19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 TEMMÜZ 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 1/ Az taıudığımız bir cennet bu: Balkan Denizi... Dalmaçya'dan Trieste sınınndaki Istria sahülerine dek uzanan bir Balkan Denizi... îç içe geçen kültürleri, dantel gibi fiyordlan, bini aşkın, birbirinden güzel adalan ile gerçek bir tarih ve doğa cevheri... Yugoslav îç Savaşı'nın bıraktığı kâbustan yeni silkiniyor. Turizme, ticarete, dünyaya yeniden dönüyor... Bu topraklar elde olmadan insanı tarihe savuruyor. Ister istemez Osmanlı "anılanyla" yapılan bir yolculuk oldu bu. SLOVENYA fc Lubliyana fc Trieste A d r ı a t i k Denizi ^J 4, Zagrep HIRVATİSTAN MACARİSTAN ^ _ _ \ BOSNA HERSEK Eadar L i» İfcŞibenik \ f \ *>*t J ..\ o JS ~~^—Ü^' 4» Saraybosna - l YUGOSLAVYA <• Öubrovnik > - * * * rıiMfiıagf ifrifflMİ ^ » • • • M ^ • Eski adıyla "Ragusa" olarak bilinen "Dubrovnik"te başlayan, Trieste - tstanbul hattında sona eren yol boyunca uzun süren kış uykusundan uyanan Balkan kentlerini keşfetmeye çalıştım. Hırvatistan müstakbel bir AB adayı ve yıldız bir turizm cenneti olarak uyanıyor bu uykudan. Balkanlar'la; güney ve kuzey, doğu ve batı Avrupa arasında tam bir kavşak oluşturan "sınır kenti" Trieste ise eski görkemine yeniden kavuşmayı özlüyor. Yanımızda, hemen köşebaşında yeniden şekillenen, silkinen bir dünya bu. Dubrovnik Surlan'nda Türk izlerivar Yüksekliği 25 metre ve kalınlığı da yeryer 6 metreyi bulan tarihi surların büyük bölümü tstanbul 'unfethinden sonra yapılmış "Esld Yugoslavya'dan geriye ne kaldı?" Kısa sohbetımiz böyle başladı. "Hiçbir şey" dedi garson: "Borçtan başka hiçbir şej-" "Dubrovnikbombardımanının fotoğraflan haüra eşyası satan dükkânlann vitrininde hâ- lâ asıh™ Belgrad'la araıuz düzeldi mi?" "Sorun Sırplar değil kL.. Hiçbir zaman ol- madL Sorun Müslümanlar. Yabıız Balkanlar değil, dünyannı başına bela oldular~." "Bari bunu siz söylemeyin... Saraybosna, Kosova, Srebrenica... Bu topraklarda binlerce Müslüman kesildL Faturayı onlar ödedL Hem de birkaç yıl önce. Unuttunuz rau?" Bu cevaba şaşırdı garson. "Açık kalan Bal- kan hesaplaruu", 11 Eylül retonğıne paket- lemek burada âdet olmuş belli ki... "Bosnahlar da Sırplar ve bizim gibi tslav as- nnda. İsimleribizim gibiydi: Marko, tvan,Mi- roslavu Adnan. Ismail, Ömer okhüan- Bunu kiın yapü? Müshımanlar!" dıye üsteledı... "Mfloşeviç haktamıydı?Bunumu söylemek istiyorsunuz?" dedım. Kemküm etti o zaman. Ezben bozulmuştu: "Bu konulardan fazla anlamam... Bahğuuzı nasıl istersiniz? Izgara nu, tava mı?" Oaudio Magris'ın kulaklan çınlasın. Bal- kanlarhakkında yazılmış en iyi kıtaplardanbi- n olan u Tüna"nın yazan, dostum Magris hep söyler: u Balkan halklan birbirine oldum ola- 9 'öteki' gözüyle bakar. Ama hepsinin 'ortak öteki'a 'Türkler'dir.Türkter,yaraMüslüman- lar_. Bunu unutmaL" 'Dalmaçya usulü iskorplf "JadroBnija"... 1780 kılometre boyunca kıvnm kıvnm dantel gibi uzanan Hırvatistan sahilleri -Istria, Kvarner, Dalmaçya- ve bini aşkın ada arasında hizmet veren "arabah va- pur" şirketinin adı. Dalmaçya'mn güneyi "Dubrovnik"ten, Istria ile Kvarner sahilleri- ni buluşturan "Rijeka" lımanına dönüyoruz. Gemi sabah erken saatlerde Dubrovnik'ten kalkıyor. Ertesı sabah 7'de "Rijeka"ya van- yor. Bir grup arkadaşla akşam restoranda ken- dimize enfes bir iskorpit ziyafeti çekiyoruz. Hırvatlann en iyi -beyaz- şarabı "Malvasia" eşliğinde. Gün boyu güvertede güneşlenmiş, öğlen "Marco Poîo'nun adası" "Korcula"ya uğramış; Split'ten yenı kalkmışız. Her şey mukemmel. Politikakonuşmamakkaydıyla... Üstelemiyorum artık garsona. "Izgıra" di- yorum kısaca: "Bahğım ızgara okun._" Bu kadar lezzetli bir "iskorpiti" başka yer- de yemedim. Dubrovnik'e arabayla girerken, şehre 30 kılometre kala, deniz üzerinde "Or- san" isimlı bir restoranda tattım ılk kez "Dal- maçya iskorpitini". Yan masada oturan Hırvat ressam tavsiye etmişti: "Denizden yeni çıkü. Canh canh. Muöaka deneyüu." Braco Dimitrijevic'miş ressamın adı. Res- sam Sarkis'le Türk eşinin Paris'ten yakın ar- kadaşıymış. Paris-Dubrovnik hattında yaşı- yor. Istanbul bienalınden söz etti hemen. Bi- enalin Avrupa sanat çe\Telerinde önemsenen, çok prestijli bir randevuya dönüştüğünü an- lattı. îstanbul'a da hayran. Bienale katılıp ka- tılmayacağını sordum. "Karar, küratörüıT dedi. Jvan Gunduüç. Hırvatlann en büyük ulusal sairi. Hırvat edebiyatında köşe taşı olarak bi- linen "Osman" isimli epık destanı ile tanını- yor. Avrupa'da Türk zulmünü anlatan bu des- tan şiirin Hırvat edebiyatında öylesıne önem- li bir yeri var ki; on yıl öncesinin bombardı- manı üzerine yazılmış "War in Dubrovnik" (Dubrovnik'te Savaş) isimli kitaptabile yeralı- yor. Yani Yugoslav iç savaşında Sırplar Dub- rovnik'i bombalayıp, yakıp yıkıyor. AmaHır- vatlar Sırplarla hesaplaşmalannı 17. yüzyıl- Avrupa'nın en iyi korunmuş surlan arasında denize dil gibi uzanan kayahklar üzerinde yükselen kentin, bu yüzden çok zenginbir mimarisi ve tarihi var. Şehri çepeçevTe kuşatanüç kflometre uzunhığundaki surlann üzerinden manzara doyumsuz, Kuşbakışt, Venedik'leBarok Sicüy*a kentlerini andnryor. D a l m a ç y a ' d a n Yeni Ipck Yolu'n sonu in CERRAHOGLU I • "Cetvelle çizilmiş mükemmellikte meydanlar ortaçağdan kalma daracık sokaklar, kahveler, restoranlar, kiliseler, rönesans sarayları... Dubrovnik ya da eski adıyla Ragusa, Venedik'le barok Sicilya kentleri karması gibi..." 'Mücevher' gözüyle bakılan şehir girişindeki çöp tenekelerinin üzerinde yalnız sigara izmaritlerinin değil; 'çikletlerin' de yere atılmaması rica ediliyor..." Daha çok İtalyan etldsinde kalan bir Balkan (AvTisturya- Macar-Tüık) karması var mutfaklannda. Spagetti, pizza, strudeL gulaşın yanısıra kolaylıklaşiş kebap, ızgara köfte, pirzola, gûveç bulabiliyorsunuz. Döner ve baklava Dalmaçya'nın kuze> r ucundaki "Splifte başh\or. Türk kahvesi ve börek ise taa Istria sahillerine dek uzanıjor. da i4 Türkdehşeti"nı anlatan bir şıır üzennden yaptyor. Ve bu kıtap turistlere hatıra eşyası sa- tan tüm dükkânlarda satılıyor. 'Drlna Köprüsu'nde kazık' "Türklere karşı bu derin ömarguun" ne- denini sevımlı masa komşum ressam Dimit- rijeviç'e sordum. "Ooh" dedi Dimitrijeviç: "Onyargı tamamenkûhür düzeyive dış dün- yaya açıfanayla Ugtti bir şey burada. BelH dü- zeydeld ayduılar artık pekâlâ Türkiye'ji ta- nıyor. Ama halk arasında evet hâlâ böyİe bir önyargı var. Doğru..." Unlü Hırvat yazar tvo Andriç'ın "Drina Köprüsü"nü okudunuz mu? Andriç'in ede- biyat şaheseri olan "Nobel''li romanını şım- diye dekokumadınızsa, okuyun. Romandabir "kazığa çakma" sahnesı var. Akıllara dur- gunluk vencı. Okumakbıle yürek ve mide ıs- tiyor. Osmanlılann kurbanlan için seçtikleri "ka- zığı" 4 arşın (yaklaşık 2.5 metre) uzunluğun- da tarif edıyor Andriç. Meşe ağacından ya- pılan "yağh kaztğuı" sıvri ucu demirden. In- faz kendine özgü bir ntüelle yenne getirili- yor. "ÖzeffikleTürklerdenoluşanbirkalaba- hk"ritüelisessizce izliyor. Kazığın sivn ucu, aşağıdan ağır ağır giriyorve sırt hizasında bir yerde dışan çıkıyor. Cellat, ne denli büyük bir beceriyle kurba- na kazığı geçınrse, o kadar çok para alıyor. Cellatın "mahareti", kazığı hayati organlara değdirmeden geçırmesıyle ölçülüyor... Yani "bağu-saldara, kalbe, ciğ«îere" değ- meden... Kurban böylece hemen can vermı- yor. Kazığın üzerinde 10-12 saat kalıyor ba- zen. "Şişegeçirilmiş bir kuzugnM w diyor And- nç. Böyle bir ceza akılda kalıyor tabii. Ay- larca, yıllarca değil. Yüzyıllar boyunca... Son ARdenlz cenneti Akdeniz'in en az keşfedilmiş cennetlerin- den bıri Dubrovnik. Eski adıyla Ragusa; Os- manlı ve Venedık ateşı arasında kalmış tarih boyu. 13-14. yüzyıllardaVenedikkontrolün- de yaşamış. Macar krallanna vasallık yap- mış ve nıhayet Osmanlı sultanlanna her yıl vergı vermek suretiyle "bagmısızbirşehirdev- leti" olarak kalmayı başarmış. Ve Istanbul'un Doğu Adriyatik'tekı en önemli ticari partner- lerinden biri olmuş. Taa ki 19. yüzyılda Na- polyon istilasıyla çözülene dek. Avrupa'nın en iyi korunmuş surlan arasın- da denize dil gibi uzanan kayahklar üzerin- de yükselen kentin. bu yüzden çok zengin bir mimarisı ve tanhı var. Şehn çepeçevre ku- şatan üç kılometre uzunluğundakı surlann uze- rinden manzara doyumsuz. Kuşbakışı, Venedik'le Barok Sıcılya kent- lerini andınyor. Cetvelle çızılmış mükemmel- likte meydanlar, ortaçağdan kalma daracık sokaklar, kahveler, restoranlar, kiliseler, rö- nesans saraylan var ıçınde. Yüksekliği 25 metre ve kalınlığı da yer yer 6 metreyi bulan tanhı surlann büyük bö- lümü Istanbul'un fethınden sonra yapılmış. Tabii gene Avrupa'da ılerleyen "Türk deh- şeti"ne karşı... Bu kahn surlara baktıkça ınsan ister iste- mez giderek bunun nasıl "zihinsel kahp ve duvarlara" dönüştüğünü fark edıyor. Türk- lere karşı kapanma ve korunma güdüsünün ne denli köklü ve güçlü olduğunu burada bı- rebir görüyorsunuz. Askerl düşmandan turizm raklblne Muhteşem tarih mırasının yani sıra bakı- mı ve temızliğı ile de dıkkat çekiyor Dub- rovnik. 91 'deki Dubrovnik bombardımanın- da yüzde 70'i aslında ağu- hasar almış ken- tin. Sırplann yerle bir ettiği manasnrlan, sa- raylan, surlan, kiliseleri başdöndürücü bir hız- la onarmış, temızlemiş Dubrovnıkhler. UNES- CO desteği ile gerçekleştınlen onanm ve restorasyona bazı AB ülkeleri de katılmış. Gerçekbir "mücevher" gözüyle bakılan şe- hir surlannın girişindeki çöp tenekelerinin üze- rinde yalnız sigara ızmantlennın değil; "çik- 1606™" de yere atılmamasıricaedılıyor. Ya- şayan bu- şehırden çok açıkhava müzesim andınyor bu yüzden Dubrovnik. Akdenız değil, güneşlı bir îskandinav kentı gibi du- ruyor Dubrovnik'in bir özelliği de "melez mut- fağı". Herhangi bir restoranda elınıze aldı- ğınız "mönü" şipşak tanhı özetlıyor. Daha çokîtabyan etkisınde kalan bir Balkan (Avus- turya-Macar-Türk) karması var ıtıutfakla- nnda. Spagetti, pizza, strudel, gulaşın yani sıra kolaylıkla şış kebap, ızgara köfte. pirzo- la, güveç bulabiliyorsunuz. Döner ve bakla- va Dahnaçya'nın kuzey ucundaki "SpKt"te başhyor. Türk kahvesi ve börek ise taa Ital- ya, Slovenya suunndakı Istria sahıllenne dek uzanıyor. Akdenlz tılsımının tadı' Yugoslav iç savaşının yılacı etkilennden ye- ni kurtulan Hu-vatistan 2002 turizm mevsi- mine iddialı ginyor. "Akdeniz blsummn ta- dı: Hu^'atistan'' sloganıyla CNN'de cıddı bir kampanya atağı başlatan ülke, bu yaz Tür- kiye'ye rakip en "in" destinasyonlar arasuı- da. Hırvat turizmine son bir yıl içinde yatı- nm yapan yabancı gnıplar arasında Türkler de var. Dubrovnik'te Uzel Torus'un satın al- dığı "DubravkaOtel" Hırvatıstan'daki Türk girişimcıliğinın son örneklerinden. Damlann üzennden batan güneşi görmek ve Dubrovnik'i "hissetmek" ıçın bin yülık tarihi "surlar"a mutlaka çıkmanız gerek. Yaz aylannda akşam geç vakıtlere dek açık olan surlann içinde Akdeniz' in en keyıflı yaz fes- tivallerınden biri yapüıyor. Ancak kenti, festival mevsimı temmuz, ağustos aylannda -özellikle Avusturya ve Italya'dan otobüsler ve mavi turlarla inen- ka- filelerle gezmek istemiyorsanız, buraya se- zon dışı gıdın. Mayıs ve eylül uzun Dubrov- nik yazlannı tatmak içın en ideal seçim. Yarın:Adalar Cenneti Hırvatistan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle