19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 1 HAZİRAN 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yıldız'a yapılan davranış, îçişleri Bakanı'nın kendi genelgesine de aykın... BakanYücelen suskun Herkesin başına geliyor iyikiYüdız gözaltına alındı UĞURCANKOÇAK Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeru İbrahitnYıkhzAnkara'da kaldığı otelden polisler- ce aluup 12 saat gözaltın- da tutulmuş. Gazeteler haber olarak verdiler. Do- gal olarak Cumhuriyet olayın ûzerinde daha faz- la durdu. Haber üç gün- düryineleniyor. Emniyet Genel Müdür Yardımcı- sı bile açıklama yapmış. Köşe yazarlan bu konu- dan söz ediyor. Daha ön- ce de Radikal gazetesin- den tsmet Berkan ın ba- şına gelmişti aynı şey. Aman ne iyi oldu bu iki olay da. Doğrusubenpek sevindim. Zira bu zırva- lık benim gibi sade vatan- daşlann başına çok sık geliyor. Geliyor gelmesi- ne de hiç habermaber ol- muyor, Emniyet Genel Müdûr Yardımcısı açık- lama falan yapmıyor. Basıma gelenler Bizler, daha doğrısu yakınlarımız koşturuyor, mahkemelerden beraat ettiğimıze ya da affa uğ- radığımıza ya da ne bile- yim davanın dûştûğüne dair belge ahp koşturup emniyete getiriyorlar da kurtuluyoruz. Tabii bu işler kaç günde tamam- lanırsao kadargün gözal- tında kahyorsunuz. Biz tbrahim Yıldız ya da ts- met Berkandeğiliz ki he- tnen salıverilelim. tstersenizbaşıma gele- ni size özetleyeyim de bu işler nasıl işlermiş görün. Yıl sanıyorum 1994ola- cak. Avrupa tnsan Hak- lan Komisyonıfndan Bükreş'te yapılacak olan uluslararası toplantıya çağn aldım. Pasaportu- mun gûnü geçmiş. Uzat- mak için emniyete git- tim, üç gün sonra gelin dediler. Söylenen günde gittim, "Beş numaralı masaya gidin" dediler. Meğer 5 numaralı masa "sakıncalılar masası"' imiş. "Sizin yurtdışuıa çıkmanız yasak", w Ni- ye?"-'İstanbulDGMsi- zinçüaşımzı >asaklamış' "Benim DGM üe hiçbir işimotanadı ki" "Ben an- lamam. burada öyle ya- züı" deyip yine de iyi ni- yet göstererek bir küçük kâğtda tarih numara ya- zıp verdi. O zamanlarpa- saport bölümü vilayetin içinde. DGM de Gülha- ne Parkı'nın karşısında. bir yandan gidiyorum. bir yandan DGM ile ne ilişkim olduğunu çıkart- mayaçalışıyorum. DGM kaleminde, "Zemin Sos- yalist Dergi Yazı Işleri Müdürüolarakyargüan- mışsnıız, o zaman yasak konmuş" dediler. "tyi ama ben o daradan bera- at ettim." "Bir yanhşkk obnuş,>asakkakhnlma- mış. şimdi bir yazı yaza- nz" dediler. Yazı yazıldı, Tilan odadaki savcıya imzala- tjn" dediler. gittim. Oda- da beş altı kişi var, sav- cının adını söyleyince iç- lerinden biri getirin dedi. kâğıdı verdim. Okudu ve imzaladı. kâğıdı banaver- di. "Efendim ben adı ge- çen davayı avukattanın- la başmdan sonuna izie- dim, hiçbir ana karar fa- ian hatirlamryorurnyurt- djşınaçıkışyasağıile.Üs- tefik beraatettiğirn hakte niçin emniyete büdirmi- \orsunuz" dıye sordum. Savcının yanıtını yıllar- dır hiç unutmam: "Kar- deşimyurtdışınaçıkışya- sağıru sa\ cıiık>a da niab- keme koymınor ki bera- at edincekakursınlar. Po- lis solculuktan dava açü- dı mı otomatik olarak kendisi kovuyor. Bizim haberimiz olmadığı için beraat edince de yasağı kaldıramıyomz." Durun daha bitmedi. Yazıyı pasaport polisine görürdüğümde görevli polise sempatik mi gel- dirn ne. bana şöyle dedi: "Neredençıkacaksmrz?" "Yeşflköy'den" "Nereden döneceksmiz?" "Aynıyol- dan" "Birazbekkyin ben size yazı vereceğiın.'" Ya- zıyı verdi vekonuyaaçık- lık getirdi: "Biz, sizin DGMdengetirdiğiniz>5i- zıyı Ankara'ya bilgi iş- lem merkezine yoUanz, ama bilgisayardan sizin aduuzm süinmesi en az6 ay sürer." Her namuslu Türk va- tandaşımızın her zaman yanında nüfus hüviyet cüzdanı sureti, ikamet- gâh sureti. savcılıktan iyi hal kâğıdıyla birlikte bir de polisten böyle bir kâ- ğıdın fotokopisi taşınma- sı gerektiğini öğrendim. İyi ki Ibrahim Yıldız bunu öğrenemiş de başı- na bunlar geldi. böylece kamuoyu da bir şeyler öğrendi... Aliağa Belediye Başkani: Burası Türkiye tstanbul Haber Ser- visi - Resmi bir davet için gittiği Ankara'da 12 saat süreyle gözaltına alınan gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni tbra- birnYıkte'a yönelik hu- kuk dışı uygulamaya tepkiler sürüyor. Aliağa Belediye Baş- karu Hakkı İ lkü de gön- derdiği mesajda, geç- miş olsun düeklerini ile- terek "Burası Tûrkiye demekten kendimi ala- mryoruırT dedi. CHP Ankara tl Baş- kanı' Mustafa Setanan- pakoğhı, îbrahim Yıl- dız'a yönelik hukuk dı- şı uygulamayı kınaya- rak "Atatürk Hke vedev- rimlerinebağbCunıhu- riyet'i savunan yayuıla- nruzın sürekB izleykile- ri olarak Cumhuriyet aflesine ve sizlere sevgj- lerimizi sunanz" dedi. Türk Mühendis ve Mi- mar Odalan Birliği Yö- netim Kurulu Başkanı Kaya Gfivenç ise "tna- nryoruzkiülkemizdede- mokrasiden yana olan- br,bugibidavramşlann yinefcnmemesinigirvçn- cealtmaalacakbirgüç- birfiği içinde olacakJar- <nr" dedi. Istanbul Kadın Kunı- luşlan Birliği Yürütme Kurulu adına açıklama yapan Prof. Dr. Necla Arat Yıldız'ın hukuka aylan gözaltı işlemini şiddetle kmadığım söy- ledi. Ekonomi Muhabirle- ri Derneği Başkanı Ce- lalToprak ve Türkkent Genel Başkanı Oguz Soydan yaptıklan açık- lamalarda, Y'ıldız'a yö- nelik uygulamayı "içi- mize sindiremiyoruz" görüşüne yer verdiler. OKTAYEKtSCİ İçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen" ı ta- nıyanlann ortak kanısı. "kJbar" bir ınsan ol- duğuyönündedir... Gerçekten bizim de birkaç beraberliğimizdeki izlenimimız böyle oldu... Karşısındakini dinlemesini bilen ve her türlü düşünceye saygı içinde sıcak bir diyalog ku- rabilen "nazik'' bir siyasetçı... Özellikle Tarihi KenrJer Krnği'nin değışik illerdeki toplantılanna katılarak >nne bızlerde uyandırdığı bir başka imajı da "kültürel değer- lerimize önem veren" bir bakan ol- ması... Tarihsel mirasın korunmasında yerel ve merkezi yönetımlerin u ka- musalişbir!iği''ortamlannı geliştir- mek amacını taşıyan bu toplantıla- ra zaman ayırarak "ulusal kirnlik" değerlerimizın yaşatılmasına özel bir önem vermesinin nedeni. her- halde sadece u bakanlık misyonu" değil... Buna yatkın olmasaydı, ay- nı zamanıru "daha önemli işlere" ayırabilirdi... Işte bu nedenlerle, genel yayın yönetmenimız tbrahim Yüdızın o gece (15 Haziran 2002 Cumar- tesı. Saat: 02.00) polislerce Ankara'da kaldığı otelden alı- nıp 12 saat gözalhnda rutula- rak mahkemece serbest bıra- kılışının ardmdan hep bir -açıklama" bekledim... Sadece herhangi bir içişle- n bakanı olduğu için değil, "kibartağınr sürdürerek ken- dıne bağlı bir teşkilattaki böy- lesi bir "kabahktan" ötürü 1b- rahim Yıldız'a ve Cumhuri- yet ailesine mutlaka bir şey- ler söylemeliydı... "Kültürel ve geleneksel de- ğerlerimize" olan yakın ilgi- sini de yine bu talihsiz olay- dan esirgemeyerek, başında bulunduğu bir teşkilatın yap- tıklanndan ötürü "mağdur" olan bir gazetecinin hiç değilse "gönlü- nü almak" gibi bir nezaketı de mut- laka göstermeliydi... Üstelik, önceki yıl îçişleri Ba- kanlığı gö^e^•ini devralırken "poüs devieti değiL hukuk devletT demiş % e eklemiştı "Önce insan haklaruT Yine üstelik, tam bir polis dev- leti uygulamasıyla gecenin (saba- hın) 2 'sinde otelde gözaltına alınan Yıldız'ın gazetesi Cumhuriyet de Yücelen'in vurguladığı hukuk dev- letinin güvencesi olan "Cumhuri- yet deMİminin" basındaki en eskı ve ödünsüz temsilcisiydi...Adı bi- le "Atatürk'ünyadigân" değil miydi?.. Bütün bunlara, îçişleri Bakanlığı'nın; "İji Yöneti- min Geüştirilmesi" başlıkh ve kamu yönetımin- de "yurttaşa güv«n ve insan sevgisi" ilkesinin egemen kılınmasını öngörerek bizim de beğe- nirnizı toplayan 7 Mayıs 2002 tanh ve 467 sa- yıh "Bakan Genelgesi^nı de eklediğimizde, Rüştü Kâzım Yücelen'in arkadaşımız tbra- him Yıldız'ı araması, "eB kulağında" demek- ti... Ne var ki bu gerçekkş- mediğı gibi, aynı umut- la "•makul" bir süre (6 Cumhuriyet gazetesinin ge- nel ya\ın yö- netmenine 'cezaevi kaç- kını' gibi dav- ranılmasımn 6. gününde- yiz... İçişleri Bakanımız- dan hâlâ ne varne bir açık- lama... gün) beklendikten sonra kaleme alınan bu ya- zının baskıya hazırlandığı saate kadar da Yü- celen'den ne bir ses \ar, ne de bir mesaj... O övgü toplayan kibarlık bir yana, odağrn- da "insani UişkÛerin" bulunduğu gelenekle- rimıze ve kültürümüze bağhlık da sanki unu- tulmuş gibi görünüyor... Belki daha da önemlisi, içişleri Bakanı da- ha geçen ay yayımladığı "kendi genelgesini" bile gözetmeden îbrahım Yıldız'ı "bflgisa- yar emrhie" 12 saat tutuklayan davranış tü- rü için bir açıklamada bulunmak şöyle dur- sun. yine önce "kendisi" bu genelgenin gereğini yapmada geciktikçe gecikıyor... Peki, tam 7 sayfalık bu aynntılı genel- gede neler mi yer alıyor? "Bürokratik Kültürden Vatan- daş Odaklı Kamu Hizmeti Kül- türüne Geçiş Programı" olarak ta- nımlanan yenı yönetim anlayı- şının genelgedeki "talimatla- nndan" bazılanna göz atıyoruz. 'Yurttaşına güvenen' devlet tbrahim Yıldız, belli ki "vatan- daşını potansrvcl suçlu gören" çağdı- şı bir bürokratik anlayış yüzünden gece- nin 2'sinde otelinden alındı... Yücelen ise genelgesinde diyorki: "Ka- mu göre>1ilerinin hizmet anlayışının te- metini,yurttaşa güven veinsan sevgisioluş- turmahdır-.''' Sadece içişleri Bakanhğı'nın değil, tüm valilikler ve tüm belediyeler düzeyinde, ülkedeki tüm de% let hizmetlerinin her ka- demesinde ışte bu temel ılke esas alına- rak "herkese eşit ve adaledi davranılma- sını" öngören genelgenin "ryi yönetimin getiştirilmesi" hedefi için de ivedilikle ba- kın hangi "önlemlerin"alınması ısteniyor: "Gereksiz gizlilik ortadan kaldınlacak; vatandaşı zor duruma düşürmeyecek sü- ratli ve etkin iletişim saglanacak.»'* Evet... Aslında her gün "nerede" oldu- ğu en iyi bilinen yurttaşlardan biri olarak "Cumhuriyet gazetesinin genel yayuı yö- netmeni" tbrahim Yıldız'ı, gündüzün "açık" saatlerinde gazeteden değil de ge- cenin "gjzü" saatlerinde otelinden aldıran İçişleri Bakanlığı mensuplan, bakanlan- rnn bu genelgesini de belki okumamış olabilirler... Aynı şekilde, "enyavaşileti- şim süreciyle" 12 saatlik bir tutuklamayı sağlayanlar da bu genelgeden belki haber- sizdirler... Ama artık merak ediyorum... Sayın Ba- kan acaba hiç gazete okumuyor mu?.. Cumhuriyet gazetesinde altı gündür ya- zılanlardan sonra, hiç değilse "genel- gesinin" ne durumda olduğunu araştuTna gereğini de duymuyor mu?.. Türk, Ermeıri ve Azeri gazetecûer bııhıştu LEYXA TAVŞANOĞLU ANKARA-Güney Karkasya'yla Türkiye ara- sında bir şeyler oluyor. Algılamalar, duygular, düşünceler değişiyor gibi. Ermenistan-Azer- baycan-Türkiye aksında "halkiar diplomasisi" hareketlendikçe insanlann birbirlenne bakış- lan ve anlayışlan yepyeni boyutlar ve ufuklar kazanıyorgibi... tşte, Ankara'da üç gün boyunca Türk-Er- meni-Azerbaycanlı gazeteciler, hem sofra ba- şında, hem piknikte, hem görüşme masasında tartıştılar da, özeleştiri de yaptılar, birbirleri- ni de eleştirdiler. Ancak, sonuçta ortaya çıkan, herkesin birbiriyle konuşmaktan memnunluk duyduğu ve bu görüşmelerin devamını istedi- ğiydi. Erivan Basm Kulübü, Azerbaycan Gazete- ciler Birliği Yeni Nesil, Diplomasi Muhabir- leri Derneği ve Türk Demokrasi Vakfi'nın ortaklaşa düzenledikleri "Ermetıistan-Azerba\can-Türki\«: 2002 Gazeteciler Girişinü" konulu seminere katılım geniş oldu. Semi- nerin açılış konuşmasını yapan Türk Demokrasi Vakfi Başkanı ve ANAP Istanbul Millervekili Bülent Akar- cah, sözlerine şöyle başladı: "Yirmi yüdır fülen sjjasetteyim. Öğrendim ki yapbğmız işin başansmda müte- wa olmav acaksuuz. Türk. Ermeni ve Azerba>canh gazeteciler arasındaki bu toplantüar bu üç ülkenin insan- laruun bir ara>a geldiği bütün toplantüann en kalıcılan oldular. Bu da. doğrudan doğruya sizlerin başansıdır. Böyle zor. hassas konula- nn ilk kez ele ahndığı toplantüann ne kadar kı- sa ömüriü olabildiklerini gördüm. Başardığı- nmn önemini r\i anlayınr Son 10 yılda Ermeni-Azen- Türk gazeteci- ler arasında en az 30 toplantıya katıldığına işa- ret eden Akarcah, sözlerinı şöyle sürdürdü: "Bunlann hepsi çok iddiah hazniannnş, ar- kalan çok destekli toplanülardı. Ama hiçbiri ikj-üç oturumdan uzun ömüriü olmadı. ITus- lararası ilişkilerde toplanülann süreküliği cid- dibaşanuır.Butoplanulardadasamimikonuş- malarbaşladL." Akarcah daha sonra kanlımcılara bir sonra- ki toplantıya getirmeleri için şu iki öneride bulundu: "1. Bu çalışmalan dürrva kamuovıına daha iyi du\r urabilmek için ne yapümah? Örneğin- ortak bir ya>ın çıkarahm mı? 2. Üç ülke gazetecileri arasında bilgi değiş to- kuşu sağlamak, karşıdakinin ne düşündüğünü daha iyi anlayabilmek için soru Ksteleri hazır- layabilir miyiz? ÇünkütaraflardaöbürtaraflailgihyanhşbU- gfler,öm argüar olabüiyor. Zan üzerine hüküm \ürütülebilhor. Böylecebuyanbşanlamalar,bil- gi eksikukleri giderihniş olacaktır." Erivan Basın Kulübü Temsilcisı AşotMelik- jan da sunumunda şöyle konuştu: "Biz, aramızdaki sorunlan ne çözme yetki- • Erivan Basın Kulübü, Azerbaycan Gazeteciler Birliği Yeni Nesil, Diplomasi Muhabirleri Demeği ve Türk Demokrasi Vakfi'nın ortaklaşa düzenlediği "Türkiye, Ermenistan, Azerbaycan: 2002 Gazeteciler Girişimi" adlı seminer büyük bir katılımla gerçekleşti. sine, ne de olanağına sahibiz. Çalışmalanmız sadece. tarihive siyasi ortak zeminleri olan ta- raflar arasındaki sorunlaruı çağdaş biçimde çö/ülmesine yardımcı olabilir; katkı sağlayabi- ür. Ben bununmümkün olduğunainamyorum ve bu toplantıya kaüianlann bunun için bir ara\a geldiklerini bilrvorum. Bu konuda tev^zu gösterirsek müte\aa so- nuçlar alınz. Ama bazı durumlar \ ardırki mü- tev&n sonuçlar da büyük adınüardır." 7^manın grubun çalışmalanndan nasıl so- nuçlar çıkacağını göstereceğine işaret eden Melikyan, şunlan ekledi: "Kendi tarafimda. bu konuda elimizden ge- leni \ apacağınıızı söylemek isterim. Görüşme- lerin sonunda bir ortak fıkre gelebiliriz. Onü- müzdeld en bfiyük amaç birbirimizle ugili ön- yargüan yıkmak olmalıdır." Azerbaycan Gazeteciler Birliği Yeni Ne- sil' in Başkanı ArifAHyevşu görüşlere yer ver- di: "Aşot'un söylediği gibi, bizler sorunlan çöz- me ya da anlayış ortamı oluşturma gibi bir gö- rev ve sorumluluğa sahip değiliz. Bizler sadece anlayış zemini oluşturmah, doğru gazetecttik \-apmalryTz.'' Ermenistan'dan "GolosArmenii'' gazetesi kö- şe yazan ZaraGevorkyanhafıften şöyle uç ver- di: "Ben ilk kezTürktve'ye geldim ve çok mem- nun kaldım. Biz gazeteciler, ülkelerimiz arasın- daki sorunlann çözümüne nasıl katkıda bulu- nabileceğimizi araşarmabyiz, Ermenistan,Azer- baycan ve Türkiye basuunda objektif yayınla- ra yerverflmediğine dikkat çekmek isrijflnım. tşleri yokuşa sünııemeli. olaytann çözümüne yardımcı olmalıjTZ." Ermeni Noyan Tapan HaberAjan- sı'nın muhabiri RitaKarapetyan'ın sözleri ise Ermeni soykınmı iddi- alarına atıfla yüklüydü: "Türk tarafinın L Dünya Sava- şı*nda olan ve trajedi olarak tarif ettiği olaylar çok acıdır. Azercaj- can'da 15 mityon insanın kaçkm ol- duğunu sö>lüyorlar. Ama Ermenistan'da da kaçkuüar var. Onlar da savaşta evlerinden, barklanndan oldular.'" Rita Karapetyan'a Arif Aliyev şu karşıhğı verdi: "Kaçkınlar bizim işimiz değildir. Bizim ba- sınımızdaki hatalan en aza indirmekle uğraş- mahyız. Ama öncetikle de karşı taraftaki reel durumu anlama>u çahşmalıyız. Konulara da- ha dikkadi yaklaşmahyız." Dünya gazetesi köşe yazan Prof. Dr. Mit- hatMden'in görüşleri ise şöyleydi: "Bu toplanbda geleceğeyönelik,üretken hiç- bir söz söylenmedL Hep geçmiş kaşındV Bu anlaşmazlık görüntüsüne karşın, geçmiş toplantılara kıyasla bu sonuncusunun fırsat ve gelecek vaat ettiği kesindi. DUZYAZI ORHAN BİRGtT DSP'ninAteşleImtihanı... Ecevit'in hastalığı nedenıyle DSP grubunun al- tı haftadan bu yana toplantılanna ara vermesi, tek kelime ile yanlıştı. Partıyi "tek adam" sultasında göstermek isteyen muhalefetin ekmeğine yağ sür- mekten başka hiçbir ışe yaramayacak bu anlam- sız dinlencenin dün sürprız bir şekilde sona erme- si. üstelik idam cezası gıbı çok yaşamsal bir gün- dem ûzerinde düzeyli görüşmelerin yapılması, ko- alisyonun ana partısi için önemli bir dönüm nok- tası olarak algılanmalıdır. Aslında, önceki gün yapılan sürpriz bir açıkla- ma ile dünkü toplantının Başbakan Ecevit'in iste- ği üzenne gerçekleşecegi duyurulmuştu. Başba- kan'ın oğle saatlerinde ve rutin hekim kontrolünün tamamlanmasından sonra grupta bir de konuşma yapacağı anlaşılıyordu. Uzun süren bir hastalığı geçırmekte olan bir in- san, kendısini ne kadar iyi hissetse de son sözü hekıminin söylemesı gerektıği dün bir kez daha hak- hlığını saptadı. Doktorları, ev ıstirahatinin bir süre daha sürmesi gerektiğini söyleyince Ecevit'in grup toplantısına katılamayacağının yanı sıra, bugün için belırlenmiş olan Çiller ile görüşmesi de erte- lenmış oldu. Doğrusu, kamuoyunda "fazlasıyla uslu çocuk" gorüntüsü içinde çoğu haksız değerlendirmele- nn hedefi olarak algılanan DSP grubunun dünkü toplantisının da yoneticiler tarafından ertelenebi- leceğinden kuşku duymadım değil. Öyle bir kuş- ku, ne yalan söyleyeyim, beni fazlasıyla da tedir- gın etmışti. Kimılerınin aksine, ben genel başkanların da in- san olarak, hastalanma gıbı çok doğal bir hakka sahip olduklannı savunuyorum. Ecevıtler, uzun çalışma yıllannda kamuoyuna dinlenme gibi çok doğal ve bir o kadar da uygar bir işlevi kullanmak istemediklerinı yineleyıp durdular. O kadar ki, şim- dı o kullanılmayan ızinler, tatıllerın bir bölümünün, elbette bir hastalık nedeniyle uygulanması bile ka- muoyunda yadsınıyor. iyi de, hastalığın kişilere verdıği zorunlu dinlen- menın, özellikle hukümet ve parti işlerine yansı- madığını söylemenin en somut kanıtı, tekerlekle- rin döndüğünü göstermek değil midir? DSP gru- bu, nedense bu kanıtı göstermek için haftalarca bekledi. O bekleyiştn, DSP'de Ecevit'ten sonra ne olabıleceğı senaryoları ile uğraşmayı meslek hali- ne getirmiş kırnseler için ne kadar bulunmaz ol- duğunu herhalde hesap edemedi. Oylece, tıpkı kahve köşelerinde çaylarını yu- dumlayıp, Şenol Güneş'ın yerinde kendıleri olsa idi ulusal takımımızı nasıl değertendireceklerini bir- birlerine anlatmaktan hoşlanan insanlargıbi, Isma- il Cem'i ya da Kemal Derviş'i, bir gün ortak ge- nel başkan yapan, ertesi gün CHP'de Baykal'ın emrine veren meslektaşlarımıza sınırsız düş kur- ma olanağı tanıdıklarını düşünemediler. Ama dün, Ecevit'in grup toplantısına katılama- yacağıaçıklanınca da yapılmış bir çağrıyı iptal et- menin skandal olacağını gördüler. öylece, yüzme bilip bilmediğinden kuşkulanılan çocuğun bırden suya atılmasına benzer bir olay ger- çekleşti DSP'de. Ve grup toplandı. Ve grupta ölüm cezasının kaldınlması için yapılan çalışmalar de- ğerlendirildi. Adı muhalife çıkmış ya da genel mer- kez ile birlikte hareket ettiği söyîenilen birçok mil- letvekıli kürsüye geldi. Bir teki, gündemin dışına çıkmadan. Türkıye'nın önündekı gerçek sorunu, ya- ni AB kapısındakı ulkede, ölüm cezası başta ol- mak üzere, çıkartılması gereken yasalar için gö- ruşlerinı sıraladılar. Aralarında Gaffar Yakın gibi, idamın kaldınlma- sı gıbı, kamuoyunda çok yaşamsal değeriendırme- lere yol açacak bir yasanın özellikle Meclis'te gız- lı oylanmasını öneren ve öylece seçmene çalım sat- mak isteyen fırsatçıların önünü kesen önerilerin de yapıldığı dünku grup toplantısı, DSP için bence önemli bir fırsat oldu. Bir tür sınav. Hani abartmalı bile olsa adeta ateş- le imtıhan. DYP'nin çılgın çıkışları, MHP'nin inatçı ayak sürçmeleri, ANAP'ın seçim hesapları karşı- sında, DSP'yi kamuoyunda aklı başında bir den- ge partisi olarak göstermeye yardım edici bir fır- satı değerlendirmek. Bence. bir süre daha ev hapsinde kalması ge- rekeceği anlaşılan Bülent Ecevit için de bir tür do- ping. Faks: 0212- 677 07 62 obirgrt(« e-kolay.net Mehmet FARAÇ Batman'dan Beykoz'a HİZBULLAH'IN KANLIYOLCULUĞU TÜM KİTAPÇILARDA]> MEHMET FARAÇ HİZiUUAİnN KANUYOLCUUIGU "Müthiş Bir Kitap... Mehmet Faraç acımasız bir terör örgütünün tüyler üıperten öykûsünü değil, Türkıve'deki polıtıkacılann Iran destekli radikal islamcı terör karşısında uzun süre nasıl aymazhk içinde bulunduklannı da gözler önüne senyor." Prof.Dr. Emre KONGAR Cumhunyet Gazetesi Günizi Yayıncılık Tel: 0212 512 42 19 Cumhuriyet Mah. 1. Kısım'da inşaata hazır 400 m : ruhsatlı arsa Tel: 0 212 506 09 09 / 0 532 271 65 50 156001 - 156100 arası 2 cilt fatura. 43001 - 43500, 0001 • 6000. 154501 - 156500, 13501 - 19500. 10501 -13500 arası ambar tesellüm fişı kaybolmuştur. Hükümsüzdür. UISTAFA TOYA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle