19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SArFA CUMHURİYET 14 HAZİRAN 2002 CUM HABERLER Boğaziçi'ndeki büyük protesto eylemine destek verenler arasında . Karadeniz'e kıyısı olan öbür ülkelerden de sivil toplum kuruluşlan vardı petrol yoluyüksekyargıda©KTAYEKİVCİ Ulusal ve uluslararası yasalara göre "Dünya MirasT sayılan fstanbuTun Boğaziçi SfT Aİa- nı'ndaki "radar kuleleri", petrol tankerlerinin "sürekH geçişjni düzenlemek" üzere kıvı kuşa- ğında vükselirken. aynı kıvılardan denize açı- larak aynı petrol geçişini "protesto" eden eylem- cilere katılan Büyükşehir Belediye Başkanı AH Müfit Gürtuna. basına şu derneci vermiş: "îstanbul Boğaa asia petrolyolu değildir^ Ta- rihin, coğrafyaııın eşine bir daha rastiamayaca- ğ/L,dünyanm en güzd buluşma noktasMhr_" (Hür- riyet- 10.06.2002) Istanbul için bu tehlikenin, yanlış kentleşme- den bile daha büyük riskler taşıdığını söyleyen Gürtuna şunlan da ekleyivermiş. "Boğaz'ın petrol yolu obnasuun nedeni, ulus- lararası petrol şirkederinin daha fazla para ka- zanma istegjdir_" (Cumhunyet- 10.06.2002) 9 Haziran Pazar günü 500'den fazla sivil ku- ruluşun yüzlerce tekneyle katıldıklan "Öhîm Ge- milerine Hayır" eylemine ait haberleri ertesi gün okurken bu sözler beni birkaç yıl öncesine gö- türdü. Gürtuna'nın suskunluğu' Koruma kurulu, tam da Gürtuna'nın belirtti- ği özellilden nedeniyle 1999'un Mart ayında ra- dar kulelerine "hayır" demiş ve gerekçesini özetle şöyle tamamİamıştı: "Buproje.Boğaz'ın peyzajını bozmamn ötesinde, petrol yohı olma- anı da sürekii kılacaküru." Bu karara Denizcilik Müsteşarnğı tepkı gös- terip dava açarken Mimarlar Odası dışında ne Gürtuna, ne de şımdi eylem yanşına girenlerin çoğu koruma kuruluna destek verdıler... "Susup* beklemeyi yeğlediler... Ardından dava radar ku- lelerinin "aİeyhine" gelişince, müsteşarlık bu kez davadan çekildi ve 21.09.1999 tarihli Bakanlar Kurulu karanyla "hafcem'' tayin edilerek koru- ma lcurulu karanna "tahJdm" uyguladı... Hakem raporunda; "Radar kulderi BoğaaçTni korumak içindir; koruma kurulunun buna kar- şı çıkması göreviyie çetişmektedin»" dendiğinde, yine ne Gürtuna bunu eleştirdi, ne de şimdi ay- ru radarlara müşteri olarak geçiş yapacak tan- kerleri protesto edenler... Boğaziçi'nin "radarh petrol yolu" olması için sürdürülen işte bu siyasâl çabalara "tahldmie de yetinilmeyerek "602 sayût Kanun Hükmün- de Kararname" (KHK) eklendiğinde bile Gür- tuna suskunluğunu sürdürüyordu... Oysa KHK, bu kez de "ruhsatyetldsini" be- İSTÎYO Boğaz eyleminde Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Aü Müfit Gürtuna ve ekibinin kullandığı slogan, radar kulelerine neden sessiz kaiındığımn da özeti gibivdi. (Üstte) Boğaziçi'ndekj tarihi yalıiar, mimariieri ve konumlanyla dünyadaeşi olmayan bir miras_ İşte bu özgün peyzajı 'koruma' (!) adına dıkilen kulelerin durumu— (sağda) lediyeden alıyor, radar kulelerinin inşaat izni- nın bile Denizcilik Müsteşarlığı'nca verilmesi- ni hükme bağlıyordu... Açıkça "tstanbuTa el koymak" anlamına gelen bu KHK'ye karşı da yine Mimarlar Odası "Ruhsat yetidsi beledive- dedir" diyerek iptal davası açarken ne büyük- şehir beledıyesi bu davaya müdahil oldu, ne de şimdi eylemcilere "destek" vermek üzere Bo- ğaz'da gazetecilere "görünme" yanşınagjren öbür ilçe belediyeleri... 'Asıl eylem' gellyor... İşte böylesi bir "umursamazhklar zuıciri" ile gelinen 9 Haziran 2002 günü, bir yandan Bo- ğaz 'ın petrol yolu olmasını "kabcı" kılacak ra- dar kuleleri ABD'li ünlü Lockheed fırması ve "yerfi" ortaklan tarafindan yıllarca "işletilmek" üzere kjyıdaki tarih ve doğa zenginliğı üzenn- de yükselirken öbüryandan da yüksek yargı, bu kuleler için açılmış davaya bakıyordu. Davanın son aşaması ise davacı Mimarlar Odası'nın İstanbul Büyükkent Şubesi Bülte- ni'nde özetle şöyle duyurulmuştu: "Radar ku- Jelerine merkezi hükiimetçe ruhsat \erilmesini sağlayan KHK, dava açagmuz idare mahkeıne- since de anayasaya aykın bulunarak iptal iste- mi>1eAnayasa Mahkemesi'negönderiJdL." ı Mi- marlara Mekrup - Mayıs<2002) Yani. eğer Anayasa Mahkemesi de bu ruhsat- lann hukuka aykın bir KHK ile verildiğini hük- me bağlarsa, 1999'dan bu yana susan Gürtu- na'ya ve öbür Boğaziçi belediyelerıne "asıl ey- lem vapma" olanağı doğacak.. Nasıl mı?.. "Öhlm gemilerine parayia rota gösteren" bu rantçı kulelere, Boğaziçi SÎT alanında tarihsel ve doğal dokuyu tahnp eden "kaçakyapi" mu- amelesi yaparak... Aynca İTÜ Vakfi'nca üstle- nilerek mimar Ragıp Buhıç'a sipariş edilen ve her biri Boğaz'daki en değerli mimarhk mirası arutsal yapılann silüet üzerindeki etkilerini tah- rip ederek yükselen "kule projderini" de iptal ederek... N'ovDrossiysko* dostlannuz Boğaziçi 'ndeki büyük protesto eylemine des- tek verenlerarasında Karadeniz'e kıyısı olan öbür ülkelerden de shil toplum kuruluşlan vardı... Bun- lardan, "Rusya Ekoloji Birtiği"nın ise Istan- bul'un gönlündeki yeri bir başkaydı... Çünkü birliğin üyeleri, geçen yıl da (6 Hazi- ran 2001) aynı eyieme katılıp ülkelerine döndük- lerinde, IVovorossiysk Limanı'ndan tankerlere yüklenen Kafkaspetrolünün "Jstanbul'u tehdit etmesine" karşı düzenledikleri göstenler nede- niyle polisten dayak yemişler, hatta tutuklanmış- lar... Üstelilc aynı STK'nin Rus yöneticisi Anna Ko- çineva ile Ukraynalı üyesi .AJIa Seuçuk'a Boğa- ziçi'ni savunduklan sınıre\iemJerinde dayak atan "Azerbaycaıı poüsi"... Rus emniyeti de bir ta- butüzerine "BJackSea" (Karadeniz)yazarakyap- tıklan yürüyüşe "izinsiz gösteri" diyerek onla- n içen almış... Şimdi, işte bu gerçek dostlar di- yorlarrruş ki, petrol sadece Boğaziçi'ni cehen- neme çevirmeyecek, Tengiz petrolünü Novo- rossiysk terminallerine aktaran boru hattı güzer- gâhında da çok önemli "tarihsel değerler" tah- ribat altında... Aynca yüklemeler nedeniyle Tse- mezKörfezi ve giderek Karadeniz de hızla pet- rolebulanmakta... Ne dersiniz... Uluslararası petrol tekellerinin Boğaziçi'ni "radaıt petrol kanaJT yapma ka- rarlanna karşı işte bu gelişmelerle de birlikte ar- tık gündeme getırilmesi gereken yeni eylem türü "uluslararasıdayanışma" değil mi?.. Tarilıi Kaleiçi bakıma alııulı ANTALYA (Cumlıuriyet) - Antalya'nın tarihi kent dokusuna sahip en önemlı mekânlanndan Kaleiçi, renklenecek. Geniş çaplı tadilat için önemJi bir adım atan valiük, boya firmalannın da desteğini alarak tarihi evleri bakıma alıyor. Antalya Valisi Ertuğrul Dokuzoğlu'nıtn önerisi, Kaleiçi Rotary Klup ve boya firmalannın da desteğiyle, tarihi evlerin onanmı ve boyatılması konusurıda düğmeye basıldı. Önümüzdeki hafta başlayacak çalışma dogrulrusunda, Kaleiçi'ndeki 3 anacaddedeki 18 evle birlikte, AJaaddin Camii, Mevlevihane ve Kültür Bakanlığı Sanat Galerisi, orijinal renklerine uygun bir şekilde boyanacak. Paşa Camii, Bahk Pazan, Uzun Çarşı, Iskele ve Ali Efendi gibi mahallelerdekı evlerin, tarihi dokusuna uygıxn ve aslına zarar verilmeksizin yeruden renklendirileceğini belirten Vali Ertuğrul Dokuzoğlu, boyama işinin sponsoru olan firmalara teşekkür etti. Kaleiçi "nde yoğun ve gereksiz birtrafık olduğıma da dikkat çeken Dokuzoğlu. "Tarihi doktrva sahip Kaleiçi'nin bu trafîkten anndınlnıası lazını. Ben bunu yetküi mercikre fletiyormn" diye konuştu. Dokuzoğlu, Muratpaşa Belediyesfnin de sezon sonundan rtibaren Kaleiçi caddelerindeki önemli kaldınmlan düzenJeyeceklerini ve yol çahşmalan yapacaklannı vurguladı. RedBull tarüşması uluslararası boyutta Enerji içeceği Red Bull, Avrupa'da ölümlere neden oluyor diyen Tanm Bakanı Gökalp ve bakanlık hakkında 1.4 trilyon liralık dava açıyor OZKAN GUV'EN Kontrol belgesi verilmediği için Türkiye'de satışı durdurulan enerji içeceği Red Bull ile MHP'li Tanm Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp arasındaki tartışma, uluslararası boyut kazandı. Red Bull'un Türkiye'deki dağıtıcısı SOE Gıda Şirketi'nin, Tanm Bakanlığı hakkında açmayı düşündüğü 250 milyarlık tazminat davasına, Red Bull'un Avusturya'daki 1 merkezi de müdahil olarak katıhnaya karar verdi. Red Bull, "Red Bull, Avrupa'da ölümîere neden ohıyor" diyen Gökalp ve bakanlık hakkında 1.4 trilyon liralık dava açıyor. Enerji içeceği Red Bull ile Tanm Bakanlığı arasında vaşanan gerginlık 2002 yılının mart ayında başladı. Tanm Bakanlığı'nın mart ayında çıkarttığı ve enerji içeceklerinde azami kafein miktannı 300 miligram olarak belirlendiği tebliğin ardından Red Bull, içınde 320 miligram kafein bulundurduğu gerekçesiyle kontrol izru alamadı. Tanm Bakanı Gökalp, Red Bull'un ithalatının engellenmesınin arkasında, "özel bir amaç ve ticari bir niyetin söz konusu olmadığınr açıklamasına karşın ortaya bazı iddialar atıldı. Tanm Bakanı Gökalp'in, Red Bull'un dağıtımını yakınlanna yaptırmak için bu tür uygulamalara yöneldiği ileri sürüldü. Satışa izin yok Tanm Bakanı Gökalp'in mart ayında çıkardığı bir tebliğ ile Red Bull'a kontrol izni veriünedi. Tanm Bakanı Gökalp'in ısrarla tanunadığını ve bilmediğini söylediği Medyapol veya yeni adıyla On Reklam Ajansı'nın bakanlığa "iş" yaptığı belirlendi. Bakanlığın bastırttıktan sonra pıyasadan toplattığı ileri sürülen "Tfirldye'yi Yeffflendireceğiz-Prof. 0r. Hûsnii Yusuf Gökalp, Tanm ve Köyişleri Bakanhğı Koruma ve Kontrol Genei Mfidûrlüğâ" dergilerinin On Ajans tarafindan yaptınldığı da ortaya çıktı. Bu geh'şmeler olurken 10 aydır satış yapamadığmı belirten SOE Gıda Şirketi'nin Genel Müdürü Aykut Ferah, Tanm Bakanlığı hakkuıda 250 milyar liralık tazminat davası açacağını söyledi. Bu davaya Red Bull'un Avusturya'daki merkezi de müdahil olarak katıhnaya karar verdi. Şirket bakanlık hakkında 1.4 trilyon liralık tazminat davası için kollan sıvarken Ferah şöyle konuştu: "Red Bull dünyada 1.5 milyar kutu saOyor. Aleynimizde - bflnmel olarak kanıtianan hiçbir rapor olmamasına karşm Türfdye pazanna güişimiz engeflendi 13 bakan ile görüştüm. Hiçbiri anlanı veremedi. Bu olaylar nedeniyle 772 kişiyi işten çıkannak zonında kaklım. Savaşıvorum. Bu savaşı sonuna kadar bırakmayacağun. Bakanla benim aramda geçen bir savaş haline dondü." tşte gündeme gelen iddialann gelişimi: Mart ayında Tanm Bakanı Gökalp'in akrabası olduğu ileri sürülen Mehmet Serkan Gökalp, 1997 yılında kurulan Medyapol şirketindeki hisselerini 2000 yılında Cevdet Çağan ve Hakkı Erzurum a devretti. Ve şirketin adı On Ajans oldu. Medyapol hotmail adresinden Red Bull'un Avusturya'daki merkezine 12 Mart 2001'deelektronik ' postayla başvurarak enerji içeceğınin Türkiye'deki dağıtımını almak istediklerini belirtti. Ancak merkez, SOE ile olan ilişkilerinin iyi olduğunu ve teklifi kabul edemeyeceklerini ifade etti. Medyapol'ün Red Bull'a 19 Şubat 2002'de gönderdiği ikinci elektronik mektupta, Red Bull'un Türkiye'deki dağıtımınm kontrol belgesi nedeniyle sorun olduğu ve bu sorunun kendileri ohnadan çözülemeyeceği vurgulandı. Mektupta, "Tanm Bakanoğı ile yakın ilişldlerimiz sayesinde sonınunuzu süratle çözebiliriz" denildi. Avusturya'dan gelen yanıt yine olumsuz oldu. BİR BAKIMA SERVER TANtLLt İki İnsan, iki Örnek... Politikanın hayu huyu içinde gözlerden kaçtı. Oysa o olayın ikisi de pek anlamlı ve öğreticiy- di. Biri, 7 Haziran günlü Hürriyefteyüi. Anza yapan F-16 savaş uçağını 3 kez indirme- ye çalışan, ancak son denemesinde şehit olan Pilot Üsteğmen Oğuz Yenen'in acı haberini okur- lara duyuran gazete. bununla yetinmeyip rahmet- li üsteğmenin neden bu denli ısrarcı oluşunu da gündeme getiriyor; benzer durumlarla karşıla- şan deneyimli pilotlarla konuşarak onlann düşün- celerini aktarıyordu. Olayın perde arkasıyla ilginç şeylerdi söyle- dikleri. Bir deneyimli pilotun söylediği şunlardı: "Ha- vada koltuk insana sıcakgelir. Bu yüzden kolay- ca uçağı terk etmek ıstemezsiniz" diyor ve ekli- yordu: "Atladığmız zaman havada aşın bir so- ğuk sizin için bir dördüncü boyut. Birçok isten- meyen durum karşınıza gelebilir. Bu yüzden, bir psikolojide mümkün olduğu kadaruçağı terk et- memektir." Bir başka pilotun hatırlattıkları da şunlar: "Acil durumda yapılacaklar kıtapta bellidir. Yapıp da olumlu yanıt alamazsanız, uçağı terk etmekten başka seçeneğıniz yoktur. En iyipilot, en uzun yaşayan pilottur. Ama yine de Üsteğmen Ye- nen 'inkine benzeyen durumlarda ne kuleyi du- yarsınız ne de başka bir şeyi. Tamamen uçak/a kendiaranızda sorunu halletmeye çalışırsınız. Bu yüzden onu çok iyi anlıyorum. O gerçek bir kah- raman." Daha önce benzer bir şekilde bir uçağı son an- da indiren bir pilot, Üsteğmen Yenen'i çok iyi an- ladığını belırterek "Bize harp okulu dahil, sürek- li olarak, bu ülkenin mevcut ımkânlan bin bir zoriukla sağladığı öğretilır. Tüyü bitmemiş yetim- lerin paralanyla satın alınan bu uçakların bir vi- dasının bile sonuna kadarzarargörmemesi an- latılır" demiş. Bir F-16 uçağının Türkiye'ye maliyetinin 30 mil- yon dolar olduğunu anlatan aynı pilot, atladık- tan sonra yanan uçağın enkazına bakıp, "Keş- ke daha da uğraşıp indırmeye mi çalışsaydım" diye iç hesaplaşmaya giren çok sayıda uçucu ol- duğunu söylemiş. Aynı pilot, sözlerini şöyle bağ- lamış: "Benzer olayı ben de yaşadım. İkinci de- nememde indirdığımde yıllarca onun mutlulu- ğunu yaşamıştım. Benım için bundan daha bü- yük bir sorumluluk olamazdı!" İşte pilotların görüşleri! Acil durumda, uçağı terk edip etmeme yolun- da uçucunun girdiği "ıç hesaplaşma"y\ olağan karşılayabilirsiniz. Ama, bindiği uçağın, "Tüyü bitmemiş yetimlehn paralanyla" satın alındığı- na bakıp, canını kurtaracak yerde onu kazasız- belasız yere indirme kaygısına düşen insanın yü- celiği karşısında derinden derine sarsılmaz olur musunuz? Hele o insanın, 30 milyon dolar da ne, nice milyonlarca doları, hayali ihracatla, banka boşaltarak, devlet hazinesini hortumlayarak ce- bine indiren yığınla itin-uğursuzun yaşadığı ülke- nin bir yurttaşı olduğuna bakıp verdiği ahlak der- si, yurttaşlık ideali üzerinde düşünmeden ede- bilir misiniz? Evet, daha da çöküp gitmıyorsak, bu, Üsteğ- men Oğuz Yenen'in ve onun gibi aydın insanla- rın verdiği dersler sayesindedir de... Oğuz Yenen'in anısının önünde eğiliyor ve rah- met diliyorum. • Bir başka örnek de şu: Geçen haftalardaHal- dun Özen'i kaybettik. Nisan başlannda Ankara'da bir ödül töreni ile bir resitalde öpüşüp ayrıldığı- mızda, bunun bir son karşılaşma olduğunu iki- miz de bilmiyorduk... Yurdu ve insanlan için onca hizmetı olan Hal- dun Özen'in, içinde çırpındığı sağlık koşullarını umursamadan bizlere yazıp anmağan ettiği bir ye- ni kitap da var: Entelektüelin Dramı. Imge Yayın- lan'ndan çıkan eser," 12 Eylül'ün Cadı Kazanı"nı anlatıyor. Yanı ünlü 1402'likler olayını! 12 Eylül'ün, üniversiteyi darma-duman eden soysuzca girişimini. yıllarını vererek inceleyip ki- taplaştırmış Haldun Özen. Amacı da, gizli kalmasın bu olay. Gizli kalmasın, genç kuşaklar okuyup öğren- sinler. Gelecekte üniversiteye girişilecek saldın- ları şimdiden önlemenin bir yolu da budur. Kitabı okuduğunuzda, Haldun Özen'in onca ağır koşullarda, bunun altından nasıl kalktığına şaşı- rıyorsunuz. Ama sonra sonra, çabası doğallaşı- yorgözünüzde: Aydın olmanın gücünü vesorum- luluğunu göstermek istemişti yaptığıyla! Haldun Özen'in örneğini hep hatıriayacağız. Anısı önünde derin saygılarla eğiliyorum... Şehit Üsteğmen OĞUZ YENEN'in Cenaze töreninde aılemizı bu acı gününde yalnız bırakmayan; Milli Savunma Bakanı SABAHATTfN ÇAKMAKOĞLU, Ha\a Kuvvetleri Komutanı Orgeneral CUMHUR ASPARÜK, Ege Ordu Komutanı Orgeneral HURŞÎT TOLON, Izmir Valisi ALA.4DDÎN YÜKSEL, îzmir Emnıyet Müdürü HALtL İBRAHİM TATAŞ, tzmir Büyükşehir Belediye Başkanı AHMET PRİŞTÎNA, NATO Güneydogu Av. Müş. Kuv. Kom. Orgeneral OKTAR ATAMAN, 181. Fılo Komutanı MUSTAFA ÇOTUKSÖKEN, Kartal Vakfı Hava Korgeneral OSMAN N. SOLAKOĞLU, Kartal Vakfi Gen. Müd. AYTNTHAKSOY, 5. AnaJet Üssü Komutanı Hava Pilot Tuğgeneral RIDVAN LTUGÜLER, değerîi silah arkadaşlan ve ismini yazamadığımız sayın değerli komutanlann ve bizlere destek veren değerli tüm Türk halkına acımızı bizlerle paylaştığı için teşekkürlerimizi bır borç biliriz. YENENAİLESt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle