Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 S FEMMUZ 2002 PA2ARTESİ CUMHURİYET SAYFA
J İ i J V v / i l U I T J J . ekonomi(gcumhuriyet.com.tr 13
ŞİRKETLER
DERİMOD yaz
ayakkabı
koleksıyonunda yüzde
40'a varan indirimJer
uyguluyor. Aynca
AkıJlı Kart, YVorid
Card, Axess, American
Express ve Galaxy
Card sahiplerine çeşitli
taksit imkânlan
sunuluyor.
CEYLAN EVTER-
CONTEVENTAL
Safran Restaurant'ta 15
Temmuz - 14 Ağustos
tarihleri arasında
Sardunya'nuı, 15
Ağustos'tan 14 Eylül'e
kadar ise Sicilya'nın
olmak üzere Italyan
mutfağının iki farklı
lezzetini müşterilerine
sunuvor.
PFIZER Ar-Ge
merkezlerinden
Ingiltere'deki Sandwich
laboratuvarlannda
Bilimsel Polirika
Direktörü olan Dr. Gill
Samuels, biyolojilc
bilimler ve farmasötik
GtVIA daha fazla
markalı ürün çeşidi
sunan ve marketlere
oranla daha düşük fiyat
uygulayan X-Large
ismi altında yeni bir
indırim marketi zinciri
oluşrurdu.
YEDİGÜN portakal,
mandalina ve limon
tadlanndan sonra şimdi
de çilek tadıyla
raflardaki yerini aldı.
YKM kadın, erkek ve
çocuk reyonJanndan
yapılacak alışverişlerde
yüzde 50'ye varan
indirimler uyguluyor.
DERİSHOYV-
MİMARCA 2002
yazında yeni tasanmlar
sunuyor. Shop&Miles
ve Yisa Card
sahiplerine çeşitli
avantajlar sağlanıyor.
Firma, endüstrideki
hızrnetleri nedeniyle
Ingiitere Kraliyet Özel
Onur Ödülü'nü aldı.
LAM) ROVER'uı
Solihull'daki üretim
fabrkası, Makina
Mütendisliği
Ensttüsü'nden
"Mikemmel Üretim-
200:" ödülünü aldı.
EGD1AR önceleri
ürett&i teknelerin
tûmüıü ihraç ederken
ilk ttfa bu yıl,
yurtvtne açılmak üzere
bir taıtım toplantısı
dûzeıledi.
ALIIED DOMECQ
Tûrkye'ye doğrudan
yatırm karan aldı.
Şrks ıthal içki
k-teprisinde ilk tercih
eüleı marka olmayı
heddıyor.
HU1LA, farkJı renk
ahenatifleri ve
rrocHlerden oluşan
ororra grubu ve TV
kcltıdannı da içeren
kdeisıyonunda, uzun
öniim derinin
Borsalar tepetaklak, Bush'un ekip başının da eskiden 'yolsuzluklara' kanştığı ortaya çıktı
Batı'dayolsuzluk bunahmı• ABD çıkışlı çokuluslu şirketlerde ortaya çıkan
skandallarla, A\Tupa ve Amerika borsalannda geçen
hafta 11 Eylül'ü geride bırakan düşüşler yaşandı.
Skandallardan yakasını kurtaramayan Bush'un
yolsuzlukla mücadele ekibinin başındaki ismin de
'temiz' olmadığı ortaya çıktı.
EkonomiServisi- Küresel sis- muhasebe verilerine eşdeğerde
temin ıticı gücü ve dünya borsa-
lannın en çok prim gören sek-
törleri telekomünikasyon, ener-
jı ve bilişim şırketlerinde bırbi-
ri ardına ortaya çıkan yolsuzluk-
lar dünya borsalannı krize so-
karken skandal haberlere son
halkayı yıne ABD Başkanı Ge-
orge Bush ekledı. Kamuoyu
desteği yüzde 68'e düşen-
Bush'un yolsuzluklarla müca-
dele ekibinin başına getirdiği
bakan yardımcısının da bir za-
manJar "volsuzJukla suçlanan-
lardan" olduğu ortaya çıktı.
Yatınmcılann güvenini sıfir-
layan skandallar geçen hafta
boyunca Avrupa ve Amerika
borsalannda 11 Eylül'ü bile ge-
ride bırakan tarihi düşüşler ya-
şanmasına neden olurken uz-
tnanlar durumu 1929 bunalı-
mıyla karşılaştırmaya başladı.
ABD'de ardı arkası kesılme-
yen gelişmeler. "ekonomideki
Kder gücün" hâlâ durgunlukla
boğuştuğu v e küresel ekonomı-
deki canlanma sinyallerinin
olduğu fikrini orta-
ya çıkardı. Finans sektörü gü-
ven kriziyle allak bullak oldu.
New York borsasında teknoloji
endeksi Nasdaq yüzde 5.2 dü-
şüşle 1997 yılından bu yana ge-
linen en dip seviyesine ulaşır-
ken Dow Jones endeksi yüzde
7 düştü. Atlantik'in karşı kıyı-
sında aynı haftada Paris borsa-
sı yüzde 9, Frankfurt yüzde
7.86, Londra yüzde 8.48 değer
kaybetti.
Uzmanlar borsalardakı kilit-
lenmeyi 2000 Nisanı'nda tek-
noloji hisselerinde yaşanan çö-
küşleElcım 1987 ve 1929 bor-
sa bunalımlanyla karşılaştırma-
ya başladı. Bush'un açıkJadığı
"yolsuzlukla mücadele planı-
nın" da güven bunalımını en-
gelleyemediğinı hatırlatılıyor.
Bush düze çıkamadı
Usulsüzlük zincirinin iik
halkası Enron'la olan yakınlı-
ğının ortaya çıkmasından bu
yana skandal olaylardan adını
Güven bunalımı New York borsasında 11 Eylül'ü hatuiatan görüntöler ortaya çıkardı.
kurtaramayan George Bush ise
giderek zor duruma düşüyor.
Bush'un, "yolsuzluk yapan"
şirket yöneticilerinin 10 yıla
kadar hapisle cezalandınlma-
lannı da içeren eylem planının
başına getirdiği Adalet Bakan
Yardımcısı Larry Ttaomp-
son'ın, bu görevinden önce yö-
netici olduğu Providian Finan-
cial Corp. adlı kredi kartı şir-
ketinde yolsuzluk uygulama-
lanna ilişkin iddialan parayla
susturduğu ortaya atıldı.
Newsweek dergisi tarafın-
dan yapılan bir anket, Bush'un
11 Eylül saldınlanndan sonra-
ki liderlik performansıyla yüz-
de 90"lan bulan halk desteği-
nin yüzde 68'e gerilediğini
gösterdi.
Havayollan
şirkcflerinin
çoğunluğu
kriz
gerekçesiyle
milyarlarca
dolarhk
destek aiırken
Lufthansa bu
dönemi
hükümetten
destek
ahnadan
atiatü.
Lufthansa'da yatınma devam
GÜLŞAHKARADAĞ
Havayollan şirketleri 11
Eylül sonrası batış noktası-
na gelmelerine gerekçe ola-
rak uçak yolculugunda ya-
şanan paniği ve "güvenHk
krizmr gösterip miryarlar-
ca dolarlık hükümet deste-
ği alırken Lufthansa des-
teksiz sürdürdüğüplanlı ça-
lışması ve tasarruf önlem-
leriyle kendini korumayı ve
yatınmlannı sürdürmeyi
başardı. Lufthansa'nın Gü-
ney Doğu A\Tupa, Ortado-
ğu ve Afiika Basın ve Halk-
la Ilişkiler Başkanı Thomas
Preinl, 11 Eylül sonrasmda
hükümetten özel bir destek
istemediklerini, yalnızca
ertelenen uçuşlann maliye-
tinin karşılandığını belirtti.
Şirketin işten çıkarma-
dan uzak durduğunu dile
getiren Preinl, "Budonem-
de ücret zamnu yapmadık.
belirfi sayıda personeli es-
nek çanşmavla biriikte iic-
retsiz izne çıkardık ve ikra-
mivderi geri çektik" diye
konuştu.
MaHyetten kaçınılıyor
Lufthansa ömeği, sektör-
deki asıl sorunun daha faz-
la kâr için geçmiş dönem-
lerdepersonel eğitimi, uçuş
güvenliği ve uçak bakımla-
nna ilişkin maliyetlerden
kaçmak olduğunu ortaya
çıkanyor. Lufthansa'nın
özellikle Alman kamu-
oyunda güven oluşturduğu
gözlemleniyor. Şirketin
Frankfurt 'taki 1.5kilomet-
relik tesislerinde simülatör
uçaklardan uçak bakımına
kadar kapsamlı bir eğitim
alanı bulunuyor. Pilotlann
düzenli olarak kontrolden
geçirildiği tesisteki teknik
alanda uçaklar normal ba-
bmlan dışında 5 yılda bir
"en ufak vidasına" kadar
kontrolden geçiriliyor ve
maliyeti milyar dolan bu-
lan bu işlem için şirketin
hiçbirkısıtlamaya gitmedi-
ği belirtiliyor.
Lufthansa'nın Münih
Havaalam'nda yüzde 60
kamu ortaklığıyla inşa edi-
len yeni terminalinin mali-
yeti ise 1 milyar dolan bu-
İuyor.
ORÇ BATAĞINA DtKKAT ÇEKİLDI
Avrupah şirketler de
zora giriyor
Ekonomi Servisi - Pek çok Ame-
rikan şirketınin karşılaştığı sorunlar
sonrasında öne çıkması beklenen
Avrupah şırketlerin de zorda oldu-
ğu öne sürüldü. Enron ve World-
Com skandallanndan sonra Avru-
pa'daki yolsuzluklar da yavaş yavaş
gün ışığına çıkmaya başladı. The
Economist'te yer alan haberde sı-
kıntılı günler yaşayan Avrupa şir-
ketleri ele alındı. Haberde şu geliş-
melereyerverildı:
- Fransa'nın medya ve telekom
şirketlennden Vi-
vendi Unıversal son
haftalarda iflasın
eşiğine geldi. Bir-
çok Avrupalı şirke-
tin bu durumu, fazlasıyla Amerikan-
laşmadan ıleri geliyor. Ancak asıl
sorunu finansal olan Vivendi'nin 3
Temmuz'da yönetim kurulu başka-
nı Jean-Marie Messier'in istifaya
zorlanmasından sonra şirketin nakit
sıkıntısı ıçerisinde olduğu anlaşıldı.
Şirket 9 Temmuzda bankalardan,
kendisıni birkaç ay boyunca rahat-
latmaya yetecek mıktarda kısa vade-
li kredi aldı.
Zor durumda olan diğer Avrupa-
lı şirketler ise; ABB, Fiat. Babcock
Borsig, France Telecom, Deutsche
Telekom ve Ispanyol Telefonica.
The
Economist
- Isvıçre ve Isveç ortaklığıyla ku-
rulan ABB mühendislik şirketleri
grubunun, 1999 ve 2000 yılı rakam-
lannı etkileyen usulsüzlükler yap-
tıklan ortaya çıkanldı.
- îtalyan Agnelli ailesine ait Fiat,
günden güne düşen performansı ve
yüklü borçlanyla mücadele ediyor.
- Alman mühendislik şirketi Bab-
cock Borsig, bankalardan destek
alamayınca iflas etti.
- France Telecom ve Deutsche Te-
lekom'un yığınla borcu olmasına ve
düşük hisse senedi fi-
yatlanna rağmen bu
şirketler devlet deste-
ği ile korunuyor.
- Ispanya'nın tele-
kom şirketi, 2001 yılındaki net kâ-
nnı 2.1 milyar Euro olarak bildir-
mişti, ancak 7.2 rrulyarlık zaran ol-
duğu ortaya çıkanldı.
Aynca Financial Times'ta yer alan
haberde de Fransa'nın bu gibi so-
runlann önüne geçmek için yaptığı
çalışmalara değiniliyor.
Enron ve WorldCom skandallan-
nı takiben büyüyen global krize ilk
resmi tepkinin çarşamba günü Fran-
sız hükümetinden geldiği bildirilı-
yor. Yetkililer, anonim şirketlerinin
finansal rapor bildirimlerindeki
standartlan yenıden belirleyecek.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
'Baüpanlap' Kurtancıhğamı
Soyunuyor!..
Siyaset rüzgârları hızla esiyor. Toz duman içinden
yine bir eski yöntem deneniyor. Topluma, tek bir
kurtarıcı değil, bu kez kurtarıcılar sunuluyor; kur-
tancı sayısı üçe çıkanlıyor. Kendı çıkannı hertürlü de-
ğenn üstünde tutan bir kjsım medya da bu oluşumu,
yeni ve büyük umut olarak topluma pompalıyor.
Ne oluyor?
Bu sorunun yanıtı iki düzlemde aranmalıdır.
önce, dış gelişmelere bakılmalıdır. Türkiye, dışa-
rıdan ıkili sıkışma içindedir; AB üyeliği için yapılma-
sı gerekenler. Kıbrıs konusu dahil sıkışmanın birinci
boyutudur: ikincisi de ABD'nin büyük bir olasılık olan
Irak saldırısıdır. Her biri ayrı etmenlerden kaynakla-
nan, ayn değişkenlere bağlı olan bu ikilinin çözümü
bugünlerde örtüşüyor. Toplumun büyük çoğunluğu
taraftarolduğuna göre AB yolu açılabilirdi. Bu durum-
da siyasal depremi yaratan asıl etkenin Irak fayı
olabıleceğı kuşkusu doğuyor. Kısaca, kurtarıcı ara-
yışı, dış etkenlere tam anlam/yla uyuyor.
Sıra ülke içi siyasal ve ekonomik gelişmelere ge-
lince durum değişiyor.
Yeni kurtarıcı adaylanmızdan ikisi, DSP kurucula-
rı tarafından belirienmış, Meclis'e ve hukümete ta-
şınmışlardır. Bunlardan birinin, hakkında diğer ya-
zılanlar bir yana, bilinen en önemli özelliği, T. Halk
Bankasfnın yolsuzluk dosyaiarını aylarca beklet-
mesi, zamanında soruşturma konusu yaptırmama-
sı; Meclis'te, yolsuzluk dosyalannın oylama ile aklan-
masındaki tutumu geçmişte çok tartışıldı. Bu olgu-
nun, öbür kurtarıcımızın, basın toplantısında çok kı-
saca ve lütfen değindiğı "temiz" devlet yönetimi an-
layışı ile nasıl bağdaştırılacağı, kamuoyu için çok
büyük bir soru; kertdileri için de çözümü gerek-
li sorundur. Kaldı ki bu ikili, hükümetin, bundan ön-
ceki (ister üç, ister beş yıl alınız) tüm uygulamaları-
nın ortak sorumlulandır.
Üçüncü kurtancı adayımız, DSP kuruculannca be-
lirienmemiş, dışandan gönderilmiştir. IMF ve Dünya
Bankası ile biriikte oluşturduğu Guçlü Ekonomiye
Geçiş Programı ve buna bağlı nıyet mektuplan, şu
anda uygulanmaktadır. Burada iki noktanın altı çizil-
melidir: Birincisi, IMF ile görüşmelerde, Türkiye'nin
ekonomik ve toplumsal koşullarının ne ölçüde göz
önünde tutuldugu, yoksulunun, çiftçisinin, işçisınin,
memurunun, esnafının ve giderek üretici işverenin ne
kadar savunulduğu en azından tartışılmalıdır. Top-
lumsal uzlaşmaya yer vermeyen kaskatı bir IMF
istikrar programı uygulamasıyla, diğer kurtarıcımızın
yıllar sonra yeniden sözünü ettiği sosyal demokra-
si anlayışının bağdaşmazlığı ise çok açıktır.
İkincisi, öncesi ve sonrasıyla, son yıllann IMF des-
teklı istikrar programlarının şimdiye kadar katlanı-
lan ekonomik ve toplumsal maliyeti, yarattığı ağır iş-
sizlik, yoksullaşma, iç ve dış borç yükü. kapanan iş
yerleri ile gerçekten çok yüksektı. Ancak, bunca top-
lumsal yıkım, çile ve özveriden sonra, bu yılın ikinci
üç ayından başlayarak istikrar programının olumlu
sonuçlan görülmeye başlıyordu. Enflasyon ve fa-
izler azalma eğilimine giriyor; sanayide kapasite kul-
lanımı oranlarının, üretimin ve dışsatımın artmaya
başladığı açıklanıyordu.
Tam bu sırada, ekonomi bir tarafa bırakıldı ve "pi-
yasanın siyasal güven aradığı", piyasanın bu en gü-
vendiği kışi tarafından açıklandı. Kurtancı yaratma
işlemi başlatıldı. Ve olanlaroldu. Tüm yabancı de-
ğerlendirme kuruluşlannca Türkiye'nin kredi notu
durağandan olumsuza çevrildi. İç borçlanma faiz
oranı yüzde 52'lerden yüzde 79'lara (şimdilik) çıktı ve
toplum, bu nedenle milyariarca dolar ek faiz yükü al-
tına girdi. Yine bu sırada, doların TLfiyatı 1.3 milyon
liradan 1.7 milyonlaratırmandı; dolar sahibi olmayan
insanlar daha da yoksullaştı; başta akaryakıt olmak
üzere, fiyatlar yükseldi. Yine kurtancı yaratma sıra-
sında, İMKB endeksi en alt düzeylerine indi. Prog-
ramın iki önemli ayağı olan enflasyon ve büyüme ile
ilgili hedeflerinin gerçekleşmesi çok güçleşti. Kısa-
ca, istikrar programı, kurtarıcı arayışına kurban edil-
mektedir. Kurtancı yaratmanın maliyeti bunlarla
kalmıyor, her gün artıyor.
Bu ülke, geçmişte çok kez, siyasal açlığını, us-
taca uygar bir görüntü çizerek giziemeyi başa-
ran sahte kurtancılann kurbanı oldu. Umarız bu
kez öyle olmaz; yoksa, gerçekten yazık olur.
yakup@metu.edu.tr
DUNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOGLU LONDRA
yaşam
ahnlnna taşıyor.
11 Eylül gerçekleştiğinde ABD
ekonomısi marttan beri resesyon-
daydı. Şokun nihayet zayıflamaya
başlayan tüketici talebinin belinin kı-
racağı, resesyonun derinleşerek
1930'Jarı anımsatan bir depresyona
dönüştürebileceği düşünülüyordu.
Halbuki, piyasalarda kısa süren bir
sarsıntının ardından görüntü hızla
değişmeye, sert ve genelleşmiş bir
resesyon/depresyon beklentısi ye-
rini yeni bir ekonomik büyüme ev-
resine bırakmaya başladı. Benim gı-
bi "müzmin kötümserler" de Vladi-
mir'le Estragon'un durumuna düş-
tüler. "Dünya Ekonomisinde Bahar"
havası yazımda (1 Nisan 2002), bu
yeni görüntüyü, ekonomik toparlan-
manın arkasındakı dinamikleri anla-
maya çalışmış sonunda, toparlan-
manın temelinin zayıf olduğunu vur-
gulamıştım. Geçen hafta uluslara-
rası borsalarada yaşanan gelışme-
lerden sonra yine başa, depresyon
olasılığı noktasına geri donmüş bu-
lunuyoruz. Bu kez "Godot" gelmiş
olabilir. Ama, durun "enseyı karart-
mayın". bunun da bir çaresi var!
1997ye geri döndük
Geçen hafta dünya borsaların-
da özellikle ABD veAvrupa'da bü-
yük bir sarsıntı yaşandı. Endeks-
ler sürekli düştüler, cuma günü
beklenen toparlanma yaşanmadı.
Böylece Dow Jones Sanayi En-
deksi hafta içinde toplam yüzde
7.4 değer kaybetmiş oldu; yıl ba-
şından bu yana toplam kayıpları
yüzde 13'e ulaştı. Yüksek tekno-
loji şirketleri endeksi Nasdaq'ın
haftalık kaybı yüzde 5.2'ye ulaşır-
ken ocaktan bu yana toplam kay-
bı yüzde 30 oldu. Çok daha geniş
bir şirket bazına sahip S&P 500
endeksinin kayıpian da söz konu-
su iki dönem için sırasıyla yüzde
5.2 ve yüzde 20'ydi.
Atlantik'in bu yakasında da du-
rum iyi değildi. Financial Times
100 endeksi hafta içinde toplam
yüzde 8.5 düşüce yılbaşından bu
yana gerileme yüzde 19'a çıktı. Fi-
nancial Times Avrupa endeksinin
söz konusu iki dönemde toplam
kayıpları yüzde 9 ve yüzde 24 ol-
du. FTSE-100 endeksindeki şir-
ketlerin, yalnızca, geçen haftaki
toplam kaybının 145 milyar dola-
ra ulaştığını göz önüne alırsak, sa-
nırım borsalardakı sarsıntının bo-
yutlarını daha iyi kavrayabiliriz.
Dünya piyasalarında geçen hafta
yüz milyariarca dolarlık servet yok
oldu.
Başta Wall Street olmak üzere
endeksler paldır küldür düşerken
yorumcular sık sık "son beş yılın
en düşük düzeyi" tümcesini kul-
landılar. Demek ki endeksler,
1997'de Asya kriziyle biriikte, ma-
li sermaye yükselen piyasalardan
çıkarak. başta ABD olmak üzere
merkez ülkelere dönmeye,
ABD'de tarihindeki en güçlü ve
uzun ekonomik toparlanmalardan
birini finanse etme olanağını ka-
zanmaya başladığı noktadan ön-
cesine donmüş durumdalar. De-
nebitir ki, "Öküzün altında buzağı
aramanın âlemi yok, borsa bu,
inerde çıkarda, yine toparlanır, 11
Eylül'den sonra bile toparlanma-
dı mı?" Doğru, 11 Eylül'den son-
raki toparlanmaya benzer bir to-
parianma yeniden yaşanabilir. Bu-
na az sonra değineceğim. Ancak
Godot Geldi mi Ne?
1997'den sonraki tırmanmaya
benzer bir toparlanma bana ola-
naklı görünmüyor.
Ve bu kez yol haritası farklı
1997'de küselleşme armadası,
başta amiral gemisi ABD (Mayflo-
wer 2000), amiralin elinde de ser-
best piyasa tanrısının kutsal kitabı,
tüm bayraklarını açmış pupa yelken
tı, bu ABD'de tüketimi güçlendirdi,
tüketim dünyanın geri kalanına güç-
lü bir talep oluşturdu, dünya ekono-
misini peşinden sürükledi. Kısacası,
önceABD ekonomısinin büyüme hı-
zı ve borsa performansı, sonra da
dünya ekonomisinın büyüme hızı
(yaklaşık yüzde 40 oranında) ABD'ye
akan sermayeye bağlanmış oldu.
Dünya ekonomisi adeta bir "devr-i
daim" makinesi keşfetmişim gibiydi.
"yepyeni bir dünyaya doğru" gidi-
yordu..
1997'de Asya krızi başladığında,
ABD şirketlerinin kârlan,. teknolojık
atılımları, ekonominin büyüme hızı,
borsalardaki istikrar ve dinamızm
herkese parmak ısırttırıyordu. Ulus-
lararası sermaye ABD'ye yöneldi. Bu
sermaye, ki 1990'lann sonunda yıl-
da ortalama 400 milyar dolara ulaş-
mıştı, borsayı zirveden zirveye taşı-
dı, genelde bir zenginlik etkisi yarat-
Böylece sonsuza kadargidecek tık.
Asya krizi fırtınasında kayalara çar-
pan gemilerdekiler, hantanın sahte
olduğundan şüphelenmeye başla-
mışlardı. ama yıne de delıkleri tıka-
yıp halatlarını amiral gemisine bağ-
layıp kıtaptaki "yeni ekonomi" sure-
sini yüksek sesle okuyarak yola de-
vam etmeyi seçtıler...
Geçen hafta görüntü farklıydı.
Enron'la başlayan skan dallar dizi-
si. once ABD şirketlerıne sonra da
ABD ekonomisine olan güveni
sarstı. Bu yılın ilk dört ayın da ABD
ekonomıs/ne Avrupa'dan gelen ser-
maye, geçen yıla göre % 70 gerile-
di. Avrupa şirketlerinın ABD'deki
şubelennin kârlan 2001 yılının ikinci
yarısında bir önceki yıla göre % 69
gerileyince, Avrupa şirket leriniABD
ekonomisine ilgısi (birleşmeler)
2000'de 175 milyar dolardan, 2001
yılında 68 milyar dolara düştü. Ge-
çen yılın ilk yarı sındaki net 40 mil-
yar dolar giriş, bu yılın ilk yarısında
net 14 milyar dolar çıkışa dönüştü.
Artık, ABD şirketleri de paralarını
başka piyasalara kaçırmaya, (Glo-
bal Economic Forum 08/08/2001)
sermaye hareketleri yön değiş-
tirmeye başlamıştı. Bu da zaten
doların bir süredir girdiği gerileme
trendinden belli oluyordu. ABD,
dünya ekonomisini peşinden sürük-
lerken oluşan cari açığı bu sermaye
hareketleriyle finanse ettiği müd-
detçe dış ticaret açığına da pek faz-
la aldırmadı. Şimdi dış ticaret açığı,
önemli bir siyasi sorun olarak gün-
deme gelmek duru munda. Bunaek
olarak ekonomi büyürken oluşan
bütçe fazlası, 11 Eylül sonrası bü-
yük şirketleri destekleme operas-
yonları ve savunma harcamaları
içinde hemen eridi.
Geçen hafta BBC bu yıl, bütçe
açığının 165 milyar dolar olacağını
bildiriyordu. Başka ilginç haberler
ye yorumlar da vardı geçen hafta.
Örneğin CNN'de yayımlanan bir
araştırma, şirket kazançlarının çok
abartılı olduğunu, bir tür ücret olan
hisse senedi opsiyonlarının gider
olarak gösterilmesi halinde S&P
500 şirketleri nin toplam kazançla-
rının 2000'de % 8,2001 'de % 20 bu
erginy(a tr.net
yıl da % 10 daha düşük çıkacağını
gösteriyordu. Şırketlerin emeklilik
fonlannın kazançlarını kendilerine
yazma uygulaması göz önüne alı-
nırsa durum daha da kötüleşiyor fi-
yat/kazanç oranı % 21.8'e kadar
yükselebiliyordu. Diğer bir deyişle
bu kadar düşüşten sonra, S&P 500
şirketlerinin kâğrtları hâla çok paha-
lıydı. Geçen hafta, ABD tüketici gü-
ven endeksinin temmuzda 94 ola-
ması beklenirken 86.5'e gerilemesi
tüketicinin havlu atmaya başladığı-
nı gösterdi. Bir Wall Street Journal
yorumunda hisse senetlerindeki dü-
şüşün, yalnızca kârların değil, "fo-
humluk" parayı da eritmeyerek, ilk
kez tüketicıyı doğrudan etkilemeye
başladığını yazıyordu...
Ozetle, bu kez, dünya ekonomi-
sinın ABD'yi finse etmeye devam et-
mesi için gerekli güven ortamı, ABD
ekonomısinin de dünya ekonimisini
peşinden çekecek enerjısi yok. Bu
ise küreselleşme diye satılan "mali
genişlemenin" büyüttüğü borç (siz
buna hâlâ kredi, sermaye hareketi fi-
lan demeye devam edebilirsıniz) zin-
ciri geriliyor, yükü giderek ağıriaşı-
yor. Bu mali genişleme dünya eko-
nomisindeki fazla kapasiteyi yavaş-
layan birikim hızını çekiyor. Şimdi
bunun bittiği anlaşılıyor. "Ama biz
bu noktaya daha önce, 2000 yılın-
da gelmemiş miydik" diye düşün-
mekte haklısınız. Ama o zaman 11
Eylül ve terorizme karşı savaşın ma-
li olanaklan resesyonu erteledi. Bu
kez bu savaşın da istimi kaçtı... Ama
durun hemen karar vermeyelirrr. Da-
ha gündemde Irak savaşı var. Hadi
hep biriikte savaş çıksın diye dua
edelim. Yoksa küreselleşme karaya
oturabilir!