluslararası fstanbul Caz Festivali
Servis Sponsorlan'na teşekkür ediyor.
I
dtıtt
İDFestıval Sponsoru Kurumsal Sponsorlar
KOpBANK MARMARA REMAVU
dan "Bu program üreti-
mi artürmaz" yanıtı ge-
Iiyor. Ve hepimiz biliyo-
ruz, göriiyoruz ki, bu dö-
nemde uygulanan politi-
ka, yalnızca "Kemerieri
sık, üretiche venne, çab-
şanlara verme, yatınm
yapma,büyume, borçla-
rou ve faizleriniöde" po-
litikasıdır.
Bu yönetimin, Sayın
Derviş aracılığı ile uygu-
ladığı politika, kredi adı
alnnda, borç al ve bunun-
la borçlan öde politika-
sıdır. Bu durum IMF po-
litikalannın özüdür. Dün-
yada IMF politikalan ile
kalkınmış ve kendisini
kurtarmış hiçbir ülke
yoktur. Bu uygulamala-
ra sıkı sıkıya bağlı Ar-
jantin'in en son ne duru-
ma geldiğini biliyoruz.
Ekonomik geleceğimiz
IMF'ye ve Sayın Der-
viş'e teslim edilmiştir. İki
yılı aşkın bir süredir uy-
gulanan bu politikalaria
hiçbiryere gitmediğimiz
ve gidemeyeceğimiz or-
tadadır. Bundan birkaç
ay önce Wall StreetJour-
nal gazetesinin "Türldye
IMF'nin eline bıralola-
mayacak kadar önemli
bir üJkedir" açıklaması
bile, bir çJcmaz sokakta
bulunduğumuzu açıkça
ortaya koyuyor.
Birkaç gün önce, Fran-
sa'nın ünlü gazetesi Le
Figaro'da çıkan bir yazı-
da. "Derviş,Amerika'nın
Iruva Aü" deniliyordu.
Şimdi, Türkiye'de bu po-
litikalan yıllardır uygu-
layan ve hükümette Sa-
yın Derviş 'le birlikte yer
alan Sayın Cem'in ve Sa-
yın Özkan'ın Yeni Tür-
îciye Partisi'nde buluş-
tuklarını görüyoruz. Ye-
ni oluşum adı ile ulusu-
muza sunulan bu girişim,
zaten DSP'de hüküm sü-
rüyordu. Ne oldu, nasıl
oldu da eskiler, bir gece-
de yeni adı altında orta-
ya çıknlar. Gerçek sorun-
lan görmeyen, sorunlann
üzerine gitmeyen ve po-
pülist yaklaşımlarla, yal-
nızca oy almak amacı ile
söylemlerde bulunanlar
nasıl umut olabilirler?..
Böyle davrananlann ül-
kemizi geçmişten bu ya-
na nerelere getirdiğini
çok iyi biliyoruz.
Yeni oluşum ya da Ye-
ni Türkiye Partisi adı al-
tında yapılan ilk açıkla-
malarda, "Liberal SoP,
"Inançlara saygıh bir ia-
jkfik", "Türbanaanlay^-
la bakmak" söylemleri,
gerçek yüzlerini ortaya
koyuyor.
Gerçek amaç, halkımı-
zı, bağımsız ve halka da-
yalı politikalaria aydm-
lanma devrimini tamam-
Jayarak çağdaş uygarlı-
ğın ötesine taşımak değil,
halkımızı kandırarak ik-
tidar olmaktır.
Nasıl, hem şeriatçı ve
hem de aydınlanmacı olu-
namazsa, hem liberal ve
hem de sol olunmaz. La-
iklik zaten, inançlara say-
gı duyarak aklı özgürleş-
tirmektir. Türban ise îs-
lamcı siyasal anlayışın
simgesidir. Bu söylem-
ler ne ölçüde doğru ve
içtendir?
Demokrasinin vazge-
çilmez unsurlan olan si-
yasal partiler, gerçekte
en az ortak noktalarda
buluşurlar. Bizim ülke-
mizde, en az ortak nok-
talar, Cumhuriyet ilkele-
ridir. Laik ve demokratik
düzendir. Bu noktalarda
buluştuktan sonra, doğal
olarak ülke sorunlan ko-
nusunda farklı yaklaşım-
larda bulunabilirler. Ve
seçmenler de bu farklı
çözüm önerilerine baka-
rak seçimlerini yaparlar.
Ancak, içerisinde bulun-
duğumuz dönemde, öy-
le görülüyor ki, CHP da-
hil, parlamentodaki tüm
siyasal partiler IMF po-
litikalannı, özelleştirme-
yi uygun görüyorlar. Ül-
ke sorunlannın çözümü
konusunda farklı ve ger-
çekçi çözüm önerileri bu-
lunmuyor.
öyle olduğu için de
tüm partiler, ne acı ki Ata-
türk'ün kurduğu parti de
Sayın Derviş'i almak is-
tiyor. Bu durum, bu par-
tilerin Sayın Derviş'in
uyguladıklanm ve uygu-
layacaklannı (ki bu poli-
tikalar, kapitülasyon po-
litikalandır) uygun gö-
rüyorlar. LTkemizin tam
bağımsızlığıru düşünme-
yen, ulusal egemenliği
önemsemeyen siyasal
partiler, ulusumuzun so-
runlannı nasıl çözebilir-
ler.
AB üyeliği için hertür-
lü ödünü vermeye hazır
siyasal partilernasıl umut
olabilirler?..
Bu ilan
Cumhuriyet Gazetesf nin
katkıiaryla yayınlanmıştır.
IZMtR a SULH HUKÜK MAHKEMESf
2001/1655
Davacı Neriman Sunar tarafından açılan veraset davasında verilen ara karan
geregi,
Sakarya ili, Sakarya merkez (1589) ilçesi, Kurtuluş Mah., Cilt No: 8, Hane
No: 607'de nüfusa kayıtlı Şevket ve Hafize Hatice'den olma, 1328 doğumlu,
19.11.2001 tarihinde vefat eden Cavit Sunar (Özmengi)'nin, ana, baba, büyük ana,
büyük baba ve onlann alt soylan yapılan araştırmaya ragmen tespit edilemedi-
ğinden, adı geçenin mirasçısı olanlann ilan tarihinden itibaren 1 yı] içinde mah-
kememize başvurmalan, M.K. 594. maddesi geregi duyurulur. 16.7.2002.
Basın: 45522
PENCERE
Sanığın Adı Yok!..
Murat Demirel önümüzdeki çarşamba günü
Istanbul Birinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde duruş-
maya çıkarılıyor...
Kim Murat Demirel?..
önemi yok!..
Bir sanıktır.
•
Sanık 28 Eylül 2000'de Ankara DGM'ce gözal-
tınaalınmış...
• 6 Ekim'de tutuklanmış..
• 5 Mayıs2001 'de Ankara'dan Istanbul'a, Kar-
tal Cezaevi'ne gönderilmiş...
• 31 Mayıs 2001 'de (8 ay sonra) ilk kez yargıç
karşısına çıkarılmış...
• 1 Mart 2002'de (sanık tutuklandıktan yakla-
şık 1.5 yıl sonra) mahkeme görevsizlik karanyla
dava dosyasını Istanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mah-
kemesi'ne göndermiş...
• Dosya 15 Mart 2002'de Istanbul 1. Ağır Ce-
za Mahkemesi'ne verilmiş...
• 27 Mart 2002'de mahkeme dosyayı 'görev-
sizlik' gerekçesiyle Yargıtay'a gönderme kararı
vermiş...
• 2 Mayıs 2002'de Yargıtay görevsizlik kararı-
nı yerinde görmeyerek dosyayı Istanbul 1. Ağır
Ceza Mahkemesi'ne iade etmiş...
• 28 Haziran 2002'de sanık ilk kez 'tabiihâkim'in
karşısına çıkabilmiş...
• Tutukluluk sürüyor..
önümüzdeki çarşamba günü (31 Temmuz 2002)
sanığın duruşması var; ama, adli tatil olduğundan
nöbetçi mahkeme davaya bakacak...
Peki, neyapacak?..
•
İki dram var bu davada...
• Sanığın dramı..
• Yargıcın dramı..
Sanığın dramı açık seçiktir:
Sanık yargılanamıyor!..
Tutuklandıktan 22 ay sonra 'tabiihâk/m'in kar-
şısına çıkabilen sanığın ikinci duruşması 'adli ta-
tit'e rastladı!.. Tutukevinde yattığı 660 günden bu
yana süregelen soru işaretinin çengeli sanığın
kafasında asılı kalmaktadır...
Yargıcın dramı belki daha acıklı...
Ülkemizde yargıçlık en onurlu meslek; ama,
hâkim cüppesi gün geçtikçe ağırlaşıyor...
Adalet perisinin karşısında mahcup olmamak
için çırpınan yargıçlarımız, bastıran ağır koşullar
altında eziliyorlar; yaşadıklan dram trajediye dö-
nüşüyor; yargı düzeninin çarklan yalnız sanığı de-
ğil, yargıcı da öğütmek üzerine dönüyor; deve yü-
küyle dosyayı sırtlamış, kadro ve altyapı yetersiz-
liğiyle, olumsuz koşullarla kuşatılmış, hayat sa-
vaşımının dalgalanyla boğuşan yargıç, çürüyen
devlet bürokrasisinin içinde kendini korumaya
çalışıyor...
Yargıç kâse-i fağfura dönüştü, bir dokun bin ah
dinle!.. Yargıç cüppesinin dışı seni beni, içi yar-
gıcı yakıyor; çünkü yargıcın da üstünde bir hâ-
kim var ki adı vicdandır!..
•
Bir davada sanığın kimliği önemli değildir...
Sanık sanıktır!..
Ne adı, ne sanı, ne rütbesi, ne konumu, ne iş-
lediği suç, ne de kimliği göz önüne alınır; tüm sa-
nıklar mahkeme önünde eşittirfer, ne bir fazla, ne
de bir eksik!.. Yargıç adalet terazisindeki eksi ile
artının tartısını hiçbir bilgisayann saptayamaya-
cağı bir duyarlılıkla ölçen kişinin ta kendisidir!..
• Tlm
ENGUSH CENTRE
L t n g u a g a S c h o c l
Genel ingiiızce Progrsmlan
Şırketler ve Kuruluşler için Ûzel ProQramlar
iş ingfoMSİ ProBramlan
T0EFL-IH.7B-FCE Sınavlanna Hazırt* Programlan
ÇocukJsr» Ûzsl Hafta içi Gündüz Yaz ProBi"amlan
Bire-bir İngffizce Eğitmeri
Ev Hammlanna ÛZBI Prcgrarrtar
Ûğrencilerimıze Ûcretsa Aktıvjteier
RunMll Od. No 92 M» Oumıbty bunbul
W: (021J) 22Î »1 B.M7W(3• 2<1 M 3*
SAHIBINDEN SATILIK ARSALAR
Çanta Cumhuriyet Mahallesinde
334/2 parsel - 524 m
2
343/2 parsel - 401 m
2
tel: (0212)2879680-81
KADIKÖY 2. SULH HÜKUK
MAHKEMESt'NDEN
Dosya No: 2002 186 Vesayet
Mahkememizce verilen i 1.06.2002 tarih ve
2002/186-531 E.K. sayılı ilamı ile Hüseyin ve Ayhan
ogfu 1952 D.'lu Barhan Kursar 4721 s. TMK'nin 405.
maddesi geregince vesayet altına ahnarak kendisine
Hakan Ömer Kurumahmutoğlu vasi tayin edilmiştir.
Keyfıyet ilan olunur. 27.06.2002
Basm: 44993