Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ 2002 PAZARTESİ
HABERLER
Sski Avusturya Başbakanı Kreisky'nin evinde geçmişteki gibi günümuzde de 'dünya meseleleri' tartışıhyor
Tarihetarukhk edenevIEYLA TAVŞANOĞLU
VÎYANA - Güneşli bir erken temmuz sa-
bdu... Tramvaydan, Viyana 19. bölgedeki
leiligestadt Strasse (Kutsal Devlet Cadde-
s) Durağı'nda inip tam caddeyi kesen Armb-
nstergasse'den doğru yukan yürüyorum.
îer taraf ağaçlı, yeşil.
Biraz sonra Avusturya'nın ünü dünyaya ya-
ylmış eski başbakanı sosyal demokrat Bru-
ro Kreisky'yle ayru adı taşıyan Bruno Kre-
iâcy Forum'un merkezinde olmam gereki-
y>r. Çünkü orada ilginç bir toplantıya katı-
licağım.
Bu da yıllardır yer aldığım Türk-Yunan ya
dı Kıbns Türk-Kıbns Rum, Türk-Ermeni,
Tirk-Azeri Ermeni sivil toplum kuruluşla-
ntoplantılanndan farklı olmayacak. ilginç
didim, çünkü bu toplantılann hepsi ilginç.
Bttimlerinden sonra alınan sonuçlar çok
öaemli. tnsanlar, kavga da etseler, tartışsa-
lar da, birbirlerini böylece tanıyorlar, birbir-
leriyle daha da yakınlaşmak, birbirlerini da-
hı fazla anlamak istiyorlar; düşüncelerine,
inançlanna, yaklaşımlanna saygı duymayı
öğreniyorlar.
Demir parmaklıklı bahçe kapısının önün-
de duruyorum. Kapının üzerinde 15 numa-
tayazıh. E>emek ki doğru yere gelmişim. îçe-
ri giriyorum. Daha bahçe kapısında Bruno
Kreisky Forum'un Genel Sekreteri Margit
Schmidt beni karşılıyor. O Margit Schmidt
ki ülkesine 14 yıl hizmet eden Bruno Kre-
isky'nin sağ kolu ve özel sekreteriydi.
Evl klralılcmış
Forumu öğrenmeye çahşıyorum. Margit
Schmidt anlatıyor:
"Bihyorsun, Bruno Kreisky başbakanlık
yapmadan önce dışişleri bakanbğı görevini
yürûtmüştü. Zaten pek çok devlet görevin-
de bulunmuştu. Bu ev de onun kirada otur-
duğu evl Bir sigorta şirketinden kiralıyor-
du."
Hey gidi günler... Avusturya'nın koskoca
başbakanı, dünyaya nam salmış Bruno Kre-
isky kiralık evde otursun... Bizim siyasiler
bunu duyunca acaba ne düşünürler?
Bir anlık bir frekans değişikliğinin ardın-
dan yine Margit Schmidt'le aynı boyuta gi-
riyorum:
"Doğal olarak burası onlarca yd uluslara-
rası ve ulusal siyasi ve diplomaük buluşma-
lara sahne olmuş, Avusturya'nın en önemü
kararlannın alınmasına tanıklık etmişti.
1990'da Bruno Kreisky öklükten sonraAvus-
turya hükümeti, Viyana Belediyesi'nin de
desteğiyle Kreisky'nin bu evini saün aldı;
Bruno Kreisky Forum'un gereksinimlerine
uygun bir biçimde de onartn, tefriş ettirdL"
Soruyorum:
"Bruno Kreisky bfldiğhn kadanyla özel-
likle Ortadoğu sorunuyla çok yakından ilgi-
li bir devlet adamıydı. Üstelik kişiler ve dev-
letler arasındaki diyaloğun her zaman cesa-
redendirflmesinden yanaydı. Bu merkezonun
hedeflerini uzun vadeye taşunak için mi ku-
ruldu yoksa?"
"Evet, aynen öyle. 1991'de Bruno Kreisky
Uluslararası Diyalog Vakfi, Kreisky'nin en
önde ruttuğu konulann özgür bir ortamda
.vusturya'nin eski başbakanlanndan Bruno Kreisky'nin
dışişleri bakanı iken Viyana'daoîurduğu ev günümüzde Bruno
Kreisky Uluslararası Diyalog Vakfı ve vakfın kurduğuforuma ev
sahipliği yapıyor. Başka bir deyişle onlarca yıl uluslararası ve
ulusal buluşmalara tanıklık eden evde, başta Ortadoğu olmak
üzere Kreisky 'nin önemsediği birçok konu özgürce tartışıhyor.
ekahnıptaruşılabüeceğiveyenifikirlerinüre-
tüebileceği bu forumu kurdu. 1993'te de fo-
rum Avusturya Başbakanı ve forumun yö-
netim kurulu başkanı olan Dc Franz Vranitsky
Ue Die Zeit gazetesinin imtiyaz sahibi Kon-
tes Dönhoff tarafindan resmen açıkh."
Evin içini gezmek istiyorum. Margit
Schmidt önüme düşüyor. Içeride bir konfe-
rans salonu, seminer odalan, halka açık bir
çığınndan çıkınca ailece trlanda Cumhuri-
yeti'nin başkenti Dublin'e göç etmişler. Is-
mi Marie Mulholland. Irlandalı bir sivil ak-
tivist olarak çok tanınmış bir kişi.
Hem şarkıcı hem uzman
Aynı zamanda ün yapmasının bir başka ne-
deni de knz yönetimi (conflict management)
Kuş avütısıyla seminer
Bruno Kreisky Forum bünyesindeki birçok toplanü
evin gölgeli bahçesinde, kuş crvılülannuı eştiginde
yapıbyor (yukanda). Bir dönem SosyaKst
Enternasyonal'in simge isimlerinden olan ve 1990'uı
Temmuz'unda, 79 yaşında ölen Bruno Kreisky'nin
ölmeden kısa süre önceki hah" (May ıs 1990, yanda).
kütüphane var. 1993'ten beri burada pek
çok uluslararası konferans da yapılmış.
STK'lere açılıyor
Isteyen ve amaçlara uygun bulunan sivil
toplum kuruluşlanna da Bruno Kreisky Fo-
rumu program direktörlerinin önderlik yap-
ması koşuluyla salonlar ve binarun bahçesi
açılıyor.
Bizim toplantılar program direktörü Sa-
bineKroissenbrunner'in kartal bakışlan al-
tında sürüyor. Semineri bize veren ise çok
ilginç bir kadın. Kuzey Irlanda doğumlu.
Ama Kuzey îrlanda'daki kanlı olaylar iyice
uzmanı oluşu.
Ama Marie Mulholland'ın bir başka özel-
liği daha var. Müthiş bir şarkıcı. Zaten Ku-
zey îrlanda ve îrlanda Cumhuriyeti dışında
namı Ingiltere'de de almış yürümüş. Bir alt-
mışın biraz üzerinde boyu, herhalde 90'ın
üzerinde kilosu, kısacık kesilmiş saçları,
tatlı îrlandalı şivesiyle insanı hemen etkile-
yen bir kadın.
Hiç sinirlenmiyor; sabırla insanlara kriz
yönetiminin ne olduğunu, burada ne tür yön-
temler uygulanması gerektiğini anlatıyor.
Yani ders veriyor. Son günkü seminerin ka-
panış dakikalannda ise birden coşup başlı-
yor şarkı söylemeye. Müthiş bir ses. Şarkı
bitince de gülerek anlatıyor:
"Kimileri sivil aktivist, kriz yönetimi uz-
manı ve şarkıcı Marie Mulholland'ı birbiriy-
le bağdaşnramryor. Ama hepsinin aynı insan
olduğunu öğrendiklerinde de çok şaşıyor-
lar_"
Eh, biz de az şaşırmadık yani... Herhalde
hiçbirimizin Bruno Kreisky'nin evinin bah-
çesinde, 200 yıllık çam ağacının altında al-
dığımız sıra dışı kriz yönetimi derslerini,
uygulamalı seminerleri ömrümüz boyunca
unutmamızın olanağı yok. Nasıl ki semi-
nerlerin bitiminin akşamında olanlan unut-
mayacağımız gibi. Bizim bildiğimiz, beş-on
yıl önceki kriz yönetimi toplantılannda biz-
îeri bir şatoya kapatırlardı. Iki-üç gün boyun-
ca da sabahtan akşama, ha babam de babam,
toplantı üstüne toplantı yapılırdı. Ama şim-
di öyle mi ya? Gölgeli bahçede, kuş cıvıltı-
lannın eşliğinde yurttaş diplomasisi yap-
mak da ne demek?
Kıbrıs konusunda yenlllk yok
O akşam, Kıbns'ın AB üyeliği süreci so-
rumlusu Maurer, Bruno Kreisky Forum'un
konferans salonunda bir konuşma yapıyor.
Hepimiz, yeni ne söyleyecek, diye merak için-
de bekliyoruz.
Yeni hiçbir şey söylemediği gibi Türki-
ye'nin de AB üyeliği şansını gerçekleştir-
mesi için bildiğimiz bütün geçmiş söylem-
leri tek tek sıralıyor. Bir arahk. Güney Kıb-
ns'ın tam üyelığinin kesinleşmesi durumun-
da bunun bütün Kıbns'ı bünyeye aüna an-
lamına geldiğini sanki ağzından kaçınyor gi-
bi oluyor. Ama sıkıştınnca baklayı ağzından
çıkanyor. Yine hiçbir yenilik yok. Çünkü Gü-
ney Kıbns tam üye olsa da AB mükteseba-
hnı bütün adada uygulama ya da geçerli kıl-
ma olanağı yok. Eski hamam, eski tas...
Karşı görüşe yer yok
O anda, dinleyici sıralannda bulunan Kıb-
ns Rum kesiminin Viyana Büyükelçisi Stav-
ros Epaminondas, Maurer'in söyledikleri-
ne bütün kalbiyle katılıyor. Arada ayağa da
kalkıp, neredeyse bir tebliğ sunuyor. O teb-
liğde hafiften yalan-yanlış, kulaktan dolma
bir şeylerden söz ediyor. Ben atılıyor ve söy-
lediklerini düzeltmeye yelteniyorum. Sen
misin bunu yapan? "Yok, sus, sen yanhş bi-
Byorsun" diyor. Kriz yönetimini öğrendik
ya. Sinirlenmeyeceğim. Onun için de gülü-
yorum. Ne yapalım? Bu iş böyle.
Bahçeye iniyoruz. Seminere katılan bütün
arkadaşlar bahçede. Bir yandan Avusturya
şaraplanndan içiyorlar, bir yandan da çeşit-
li dillerden şarkılar söylüyorlar. Keyfimiz ye-
rinde. Ama saat geç oluyor. Konukseverli-
ği fazla zorlamaya gerek yok. Efendi efen-
di yola düşmenin zamanı.
Hep birlikte sokağa dökülüyoruz. Kutsal
Devlet Caddesi'nden doğru kimimiz yürür,
kimimiz dans edip şarkı söylerken dopdo-
lu üç gün yaşamış olmanın mutluluğu ve do-
yumu içindeyiz. tnsanlar olarak birbirimi-
zi anlıyoruz. O zaman da önümüzdeki en-
gelleri aşabilecek gücü buluyoruz. Kutsal
Devlet Caddesi'nin inişli çıkışh zeminleri
ise bize vız geliyor.
Çevre sorunlanna büyük önem veren AB ülkelerinde geri dönüşüm uygulamalan gün geçtikçe yaygınlaşıyor
Avrupa'dayeşil nokta dönemitstanbul Haber Servisi - Avrupa Birliği
(AB) üyesi ülkelerde geri dönüşüm
uygulamalarının simgesi olarak
kullanılan "Yeşil Nokta ModeK" gıderek
yaygınlaşıyor Avusturya, Belçika,
Fransa, Almanya, trlanda, Lüksemburg,
Portekiz, tspanya ve tsveç'te uygulanan
Yeşil Nokta Modeli'ne, AB'ye aday olan
Litvanya, Macaristan, Çekoslavakya ve
Polonya da dahil olmak için çalışmalar
yürütüyor. Giderek yaygınlaşan Yeşil
Nokta Modeli'ni örnek bir şekilde
uygulayan ülkelerin başında Portekiz
geliyor. Portekiz, 1994 yılında Avrupa
Komisyonu'nca yayımlanan "Ambalaj ve
Ambalaj Aüklan DirektüT'nden yola
çıkarak 1997 ve 2000 yıllannda
yürürlüğe koyduğu iki ayn yasa ile
ambalaj ve ambalaj atığı yönetimini
temel ilkeleri ile tanımladı.
Yeşil Nokta Modeli'nin Portekiz'deki
uygulayıcısı olan "Sociedade Ponto
Verde" (SPV) söz konusu bu yasalarca
tehlikeli olarak tanımlanmayan her türlü
ambaj atığı konusunda yetkilendirilmiş
durumda. SPV sistemi, dolumcu ve
ithalatçılar, geri dönüşüm sanayii, yerel
yönetimler, perakendeciler ile
tüketiciler arasındaki ilişkilerle
yürütülüyor.
SPV, dolumcu ve ithalatçılarla yaptığı
anlaşmalarda, pazara sürülen her bir ton
ambalaj için belirli bir ücret alıyor.
Bunun karşılığında da ambalajlı ürün
üreticisi firmanın toplama
sorumluluğunu üzerine ahyor ve firmaya
ürünlerinde "Yeşil Nokta" kullanım
• AB ülkelerinde geri dönüşüm uygulamalarının simgesi
olarak kullanılan "Yeşil Nokta Modeli" aday ülkelerin de
gündeminde. Litvanya, Macaristan ve Polonya modele dahil
olmak için çalışmalar yapıyor.
hakkı tanıyor. SPV'nin karşılaştığı en
temel sorunlann başında firmalann
yanhş beyanlan ve "Yeşil Nokta"
işaretinin izin dışı kullanımı geliyor.
Portekiz'deki geri kazanım sisteminin
temeli, atıklann konteynerlere atılması
AB standardında mera...
AB'ye aday olan ülkelerin bir bölümü biriiğin çevre standartlanna uymak için \eşil Nokta
Modeli'ni u\gulama \olunda çalışmalar jürütürken Türkiye'de A\rupa kriterterine uvgun mera
oluşturuldu. AB'ye adaj olma>ı hedefle>en Türkhe'nin tanm ve çevre politikalannı AB'ye uygun
olarak şekülendirmesinin ilk örneklerinden biri Burdurun Kemer ilçesindeki mera. AB
normlanndaki mera dört yıl süren bir çahşmanın sonucunda örnek olarak oluşturuldu. (AA)
esasına dayanıyor. Bazı bölgelerde
sistem, kapıdan toplama yöntemi ile
destekleniyor. Ülkede bulunan 14
ayırma tesisi bulunuyor.
Yeşil Nokta Modeli'nde öncelikle SPV,
yerel yönetimlerle anlaşmalar imzalıyor.
Bu anlaşmalar uyannca SPV, toplanan
malzeme için değerlendirme garantisi
veriyor ve yerel yönetimlerce toplanan
her ambalaj için belirli bir ücret
ödeniyor. Buna karşılık da yerel
yönetimler ayn toplama sistemi
dahilinde topladıkları atıkları SPV'nin
istediği özelliklerde ayırarak teslim
ediyor ve projenin yaygınlaşması için
kampanyalar, eğitim çahşmalan
düzenliyor.
Çevreye ve çevre sorunlanna büyük
önem verilen Avrupa Birliği ülkelerinde
Yeşil Nokta Modeli her geçen gün biraz
daha yaygınlaşırken bu geri dönüşüm
sistemi, aday ülkelerinin de
gündeminde. AB'ye aday olan
ülkelerden Litvanya, Macaristan ve
Polonya Yeşil Nokta Modeli'ne dahil
olmak için çalışmalar yapıyor.
Böylece, birçok alanda AB kriterlerine
uymaya çalışan aday ülkeler 2000'li
yıllann en öncelikli konularından olan
çevre konusunda da AB ile uyum
içinde olmak için kollanm sıvayarak
geri dönüşüm alanındaki bu önemlı
adımı atmış oldular.
Bu da Yeşil Nokta Modeli'nin
önümüzdeki yıllarda daha
da yaygın olarak kullanılacağına
işaret ediyor.
GÖRÜŞ
SONMEZ TARGAN
Hoş Geldin Özal!..(*)
Siyasetın, bir spor dalı olan dağcılıkla (Alpinizm)
önemli benzer yanlan var. Birçok spor dalında ya-
pacağınız ciddi yanılgılar ya sakatlanıp oyun dışı
kalmamıza ya da en çoğundan yarışmayı yitirme-
mize neden olur. Ama dağcılıkta, özellikle tırman-
ma aşamasında yapılan ciddi bir yanılgı ya kendi-
nizin ya da tırmanma arkadaşlarınızdan herhangi
birinin ölümüyle sonuçlanabilir.
Bu nedenle dağcı ereğe ulaşmak için tırmandı-
ğı rotanın tutamak ve basamaklarını ölçülü, özen-
li ve güvenli bir biçimde kullanmak zorundadır.
Adımlarını ölçerek biçerek ve ivediliğe kaçmadan
atarsa doruğa kazasız belasız ulaşma şansı daha
yüksektir. Ve hertırmanma, dağcıya yeni birçok şey
öğreten okul gıbıdir.
Siyaset de öyle değil mi?..
Türk-siyasal yaşamında nice insanlartanımışız-
dırki.politikadoruklarınaulaşmışolmalannayada
ulaşmalanna ramak kalmasına karşın pat diye ye-
re düşüvermişler, bu alandan sılinip gitmişlerdir. Ki-
mileri de, Kurtuluş Savaşı'nda yaşanan Çerkez Et-
hem olayında olduğu gibi, yere düşmeleri şöyle dur-
sun, hain konumuna düşmüşlerdir.
Son günlerde Türk siyasal yaşamında yere dü-
şenlerin, hatta ihanet çizgisine değin sürüklenen-
lerin ortalığı toza dumana kattığı bir süreç yaşanı-
yor. Çapsız ne denli insan varsa, acemi bir dağcı
gibi hızla siyaset doruğuna tırmanmaya çalışıyor.
Bu belirlemeye somut bir örnek vermek gerekir-
se, Bülent Ecevit'in yıllarca sağ kolu olarak bili-
nen Hüsamertin Özkan'ın istifa gerekçesinde
doğrudan kendi veriyor. Ne diyor Sayın özkan,
"11 yıl sonra Ecevit 'ten siyasette duygusallığa yer
olmadığını öğrendim" diyor. (Cumhuriyet 9 Tem-
muz 2002)
Bir insan siyaset pazannda 11 yıl kalıp bu söz-
leri ediyor ve yukandakı açıklamalarının hemen ar-
kasından "Siyasete şımdi başlıyorum" diyorsa
(Hürriyet 9 Temmuz 2002) bu güne değin ya ken-
dini aldatmış ya da bu halkı aldatmış olduğu yar-
gısına varılmaz mı? Bununla da yetinmiyor, ayağı-
nın tozuyla(!) atıldığı siyasette "Dörteğilimibirleş-
tireceğim" diyor.
Hoş Geldin Özal!..
DSP'de yaşananların aynntılanna girmek istemı-
yorum. Ama son olaylar bir kez daha gösterdi ki,
Türkiye'de siyaset dışarıdan yapılıyor. AB'ye gıde-
bilmek için çıkanlan tüm engellerin aşılabilmesi, Tür-
kiye'nin tam bir kukla devlet yapılabilmesi için her
yol deneniyor. Ve bunun adına da politika deniyor.
Yazının başında, gerçek polıtikanm dağcılığa
benzediğine değindim. Bunu biraz daha açmak ıs-
temiyorum. Siyaset de tıpkı dağcılıkta olduğu gi-
bi aynı zamanda birıkim, yüreklilik ve dayanıklılık
işidir. Buna da yakın tarihimizden en açık örnek Mus-
tafa Kemal devinmesidir. Kurtuluş Savaşı'nın ba-
şında geniş denebilecek bir kurmay kadroyla yo-
la çıkan Mustafa Kemal'in çevresindekilerin çoğu,
Cumhuriyetin kurulmasıyla başlayan aydınlanma
sürecinde silinip gitmişlerdir. Çünkü asıl yüreklilik,
dayanıklılık, sabır ve birikimi gerektiren zor işler, ay-
dınlanma sürecinde yapılan devrimlerdir. Kolay mı
sanıyorsunuz şeriat yasalarıyla yönetilen ve yüz-
de 95'inin okuma-yazma bilmediği bir toplumda
laik ve çağdaş bir hukuk devletini yaratmak. Sağ-
dan sola giden bir yazı tekniğini bir çırpıda elinin
tersiyle bir tarafa itip yerine soldan sağa giden bir
yazı tekniğini koymak.
Biz, salt bu iki örnekte olduğu gibi köklü deği-
şimleri yapacak bir siyasal istenci son 50 yıldır ne
gördük ne de yaşadık.
Bugün iç ve dış olmak üzere borcu 400 milyar
dolara yaklaşan ve her gün bir ekonomik bunalım-
dan diğerine yuvarlanan Türkiye'de sorunlann si-
yaset pazanndaki bu politikacılarla mı aşılacağını
sanıyorsunuz?
Bunlann hiçbiri Mustafa Kemal hükümetlerinde
değil bakan olmak, devlet dairelerinde odacı bile
olamazlardı. Amerika'dan teknokrat kıralayarak
çözümü içine sındiren bu Meclis'in üyeleri de Mus-
tafa Kemal Meclislerinde kapıcılık bile yapamaz-
lardı.
Günlük tüm politikalan hasta bir başbakan ile ken-
dini Özal sanan bir adama odaklanmış, ulusal,
onurlu ve uzak erimli hiçbir projesi olmayan bu si-
yaset mozaiği ile Türkiye'nin aydınlığa çıkmasına
olanak yoktur. Bunu kendileri de bildikleri için Tür-
kiye'yi AB'ye pazarlayarak işin içinden sıynlmak is-
temektedirter.
Aralanndakı didişme de öyle fazla derinlere git-
miyor. Didışmenın temel kökenındetamteslimiyet-
çilerle mandacıların görüş ayrılığı yatıyor. Bunu
çözmek için de yeni Özal arayışlarına gereksinim-
leri var. Ulusal istenç ise henüz kendini bulmuş
görünmüyor.
(*) Bu yazı 2002'nin tüm dünyada "Dağlar Yılı"
olmasından da esinlenilerek kaleme alınmıştır.
VEFAT
Kırklareli Müdafaa-i Hukuk Şubesi
Yöneticilerinden (Kuvayi Milliye'ci)
Ahmet Ağa ile Şerife Solak'ın oğlu
merhum Mehmet Ali Solak ve Nevzat
Solak'ın kardeşleri, merhume Ayşe
Solak'ın eşi, Mehmet Adem ile tsmet
Uluğ Solak'ın babalan, Figen ve Fatma
Solak'ın kayınbabalan, Kubilay ve
Zeynep Öyküm'ün dedesi
ENVER
SOLAK
vefat etmiştir.
Cenazesi 16 Temmuz 2002 Salı günü
Kırklareli'nin Kızılcıkdere köyünde öğle
namazını müteakip defholunacaktır.
AİLESİ