19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 TEMMUZ 2002 CUMARTESi OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] MUMTAZ SOYSAL Niyet Tahlili BELKİ "Bizim Derviş" hariç, bütün derviş- lerin zikri neyse fikrj de odur. Niyeti de. Bu bakımdan, zikirlere bakıp niyetleri çıkar- njak ciddi tahlil ister. Orneğin, tam üyelik konusuyla Türkiye'nin siyasal gündemini altüst eden Avrupa Birliği'nin niyeti nedir? Daha doğrusu, o kuru- luşta fiilen yürütme organı sayılan Avrupa Ko- misyonu'nun niyeti ne? Bu konuda, Komis- yon'un "genişlemesorumlusu"Günther Ver- heugen'in zikrini tahlil etmek gerekmez mi? Hele, sözleri Almanya'nın en ciddi haftalık ga- zetesi olan Die Zeit'ca zikredilmişse. Ne demiş geçen hafta sonu Herr Verhe- ugen? Aynenşöyle: "Türkiye, siyasi bir ödülalmak için Kıbns sorunuyla ilgi/i olarak yeni bir tek- lif getirebilir... Türkiye'yle üyelik müzakerele- rinin kısa sürede başlaması da mümkündür... Ancak bunun için önemli bazı şartlar mevcut değil. Türkiye'deki anayasa değişiklikleri yü- rürlüğe konmalıdır." Nedense, yerfi medya bu sözlere pek fazla önem ve yer vermedi; tahli/ine de gırişmedi. Oy- sa mesaj ve niyet açık. Mesaj, "Kıbns'la ilgiliyeni önerigetirin; şim- dikiyetmez. Başkatürlü, siyasi ödün alamaz- sınız"dır. Peki, yeni öneri yeterli olacak mı? Asıl niyet ne? Son cümlede beliren asıl niyet, yapılmış ve yapılacak yasa, hatta anayasa değişiklikleri ne olursa olsun, uygulamalan görmeden mü- zakerelere "kısa sürede başlamamak"tır. Do- layısıyla, hemen kaçan bir tren falan yok. Öyleyse, Türk siyaset sahnesindeki bu te- laş, bu seçim koşuşması niye? Yanıt için, sahnedeki aktörlerin repliklerine, yani zikirlerine bakmalı. Hepsi, AB'ce "Kopenhag ölçütleri" diye is- tenenler çevresinde dönüyor. Kim ne derse desin, erken seçimin kampanyası bu tema et- rafında sürdürüleceğe benzer: AB için yeterin- ce çaba gösterenler göstermeyenler, erken seçim kararını AB yasalarının önüne alanlar almayanlar, hatta kaçmamış ve istasyondan da- ha defalarca geçecek olan trenin kaçmasına sebep olanlar olmayanlar... Sanki birgenel seçimde platform tercihleri- ne konu olacak başka sorun yokmuş, Türki- ye hayatpahalılığı,yatınmsızlığı,işsizliği, tanm çöküntüsü, bozuk gelir dağılımı olmayan bir ül- keymiş gibi. Sanki AB'ye tam üye olup olmamak bütün bu sorunlann tek çözüm anahtarıymış ve san- ki iki üç haftalık araya sıkıştırılacak yasa degi- şiklikleriyle tam üyelik kapıları hemen açıla- cakmış gibi. Belki de, bütün çabalarına karşın dış reçe- telere kapılıp ülke sorunlarını çözememiş bir parlamenterler kadrosunun asıl niyeti, seçim- de cezalandınlma korkusuyla, yanıltıcı bir AB bahanesine sığınmaktan ibarettir. Başbakan'ın Sağlık Sorunuyla Güncelleşen... Yrd. Doy. Dr. Nilgün KÜÇÜKKARACA«.aff<p« Üniversitesı Sosyal Hizmetler Y.O, Öğretim Üyesi S ayın Başbakan Bü- lentEcevtt'inhastalı- ğı ve dolayısı ile ya- şanan ulaşılabilme sorunlan ve hasta haklan günlerdir aklunda olan birkonu. Aslında hem ekonomi- de hem de yönetimde bazı so- runlara yol açan bu hastalık dö- nemi engelli ve hasta kişiler için önemli bir sorunun gündeme getirilmesi ve dikkat çekilmesi açısından da bir işleve sahip. Hem de olumlu bir işlev... Has- talık dövizi, borsayı, enflasyo- nu, yönetimi ve pek çok başka şeyi olumsuz etkilerken olum- lu etkilediğini ya da etkilemesi- ni düşündügüm konu, engeffi Id- şflerin tophıma katalabüınesi açı- sından karşılaştıklan ulaşılabt- liıüksorunu'nun toplumun bü- tün bireylerinin gözü önünde yaşanması ve çözümlenmeye çalışılmasıdır. Aynı zamanda ahlaksal birkonu olarak da has- ta haklannm gündeme getirilip tartışılması, hem toplumun bu konuda eğitilmesi hem de has- talann ailelerinin ve sağlık ekip- lerinin daha duyarlı duruma gel- melerine yardımcı olunması için uygun bir tartışma ortamı oluş- maktadır. Bu kadar hastalık, bu kadar ekonomi yatınmı denilen para- dan para kazananlaruı yaşadık- ları sorunlar karşısında engelli- Ierin ulaşılabilirliği ve hasta hak- lannın önemsizliğini düşünen- lere çok kısa bir not düşmek is- tiyorum: Engellilerin ve ülke- min hasta insanJannın büyük bir çoğunluğunun zaten bu ekono- mik araçlara yatınm yapmala- rının mümkün olmadığını bili- yoruz ve bu sorunlar içinde tüm engellenen kişilerin ve tüm has- talann haklannın gündeme ge- tirilmesinin son derece güncel ol- duğunu düşünüyorum. Parası olmadan da haklan olduğunu bilen kişilerle yannlannuz ve demokrasimiz oluşacaktır. Ulaşılabilirlik nedir? Neden Sayın Başbakan için Cumhur- başkanlığındakı toplatıda en az merdivenli salon seçildi? Ne- den hastanenin merdivenlerin- den inerken sendeledi ve kemik- leri rahatsız oldu. Televizyonda bu sahneyi ilk izlerken içim yan- dı ve aklıma ulaşılabilirliği hep sorun olan insanlargeidı. anıla- nm canlandı gözlerim doldu, "Tutun Saym Karaoğlan'ışu an- da çok zor durunıda. şu anda çok hastaveçok engeflenhor" de- dim. Biz engellilerimizle ve hasta- larımızla kentlerimizi, binalan- mızı, otobüslerimizi, hastane- lerimizin girişlerini ve koridor- lannı, lokantalanmızı, kaldınm- lanmızı, otoparklanmızı, deniz- lerimizi, havalanmızı ve sulan- mızı, güneşimizi paylaşmayı bil- miyoruz. Ustelik bunu ögren- meyi de istemiyoruz. Biz hasta- lanmıza ve engellenen tüm va- tandaşlanmıza evimizde olsa canımızı verecek kadar bakanz, ama toplumumuzu ve araçlan- mızı ve bilgilerimizı, bilgi kay- naklanmızı onlarla paylaşmak üzere hazırlamayı ise "şu kadar sornn varken" bakış açısı ile er- telemekteyiz. Birleşmiş Milletler, 20 Aralık 1993 tarihinde «Engeffiler İçin Fırsat Eşrtüği Konusunda Stan- dart Kuraflar 1 ' başlıgı ile kap- samlı bir haklar bildirgesini ka- bul etmiştir. Bu çalışma 1975 yılında kabul edilen "Engeffi Fö- şikrin Haklan Bildirçesi"ndeki temel haklan daha aynnhlamak- ta ve kapsamlı bir şekilde yeni- den tanımlamaktadır. Bu metin engelli kişilerin haklannı dört ana başlıkta ele almaktadır (ve bu metni okumak çok kolay ve çok gereklidir). Birinci bölüm, "EşitKaöhm tçin Ön KoşuBar" ikinci bölüm *Eşit Kaöhm İçin HedefAlanlar", üçüncü bölüm "Yürütme Önlemleri" ve son bölümde ise "Izteme Mekaniz- maa''yeralmaktadır. Ulaşılabil- me ise Eşit Katılım İçin Hedef AJan başhğında yer almaktadır. Bu başhğın kapsamında ise hem fiziksel ulaşılabilirliğin hem de bilgisel, teknolojik, kültürel ula- şılabilirliğin sağlanması önem- lidir. Ulaşılabilirlik özellikle in- ternetin ve bilgi teknolojileri- nin artması ile pek çok alanda karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu yazı kapsamında engelli bi- rey ve ailelerinin yaşadıklan fi- ziksel sorunlann gündeme ge- tirilmesi hedeflenmektedir. Engellilerin haklannın savu- nulması ve yeniden paylaşımcı ve ortalıklara açık bir toplum olabilmemiz için neler yapma- mız gerekiyor? Ashnda yapıla- caklar son derece basit. Ulaşı- labilirlik açısından öncelikle eği- tim ve engellilerin toplumsal ve bireysel olarak istismarının ön- lenmesi önemlidir. Engelliliğin önlenmesi, önlenemeyen engel- lilikler açısından kamu hizmet- lerinin arttınlması, engellilerin eğitiminin önemsenmesi ve bu konuda halkın duyarlılığının art- tınlması temel hedef olmalıdır. Öncelikle bu toplumu hep bera- ber oluşturduğumuz ve uzun ya da kısa dönemli de olsa yaşana- cak engellenmelerden dolayı kendimizi yalnız duyumsamaya- cağımız fiziksel önlemleri bu yazı çerçevesinde sıralamak bel- ki yapılacaklann nasıl kolay ol- duğunu gösterecektir. Yollanmız ve araçlanmız en- gelli dostu olsun. Engelli dostu kentlerimiz olsun. Kaldınmla- nmızda tampalar olsun ve bir en- gelli yardım almadan ve kimse- ye bağımlı olmadan yürüyebil- sin ya da aracını kullansın. En- gellilerdüşünülmeden çok faz- la alt ve üstgeçit yapılmasın. Bi- nalanmızın içi engellilere göre düzenlensin; giriş, çıkış, tuvalet, kapılann genişliği, yerlerin kay- gan olmaması vb. şekiller göz önünde bulundurulsun. Lokan- ta ya da cafeler engellilerin ra- hatça yemek yiyebilecekleri bi- çimde düzenlensin ve zihinsel engellileri aileleri dışan çıkar- sın. Bu çocuklarla yemek yiye- lim ve onlar da güneşe gözleri kamaşarak baksın. BalkonJar ve diger alanlar engelli adayı oluş- turmayacak şekilde yeniden planlansın. Kentlerimizde trafik ışıklan seslendirilsin ve bazı yollarda yayalar için trafik ışıklan ko- nulsun; mağazalara ve alışveriş mericezlerine giriş çıkış kolay olsun, engelliler istedikleri gibi hareket edebilsinler... Engellilerin bilgiye ulaşma- lan için öncelikle engelli okul- lan arttınlsın ve okula gitme- yen ve işe yerleştirilemeyen, ye- tenekleri doğrultusunda toplum- sal işbölümüne katılmayan ve gereksinimleri doğrultusunda toplumsal paylaşımdan pay ala- mayan engelli kalmasın. Engel- li nüfiısun genel nüfus içindeki oranı hep abartılıyor, bu neden- le birkaç yıl önce yapılan en- gelli nüfus saptama çalışması- nın sonuçlan açıklansın ya da en- gelli nüfus için yeniden sayıla- lım. Çünkü nüfusun yüzde onu gibi çok büyük sayılarda engel- li nüfiısumuzun olduğunu dü- şünmüyorum. "Engelli nüfus çok fazla, nasdokulyetiştiretim " gibi sosyal adalet ve hukuka, sosyal devlet anlayışına aykın görüşlerin ortaya atılmasınakar- şı çıkalım. Bunlan kim yapa- cak? Bir yabancı ülkeye gittiğimiz- de engellilere sunulan hizmet- lere bakıp içimiz burkulmasın. Bu nedenle engellilerle ilgili si- vil toplum örgütleri, yerel yöne- timler, meslek elemanlan ve meslek örgütleri, sendikalar, üni- versiteler, gönüllüler, sosyal hiz- met uzmanlan hep beraber ol- mak gerekiyor. Sadece kamu kurum ve kuruluşlanna bırakı- lan insani ve vatandaşlık sorum- luluklanmızı gerisin geriye üst- lenip engellilerin haklannın sa- vunulmasında ve onlann bu top- luma etkin katılımlannın sağ- lanması için birlikte çalışalım. Engellinin topluma çıkması ve gereksinimlerinin gündeme ge- tirilmesi en önce kentlerimizin yeniden düzenlenmesine yol aça- caktır. Sayın Başbakanımızın bu konudaİd yaşadıklaruıın top- lum önünde tartışılması, bu so- runu yaşayanlann çözümlerinin en canlı örneği olacaktır. Sayın Başbakan'a tekrar geç- miş olsun der, ivedi iyileşmeler diler ve hükümetin en kısa za- manda engellilik ve ulaşılabi- lirlik konusunda kentlerimizi denetleyecek ve yeniden düzen- Ieyecek kararlar almasını, uy- gulamasını dilerim. Bağımlı, Ödüncü, IMF'ci... Sevgili Babamız, dedemiz, eğitimci, güzel insan NURETTİN KILIÇ'ı ölümünün 1. yılında özlemle anıyoruz. YAKINLARI Erol ERTUĞRUL -£• çerisindebulunduğu- I muzgünlerde,yalnız- X ca ekonomik açıdan değil, siyasal açıdan da sı- kıntılar yaşıyoruz. Par- lamentodaki siyasal par- tiler ülkemizin sorunlan- nı çözmek bir yana, uy- guladıklan politikalaria, ekonomik bağımsızlığı- mızı yok etmekle kalma- dılar, ulusumuzun siyasal umutlannı dagerilettiler. Politikaya ve politikacı- ya duyulan güven hiç bu kadar sarsılmamıştı. Uzunca bir zamandan Hukukçu Aydın Ataıürkçû Düşünce Derneği Başkanı bu yana, ülkemiz IMF'nin kararlanna gö- re yönetiliyor. Çalışan- lanmızın ücret artışlan, üreticilerimizin taban fi- yatlan, Uluslararası Pa- ra Fonu'nun onayından geçiyor. IMF'nin istemi ile on iki bin işçinin da- ha işinden çıkanlacağını ve bu yolda IMF yetkili- lerine söz verildiğini öğ- reniyoruz. "BorçlarmiJ- 21 öderken bir yandan da büyüyoruz, üretin) arö- yor" biçimindeki açıkla- malara, TOBB başkanın- Birlik Medya Fida Film Fuji Film Kampüs Medya Mas Matbaacılık Mimeray Ofset Yapımevi Promoshop Reklam-lş Sinefekt TAV TAYFA THY VVall Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı, 9. Uluslararası fstanbul Caz Festivali Servis Sponsorlan'na teşekkür ediyor. I dtıtt İDFestıval Sponsoru Kurumsal Sponsorlar KOpBANK MARMARA REMAVU dan "Bu program üreti- mi artürmaz" yanıtı ge- Iiyor. Ve hepimiz biliyo- ruz, göriiyoruz ki, bu dö- nemde uygulanan politi- ka, yalnızca "Kemerieri sık, üretiche venne, çab- şanlara verme, yatınm yapma,büyume, borçla- rou ve faizleriniöde" po- litikasıdır. Bu yönetimin, Sayın Derviş aracılığı ile uygu- ladığı politika, kredi adı alnnda, borç al ve bunun- la borçlan öde politika- sıdır. Bu durum IMF po- litikalannın özüdür. Dün- yada IMF politikalan ile kalkınmış ve kendisini kurtarmış hiçbir ülke yoktur. Bu uygulamala- ra sıkı sıkıya bağlı Ar- jantin'in en son ne duru- ma geldiğini biliyoruz. Ekonomik geleceğimiz IMF'ye ve Sayın Der- viş'e teslim edilmiştir. İki yılı aşkın bir süredir uy- gulanan bu politikalaria hiçbiryere gitmediğimiz ve gidemeyeceğimiz or- tadadır. Bundan birkaç ay önce Wall StreetJour- nal gazetesinin "Türldye IMF'nin eline bıralola- mayacak kadar önemli bir üJkedir" açıklaması bile, bir çJcmaz sokakta bulunduğumuzu açıkça ortaya koyuyor. Birkaç gün önce, Fran- sa'nın ünlü gazetesi Le Figaro'da çıkan bir yazı- da. "Derviş,Amerika'nın Iruva Aü" deniliyordu. Şimdi, Türkiye'de bu po- litikalan yıllardır uygu- layan ve hükümette Sa- yın Derviş 'le birlikte yer alan Sayın Cem'in ve Sa- yın Özkan'ın Yeni Tür- îciye Partisi'nde buluş- tuklarını görüyoruz. Ye- ni oluşum adı ile ulusu- muza sunulan bu girişim, zaten DSP'de hüküm sü- rüyordu. Ne oldu, nasıl oldu da eskiler, bir gece- de yeni adı altında orta- ya çıknlar. Gerçek sorun- lan görmeyen, sorunlann üzerine gitmeyen ve po- pülist yaklaşımlarla, yal- nızca oy almak amacı ile söylemlerde bulunanlar nasıl umut olabilirler?.. Böyle davrananlann ül- kemizi geçmişten bu ya- na nerelere getirdiğini çok iyi biliyoruz. Yeni oluşum ya da Ye- ni Türkiye Partisi adı al- tında yapılan ilk açıkla- malarda, "Liberal SoP, "Inançlara saygıh bir ia- jkfik", "Türbanaanlay^- la bakmak" söylemleri, gerçek yüzlerini ortaya koyuyor. Gerçek amaç, halkımı- zı, bağımsız ve halka da- yalı politikalaria aydm- lanma devrimini tamam- Jayarak çağdaş uygarlı- ğın ötesine taşımak değil, halkımızı kandırarak ik- tidar olmaktır. Nasıl, hem şeriatçı ve hem de aydınlanmacı olu- namazsa, hem liberal ve hem de sol olunmaz. La- iklik zaten, inançlara say- gı duyarak aklı özgürleş- tirmektir. Türban ise îs- lamcı siyasal anlayışın simgesidir. Bu söylem- ler ne ölçüde doğru ve içtendir? Demokrasinin vazge- çilmez unsurlan olan si- yasal partiler, gerçekte en az ortak noktalarda buluşurlar. Bizim ülke- mizde, en az ortak nok- talar, Cumhuriyet ilkele- ridir. Laik ve demokratik düzendir. Bu noktalarda buluştuktan sonra, doğal olarak ülke sorunlan ko- nusunda farklı yaklaşım- larda bulunabilirler. Ve seçmenler de bu farklı çözüm önerilerine baka- rak seçimlerini yaparlar. Ancak, içerisinde bulun- duğumuz dönemde, öy- le görülüyor ki, CHP da- hil, parlamentodaki tüm siyasal partiler IMF po- litikalannı, özelleştirme- yi uygun görüyorlar. Ül- ke sorunlannın çözümü konusunda farklı ve ger- çekçi çözüm önerileri bu- lunmuyor. öyle olduğu için de tüm partiler, ne acı ki Ata- türk'ün kurduğu parti de Sayın Derviş'i almak is- tiyor. Bu durum, bu par- tilerin Sayın Derviş'in uyguladıklanm ve uygu- layacaklannı (ki bu poli- tikalar, kapitülasyon po- litikalandır) uygun gö- rüyorlar. LTkemizin tam bağımsızlığıru düşünme- yen, ulusal egemenliği önemsemeyen siyasal partiler, ulusumuzun so- runlannı nasıl çözebilir- ler. AB üyeliği için hertür- lü ödünü vermeye hazır siyasal partilernasıl umut olabilirler?.. Bu ilan Cumhuriyet Gazetesf nin katkıiaryla yayınlanmıştır. IZMtR a SULH HUKÜK MAHKEMESf 2001/1655 Davacı Neriman Sunar tarafından açılan veraset davasında verilen ara karan geregi, Sakarya ili, Sakarya merkez (1589) ilçesi, Kurtuluş Mah., Cilt No: 8, Hane No: 607'de nüfusa kayıtlı Şevket ve Hafize Hatice'den olma, 1328 doğumlu, 19.11.2001 tarihinde vefat eden Cavit Sunar (Özmengi)'nin, ana, baba, büyük ana, büyük baba ve onlann alt soylan yapılan araştırmaya ragmen tespit edilemedi- ğinden, adı geçenin mirasçısı olanlann ilan tarihinden itibaren 1 yı] içinde mah- kememize başvurmalan, M.K. 594. maddesi geregi duyurulur. 16.7.2002. Basın: 45522 PENCERE Sanığın Adı Yok!.. Murat Demirel önümüzdeki çarşamba günü Istanbul Birinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde duruş- maya çıkarılıyor... Kim Murat Demirel?.. önemi yok!.. Bir sanıktır. • Sanık 28 Eylül 2000'de Ankara DGM'ce gözal- tınaalınmış... • 6 Ekim'de tutuklanmış.. • 5 Mayıs2001 'de Ankara'dan Istanbul'a, Kar- tal Cezaevi'ne gönderilmiş... • 31 Mayıs 2001 'de (8 ay sonra) ilk kez yargıç karşısına çıkarılmış... • 1 Mart 2002'de (sanık tutuklandıktan yakla- şık 1.5 yıl sonra) mahkeme görevsizlik karanyla dava dosyasını Istanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mah- kemesi'ne göndermiş... • Dosya 15 Mart 2002'de Istanbul 1. Ağır Ce- za Mahkemesi'ne verilmiş... • 27 Mart 2002'de mahkeme dosyayı 'görev- sizlik' gerekçesiyle Yargıtay'a gönderme kararı vermiş... • 2 Mayıs 2002'de Yargıtay görevsizlik kararı- nı yerinde görmeyerek dosyayı Istanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne iade etmiş... • 28 Haziran 2002'de sanık ilk kez 'tabiihâkim'in karşısına çıkabilmiş... • Tutukluluk sürüyor.. önümüzdeki çarşamba günü (31 Temmuz 2002) sanığın duruşması var; ama, adli tatil olduğundan nöbetçi mahkeme davaya bakacak... Peki, neyapacak?.. • İki dram var bu davada... • Sanığın dramı.. • Yargıcın dramı.. Sanığın dramı açık seçiktir: Sanık yargılanamıyor!.. Tutuklandıktan 22 ay sonra 'tabiihâk/m'in kar- şısına çıkabilen sanığın ikinci duruşması 'adli ta- tit'e rastladı!.. Tutukevinde yattığı 660 günden bu yana süregelen soru işaretinin çengeli sanığın kafasında asılı kalmaktadır... Yargıcın dramı belki daha acıklı... Ülkemizde yargıçlık en onurlu meslek; ama, hâkim cüppesi gün geçtikçe ağırlaşıyor... Adalet perisinin karşısında mahcup olmamak için çırpınan yargıçlarımız, bastıran ağır koşullar altında eziliyorlar; yaşadıklan dram trajediye dö- nüşüyor; yargı düzeninin çarklan yalnız sanığı de- ğil, yargıcı da öğütmek üzerine dönüyor; deve yü- küyle dosyayı sırtlamış, kadro ve altyapı yetersiz- liğiyle, olumsuz koşullarla kuşatılmış, hayat sa- vaşımının dalgalanyla boğuşan yargıç, çürüyen devlet bürokrasisinin içinde kendini korumaya çalışıyor... Yargıç kâse-i fağfura dönüştü, bir dokun bin ah dinle!.. Yargıç cüppesinin dışı seni beni, içi yar- gıcı yakıyor; çünkü yargıcın da üstünde bir hâ- kim var ki adı vicdandır!.. • Bir davada sanığın kimliği önemli değildir... Sanık sanıktır!.. Ne adı, ne sanı, ne rütbesi, ne konumu, ne iş- lediği suç, ne de kimliği göz önüne alınır; tüm sa- nıklar mahkeme önünde eşittirfer, ne bir fazla, ne de bir eksik!.. Yargıç adalet terazisindeki eksi ile artının tartısını hiçbir bilgisayann saptayamaya- cağı bir duyarlılıkla ölçen kişinin ta kendisidir!.. • Tlm ENGUSH CENTRE L t n g u a g a S c h o c l Genel ingiiızce Progrsmlan Şırketler ve Kuruluşler için Ûzel ProQramlar iş ingfoMSİ ProBramlan T0EFL-IH.7B-FCE Sınavlanna Hazırt* Programlan ÇocukJsr» Ûzsl Hafta içi Gündüz Yaz ProBi"amlan Bire-bir İngffizce Eğitmeri Ev Hammlanna ÛZBI Prcgrarrtar Ûğrencilerimıze Ûcretsa Aktıvjteier RunMll Od. No 92 M» Oumıbty bunbul W: (021J) 22Î »1 B.M7W(3• 2<1 M 3* SAHIBINDEN SATILIK ARSALAR Çanta Cumhuriyet Mahallesinde 334/2 parsel - 524 m 2 343/2 parsel - 401 m 2 tel: (0212)2879680-81 KADIKÖY 2. SULH HÜKUK MAHKEMESt'NDEN Dosya No: 2002 186 Vesayet Mahkememizce verilen i 1.06.2002 tarih ve 2002/186-531 E.K. sayılı ilamı ile Hüseyin ve Ayhan ogfu 1952 D.'lu Barhan Kursar 4721 s. TMK'nin 405. maddesi geregince vesayet altına ahnarak kendisine Hakan Ömer Kurumahmutoğlu vasi tayin edilmiştir. Keyfıyet ilan olunur. 27.06.2002 Basm: 44993
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle