Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 TEMMUZ 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Bektronik posta: de«zaojn©cumhuriyeLcom.tr 0.212£12 05 05 Faks: 0.212.S12
- IMF, 12 kişiyi işten
çıkartacakmış...
"Şuna55Okisidaha
eklevefim!"
Yeni
Demokratik Sol
Parti'den istrfa
edenler, kurdukları
partiye parti adı
vermediler; "Yeni
Türkiye" dediler...
Ismail Cem de, "Yeni
Türkiye Başkanı"
oldu... Bu durumda,
yenilik olsun diye
Bülent Ecevit'e "Eski
Türkiye Başbakanı"
diyebilirler!
Eski
Adında parti
sözcüğü yok ama
Siyasi Partiler
Yasası'na göre sonuçta
Yeni Türkiye Partisi...
Parti yeni, lakin adı
eski; Erkem Aiican'ın
1961'dekurduğu
partinin adı da Yeni
Türkiye ParrJsi'ydi ve
birkaç yılda siyaset
sahnesinden
çekilmişti.
Baba-kız
Yeni Türkiye
Partisi'nin amblemi
baba-kız... Partinin
gözü batıda ama baba
çömelmiş, kızına
doğuyu gösteriyor...
Amblemde anneye yer
verilmemiş... Rahşan
Hanım psikozu!
em Florida Üniversitesi'nde yüksek lisans
öğrencisi olarak eğitimini sürdürüyor ve hem
de Kaliforniya Üniversitesi'nde araştırma
asistanı olarak çalışıyorAylin Yılmaz... Ame-
rika'da okumak, çaJışmak, oturmak için tüm belgele-
ri tamam...
Aylin Yılmaz, arkadaşlanyla birlikte Amerikan sını-
rından yürüme mesafesindeki Meksika kenti Tiju-
ana'ya gidiyor... Kısa bir geziden sonra kaldığı kente
geri dönerken Amerikan gümrüğündeki görevli pasa-
portuna bakıyor ve bir başka görevliyi çağınp "speci-
al interest country" yani "özel ilgi ülkesi" diye mırılda-
nıyor...
Aylin Yılmaz'ı bir kenara alıyoriar; elinde liste bir ka-
dın geliyor ve "yes" diyor... Aylin Yılmaz, "Nedir bu özel
ülke listesi" diye soruyor... Görevli "Bize saldırabile-
cek ülke..." demeye kalmadan kadın görevli "Bunu
söylememiz gerekmiyor" diye adamı uyarıyor... Aylin
Yılmaz, "Bence de söylemeseniz iyi olur" diyor...
Ozel îlgi
Görevli, "Bizim kanunumuz, ne istersek yapanz" di-
ye sertçe çıkışıyor... Aylin Yılmaz, kapısında silahlı as-
ker ve polislerin beklediği bir odaya sokuluyor...
Duvara yaslanıp ayakta durması söyleniyor. Odada
20 kişi var... Kiminin yüzü duvara dönük, ayakları açık
üstleri aranıyor... Aylin Yılmaz, arama yapan görevliye
"Bunu Türkiye'deki bütün arkadaşlarıma anlataca-
ğım" diyor. "Görevli, "İyi olur anlat. Amerika'nın ne ol-
duğunu ögrensinler" diyor. Cep telefonu ile dışarıda
bekleyen Amerikalı arkadaşına haber vermek istiyor,
görevli izin vermiyor. Aylin Yılmaz'ı ayakkabılannın al-
tına kadar arıyorlar... Aylin Yılmaz kendini Nazi kam-
pında gibi hissediyor... Odaya başka biri giriyor, Aylin
Yılmaz'a "Adın ne. soyadın ne" diye birkaç kez bağı-
rıyor... Aylin Yılmaz anlıyor ki gözaltına alınmış...
Gozaıtı dört saat sürüyor...
Aylin Yılmaz'ın suçu Türkiye Cumhuriyeti pasapor-
tu taşımak, Türk vatandaşı olmak...
Dört saatin sonunda Aylin Yılmaz'ı odadan çıkartıp
başka bir sıraya sokuyorlar ve beklemesini söylüyor-
lar.
Adı okunuyor... Bir görevli elinde Aylin Yılmaz'ın pa-
saportu, "Türkiye ha" diyor... Aylin Yılmaz, "Sorun ne"
diyecek oluyor görevli, "Sen konuşmayacaksın. Ben
soru sorunca cevap vereceksin" diyor. Adam, "fede-
ral"miş... Aylin Yılmaz'dan aldığı bilgilerle, önündeki
kâğıdı dolduruyor; kilo, göz rengi, seç rengi, Ameri-
ka'ya gelmeden önce Türkiye'de ne iş yaptığı... Son-
ra Aylin Yılmaz'ın parmak izi alınıyor... Bütün panmak-
lannın... Tek tek... Sonra fotoğraflan çekiliyor... Fişle-
me tamamlanıyor... Aylin Yılmaz, kendi kendine,
"Amerika rüyasının cahil Amerikalılartarafından kâbu-
sa dönüştürülebileceğini ancak Amerika'ya gelince
anlıyorsunuz" diyor.
SESSlZSEDASIZ(l)
Yüksek Yerilim Hatt
erdincutku ' yahoo.com
Bu '"yeni oluşum" da eskidi.
Bize YENt BtR OLUŞUM gerek!
İLKSAN, aidatlap konusunu açıklıyor
Kısa adı İLKSAN olan llkokul Öğ- ^ L diği aidat toplamının yüzde 5Û'si, b)
retmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım
Sandığı'ndan açıklama geldi:
"İLKSAN bir vakıf değil adı üstünde
yardımlaşma sandığıdır. 4357 sayılı ya-
sa ile 1943 yılında kurulmuştur. Bu san-
dığın kurulabileceği ve aidat toplayabi-
leceği hakkında aynca Anayasa Mahke-
mesi'nin bir kararı da mevcuttur. San-
dığın toplam üye sayısı 240 bindir.
Üyelerden, ilerı sürüldüğü gibi brüt
maaşının yüzde 2'si oranında değil,
Emekli Sandığı'na esas matrahın yüz-
de 2'si oranında aidat kesilmektedir.
Üyelik kapsamı dışında bir göreve
atanan öğretmenlere koşullan doğrultu-
sunda aidatlan iade edilir.
Emekli olan üyeye, ileri sürülenin ak-
sine kesintilerinin 50 katı değil; a) öde-
#
son ödediği aidatın 100 ile çarpımının
tutan, c) son ödediği aidatın dört ka-
tının aidat ödeme yılı ile çarpımı top-
lamlarından oluşan miktar kadar emek-
lilik yardımı yapılır.
Emekli olan 25 yıllık bir öğretmen 3
milyar lira, 30 yıllık bir öğretmen 3.2 mil-
yar lira civarında emeklilik yardımı al-
maktadır.
Bu miktar, Emekli Sandığı'ndan alı-
nan emekli ikramiyesinin yaklaşık
1/3'üne karşılık gelmektedir. Emekli
Sandığı'na ödenen aidat ile sandığa
ödenen aidatın kıyaslanmasını ise siz-
lere bırakıyoruz.
Sandık bunun yanında evlilik, maluli-
yet, ölüm, doğal afet ve şehit yardımı
yapmaktadır."
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
llısu Yargılanacak
Siyasette halkın bilinçli ter-
cihini değil "medyanm boyah
gazlamasmı" arkalarına alarak
yanşa kalkan yeni particiler
arasında. Hasankeyf i yutacak
Dısu Barajını yapmaya niyet-
li "yüldenici adaylarT da var...
Ustelik bu "çifte" adaylık,
yani hem iktidara hem de tari-
hi yok etmeye adaylık, "AB da-
yatmalanna hayırJ" denilerek
neredeyse militanca bir "ulusal
çıkar" söylemiyle sürdürûlü-
yor...
Böylesi bir "profesyonel po-
ütikacıhk" karşısında hiç kim-
senin aklına ise asıl ulusal çı-
kann "tarihsel zengmüğinyaşa-
ülması" olduğu gelmiyor...
Geçmişin binlerce yıllık uy-
garhk birikimlerini sular altın-
da bırakacak bir yatırundan çı-
kar sağlamanın ise "yurtsever-
Blde" en ufak bir ilişkisinin bu-
lunmadığını bu "medyatik si-
yasetçflere" kimse anımsatmı-
yor...
'Çok ytizlü' tutumlaru.
Ya Anadolu insanının yaratı-
cılık ve akıl tarihi demek olan
Hasankeyf'leri "boğmaktan"
çekinmeyenlerin, aynı
insanlığın artık
yüz karası kabul
edilen "ölüm
cezasını da
hâlâ savuna-
bihneleri
arasındaki
"koşuöu-
ğa" ne de-
rnelı?..
Bunlar bir
yanda, hem yine
Hasankeyf'leri
"Avrupa Kültür Mira-
sı" sayan sözleşmelere imza
atıp. hem de llısu Barajı'nda
hâlâ inat edenlerin "AB miB-
tanhğı''(!) öbür yanda...
Hasankeyf ve siyaset, işte bu
-çok yüzhî" rutumlann tehdi-
iini yaşıyor... "Emeğinzengin-
ağiııi'' yansıtan kültürel mirası
le "tophunsaltarihinerdemfc-
-mi" taşıyan dürüst politikalar,
lynı çok yüzlü tutumlann tah-
ibatı altındalar...
Hukuk 'nöbet' başmda
Kamuoyu dünyamız, yaşa-
nın işte bu gibi gerçeklerini
sorgulamak yerine toplumu
•siyasal polemiklerle" oyala-
nayı yeğlese bile, neyse ki
"hukuk dünyamız" göz kırp-
nadan hâlâ uyanık durabili-
lot...
Bunun son bir örneği de Da-
ııştay 10. Dairesi ve 6. Daire-
d'nin "Müşterek Kunıhı"nda
)4.06.2002 tarih ve 2002/1880
:sas no. ile alınan yine Hasan-
ceyf konusundaki "yüksek
argı karan~"
Tüm yargıçlann "oybiriiğiy-
Ie" aldıkları karar. tarihimizi
sular altında bırakacak inşaat
sözleşmesinin iptalini isteyen
"vatandaşlarm" bu konuda da-
va açma ehliyetinin olmadığı-
na hükmeden Idare Mahkeme-
si karannı "hukuka aykm" bu-
larak durduruyor.
Böylece, iktidardakiler ve
hem iktidara hem de baraj in-
şaatına aday olan partilerle bir-
likte GAP idaresi, DSÎ uzman-
lan, hatta kimi bilim adamlan
ne derlerse desinler, bir vatan-
daşımızın "bu proje uhısal ve
toplumsal çıkarlanmıza ay kı-
ndır" şeklındeki itirazının
">iırtta^ık hakkı" olduğu bir
kez daha "içtihatiara" kazandı-
nlıyor...
Seçime doğru mahkeme^.
Aynı zamanda avııkat olan
Murat Cano, işte bu anlayışa
güvenerek önceki yıl Diyarba-
kır Idare Mahkemesi'nde dava
açmış; "Hasankeyf igözdençt-
karan baraj projesi ile bunun
yapmuna ait yabancı şirkeüer
topluhığuyla imzalanan kont-
ratuı tarihsel ve kültürel mira-
sın korunmasıyia Ugüi
ulusal ve uluslara-
rası hukuk ku-
raflanna ay-
kın olduk-
lan gerek-
çesiyle
durdurul-
HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ gulgec2a hotmail.com
KİM KİME DUMDUMA BEHİÇ AK * behicakio turk.net
masını ve
iptaBnL.'"
istemişri.
Diyarbakır
Idare Mahke-
mesi, 20.11.2002
tarih ve 1006 sayılı
karannda; "davacmm kişisel
zaran ohnadığı'' gerekçesiyle
davayı reddetmişti...
işte bu anlayışın Danıştay
karanyla "geçeraz" kılınması
sadece "vatandaşhk hakkmı"
güvenceye almıyor...
Aynı kararda; "davaya konu
olan hususlarm" da Idare Mah-
kemesi"nce dikkate alınması
vurgulanarak bir anlamda
"Hasankeyfi yok edecekişlem-
lerin hukuk açtsmdan da sorgu-
lanması" gerektiği hükme bağ-
lanıyor...
Şimdi ülkemiz yeni bir "se-
çim süred" yaşarken Diyarba-
kır Idare Mahkemesi'nde "ta-
rih ve kültür düşmanlığı" yar-
gılanacak...
Sonuç ne olursa olsun, bir
yandan "ulusal mahkemeteri-
mizde" bu dava sürerken öbür
yandan aynı tarih düşmanlığın-
dan rant bekleyenlerin "ulusal
çıkarlan savunma" söylemiy-
le halktan oy istemeleri ise aca-
ba kimin umurunda olacak?
Oekincua cumhuriyetcom.tr.
ÇİZGtLİK KÂMtL MASARACI
HARBİ SEMtHPOROY semihporoy(â yahoo.com
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 24 Temmuz
$3 rormdok, rtrk*ft HmricMJt
Yekili Ismet P*fa LOZAN ANTLASMASl/MZALANDI..
t323"rs BU6ÜH, LOZAN ANTlAŞVİASl İSYİÇEE'DE İM-
VMIP/.TÛUOre'NİN KUKTVLUÇSAVAŞİNOA KA-
•ZAN0IİI ASHB& ZAPBK, Su ANTLAŞMAYIA ElDE
"I EPİLEfJ &X>MOMİ)C V£ POÜriK SAS/MS/ZUKJA
gÜTVNLBÇİYOePU. BAT7L/ P£ISL£7Z£/£/tJ TEU-
SİLCİLEHİtCAgŞISlNOA^-njRJC TEMSİLCl İS-
M£T F*ŞA (JHÖNÜ), ÖPÜN VE&MEMEZ 'ÇW
UÜCADşELE £TTİ. SEVK ANTLAŞMASI'fijl HÜ-
KÜMSÜ2. SlKAJ&N YENİ MADDEL&Şe GÖIZE;
MUSUL VE HATAY CMŞtNPA ŞİMPIKJ StHlRLAIZ
ONAYlAUIYOIZ, KAPİTÜLASYOSUAZ KALDIRt-
UYOR.,AZlNL-imJtet PEME71EME HAKKt
' TÜIVLİYE'yE &IRAKIUYO2DU. BOSAZLA*
İSE SİUU4TAU AM/A/O/ie/L/yOG ULUSUMS
Ü j
PANO
DENtZ KAVUKÇUOGLU
Deniz Kavukçuoğlu yıllık izninin bir bölü-
münü kullandığından yazılarına bir süre ara
vermiştir.
GÖRÜŞ
DENİZ BANOGLU
Hayal EdiyorumL.
Ülkelerin yaşam koşullannı ya da lyilerıni kötülerini kıyas-
layarak içınde yetiştiğimiz toplum ve insanları adına birta-
kım sonuçlar çıkarmanın ya da yargıda bulunmanın genel-
de her zaman doğoı olmadığını düşünüyorum. Oysa bu,
bizım toplumumuz aydınlan tarafından sıkça yapılır. Yapı-
lırken de çokça nesnel davranılmaz.
Federal Almanya'nın Berlin'deki Basın-Yayın ve Enfor-
masyon Müdürlüğü işbirliğıyle Frankfurt'ta yayımlanan
"Deutschland" adındaki, (aynı dergi Almanya adı altında
Türkçe de çıkıyor) bu ülkenin toplum. kültür, ekonomi, bi-
lim ve siyaset alanındaki yenilıklerini ya da gelışmelennı ak-
taran tanıtım amaçlı derginın son sayısındaki veriler, beni
ıster istemez ülkem adına bir hayaller dünyasına sürükle-
di.Avrupa Birlığı'nın neredeyse siyah-beyaz çizgisinde tar-
tışıkJığı.kımin neyi, ne için, neye dayanarak, nasıl, kimin ve
neyin yararına söylediğinin oldukça karmaşık bir tablo ile
kamuoyuna yansıtıldığı ve bılir bilmez herkesin bu konu-
nun ıçinde erıyip kayboiduğu bir noktada, o ülkenin koşul-
lanyla bızimkileri kıyaslamak değil ama, bu dergıde Alman-
ya için verilen birtakım ilginç ipuçlannın, geleceğin Türki-
yesi'ne beslenen hayallerle pek bir örtüştüğünü düşündü-
ğümden bu yazıyı kaleme aldım.
Dergi, "Bilinmeyen Almanya" manşeti altında, ülkenin
nedenli bilindiğini okurları arasında bilmecelı soru biçımiy-
le irdeliyor. Bu ülkenin sorunları, sıkıntıları, kendine göre si-
yasi ve ekonomik çıkmazlan yok mu? Kuşkusuz ve elbet-
te var, ama bızı ilgilendiren. hayallerımizi iteleyen doğaldır
ki bu olumlu bilgiler. İşte veriler:
• Almanya'da 4570 müze var. bunun 462'si sanat mü-
zesi (Kültür Bakanlığı Anrtlar ve Muzeler Genel Müdürlü-
ğu'nun bastırdığı son katalogdaTürkiye'nın müzezengin-
liği, yabancılara 198 müze ile tanrtılıyor).
• Ingıltere ve Çin'den sonra yılda en çok kıtap basımın-
da, yılda 83 bın kitapla Almanya üçüncü sırada yer alıyor.
En çok kitap okuma yaşı ise 14-19.
• Almanlann internette en çok satın aldıklan ürün kitap
(deterjan degil).
• Almanlar boş zamanlannda en çok müzik dinlıyor (Te-
levızyon seyretmek ya da arkadaşları ile buluşmak yerine.
Bizde iki eylem birarada yapılıyor: Kahvede arkadaşlan ile
buluşan erkeklerimiz tetevizyon da seyrediyor).
• Almanya'da 11 bin vakıf var. Bu vakıflar yılda 20 mıl-
yar Euro ile ülkenin toplumsal, bilimsel ve kültürel alanda-
ki projelerine destek veriyor. Sadece geçen yıl 1000 vakrf
kurulmuş.
• Avrupa'da en çok bağış gelirı olan ülke Almanya.. Al-
manlar yılda ortalama 4-5 milyon Euro'yu sosyal yardım
amacı için harcıyorlar. Sadece UNICEF'in Almanya Komi-
tesı 2000 yılında 78 milyon Euro bağış toplamış.
• Sanat ve kültüre kamu harcamalanndan en büyük pay
2 milyon 810 bın Euro ile tiyatro. meslek orkestralan, koro
ve diğer müzik eğitimine ayrılmış. Tarihi anıtların koaınma-
sı, sergi, galeri ve müzelere de yaklaşık 1 milyon 400 bin
Euro ile destek veriliyor. (Türkiye'de bütçenin kültür-sanat
payı?..)
• 1999-2000 sanat sezonunda opera ve baleyi 6 milyon
100 bin, tıyatroyu 5 milyon 600 bin kişi, operet müzikalle-
ri ve konserleri 4 milyon, çocuk ve gençlik kültür etkinlik-
lerini 2 milyon 500 bin kişi izlemiş.
• Üniversitelerde öğrenci harcı alınmıyor. Sadece sö-
mestr katkısı için yılda cüzi bir para ödeniyor. (YÖK'ün dik-
katine!..)
• Almanya'da en çok bisiklet kullanılıyor (motosiklet ve
araba yerine - bizde hadi bisiklet yolu yok diyelim, iki adım-
lık uzaklığa alışveriş ıçın tabanlarını değil de arabalannı kul-
lananlara duyurulur).
• En çok tüketilen meşrubat bira değil kahve (Türk kah-
vesi tüketimi ne kadar?)...
Evet bu venleri sıraladıktan sonra, Avrupa Birliği'ne gir-
mekletopyekûn "toplumsaldeğışimi" yapmaya hazırianan
Türkiye için (kı bu toplumsal müthiş değişikliği Türkiye, el-
de avuçta, sırtta-baldırda, cepte-kasada hiçbir şeyi yok-
ken gerçekleştirmış, ama ne yazık kı bu gerçekleştirdikle-
rinı de Demokrat Parti iktidarı ve sonrası tek tek elden çı-
karmıştı.. Anımsatmaya gerek yok (ilgilenenler bilir) hayal-
lerimi dızginlemek ne mümkün! Almanya'daki bu verilerin
bir gün güzel ülkemizde gerçekleşeceğinı umut etmenin de
ötesinde. ömeğin gelişmiş otoyolları kadar, Edırne'den Ar-
dahan'a modern, çağdaş, hızlı trenlerle donatıldığını hayal
ediyorum. Üç yani denızlerle çevrili, toprakaltı zengini bu
kara-deniz ülkesinin, örneğın Avrupa'da hatta dünya de-
nızlerinde bir sivil deniz gücü oluşturabileceğini hayal edi-
yorum. Ömeğin Avrupa Birliği'nin bir üyesi olarak Türki-
ye'de, devlet-hükümet-kamu ilişkilerinde ahbap-çavuş kö-
tü alışkanlığının artık geçmişin kara sayfalarına gömülece-
ğıne inanmak istiyorum. Örneğin ulusa hizmet etmenin, si-
yasal iktidar ve maddi çıkar hırsına galebe çalacak bir zi-
hınsel ve moral dönüşümün gerçekleştiğine, en azından şu
günlerı yaşayan şanssız genç kuşağın tanık olmasım ha-
yal ediyorum. Ne demişler, hayal etmek elde etmenin ya-
nsıdır... Şimdilerde iktidar saflarında oluşan "yeni oluşu-
mun" hızlı ve umut veren başlangıcı belki bu hayallerin de
başlangıç noktası olabilir... Ülkemiz için umut ve hayal et-
menin dışında elımizde başka bir şey kaldı mı ki?
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3SOLDANSAĞA:
1/ Seyrek ta-
neli ve kırmı-
zı benekli bir
üzüm cinsi. 2/
Eski Mısırlı-
lann kutsal
saydıklan
öküz... Mak-
sat. 3/ Lib-
ya'nın plaka
işareti... tpek-
ten, sanmtırak
dallı nakışlar-
la işlenmiş bir rür be-
yaz kumaş. 4/ tstem-
li kas hareketlerinde
düzensizliğe yol açan
eşgüdüm bozuklu-
ğu... Bağışlama. 5/
Arapça eylem çatısı-
nı konu edinen bilim
ve kitap... tyi, güzel,
hoş. 6/ Tarihöncesi
dönemlerde ölülerin
dizleri karınlanna çekik olarak gömülmesine veri-
len ad. 7/Avustralya.'da yaşayan ve "keseüayı" da de-
nilen hayvan... Tanntarumaz. 8/Yerindelik, yanıl-
mazlık. 9/Hıristiyanlann büyük perhizden önce dü-
zenledikleri eğlence.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Ikiyuzlü, kaypak. 2/ tradesizlikten ileri gelen sü-
rekli cansızlık... Göçebelerin konak yeri. 3/Güney
Amerika'nuı tatlı sulannda yaşayan çok yırtıcı bir
balık. 4/Sahip... Porselen yapımında kullanılan bir
çeşit beyaz ve gevTek kil. 5/Iskambilde bir kâğıt...
Değerli eşya saklamaya yarar çelik dolap. 6/ Kınk
kemikleri yerinde tutmak için kullanılan düz levha...
Tuzağa düşürülen şey. II " — Güler": Fotoğrafçı-
mız... Tekerlekli kara taşıtı. 8/ Eskiden Filistin top-
raklanna verilen ad... "Zülfünden bir — versene /
Koklayayım gül yerine" (Karacaoğlan). 9/ Yetişir
miktarda olma, yetme.