Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SA'FA CUMHURİYET 24 TEMMUZ 2002 ÇARŞAMBA
14 KULTUR kuttur(2cumhuriyet.com.tr
Atilla ^tasoy'a göre sözün, bestenin, düzenlemenin ve şarkıcmm uyumu önemli DEFNE GÖLGESI
Ifeteneğe olanak tanınmalıAiÇATEZER
Beş yıldır solo alt>üm çıkarmayan yılla-
ru suıatçısı Atilla .-^tasoyun 'Biraz' adlı
abünü Oncü Prodîiksiyon etiketiyle mü-
zit rrarketlerde yerijaı aldı. Prodüktörlüğü-
nLkendisinhmüztic yönetmeniiğınıiseSe-
lirn Çaldıran ın üstlendigi albüm. 'Haber-
ler*, 'Ditenci'.'KurtıaJamazsııı' gibi klasik-
leşmış parçalannın v-eni düzenlemelerinin
yaıı jıra iki Türk sauat müziği yorumu \ e
yeai calışmalanndan oluşuyor.
- AJbümünüzün oltışum aşamalan nasıl
ş
ATTLLA ATASO** - Oncelikle Selim
Çaldran ıle albümün formatını belirledik.
Saiuıede seslendirdiğ:rn gibi farkJı türler-
de parçalardan 'biraz olsun' anlaırunda bir
albiirr. çıkarmak istediğımı söyleyince böy-
le bır konsept oluştu AJbüm zaman za-
man değişikliklere uğrayarak bir buçuk
yıllık bir çalışma sonucunda tamamlandı.
Her türüen 'biraz'...
- Cerçekten, bu albümde çok farklı mü-
zik türlerini yorumlanıtşsınız_.
ATASOY- Yı llardı r müziğin merdiven-
lerinde bir çeşit gezgin gibiyım. Müziğe baş-
ladığımdan beri hayatırnda var olan Türk
sanat müziğini ve diger renkleri çalışma-
ya yansıtmak istedım Albümde eski ve
yenı parçalanmın yanı sıra Türk müziği-
mizin duayenlerinden .\rif Sami Toker ile
Alaettin Şensoy'un iki ünlü eserini de yo-
rumladım. Sahnede Ingilizce, Fransızca
şarkılar, Türk sanat müziği, türkü moder-
nizasyonlanmı söylüyorum. Buçalışmada
hepsine biraz biraz yer verdik. O yüzden
albüme 'Biraz' adını koydum. Aynca, al-
bümün CD sinde 'Biraz' adlı birdemo şar-
lam da var. Belki bir sonraki albümde onun
orkestral formunu seslendirebilirim.
- Daha önceki albümlerinizde deTürksa-
nat müziği parçalannı yorumlamıştuuz...
ATASOY'- Türk müzığine çocukluğum-
dan ben ilgı duyanm. Ankara Radyosu'ndan
lanse edilen biri olarak Türk müziği usu-
lü ve üslubu içinde yeriştım. O yıllarda de-
netim kurallan ve piyasa koşullan çok fark-
Iıydı. Daha sonra bestecilikle birlikte ken-
di melodi zengınliklerimizden faydalana-
rak daha kişilikli sentezlere ulaşmak ama-
cıyla popa yöneldım.
- Albümünüzde eski şarkılannızın yeni uyar-
lamalan da bulunuyor.
ATASOY - Albüm çalışmasına başladığımız
dönemde Selim Çaldıran, 'Haberler','Kurtula-
mazsın', 'Dilenci' gibi şarkılanmın yeniden gü-
B eş yıl aradan sonra Öncü Production etiketiyle 'Biraz' adlı bir albüm
çıkaran Atilla Atasoy, "Bu albümle hem eski eksiklerimi tamamladım,
hem de yeni şarkılarla ortaya çıktım. Öldükten sonra arkamda doğru bir
belge bırakmanın gönül rahatlığı içindeyim" dedi.
dı, ama hayata geçiremedık. Sponsor aksa-
ması oldu.
- Müzikalite açısından
kriterleriniz?
ATASOY - Sözün, mü-
zığin, düzenlemenin ve
şarkıcının bır uyumu ya-
kalamasunınpeşindeyim.
Eğer bu yakalanırsa ba-
şan kendiliğınden gelir.
Şarkıda gerçek duygu-
lar, yaşanmışlar anlatılıyorsa, iş
tamdır dıye düşünüyorum.
- Beş yıl kadar albüm çahşmalanmza ara
verdiniz...
ATASOY- Bu arada HurşitYenigün ve di-
ğer sanatçı arkadaşlarla 'Eski Dostiar' ad-
lı toplu çalışmalar yaptık. Sonra yine ken-
di özüme döndüm.
Müzik ask aibidlr'
nün teknolojisiyle ve oturmuş bir sesle icra edil-
meye haklan olduğunu söyledi. Bu bana da çok
doğru geldi. O zamanın kayıt teknolojisi ve ace-
milığim yüzünden eksik kalan taraflan tamam-
lama olanağım oldu.
- Buzuki Erol'a ait 'Nargile' adh parçanızia
Egeli kimliğinizi gözler önüne seriyorsunuz...
ATASOY - Daha önceki bir çalışmama baba-
mın derlemesi olan 'KızGelin Havası" adh par-
çayı da koymuştum. Değişik renkJerin peşinde
olduğumdan aynı tarzda kalamıyorum. Daha ön-
ce CihatÖrter ile bir Ege şarkılan projemiz var-
- Siz aynı zamanda eczacılık da yapıyor-
sunuz. Çok farklı iki mesleği aynı anda vü-
rütmek sizin için zor oünuyor mu?
ATASOY- Çok zor. tkisi de sağhkla ilgi-
li. Biri beden sağlığına, diğeri de ruh sağlı-
ğına hitap ediyor Bu uğurda sağlığımı çok
kaybettiğım dönetnler oldu. Öyle zamanla-
nm oluyor kı arada kaçıyorum, sonra tek-
rar geliyorum. Müzik aşk gibidir, kolay ko-
lay kopamazsın. Ayrıca, çift kjşilikli oldu-
ğum için kaçmakla kalmak arasında gidip
geliyorum sürekli.
- Müzikdünvasuıa güoümüzdesürekli ye-
ni isimler kaüliyor...
ATASOY - Sertab Erener, Burcu Güneş,
Ayşen, Yonca Lodi, Sibel Gürsoygibi iyi ses-
ler var. Yeni nesil çok rahat. Açıkçası bizim
ılk yıllardaki heyecanımızı taşımıyorlar. tyi
ses aradığınız zaman pek bulamıyorsunuz.
Son teknolojık ilerlemelerle herkes şarkı
söyler hale geldi. Bu da trajıkomik bır tab-
lo oluşturuyor. 0 zaman iyi sesın, akademik
kariyerin. bilgınin, kültürün, denevimin öne-
mi kalmamaya başlıyor. Hakıkaten ıyı sesi,
yeteneği \ e müzik kariyeri olan insanlara im-
kânlar tanınmalı
- A>iuzamanda değişik eoğrafyalarda yoJ-
culuk yapmayı da seviyorsunuz.
ATASOY - Değişik coğrafyaları gezer-
ken kendımi ıyı hissediyorum. Benim için
bir çeşit terapı oluyor. Doğa sporlanyla da
ilgileniyorum. Sağlığım ve imkânlanm olduk-
ça da bu tür uğraşlarla kendimi tedavi etmeye de-
vam edeceğim. Yıllar önce rahmetli Orhan Ol-
cay zamanında Hürriyet gazetesinde 'Uzakdo-
ğu müslümanlan" adlı küçük bir yazı dizim ya-
yımlanmıştı.
Eser
Gürson 'u
yiûrdik
Kültür Servisi - Eleştirmen
Eser Gürson, 2O Temmuz Cu-
martesı günü saat 15.00 sulann-
da geçirdıği kaza sonucu yaşa-
mını yitirdi. OğJu Vğur Gür-
son, her yaz oldtuğu gıbı Ayva-
Iık Altınova'ya gitmek üzere
Ankara'dan yola çıkan eleştır-
menin, Burhaniye Köprü-
sü'nden sonra lcırmızı bir Kar-
tal marka arabayla çarpıştığını
belırtti. Her iki arabanın da hız-
h olduğunu söyleyen Lğur Gür-
son, babasının aynı zamanda
şeker hastası olduğunu. bunun
babasının dikkatini dağıtmış
olabileceğini \~urguladı. Eser
Gürson, önceki gün Altıno\a
Selimiye Camii" nde hlınan öğ-
le namazından sonra toprağa
veriidi.
1941 Kastamonu doğumlu
Eser Gürson, lcendı ısteğiyle
istifa ettiği askerlıkren sonra,
1978-1982 yıllan arasında Kül-
tür Bakanlığı Tanıtma ve Ya-
yımlar Dairesi Eiaşkan Yardım-
cıhğı, Gaziantep Külrür Mü-
dürlüğü, Eski Eserler^e Mü-
zeler Genel Miiciür Müia\irli-
ği görevlerinde hmlunüı. Ken-
di isteğiyle eme-kliye anldığı
1982 'den 1992 " ye dek antika-
cılıkla ilgilener» Gürsca 1996
yıluıdan bu yanıa Bilkent Cni-
versitesi'nde Txirkçe ckutma-
nı olarak çalışıyordu 'ftOkuşa-
ğının eleştinne«»i' olank tanı-
nan Eser Gürson, 19<v'te 'Dö-
nem' dergisinde^ başla}anyazı
yaşamını, 1964"te'E<™'der-
gisindeki kuşalc hareîetinde.
lÇöS'te'DeviıdJöieO". C
67'de
'Alan'67' dergil erininarulup
yaşama geçirilrr-»elen asmala-
nnda ve yazı kiM-ullanîda sür-
dürdü. Gürson, HüsçnCön-
türk ve Asım Be^jrci 'm oncü-
lüğünü yaptığı resre -.e bi-
limsel eleştiriy^ yakır Jüşen
biranlayış sergiledi.
îstanbul dergisi bu kentteyaşayan insanlann misafir konumundan çıkması gerektiğini düşünüyor
Kent kültürüne sahip çıkmak
ÖZLEM ALTllNOK
İstanbul dergisi. 1992'den bugüne
kadar süren yayın hayatında. îstanbul
üzerine şehircilikten edebiyata, mimar-
lıktan müziğe, sosyolojiden sinemaya,
kenti ilgilendıren heralanda, yaptığı ya-
yınlarla 41. sayısıyla 10 yaşına girdi.
'Istanbullu Kim?" sorusu ile ya>in ha-
yatına başlayan dergi, son sayısıyla da
İstanbul üzenne söz söylemeye devam
ediyor. Istanbul'un kozmopolit, değış-
ken ve dinamik yapısını sahiplenerek
kentin tarihsel ve kültürel belleğini can-
lı tutmaya çalışan derginin yeni hedef-
leri arasında dergıyi daha canlı ve gün-
cel kılmak ve derginin yan müdahale-
ci tavnm daha müdahaleci bir çizgiye
çekmek var. Derginin editörü EsraAB-
çavuşoğlu ile konuştuk.
- İstanbul dergisi 10. yaşını kuthıyor.
Derginin bugüne kadarki gclisinıini ve
doldurduğu boşluğu nasıl tanımlnor-
sunuz?
- ESRA ALİÇAVTJŞOĞLU - İstan-
bul dergisi yayımlanmaya başladığı
günden bugüne yani 1992'den bu ya-
na bir kent dergisinin çıkması açısın-
dan önemli bir dergi. O dönem için po-
püler bir yapısı olan, kent kültürü adı-
na söz söyleyen. araştırma yapan bırder-
gi. O anlamda Tanh Vakfi büyük bırboş-
luğu doldurdu diyebiliriz. Ote yandan
çok da günlük okur kitlesini ölçü alan
bir dergi değil. Siz de biliyorsunuz ki
çok popüler olmadıklan için bu tür ya-
yınlar okuyucuya ulaşamıyor. Bu yüz-
den de hem önemh bır boşluğu doldu-
ruyor, hem de aslında istenilen anlam-
da bir yere gidiyoruz diyemeyiz.
- İstanbul üzerinden böyle bir kolay-
cılığa kaçmadığını/ için belki de...
ALtÇA\TŞOĞLU-Kesinlikle. Po-
pülerbir dergi değıl, özellikle kenti ko-
ruma, kentte yaşanan sorunlan sapta-
ma, ön plana çıkarma. bunlann üzeri-
negitme girişiminde bulunuyoruz. Böy-
le bir yapı sergıleyınce de popülerlık-
ten uzaklaşmış oluyorsunuz. Derginin
en önemli özelliği, kent kültürünü ya
da kent belleğini oluşturmak. Dergıyi
alacak ve okuyacak kışi bır şekilde
kentin kültürüne kendini yakın hisse-
Esra Aliçavuşoğlu. çok sa\ıda fotoğraf ve okuyucunun ilgisini çekecek
yazılarla dergryi daha i>i bir noktaya getirmeye çauşacaklaruu söylüyor.
derken belleğine de sahip çıkmaya baş-
layacak. Çok sayıda araştırmacı, İstan-
bul üzerine düşünen insanm yazıyor
olması çok önemli. Bunun yanı sıra
bundan sonrası için özellikle genç ba-
kışlan, yazarlan da bu dergiye çekme-
ye özen göstenyoruz. Şu ana kadar var
olan araştumacılann yaalan iş]e\inı ye-
rine getirdi, kendini tekrar etmekten
kurtarmak için dergiye genç insanlan
da taşımayı düşünüyoruz.
- Dergi, 10. yaşıyla birlikte nasıl de-
ğişimler, veniükler \aşa>acak?
ALİÇÂMJŞOĞLU-bergı üç aylık
olsa da okunduktan sonra atılacak, bir
kenara kaldınlacak bır dergi değil. sü-
rekli olarak kendini güncellıyor, aynı
zamanda arşivniteliği taşıyor. Bundan
sonra derginin daha panldayan bir ha-
le gelmesi için çalışacağız, bu da çok
sayıda fotoğraf ve okuyucunun ilgisi-
ni çekecek yazılarla miimkün olabilir.
- Oiumhı vada oiumsuztüm değîşnn-
lerle birlikte İstanbul'un sürekli degiş-
mesi size ne kadar yardımcı oluyor ya
da işinizi zorlaşOnvor?
.4LÎÇAVT.IŞOĞLU - O anlamda
avantajlı olduğumuzu düşünüyorum.
MuratBefee'nin "HoDanda'dabirAms-
terdam dergisiçıkmaz, çünkü kento ka-
dar durağandır ki, bunu periyodik ola-
rak bir derghe yansıtamazsmı/" diye
bır sözü var. İstanbul ise sürekli olarak
degişen ve eskıyen bir kent, onun dö-
nüşümü. devınımi çok hızlı, tüm bun-
lar dergide çok iyi yakalanabiliyor. Ko-
nu sıkıntısı çekmiyorsunuz, siyasal
gündem gibi her an yenileniyor konu-
lar. Bu değişen, farklılaşan yapı, der-
giyi dinamik kılan bır özellik.
- Daha müdahaleci birtavır da değiş-
kenliğin takibi ve unutulmaması açı-
sından önemli bir girişim olsa gerek...
.ALİÇAVTŞOĞLL1
- Derginin on yıl-
lık çızgisinde çoğunlukla yan müdaha-
leci bir ta\ ırvardı. Bu tavır, kendini var
olan birtakım çarpıklıkJan, boziikluk-
lara ayna tutarak bu kentte yaşayan in-
sanlara göstermek ve ondan sonra tep-
ki beklemek şeklinde gösteriyordu.
Şimdi bu bır yöntem ama bundan son-
raki tavnmız bu kentte gerekli olan
müdahaleciliği biradım önde yapmak.
diğer sivil inisiyatifleri derginin yanı-
na çekmek ve birlikte hareket etmek ola-
rak tanımlanabilir. Böylece müdahale
edilebilir bir alan yaratılabileceğini dü-
şünüyoruz. 42. sayı 'İstanbuTa Shil
SahipÇıkış1
başlığuu taşıyor. Dosya ucu
açık, her türlü konuyu içine alan ça-
lışmaydı, bu yüzden eleyerek. farklı
örneklere yer \ererek, değişik alanla-
n biraraya getirmeye çalıştık. Sivıl ini-
siyatıflerin amaçlannı, \arlikJanni an-
latan yazılara yer verdik. Son sayı, bu
anlamda önemli bir gösterge
- Gözlegörülür bir bellek sorunu yar
şrvoruz bu kentte. Tüm değerleri ber-
taraf eden bir hafizasızhğın nedenleri
sizce nerede kilidenijor?
ALİÇAVTJŞOĞLU - İstanbul koz-
mopolit bir kent. Burada yaşayanlar
kendilerini îstanbullu olarak nitelendir-
se de öyle gormedikleri açık. Dergi,
ilk sayısında 'İstanbullu Kimdir?' baş-
lıklı bir dosya sunmuştu. Kendini tam
anlamıyla İstanbullu olarak tanımla-
yacak az kişi olsa da burada yaşayan,
hayatını geçiren herkes İstanbullu. Ken-
dilerini îstanbullu gıbı hıssetmemek-
ten, sahiplenmemekten kaynaklamyor
bu durum. Dığer bır sorun ise tstan-
bul'un kendisinden. yapısından kay-
naklanıyor. Hızh degişen bır kent ol-
duğu için kentin haritasını çıkaramıyor-
sunuz. Gıttiğıniz herhangi bir kahve
ya da mağazaya üç yıl sonra rastlaya-
mamak olası. Bu dığer metropollerde
olmayan bir belleksizlik yaratıyor.
TURGAY FtŞEKÇİ
UnutıMmazMelı Cevdet!
Kım bilir gazetemizin ne çok okuru için vazgeçil-
mezdi. Melih Cevdet Anday'ın salı ve cuma günîe-
ri yayımlanan yazıları.
Günlük hayatın sıradan sorunlanndan söz ederken,
en olmadık sorularla okurunu sarsan, düşüncenin
sonsuz evreninde gezılere çıkaran. düşünmeye alış-
tıran, bunun yolunu gösteren yazılardır onlar.
Kolay rastlanmayan bır konu genişliği vardır Me-
lih Cevdet'in; şıırden müziğe, siyasetten felsefeye, eği-
timden günlük yaşam alışkanlıklarımıza dek pek çok
alana girer çıkar. Ama hangi konuda yazsa, yerieşik
yargılarımızı sarsmaya, doğru bildiklerimizi yeniden
gözden geçirip düşüncelerimizı yenılemeye çağırır.
Felsefe, okurları korkutan. çoğunlukla uzakdurduk-
lan bir alandır. Melih Cevdet ise yazılannda neredey-
se sıradan şeylerden söz eder gibi okurlarını düşün-
ce dünyasının genişliklerinde dolaştınr.
Düşünen, her konuda önyargısız düşunen bir in-
sanm zıhin açıklığı vardır onun yazılannda ve okuduk-
ça bu zıhinsel berraklık okura da geçer. Onun soru
sorma ve yanıt arama yöntemi sizin hayatınızı da et-
kilemeye başlar.
Adam Yayınlan'nda Melih Cevdet'in yazılarını ki-
taplaştırmaya gırıştığimizde, ozanımızın ona yakışan
bir alçakgonullulük içinde yazılannı saklamamış ol-
duğunu anlamıştık.
Neyseki, sadık bir okuru olan Izgen Bengü, onun
yazılarını yıllar boyu kesip saklamıştı da, böylelikle Yi-
ten Söz. Imge Ormanlan, Geleceği Yaşamak kitap-
ları ortaya çıktı. Sonra gazetemız arşivinden de ya-
rarlanarak Çok Sesli Toplum, son olarak da geçen
Mayıs ayında Felsefesiz Yaşamak yayımlandı.
Felsefesız Yaşamak başlığı, Melih Cevdet'in yaz-
ma amacım çok iyi açıklıyor. Gerçekten de aynı baş-
lıklı yazıda bakın ne diyor:
"Felsefesiz yaşamak, bılinççsiz yaşamakla eşan-
lamlıdır. Soracağız, yanıtlamaya çalışacağız, yanıt-
layamazsakya dayanıtlanmızı olaylaryalanlarsa ge-
ne soracağız. Felsefe soru sorma sanatıdır. Ve so-
rular hiç de boşa gıdecek değildir.
Doğru'yu ve iyi'yı bulmak kolay değildir. Ama biz
heryeni koşulda 'doğru nedir?', 'iyi nedir?' diyesor-
mazsak, herkes kendi yaptığını, doğru ve iyi saya-
bilir. Bu ise mutluluk özlemimizi karanlığa gömer.
Sokrates de bu sorulara kesin yanıtlarbulamıyordu,
ama aramaktan hiçbir zaman da vazgeçmiyordu."
(Felsefesiz Yaşamak, s.120)
Melih Cevdet'ten söz açmışken ona ilişkin unuta-
madığım iki anımı da anlatıvereyım burada:
Bilirsinızşairtersözcüklerinın üstünetitrerler. Birsöz-
cuğün yanlış yazılması bir şiirin tümuyle yok olması
demektir çogu zaman. Bu yüzden kitap yayımlarken
de kılı kırk yararak her şeyin isteklerine uygun yapıl-
masına buyük özen gosterirler.
Melih Cevdet, bir gün elinde bir dosya ile odama
girdı: Dosyayı masamın üzenne bırakarak, "Yeni şı-
ir kitabım, yayımlanması için getirdim," dedi. Bak-
tım, kimı daktilo ile yazılmış, kimı dergi sayfalarından
kesilmış şiırler gelişıgüzel sıralanmıştı. Kitabın ismi de
yoktu. "Kitabınıza ısim koymamışsınız, "dedim. "Siz
birisimkoyuverin, "diyerekgrtmeyehazırfandı. "Aman
Melih Bey, olur mu. hiç değilse birlikte karartaştıra-
lım," derken şiirierden birinin başlığı gözüme ilişti: "Gü-
neşte olsun mu?" dedim. "Olsun" deyip gitti. "
Güneşte kitabı kısa sürede tükenip ikinci basımı-
nı yapmıştı. Bu kez bir soruyla geldi: "Sizce bu kita-
bımdaki şiırlerim, öncekilerden farklı mı?" "Bunlar
da öncekiler kadar güzel ve önemli" dedim. "Bu ki-
tabımın neden böyle hızlısatıldığınıaniayamadım da..."
dedi.
Bir başka gelişinde ise genç şiirin yeni parlayan is-
mi küçük Iskenderileoturuyorduk. Tanıştırdırn. Me-
lih Bey ona dönerek, "Sıze Küçük Bey diye mi hitap
etmeliyim, Iskender Bey diye mi?" diye sordu.
Sesin soludukça dalgalanan bir denız içimde
tfisekci • hotmail.com
BLGUN
• BEYOĞLL SİNEMASI'nda 'Ferruh Doğan
anısına' kapsammda 12.00. 15.00, 18.00 ve
21.00'de David Fincher'ın 'Döviiş Kulübü'
filminin gösterimi. (0 212 251 32 40)
• REFATILGAZ AÇIKHAVA
TÎY4TROSL nda 20. 00de Grup Yorumun
konseri. (0 212 596 30 00;
• İŞ SANAT'ta 'Sinema Şentiği' kapsammda
12.00, 15.30, 19.00da PaulThomas
Andersonın 'Manolya' filminm gösterimi.
10 212 31610 83)
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I