19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 TEMMUZ 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(â cumhuriyet.com.tr 15 ALLEGRO EVÎN ÎLYASOĞLU Ece Ayhan veUsmanbaşGeçen hafta yitirdiğimız şair Ece Ayhan'ın çağdaş müzik dünyasına da koca- man bir damga vurduğunu bilir miydiniz? tlhan Us- manbaş onun 'Bakışsız Bir Kedi Kara' başhklı kitabın- daki dizeleri 1970 yılında ses ve piyano ortamı için bes- telemişti. Usmanbaş'a göre Türk şi- irinin en bağımsız, en özgür şairi Ece Ayhan'dır. Usman- baş, 'Bakışsız Bir Kedi Ka- ra'dakı dokuz şiırdekı imge- leri, sentaksı ve çarpıtmalan müzikie sadece seslerle de- ğil, söyleniş ve çalınış biçim- leriyle de yansıtır. Şarkıcıdan piyanoya, piyanonun tuşla- rmdan ağacına dek giden bir dizi özgür yorum şekli orta- ya çıkar. Ses ile piyano bir- birlerinden iyice bağımsız fi- kirler geliştınr. Çalgı ezgiye eşlik edeceği yerde çoğun- lukla metnı yalnız bırakan, hatta dıkkatı başka yere çe- ken bir piyano partisi yazıl- mıştır. Şiirin özgür umursa- mazlığı müziğin katı kuralla- nnı baştan çıkartmıştır. Bu dizi içindeki şiir-şarkılann birkaçını bestecinın anlatımı ile aktarahm: 'Bakışsız Bir Kedi Kara': Metin ve müziğin ayrı plan- larda devindiği bir uyarlama. Sesteki ezgi, kendi başına buyruk birtakım ezgisel öne- riler arasından şarkıcının söyleyiş sırasında özgür ola- rak seçtiği kahplardan oluşur. Bu kalıplar şiiri bir, ıki, üç, dört ve daha fazla heceli söz- cüklere böler; hece sayısına göre yukan ya da aşağı ara- lıklara kaydırmalar yapılabi- lir. Piyanoya uyma zorunluğu u.smanbaş'ın 'Bakışsız Bir Kedi Kara' adlı bestesinde 'söz' Ece Ayhan'ın şiirindeki gibi maddi bağlardan kurtuluyor, müziğin kinetik ve gizemsel gücüyle şiir bir kez daha doğaüstü ufuklara yöneliyor. da yoktur. Piyano aynı aralık düzenlemelerini özgürce ya- par. Bütünlük (aranıyorsa eğer) bu kopuk parçalann yan yana, art arda gelmesiy- İe sağlanır. Bir ardiye odası- nın, bir tavanarasının göze- tilmeyen bütünlüğü gibi. Firavun: Daha önceki par- çanın çeşitlemesi. Ikı yeni öğe var; fısıltı ile söylenen bazı sözcüklerle sonda tek- düze bir sese yakınlaştınlan 'se-vi-yo-rum' sözcügü. Bu yeni ekler dizinin bu ıkinci parçasında daha sonraki par- çalara doğru bir yönelişi, giz- Iı biçimde müzık ve metin yaklaşmasını, başka türlü söylersek, anlam aramayı, metindeki genel anlam ile müzikteki genel anlamı bir- birine koşut duruma getirme- ye doğru bir adım atış gibi görmek gerek. Kılıç: Metindeki cümleler müziğin de cümleleri olmuş- rur. Ne var ki sözcükler ol- dukça eğilip büzülür, çarpıtı- lır; anlaşılması güçleşir ama müziksel bir içerik kazanır. Piyano partisi bu genel uyu- mu bozar: bozmasa bile onu gözetmez. Bu 'görüntü' öğesi müzik sanatının hem dışındadır, hem içindedir; çünkü müzik zaman ve uzay boyutlannda, her ikisinde ay- nı zamanda gerçekleşır (Eğer şair ona büsbütün karşı çık- mıyorsa şiir de bir seslendir- me sanatı diye amlabilir. Ama 'sözcük' ne zaman ken- di kaynağı olan 'ses'ten uzaklaştı, ne zaman tam bir 'im' oldu, bilinemez). Mısrayım: Çok hızlı bir konuşma. Kısa, blok piyano akorlan. Doğal ki burada çar- pıtma şiirin okunuşudur. Eğer çarpıtma demezsek şimdıye dek ağır olan parça- lara karşılık hızlı bir parça ve bu etki piyanodan değil met- nin okunuşundan geliyor. Sözcükler burada çalgısal (vurumsal) bir işlev yükJen- miş oluyor (Beckett tiyatro- sunda söylev kimi kez böyle bir işlev yüklenir). Ve belki, genelde şarkıya uyarlanan sözcükler daha fazla müzik- leşmiş sayılabılir. Kargabüken: Bu parçada vurumsal öğe piyanoya geç- miştir. Kapağı kapalıdır; el- ler, parmaklar, tırnaklar de- ğışik ahşap yerlere vurur ve bu vurumsal öğe metnin etra- fını çevirir. Metin ıse çok bi- tevi, her heceye kaydırmalar- la başlayan tellalvari bir ses- leniş biçimiyle söylenir; ba- zı sözcük sonlan yankılanır gibi uzatıhr. Iki tekerlekli at: Bu parça- da piyano konuşmayı taklit eder. (Sözcük müziğin atası değil mi?) Pıyanist şarkıcının konuşmasma mırıldanarak yankı verir. Iç içe üç metin vardır, birbiri üzerine çekil- miş, fakat kaymış kopyalar gibidir. Piyano metnin ritmi- ni açığa vurur, piyanist çalgı- cı olmaktan çıkar, bir aktör olur. Ev kanatsızlık: Bu kez şarkıcı kendi sözlerini önce ezgiyle sonra el çırparak söy- lerken, piyanist hem tuşlarda hem piyanonun ahşap bölme- lerinde ritmik yankılarla ka- tılır. Parçalarda, birinden öbürüne görülen gelişme ge- nelde müzik mantığının bir sonucudur. Bir öğenin gide- rek daha zengin biçimde ele alınması geliştirim tekniği- dir. Ne var ki buradaki geliş- tirimin her basamağı müzi- ğin sınırlannı biraz daha zor- lamakta, onun dışına doğru itilmektedir. Metin de gide- rek yoğunlaşmış, daha baş döndürücü olmuştur. Ortodoks-ortodoks: As- hnda son parçanın örümcek ağını (labirent) geçebilmek için müzik mantığının gerek- tirdiğı bır duraklama anı. Bir bakıma dizinin başından be- n denenmiş aykınlıklar bir durulmaya yönelmiş, dinle- yicı ile banşıklığa dönüş- müştür. İpeka: Birbiri içinde devi- nen ve sonunda buluşma noktasına varan üç değişik tempo, gerçek labirenti oluş- turur. Usmanbaş'ın bestesinde 'söz' Ece Ayhan'ın şiirinde- ki gibi maddı bağlardan kur- tuluyor, müziğin kinetik ve gizemsel gücüyle şiir bır kez daha doğaüstü ufuklara yö- neliyor. Ozan-besteci arasın- daki imgesel işbirliğinin ya- pısal işbirliğine dönüşmesi- nin de birer kanıtı bu yapıtlar. Kavnak: 'Ölümsüz Deniz Taşlanvdı-tlhan Usmanbaş' Evin îlyasoğlu, Yapı Kredi Yayınları, 1999. [email protected] Izmir FestivalVnin sonu 29 kişiden oluşan Orfeon, Uluslararası Koral Yanşma- sında 'Oda Korolan' kategorisinde birincilik aldı. Orfeon OdaKorvsu 'nun Kanada başansı Kültür Servisi - Şef Elnara Kerimova yönetimindeki Orfeon Oda Korosu, Kültür Bakanlığı'nın ana sponsorluğu ve THY'nin katkılan ile 2-7 Temmuz tarihleri arasında Kanada nın Powell River kentinde katıldığı 10. Kathaumixw Uluslararası Koral Yanşması'nda 'Oda Korolan' kategonsinde birinci oldu. 13 değişik meslek grubundaki 29 kişiden oluşan Orfeon, 13 ülkeden 34 koronun katıldığı festivalde 'Oda Korolan', 'Çağdaş Korolar' ve 'Folklorik Korolar' kategorilerinde yanştı. Yanşma haricinde üç özel konser veren Orfeon, kapanış töreni için oluşturulan dünya korosu içinde yer almanın yanı sıra yanşmada tüm kategorilerde birincilik kazanan korolar için düzenlenen özel gala konserinde de sahne aldı. Kuzey Batı Amerika"daki en büyük ve en önemli koral etkinlik olan 'Kathaumixw' onuncu yılını bazı ilklerle kutladı. Bu yıl, ilk kez yanşma haftası öncesinde organize edilen 'Singing Week' ile bir hafta boyunca seminerlere, atölye çalışmalanna ve konserlere sahne olan festival, aynı zamanda ilk kez bir Türk korosunu ağırladı. 2002 yılına dünyaca ünKi 'The Swingle Singers' ile konser vererek başlayan Orfeon Oda Korosu, kısa bir süre önce ilk albümünü yayımladı. 1994 yılında daha önce çeşitli çoksesli korolarda görev almış, birçok ulusal ve uluslararası festival ve yanşmalara katılmış, çoksesli koro müziği ile amatör olarak ilgilenen, değişik meslek gruplanndan kişilerce kurulan Orfeon Oda Korosu'nun temel amacı, dünya koro müziği literatürünün değişik dönem ve coğrafyalara ait son derece geniş repertuvanndan seçkin öraeklen, ulusal ve uluslararası festival ve yanşma organizasyonlan dahil olmak üzere çeşitli müzik etkinlikleri de seslendirmek ve mümkün olduğu kadar değişik dinleyici topluluklanna hitap etmek. Koronun ^pertuvan, çeşitli dillerde söyledikleri ortaçağ, rönesans, klasik, romantık ve çağdaş dönem müziklerinin yanı sıra Türk Beşleri ve sonraki kuşak Türk bestecilerinin eserlerini de kapsayan bir yelpazeyi içeryor. ÖNDER KÜTAHYALI 16. Uluslararası Izmir Festi- vali'nin "Türk Bestecileri Konseri" başlıklı etkinliğinde bariton Mesut tktu'nun Ser- gey Gavrilov eşliğindeki resita- lini dinledik. 11 Temmuz akşa- mı Efes Celcus Kitaplığı'nda sunduğu programında sanatçı, Cemal Reşit Rey'den Cenan Akın'a ve Muammer Sun'a uzanan bestecilerimizin önce şarkılannı, ardından da ses ve piyano için düzenledikleri tür- küleri söyledi. Mesut tktu, bestecilerimizin yapıtlanna inandıncı ve sanat- severi mutlu kılan yorumlar ge- tiriyor. lyi bir ses tekniği var ve onu Türkçe metinlere başany- la uyguluyor. Çağdaş Türk bes- tecilerini tanımak; sanatçının önemli bir misyonudur. Efes'te sunduğu program, bir süre önce dinleti kaydı olarak televizyon- da yayımlanmıştı; yakında CD'si de çıka- cak. tktu son günlerde genç kuşak beste- cilerimize yönelmiş ve onlan ses ve piya- no için yazmaya özendirmişti. Bu resitali dinlerken bestecilerimizin sergilediği biçemin çeşitliliği üzerinde bir kez daha düşündüm. Muammer Sun'un Hayyam'dan bestelediği şarkıda ("Seni sevdim diye"), herkesin kolayca anlaya- bileceği bir müzik var. tlhan Usman- baş'ın "Bakışsız Bir Kedi Kara" albü- mündeki şarkılar ise yazıldığı dönemin ev- rensel arayışlannı getiriyor. Çeşitlilik gü- nümüzde de sürmektedir. Böylece çağdaş Türk besteciliğüün bu festivalde bazı kom- şulanmızdan dinlediğimiz örneklere kı- Mesut tktu, 11 Temmuz'da Sergey Ga\Tİlov eşliğinde re- sital verdi. Jose Carreras ise 20 Temmuz'da Efes'teydi. yasla çok daha ileri bir noktada bulundu- ğunu görmek, bizim için büyük mutluluk oldu. 20 Temmuz akşamı ise Efes Büyük Ti- yatro'da ünlü tenor Jose Carreras'ın din- letisi vardı. Soprano tsabel Rey'in de ka- tıldığı dinletide, Izmir"deki sanatçılarla oluşturulan "Festival Orkestrası"nı Da- vid Gimenez yönetti. Carreras, Strauss, Tosti, Costa, Bellini, Lehar, Cardillo, Ji- menez ve daha başka bestecilerden arya- lar, napolitenler ve Ispanyol şarkılan söy- ledi. Bazen müzik yazan bile sanattan ay- n kalabiliyor. Ailemizle ilgili bir nedenle bu dinletiden izlenimler aktaramadığım için okurlannun beni bağışlayacağuıa ina- nıyorum. Carreras'ın dinletisiyle birlikte 16. Uluslararası tzmir Festh-ali'rrin sonuna ge- linmiş sayılır; çünkü 3-4 Ağustos akşam- lan izlenecek olan "Efes Glad- yatörleri"nin gösterisi konu- muzun dışındadır. Izmir festivallerindeki sıra sayılan ile ters orantılı olarak izleyıcı kitlenın niceliğinde düşme olduğunu görmek üzü- cüdür. Bilet ücretlennin fazla- lığına Efes yolculuklannın gir- dilerini de eklediğinizde bunun nedeni kolayca anlaşılmaktadu-. Uluslararası nitelikte bir festi- val, kent halkına yeni bir soluk getirir. Bu bakımdan, daha faz- la sayıda izleyıciyı yararlandır- mak amacıyla Acaba festivalin zamanı degiştirilemez mi? Et- kinliklerin büyük bölümü tz- mir'de yapılamaz mı? Öte yandan Izmir festivalleri- nin gösterilenyle kentteki ope- ra-bale temsilleri ve senfoni orkestrasının dinletileri arasında, izleyici kitlenin sana- ta yaklaşımı bakımından önemli, fakat ay- nı zamanda üzücü bir aynm var. Çalan cep telefonlan. yersiz alkışlar ve takdir anlamı- na gelen ıshklar, en belirgin göstergelerdir. Listeyi daha da uzatabiliriz. Böylece ken- timizdeki müzik kurumlannda lise ve üni- v ersite gençliğine yönelik olarak yapılma- sı gereken yaygın eğitimin önemi belirgin biçimde ortaya çıkmaktadır. Koşullar ne kertede olumsuz olursa ol- sun, bize her yıl bir festival armağan eden "tzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vak- fi"na (tKSEV) ve Sayın Başkan Filiz Ec- zacıbaşı Sarper'e sanatse\erler adına te- şekkürler sunanz. Aynı teşekkürü, basının rahat çahşması için büyük çaba harcamış olan Sayın Sirel Ekşi için de yinelemek is- teriz. 67 yaşındaki ünlü sanatçı 10 yıldır savaştığı kansere yenik düştü Caz şm-kıcısı Marion Montgomery öldü Kendine özgü hüzünlü bir sesi vardı. LONDRA (BBC) - Caz şarkıcısı Ma- rion Montgomery, Berkshire'daki e^'in- de, 67 yaşında yaşamını yitirdi. 10 yıldır kanserle savaşan sanatçı, sigara içmediği halde, çalıştığı gece kulüplerinde pasif içici konumunda olduğu için bu hastalı- ğa yakalandığı görüşündeydi. Misissippi Natchez'de dünyaya gelen Montgomery, son otuz yıldır yaşamını tn- giltere'de sürdürüyordu. Sanatçı, 1965 yı- lında müzikal yönetmeni ve besteci La- urie Holloway ile yaşamını birleştirdi ve tngıltere'ye yerleşti. Sanat çahşmalannı burada sürdüren Montgomery'nin tanın- masında yakın zamanda yaşama veda eden bir başka yorumcunun, Peggy Lee'nin büyük etkisi oldu. Aralannda 4- Frank Sinatra ve Nat King Cole gibi müzik dünyasından birçok dev ismin il- gisini ve beğenisini kazandı. "Anything Goes" ve "Lionel" adlı müzikallerde de rol aldı. "O, en iyilerden birisiydi ve o neden- le zirvedeydi. Marion, çoğunlukla bir caz yorumcusu olarak anılıvordu, fa- kat, ashnda herhangi bir müzik türün- de şarkı söyleyebilecek kadar sanatına hâkim bir şarkıcıydı. Kendine özgü, hüzünlü bir tarzı vardı." Bu sözcükler, Montgomery'nin aynı zamanda çalışma arkadaşı da olan, yakın bir dostuna ait. Sanatçının eşi Holloway ise duygulannı "O, müziğiyle yaşaya- cak" diyerek ifade ediyor. Charlie Chaplin şövaiye olamamış • LONDRA (AFP) - Charlie Chaplin'e 1956 yılında tngiliz hükümeti tarafından şövalyelik unvam verilmesinin gündeme geldiği ve birkaç nedenden ötürü daha sonra iptal edildiği açıklandı. Sanatçının komünizme sıcak bakması nedeniyle ABD'den eleştiri gelebilmesi olasılığı nedenlerden sadece biri. Sinema tarihinin, yaşamı ve sanatıyla en özgün kimliklerinden biri olan Chaplin'i, tutucu tngiliz hükümeti 1956 yılı ekim ayında adı geçen unvanla ödüllendirmek istemiş, fakat Amerikan halkının tepkisini alabilecekleri olasılığı bu kararın, tngiliz yetkililerin önerisiyle durdurulmasına neden olmuştu. Sol kanat yanlısı olarak bilinen Chaplin'in 1952 yılında komünizm yanlılanna yönelik yürütülen araştırmada adının geçmesi de söz konusu. Sanatçı, Amerika'dan aynlmasının ardından ülkeye girişi engellendi ve tsviçre'ye yerleşti. Amerikan kamuoyundan tepki alan diğer bir konu da sanatçının 16 yaşındaki iki genç kızla (1918 yılında Mildred Harris'le ve 1924 yılında Lita Grey'le) yaptığı evliliklerdi. Film tarihçısi Kevin Brownlow, sanatçının 'Modern Zamanlar' (1936) adlı filminin kapitalizmi eleştiren bir yapım olmasının ve Chaplin'in Amerikan vatandaşhğını reddetmesinin de birçok kişiyi oldukça kızdırdığını hatırlattı. FestivaUeri kaç kişi iztedi? • Kültür Servisi - tstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın bir festival dönemi daha sona erdi. tstanbul Kültür ve Sanat Vakfî'nın 2002 yılında düzenledıği festivallerin toplam izleyici sayısı belli oldu. 21. Uluslararası tstanbul Film Festivali'ni yaklaşık 102 bin kişi, 13. Uluslararası tstanbul Tiyatro Festivali'ni 13 bin 585 kişi, 30. Uluslararası tstanbul Müzik Festivali'ni 21 bin 348 kişi, 9. Uluslararası tstanbul Caz Festivali'ni 44 bin 13 kişi izledi. Güneş sistemi seslerintfen müzik • IOWA (AP) - NASA, Kronos Yaylı Çalgılar Dörtlüsü lideri David Harrington'dan, Iowa Üniversitesi'nden astrofizikçi Donald Gurnettin güneş sisteminden derleyerek kaydettiği sesleri kullanarak bir oda müziği yapıtı bestelemesini istedi. Harrington da bu projeyi 30 yıldır birlikte çalıştıklan önde gelen minimalist besteci Terry Riley'ye götürdü. Proje karşısında çok heyecanlanan Riley çalıştı ve ortaya yaylı çalgılar dörtlüsü için 85 dakikalık "Sun Rings' admdaki yapıt çıktı. Yapıtın prömiyeri Kronos Dörtlüsü tarafından Ekim'de Iowa'da yapılacak ve bu icra sırasında görsel yönetmen Willie Williams da hazır bulunup izleyiciler Terry Riley'nin müziğini dinlerken onlara, Jüpiter'e doğru yolculuk yapan Voyager I ve II'nin yolladığı uzay görüntülerini sunacak. Evin Sanat Galertsi'nde yaz sergisi • Kültür Servisi - Evin Sanat Galerisı 31 Ağustosa kadar yaz karması sergisini sanatseverlerin beğenisıne sunmaya devam edecek. Sergiye Nuri lyem, Nasip tyem, Naile Akıncı, Nedret Sekban, Temür Köran, trfan Okan, Mustafa Horasan, Ahmet Umur Deniz ve Nesrin Sağlam eserleriyle katılıyor. Sergi, 31 Ağustos'a kadar pazar hariç her gün 11.00 - 19.00 saatleri arasında görülebilir. Evin Sanat Galerisi: Hamam Sok. Ertalay Apt. 12/1 Bebek / htanbul. (0 212 265 81 58) Güncel Türkçe Sözlük internette • Kültür Servisi - Türk Dil Kurumu'nun en önemli başvuru ka>ııağı 'Türkçe Sözlük', internette ücretsiz olarak kullanıma açıldı. 1945'ten beri yayımlanan ve yüzlerce kişi tarafından hazu-lanan Türkçe Sözlük'ün internetteki sürümü 'Güncel Türkçe Sözlük'te, kelimeler, birleşik kelimeler, deyimler ve atasözlerinden oluşan 98 bin 861 kelime bulunuyor. Türk Dil Kurumu'nun ağ sayfalanndaki http: //www.tdk.gov.tr/sozluk. html adresinde bulunan sözlüğün en önemli özelliği sürekli güncelleştirilebilir olması. (0 312 468 07 83) 'Dünyalar Savaşı' beyazperdede • Kültür Servisi - Tom Cruise ve Paula VVagner'ın sahip olduklan CruiseAVagner Productions, H.G. Wells'in bilimkurgu dalında ilklere ınıza atan öyküsü 'Dünyalar Savaşı'nı beyazperdeye aktarabilmek için Paramount Pictures ile işbırliği yapacak. tki şirket, Wells'in ilk kez 1898 yılında basılan, büyük yankı uyandıran 'Marslılann Işgali' konulu öyküsünü 2003 yılında filme çekmek için kollan sıvadı. Cruise'ün, 'Dünyalar Savaşı'nda yapımcılığın yanı sıra başrolü de üstlenip üstlenmeyeceği henüz biSnmiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle