19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SYFA + CUMHURİYET 14 HAZİRAN 2002 CUMA O-LAYLAK [email protected] MUMTAZ SOYSAL Vardiyasızlık BÖYLE ülke görulmemiştir: Başbakan has- talandı mı, bırtelaş, bir kargaşa. Bakanlar Ku- rulu bir buçuk ay toplanamıyor; toplanınca ki- min başkanlık edeceği sorun olmakta; borsa düşüp dolar çı<ıyor. Fırsatçıların spekülasyonu dursa da ekonomiden sorumlu bakanın çene- sı durmuyor: 'Istikrarsızlık" sözü en başta onun di/inde. Basın ve televizyonlar ise bir âlem. Ciddı bir devlet düzeninde başka türlü olma- sı gerekmez mıydi? Vekâlet etme. sıraya girme, sorumluluk yük- lenme konularının daha uygarca çözülmesi mümkün değil midir? Niçin böyle oluyor? Çünkü, askerlik dışında, partilerden başla- yıp bütün deviet basamaklarına sıçrayan bir hastalık var: Ikınci adam yaratmama hastalığı. Hangı partide, liderin yerine geçici ya da sü- rekli olarak gelebilecek kışilerin yetiştirilmesi ıçin bilinçli bir düzenin kuruiduğunu söyleyebi- 'irsiniz? Genel başkan yardımcılıkları mı? DSP'de bir tek yardımcı var ve o da zaten ge- nel başkanla butünleşmiş durumda. Birkaç yar- dımcının bulunduğu öbür partilerin çoğunda ise bu mevki, "adı büyük, etkisi küçük" ve Frenk- lerin "yukanya doğru tasfiye" dedikleri türden bir pasifleştirmeyeridir; lidenn koftuğuna göz ko- yabilecek olanlar oraya getırilir, denetim altın- da tutulup sessizleştirılir; konuşursa, Erkan Mumcu örneğinde olduğu gıbı, ders olsun di- ye yükseklerden uçuruma ıtilir. Oysa, ortak ak- la katkı isteme, görev verme, sınama, yanştır- ma ve hazırlama yeri olmalıdır. Genel sekreterlik mi? Aslında, parti yapısını kavrama bakımından en önemli yerdir; ama ay- nı zamanda alttan alta partiye egemen olma tehlikesinı de taşır. Böyle olduğu içindir ki, özel- lıkle lider devirmede kendilen bu yolu kullanmış olanlara göre, önemsizleştirilmesi gereken, sı- radan işler verılen ve adı sanı duyulmamış kişi- lere sık sık nöbet değiştirtilen bi r yerdir genel sek- reterlik. Grup başkanvekillerinden de genel başkana sadakat talimi ıstenir. Oysa, askerlikte nöbet, denizcilikte vardiya denen biryol vardır. En yüksek rutbelilerin altındaki subaylara, süvari durumuna gelme- miş kaptanlara belirti yerlerde belirli zaman di- limleri için görev, sorumluluk ve yetki verilir; in- sanlar ışbaşında yetiştirilir. Kritik durumlarda komuta yine en yüksek rütbededir; geminin li- man girişlerinde süvari yine köprü üstüne çıkar; ama nöbetlerde ve vardiyalarda yetişmiş bir su- bay veya zabitan kadrosunun bulunması ordu ya da gemi için büyük güvencedir. Ruh sağlığı tam ve içi rahat, hastalanmadan yaşaması gereken komutan ya da süvari için de. T.C. MARMARA ÖNİVERSİTESİ SÛREKLİ EĞİTİM MERKEZİ M Ü S E M SCHOOL OF BUSINESS ENGLISH Program, tngilizceyi iş ve yönetim tenninolojileri ile yoğunlaşarak öğrenmeyi amaçlayan (banka, şirket v.s. çalışanlan gibi ) kişilere yöneliktir. Program, işletme disiplinleri olan Muhasebe, Pazarlama, Finansman v.s. gibi konularla ilgili terminolojik bilgileri içeren metinlerle bezenmiştir. Aynca, ingilizce olan MBA programJannm ingilizce proficiency sınavlarını başararak ana programa katılmak isteyenler içinde uygundur. Hiç ingilizce bilmeyenler ve muhtelif seviyelerde bilen kişiler, programa katılabilirler. Program 4 modül olup, 1 yanyıl 2 modûl içerir. Haftada 12 ders saatidir. Bir akademik yılda toplam 2 dönem olup, I dönem 246 ders saatini içermektedir. Her bir modül bir seviyeyi atlatmaktadır. (Elementary - Pre.Intermediate-Intermediate ve Upp.Int.) Programı başan ile tamamlayanlara ÜNİVERSİTE onaylı sertifıka verilecektir Ders saatleri: Hafta içi: Pzt.-Çrş.-Cuma 19:15-21:00 Salı-Perş. 19:15-22.00 Haftasonu: Cts.-Pazar 10:00 -15:25 2002 - 2003 VILI AKADEMİK TAKVİMİ BASLANGIC BİTİS I.Dönem : H.sonu 01 Eylöl 2002 26Ocak2003 H.içi 02 Eylöl 2002 28 Ocak 2003 II.Dönem: H.sonu 01Mart20O3 19Tem.20O3 H.içi 03 Mart 2003 22 Tem. 2003 Nol: Dönem arast Şubal ayı, yazın ise Temmuz-Ağustos ayları tatüdir. Alınacak öğrenci saytsı sınırlı olup sımflar kayıt sırası esas alınarak oluşturulacaktır. * Seviye tespit sınavı için lülfen randevu alınız. Kavıt ve Detaylı Bilgi Icin Başvuru Adresi Marmara Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi MÜSEM Göztepe Kampüsö 8 0216 348 72 57-349 47 32 (Direkt) 8 0216 414 05 45 (Dahiü 1281 - 1282) 0216 349 00 13 (Fax) Bahçelievler Kampüsü 8 0212 556 10 43-556 80 78 8 0212 507 99 25 (lOhal, tç 1119) N« Bu iUn Mannıra Oniverjîtts D&KT Sennjyc Ijlttme» Urafından verilnıijtir Ho§ geldin ZEYNEPBEBEK Gözünüz aydın. Evrim - Sinan OZGÜR Nurhan - Hüseyin ERLER 09.06.2002 - Ankara Cumlıuriyet Ankara Biiro Çalışanlan Küreselleşme... Prof. Dr. Rauf HAZNEDAR K apitalizm, kendi di- namıkleri içinde 1970'lerde "çoku- hıslu şirkeüer"i ya- ratc. Sermaye biriki- minin çok arttığı bu sürec. tekno- lojideki art ardapatlamalarla iç içe olarak 1980'lerden sonra daha da ivme kazandı. Yirminci yüzyıhn ilk yansında Kııantum Fiziği, ıkın- ci yansında da DNA Biyolojisi do- layısıyla biyoteknolojideki ilerle- meler sermaye ve teknolojinin ye- niden yapılanmasım gerektirdi. Büimsel teknolojik devrimin so- nucu olarak eski üreüm ve işleyiş kalıplan aşılmış, dünyayı yalnızca tek pazargibi algılayan dev birkü- resel sermaye ortaya çıkmıştı. fld kutuplu dünya dengesinin giderek zayıflaması ve 1989'da Doğu Blo- kn'nun tümüyle yıkılmasıyla. ken- disine bir engel tanımayan bu dev uluslararası sermaye. birçığgibi bü- yüyüp yuvarlanarak bütün sınırla- n zorlamaya ve aşmaya başladı. Artık küreselleşen sermayeyi diz- ginleyecek güç bugün için kalma- mış gibi görünmektedir. 1990'lar- dan sonra tüm dünya ticareti, ku- rallan (ya da kuralsızuklan) ve iş- leyişi ile sermaye tümüyle özgür- leştiren bir yapıya kavuştunılmuş, Uruguaygörüşmeleri ile bütün dün- ya küreselleşen sermaye önünde diz çökmüştür Artık ne sosyalist blok kalmışnr ne de ulusal ekono- miler. Küreselleşme, kendi siyasal ve yönetsel anlayışına uygun yapı- lan dayatmakta gecikmemiş, büyük birimler parçalanrmş, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya ortadan kalk- mıştır. Sonuç olarak ekonomik olaylann akışı ve kararlar, ulusal ya da yerel güçlerin denetimınden çik- mış, tümüyle küreselleşmiş serma- yece belırlenir olmuştur. Küreselleşmenin oluşumu ve ge- lişimi içinde, özelleştirme; ideolo- jik, siyasal ve stratejik olarak özel bir önem taşır. Bu şeküde birçok kamu işletmesini içeren çok önem- li bir sermaye birUdmisermavenın tabana, topluma yayılması, verim- lıliğin artması gibi gerekçelerle özelleştirümiştir. Bir bakıma özelleştirme, küre- sefleşmenin kıbcı obnuş,üretimden başla> arak her türlü ekonomik iş- ieyiş ve etkinMk küresel sermaye- nin denetimine ve efine geçmiştir. Çevre ülkelerindela ekonomik et- kınliklerin kazancı da böylece mer- keze transfer edilmektedir. Küre- sel sermayenin, kendinden küçük- lere toleransı ve göz yumması söz konusu değildir, kazançlar kendi- ne dönecektir. Küresel sermaye- nin gözii, yalnızca üretimden do- ğan kazanç değildir. tktisadi ağuı en uç noktalarına değin bütün ge- lir kapılan denetimlerine geçmiş- tir. Hizmet sektörü bile onlann elin- dedir. Bankalar ve finans sektörü de giderek ellerine geçmektedir. Bu süreçte merkez ülkelerin elin- de muazzam bir mali sermaye bi- rikimi oluşmuş, alaşkanlığı yüksek sermaye ile çevre ülke ekonomıle- n ve dolayısıyla dünya ekonomisi merkezm yüksek kazanç hedefı doğrultusunda biçımlendirilmiş ve yönlendirilmiştir. Zaten Dünya Bankası Türkiye'ye yıllardan beri çobanlık. sütçülük, çiftçiük ve tu- riznıle uğraşmavı önermektedir. Geri kalan asıl üretim onlar tara- fmdan yapılacaktır ve dünyanın yükselen 10 pazanndan biri ılan edılen Türkiye'ye ürettikkrini sa- tacaidardo: Ozelleştkme, çevTe ül- kelerde bu ülkelerin öylesine zara- nna işlemiştir ki, özelleştirüen bi- rimlerinüretim yapmasına bile ola- nak tanınmamış, fabrikalar kapa- nlmışür. Böylece özelleştirme ile çokuluslu şirketler merkezde üre- tileni çevTeye ihraç etme, daha da büyüme ve kazançlannı arttırma olanağım ele geçirmişlerdir. Küreselleşmeyi anlarnayaçahşır- ken nerede durduğumuzönemlidir. Sermayeye sahip, onu kullanan ve küreselleşen tarafta yada ülkede mi- siniz? Yoksa bir türlü küreselleşe- meyen tarafta, geri kalmış bir ül- kede sermayenin sizi ezdiği yanda mı? Küreselleşme, çevre ülkelerin- de, yoksul halklarda ve genel ola- rak geniş emekçi kitlelerde yok- sulluğu arttırdığına göre, bu gidi- şi durdurmak mümkün müdür? Küreselleşmeye direnilebilir mi? Ya da küreselleşmeye karşı olmak bir anlam taşır mı? Küreselleşme kapitalist sermaye birikiminin ile- ri bir aşamasında ulaşüan bir ge- hşme şekhdır. Bilimsel-teknolojik devrimin ivme kazanması, ilerle- melerin üretime yansunası serma- yenin yeni ve bir üst düzeyde ör- gütlenerek küreselleşmesi sonucu- nu doğurmuştur. Küreselleşen ser- maye siyasi güçleri de, devletleri de amk kontrol edebilmekte, kısa- cadünyayı yönetmektedir. Istenme- yen yanı, zayıflarm ezilmesi ve sosyal devletin ortadan kalkması- dır. Küreselleşme ne Çin Seddi ne de Berlin Duvan'nı dinlemekte- dir. Durdurulamamaktadır. Dur- durulamadığinı herkes görmüştür. Aksıne küreselleşme, duvarlan or- tadan kaldırmışür. Duvann ötesin- dekiler de kısım kısım küresel güç- lerin eüne geçmektedir. Küreselleş- meye uyum sağlamanın mekaniz- malan ve koşullan yaratılamazsa bütün kurumlar, ülkeler, dünya ve insanlık vahşi kapitalizmden son- ra vahşi küreselleşmeyi yaşayacak- tır. "Tek küre, tek gezegen, tek va- tandaşkk" düşüncesı gerçek olacak, ama ne yazık ki dünya vatandaşı kimliği yalnızca ufak bir mutlu azınlığın ehnde bulunacaknr. Bu sü- reç öteden beri kuzey-güney çeliş- kisi olarak bilınen gelirler arasın- daki uçurumu en yüksek düzeye çı- karmışnrve ufak azınlık dışında ka- lan geniştoplumtabakalan, ağır top- lumsal-ıknsadi çöküntüyle karşılaş- maktadu1 . Geriye küreselleşmeye uyum sağlamak kahyor. Bireylerin, ku- rumlann, ülkelerin bilgi, beceri, teknoloji ve ekonomilerinı gelişti- rerek örgütlenmelen gerekıyor. Tek tekkişi ve kurumlanngücüyetmez. Tüm ulusal güçlerin ulusal plat- formda birleşmesi bir seçenek ola- bihr. Ancak ulus devlet, düzenle- yici, planlayıcı, üretıci güçleri ge- liştirici bir ortam ve çerçeveyi sağ- layabilir. Küreselleşmenin yıkıcı etkilennden koruyabüir. Ulus dev- let şemsiyesi altında belli bir güce erişmeli, bilımden güç alarak bir- takım ekonomik-teknolojik koor- dinatlan yakalamahyız. Küreselle- şen dünyada yutuhnamanın, yıkü- mamanın, ayakta kalıp uyum sağ- lamanın yolu üretm güçlennin bil- gi ve teknoloji düzeyini yükseltmek- ten geçiyor. AB'ye Sağduyu ile Yaklaşmalı... Dr. Hasan ILERİ Araştırmacı yazar T ürkiye gündemini uzun sü- AB'ninbugüne değinbizediplo- redir AB konusu meşgul edi- matik dille söylediklerini yalın söy- yor. Başlangıçta AB. tartış- masız tek yol. tek doğru, tek seçe- nek olarak ileri sürüldü. Şimdi de büyük çapta öyle ileri sürülüyor, öyle gösterilmek isteniyor. AB (Av- rupa Birliği) karşıtı yaklaşımlann "Türkiye'yi yalnızhğa iten felaket senaryx)lan'' olarak nitelendirildiği bir dönem içinde bulunuyoruz. Top>- lumun büviik çoğunluğunun AB yandaşı olduğu, her fırsatta ve her düzeyde belirli çe\Teier tarafından vüksek sesle belirtilivor. leme dönüştürürsek. şu y'ahn dile ge- tirişle karşılaşırız: - Kıbns'ı Yunanistan'a verin. - Ege Denizi'ndeki her türlü an- laşmazlığı Yunanistan'ın istediği biçimde çözün, yani Ege Denizi'ni Yunanistan"a bırakın. - Güneydoğu'da Diyarbakır mer- kezli. Ankara'dan ayn özerk bir yö- netıme vıze verin. - Devlet okullannda Türkçe dışın- da Kürtçeyi anadil kabul ederek bu- nun gereğini yapın. - Idamı kaldınn, yani Apo'yu as- mayın. - Ermeni soykınmını kabul edin. Bu kabulün arkasından ne gelirse onu da kabul etmeye hazırlıklı olun. Bu yalın söylemlerden anlaşıla- cağı gibi, Türkiye her yönüyle de- ğişecek başka bir Türkiye olacak- tır. Istenen başka bir Türkiye'dir. Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri'nin AB ile ilgili sözleri geniş yankı yaptı. Genel sek- reter Iran ve Rusya ile yakınlaşma yaklaşımını belinirken. Iran ve Rus- ya'nın durumunu. bu iki ülkenin bize ve dünyaya bakışını bihniyor mu? Bihnemesi olanaklı mıdır? El- bette hayır. Ama gözden kaçırdığı- mız bir özellik var: Genel sekrete- rin bu belirtmelerinden birkaç haf- ta önce Rus Genelkurmay Başkanı Türkiye'yi ziyaret etti ve bir anlaş- ma imzalandı. Türkiye"de kimi çe\Teler AB'yi put yaparken, kimi çevTeler de sağ- duyu (aklı selim) ile konuya baka- rak AB'yi tek seçenek olmaktan çı- karmak istiyor. Bu olgu, gönül şenlendiricidir, sevindiricidir. AB putu ile Türkiye'yi başka bir Türkiye konumuna getir- meye kimsenin gücü yetmeyecek- tir. Türkiye Cumhuriyeti'nin temel- leri sağlam atılmıştır. "ftir Mozart ^ahdjpri, Tarihi mekanda bir kez daha ûnlü soprano Eva Lind ile sahnebivor Cemal Reşit Rey Müzik Dosüan Demeği / Cemal Reşit Rey Friends of Music Association Istanbul Büyükşehir Belediyesi CRR Opera Orkestrası ve Korosu 22 Haziran 2002 Saat: 21.30 Yer: Yıldız Sarayı/Palace Genet Sanat Yönetmeni: Arda Aydoğan W. A. Mozart Saraydan Kız Kaçırma Die Entführung aus dem Serail" CRR Opera Orkestrası ve Korosu / CRR Opera Orchestra andChorus Gtnd Suat TOHteeni' Gtneml Artiaic Dirtcutr: Arda AYDOĞAN "Opera 3 Perde Davetiye temini için Cemal Reşit Rey Konser Salonu Gişesi 0212 232 9830 T.C KİILTÜR BAKANLlCl 5e/ Rengim Gökmen (Devlet Sanatçısı) Rejisör Aytaç Manizade Kostüm Sevda Aksakoğlu Koro 5e// Çlçek Kurra Kanter Işık MOfit özbek Korrepetitör ve $ef Yrd. Mahlr Cetiz Korrepetitör Gülden GÖkfen Prodllksıyon Sorumlusu Ferlde Akpınar Constanze Eva Lind Belmonte Levent GOndüz Osmln Attlla Manlzade (Devlet Sanotçısı) Blondchen Asb Ayan Pedrillo Arl Edirne Selim Paso Herbert Hanko İ'iSVİÇHHASTANBİ Cumhuriyef THERITZ-CARI.TON' KAYAOĞLU BAKIRCILIK SAN. VE TİC PENCERE Küreselleşme Çağında Solculuk... 28 Ağustos 1789 günü, Fransız Kurucu Mecli- si'nde başkanın kürsüsüne göre solda oturan mil- letvekilleri 1818'de Karl Marks'ın doğacağını bil- miyorlardı; ama, kralın vetosuna karşı çıktılar... Bu milletvekilleri "so/cü"diyeanıldılar;Cumhu- riyetçiliğe sanldılar... Sol Marks'ın marifeti değil.. "Aydınlanma"r\\n ürünüL Siyasal yaşamda "sol" kavramı, önce eşitlik ve özgürlükle özdeşleşti.. Sonra sosyal adaletle!.. Solculuk. özgürlük ve eşitlikten yana olmak, ezileni ve sömürüleni savunmaktır. Yaşadığımız dünyada küreselleşme yaşanırken sola yerden göğe dek gerek var... • Neden mi?.. Dahadün, ÜmrtZileli. köşesinde bu nedeni an- hasıyla minhasıyla özerledi: • Dünyada 815 milyon kişi açlıkla savaşıyor; bu- nun 300 milyonu çocuk... Her4 saniyede bir in- san açlıktan ölüyor... • Dünya üzerinde tam 3 milyarinsan (dünya nü- fusunun yansı) günde iki dolann altında birgelir- le yaşamaya çabalıyor... • Biheşmiş Milletler verilerine göre, 1990 yılın- da en yoksul ülkelergrubunda 36 ülke varken 2000 yılında bu sayı 48'e yükseldi. • Dünyadaki en zengin 200 kişinin toplam ser- veti 2.5 milyar insanın toplam servetini aşıyor... • Dünya Bankası verilenne göre, dünya nüfu- sunun yarısından fazlasını oluşturan yoksul ülke- lerin milli gelirleri toplamı, dünya toplamının yüz- de 6'sını oluşturuyor. • Buna karşılık dünya nüfusunun 6'da birini oluşturan gelişmiş ülkeler dünya zenginliklerinin yüzde 80'inden fazlasını alıyor!.. Lafı fazla uzatmaya gerek yok, meraklısı Ümit Zileli'nin yazısını zaten okumuştur; üstelik küre- selleşme sürecinde, 10 yıllık dönem sonunda, bu- gün varılan yerin ıcığını cıcığını vurgulayan yayın- lar gün geçtikçe çoğa'ıyor; acı gerçek kör kör par- mağım gözüne ortada!.. Solculuğun her zamankinden daha çok gerek- li olduğu tartışmasız... • AB bu işin neresinde?.. Çok yazdık, AB kendi içinde demokrasi huku- kuna bağlı bir uygarlık bütünleşmesi... Paranın tura yüzü bu!.. AB küreselleşme sürecinde, ister istemez, dı- şa dönük yüzüyle emperyalist sisteme oturuyor... Paranın yazı yüzü bu!.. Bırakın AB'yi bir yana, bugün gezegenimizde sis- tem dışında bir ülke yoktur; ama, kimileri sömü- rülüyor, kimileri sömürüyor, fark bu!.. Çağdaş insan -insanlaşmak yolunda- hangi ül- kede, hangi kıtada, hangi örgütsel kapsamda ya- şarsa yaşasın, gezegensel uygarlık bilinciyle bu sistemin karşısına çıkar; en azından sistemi iyi- leştirmeye çabalar; sömürüden doğan acı sonuç- lan göğüsleyecek sosyal önlemler alınmasına ça- lışır. Solculuk budur!.. • Solculuk ne etnikçiliktir.. Nededinciliktir.. Dincilik ya da etnikçilik yapan, bilesiniz ki sol- cu değildir!.. Anadolu'da etnikçilik yapan, Kürttere; dincilik ya- pan, Müslümanlara kötülük ediyordemektir... Solculuğun özü alınterine dönük beyinterinin pusulasında yazılıdır. TÜRK AYDINTNIN KİTABI ULUSAL SORUNLAR VE DEMOKRATtK ÇÖZÜM YOLLARI Mümtaz Soysat Gülten Kazgan. Korkut Boratav Yakup Kepenek, Erol Manisah, Sina Akşin, A. Taner Kışlalı. Alpaslan Işıklu Oğuz Oyan, Y. Güngör Özden. Keıtıal Küıçdaroğlu, Anıl Çeçen, Bırsen Gökçe, Izzettın Önder, Öztin Akgüç, Yalçın Acar, llhan Azkan. SİZIN İÇİN YAZDILAR Derleyen: Dr. îlhan Azkan Tarihsel ve güncd değertendirme: Ö. Akgûç. EkoDomik açıdan değerlendirme: G Kazgan. Y. Kepenek. 1. Önder. 0 0>an Siyjsa) \e Toptumsal AçKİan Değerleodirme: M Soysal, S Akşın, B. Gökçe. K. Boraıav Yeni Ekonomik Düzen. llm-Devlet Kjnramı \« OzeUeştirme: G. Kazgan. K. Boratav Sürdürülen Ekooomik Poötikanın Olası Sonuçlan: G. Kazgan, 1 Önder Kematiznı ve Toplumsal - Ekonomik Sistemkr İçindeki Yeri: A. Işıklı. A Taner Kışlalı. t Azkan. Gdişraemiş \v Geü^nekte Olan İlketerde Liberal Mtikalann Çözümsüzlfiğü: G. Kazgan. Ekonomik Sistemler .Arasmda Sentez Kuranu: A Taner Kışlalı, 1. .Azkan. flke Ekonomisinin \enkten \aptlandınlması: G. Kazgan, t. Önder. Ö Akgüç. Y Acar. K Kılıçdaroğlu. Kitiesel Eğitim >e Deınokratikjeşm«: A Çeçen. Anasasa Sorunlan: \. Güngör Ozden. Huslararası Ilişkflen Erol Manisak A. Çeçen. Istanbul Cumlıur>« Kıtap Kulûbu ve seçk.n kıtapçılarda. Ankara; Imge. Seçkm \e dığer luupevlennje lzmıi' \ avnz, Bılım. lletışjn ı e dıger Lapeı lennde. Posta :1e seme- Ehn Kıtape^ (Bnrsaı. Tel 10 224) 220 16 7 2. Fafe (0 224) 223 04 37 Eden. İ2 5M.0OOTL Aramıza hoş geldin tskender, Bircan, Görkem CANSEVER 10.06.2002 - Ankara
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle