Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 1 HAZİRAN 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Yıldız'a yapılan davranış, îçişleri Bakanı'nın kendi genelgesine de aykın...
BakanYücelen suskun
Herkesin başına geliyor
iyikiYüdız
gözaltına alındı
UĞURCANKOÇAK
Cumhuriyet Gazetesi
Genel Yayın Yönetmeru
İbrahitnYıkhzAnkara'da
kaldığı otelden polisler-
ce aluup 12 saat gözaltın-
da tutulmuş. Gazeteler
haber olarak verdiler. Do-
gal olarak Cumhuriyet
olayın ûzerinde daha faz-
la durdu. Haber üç gün-
düryineleniyor. Emniyet
Genel Müdür Yardımcı-
sı bile açıklama yapmış.
Köşe yazarlan bu konu-
dan söz ediyor. Daha ön-
ce de Radikal gazetesin-
den tsmet Berkan ın ba-
şına gelmişti aynı şey.
Aman ne iyi oldu bu iki
olay da. Doğrusubenpek
sevindim. Zira bu zırva-
lık benim gibi sade vatan-
daşlann başına çok sık
geliyor. Geliyor gelmesi-
ne de hiç habermaber ol-
muyor, Emniyet Genel
Müdûr Yardımcısı açık-
lama falan yapmıyor.
Basıma gelenler
Bizler, daha doğrısu
yakınlarımız koşturuyor,
mahkemelerden beraat
ettiğimıze ya da affa uğ-
radığımıza ya da ne bile-
yim davanın dûştûğüne
dair belge ahp koşturup
emniyete getiriyorlar da
kurtuluyoruz. Tabii bu
işler kaç günde tamam-
lanırsao kadargün gözal-
tında kahyorsunuz. Biz
tbrahim Yıldız ya da ts-
met Berkandeğiliz ki he-
tnen salıverilelim.
tstersenizbaşıma gele-
ni size özetleyeyim de bu
işler nasıl işlermiş görün.
Yıl sanıyorum 1994ola-
cak. Avrupa tnsan Hak-
lan Komisyonıfndan
Bükreş'te yapılacak olan
uluslararası toplantıya
çağn aldım. Pasaportu-
mun gûnü geçmiş. Uzat-
mak için emniyete git-
tim, üç gün sonra gelin
dediler. Söylenen günde
gittim, "Beş numaralı
masaya gidin" dediler.
Meğer 5 numaralı masa
"sakıncalılar masası"'
imiş. "Sizin yurtdışuıa
çıkmanız yasak",
w
Ni-
ye?"-'İstanbulDGMsi-
zinçüaşımzı >asaklamış'
"Benim DGM üe hiçbir
işimotanadı ki" "Ben an-
lamam. burada öyle ya-
züı" deyip yine de iyi ni-
yet göstererek bir küçük
kâğtda tarih numara ya-
zıp verdi. O zamanlarpa-
saport bölümü vilayetin
içinde. DGM de Gülha-
ne Parkı'nın karşısında.
bir yandan gidiyorum.
bir yandan DGM ile ne
ilişkim olduğunu çıkart-
mayaçalışıyorum. DGM
kaleminde, "Zemin Sos-
yalist Dergi Yazı Işleri
Müdürüolarakyargüan-
mışsnıız, o zaman yasak
konmuş" dediler. "tyi
ama ben o daradan bera-
at ettim." "Bir yanhşkk
obnuş,>asakkakhnlma-
mış. şimdi bir yazı yaza-
nz" dediler.
Yazı yazıldı, Tilan
odadaki savcıya imzala-
tjn" dediler. gittim. Oda-
da beş altı kişi var, sav-
cının adını söyleyince iç-
lerinden biri getirin dedi.
kâğıdı verdim. Okudu ve
imzaladı. kâğıdı banaver-
di. "Efendim ben adı ge-
çen davayı avukattanın-
la başmdan sonuna izie-
dim, hiçbir ana karar fa-
ian hatirlamryorurnyurt-
djşınaçıkışyasağıile.Üs-
tefik beraatettiğirn hakte
niçin emniyete büdirmi-
\orsunuz" dıye sordum.
Savcının yanıtını yıllar-
dır hiç unutmam: "Kar-
deşimyurtdışınaçıkışya-
sağıru sa\ cıiık>a da niab-
keme koymınor ki bera-
at edincekakursınlar. Po-
lis solculuktan dava açü-
dı mı otomatik olarak
kendisi kovuyor. Bizim
haberimiz olmadığı için
beraat edince de yasağı
kaldıramıyomz."
Durun daha bitmedi.
Yazıyı pasaport polisine
görürdüğümde görevli
polise sempatik mi gel-
dirn ne. bana şöyle dedi:
"Neredençıkacaksmrz?"
"Yeşflköy'den" "Nereden
döneceksmiz?" "Aynıyol-
dan" "Birazbekkyin ben
size yazı vereceğiın.'" Ya-
zıyı verdi vekonuyaaçık-
lık getirdi: "Biz, sizin
DGMdengetirdiğiniz>5i-
zıyı Ankara'ya bilgi iş-
lem merkezine yoUanz,
ama bilgisayardan sizin
aduuzm süinmesi en az6
ay sürer."
Her namuslu Türk va-
tandaşımızın her zaman
yanında nüfus hüviyet
cüzdanı sureti, ikamet-
gâh sureti. savcılıktan iyi
hal kâğıdıyla birlikte bir
de polisten böyle bir kâ-
ğıdın fotokopisi taşınma-
sı gerektiğini öğrendim.
İyi ki Ibrahim Yıldız
bunu öğrenemiş de başı-
na bunlar geldi. böylece
kamuoyu da bir şeyler
öğrendi...
Aliağa Belediye Başkani:
Burası Türkiye
tstanbul Haber Ser-
visi - Resmi bir davet
için gittiği Ankara'da 12
saat süreyle gözaltına
alınan gazetemiz Genel
Yayın Yönetmeni tbra-
birnYıkte'a yönelik hu-
kuk dışı uygulamaya
tepkiler sürüyor.
Aliağa Belediye Baş-
karu Hakkı İ lkü de gön-
derdiği mesajda, geç-
miş olsun düeklerini ile-
terek "Burası Tûrkiye
demekten kendimi ala-
mryoruırT dedi.
CHP Ankara tl Baş-
kanı' Mustafa Setanan-
pakoğhı, îbrahim Yıl-
dız'a yönelik hukuk dı-
şı uygulamayı kınaya-
rak "Atatürk Hke vedev-
rimlerinebağbCunıhu-
riyet'i savunan yayuıla-
nruzın sürekB izleykile-
ri olarak Cumhuriyet
aflesine ve sizlere sevgj-
lerimizi sunanz" dedi.
Türk Mühendis ve Mi-
mar Odalan Birliği Yö-
netim Kurulu Başkanı
Kaya Gfivenç ise "tna-
nryoruzkiülkemizdede-
mokrasiden yana olan-
br,bugibidavramşlann
yinefcnmemesinigirvçn-
cealtmaalacakbirgüç-
birfiği içinde olacakJar-
<nr" dedi.
Istanbul Kadın Kunı-
luşlan Birliği Yürütme
Kurulu adına açıklama
yapan Prof. Dr. Necla
Arat Yıldız'ın hukuka
aylan gözaltı işlemini
şiddetle kmadığım söy-
ledi.
Ekonomi Muhabirle-
ri Derneği Başkanı Ce-
lalToprak ve Türkkent
Genel Başkanı Oguz
Soydan yaptıklan açık-
lamalarda, Y'ıldız'a yö-
nelik uygulamayı "içi-
mize sindiremiyoruz"
görüşüne yer verdiler.
OKTAYEKtSCİ
İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen" ı ta-
nıyanlann ortak kanısı. "kJbar" bir ınsan ol-
duğuyönündedir... Gerçekten bizim de birkaç
beraberliğimizdeki izlenimimız böyle oldu...
Karşısındakini dinlemesini bilen ve her türlü
düşünceye saygı içinde sıcak bir diyalog ku-
rabilen "nazik'' bir siyasetçı...
Özellikle Tarihi KenrJer Krnği'nin değışik
illerdeki toplantılanna katılarak >nne bızlerde
uyandırdığı bir başka imajı da "kültürel değer-
lerimize önem veren" bir bakan ol-
ması...
Tarihsel mirasın korunmasında
yerel ve merkezi yönetımlerin u
ka-
musalişbir!iği''ortamlannı geliştir-
mek amacını taşıyan bu toplantıla-
ra zaman ayırarak "ulusal kirnlik"
değerlerimizın yaşatılmasına özel
bir önem vermesinin nedeni. her-
halde sadece u
bakanlık misyonu"
değil... Buna yatkın olmasaydı, ay-
nı zamanıru "daha önemli işlere"
ayırabilirdi...
Işte bu nedenlerle, genel yayın
yönetmenimız tbrahim Yüdızın
o gece (15 Haziran 2002 Cumar-
tesı. Saat: 02.00) polislerce
Ankara'da kaldığı otelden alı-
nıp 12 saat gözalhnda rutula-
rak mahkemece serbest bıra-
kılışının ardmdan hep bir
-açıklama" bekledim...
Sadece herhangi bir içişle-
n bakanı olduğu için değil,
"kibartağınr sürdürerek ken-
dıne bağlı bir teşkilattaki böy-
lesi bir "kabahktan" ötürü 1b-
rahim Yıldız'a ve Cumhuri-
yet ailesine mutlaka bir şey-
ler söylemeliydı...
"Kültürel ve geleneksel de-
ğerlerimize" olan yakın ilgi-
sini de yine bu talihsiz olay-
dan esirgemeyerek, başında
bulunduğu bir teşkilatın yap-
tıklanndan ötürü "mağdur" olan
bir gazetecinin hiç değilse "gönlü-
nü almak" gibi bir nezaketı de mut-
laka göstermeliydi...
Üstelik, önceki yıl îçişleri Ba-
kanlığı gö^e^•ini devralırken "poüs
devieti değiL hukuk devletT demiş
% e eklemiştı "Önce insan haklaruT
Yine üstelik, tam bir polis dev-
leti uygulamasıyla gecenin (saba-
hın) 2 'sinde otelde gözaltına alınan
Yıldız'ın gazetesi Cumhuriyet de
Yücelen'in vurguladığı hukuk dev-
letinin güvencesi olan "Cumhuri-
yet deMİminin" basındaki en eskı
ve ödünsüz temsilcisiydi...Adı bi-
le "Atatürk'ünyadigân" değil miydi?.. Bütün
bunlara, îçişleri Bakanlığı'nın; "İji Yöneti-
min Geüştirilmesi" başlıkh ve kamu yönetımin-
de "yurttaşa güv«n ve insan sevgisi" ilkesinin
egemen kılınmasını öngörerek bizim de beğe-
nirnizı toplayan 7 Mayıs 2002 tanh ve 467 sa-
yıh "Bakan Genelgesi^nı de eklediğimizde,
Rüştü Kâzım Yücelen'in arkadaşımız tbra-
him Yıldız'ı araması, "eB kulağında" demek-
ti... Ne var ki bu gerçekkş-
mediğı gibi, aynı umut-
la "•makul" bir süre (6
Cumhuriyet
gazetesinin ge-
nel ya\ın yö-
netmenine
'cezaevi kaç-
kını' gibi dav-
ranılmasımn
6. gününde-
yiz... İçişleri
Bakanımız-
dan hâlâ ne
varne
bir açık-
lama...
gün) beklendikten sonra kaleme alınan bu ya-
zının baskıya hazırlandığı saate kadar da Yü-
celen'den ne bir ses \ar, ne de bir mesaj...
O övgü toplayan kibarlık bir yana, odağrn-
da "insani UişkÛerin" bulunduğu gelenekle-
rimıze ve kültürümüze bağhlık da sanki unu-
tulmuş gibi görünüyor...
Belki daha da önemlisi, içişleri Bakanı da-
ha geçen ay yayımladığı "kendi genelgesini"
bile gözetmeden îbrahım Yıldız'ı "bflgisa-
yar emrhie" 12 saat tutuklayan davranış tü-
rü için bir açıklamada bulunmak şöyle dur-
sun. yine önce "kendisi" bu genelgenin
gereğini yapmada geciktikçe gecikıyor...
Peki, tam 7 sayfalık bu aynntılı genel-
gede neler mi yer alıyor?
"Bürokratik Kültürden Vatan-
daş Odaklı Kamu Hizmeti Kül-
türüne Geçiş Programı" olarak ta-
nımlanan yenı yönetim anlayı-
şının genelgedeki "talimatla-
nndan" bazılanna göz atıyoruz.
'Yurttaşına güvenen'
devlet
tbrahim Yıldız, belli ki "vatan-
daşını potansrvcl suçlu gören" çağdı-
şı bir bürokratik anlayış yüzünden gece-
nin 2'sinde otelinden alındı...
Yücelen ise genelgesinde diyorki: "Ka-
mu göre>1ilerinin hizmet anlayışının te-
metini,yurttaşa güven veinsan sevgisioluş-
turmahdır-.'''
Sadece içişleri Bakanhğı'nın değil, tüm
valilikler ve tüm belediyeler düzeyinde,
ülkedeki tüm de% let hizmetlerinin her ka-
demesinde ışte bu temel ılke esas alına-
rak "herkese eşit ve adaledi davranılma-
sını" öngören genelgenin "ryi yönetimin
getiştirilmesi" hedefi için de ivedilikle ba-
kın hangi "önlemlerin"alınması ısteniyor:
"Gereksiz gizlilik ortadan kaldınlacak;
vatandaşı zor duruma düşürmeyecek sü-
ratli ve etkin iletişim saglanacak.»'*
Evet... Aslında her gün "nerede" oldu-
ğu en iyi bilinen yurttaşlardan biri olarak
"Cumhuriyet gazetesinin genel yayuı yö-
netmeni" tbrahim Yıldız'ı, gündüzün
"açık" saatlerinde gazeteden değil de ge-
cenin "gjzü" saatlerinde otelinden aldıran
İçişleri Bakanlığı mensuplan, bakanlan-
rnn bu genelgesini de belki okumamış
olabilirler... Aynı şekilde, "enyavaşileti-
şim süreciyle" 12 saatlik bir tutuklamayı
sağlayanlar da bu genelgeden belki haber-
sizdirler...
Ama artık merak ediyorum... Sayın Ba-
kan acaba hiç gazete okumuyor mu?..
Cumhuriyet gazetesinde altı gündür ya-
zılanlardan sonra, hiç değilse "genel-
gesinin" ne durumda olduğunu araştuTna
gereğini de duymuyor mu?..
Türk, Ermeıri ve
Azeri gazetecûer bııhıştu
LEYXA TAVŞANOĞLU
ANKARA-Güney Karkasya'yla Türkiye ara-
sında bir şeyler oluyor. Algılamalar, duygular,
düşünceler değişiyor gibi. Ermenistan-Azer-
baycan-Türkiye aksında "halkiar diplomasisi"
hareketlendikçe insanlann birbirlenne bakış-
lan ve anlayışlan yepyeni boyutlar ve ufuklar
kazanıyorgibi...
tşte, Ankara'da üç gün boyunca Türk-Er-
meni-Azerbaycanlı gazeteciler, hem sofra ba-
şında, hem piknikte, hem görüşme masasında
tartıştılar da, özeleştiri de yaptılar, birbirleri-
ni de eleştirdiler. Ancak, sonuçta ortaya çıkan,
herkesin birbiriyle konuşmaktan memnunluk
duyduğu ve bu görüşmelerin devamını istedi-
ğiydi.
Erivan Basm Kulübü, Azerbaycan Gazete-
ciler Birliği Yeni Nesil, Diplomasi Muhabir-
leri Derneği ve Türk Demokrasi
Vakfi'nın ortaklaşa düzenledikleri
"Ermetıistan-Azerba\can-Türki\«:
2002 Gazeteciler Girişinü" konulu
seminere katılım geniş oldu. Semi-
nerin açılış konuşmasını yapan Türk
Demokrasi Vakfi Başkanı ve ANAP
Istanbul Millervekili Bülent Akar-
cah, sözlerine şöyle başladı:
"Yirmi yüdır fülen sjjasetteyim.
Öğrendim ki yapbğmız işin başansmda müte-
wa olmav acaksuuz.
Türk. Ermeni ve Azerba>canh gazeteciler
arasındaki bu toplantüar bu üç ülkenin insan-
laruun bir ara>a geldiği bütün toplantüann en
kalıcılan oldular. Bu da. doğrudan doğruya
sizlerin başansıdır. Böyle zor. hassas konula-
nn ilk kez ele ahndığı toplantüann ne kadar kı-
sa ömüriü olabildiklerini gördüm. Başardığı-
nmn önemini r\i anlayınr
Son 10 yılda Ermeni-Azen- Türk gazeteci-
ler arasında en az 30 toplantıya katıldığına işa-
ret eden Akarcah, sözlerinı şöyle sürdürdü:
"Bunlann hepsi çok iddiah hazniannnş, ar-
kalan çok destekli toplanülardı. Ama hiçbiri
ikj-üç oturumdan uzun ömüriü olmadı. ITus-
lararası ilişkilerde toplanülann süreküliği cid-
dibaşanuır.Butoplanulardadasamimikonuş-
malarbaşladL."
Akarcah daha sonra kanlımcılara bir sonra-
ki toplantıya getirmeleri için şu iki öneride
bulundu:
"1. Bu çalışmalan dürrva kamuovıına daha
iyi du\r
urabilmek için ne yapümah? Örneğin-
ortak bir ya>ın çıkarahm mı?
2. Üç ülke gazetecileri arasında bilgi değiş to-
kuşu sağlamak, karşıdakinin ne düşündüğünü
daha iyi anlayabilmek için soru Ksteleri hazır-
layabilir miyiz?
ÇünkütaraflardaöbürtaraflailgihyanhşbU-
gfler,öm argüar olabüiyor. Zan üzerine hüküm
\ürütülebilhor. Böylecebuyanbşanlamalar,bil-
gi eksikukleri giderihniş olacaktır."
Erivan Basın Kulübü Temsilcisı AşotMelik-
jan da sunumunda şöyle konuştu:
"Biz, aramızdaki sorunlan ne çözme yetki-
• Erivan Basın Kulübü, Azerbaycan Gazeteciler Birliği
Yeni Nesil, Diplomasi Muhabirleri Demeği ve Türk
Demokrasi Vakfi'nın ortaklaşa düzenlediği "Türkiye,
Ermenistan, Azerbaycan: 2002 Gazeteciler Girişimi"
adlı seminer büyük bir katılımla gerçekleşti.
sine, ne de olanağına sahibiz. Çalışmalanmız
sadece. tarihive siyasi ortak zeminleri olan ta-
raflar arasındaki sorunlaruı çağdaş biçimde
çö/ülmesine yardımcı olabilir; katkı sağlayabi-
ür. Ben bununmümkün olduğunainamyorum
ve bu toplantıya kaüianlann bunun için bir
ara\a geldiklerini bilrvorum.
Bu konuda tev^zu gösterirsek müte\aa so-
nuçlar alınz. Ama bazı durumlar \ ardırki mü-
tev&n sonuçlar da büyük adınüardır."
7^manın grubun çalışmalanndan nasıl so-
nuçlar çıkacağını göstereceğine işaret eden
Melikyan, şunlan ekledi:
"Kendi tarafimda. bu konuda elimizden ge-
leni \ apacağınıızı söylemek isterim. Görüşme-
lerin sonunda bir ortak fıkre gelebiliriz. Onü-
müzdeld en bfiyük amaç birbirimizle ugili ön-
yargüan yıkmak olmalıdır."
Azerbaycan Gazeteciler Birliği Yeni Ne-
sil' in Başkanı ArifAHyevşu görüşlere yer ver-
di:
"Aşot'un söylediği gibi, bizler sorunlan çöz-
me ya da anlayış ortamı oluşturma gibi bir gö-
rev ve sorumluluğa sahip değiliz. Bizler sadece
anlayış zemini oluşturmah, doğru gazetecttik
\-apmalryTz.''
Ermenistan'dan "GolosArmenii'' gazetesi kö-
şe yazan ZaraGevorkyanhafıften şöyle uç ver-
di:
"Ben ilk kezTürktve'ye geldim ve çok mem-
nun kaldım. Biz gazeteciler, ülkelerimiz arasın-
daki sorunlann çözümüne nasıl katkıda bulu-
nabileceğimizi araşarmabyiz, Ermenistan,Azer-
baycan ve Türkiye basuunda objektif yayınla-
ra yerverflmediğine dikkat çekmek isrijflnım.
tşleri yokuşa sünııemeli. olaytann çözümüne
yardımcı olmalıjTZ."
Ermeni Noyan Tapan HaberAjan-
sı'nın muhabiri RitaKarapetyan'ın
sözleri ise Ermeni soykınmı iddi-
alarına atıfla yüklüydü:
"Türk tarafinın L Dünya Sava-
şı*nda olan ve trajedi olarak tarif
ettiği olaylar çok acıdır. Azercaj-
can'da 15 mityon insanın kaçkm ol-
duğunu sö>lüyorlar. Ama Ermenistan'da da
kaçkuüar var. Onlar da savaşta evlerinden,
barklanndan oldular.'"
Rita Karapetyan'a Arif Aliyev şu karşıhğı
verdi:
"Kaçkınlar bizim işimiz değildir. Bizim ba-
sınımızdaki hatalan en aza indirmekle uğraş-
mahyız. Ama öncetikle de karşı taraftaki reel
durumu anlama>u çahşmalıyız. Konulara da-
ha dikkadi yaklaşmahyız."
Dünya gazetesi köşe yazan Prof. Dr. Mit-
hatMden'in görüşleri ise şöyleydi:
"Bu toplanbda geleceğeyönelik,üretken hiç-
bir söz söylenmedL Hep geçmiş kaşındV
Bu anlaşmazlık görüntüsüne karşın, geçmiş
toplantılara kıyasla bu sonuncusunun fırsat ve
gelecek vaat ettiği kesindi.
DUZYAZI
ORHAN BİRGtT
DSP'ninAteşleImtihanı...
Ecevit'in hastalığı nedenıyle DSP grubunun al-
tı haftadan bu yana toplantılanna ara vermesi, tek
kelime ile yanlıştı. Partıyi "tek adam" sultasında
göstermek isteyen muhalefetin ekmeğine yağ sür-
mekten başka hiçbir ışe yaramayacak bu anlam-
sız dinlencenin dün sürprız bir şekilde sona erme-
si. üstelik idam cezası gıbı çok yaşamsal bir gün-
dem ûzerinde düzeyli görüşmelerin yapılması, ko-
alisyonun ana partısi için önemli bir dönüm nok-
tası olarak algılanmalıdır.
Aslında, önceki gün yapılan sürpriz bir açıkla-
ma ile dünkü toplantının Başbakan Ecevit'in iste-
ği üzenne gerçekleşecegi duyurulmuştu. Başba-
kan'ın oğle saatlerinde ve rutin hekim kontrolünün
tamamlanmasından sonra grupta bir de konuşma
yapacağı anlaşılıyordu.
Uzun süren bir hastalığı geçırmekte olan bir in-
san, kendısini ne kadar iyi hissetse de son sözü
hekıminin söylemesı gerektıği dün bir kez daha hak-
hlığını saptadı. Doktorları, ev ıstirahatinin bir süre
daha sürmesi gerektiğini söyleyince Ecevit'in grup
toplantısına katılamayacağının yanı sıra, bugün
için belırlenmiş olan Çiller ile görüşmesi de erte-
lenmış oldu.
Doğrusu, kamuoyunda "fazlasıyla uslu çocuk"
gorüntüsü içinde çoğu haksız değerlendirmele-
nn hedefi olarak algılanan DSP grubunun dünkü
toplantisının da yoneticiler tarafından ertelenebi-
leceğinden kuşku duymadım değil. Öyle bir kuş-
ku, ne yalan söyleyeyim, beni fazlasıyla da tedir-
gın etmışti.
Kimılerınin aksine, ben genel başkanların da in-
san olarak, hastalanma gıbı çok doğal bir hakka
sahip olduklannı savunuyorum. Ecevıtler, uzun
çalışma yıllannda kamuoyuna dinlenme gibi çok
doğal ve bir o kadar da uygar bir işlevi kullanmak
istemediklerinı yineleyıp durdular. O kadar ki, şim-
dı o kullanılmayan ızinler, tatıllerın bir bölümünün,
elbette bir hastalık nedeniyle uygulanması bile ka-
muoyunda yadsınıyor.
iyi de, hastalığın kişilere verdıği zorunlu dinlen-
menın, özellikle hukümet ve parti işlerine yansı-
madığını söylemenin en somut kanıtı, tekerlekle-
rin döndüğünü göstermek değil midir? DSP gru-
bu, nedense bu kanıtı göstermek için haftalarca
bekledi. O bekleyiştn, DSP'de Ecevit'ten sonra ne
olabıleceğı senaryoları ile uğraşmayı meslek hali-
ne getirmiş kırnseler için ne kadar bulunmaz ol-
duğunu herhalde hesap edemedi.
Oylece, tıpkı kahve köşelerinde çaylarını yu-
dumlayıp, Şenol Güneş'ın yerinde kendıleri olsa
idi ulusal takımımızı nasıl değertendireceklerini bir-
birlerine anlatmaktan hoşlanan insanlargıbi, Isma-
il Cem'i ya da Kemal Derviş'i, bir gün ortak ge-
nel başkan yapan, ertesi gün CHP'de Baykal'ın
emrine veren meslektaşlarımıza sınırsız düş kur-
ma olanağı tanıdıklarını düşünemediler.
Ama dün, Ecevit'in grup toplantısına katılama-
yacağıaçıklanınca da yapılmış bir çağrıyı iptal et-
menin skandal olacağını gördüler.
öylece, yüzme bilip bilmediğinden kuşkulanılan
çocuğun bırden suya atılmasına benzer bir olay ger-
çekleşti DSP'de. Ve grup toplandı. Ve grupta ölüm
cezasının kaldınlması için yapılan çalışmalar de-
ğerlendirildi. Adı muhalife çıkmış ya da genel mer-
kez ile birlikte hareket ettiği söyîenilen birçok mil-
letvekıli kürsüye geldi. Bir teki, gündemin dışına
çıkmadan. Türkıye'nın önündekı gerçek sorunu, ya-
ni AB kapısındakı ulkede, ölüm cezası başta ol-
mak üzere, çıkartılması gereken yasalar için gö-
ruşlerinı sıraladılar.
Aralarında Gaffar Yakın gibi, idamın kaldınlma-
sı gıbı, kamuoyunda çok yaşamsal değeriendırme-
lere yol açacak bir yasanın özellikle Meclis'te gız-
lı oylanmasını öneren ve öylece seçmene çalım sat-
mak isteyen fırsatçıların önünü kesen önerilerin de
yapıldığı dünku grup toplantısı, DSP için bence
önemli bir fırsat oldu.
Bir tür sınav. Hani abartmalı bile olsa adeta ateş-
le imtıhan. DYP'nin çılgın çıkışları, MHP'nin inatçı
ayak sürçmeleri, ANAP'ın seçim hesapları karşı-
sında, DSP'yi kamuoyunda aklı başında bir den-
ge partisi olarak göstermeye yardım edici bir fır-
satı değerlendirmek.
Bence. bir süre daha ev hapsinde kalması ge-
rekeceği anlaşılan Bülent Ecevit için de bir tür do-
ping.
Faks: 0212- 677 07 62 obirgrt(« e-kolay.net
Mehmet FARAÇ
Batman'dan Beykoz'a
HİZBULLAH'IN
KANLIYOLCULUĞU
TÜM KİTAPÇILARDA]>
MEHMET FARAÇ
HİZiUUAİnN
KANUYOLCUUIGU
"Müthiş Bir Kitap...
Mehmet Faraç
acımasız bir terör
örgütünün tüyler
üıperten öykûsünü
değil, Türkıve'deki
polıtıkacılann Iran
destekli radikal
islamcı terör
karşısında uzun süre
nasıl aymazhk içinde
bulunduklannı da
gözler önüne senyor."
Prof.Dr. Emre KONGAR
Cumhunyet Gazetesi
Günizi Yayıncılık
Tel: 0212 512 42 19
Cumhuriyet Mah. 1. Kısım'da
inşaata hazır 400 m
:
ruhsatlı arsa
Tel: 0 212 506 09 09 / 0 532 271 65 50
156001 - 156100 arası 2 cilt fatura. 43001 - 43500, 0001 •
6000. 154501 - 156500, 13501 - 19500. 10501 -13500
arası ambar tesellüm fişı kaybolmuştur. Hükümsüzdür.
UISTAFA TOYA